28 Şubat davasında 2. duruşma görülüyor. Davanın bir numaralı sanığı, dönemin Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı başta olmak üzere birçok sanığın Yüce Divan´da yargılanma talebi mahkeme tarafından görev suçu kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Duruşma sonunda sanıklardan Teoman Koman sağlık sorunları nedeniyle tahliye edildi.
03.09.2013 10:50 28 Şubat darbe sürecine ilişkin 103 sanığın ´Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti´ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak´ suçundan müebbet hapis cezası talebiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde başladı. Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz yargılanan sanıklar, avukatları ile aileler katıldı.
Saat 10.00´da başlaması gereken duruşma 20 dakika gecikmeli başladı. Sanıkların kimlik tespit işlemleri dün tamamlanmıştı. 6 Eylül´e kadar kesintisiz sürecek duruşmada, bir numaralı sanık eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı mazereti nedeniyle bulunmuyor.
Aralarında eski YÖK başkanı Kemal Gürüz´ün de bulunduğu sanıklar Sincan Cezaevinde sabah saatlerinde Ankara Adliyesine getirildi.
-Spikerler aşağıya indi-
Davanın ikinci günkü duruşmasında spiker sürprizi yaşandı. 1308 sayfalık iddianameyi okumak için görevlendirilen TRT spikerleri dünkü ilk duruşmada mahkeme heyetinin bulunduğu kürsüde yer verilmişti. Sanık avukatları bu duruma tepki göstererek, spikerlerin kürsünden indirilmesi talebinde bulunmuştu. Sanık avukatlarından Celal Ülgen, ?Biz savcıları kürsüden indirmeye çalışırken şimdi spikerlerin de kürsüye çıktığını görüyoruz. Bu bize Timur´un fillerini hatırlattı? demişti.
Yaşanılan bu tartışmalar üzerine, bugünkü duruşmada TRT spikerlerin oturdukları yerler değiştirildi. Mahkeme heyetinin yanında bulunan spikerler aşağıya indirildi ve katibin bulunduğu bölümde kendilerine yer tahsis edildi. Mahkeme başkanı bugünkü duruşmaya da yoklama yaparak başladı.
Bazı sanık avukatları salonda görme engelli avukatların mahkeme zaptını izlemesine imkan bulunmadığını, bunun için önlem alınmasını istedi.
-Koman fenalaştı-
Bu arada dün başlayan 28 Şubat davasına bugün de devam edildi. Sanıklardan eski Jandarma Genel Komutanı orgeneral Teoman Koman fenalaşınca salondan çıkarıldı.
TALEPLER VE YÜCE DİVAN TARTIŞMALARI
Duruşmada sanık avukatlarının görevsizlik ve diğer itirazları tartışıldı. Sanık Karadayı´nın avukatı Erol Aras, 1997´de reddedilmesine karşılık 2013´de konusu aynı olan Batı Çalışma Grubu (BÇG) faaliyetleri hakkındaki bu soruşturmaya izin verilmesini ?icazet? olarak eleştirirken, Karadayı´nın ancak Yüce Divan´da yargılanabileceğini anlattı.
Sanık Çevik Bir´in avukatı Atilla Bingöllü de, anayasaya göre müvekkilinin ancak Yüce Divan´da yargılanabileceğini belirtti.
-Avukattan Ülgen´den ilginç Mahkeme Başkanı yorumu-
Sanık Çetin Doğan´ın avukatı Celal Ülgen´den ise çarpıcı bir iddia geldi. Savcılığı, davada kaba hukuk uygulamakla suçlayan Ülgen, Hasan Celal Güzel´in 1997´de BÇG hakkındaki suç duyurusuna verilen takipsizlik kararına yapılan itirazı 1998´de reddeden İstanbul 4 No´lu DGM Başkanı ile şimdiki 28 Şubat soruşturması için o takipsizlik kararını kaldıran, İstanbul 12. ACM başkanının aynı kişi Vedat Yılmaz Abdurrahmanoğlu olduğunu, öne sürdü. Ülgen, ?Zamana, zemine göre siyasi iklime göre değişen adalet olmaz? dedi. Ancak mahkeme başkanı, avukata ?Son kararda Abdurrahmanoğlu´nun imzasının olduğundan emin misiniz? diye sordu. Ülgen, bunun üzerine, 1998´de ?Suç yoktur. Askerler görevini yapmıştır? görüşüyle, takipsizlik kararına onay veren mahkeme başkanı Abdurrahmanoğlu´nun, şimdi mahkemenin de başkanı olduğunu, ancak kararda imzasının bulunmadığını belirtti. Ülgen, bunun nedeni de şöyle açıkladı: ?CMK uyarınca önceki kararını sonra kaldıran kişi konumunda görünmemek için yasa zorlanmış, Başkan yerine mahkeme heyeti yeni başkanla toplanıp karar vermiştir. Bu açık yetki gaspıdır, görevi kötüye kullanan bu kişiler hakkında mahkeme suç duyurusunda bulunmalıdır? dedi.
-Sanık avukatı: O dönem fişleme suç değil, çünkü irtica iç tehditti-
Sanık avukatlarından Fethi Öztürk, dava konusu faaliyetlerin yürütüldüğü dönemde yürürlükte olan TCK´ya göre, fişlemenin suç olmadığını savundu.
-Sanık avukatı: BÇG faaliyetleri suç değil, çünkü irtica iç tehditti-
Sanık Hüsnü Dağ´ın avukatlarından Metin Yıldızhan ise BÇG faaliyetlerinin suç kabul edilemeyeceğini öne sürdü ve dava konusu tarihte MGK tarafından irticanın ikinci iç tehdit olarak yazıldığına dikkat çekti. TSK İç Hizmet Kanunu´nun darbelere gerekçe yapılan 35. maddesinin yeni kaldırıldığını anımsatan avukat, ?O madde kalktı ama, anlamsız çünkü devamı 36 ve 37. maddeler duruyor. 37 maddeye göre şerefli subaylar yemin eder. 35. madde kalksa da bu onurlu subaylar yeminlerinden dönmez? dedi. 28 Şubat 1997 kararlarının aşırı radikal dinci örgüt faaliyetlerinin önlenmesine yönelik olduğunu savunan avukat, şunları söyledi: ?Ortada hükümeti devirmek için bir plan yok. Öyle olsa idi, 28 Şubat kararlarıyla ilgili genelgeler yayınlayan İçişleri Bakanlığı´nın da plan yapmakla suçlanması gerekirdi. Biz ihtilal yapmadık görev yaptık.?
Tüm darbelere dayanak yapılan TSK İç Hizmet Kanunu´nun 35. maddesinin Meclis tarafından kaldırılmasının, askerin laik cumhuriyeti korumasına mani olmadığını söyleyen Yıldızhan, ?Bugün 35. maddenin kaldırılması bizim bu yeminimizden döndüğümüz anlamına gelmez. Cumhuriyeti koruma konusunda yeminimizden sonuna kadar vazgeçmeyeceğiz. Askerin görevi cumhuriyeti korumaktır. Bunun üzerine yemin etmiştir. Sanki Genelkurmay durduk yerde hareket etmiştir. 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısında 18 maddelik karar alınmıştır. Bunların tümü cumhuriyete yönelik radikal dinci faaliyetlerin önlemesiyle ilgilidir? diye konuştu.
-Sanık avukatı: Erbakan kendi rızasıyla istifa etti-
Merhum Necmettin Erbakan´ın istifasından sonra Başbakanlık koltuğuna oturan Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit´in çıkardığı genelgelerin irticayla mücadele yöntemlerini içerdiğini savunan Yıldızhan, Erbakan´ın hiçbir zorlama olmadan, kendi rızasıyla istifa dilekçesini dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel´e sunduğunu iddia etti.
-Mahkeme Başkanı avukatı uyardı-
Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, avukat Yıldızhan´ın sözlerini uzatması nedeniyle uyarıda bulundu. Yıldızhan´ın konuşmasına devam etmek istemesi üzerine diğer sanık avukatları da Yıldızhan´a tepki gösterdi. Yıldızhan´ı ?Esasa ilişkin savunma yapıyorsunuz. Usule ilişkin beyanda bulunmuyorsunuz? diye tekrar uyaran Mahkeme Başkanı, ses kaydını kesti. Bunun üzerine Yıldızhan, ?Adil yargılama yok ki? ifadelerini kullanarak sözlerini bitirdi.
-Çevik Bir´in avukatı Yüce Divan istedi-
Çevik Bir´in avukatı Atilla Bingöl de sanıkların konumu gözetildiğinde mahkemenin bu davada görevli olmadığını, Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi´ne gönderilmesi amacıyla dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderilmesi gerektiğini ileri sürdü. Bingöl, ?İsnat edilen suçlar görev suçudur. Sanıklar konumlarını kullanarak bu suçu işledilerse bunun yeri Yüce Divan´dır? ifadelerini kullandı.
-İsmail Karadayı´nın avukatı Yüce Divan istedi-
İsmail Karadayı´nın avukatı Erol Aras, müvekkilinin eski Genelkurmay Başkanı olduğunu belirterek, yargılamanın 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yapılamayacağını savundu. Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının görevleriyle ilgili suçlardan Yüce Divan´da yargılanacağı hükmünü hatırlatan Aras, ?Eğer müvekkilim Genelkurmay Başkanı olmasaydı bu suçlamalara maruz kalmayacaktı. Bize göre tartışmasız şekilde bu mahkeme Genelkurmay Başkanı´nı yargılama hakkına sahip değildir. İtirazımız doğrultusunda karar verilsin? dedi.
-Mahkeme Başkanından tahliye talebine tepki-
Sanık Aydın Erol´un avukatı Fethi Öztürk ise, müvekkili hakkındaki delillerin suç unsuru taşımadığını iddia ederek, tahliye talebinde bulundu. Bunun üzerine savunmaya geçilmeden tahliye talebinde bulunulmasına tepki gösteren Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, ?Daha davaya başlamadık. Siz şimdiden tahliye istiyorsunuz. Bu böyle olmaz? şeklinde konuştu.
-Çetin Doğan´ın avukatı Ülgen darbeyi savundu, iç tehdide dikkat çekti-
Çetin Doğan´ın avukatı Celal Ülgen, 28 Şubat sürecinde Genelkurmay Harekat Başkanlığı koltuğunda oturan müvekkilinin ifa ettiği görevler nedeniyle suçlandığını belirterek, ?Burada ´Görevleri arasında darbe yapmak olmadığı için görev suçu değildir´ derseniz, kaba hukuk yapmış olursunuz. Kaba hukuk ile bir adım ileri gidemeyiz? diye konuştu. TSK´nın görevinin sadece dış güvenlik olmadığını, iç tehditlere karşı da görevinin bulunduğunu savunan Ülgen, DGM´nin 28 Şubat döneminde ?laik devleti yıkıp dini esaslara dayalı bir devlet kurmak için çok önemli gelişmeler kaydeden siyasal İslam için önemli tespitlerde bulunduğunu? iddia etti.
-Sanık Hüsnü Dağ´ın avukatı: Refah Partisi bu davada mağdur değil, çünkü AYM o partiyi kapattı-
Sanık Hüsnü Dağ´ın diğer avukatı İlyas Aktaran ise, Refah Partisi´nin 28 Şubat mağduru olmadığını ileri sürdü. Refah Partisi´nin davada mağdur sıfatıyla yer almasına itiraz eden Aktaran, partinin Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle kapatıldığını belirterek, ?Bize göre Refah Partisi´nin herhangi bir mağduriyeti yoktur. Mahkemenin, görev konusunu gündeme alırken müştekilerden kaç tanesinin gerçekten mağdur sıfatı taşıdığını çok iyi değerlendirmesi gerekir. Hukuken suçlu olan bir kurumun mağdur olmaması gerekir? dedi.
YÜCE DİVAN TALEBİ REDDEDİLDİ
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda mahkeme heyeti, sanıklar veya avukatlarının taleplerine ilişkin kararlarını açıkladı. Mahkeme, dosyanın görevsizlik kararıyla askeri yargıya veya Yüce Divan´a gönderilmesi talebini reddetti.
Buna ilişkin kararda, Anayasa´nın 145/1. maddesinin son cümlesinde devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçların her halde adliye mahkemelerinde görüleceğinin hüküm altına alındığı belirtildi.
Sanıklara isnat edilen ve 765 sayılı TCK´nın 147. maddesinde düzenlenen Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek ile 5237 sayılı TCK´nın 5. bölüm başlığı altındaki 312. maddesinde düzenlenen Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçunun, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine yönelik bir suç olduğu kaydedilen kararda, 2010´da yapılan anayasa değişikliğinin gerekçesinde getirilen düzenlemeyle askeri mahkemelerin görev alanının, askeri suçların yargılanmasıyla sınırlandırıldığı bildirildi.
Askeri suçun yüksek mahkemelerce tanımlandığına dikkat çekilen kararda, Anayasa Mahkemesinin 25 Ekim 1994 tarihli kararında askeri suçun unsurlarının askeri bir kararı ihlal etmek ve askeri nitelikte olmak biçiminde açıklandığına dikkat çekildi.
Askeri suç sayılmasına yetmez
Kararda, bir suçun Askeri Ceza Kanunu´nda açıkça yer almasının, onun askeri suç sayılmasına yetmeyeceğinin belirtildiğine işaret edilen kararda, Anayasa Mahkemesinin 1 Temmuz 1998 tarihli bir kararında da askeri mahkemelerin görev alanının askeri hizmetlerin yürütülmesindeki özellikler, disiplinin korunması, asker kişilerin astlık ve üstlük ilişkileri dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğinin vurgulandığı kaydedildi.
Kararda, şöyle denildi: Bu veriler göz önüne alınarak, askeri mahkemelerin görev alanı çağdaş ülkelerde olduğu gibi daraltılmakta ve asker kişilerin sadece askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işletilen askeri suçlara ait davalarla sınırlı tutulmaktadır. Maddede yer verilen asker kişi, askeri hizmet ve görev ve askeri suç kavramlarının tahdidi ve daraltıcı bir düzenleme olarak askeri gerekler ile demokratik hukuk devleti ve adil yargılanma hakkı gereklerini ölçülü bir şekilde denkleştirmektedir.
Kararda, öte yandan devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçların her halde adliye mahkemelerinde görüleceğinin düzenlendiğine dikkat çekilerek, devletin güvenliğine karşı suçlarla anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ibaresi ile 5237 sayılı TCK´nın 4. kısmında ve 5. bölümde yer alan suçların kastedildiği belirtildi.
Kararda, şunlar kaydedildi: Hangi suçların askeri suç ve dolayısıyla sanıkların görevleriyle ilgili olduğu belirlenmiştir. Aynı şekilde Anayasa´nın 148/7 maddesi ise ´Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanının da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan´da yargılanır´ hükmünü içermektedir. Sanıkların üzerlerine atılı suç ve sevk maddeleri nazara alındığında, atılı suçun askeri yargı ya da Anayasa´nın 148. maddesinde belirtilen, sanıkların görevleriyle ilgili bir eylemin söz konusu olmadığı, sanıklara atılı suçun askeri yargı ya da Yüce Divan´ın görevine girmediği anlaşıldığından bir kısım sanıklar ve müdafilerinin görevsizlik kararı verilmesi yönündeki taleplerin reddine karar verildi.
-Davanın reddi ve durma kararı istemleri de reddedildi-
Mahkeme heyeti, eski Bakan Hasan Celal Güzel´in 28 Şubat ile ilgili geçmişte bulunduğu suç duyurusuna dayanarak, davada durma kararı veya davanın reddine karar verilmesi yönündeki taleplerini de reddetti.
Buna ilişkin kararda, Güzel´in dilekçesi üzerine takipsizlik kararı verildiği, buna itirazda bulunulduğu, itirazın İstanbul 4 Nolu DGM Başkanlığı tarafından reddedildiği ifade edilerek, daha önce itirazın reddine karar veren İstanbul 4 Nolu DGM´nin işlerine bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin, konuya ilişkin olarak 19 Temmuz 2013´te, daha önceki ret kararını CMK´nın 173/6. maddesi uyarınca kaldırarak, soruşturmanın kaldığı yerden devamına dair karar verdiğine dikkat çekildi.
Kararda, bu yönüyle söz konusu takipsizlik kararının kapatıldığı kısmına yönelik soruşturma şartının yerine getirildiği anlaşılmakla, bir kısım sanıklar müdafinin davanın durması veya reddine karar verilmesi yönündeki taleplerinin reddine karar verildiği bildirildi.
İDDİANAMENİN OKUNMASINA BAŞLANDI
Kararın açıklanmasının ardından ise iddianamenin okunmasına geçildi. 1309 sayfalık iddianamede Batı Çalışma Grubu (BÇG) ve faaliyetlerine ilişkin çarpıcı iddialar yer alıyor. İddianameyi ise TRT spikerleri Şener Mete ile Fulin Arıkan okuyor. İddianamenin tamamını okumasının uzun sürebileceği, bu nedenle, sanıkların savunmalarının bu hafta alınamayacağı değerlendiriliyor. İddianamenin okunması tamamlandığı takdirde, sanık savunmalarının alınmasına geçilecek. Başta tutuklular olmak üzere sanıklar savunmalarını yapacak. Duruşmalara 6 Eylül´e kadar devam edecek.
MGK´DAN AÇIKLAMA: BELGELER TALEP EDİLİRSE VERİLİR
Bu arada Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğince, MGK tutanaklarının, devlet sırrı olduğu gerekçesiyle mahkemeye gönderilmediği haberlerine açıklık getirildi. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğince, MGK tutanaklarının, devlet sırrı olduğu gerekçesiyle mahkemeye gönderilmediği haberleri üzerine, Bahse konu tutanaklar yetkili mahkeme tarafından talep edilmemiştir. Yargılamanın ilerleyen safhalarında talep edilmesi halinde mahkemeye sunulacaktır açıklaması yapıldı.
KOMAN TAHLİYE EDİLDİ
17:40 Duruşma tamamlandı. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi eski MİT Müsteşarı ve Jandarma Genel Komutanı tutuklu sanık Teoman Koman´ın sağlık nedeniyle tahliyesine karar verdi.
28 Şubat sürecinde, hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddiasıyla 103 kişi hakkında açılan davanın ikinci duruşması tamamlandı. Davanın ikinci bölümüne iddianamenin okunması ile devam edildi. İddianame okunurken Orgeneral Teoman Koman rahatsızlık geçirdi. Koman daha sonra tedavi için mahkeme salonundan çıkarıldı. Koman´ın rahatsızlanması üzerine avukatı Celal Çelik müvekkilinin tahliyesini istedi. Koman´ın avukatı Çelik, İstanbul Adlı Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporun objektif olmadığını vurguladı. Çelik, Koman hakkında hazırlanan raporun Ergenekon davasından ceza alan Mehmet Haberal´ın sağlık raporunu hazırladıkları için doktorlar hakkında tutanak tutulduğunu ve hazırlanan raporun objektif olmadığını belirtti. Çelik ayrıca Koman´ın sağlık durumunun daha iyi anlaşılması için oda arkadaşları Kamuran Orhan ve Kenan Deniz´in dinlenmesini istedi.
Davayı açan Savcı Kemal Çetin İstanbul Adli Tıp Kurumu´nun aldığı karara atıfta bulunarak, Teoman Koman üzerine atılı suçun niteliğine göre tam teşekküllü bir hastanede gerektiğinde yakınlarının yardımı ile tedavi edilebileceğini vurguladı.
Savcıyı ve Teoman Koman´ın avukatını dinleyen mahkeme heyeti, kısa bir süre ara verdi. Aranın ardından mahkeme heyeti Koman´ın oda arkadaşları Kamuran Orhan ve Kenan Deniz´in dinlenme kararını reddetti. Koman´a tahliye kararı veren mahkeme heyeti, Koman´a İstanbul Adli Tıp Kurumu´nun raporu ve mahkeme heyetinin gözlemleri sonucu adlı kontrol şartı ve yurt dışına çıkış yasağı getirdi. Böylece davada tutuklu sanık sayısı 36´ya düştü.
Ayrıca Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal sanıkların tahliye taleplerinin cuma günü görüşüleceğini açıkladı.
Bugün 28 Şubat iddianamesinden 66 sayfa okundu. 1309 sayfalık iddianamenin okunmasına yarın kaldığı yerden devam edilecek. (Cihan)
(03 Eylül 2013), son güncel.: (04 Eylül 2013)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap