Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ 1993 yılındaki Lice olaylarıyla ilgili hakkında ileri sürülen iddiaları avukatı aracılığıyla yalanladı. Başbuğ´un üzerine de çatışmada kurşun yağdını ileri süren avukat İlkay Sezer, Aydın´a Lice´ye git emrini Başbuğ´un vermediğini de savundu. Ancak Başbuğ´un yalanlamalarının aksine Bahtiyar Aydın savcısı Lice´de gerçek bir çatışma yaşanmadığını, olayın mizansen olduğunu savunuyor. Aydın´ın eşi de Başbuğ´la görüştüğünü ve eşini Lice´ye bizzat Başbuğ´un yolcu ettiğini söylediğini ileri sürüyor. Başbuğ´u sıkıntıya sokacak bir başka bulgu da Ergenekon davasından geliyor.. Bahtiyar Aydın´ın da öldürüldüğü 1993 yılında TSK içinde Hurşit Tolon önderliğinde Tushad isimli çok gizli bir Ergenekon hücresi kurulduğu Malatya Zirve davasında ileri sürülmüştü. Genelkurmay´ın yalanladığı bu birimin varlığını gösteren belgeler Ergenekon davasında mahkemece Genelkurmay bilgisayarlarında yapılan ´internet andıcı´ incelemelerinde tespit edildi. İlker Başbuğ´un internet andıcı soruşturmasından Ergenekon davasına dahil olduğu ve müebbet hapis cezasına çarptırıldığı da hatırlandığında Başbuğ hakkındaki şüphenin sürdüğü ve giderek daha çok tartışılacağı anlaşılıyor.
28.10.2013 11:49 Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın şehit edilmesi olayında adı geçen dönemin Jandarma Asayiş Kolordu Komutan Yardımcısı İlker Başbuğ, avukatı aracılığıyla iddiaları yalanladı. Bölgede çatışma olmadığı bilgisinin doğru olmadığını belirten avukat İlkay Sezer, ?Helikopterden inen Korg. Hasan Kundakçı ve müvekkilim beraberinde bulunanlar ile ateş altında sıçrayarak en yakındaki mevzilere girmişlerdir.? ifadesini kullandı.
Aydın´ın şehit edilmesi olayıyla ilgili hazırlanan iddianame mahkeme tarafından zamanaşımına bir gün kala kabul edilmişti. O tarite bölgede çatışma olmadığı belirtilirken olayda Ergenekon davası sanığı eski Genelkurmay Başkanı ve dönemin Jandarma Asayiş Kolordu Komutan Yardımcısı İlker Başbuğ´un da adı geçmişti. Bunun üzerine Başbuğ´un avukatı İlkay Sezer yazılı açıklama yaptı.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi´nin, Lice ilçesinde 22 Ekim 1993 günü meydana gelen olaylara ilişkin iddianameyi kabul ettiğini hatırlatan Sezer, Ağustos 1993 - Ağustos 1995 yılları arasında Jandarma Asayiş Kolordu Komutan yardımcılığı görevinde bulunan müvekkili Başbuğ´a yönelik kasıtlı ve ima dolu haberler yapıldığını belirtti. Söz konusu haberlerde müvekkili tarafından Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´a ?Lice´ye git? emrinin verildiğinin iddia edildiğini kaydeden Sezer, ?Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı, Lice ilçesinin güneyinde bulunan Dibek-Yolçatı-Esenli bölgesine 22 Ekim 1993 günü operasyon icra edilmesine karar vermiştir. Operasyonun icra edileceği 22 Ekim 1993 günü sabahı Jandarma Bölge Komutanı Tuğg. Bahtiyar Aydın, İl Jandarma Alay Komutanı J.Alb. Eşref Hatipoğlu ve Bölge Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü J.Kur.Bnb. M. İhsan Batı´nın beraberinde emir astsubayı olduğu halde, 06.30-07.00 saatleri arasında, Diyarbakır´dan havayolu ile Lice İlçe Jandarma Birlik Komutanlığı ve Jandarma Komando Bölüğü´nün bulunduğu yere gittikleri ve orada taktik komuta yeri tesis ettikleri bilinmektedir.? dedi.
Müvekkili İlker Başbuğ´un Aydın´a ?Lice´ye git? şeklinde bir emir vermediği savunan Sezer, ?bu yöndeki haber ve yorumların yalan olduğunu ileri sürdü. Olaya ilişkin iddianamede Lice Emniyet Amirliği tarafından hazırlanmış olay tutanağı bulunduğunu ifade eden Sezer, tutanakta bölgenin yoğun ateş altında olduğunun anlatıldığını söyledi. Sezer, takviye ekiplerin de bölgeye geldiği yazılan tutanakta, komuta yerinde çatışmaları yöneten Aydın´ın saat 11.45 civarında başından yaralandığının anlatıldığını ifade etti. 22 Ekim 1993 günü Korgeneral Hasan Kundakçı ile Başbuğ´un Şenyayla bölgesinde devam eden büyük çaplı operasyonu yerinde görmek üzere o bölgeye gittiklerini belirten Sezer, ?Şenyayla bölgesinden Muş´a geldiklerinde, Tuğg. Bahtiyar Aydın´ın vurulduğunu öğrenmişler ve bunun üzerine birlikte aynı helikopter ile Lice´ye intikal etmişlerdir. Helikopter, yoğun ateş nedeniyle komando bölüğünün bulunduğu yere inememiştir. Bunun üzerine, helikopter ateş altında iç güvenlik taburunun bulunduğu bölgeye güçlükle inmiştir. Helikopterden inen Korg. Kundakçı ve müvekkilim beraberinde bulunanlar ile, ateş altında sıçrayarak en yakındaki mevzilere girmişlerdir.? ifadelerini kullandı.
Sezer bu yazılanların bile 22 Ekim 1993 günü Lice´de yaşanan olayların, haber ve yorumlarda iddia edildiği gibi bir kurgu olmasının yanlışlığını, inanılmazlığını ve akıl dışı olduğunu gösterdiğini savundu. Sezer açıklamasının sonunda, ?Bu vesileyle görevinin başında şehit olan ve müvekkilimizin kahraman silah arkadaşı Tuğg. Bahtiyar Aydın´ı rahmetle anar, bitmeyen acıları yeniden alevlenen değerli aile bireylerinin de acılarını yürekten paylaşırız.? ifadelerini kullandı.
YALANLADI ANCAK SOMUT ŞÜPHELER VAR
Başbuğ´un avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamalar bu şekilde.. Hakkındaki iddiaları yalanlayan Başbuğ´u açıklama yapmaya iten gelişme, geçtiğimiz günlerde sürpriz şekilde açılan Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti davasında savcının iddianamesindeki görüşlerinden hareketle basında dile getirilen bir iddia oldu.
Savcı, Lice olaylarının mizansen olduğunu, Lice´ye saldıranların PKK´lı olduklarını gösteren hiç bir kanıtın 20 yıldır ele geçirilemediğini, Aydın´ın uydurma bir ihbarla Lice´ye çekildiğini, askeri yetkililerin açıklamalarının aksine Aydın´ın jandarma garnizonu içindeki bir yerden keskin nişancı atışıyla vurulduğunu, yani Aydın´ın TSK içinden birileri tarafından vurulduğunu ve olayın suçunun PKK´ya atıldığını iddianamesinde ileri sürmüştü. İlerleyen günlerde bu iddialarla ilgili ilginç bir ayrıntı ortaya çıktı. Buna göre; Aydın´a Lice´ye git emrini Başbuğ vermişti.
Bu ayrıntıdan hareketle yaptığımız bir haberde ise basında sadece biz bir iddiayı dile getirmiş, Başbuğ´un korkunç bir zan altında olduğunu ileri sürmüştük. Somut bulgulara dayandırdığımız iddiaya göre, Bahtiyar Aydın suikasti Ergenekon´la bağlantılıydı. Bu iddia çok sayıdaki somut bulguya dayanıyordu.
BAŞBUĞ.. ANDIÇ.. TUSHAD..
Malatya Zirve davasında 2012 yılında açıklanan ek iddianameye şok bir bilgi girdi. 1993 yılında TSK içinde Hurşit Tolon önderliğinde çok gizli bir Ergenekon hücresi kurulmuştu. Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi (TUSHAD) isimli bu yapılanma Genelkurmay´a bağlı Özel Harp Dairesi (ÖHD) elemanlarından meydana getirilmişti. Genelkurmay Tushad´ın varlığına dair bu iddiayı yalanladı. Ancak kısa süre sonra şok bir gelişme yaşandı. Yapılanmanın varlığını gösteren belgeler Ergenekon davasında mahkemece Genelkurmay bilgisayarlarında yapılan ´internet andıcı´ incelemelerinde tespit edildi. Ayrıca İlker Başbuğ´un internet andıcı soruşturmasından Ergenekon davasına dahil olduğu ve müebbet hapis cezasına çarptırıldığı da bu noktada hatırlanmalı.
1993´te kurulan bu yapılanmanın 1993 yılı boyunca meydana gelen ve ´komutan cinayetleri´ olarak da adlandırılan bir dizi cinayet, şüpheli ölüm ve kitlesel olaylar fırtınasını gerçekleştirdiği şüphesi var.
1993 yılı boyunca, Uğur Mumcu, Devlet Bakanı Adnan Kahveci, Jandarma Komutanı Eşref Bitlis, Cumhurbaşkanı Özal, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Binbaşı Cem Ersever gibi hepsi birbiriyle bağlantılı isimler hayatını kaybetti, Bingöl´de 33 asker katliamı ile Sivas ve Başbağlar katliamları yaşandı.
Bu fırtına dindiğinde ülke yönetimi ve terör politikası değişmişti. Günümüzde bir benzeri gerçekleştirilmeye çalışılan Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın terörü bitirmeye dönük barış projesi rafa kaldırıldı. Yerine faili meçhullere ve kontrgerilla yöntemlerine dayanan bir politikaya geçildi. Öyle ki, yargısız infaz emirlerinin MGK´ya kadar sunulan ölüm listelerine göre yerine getirilmesine başlandı.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın terör sorununu barış yoluyla çözmeye kalktığı biliniyor. Bunun için Devlet Bakanı Adnan Kahveci ve Jandarma Genel Komutanı hemşehrisi Eşref Bitlis´i görevlendirdiği biliniyor. Kahveci ve Bitlis´in beraber çalışma yaptıkları biliniyor. Bitlis´in terör sorununun çözümü yolundaki adımlardan biri olarak, acilen görevlerinden alınması gereken bazı askeri görevlilerin listesini Cumhurbaşkanı Turgut Özal´a sunduğu ileri sürülüyor. Bu isimlerden bazıları kamuoyuna yansıdı. Bu liste doğru ise, bir çoğunun Ergenekon ve Balyoz davasında yargılandıkları biliniyor. Terörle mücadelede demokrasi değil şiddet diyen bir kesimin yargısız infazlarla terörü daha da azdırdığı ve halkı terörün kucağına ittiği Bitlis tarafından Özal´a sunulan raporda dile getirildi. Bu kişiler tasfiye edilmek istenirken Özal ve ekibi tasfiye edildi.
Bu kontrgerilla yapılanmasının varlığını doğrulayan bir belge, Gölcük Donanma Komutanlığı istihbarat şubesinde zemin karoları altına gizlenmiş çuvallarca belgelerin arasından çıktı. Belgeye göre, bir yapılanmanın atamalarda devreye girdiği ve kritik konumlara kendi adamlarını getirdiği anlaşılıyor. O belgede adı geçen isimlerden bazıları da Ergenekon ve Balyoz sanığı idi.
Bu şüphe bir kaç yıldır dile getiriliyor. Ortaya çıkan her yeni bulgu, komplo teorisi ve inanılmaz gibi görünen bu korkunç şüpheyi güçlendiriyor. Somut bulgular çok fazla. Hangi birisini saymalı ki.. Örneğin Bahtiyar Aydın davası gibi 20 yıllık zaman aşımından kapanmak üzere iken son anda açılan Turgut Özal davasında da bu şüpheyi güçlendiren bulgular var. Savcı şüphesini iddianameye yansıttı. Her ne kadar Özal´ın ölümüyle ilgili ilk iddianamede tek sanık olarak Ergenekon hükümlüsü Tuğgeneral Levent Ersöz var görünse de soruşturmanın devam ettiği biliniyor. Yeni isimlerin sanık haline gelmesi bekleniyor. Yine 20 yıl sonra son anda açılan Musa Anter davasında da aynı şüpheler söz konusu. Tushad yapılanması, Zirve ve Özal davalarından sonra bu davanın iddianamesine de cinayetin şüphelisi olarak girdi.
1993 yılında meydana gelen şüpheli ölümler fırtınasına dair çeşitli illerde yürütülen soruşturmalarda savcılar delil paylaşma kararı aldı. Örneğin bu ölümler zincirinde yer alan ve dosyası intihar diye kapatılan Albay Kazım Çillioğlu´nun dosyası. Tunceli Jandarma Komutanı olarak bölgedeki ilk elden bilgileri doğrudan Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´e ulaştıran Çillioğlu´nun intihar etmediği ortaya çıktı. Muhtemelen önce sorgulandığı, bu esnada dövülerek kaburgalarının kırıldığı ve ardından iki kurşunla infaz edildiği yıllar sonra yapılan otopsiyle tespit edildi.
Komutan cinayetlerinin ülke yönetimi ve terör politikasını değiştirmek amacıyla emir-komuta zincirinde planlanıp yürütülmüş bir kontrgerilla operasyonu olduğuna dair görüş ortaya çıkan her yeni bulguyla giderek güçleniyor. Son olarak İlker Başbuğ da sürpriz şekilde bu şüpheye katılmış oldu.
DİĞER BULGULAR
Yukarıda sayılanlar Başbuğ´un Tushad´la ve dolayısıyla Bahtiyar Aydın suikastiyle bağlantısına dair ileri sürülen bulgular. Ancak iki başka bulgu daha var ki Başbuğ´u zor duruma sokacak. Biri, Başbuğ´un Ben de kurşun altında kaldım açıklaması yapmasına ve Lice´de çatışma yaşandığını savunmasına karşın Bahtiyar Aydın davasının iddianamesini hazırlayan savcının çok net ifadelerle aksini savunması.. Savcı Lice saldırısının PKK tarafından yapılmadığını ve mizansen olduğunu, olaydan çatışma var görüntüsü oluşturan askerlerin sorumlu olduğunu savunuyor. Bu konuda Tuğgeneral Mehmet Altay Tokat´ın, 1987´de Hakkari´de Terör olaylarını basite almaya başlayan memur ve hakimlere mesaj vermek için kritik noktalara bomba attırdığını açıklamasını hatırlayalım. Ve yine 2005´te Şemdinli´de askerlerin bir kitabevine bomba attıklarını hatırlayalım. Bunlar kontrgerilla tarzı, yani düşman yaptı süsü verilen saldırılar konusunda somut örnekler..
Başbuğ´u sıkıntıya sokacak diğer bir bulgu ise Bahtiyar Aydın´ın eşinin basına yaptığı açıklama. Aydın´ın eşi, Lice konusunu bizzat İlker Başbuğ ile konuştuğunu, Başbuğ´un kendisine, Bahtiyar Aydın´ı bizzat kendim uğurladım Lice´ye. dediğini belirtiyor. Bu iddia da, Aydın´ın Lice´ye gitmesinde kendisinin rolü olduğu iddiasını yalanlayan Başbuğ´u zor durumda bırakacak. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(28 Ekim 2013, 11:49)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Başbuğ.. Lice.. Ergenekon..
Flaş!!! Bahtiyar Aydın davası açıldı
Bahtiyar Paşa´dan derin görev
TUĞGENERAL BAHTİYAR AYDIN SUİKASTİYLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
Bahtiyar Aydın suikastinde Balyoz izi
Tuğg. Aydın dosyası 17 yıl sonra açıldı
Tuğg. Aydın´ı Kanas´lı albay öldürdü
Komutanları JİTEM öldürttü
Albay: Bitlis´in ekibi öldürülecek
Fotoğraftaki 10 subaydan 7´si öldü
Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu
PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz
TUSHAD ile ilgili manşetlerimiz
Ergenekon 1993´e uzandı: Tushad
Tanık: Özal´ı Tushad zehirledi
Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı
Özal: Dertleri beni tasfiye etmek
Nasıl mı terörist olur? İşte böyle
Altı da üstü de şaşkın Devlet
Gül´den Ergenekon eleştirisi
Ergenekon: Sanıklara ceza yağdı
Ergenekon´da karar 5 Ağustos´ta
Flaş!!! Mütalaa: Ergenekon var
Ergenekon ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve benzer davalarda delil tartışmaları
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Genelkurmay´ın provokasyon siteleri ya da ´internet andıcı´ konulu manşetlerimiz