2007´de Malatya´da Zirve Yayınevi´nde biri Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesine ilişkin davada 68. duruşma görülüyor. Davanın hem sanığı hem de gizli tanığı olan İlker Çınar´ın video konferans yöntemiyle ifade verme işlemi dördüncü günde devam ediyor.
16.05.2013 14:45 Malatya´da 18 Nisan 2007 tarihinde Zirve Yayınevi´nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel´in öldürülmesiyle ilgili Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davanın 68. duruşması görülüyor. Davanın hem sanığı hem de gizli tanığı olan İlker Çınar´ın video konferans yöntemiyle ifade verme işlemi dördüncü günde de devam ediyor. Çınar´ın 22 Mayıs Çarşamba gününe kadar ifade vermeye devam edeceği öğrenildi.
TANIK VE SANIK İLKER ÇINAR İFADE VERMEYE DEVAM EDİYOR
Gizli tanık İlker Çınar, Malatya´da jandarma tarafından misyonerlere yönelik yapıldığını iddia etiği 12 Şubat 2007 tarihli 2. çalıştayda Organize Sanayi Bölgesi´ndeki jandarma karakolunda bir oda ayarlandığın ve kendisini burada çalışma yürüttüğünü, karakoldaki askerlerinde kendisine ´Komutanı´ diye hitap ettiklerini ileri sürdü.
Malatya´da 17 Mart 2007 tarihinde yapılan toplantıya da katıldığını belirten İlker Çınar, bu toplantıda Malatya eski İl Jandarma Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger´in Zirve Yayınevindeki çalışanlara yönelik bir korkutma eyleminin yapılacağını, bunun sansasyonel amaçlı olacağını söylediğini iddia ederek, ?Yapılan toplantıda Zirve Yayınevine yönelik yapılacak korkutma eyleminin kimler tarafından yapılacağını sordum. Ruhi Abat, Mehmet Ülger´e bakarak, ´Emre Günaydın hazır. Noel kutlamalarına Emre Günaydın´da katıldı. Eylemi yapılacak kapasiteye geldi´ dedi. Emre Günaydın´ın Zirve Yayınevindeki Hüseyin Yekli aracılığı ile oradaki çalışanlar konusunda bilgilendirildiğini düşünüyorum. Bana korkutma eylemi yapılacağını söylediler. Mehmet Ülger, korkutma eylemi için üst makamlara bilgi verecekti? ifadelerini iddia etti.
Malatya´da jandarma tarafından misyonerlik faaliyetlerine karşı sahte belge düzenlenmesi konusunda yapılan toplantılar esnasında kendisine özel konuşmalarda kullanılmak üzere toplam 3 adet cep telefonu verildiğini ve bunlardan 2 tanesinin sim kartını adli makamlara teslim ettiğini ileri süren İlker Çınar, verdiği sim kartlardan birisinin 29 Kasım 2008 tarihinde verilen sim kart olduğunu, birisinin de kendisinin cinayetten 1 gün sonra 19 Nisan 2007 tarihinde arandığı telefondaki sim kart olduğunu kaydetti.
İlker Çınar, Ruhi Abat´ın cinayetten 1 gün sonra kendisini 3 kez arayarak tehdit etiğini ileri sürdü.
İlker Çınar, Malatya jandarması tarafından hazırlanan misyonerlikle ilgili sahte belgelerdeki amaç ile ilgili olarak, ?Dışarıya verilmek istenen mesajda AK Parti iktidar olduktan sonra Hıristiyanlar kıtır kıtır kesiliyor mesajını vererek yapacakları darbeye Batı´nın sessiz kalmasını sağlamaktı. 27 Nisan e-bildirgesi de içeriye değil, dışarıya verilmiş bir mesajdır dedi.
İlker Çınar, 2 Nisan 2007 tarihinde kendisini arayan Ruhi Abat´ın ?Bundan sonra şahsi telefonlarla konuşmayacağız. Köprüleri atmış gibi konuşacağız´ dediğini ve bir gün sonra ise kendisini cep telefonunun dinlemeye alındığını ileri sürdü.
Hakan Çevikoğlu tarafından Haziran 2008´de 13-14 yaşındaki bir çocuk ile elden gönderdiğini iddia ederek, ?Mektup da Behnan Konutgan´ın Tarsus´a geldiğinde suikast düzenleneceği yazıyordu. Hakan Çevikoğlu İspanya´ya gönderilerek, orada öldürüldü? iddiasında bulundu.
İlker Çınar, Mehmet Ülger tarafından verilen brifingin Haydar Yeşil´den elde edilen hard-disk içinde bulunduğunu ileri sürdü.
Mahkeme Heyeti duruşmaya ara verdi. (İHA)
DÜNKÜ 67. DURUŞMADA YAŞANANLAR
Davanın dün görülen 67. duruşmasında da İlker Çınar´ın ifadesini alma işlemine devam edilmişti. Dünkü ifadesinde Çınar, 2005 yılının ilk aylarında Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesinin (TUSHAD) emriyle medya saha çalışmasına başladığını savundu.
(Eski Malatya Jandarma Alay Komutanı) Mehmet Ülger´in hazırladığı sahte belgeleri uzman çavuş Mehmet Çalışkan aracılığıyla Abdullah Atılgan´a ulaştırdığını ileri süren Çınar, Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa´nın Ülger´in neden Atılgan´a belge gönderdiğini sorması üzerine, bu belgelerle diğer istihbarat birimlerinin manipülasyonunun sağlandığını iddia etti. Çınar,
Abdullah Atılgan, Levent Ercan Gelegen aracılığıyla diğer istihbarat birimlerini manipüle ediyordu. Misyonerlerin teröristlerle işbirliği yaptığını söylüyordu. Bu sahte belgeler Mersin ve Malatya´dan Ankara´ya da gönderiliyordu. Mehmet Çalışkan da Atılgan´a ne götürdüğünü biliyordu. Hatta dava dosyasına konulan belgelerin aynısı birebir Mehmet Çalışkan´da da var, arşivlemektedir. Mehmet Çalışkan´la birlikte kamu kurum ve kuruluşlarında ve dershanelerdeki cemaat mensuplarını fişledik ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı Kısa´nın, Atılgan´ın Ülger´i tanıyıp tanımadığını sorusuna Çınar, ikisinin tanıştırılmış olduğu yanıtını verdi. 2005 yılında TUSHAD´ın kendisinden yeşil kart almasını istediğini ileri süren Çınar, şunları kaydetti:
Sanki misyonerlerden ayrılmışım, ekmeğe muhtaç olmama rağmen onların gerçek yüzünü anlatmaya devam ediyormuşum izlenimi vermek amacıyla yeşil karta başvurmam istendi ama ben sanıkların söylediği gibi yeşil karta muhtaç değildim. Her şeyden önce Tarsus´ta bir çay bahçesi işletiyordum. Vergi mükellefiydim. Bir gazetenin bölge temsilciliğini yapıyordum. Gazeteye abone yapıyor, bunun üzerinden prim alıyordum. Sarı basın kartım vardı. Birkaç evi rahatlıkla geçindirecek gelire sahiptim. Bir akademisyenin profesörlüğe yükselmek için hazırladığı, Hristiyan teolojisi konulu tezine danışmanlık yapıyordum. Aç olsam önce karnımı doyurmam gerekirdi.
Bir dergide köşe yazısı yazdığını, aynı derginin Tarsus´taki temsilciliğini yaptığını belirten Çınar, şöyle konuştu: Ön sözünü Mersin İl Müftüsünün yazdığı kitabım ayda bin adet satıyordu. Sürekli misyonerliği anlatan konferanslar düzenliyorduk. Buralarda kitabım satılıyor, ben imzalıyordum. Bazı belediyeler kitabımı toptan satın almıştı. Parasını bana peşin ödemişlerdi. Okullara fotokopi hizmeti veriyordum. Antep usulü baklava imalathanem vardı. Siyasi Misyonerliğe Karşı Güç Birliği Derneği´ni kurmuştum, genel başkanıydım. İlk önce 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bu derneği kurduğum için bana tebrik yazısı gönderdi. Bu gelir kaynaklarımın belgelerini ibraz ediyorum. Çok sayıda kişinin işe girmesi için referans oldum. Sanıklar TUSHAD´ın varlığını kabul etmiyorlar. Ben TUSHAD´dan aldığım 2 bin lira maaşı söylemiyorum bile.
Çınar, yeşil kartının daha sonra Emekli Sandığı iştirakçisi olması nedeniyle iptal edildiğini söyledi. Maddi açıdan sıkıntılı günler geçirdiğini aktaran Çınar, Tanık korumaya alındıktan sonra kitaplarımı köydeki evin deposuna götürdüm. Evimdeki eşyalarımı dağıttım. Hayat tüm sevdiklerime ve aileme zehir oldu. Tanıdığım tüm kişilerle irtibatım koptu. Annemle bile görüşemiyorum. Ticaretimden dolayı 150 bin lira alacağım var, alamıyorum çünkü deşifre oldum. Bulunduğum yerden ayrılmak zorunda kaldım. Zor günler geçiriyorum ama ifadelerimi değiştirmiyorum diye konuştu.
TUSHAD tarafından verilen saha çalışması çerçevesinde Siyasi Misyonerliğe Karşı Güç Birliği isimli dernek kurduğunu anlatan Çınar, Dernek ile birçok siyasetçi, kamu kurum yöneticisi ve sivil toplum örgütü yöneticisi ile iletişim halindeydim. Bunlardan birisi de Sinan Aygün´dür. Siyasi Misyonerliğe Karşı Güç Birliği Derneği´ni kurdum. Ben derneğin genel başkanı idim. Cumhurbaşkanımızdan tebrik aldım. Ama şimdiki cumhurbaşkanı değil. (Ahmet Necdet Sezer) Zirve Yayınevi ile ilgili olarak tüm bildiklerimi adli makamlara anlattıktan sonra ekonomik sıkıntı yaşamaya başladım. Ben asla aç birisi değilim. İfade verdikten sonra zor günler geçirmeye başladım. Tanıdığım tüm kişilerle irtibatım kesildi. 150 bin TL tutarındaki ticari alacaklarımı dahi alamadım. Ciddi ve şiddetli tehditler aldım. Tüm işlerimi ve alacaklarımı geride bıraktım. İfade vermeden önce muhtaç birisi değildim. Tanıklıktan sonra bütün gelirimi kaybettim. Buna rağmen ifademi değiştirmeyeceğim. ifadelerini kullandı.
-Devletin gizli bilgilerini bir sivile vermiştir
Rahip Santoro cinayeti işlenmeden önce kendisini Binbaşı Levent Toz isimli bir kişinin aradığını, bu kişinin ikinci aramasındaysa kendisini Sedat Toz olarak tanıttığını ileri süren Çınar, Benden Trabzon´da misyonerlere karşı çalışma yapıp yapamayacağımı sordu. Bunun için TUSHAD´dan talimat bekledim, gelmeyince bu kişiye kendisiyle çalışma yapamayacağımı belirttim iddiasında bulundu.
Tutuklu sanık emekli Orgeneral Hurşit Tolon´un kendisinden 2006 yılında Ülger´le Malatya´ya dönük çalışma yapmasını istediğini ileri süren Çınar, Tolon´un aynı dönemde emekli olmasına karşılık bir Malatya ziyaretinde 2. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız tarafından törenle karşılandığını belirtti. Eski Malatya Jandarma Alay Komutanı Ülger´in bir brifing vereceğini, bu brifingin hazırlanmasında Ülger´e yardım etmesi için kendisine talimat verildiğini savunan Çınar, brifingin içeriğini bilmediğini iddia etti. 20 Kasım 2006 tarihinde tutuklu sanıklar Ruhi Abat ve Atılgan´ın Tarsus´a gelerek kendisiyle görüştüğünü öne süren Çınar, Ertesi gün Abat ve Atılgan, yanlarında Murat Göktürk´le tekrar geldi. Burada Ruhi Abat bana brifingin ana maddesinin misyonerlerin Sakız adasında toplanması olduğunu söyledi. İki günlük bu ziyaretler sırasında Ruhi Abat, Abdullah Atılgan´ın evinde kaldı. Ruhi Abat, Atılgan´dan Kayra Yayınevi´yle ilgili bilgileri almış. Atılgan, devletin gizli bilgilerini Ruhi Abat´a, bir sivile vermiştir ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı Kısa´nın Ruhi Abat´ın kayınvalidesini almak üzere Tarsus´a gittiği yönünde ifadeleri bulunduğunu hatırlatması üzerine Çınar, Onun kaynanası Konya Ereğli´dedir. Ben de gittim, biliyorum. Mersin´de ne işi var- Sadece Adana´da baldızları oturur. Oraya gidecekse neden Mersin´e geldi dedi.
Çınar, Ruhi Abat´ın kendisine verilen bilgi ve belgeler konusunda mahkemeyi manipüle ettiğini, aldığı belgelerin kime ait olduğu konusunda doğru söylemediğini savundu.
Malatya Jandarma Alay Komutanlığının tutuklu sanık Murat Göktürk´ü Valilik onayıyla Mersin´e gönderdiğini ileri süren Çınar, Ruhi Abat da mı Valilik oluruyla gönderildi iddiasında bulundu.
Çınar, Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesi (TUSHAD) tarafından Eski Malatya Jandarma Alay Komutanı Mehmet Ülger´in ekibine dahil edildiğini ve ilk kez Aralık 2006´da Tarsus´a gönderilen uzman çavuş Mehmet Çolak´la Malatya´ya geldiğini anlattı.
Tutuklu sanıklardan İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat´ın da kendisi gibi TUSHAD tarafından görevlendirildiğini iddia eden Çınar, Abat´ın, Mehmet Ülger tarafından kendisine gönderildiğini ve ilk tanışmalarının Tarsus´ta olduğunu ifade etti.
Malatya´ya Mehmet Çolak´la gelişinin ardından yerleştirildiği otele Ruhi Abat, Haydar Yeşil ve Murat Göktürk´ün de geldiğini, Mehmet Ülger´le tanışmasının ise ilk çalıştay tarihi olan 11 Ocak 2007´de gerçekleştiğini ileri süren Çınar, şunları söyledi:
Çağrılmam üzerine Malatya´ya 10 Ocak 2007´de geldim ve yine aynı otele yerleştirildim. Bir süre sonra Mehmet Ülger sivil kıyafetlerle otele geldi. Buradan organize sanayi bölgesinde bulunan jandarma komutanlığına ait olduğunu öğrendiğim bir binaya gittik. Birinci çalıştay gerçekleştirildi. Çalıştaylar ve yapılan kayıtlar dezenformasyon ve manipülasyon amaçlıydı. TUSHAD tarafından bize verilen görevleri yerine getiriyorduk. Malatya´da TUSHAD´ın talimatıyla gerçekleştirdiğimiz çalıştaylarda bir televizyon dizisindeki karakterlerden esinlenerek kod isimler belirlemiştik. Her birimizin birden fazla kod adı vardı. İlk çalıştaydan sonra Mehmet Ülger ´Cenk´ ve ´Ercüment´ adlarını, Ruhi Abat ´Halit´, ´Galip Hoca´ ve ´Zahit´ adlarını, Haydar Yeşil ´Hüseyin´, ´Oğuz´ ve ´Halil´ adlarını, ben ´Hamit´ adını, Mehmet Çolak ´Şehmus´, Adem Gedik ´Aras´, Murat Göktürk ´Bedenci´ kod adlarını kullandı.
Mehmet Ülger´in toplantı öncesinde telefonla birini arayarak, Misafirimiz geldi komutanım dediğini belirten Çınar, konuştuğu kişinin Hurşit Tolon ya da dönemin 2. Ordu Komutanı Hasan Iğsız olduğunu tahmin ettiğini söyledi.
Ülger´in, kendisine ait TUSHAD kimliğini de incelediğini ileri süren Çınar, Bana yaptığımız işin kutsal olduğunu ve vatan için çalıştığımızı söyledi ifadelerini kullandı.
İkinci çalıştay için 12 Şubat 2007´de yeniden Malatya´ya geldiğini dile getiren Çınar, bu kez toplantının kent merkezinde bulunan eski jandarma alay komutanlığında gerçekleştirildiğini ifade etti.
Çalıştay öncesinde Ruhi Abat´la sohbet ettiğini ve Mehmet Ülger´in ekibindeki kişilerin Abat´a komutanmış gibi davrandıklarını anlatan Çınar, Ruhi Abat, çantasından çıkardığı bazı fotoğraflar arasından Emre Günaydın´ı göstererek ´çok yürekli bir genç´ olduğunu söyleyerek övgüyle bahsetti. Fotoğraflar arasında yayınevinde öldürülen Tilman Ekkehart Geske ve tutuklu sanıklardan Levent Ercan Gelegen´in fotoğrafı da vardı. Cinayetler işlendikten sonra tüm bu çalışmaların bir cinayetin zeminini oluşturmak ve AK Parti hükümetini devirmek için yapıldığını anladım. Ben çalışmaların Mehmet Ülger´in yapacağı brifing için olduğunu sanıyordum diye konuştu.
Çınar, kendisinin, sanıkların iddia ettiği gibi jandarmanın haber elemanı olmadığını, TUSHAD´ın verdiği görev gereği haber elemanını oynadığını, aldığı ücretlerin tamamının TUSHAD tarafından ödendiğini ileri sürdü.
Mahkeme solonunda bulunan sanıklara yönelik konuşmalarını sürdüren Çınar, şu ifadeleri kullandı:
Benim haber elemanı olduğumu söylüyorsunuz. Peki sormazlar mı? Bir haber elemanı bunca şeyi nasıl bilebilir? Mehmet Ülger´in ısmarlamasıyla Ruhi Abat, Haydar Yeşil, ben, Mehmet Çolak, Murat Göktürk, 5 yabancı uyruklu kadınla otelde ve Yeşilyurt´taki bir bağ evinde alem yaptığımızı hatırlarsınız. Bir haber elemanıyla böyle ilişkileriniz olabilir mi? Mehmet Ülger; senin için kendi aramızda ´Ağa´ adını kullanıyorduk. Yani ağa ne derse onu yapıyorduk. diyordu. (AA)
(16 Mayıs 2013, 14:45)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Eymür´den Zirve´de şok iddialar
Zirve tanığı yeniden ifade verdi
Çınar´dan mahkemede şok iddialar
Zirve´yi başlatan papazdan şok itiraflar
Zirve derinleşiyor: Yeni deliller
Zirve davaları birleştirildi
İşte 761 sayfalık ek iddianamesi
Zirve ek iddianamesi kabul edildi
Malatya Zirve Katliamı ve Ergenekon bağlantısı manşetlerimiz
Dink ve Zirve aynı ekibin işi
Ergenekon ve Balyoz, Malatya´da ´zirve´ yapmış
Tanık: Malatya ve Dink ´Kafes´ işi
Zirve Yayınevi Katliamı ile Kafes davaları birleşebilir
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap