28 Şubat davasında 4. duruşma görülüyor. Bugünkü duruşmada, tutukluluk incelemesi kapsamında tahliye talepleri alınacak. Taleplerin alınmasının ardından, dün 166 sayfası tamamlanan 1309 sayfalık iddianamenin okunmasına devam edilecek.
05.09.2013 12:28 28 Şubat darbe sürecine ilişkin 36´sı tutuklu 103 sanığın ´Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti´ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak´ suçundan müebbet hapis cezası talebiyle yargılandığı davanın 4. duruşması Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde başladı. Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz yargılanan sanıklar, avukatları ile aileler katıldı.
Davanın 1 numaralı sanığı 28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı bugünkü celseye de sağlık durumu nedeniyle katılmadı.
Bugünkü duruşmada, tutukluluk incelemesi kapsamında tahliye talepleri alınacak. Taleplerin alınmasının ardından, dün 166 sayfası tamamlanan, bin 309 sayfalık iddianamenin okunmasına devam edilecek. (AA)
TAHLİYE TALEPLERİ
28 Şubat sürecinde, hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddiasıyla 103 kişi hakkında açılan davanın dördüncü duruşması devam ediyor. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davada, sanık avukatları tahliye talebinde bulundu. Sanık Avukatları tahliye taleplerine ilişkin değerlendirmelerini sundu.
Sanık Oğuz Kalelioğlu, mahkeme huzurunda bulunmaktan üzüntü duyduğunu bildirerek, "Keşke şehit olsaydım da bugünleri görmeseydim" dedi. Tutuklanmasından itibaren suçunun ne olduğunu düşündüğünü ifade eden Kalelioğlu, Genelkurmay Psikojik Harp Dairesinin ismini görenlerin, kendilerini peşinen suçladığını öne sürdü. Kalelioğlu, Diyanet İşleri Başkanlığındaki görevinin BÇG ile ilgili olmadığını savundu.
Sanık Ayhan Cansevgisi, tutuksuz yargılanmayı hak ettiğini düşündüğünü söyleyerek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini devirmeye teşebbüs suçunu işlemediğini, tutukluluğuna gerekçe gösterilen olgulardan hiçbiriyle ilgisi bulunmadığını ifade etti. Cansevgisi'nin avukatı Mehmet Avni Kirişçioğlu ise müvekkilinin 7 Nisan 1997 tarihli toplantıya katılmamasına karşın katıldığının ileri sürüldüğünü söyledi.
Sanıklardan Orhan Yöney, Köksal Karabay ve Altaç Atılan'ın avukatı Çağrı Ayhan Şenel ve sanık Hüsnü Dağ'ın avukatı Metin Yıldızhan da müvekkillerinin tahliyelerini talep ettiler.
Sanık Şükrü Sarıışık, delil niteliğinde olmayan bir belgeyle tutuklu olduğunu ifade ederek, "İfademin alınması sırasında savcının kendisine "aslında sizi bu soruşturma kapsamına dahil etmeyi düşünmüyorduk sizi buraya getirmeyecektik ancak elimizde bulunan toplantı tutanağında isminizi gördük konuşmanızdan dolayı sizi dahil ettik, gerçi konuşmanızda da pek bir şey yok' dediğini aktardı. BÇG belgelerinde adının geçmediğini ifade eden Sarıışık, suç tarihinde tümgeneral rütbesinde Hareket Dairesi Başkanı olduğunu, BÇG toplantılarının hiç birine katılmadığını ifade etti. Toplantılara katılması için kimseyi de görevlendirmediğini kaydeden Sarıışık, "Toplantıya katılsam 44 yıllık meslek hayatımın bana kazanımlarıyla bunu mertçe söylerdim. Delil niteliğinde olmayan belgeyi kabul etmiyorum" dedi.
Sarıışık'ın tahliye talebinin ardından söz alan Refik Zeytinci ise BÇG belgelerini tutuklandığı zaman gördüğünü savundu.
Sanık Yücel Özsır ise suç tarihinde Hava Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanlığı görevini yürüttüğünü belirterek, suçlamaları kabul etmedi ve tahliyesini talep etti.
Sanık Aydın Erol, suç tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda Kurmay Başkanı olduğunu belirterek, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan Kadir Kadir Sarmusak tarafından çalınan belgenin Hasan Celal Güzel tarafından televizyonlarda gösterildiğini ifade etti. Suçlamaları kabul etmeyen Erol, tahliyesini talep etti.
Cengiz Çetinkaya'nın avukatı Müşteba Aydın, müvekkilinin 15-20 gün süreyle 40-45 dakika süreyle BÇG toplantılarına katıldığını, ardından kendi görevine döndüğünü anlattı. Aydın, "Karargahta binbaşı rütbesindeki bir subayın basit konularda bile karar verme yetkisi yoktur. Komuta kademesindeki sıralı amirlerince verilen emirleri yerine getirmiştir" dedi.
Tevfik Özkılıç'ın avukatı Haluk Pekşen, müvekkiline ait olduğu belirtilen ses kayıtlarının müvekkiline ait olduğunun nereden bilindiğini sorarak, "Bu ses kaydı hangi mahkeme kararıyla alınmış? Müvekkilimin de yargılanmasına konu olan 54-58 subayın TSK'dan çıkarılma, araştırdık, hiçbiri müvekkilimden şikayetçi değil" dedi. Pekşen, müvekkilinin tahliyesini istedi.
Abdullah Kılıçarslan ve Hüsnü Dağ'ın avukatı Ömer Faruk Özeroğlu, Ruşen Bozkurt, Ünal Akbulut ve Cengiz Çetinkaya imzalı üç adet dilekçe verdi. Abdullah Kılıçarslan'ın BÇG'de çalışmadığına yönelik beyan ibraz etti.
İzzettin İyigün'ün avukatı Turan Karataş, müvekkilinin tankların yürütülmesi eğitimine katılmakla suçlandığını belirtti.
-Sanık Kenan Deniz´in avukatının sözleri-
Sanık Kenan Deniz´in avukatı Mustafa Bir, askerliğin ´anında emir verilip anında yerine getirme´ esasına dayalı olduğuna dikkat çekti. İç Hizmet Kanunun 13. maddesinde disiplinin tanımlarken mutlak itaat hükmüne bağlandığını anlatan Bir, şöyle devam etti: İcradan doğacak mesuliyetler emri verene aittir. Askerlikte yazılı emir diye bir müessese yoktur, bir bakış bir hareket vardır. Bir mimik bile emir yerine geçer. Kanuna aykırı dahi olsa emir ast bunu yerine getirmekle hükümlüdür. dedi.
Batı Çalışma Grubu´nun MGK kararlarıyla oluşturulduğunu savunan Bir, bunun tamamen anayasal düzene ve kanunlara uygun olduğunu ileri sürdü. Burada bir çok kişinin emirleri yerine getirdiğini ifade eden Bir, emrin hukuka uygunluğunun müvekkil tarafından değerlendirilmesinin mümkün olmadığını kaydetti.
-Sanık Çevik Bir´in avukatının sözleri-
Çevik Bir´in avukatı Vefa Toklu ise Genelkurmay´ın elinde hiç bir belgenin kalmadığını ileri sürdü. Tutuklulukta delillerin toplanması gibi bir gerekçenin ortadan kalktığının açık olduğunu savunan Toklu, tutukluğun devamlılığı kararlarında kişi ve toplum için oluşturacağı tehlikeden söz edildiğini hatırlatarak 13 yıl emeklilik yaşamış birinin toplum için de bir tehlike arzetmeyeceğini kaydetti.
Bütün faaliyetlerin hükümetin talimatları doğrultusunda Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği koordinesinde karargah çalışmalarının usulleri çerçevesinde ve kanun ile yönetmeliklere uygun hazırlandığını iddia eden Toklu, eylemlerin Genelkurmay Başkanı´nın bilgisi ve talimatları doğrultusunda cumhurbaşkanı ve diğer bakanlıklarla MİT ve Emniyet ile paylaşımlar yapılmak suretiyle yürütüldüğünü savundu. Faaliyetlerin ise Refah-Yol Hükümetine yönelik olmadığını, MGK tarafından belirtilen iç tehdide ve irticaya yönelik olarak yapıldığını savundu.
ÇETİN DOĞAN: BURADA İRTİCA İLE MÜCADELE YARGILANIYOR
Batı Çalışma Grubu´nun (BÇG) yasal bir oluşum olduğunu iddia eden sanık Çetin Doğan da BÇG´ye yönelik 28 Şubat iddianamesiyle açılan bu davanın daha önce bütün kamuoyuna mal olmuş bir şey olduğunu iddia etti. Doğan, bu davayla esas itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin yetkili organlarınca kabul edilen değerlendirmelere göre yayınlanan resmi dokümanlar çerçevesinde anayasanın laiklik ilkesini korumak için kurumların üzerine düşen yaptığı işlemler nedeniyle, irtica ile mücadelenin yargılanma durumuna getirildiğini ileri sürdü.
ÇETİN DOĞAN: ERBAKAN ´İRTİCA HASTALIKTIR´ DEDİ
Doğan, Başkanlıktan sırf irtica ile mücadele için 61 genelge yayımlanmıştır. İrtica ile mücadele için dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan´ın da katıldığı toplantılar yapıldı. 406 Sayılı MGK kararından sonra 13 Mart´ta bir toplantı yapılmıştır, bu toplantı maalesef belgelerde yok. Burada irticayla ilgili alınan kararların uygulanmasına yönelik hararetli tartışmalar yapılmıştır. Tansu Çiller´den sonra söz alan Erbakan, ´Sayın Çiller benim sözlerime tercüman oldu. İrtica bir hastalıktır´ demiştir. Bunlar daha sonra basın organlarında da çıkmıştır. diye konuştu.
ÇETİN DOĞAN: AK PARTİ İRTİCA İLE MÜCADELE GENELGESİ YAYINLADI
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türk ulusunun birlik ve beraberliğini teminatı olduğunu dile getiren Doğan, AK Parti hükümetlerinin 2004 ve 2006 yıllarında irtica ile mücadele kapsamında genelge yayınlandığını hatırlattı. AK Parti hükümeti görevdeyken de Başbakanlık´ta toplantılar yapıldığını ve bu toplantıların 2009 yılına kadar sürdüğünü söyledi.
SAVCI İKİ SANIK HAKKINDA TAHLİYE İSTEDİ
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, avukatlarının sanıklar Kamuran Orhon ve Hakkı Kılınç ile ilgili mahkemeye rapor sunduğunu belirterek, "Bu sanıkların rapor içeriklerine göre adli kontrol altında tahliyeleri konusunda mahkemenin takdirine bırakıyoruz" dedi. Diğer sanıklara atılı bulunan suç ile ilgili iddianamede ve eki klasörlerde yer alan Çalışma Grubu oluşturulması konulu, sanık Çevik Bir imzalı belge bulunduğunu ifade eden Savcı, diğer sanıkların tutukluluğu konusunda da kuvvetli delil sebebiyle tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi Savcı mütalaasında şöyle dedi: "İrtica konusunda alınacak tedbirler başlıklı Genelkurmay Başkanlığından gönderilen belge, Batı Çalışma Grubu oluşturulması konulu belge, BÇG teşkilat yazısını gösteren belge, BÇG fiziki çalışma sahasını gösteren kroki, BÇG kurulmasına ilişkin BÇG'nin yapılanmasına dair şemayı gösteren belge, BÇG kriz masası kurulu başlıklı belge, BÇG'de görevlendirilen kişilere sürekli giriş kartı verilmesi konulu belge, BÇG çalışmaları devir teslim belge, BÇG rapor sistemi konulu belge, BÇG bilgi ihtiyaçları konulu imzalı belge ve Batı Harekat Konsepti konulu Çevik Bir, Çetin Doğan, Ayhan Erol, İdris Koralp ve Fevzi Türkeri imzalı belgeler ile emanette bulunan CD'ler ve içerikleri, diğer tüm delil ve belgelerden, BÇG'nin hükümeti açıkça hedef alındığına dair birçok delil bulunmaktadır. Bazı savunmalarda belirtildiği üzere bu faaliyetlerin hükümetin direktifiyle yapıldığının kabulü halinde, hükümetin kendi aleyhine faaliyette bulunması için emir ve talimat verdiği şeklinde mantık dışı bir sonucun ortaya çıkmaktadır. Sanıkların atılı suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesi, sanıklara atılı suça ilişkin cezanın miktarı, sanıkların konumları gözönünde bulundurulduğunda, dava ile ilgili beyanda bulunacak kişiler üzerinde baskı yapma girişiminde bulunma ihtimalleri dikkate alınarak, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi mütalaa olunur."
9 TAHLİYE
Talepleri alan mahkeme duruşmaya yaklaşık 2 saat ara verdi. Daha sonra kararlarını açıklayan Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 28 Şubat davasının tutuklu sanıklarından 9´unun tahliyesine, 26´sının ise tutukluluklarının devamına karar verdi.
Tahliyelerine karar verilen sanıklar şunlar: Hakkı Kılıç, İzzettin İyigün, Çetin Saner, Kemal Gürüz, Hikmet Köksal, Ahmet Çörekçi, Kamuran Orhon, Abdullah Kılıçarslan ve İlhan Kılınç.
Mahkeme, bu sanıklara adli kontrol şartı getirdi.
Öte yandan mahkeme heyeti, Genelkurmay Başkanlığı´ndan, 7 Nisan 1997 tarihinde karargahta yapılan irtica konulu toplantıya katılan ´J başkanlarının´ açık isimlerinin gönderilmesini istedi.
(05 Eylül 2013), son güncel.: (06 Eylül 2013)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap