28 Şubat davasında 20. duruşma başladı. Sanık savunmalarının alınmasına devam ediliyor. Müşteki avukatları, 28 Şubat 1997´deki MGK toplantısında Fevzi Türkeri tarafından yapılan sunum ve konuşmanın mahkemeye gönderilmesini istedi.
27.09.2013 12:11 28 Şubat darbe sürecine ilişkin 27´si tutuklu 103 sanığın ´Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti´ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak´ suçundan müebbet hapis cezası talebiyle Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılandığı davanın 20. duruşması başladı. Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler, sanık yakınları ve avukatlar katılıyor.
Duruşmada, savunmaların alınmasına devam ediliyor. Savunmalara başlamadan önce bazı müştekilerin avukatı Müşir Deliduman, Fevzi Türkeri´nin 28 Şubat 1997´de MGK´da yapmış olduğu konuşma ve sunumun tam metninin mahkemeye gönderilmesini ve bu isteği yerine getirmeyenler hakkında işlem başlatılması hakkında dilekçesini mahkemeye sundu. Deliduman ayrıca daha önce üç gazete hakkında mahkeme heyetinin vermiş olduğu şikayet ve ihbar dilekçesinin geri alınmasını istedi..
28 Şubat Davası´nın sabahki oturumunda Erol Özkasnak´ın çapraz sorgusuna devam edilecekti ancak başka soru soran olmadığı için çapraz sorgu tamamlanmış oldu. Avukatı Ömer Çelikkesen´in kısa savunmasının ardından Özkasnak´ın savunması tamamlanmış oldu..
SANIK ERDAL ŞENEL´İN SAVUNMASI
Duruşmada daha sonra Genelkurmay eski Adli Müşaviri Muhittin Erdal Şenel´in savunmasına geçildi. Şenel, Ergenekon davasında da yargılanmış ve 7 yıl 6 ay hapis cezası almıştı. Şenel, 2. ve 3. Ergenekon davalarında sanık oldu. Şenel´in adı ayrıca, 1. Ergenekon ile Ergenekon kapsamındaki Seyfi Oktay, Yusuf Erikel ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği davalarında da geçiyor. Yine Şenel´in adı 1. ve 2. Balyoz davaları ile Poyrazköy cephaneliği, Devrimci Karargah Terör Örgütü 3. ve Malatya Zirve Katliamı ek davalarında da geçiyor.
Savunmasına özgeçmişini anlatarak başlayan Şenel, 5 ayrı Genelkurmay Başkanı ile çalıştığını belirtti. Görev süresince hukuk dışı, hukuka aykırı hiçbir işlem yapmadığını, yapılmasına da izin vermediğini söyleyen Şenel, şöyle devam etti: ?Sayın Faruk Mercan´ın ´Fethullah Gülen´ gerçeği kitabını görünce çok mutlu oldum. Çünkü Sayın Mercan, Genelkurmay Başkanı ve onun adını hareket eden benim çok tarafsız çalıştığımı yazmıştır. 28 Şubat başladığında Gülen hakkında hazırlanan onlarca raporu hiçbir zaman sahiplenmemiştir demiştir. 28 Şubat´la güçlenen Genelkurmay´ın Gülen´i bitirmeye niyetlenen grupları hayal kırıklığına uğrattığını yazmıştır. Sayın Faruk Mercan´ı düne kadar tanımıyordum, dün burada tanıma fırsatı buldum. Gülen hakkında açılan davada Genelkurmay´ı temsilen DGM´ye verdiğim cevapta hukukun içinde ve yanında olduğum görülmüştür.?
Bu sözlerinin ardından iddianamede yer alan kendiyle ilgili iddiaları tek tek cevaplandıran Şenel, Tamer Tatar adlı kişi tarafından savcılığa verilen CD´nin sahte ve düzmece olduğunu söyledi.
İddianame okundukça hayretlere düştüğünü ve isyan ettiğini ifade eden Şenel, ?toplantıya katılmak suç mu? Genelkurmay adına suç duyurularında bulunmak suç mu?? dedi.
11 Haziran 1997´de yargı mensuplarına verilen brifinge katılıp katılmadığını hatırlamadığını belirten Şenel, ?Katılmış da olabilirim. Genelkurmay Başkanlığı´nın emri var. Ayrıca 300 yargı mensubunun ayakta alkışladığı bir brifinge katılmanın neresi suç? Katılmışsam katılmışımdır.? şeklinde konuştu.
İddianamede yer alan 481 müştekiden üçünün kendisinden şikayetçi olduğunu, hiçbirinin davayla ilgisi olmasa da bu suçlamalara cevap vermek istediğini kaydeden Şenel, şunları söyledi: ?Müştekilerden Hasan Celal Güzel, eski DGM savcısı Mete Yüksel´in kendisini benim emrimle nezarete attırdığımı söylüyor. Sinirimden gülüyorum. Böyle bir şey olabilir mi? Koskoca Cumhuriyet Savcısı benim talimatımla mı hareket edecek. Nitekim Yüksel de bu iddiayı şiddetle reddetti. Mete Yüksel dinlenebilir. Hasan Celal Güzel, 31 Temmuz 1997 yılında gözaltına alınmış, hükümet ise 18 Haziran´da görev bırakmış. Darbeyi Hasan Celal Güzel mi engelleyecekmiş de nezarete attırmışım.
Diğer müşteki Mustafa Kahramanyol, ise iftira ediyor. YAŞ kararıyla emekliye sevkedilmiş, devlet güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurmaktan mahkum olmuş. Dosyasını ben hazırladım. O yüzden şahsıma husumeti var. Kahramanyol, AİHM´e gitmiş ancak haksız bulunmuştur. Cumhuriyet Savcısı´nın AİHM kararını incelemeden onun haksız şekilde emekliye ayrıldığını saklamaya çalışması hukukun ilkeleriyle bağdaşmaz. Kahramanyol´un sicil amiri olmadığım gibi YAŞ üyesi de değildim.
Üçüncü müşteki Ahmet Karamanlı da 1999´da YAŞ kararıyla emekliye sevkedildi. Sayın Savcı getirip bu davaya bağlıyor. Bunu niye yaptığını biliyorum ama açıklamak istemiyorum.?
28 Şubat´ın bir darbe olmadığını, darbenin d´sini bile düşünmediğini belirten Şenel, ?Cumhurbaşkanı Demirel 18 Haziran´da Erbakan istifa ettiğinde hükümeti kurma görevini Çiller´e verseydi böyle bir dava olmayacaktı.?
Dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan´ın yazdığı ?Refah Gerçeği? kitabında Erbakan´ın neden istifa ettiğinin açıkça anlatıldığını kaydeden Şenel, savunmasını şöyle tamamladı: ?17 aydır tutukluyum. Kuvvetli suç olgusu yoktur. Sanık-delil, delil-suç, sanık-suç bağı yoktur. Aylardır tahliyemi istiyorum. Konumumu ve kendimi anlatamama sıkıntısı yaşıyorum.?
Şenel´in savunmasının tamamlanmasının ardından duruşmaya ara verildi.
-´Bir ve Doğan salondan çıkarılsın´ talebi reddedildi-
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda müşteki Avukatı Müşir Deliduman, ast-üst ilişkisi nedeniyle Şenel´in ifadesi alınırken dönemin kudretli komutanları emekli Orgeneraller Çevik Bir ve Çetin Doğan´ın salondan çıkarılmasını talep etti. Avukat Deliduman, sanıklar yaşlı, su içsinler, otursunlar, her türlü konforları sağlansın dedi. Mahkeme heyeti bu talebi oybirliğiyle reddetti. Mahkeme, avukat Müşir Deliduman´ın Çevik Bir ve Çetin Doğan´ın salondan çıkarılması talebini Yargılanan sanıkların tanımlar ve gözlemlere göre herhangi bir sanığın / sanıkların mahkeme salonundan çıkartılmasını gerektirecek bir husus olmadığı gerekçesiyle reddetti. Avukat Müşir Deliduman ise mahkemenin ara kararına itirazda bulundu.
-Şenel savunmasına devam etti-
Emekli Tuğgeneral Muhittin Erdal Şenel, öğleden sonraki oturumda Savcı Kemal Çetin ve müdahil avukatların sorularını yanıtladı. Şenel, Savcı Kemal Çetin´in yönelttiği sorularla zor anlar yaşadı. Çetin, YAŞ kararları ile ordudan atılan askerlere yapılan ´yıkıcı, bölücü, irticacı´ ithamlarına rağmen haklarında adli bir işlem yapılıp yapılmadığını sordu. YAŞ kararıyla atılan askerlere disiplin cezası uygulandığını ifade eden Şenel´e Savcı Çetin, ?Bu suçlar disiplin cezasını aşan ve ağır cezayı gerektiren suçlardır.? karşılığını verdi. Şenel ise, ?Bu suçlar duyuma dayalıdır. Elimizde somut delil yok. Somut delil olsa adli soruşturma da açtırırdık.? dedi. Bunun üzerine Çetin, ?Ben somut olmayan delillerde disiplin cezası da verilmeyeceğini düşünüyorum.? ifadesini kullandı.
Savcı Kemal Çetin, Şenel´e ?Başsavcılığımızda müdafiiniz huzurunda verdiğiniz ifadede 10 Nisan 1997 tarihli BÇG kurulmasına ilişkin belgeyle ilgili olarak belgeyi ilk defa gördüğünüzü söylemişsiniz. Kitle örgütleriyle iletişim kurulması konusunda YÖK´le irtibata geçildiğini belirttiniz, bunu şimdi neden söylemediniz?? sorusunu yöneltti. Şenel ise Çetin´in sorusuna, savcılıkta verdiği ifade sırasında yoruma dayalı cümleleri kabul etmediğini belirterek, ?Gözaltına alındığımda sabaha kadar bekletildim ve savcılığa getirildim, yaşadığım uykusuzluk ve yorgunluk nedeniyle şok olmuş durumdaydım. Beyan ettiğim o yoruma yönelik sözleri kabul etmiyorum.? ifadeleri ile yanıtladı.
Savcı Çetin ise ?Yorgun olduğunuzu söylediniz, gözaltına alınan kişiler belli bir stres ve yorgunluğa maruz kalabilirler fakat ifadenizde bazı belgeler için hatırlamadığınızı söylerken, bazı belgeler için bu şekilde açıklamalar yaptınız. Ben beyanlarınızın müdafiinizin huzurunda sağlıklı bir şekilde verdiğinizi değerlendiriyorum? demesi üzerine Şenel, ?Aşırı stres ve yorgunluk... Hiç aklınıza gelmiyor gözaltına alınacağınız, aradan 15 sene geçmiş... Savcılık bana belgeleri gösterip çekiyor, ben belgeleri nüfuz edemedim bile, ben orada o yorumu yapabilecek konumda değilim. Ben hükümeti devirme sözünü kullanmadım. Demokratik yoldan hükümetin değiştirilmesi derim? karşılığını verdi.
Savcı Çetin´in soruşturma sürecinde ifadeler alınırken savcılık katiplerinin kendilerine ?askerler tutanakları imzalamadan önce iyice inceliyor? dediğini anımsatması üzerine Şenel, ?Bana Tamer Tatar´ın gönderdiği belgeleri gördüm, ne ıslak imza vardı ne de başka bir şey? dedi.
Şenel, sanık Çetin Doğan´ın ?YÖK´te Genelkurmay Başkanlığı´nın temsilcisinin olduğu söyleniyor. Bu kuruma emekli olduktan sonra Erdoğan Öznal´ın Genelkurmay Başkanlığı´nın temsilcisi olarak mı, YÖK´ün doğal elemanı olarak mı görev yapıyordu? sorusunu yöneltmesi üzerine, ?Emekli olduktan sonra oraya gitti, genelkurmayla ilişkisinin olmaması lazım? yanıtını verdi.
Avukat Müşir Deliduman´ın ise, ?Cuntanın Sincan´da yürüttüğü tanklar hayatın olağan akışına aykırı mıdır? BÇG hayatın olağan akışına aykırı mıdır? Sizde buna emir komuta çerçevesinde katıldınız mı? Sanık Çetin Doğan belgelerin sahte olduğu iddiasında bulundu. Etkin pişmanlıktan yararlanmak ister misiniz?? sorularına Şenel, ?Bizim için etkin pişmanlık diye bir şey olamaz? yanıtını verdi.
Müşteki Avukatı Mustafa Akyol da Şenel´e ?İrtica tehdidini kim yapmıştır? TSK´da bir kişiye böyle bir tanım yapılmış mıdır? YAŞ kararları ile ordudan ilişkisi kesilenler arasında yasadışı örgütlerle ilişkisi olmak suçlaması var. Örgüt üyeliğiyle ihraç edilenler hakkında suç duyurusunda bulunulmuş mudur? Bulunmadıysanız neden bulunmadınız?? sorularını yöneltti. Şenel, bu sorulara, ?Silahlı Kuvvetlerden çıkarmanın sebebi disiplinsizliktir. İdare birinci, ikinci, üçüncü sicil üstleri kalması uygun değil. Yaş kararları ile ihraç edilenler oy birliği veya oy çokluğuyla ihraç edilirler? şeklinde karşılık verdi. Bu sırada izleyicilerden biri yalan diye bağırdı. Sanık sandalyesinde oturan Çetin Dizdar ayağa kalkarak, ?Ne yalanı, doğrusunu gel sen ispatla? dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı uyarıda bulundu.
Uyarının ardından Avukat Akyol, yasadışı örgüt suçunun ceza kanununda tanımlanmış bir suç olduğunu belirterek, ?YAŞ kararlarıyla ihraçlar yapılırken neden adli makamlara suç duyurusunda bulunmadınız?´ sorusunu yöneltti. Şenel ise ?Bu hangi işlem bir getirin görelim. O amirin görevidir. Bir suç işlendiğini gördüğünde suç ihbarında bulunur. Biz cumhuriyet savcısı görevi yapamayız. Ancak sıralı amir bize bildirirse suç duyurusunda bulunursa bir şey olur? dedi.
Avukat Akyol´un, söz konusu dönemde TSK´yı darbe zemini hazırlamak gibi kamuoyunda ciddi ithamda bulunan gazete manşetleri ile ilgili suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığı ile ilgili sorusuna Sanık Şenel, ?Elbette bulunduk. basın dairesinden ihbar geldiyse mutlaka yapmışımdır? diye konuştu. Şenel, suç duyurusunda bulunulan gazete manşetlerine ilişkin sorular üzerine tepki göstererek, ?Suç duyurusu neden suç oluyor, baskı gibi gösteriliyor. Ben basını takip etmem, bana ihbar yapılmışsa TSK müdahaleye hazır gibi hukuk dışına çıkacak gibi bir izlenim varsa elbette bulunmak gerekir? ifadelerini kullandı.
SANIK KENAN DENİZ´İN SAVUNMASI
Şenel´in çapraz sorgusu tamamlanmasının ardından tutuklu sanık Kenan Deniz´in savunmasına geçildi. Dönemin İç Güvenlik Harekat Daire Başkanı ve Başbakan Askeri Başdanışmanı Kenan Deniz, 26 Ağustos 1996´da terörle mücadele bölgesinden Ankara´ya geldiğini, İç Güvenlik Harekat Daire Başkanı ve Başbakanlık Başdanışmanı olarak 54. ve 55. Hükümet´in başbakanlarına Askeri Başdanışmanlık yaptığını anlattı. Daha sonra 2. Ordu´ya atandığını 2003´te ise emekli olduğunu belirten Deniz, ?Oldukça yoğun bir tempoyla görev yapmaktaydım. 1997´de MGK İrticayı öncelikli tehdit kabul ediyor ve 28 Şubat kararları alınıyordu. 14 Mart 1997´de İçişleri Bakanlığının genelgesi yayınlanıyor. İrticanın birinci tehdit olarak kabul edildiği o süreçte, Genelkurmay Başkanlığı çalışmalarını çalışma grubu çatısı altında sürdürmeye karar veriliyor. BÇG´nin aktif hale gelmesi ancak Mayıs sonu itibarıyla olmuştur. BÇG, asla ve asla yasadışı çalışma grubu olmayıp, Genelkurmay´daki benzer, sayısız çalışma grubundan bir tanesidir, yasal ve meşrudur? şeklinde konuştu.
-Ankara DGM BÇG´yi akladı-
Deniz, BÇG´ye ilişkin Ankara DGM Başsavcılığının verdiği, itiraz üzerine İstanbul DGM Başsavcılığının onayladığı kararın, BÇG´nin yasallığı ve meşruluğunu tescil ettiğini söyleyerek, Yıllar geçtikten sonra bugün anayasanın ve cumhuriyeti korumak adına yapılan çalışmaların neden yok hükmünde sayıldığını anlamakta güçlük çekiyorum değerlendirmesinde bulundu.
İrticacı silahlı terör örgütlerinin o günlerde toplumda korku ve kargaşaya neden olması nedeniyle irtica tehdidinin 1996´da gündeme geldiğini anlatan Deniz, bundan TSK´nın da endişe içinde olduğunu, TSK´nın halihazırda bölücü terörle mücadele ettiğini anlattı. Deniz, ?İrtica tehditinin 1996´da gündeme gelmesi, irticacı silahlı terör örgütlerinin o günlerde toplumda korku ve kargaşaya neden olmasıdır. Doğal olarak TSK da endişe içindedir. Süreçte, irticai tehdit ve tehlikenin boyutu, hükümetin ilk defa 3 ayını doldurmadan, MİT tarafından sayın Cumhurbaşkanına yapılan irtica sunumuyla ortaya konulmuştur? dedi.
BÇG dahil tüm çalışma gruplarının emir, direktif ve talimat verme yetkilerinin olmadığını anlatan Deniz, bu grupların karar mekanizmaları olmadığını söyledi. BÇG´nın kuruluş amacının ve emirlerin dışında faaliyet göstermesinin asla mümkün olmadığını belirten Deniz, ?İddianamede sıklıkla ifade edilen BÇG emirleri nitelemesi yanlış ve asla kabul edilemez. BÇG emirleri yoktur. Bu iftiraların, o dönemdeki disiplinsizlik nedeniyle YAŞ kararlarıyla TSK´dan ihraç edilen müşteki ifadelerine dayandırılması vicdanlarımızı acıtmıştır. Müştekilerin sıkıntılarının bir kısmının nefrete dönüşmesi normal, zor günler yaşadıkları da gerçek. İddianameyi okudukça üzüldüm. Ama bugün bazı insanların asılsız, mesnetsiz biçimde suçlanmalarından da üzüntü duydum? diye konuştu. İsnat edilen iddiaların, bu davanın maksatlı olduğu kanaatini oluşturduğunu ifade eden Deniz, irticayla ilgili bir çalışma yapmadığını, brifing sunmadığını ifade etti.
Deniz, ?Resmi belgelere rağmen, kimin gönderdiği belli olmayan Genelkurmay antetli CD 5´te brifing planlamalarından bahsedilmektedir. Öğleden sonra hem Samsun hem de Konya´da brifing veriyorum. Bunları muhafaza edenlerin, 16 yıl sonra ortaya çıkarılmasını istiyorum. CD´lerin ve dijital verilerin delil olarak kabul edilmemesini istiyorum. BÇG ile ilgili olmayan birçok belge iddianameye dahil edilmiştir. Asla ve asla suçlamaları kabul etmiyorum. Yapılan yargılama ne 28 Şubat ne BÇG ile ilgilidir. Burada yargılanan askeri vesayetin kendisidir. Süreç Türkiye Cumhuriyeti Anayası´na ve kanunlara uygun yürütülmüştür. Görevim süresince Sayın Başbakan´ın ruhumu ve gururumu okşayan iltifatlarına mazhar oldum. Başbakanlık görevini Tansu Hanım´a vereceğini söylediler? dedi.
1960´daki darbenin mağduru olduğunu ifade eden Deniz, suçsuz ve günahsız olduğuma inancının tam olduğunu ifade etti. TSK´nın geçmişteki darbelerden en iyi ders çıkaran kurum olduğunun altını çizen Deniz, emir komutası altındaki hiçbir personelim suç teşkil edecek bir görev yapmadığını ifade etti.
Deniz´in savunmasını tamamlamasının ardından duruşma sona erdi.
27´si tutuklu 103 sanığın yargılandığı davanın duruşmalarında şu ana kadar Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı Çetin Doğan, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak ve dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Erdal Şenel gibi 4 sanığın savunması tamamlanmış oldu.
Duruşmaya 30 Eylül Pazartesi günü Kenan Deniz´in çapraz sorgusu ile devam edilecek.
(27 Eylül 2013, 12:11)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap