28 Şubat davasına 3 haftalık ara sonrası 23. duruşma ile devam ediliyor. MGK, mahkemenin kendisinden istediği irtica konulu brifingin dosyada bulunmadığını bildirdi. Duruşmada ayrıca MGK´nın 28 Şubat´la ilgili bir başka belgesinin Genelkurmay tarafından 2011´de imha edildiğinin anlaşılması üzerine müşteki avukatları suç duyurusu yapılmasını istedi
23.10.2013 11:09 28 Şubat darbe sürecine ilişkin 27´si tutuklu 103 sanığın ´Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti´ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak´ suçundan müebbet hapis cezası talebiyle Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılandığı davanın 22. duruşması başladı. 3 haftalık aranın ardından görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler, sanık yakınları ve avukatlar katılıyor. Sanık Çetin Doğan sağlık sebeplerinden dolayı duruşmaya katılmazken, davanın bir numaralı sanığı dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı da duruşmaya katılmadı.
Duruşmada, mahkeme üyelerinden Süleyman Köksaldı, sanık yoklaması yaptı ve mahkemeye ulaşan belgeleri okudu. Buna göre, Müşteki Tamer Tatar´ın savcılığa delil olarak sunduğu CD´de yer alan bilgi ve belgelerin sızdırılmasıyla ilgili soruşturma olup olmadığı sorusuna Genelkurmay Başkanlığı, soruşturma izni verildi cevabını verdi.
Genelkurmay Başkanlığı, Gölcük´te ve 7 Nisan 1997´de, 28 Şubat süreciyle ilgili yapılan toplantılara ilişkin mahkemenin müzekkerelerine ise konunun adli müşavirliğe gönderildiği bilgisini verdi.
-Brifing dosyada bulunamadı-
Milli Güvenlik Kurulu (MGK), 28 Şubat 1997´de Org. Fevzi Türkeri tarafından MGK toplantısında yapılan ve dava için kritik öneme sahip irtica konulu brifingin dosyada olmadığını bildirdi. Mahkeme heyeti 28 Şubat 1997´de Fevzi Türkeri tarafından MGK´da yapılan irtica konulu brifingi daha önce gönderilen dosyada bulunmadığı için tekrar istemişti.
-Sunumun 2011´de imhasına suç duyurusu talebi-
Duruşmada söz alan müşteki avukatlarından İsmail Aydos, 4 Nisan 1997 tarihli belgenin imha edildiğine ilişkin tutanağın mahkemede okunması ve bunu imha edenlerin isimlerinin açıklanması, bunlar arasında dosyanın sanıklarının olup olmadığının belirlenmesini talep ederek, Burada delil karartılmaktadır. Mahkemenin tutanağı imha edenler hakkında suç duyurusunda bulunmasını istiyorum dedi.
Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal bunun üzerine, konuya ilişkin Genelkurmay Başkanlığı´ndan gelen yanıtı okudu. Köksal, gelen yanıtta, MGK kararları doğrultusunda 4 Nisan 1997 tarihli bir çalışma grubu oluşturulması konulu belgenin 29 Nisan 2011´de imha edildiğinin bildirildiğini açıkladı.
-Savunmalar devam ediyor-
Şimdiye kadarki duruşmalarda, Çetin Doğan, Çevik Bir, Erol Özkasnak, Muhittin Erdal Şenel, Kenan Deniz, İlhan Kılıç ile Yıldırım Türker savunmasını yaptı. Bugünkü duruşmada da kalan sanıkların savunmalarının alınmasına devam ediliyor.
MAĞDUR SAYILARI ARTIYOR
Bu arada, 28 Şubat döneminde işten çıkarıldıklarını, eğitim haklarının engellendiğini, psikolojik baskı gördüklerini ve dini inançlarını yaşayamadıklarını iddia eden kişilerin, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki davaya katılma başvuruları da sürüyor. Davanın ilk celsesinin görüldüğü 2 Eylül´den bugüne, yaklaşık 200 kişi davaya katılma talebiyle mahkemeye dilekçe verdi. Başvuruda bulunanlar arasında Türk Silahlı Kuvvetleri´nden (TSK) ilişiği kesilen uzman ve astsubaylar da yer alıyor. Mahkeme, sanık savunmalarının tamamlanmasının ardından, mağdurların, davaya katılma taleplerini değerlendirecek.
Çiller ve Akşener mağdur
Savcılığın 22 Mayıs 2013´te mahkemeye sunduğu iddianamede, dönemin hükümet ortağı DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ile İçişleri Bakanı Meral Akşener mağdur olarak yer alıyor. İddianamede, eski Bakanlar Hasan Celal Güzel, Teoman Rıza Güneri ve Şevket Kazan, kapatılan Refah Partisinin milletvekillerinden Şeref Malkoç ve Mehmet Bekaroğlu ile Fazilet Partisinden 1999´da milletvekili seçilen, ancak TBMM´de yemin edemeyen Merve Kavakçı, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu´nun da aralarında bulunduğu 481 kişi ise müşteki/mağdur olarak bulunuyor.
SANIK VURAL AVAR´IN SAVUNMASI
Duruşmada sanık savunmalarının alınmasına devam ediliyor. Dönemin Genelkurmay Plan ve Prensipler Başkanı emekli Korgeneral Vural Avar, savunmasında 16 yıl önce yaşanan olayları hatırlamadığını söyledi. Süreçten gazete ve televizyon aracılığı ile haberi olduğunu öne süren Avar, Batı Eylem Planı´nın bazı kısımlarını gördüm. Bunları eyleme dönüştürecek makam benim ilgili alanımda değildir. Hükümet irtica ile ilgili etkin bir şekilde mücadele etmesini kendi bildirdi. Diğer bakanlıklar da benzer şekilde genelgeler yayımladılar. Rahmetli Başbakan Necmettin Erbakan gibi irtica ile etkin bir şekilde mücadele etmek gerektiğine inanıyorum. Batı Eylem Planı´nda hedef hükümet değildi. Hedef hükümetin de mücadele etmesini istediği irticadır. Batı Çalışma Grubu ve kriz masasında yer almadık. Komutanlarımızın emrini uyguladık. şeklinde konuştu.
Müşteki avukatlarından İsmail Aydos´un ?Emirleri dönemin Başbakanı Erbakan´dan aldığınız iftiradır. Emirleri kimden aldınız? sorusu üzerine Avar, Biz sadece emri başbakandan almadık. Genelkurmay Başkanımız Karadayı´dan da aldık. Sayın Erbakan´ın bakanlar kurulunda imzası olan belgeler var. şeklinde cevap verdi.
28 Şubat Davası´nın tutuklu sanıklarından emekli Korgeneral Vural Avar, iddianamedeki 28 Şubat döneminde İran´daki rejimin zayıflatılması için Batı Çalışma Grubunca (BÇG) çalışmalar yapıldığı iddiasıyla ilgili, Bunu, ABD, CIA´nın bütün imkanlarını kullanarak yıllardır gerçekleştiremedi. Bizim bunu yapabilmemiz söz konusu olamaz dedi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde, 28 Şubat Davası sanıkları savunmalarını yapmaya devam ediyor.
Emekli Korgeneral Avar, savunmasına, 30 Ağustos 1998´de emekli oldum. 16 yıl önce cereyan etmiş olayları hatırlamıyorum. 28 Şubat süreci, benim için 28 Şubat 1997´de başladı ve emekli olduğumda bitti sözleriyle başladı.
Gözaltına alındıktan sonra uykusuz ve yorgun bir şekilde adliyeye getirildiğini ifade eden Avar, sorgulamada, kendisine peşpeşe sorular yöneltildiğini, bazı belgelerin gösterilmediğini ileri sürdü.
İddinamade, 28 Şubat sürecinde, İran´daki rejimin zayıflatılması için BÇG tarafından yapılacak çalışmalara yer verildiğini hatırlatan Avar, İran´daki rejimi değiştirme imkanlarımızın dışındadır. Bunu, ABD, CIA´nın bütün imkanlarını kullanarak yıllardır gerçekleştiremedi. Bizim bunu yapabilmemiz söz konusu olamaz diye konuştu.
Dönemin Refahyol Hükümeti´nin düşürülmediğini, devrilmediğini savunan Avar, Başbakan Necmettin Erbakan´ın cebir ve şiddet olmadan görevinden istifa ettiğini öne sürdü.
-BÇG, devlete destek için kuruldu
İddianamede, irticayla mücadelinin suç sayıldığını savunan Avar, bu durumda irticayla mücadele için genelgeler yayımlayan dönemin hükümeti ve başbakanının da suçlu olacağını ileri sürdü.
BÇG´nin gizli bir oluşum olmadığını ifade eden Avar, BÇG, MGK kararı, hükümet kararnamesi ve Genelkurmay Başkanlığının emriyle, devlete destek vermek amacıyla teşkil edilmiş bir kurumdur. Bu nedenle üstümüze atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Adaletin, haklının yanında tecelli edeceğine inanıyorum dedi.
-BÇG kendi içinde telefon rehberi oluşturmuş
Sanık emekli Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü´nün, Ben o dönemde kurmay yüzbaşı olarak görev yapıyordum ve Türk-Yunan ilişkileriyle ilgileniyordum. İki dili çok iyi biliyordum. Siz, bana, BÇG´de bir görev verdiniz mi sorusuna Avar, BÇG´de bu arkadaşa hiçbir görev verilmedi. Sadece tercüme yaptı. BÇG kendi içinde telefon rehberi oluşturmuş, bu rehberde de arkadaşımızın adı yoktur cevabını verdi.
Müşteki avukatlarından İsmail Aydos, Avar´a, Sayın Erbakan´ın avukatlığını yaptım ve çektiği acılara şahit oldum. Sanık, Erbakan´a yapılabilecek en büyük iftirayı yaptı ve ´irticayla mücadele için Erbakan´dan emir aldık´ dedi. Çocuklar bile bu iddiaya güler. Siz Erbakan´ın böyle bir emir verdiğine samimi olarak inanıyor musunuz sorusunu yöneltti.
Avar da Biz sadece emri Erbakan´dan almadık, Genelkurmay Başkanımız Karadayı´dan da aldık. Bunlar gazetelere çıkmış, kitaplar yazılmış, Sayın Erbakan´ın imzaları var bu belgelerin altında karşılığını verdi.
Avukat Aydos´un, İrticayla mücadele için size emir veren Erbakan´ın ömrünün sonu neden acılar içinde geçmiştir açıklar mısınız sorusu üzerine Avar, Sayın Şevket Kazan´ın 3 ciltlik kitabını sayın avukatın dikkatle, bir defa değil, üç defa okumasını tavsiye ediyorum dedi.
Bu sırada bazı sanık ve avukatları, Aydos´un soru sormadığını, yorum yaptığını iddia etti. Bunun üzerine avukat Aydos, Bu dava, her türlü yorumun yapılması gereken, elzem bir davadır. Bu dava, adi bir dava değildir, bir darbe davasıdır. Her türlü yorum yapılmalıdır. Bu davada yorum yapılmayacak da nerede yapılacak diye konuştu.
-Mahkeme Başkanı salondakileri uyardı-
Salondaki sanık yakınları ve müştekilerin de konuşması üzerine Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, karşılıklı konuşma yapılmaması uyarısında bulundu.
Avar, avukat Aydos´un Siz bu memlekette, irticayla mücadele edilmesi gerektiğine samimi olarak inanıyor musunuz sorusuna Siz Mgk´da, o dönemde Mit´in verdiği brifingi okusaydınız, gazetelerdeki o dönemin partililerinin söylediklerini okusaydınız, o dönem sokaklarda cereyan eden olaylara vakıf olsaydınız farklı düşünürdünüz karşılığını verdi.
Avar, Aydos´un diğer sorularına ise, Benden yorum isteyen suale cevap vermiyorum, millet cevap versin diye tepki gösterdi.
-SORULARA TEPKİLER-
BÇG gizli bir oluşum olmadığını ifade eden Avar, Ne ben ne de daire başkanlarım BÇG kriz masasında görev almamıştır. Batı eylem planı ile 10 numaralı göreve hiçbir işlem yapmadım dedi. Avar´ın savunmasını tamamlamasının ardından yöneltilen sorulara yanıt verdi. Avar, Sanık avukatlarından Akın Şenol´ın, Şevket Turan Anlaşmalar Dairesi Başkanı o dönem Tümgeneral BÇG´de herhangi bir emir verdiniz mi? sorusuna Hayır yanıtını verdi.
Müşteki avukatlarından İsmail Aydos´un, Sayın Erbakan´ın yanında onun avukatlığını yaptım ve çektiği acılara şahit oldum. Sanıklar Erbakana yapılabilecek en büyük iftirayı yaptınız ve dediniz ki irticayla mücadele için Erbakan´dan emir aldık dediniz. Çocuklar bile bu iddiaya gülerler. Siz Erbakan´ın böyle bir emir verdiğine samimi olarak inanıyor musunuz? sorusuna duruşma salonundan tepkiler geldi.
Aydos´un İrticayla mücadele için size emir veren Erbakan´ın ömrünün sonu neden acılar içinde geçmiştir açıklar mısınız? sorusu ise salondaki tansiyonu yükseltti.
Tepkiler üzerine Aydos, davada her türlü yorumun yapılması gerektiğini belirterek, Bu dava adi bir dava değildir bir darbe davasıdır. Her türlü yorum yapılmalıdır. Bu davada yorum yapılmayacak da nerede yapılacak dedi.
Bunun üzerine Avar, Biz sadece emri Erbakan´dan almadık, Genelkurmay Başkanımız Karadayı´ndan da aldık. Gazetelere çıkmış, kitaplar yazılmış, Sayın Erbakan´ın Bakanlar Kurulu´nun imzası olan belgeler var. Sayın Şevket Kazan´ın 3 ciltlik kitabını sayın avukatın dikkatle bir defa değil 3 defa okumasını tavsiye ediyorum dedi. Avukat Aydos, Avar´ın sözlerinin ardından Siz bu memlekette irticayla mücadele edilmesi gerektiğine samimi olarak inanıyor musunuz? sorusunu yöneltti. Avar ise Siz Mgk da o dönemin Mit teşkilatının verdiği brifingi okusaydınız o dönemin gazetelerinde irtica konusunda o dönemin partililerinin söylediklerini okusaydınız ve o dönem sokaklarda cereyan eden olaylara vakıf olsaydınız farklı düşünürdünüz yanıtını verdi.
Salondaki tepkilerin artması ve Avukat Aydos´un sanığın yanıtının bitmesini beklemeden konuşması üzerine uyarıda bulunan Mahkeme Başkanı, karşılıklı konuşma yapmayın dedi.
Avar, soruya yorum isteyen suale cevap vermeyeceğini, milletin cevap vermesi gerektiğini belirtmesi üzerine Avukat Aydos, Millet veriyor zaten dedi.
BÇG toplantılarına katılmadığını belirten Avar, mağdur avukatlarından Emrullah Beytar´ın, iddianamede J Başkanı olarak göründüğünü söylemesi üzerine BÇG´nin içerisinde hiçbir başkan görev almadı. Sadece bünyesinde BÇG küçük bir ünite olarak bulunduğundan dolayı, harekat başkanı BÇG´nin başkanı gibi gösteriliyor. BÇG koordinatör vasıtasıyla çalışıyor, bizler de temsil için görevli gönderiyoruz şeklinde konuştu.
Beytar´ın Siz hükümetin düşürülmediğini ve herhangi bir baskı olmadığını savundunuz. Genelkurmay Başkanının, irtica konusunda alınacak tedbirleri imzalaması için ısrarı var. Bir gazetede de bunlar çıktı. Hükümete, Genelkurmay Başkanlığının baskısı olmamıştır mı diyorsunuz sorusuna da Avar, Siz sadece bir gazetenin manşetini okuyarak bana böyle bir soru soruyorsunuz. Şevket Kazan´ın kitabını okusaydınız, şu sualinizin çok boş bir sual olduğunu anlayacaktınız değerlendirmesinde bulundu.
Duruşmaya öğle arası verildi.
SANIK İDRİS KORALP´İN SAVUNMASI
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya öğleden sonra devam edildi. Sanık Koralp, savunmasında, iddianameyi okuduğunda hayretler içinde kaldığını ifade etti ve iddia edildiği şekilde bir harekat planı hazırlamadığını söyledi. İddianamede yer alan kimi belgelerin fotokopi olduğunu ileri süren Koralp, belgelerin gerçek olmadığını iddia etti.
Koralp, şunları kaydetti: Batı Çalışma Grubu (BÇG), asla gizli bir örgüt değildir, emir komuta dışında görev yapamaz. Bizler emirle görev yapan, başarıyla çalışmış insanlarız. Kimsenin sakalıyla, türbanıyla, ordudan atılmasıyla, işiyle, ekmeğiyle uğraşmadık. Yıllarca süren irticayla mücadelenin yasal zeminde layıkıyla yapıldığına bütün kalbimle inanıyorum. Devletime, ülkeme ve milletime karşı suçlu olamam ve olmak istemem. Resmi görevlerimden dolayı 16 yıl sonra yargılanıyorum. Suç, yapay olarak yaratılmıştır.
Sanık İdris Koralp savunmasında, Mgk´nın gündemini belirleme yetkisinin Cumhurbaşkanına ait olduğunu belirterek, Bize bir görev verilmeden durumdan vazife çıkarıp irticayla tehdidi gündemine almış bir şube değiliz. Çalışan personeliz, kendi kendine gündem oluşturma gibi gibi bir yaratıcılığımız olmadı. BÇG bir cunta değildir, emir komuta sistemi dışarısında yer alan bir örgüt değildir. Amirlerimiz sıraladığımız tüm evraklardan haberdardı. Evrakları onaylatmak için Genelkurmay Başkanın kapısında beklediğimizi hatırlıyorum dedi.
28 Şubat dönemine ilişkin, 103 sanık hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak suçundan açılan davanın 23´inci duruşması başladı. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler, sanık yakınları ve avukatlar katılıyor. Duruşmanın öğleden sonraki oturumu Sanık Vural Avar´ın Avukatı Ümit Kara da suçlamaları reddederek, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel´in yaşı ve sağlık durumu göz önüne alınarak, sanıkların savunmalarını tamamlamaları beklenmeden dinlenmesini talep etti.
İdris Koralp, savunmasında, 28 Şubat döneminde Genelkurmay Başkanlığı´nda İç Güvenilk Harekat Dairesi´nde albay rütbesiyle çalıştığını belirterek, İç Güvenlik Harekat Dairesi´nde o dönem yoğun faaliyet gösteren bölücü terör örgütüne karşı alınacak önlemlerin tasarlandığını anlattı.
Söz konusu dairenin, Milli Güvenlik Kurulu´nun (Mgk) tehdit olarak kabul ettiği durumlara ve olaylara karşı çalışmalar yaptığını belirten Koralp, Mgk´da gündemi Cumhurbaşkanının belirlediğini, Genelkurmay Başkanı ve Başbakanın ise önerilerde bulunduğunu söyledi.
İç Güvenlik Harekat Dairesi olarak görev verilmeden hiçbirşey yapamayacaklarını ifade eden Koralp, BÇG kendi görevini kendi icat eden bir cunta değildir. Emir komuta zinciri dışında faaliyet gösteren bir grup hiç değildir. Tüm amirlerimiz hazırlanan evraklardan haberdardı. Bizim işleri, emir komuta zinciri dışında, cunta olarak yaptığımız iddiası çok yanlış ve garip dedi.
İrticayı tehdit olarak İç Güvenlik Harekat Dairesi´nin değil Mgk´nın belirlediğini dile getiren Koralp, Eğer MGK ırkçılığa dayalı etnik milliyetçiliği tehdit olarak kabul etseydi, biz ona karşı tedbir almayı planlayacaktık. İrtica neden tehdit olarak alınmıştır, bunu tartışmak bizim görevimiz değil diye konuştu.
Koralp, sözlerini şöyle sürdürdü: Ceza sorumluluğu bu kadar tesadüfi şartlara mı bağlıdır, zamanın bir diliminde bir yerde çalışmış olmak mı suç? Suçlu olmak için irademizin, tercih hakkımızın olması gerekmez miydi? Kaldı ki emirle iş yapan birinin, iradesinden, maksadından nasıl bahsedebiliriz?
Biz askeriz ve BÇG´de çalıştık. Bugün Genelkurmay Başkanlığında bu kurulun çalışmasına karar verilsin yine çalışmak zorundayız. Biz memuruz ve bize verilen emirleri yapmaya mecburuz. Türkiye üzerinde bizim muhatap olduğumuz emirlerden daha etkin, hayati bir emir bulamazsınız.
BÇG için ayrı bir ofis düzenlemesi yapılmadığını, özel bir telefon ağı kurulmadığını iddia eden Koralp, BÇG´nin bir karargah mekanizması olmadığını, hiçbir evrakta paraf veya imzalarının bulunmadığını savundu.
Sanık İdris Koralp savunmasında Tsk´da çok uzun yıllar çeşitli rütbelerle görev yaptığını ve suç tarihinde İç Güvenlik Harekat Dairesi´nde albay rütbesinde çalıştığını kaydetti. Görev yaptığı dairenin şubelere bölünmüş şekilde faaliyetler yürüttüğünü anlatan Koralp, iç güvenlik konularının planlanmasına yönelik görevler icra ettiklerini ve suç tarihinde yoğunlaşan bölücü terör örgütüne yönelik eylemlerinin önüne geçebilmesi için planlamalar yaptıklarını belirtti. Devletin tehdit olarak algıladığı iç güvenliğe yönelin bütün kavramların çalıştığı dairenin görev alanına girdiğini anlatan Koralp, bölücü terör örgütüne yönelik direktifler hazırladıklarını kaydetti. Koralp savunmasına şöyle devam etti:
Mgk irticayı bir tehdit olarak kararlaştırdı, hatta terör kadar tehlikeli olduğunu kabul etti bizde o tarihten itibaren çalışmaya başladık. Mgk´nın gündemini belirleme yetkisi Cumhurbaşkanı aittir o da gündemi belirlerken Başbakan ve Genelkurmaş Başkanını dinler. Bize bir görev verilmeden durumdan vazife çıkarıp irticayla tehdidi gündemine almış bir şube değiliz
Çalışan personeliz, kendi kendine gündem oluşturma gibi gibi bir yaratıcılığımız olmadı. BÇG bir cunta değildir, emir komuta sistemi dışarısında yer alan bir örgüt değildir. Amirlerimiz sıraladığımız tüm evraklardan haberdardı. Evrakları onaylatmak için Genelkurmay Başkanın kapısında beklediğimizi hatırlıyorum. BÇGda çalıştık.
MGK toplantılarından ve oluşturulan çalışma gurubuna batı denmesinden haberlerin olmadığını, kendilerine verilen görevi yapıp yapmamak konusunda bir tercihlerinin olamayacağını ifade eden Koralp, devletin güvenliğinden sorumlu olan kişilerin toplandığını irticayı öncelikli tehdit olarak kabul ettiğini, bu durumu da kendisinin görev yaptığı iç güvenlik şubesinin belirlemediğini kaydetti. Söz konusu dönemde ırkçılığa dayalı milliyetçiliğin tehdit olarak algılanması durumunda da buna karşı önlem alacaklarını ifade eden Koralp, Mgk kararları hangi yollardan geçerek uygulandı buna bir sözümüz olamaz. Mgk kararları ve Sayın Erbakan´ın imzasıyla başbakanlık direktifi yayınlanmış bunlardan bizim haberimiz olmaz. İçişleri Bakanı Akşener tarafından genelge yayınlanmış buna dahlimiz olmaz. BÇG kurulacak diye karar alınmış, emir bize iletilmedikçe haberimiz olmaz. Ceza sorumluluğu bu kadar tesadüfe mi bağlıdır? Emirler altında, tercihlerimiz olmadan çalışmak suç mudur? Biz askeriz. Biz BÇG çalıştık, siz bize ceza verin, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yeniden bir çalışma gurubu kurulmasına karar verilsin, personel yine çalışmak zorundadır. Biz memuruz verilen görevleri, emirleri uygulamak zorundayız diye konuştu.
İç Güvenlik Harekat Dairesinde olan Şube´de subayların OHAL Bölgesinde bölücü terörle mücadele yapan dikkatli personel olduğunu ifade eden Koralp, o dönemde dikkatlerinin odaklandığı konunun OHAL bölgesindeki terör olduğunu kaydetti.
İrticanın terör tehdidi olarak ortaya çıkmasından sonra Türkiye´nin bütünlüğüne ilişkin bir tehdide karşı durumu takip etmek ve komuta katına görev vermekle sorumlu olduklarının altını çizen Koralp, savcılıkta kendilerine gösterilen belgelerde Tsk´da hiç kullanılmayan kelimelerin evraklara geçirildiğini savundu. Savcılık da verdiği ifadeyi kesinlikle kabul etmediğini belirten Koralp, İddianameyi okuduğunda hayretler içinde kalıyorum. Poliste verdiğim ifadeyi kabul ediyorum ancak savcılıktakini asla. Savcı belgelerin gerçek olduğunu, Genelkurmay´dan geldiğin söylemişti. İddianameyi okuyunca anlıyorum ki belge denilenler, fotokopi, tahrip edilmiş ve yeniden düzenlenmiş evraklardır. BÇG, İç Güvenlik Plan subaylarıyla normal yazışmalarını yapmış bir faaliyet ünitesidir. Asla gizli bir örgüt değildir. Bizler emir alan kişiler olarak başarı ve onurla çalışmışız. Bizler kimsenin sakalı ve türbanı veya ordudan atılmasıyla uğraşmadık. Suç olarak bir faaliyette bulunmadık, komutanlarımız da buna fırsat vermezdi. Yıllarca süren irtica ile yapılan mücadelenin yasal zeminde yapıldığına inanıyorum. Görev yaptığım dönemde aileme yeterli destek veremediğim için suçlu olabilirim ancak devletime karşı suçlu olamam ve olmak istemem. Çok önemli hizmetler yaptım, suç yapay olarak ve zorla ortaya çıkartılmıştır değerlendirmesinde bulundu.
Koralp, Mahkeme Başkanın kendisine gösterdiği eylem planın ve üzerinde notlar bulunan yazının kendisine ait olmadığını belirterek, eylem planında ki imzanın fotokopi imza olduğunu söyledi.
Savunmasını tamamlamasının ardından Koralp´in çapraz sorgusuna geçildi. Mahkeme heyetinin BÇG Eylem Planı başlıklı yazıya ilişkin belge göstermesi üzerine Koralp, Bu bizim yazdığımız eylem planı mı, değil mi hatırlamıyorum. Üzerindeki siyah yazılar ve onamalar bana ait değil. Baş emirdeki komutan imzası da bana ait değil. Bu kadar uzun ve karışık faaliyetleri yazacak olamayız. Böyle bir eylam planı hatırlamıyorum ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin´in, Dosyadaki belgelerin sahteliğinden bahsettiniz. Sahte olmayan, gerçek belge var mı sorusuna Koralp, Sahte demiyorum, düzenlemeler var. Üzerlerine zannediyorum ilave ve eklemeler yapılmış. Gördüğümüz evrakın hiçbiri Genelkurmaydan gelmemiştir. Dolayısıyla bunların hiçbirisi, bizim yazdığımız, dosyaladığımız, sakladığımız evrak değildir karşılığını verdi.
Koralp, sanık Cengiz Çetinkaya´nın BGG´de çalışıp çalışmadığına ilişkin sorusu üzerine, Bir hafta kadar Harekat Başkanlığından geldiğini biliyorum. Bir hafta, bir iki saat süreyle çalıştı dedi.
İsmail Hakkı Önder ve Metin Keşap´ın da BÇG´de çalışmadığını anlatan Koralp, sanıklardan Serdar Çelebi´nin görev yapıp yapmadığı sorusuna, Zannediyorum ki haziran sonuna doğru gelip gitmiş olabilir. Ama ondan evvel görmedim karşılığını verdi.
Koralp, sanık Yahya Kemal Yakışkan´a irticayla ilgili bir görev vermediğini belirtti.
Mahkeme heyeti, saatin geç olması sebebiyle çapraz sorguya ara verdi.
28 Şubat sürecinde, hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddiasıyla 103 kişi hakkında açılan davanın 23. duruşması sona erdi. Bugünkü duruşmada dönemin Genelkurmay Plan ve Prensipler Dairesi Başkanı emekli Korgeneral Vural Avar´ın savunması alındı. Duruşmaya yarın savunması yarım kalan dönemin Genelkurmay İç Güvenlik Hareket Dairesi Plan Şube Müdürü Albay İdris Koralp savunmasının alınması ile devam edilecek. Duruşma yarın saat 10.00´da başlayacak.
MGK BELGESİ İMHASINA SUÇ DUYURUSU REDDEDİLDİ
Müşteki avukatlarından İsmail Aydos´un, 4 Nisan 1997´deki toplantı tutanağını imha edenler hakkında suç duyurusunda bulunulması talebini reddeden mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar verdi.
-Demirel dinlensin talebi-
Öte yandan duruşmada söz alan, sanık emekli Korgeneral Vural Avar´ın avukatı Ümit Kara, 28 Şubat sürecinde yapılanların yasal olduğunu, ilgili makamların bilgisinin bulunduğunu savunarak, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel´in de gerekirse görüntülü ve sesli sistemle dinlenmesi talebinde bulundu.
(23 Ekim 2013, 11:09), son güncel.: (24 Ekim 2013, 14:04)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap