Şemdinli davasında mahkeme ´örgüt var´ dedi, Yargıtay´a direndi. Dink davasında ise bunun tersi olmuştu. Kararların ayrıntılarına bakıldığında ilginç tezatlar göze çarpıyor. İki davada da mahkeme heyetleri örgütün varlığına inanıyor. Sonuçta her iki davada da kaybolan asıl unsur örgütün kendisi. Bir de adalet duygusu..
23.05.2013 14:56 Hakkari´nin Şemdinli ilçesinde 2005´te Umut Kitabevi´nde meydana gelen patlama davasında bugün önemli bir gelişme yaşandı. Örgüt üyeliği suçunda verilen cezaların bozulmasını isteyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi´ne direnen Van 3. Ağır Ceza mahkemesi, önceki kararında direndi ve sanıklara örgüt üyeliği cezaları verdi. Sanık avukatlarının temyize gitmesi durumunda, son kararı Yargıtay Ceza Genel Kurulu verecek.
Hakkari´nin Şemdinli ilçesinde, 9 Kasım 2005´te meydana gelen patlamayla ilgili Van 3. Ağır Mahkemesinde 19 Haziran 2006 tarihinde görülen duruşmada, sanık astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile terör örgütü PKK itirafçısı Veysel Ateş´e, Suç işlemek için kurulmuş örgütün üyesi olmak, Suç işlemek için kurulmuş silahlı örgütün amaçları doğrultusunda bombayla ve tasarlayarak insan öldürmeye teşebbüs etmek, Suç işlemek için kurulmuş silahlı örgütün amaçları doğrultusunda bombayla ve tasarlayarak insan öldürmek, Suç işlemek için kurulmuş silahlı örgütün amaçları doğrultusunda bombayla kasten yaralama suçlarından 39 yıl 10 ay 27´şer gün hapis cezası verilmişti. Bu cezanın içerisinde örgüt üyeliği suçunun cezası olarak 1yıl 10 ay 27´şer gün hapis cezası da bulunuyordu.
ÖRGÜT AÇIĞA ÇIKARILMADAN DAVA KAPATILIYOR
Sonuç olarak, Şemdinli davasının kapatılmaya götürüldüğü söylenebilir. Davanın sonuçlanma şekli Dink davasına benziyor. Hatırlanacağı gibi Şemdinli davasını sonuçlandıran ve sanıkları 40 yıl hapse mahkum eden Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi karar gerekçesinde çarpıcı tespitler yapmıştı: Ortada örgüt var, ancak olayın arkasındaki ilişkiler çözülemedi! Bu yönüyle karar Dink davasındaki karara çok benziyordu. Orada da örgütün varlığı kabul ediliyor ancak delillerin elde edilemediği savunuluyordu.
Çarpıcı tespitlere yer verilen Şemdinli karar gerekçesinde, emir komuta zinciri içinde bulunan sanıkların böylesi bir eylemi, tek başlarına planlamaları ve uygulamalarının imkansız olduğuna değiniliyor ve Suçun niteliği itibariyle ülke genelinde ve bölgedeki diğer kamu görevlilerini de kapsayacak ölçüde çok yönlü araştırılması gerekir deniliyordu. Kararda şu ifadeler kullanılıyordu: Yargılama safhasında olayın arkasındaki ilişkilerin çözülmesi mümkün olmamış, soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki bu kişilerin varlığı tespit edilmemiştir. Sanıklar dışında izah edilen örgütü kuran, yöneten, örgüte üye olan ve diğer kişilerin tespit edilip yargı önüne çıkarılmaları görevi, devletin yetkili organlarındadır.´
İLGİNÇ BİR TEZAT
Ancak Şemdinli ve Dink davası kararlarında önemli ve ilginç bir fark, belki bir tezat sözkonusu. Şöyle ki, Dink davasında sanıklara örgüt suçundan ceza verilmedi. Mahkeme başkanı, örgütün varlığına inandığını basına açıkladı. Ancak bu kanaat, verilen karara yansımadı. Temyize bakan Yargıtay ise ´örgüt var´ diyerek kararı bozdu.
Şemdinli davasında ise bunun tersi ortaya çıktı. Şemdinli mahkeme heyeti, ´örgüt var, ancak bağlantılar açığa çıkarılamadı´ diyerek örgüt üyeliği suçundan da ceza verdi. Temyize bakan Yargıtay ise ´örgüt için yeterli delil yok, örgüt cezası kaldırılmalı´ dedi.
Dink davasını bozarken örgütün varlığını kabul eden ve sanıklara örgüt suçundan ceza verilmesi gerektiğini söyleyen Yargıtay, Şemdinli davasında ise eldeki delillerin örgüt üyeliği suçundan ceza vermeye yeterli olmadığını söylüyor ve verilen cezaların kaldırılmasını istiyor.
Görüldüğü gibi adalet duygusu, hukuk kitaplarına uygun gibi görünen bu sözlerin, gerekçelerin arasında kaybolup gidiyor. Her iki davada kaybolan asıl unsur örgütün kendisi..
Her iki davada da yapılması gerekenin örgüt bağlantılarını açığa çıkarmak olduğu açık. Bunu yapmak yerine Şemdinli davasında sadece tetikçileri cezalandırmakla yetinmenin adalet duygusunu yaralayacağı açık. ´Eldeki deliller yeterli değil´ bahanelerinin arkasına saklanmak, Danıştay saldırısına ilk olarak bakan Ankara´daki ilgili mahkeme heyetinin işi olabilir. O süreçte hukukun temel ilkelerine aykırı bir soruşturma ve yargılamanın yapıldığı bir bir ortaya çıktı. Ancak aynı saldırı Ergenekon davası kapsamına alındığında titiz bir soruşturma yürütüldü. Delillerin istendiğinde pekala elde edilebileceği görüldü. Bu titizlik nedense ne Şemdinli davasında ne de Dink davasında gösterilmiyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(23 Mayıs 2013, 14:56)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Şemdinli davası ´örgüt´ten bozuldu
İşte Şemdinli kararının gerekçesi
Şemdinli´de 2.kez 40 yıl hapis
İyi çocuklar serbest kalınca boş durmamış
Lanet olsun böyle iyi çocuklara
Flaş!!! Şemdinli sanıklarına tutuklama
Şemdinli davası tekrar Van 3. Ağır Ceza´da
ŞEMDİNLİ DAVASI İLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
ŞEMDİNLİ İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap