49´u muvazzaf asker toplam 357 sanığın yargılandığı, fuhuş, tehdit ve şantajla askeri bilgi ve belgeleri ele geçirme davasının 13. duruşması İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde başladı. Duruşmada sanıkların savunmalarına geçildi.
06.05.2013 11:44 49´u muvazzaf asker 357 sanığın yargılandığı, fuhuş, tehdit ve şantajla askeri bilgi ve belgeleri ele geçirme davasında 13. duruşma başladı. İzmir 12´nci Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davada ilk olarak sanık avukatlarının talepleri dinlendi. Dava dosyasının Askeri Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderilmesi talebi mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Taleplerin dinlenmesinin ardından sanıkların savunmalarına geçildi. 79´u tutuklu 357 sanığın savunmalarının 22 Mayıs´a kadar tamamlanması planlanıyor. Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma davasında yargılanan sanıklar hakkında 2 yıldan müebbete varan hapis cezaları isteniyor. (TRT)
5 HAZİRAN´A KADAR SAVUNMALAR TAMAMLANACAK
İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam edilen ´Gizli bilgi ve belge bulundurma´ davasında iddianamenin tamamlanmasının ardından mahkeme başkanı Atilla R., sanıklardan iddianameye göre ilk olarak Bilgin Özkaynak, Coşkun Başbuğ, Hakan Oğuzman, Narin Korkmaz, Safiye Köten´in, yarın diğer 6 koordinatör Onur Süer, Bülent Acar, Engin Çırakoğlu, Bülent Akbaş, Mehmet Aksu ve Engin Karatekin´in savunmasının alınacağını söyledi. 8 Mayıs gününden itibaren günde 7´şer tutuklu sanığın ifadesinin alınacağını, 23 Mayıs´ta tutuklu sanık savunmalarının tamamlanmasının planlandığını belirten Mahkeme Başkanı, 27 ve 28 Mayıs´ta celbi öngörülen sanıkların 29-30 Mayıs ve 3-4 Haziran günlerinde tutuksuz savunmalarının alınmasının, 5 Haziran´da ifadesi alınmayan sanıkların ifadelerinin talimat yoluyla alınmasının planlandığını bildirdi.
SANIK BİLGİN ÖZKAYNAK´IN SAVUNMASI
Daha sonra çete lideri olmakla suçlanan davanın bir numaralı sanıklarından Bilgin Özkaynak yaklaşık bir saat süre ile savunmasını verdi. Savunmasını elindeki notlar yardımı ile yapan Özkaynak´ın rahat tavırları dikkat çekti.
Emniyette ve savcılıktaki beyanlarının doğru olduğunu söyleyen Özkaynak, örgütün arşivi olarak bilinen Pandora veri tabanının kendisine ait olmadığını öne sürerek, Elleriyle getirip koydular. O bellekler benim değil. dedi. Bir gece ansızın polisler tarafından evinin basıldığını belirten Özkaynak, ABD´den gelen ve isminin geçmediği bir epostanın ardından tutuklandığını ifade etti. Sapanca´daki evinde bulunduğu söylenen harddisk ve flaş belleklerin kendine ait olmadığını tekrarlayan Özkaynak, Sapanca´ya gitmişler, muhtarı almışlar. Toplam 4 dönüme yakın bir yer, 5 dakikanın içinde buluyorlar. Beni, yakın olmasına rağmen İstanbul´dan Sapanca´ya götürmüyorlar. İki tane arama var orada. Birinde beş altı antika tüfek var, onları buluyorlar. İkinci aramada bu harddisk ve flaş bellekleri buluyorlar. dedi. Sapanca´daki evinde bekçi ve iki çocuğunun kaldığını da kaydeden Özkaynak, O bellekler o kadar değerliyse niye ortaya koyuyorum? Alır bekçinin çocuğu, siler, müzik koyar. O kadar para verip topladığım söylenen o flaş bellekleri ortalığa koyar mıyım? diye konuştu.
Operasyon sonrasında gözaltı sürecinde yaşadıklarını anlatan Özkaynak, operasyonun kapsamında Marmaris´ten İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü´ne getirildikten sonra Narin Korkmaz ile tanıştığını söyledi. Özkaynak, savunmasını şu sözlerle yaptı: ?İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü´ne getirildikten dördüncü gün sonunda ifade vermeye başladım. Orada Narin hanımla tanıştım. Orada sorulan soruların yüzde 90´nı şirketimle ilgili idi. Tutuklanmamda çok enteresan şeyler var. Polis sorgusunda avukatlarıma sigara molası vermesini gerektiğini söyledi. Ardından da bana ´Türk halkının Ermeni meselesi ile yüzleşmesi gerekiyor´ dediler. Savcılar geldi, savcı bey de şu kelimeyi söyledi: ´Bu parayı nereden buldun?´ 30 yıllık vergi kayıtlarımı çıkartırsanız parayı nereden bulduğumu bulabilirsiniz. Bu benim başıma ikinci kez geliyor. 28 Şubat´ta da aynı durumu yaşadığını anlatan Özkaynak, şöyle konuştu: Ben ortaokokul mezunuyum. Ama Türkiye´nin ufkunu açan bir insanım. Bana ait olmayan iki bellek ve hard diskler bulunuyor değerli ise neden ortalıkta bırakıyorum. Narin´e korkunç paralar veriyormuşum ve bu korkunç bir örgüt, Amerikan Başkanını, genelkurmay başkanını fişleyen bir örgütmüş. Bu örgütün neden şirketleri aranmıyor? Hard diskte yer alan bilgileri basın yazdı. Bunlar benimse bunda benim parmak izim olması gerekiyor. Fuhuş olayı, Narin´i burada tanıdım. Kendini mahvetmiş bir kız, ailesi sahip çıkmamış perişan olmuş. Şirkete ´sekreter al´ deseniz almam yani. Ama böyle bir 100 lira ile örgütü idare ediyor. Narin askerlerden bilgileri almış. Narin para verip de cinsel birliktelik olmamış tam tersi olan bir durum anlatılıyor. Geziyorlar, sinemaya gidiyorlar gizli bilgi oluyor. 1960´lı yıllardaki tedavülden kalkan uçaklardan bahsediliyor. Uçaktan anlamam bir de uçak takılmış peşimize. Gata´yı ben Ankara´da biliyordum ama şimdi öğrendim. Oradaki doktorların atamasını ben yapıyormuşum, ben ne kadar korkunç bir insanmışım. Akıl sır erdirecek bir tarafı yok.?
Örgüt olarak eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş´i fişledikleri iddiasını da kabul etmeyen Özkaynak, Eski MİT başkanı bu örgütü bilmiyorsa söyleyecek bir şey yok. şeklinde konuştu.
Askeri bilgi ve belge davasından kurtarma vaadiyle bir avukatın kendisinden 3,5 milyon euro istediğini ve Korkmaz´ın dosyasını getirdiğini öne süren Özkaynak, ortak hesap açarak 1,5 milyon lira yatırdığını belirterek, Bu avukatlar, KOM şubeden Narin´in dosyasını alıp getirdi. Bir süre sonra kandırıldığımı anlayıp dava açtık ve paramızın 1 milyon 150 bin lirasını geri aldık. Geri kalanını ise alamadık. Onunla ilgili davamız sürüyor. dedi. Özkaynak, delillerin başkası tarafından koyulduğu iddiasını yineleyerek, Elleriyle getirip koydular. Bu kadar insanı da yaktılar. O bellekler benim değil. Ben saklamak istesem, Sapanca´da ormanlık alan var. Onlarca arabam var, gider oralara saklarım. Mehmet Aksu, Coşkun Başbuğ, Naci Yıldız dışında bu örgütten kimseyi tanımıyorum. 6 milyon lira bu ülkeye vergi veriyorum. 1 milyon dolarlık arabaya biniyorum. Bu belgeleri 100 bin dolara satıp bu hayatımdan mı vazgeçeceğim? ifadelerini kullandı.
BENİ YALAN MAKİNASINA BAĞLAYIN, HİPNOZLA UYUTUN
Operasyonun polis tarafından yapıldığını ve isminin polis tarafından itibarsızlaştırıldığını öne süren Özkaynak, savunmasına şu sözlerle devam etti: ?Bu örgütte eskort kızlar varmış. Askeri kişiler, gümrük muhafızlarının olması gerekiyor. Bir tane muhafız yok. Sözde polis teşkilatı çökertti bu örgütü ama polis teşkilatı örgüt içinde yok. Ben iyi durumda olan bir insanım ama bir Sabancı ya da Koç değilim. Polis beni insanlara aşırı zengin ve dinsiz gösteriyor. Küçük bir balıkçı teknesinin yat diye tanımlandığını belirten Özkaynak, sözlerini şöyle tamamladı: Hayatımda inanın ilk defa ben eskortla tanışıyorum. Polisler dört yıllık telefon görüşmelerimde bana ´sen çok otsun´ dediler. Bir gece kulübünde bir tane kadınla benim bağımın olduğunu çıkarın ben bütün suçları kabul ediyorum. Türkiye´de seçkin insanların emekli olduktan sonra bir araya geldiği kulüpler casusluk olmuş. Ben burada Mehmet Aksu, Coşkun Başbuğ ve Naci Yıldız´ın dışında kimseyi tanımıyorum. Bana buradaki bayanlar belge gönderdiklerini ispat etsinler ben yine kabul ederim herşeyi. Türkiye´de iş yapmamızı istemiyorlarsa ben bu yaştan sonra taksicilikte yapar ailemi geçindiririm, gocunmam. Ama ben annemin babamın anlattıklarını unutup Yunanistan´a İsrail´e bilgi belge satacağım. Aklım almıyor. Yılda 6 trilyon vergi veriyorum. Sizce 6 trilyon vergi veren kişi bu belgeleri 1 milyon dolarlık arabaya biniyorum ama 100 bin dolara satıp keyfimden mi vazgeçeceğim. Bu şeye benziyor; ?Gemi çarpışıyor, oto tamirci getiriliyor. Bu durumu askerlerin tespit etmesi gerekirken polisler tespit ediyor. Bu da ne kadar sağlıklı olabilir düşündürücü? Ben ne anlatırsam anlatayım kuşku var. Yalan makinesine bağlanmak ve hipnozla uyutulmak istiyorum. Hipnoz tüm dünya tarafından kabul edilmiş bir yöntemdir. Uyutulup sizin nezdinizde bana herşeyi sorun. Eğer bu suçlarla ilgim varsa her şeyi kabul ediyorum.?
Bilgin Özkaynak´ın savunmasının ardından söz hakkı alan Avukatı Sevgi Sakarya, müvekkilinin evinde yapılan aramalarda hiçbir suç unsurunun bulunmadığını hatırlattı. Avukat Sakarya, müvekkili Özkaynak´ın ´talimatla bir kereye mahsus´ olduğunun belirtilmesine rağmen Sapanca´daki evinde iki kere arama yapıldığını açıklayarak; ?Neden aynı anda iki tutanağa dayalı iki farklı arama yapılmıştır? Savcılık talimatına göre yapılan aramalarda İzmir´den bir tek Emniyet Amiri Emin Göktaş´ın tek bir aramada imzası bulunmuştur. Emniyet amiri hiç bilmeden, müvekkilimin iki yıldır hiç uğramadığı evinde yapılan aramaya neden gidip imzasını atmıştır? Bu soruyu ben sormazsam tarih sorar? Yapılan aramalar usulsüz şekildedir. CMK´nın 134.´cü maddesi açıkça ihlal edilmiştir. Hakim kararı ile değil savcılık talimatıyla yapılan bir aramadır. Koltuğuna oturur oturmaz ayağının tozu ile arama talimatını vermiş, daha sonra hatasının farkına varmış ve 8. Ağır Ceza Mahkemesi´nden talimat almıştır. Arama hukuka aykırıdır?
Söz konusu örgütün iki numaralı sanıklarından Narin Korkmaz hakkında değerlendirmede bulunan Avukat Sevgi Sakarya; şunları söyledi: ?Narin asker olmak istemiş ama boyu yetmemiş. Öyleki Narin, örgütte albay rütbesinde bulunan kişilere bile talimat veriyormuş. Bu sayede çok sevdiği asker olma hayalinden uzak kalmamış oluyor. Kendisini albaylara bile talimat verip yönlendirmesi konusunda tebrik ediyorum.?
Mahkeme heyeti duruşmaya bir saat ara verdi.
SANIK COŞKUN BAŞBUĞ´UN SAVUNMASI
Duruşmada, suç örgütünün koordinatörlerinden biri olduğu ileri sürülen ve Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, Kişisel verilerin kaydedilmesi, Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek suçlarından müebbet ile 9 yıl hapis cezası istenen tutuklu sanık Coşkun Başbuğ da savunmasını yaptı. Başbuğ, hakkındaki suçlamaları reddetti. Yaklaşık 1 yıldır tutuklu olduğunu belirten Başbuğ Binlerce kişinin şerefini onurunu haysiyetini ayaklar altına alan bir iddianameye karşı savunma yapacağız. Ortada net bir suç olsa bunu savunalım. Fakat hayali bir örgüt ve kurgu bir senaryo bizi zorluyor dedi.
Önlerine Pandora denen bir kutu konulduğunu, kutunun içindeki kirli olayların bir iddianameyle sunulduğunu ifade eden Başbuğ, Birbirini tanımayan kişilerle bir arada adliyeye getirildik diye konuştu. Bir örgütün gerçekte var olması durumunda kişilerin işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğini, fakat dalga dalga süren operasyonlara rağmen kaçak bir kimsenin olmamasının tezatlık oluşturduğunu kaydeden Başbuğ, Casus albay damgası yedim. Ne iddianame okudum ne de bir itirazım oldu. Bana bağlı olduğu öne sürülen örgüt üyelerinin hiçbirini tanımıyorum. Bu benim savunmam değil, silahlı kuvvetleri savunuyorum. Çünkü bu yaşanan hadise silahlı kuvvetlere hakaret. 400 tane casusun olduğu bir TSK, ülkede var olamaz. Askerlere her şey denilebilir ama casus demek yakışmaz. Cumhuriyet tarihinde bunun örneği bir tanedir dedi.
Başbuğ, iddianameden cinsel ifadelerin kaldırılmasından sonra geriye sadece kim tarafından konulduğu belli olmayan askeri belgeler ve isim listesinin kaldığını, anlatımlarda çok tekrarların bulunduğunu söyledi.
Narin Korkmaz´ın gerçekte maddi durumu vasatın altında, belediye otobüslerini kullanan, akıl ve ruh sağlığı yerinde olmayan, sempatisinden dolayı askerlerle bir araya gelen kişi olduğunu savunan Başbuğ, İddianamede ise her yerde her şeyi konuşan, birçok kişiyle cinsel ilişkisi olan, askeri tesislere girip çıkan, emrinde amiraller, generaller bulunan tüm zamanların en büyük casusu, bir Mata Hari olarak gösteriliyor ifadesini kullandı.
Başbuğ, 50 yaşına geldiğini, mahkemeleri sadece filmlerde gördüğünü akrabalarının karakol yolunu bile bilmediklerini anlatırken, şöyle dedi: Dolayısıyla hukuk konusunda bilgim sıfır. Bir yıldır Buca F-1´de yatmaktayım. Tutuklu tek asker sanığım oradaki. Kelime konuşmadığımız aylar, yıllar geçiyor. Burada ilk defa ağzımızdaki bandı açtık ama konuşmayı unuttuk. Dilim döndüğünce sohbet şeklinde bildiklerimi aktarmaya çalışacağım. Bu savunma, yüzlerce, binlerce kişinin onurunu, şerefini, haysiyetini ayaklar altına bir iddianameye karşılık yapılacak. Ortada bir trafik kazası, cinayet olsa bunu savunalım. ´Alkollüydük´ diyelim ama ´Hayali bir örgütü savun´ diyorlar. Bizi zorlayan konu bu. Denklemin bir ucu casusluk, diğeri olmayan bir olay. Bırakın casusluğu 400 kişilik bir casusluk örgütünden bahsediliyor. İddianamede, maymuncuk kelimeler var. Bu kelimelerle sehven veya olağan akışına ters bir şekilde dosya oluşturuldu ve buraya geldik. Pandora da adı çıkmamasına rağmen bazı sanıklar bu davaya eklendi ve müebbetle yargılanmaya başladı. Önümüze bir pandora kutusu konuldu. İkinci bir pandora da, bizim tutuklu ve tutuksuz kişiler. Biz de bu kutuyu açalım. Diyarbakır´da görevliyken Özkaynak, kaza sonucu oğlunu kaybettiğini söyledi. Hemen İstanbul´a gittim son görevimizi yerine getirdik. Daha sonra tekrar Diyarbakır´a döndük. Acıyı paylaşmak üzere telefon konuşmalarımız devam etti. Özkaynak, Marmaris´teki marinaya müdür olmamı istedi. Ben de emekliliğimi verip gelip çalışmaya başladım. Bir yıl çalıştıktan sonra uygulamada anlaşmazlıklara düştük ve ayrıldık. İzmir´e dönmek üzere plan yaparken bir yıl boyunca Marmaris´te ev sahibime söz verdiğim için kaldım. Doğuş Grubu´na başvuruda bulundum. Torbalı´da görüşmelerim oldu. Besicilik yapmak için görüşmelerim oldu. Ankara´da da oldu. Telefon konuşmalarımda bazı bölümler cımbızla çıkarılmış. Görüştüğüm kişi MİT görevlisi olduğu için bu kısım alınarak iddianameye konulmuş. Diğer görüşmelerim ne yazık ki yok.
Gözaltına alınma sürecini anlatan, silahlı kuvvetlere de oyunlar oynandığını öne süren Başbuğ savunmasında şunları söyledi:
İş insan kaçakçılığıyla başlamıştı, fuhuş ve örgüt üyeliğine döndü. Konu ile alakasız sorulara cevap vermek zorunda kaldık. Çete filminin CD´sini kardeşimden istemiştim. Polisler, ´Çeteden kastın ne?´ diye sordu. Ben de film olduğunu söyledim. Birbirini tanımayan ve hiç görmeyen kişilerle bir arada adliyeye geldik. Hepimizin aynı konuda olduğunu orada öğrendim. Evimde ele geçen bir malzeme yok. Bana evimde bulundurduğuma dair bilgi ve belgeler soruldu. Hizmete özel, subay, astsubay çocuklarının yurt dışına gönderilmesini öngören bir belgeydi. Tutuklandıktan sonra dalga dalga operasyonlar sürdü. Ama ne var ki, kaçan kimse yok. Kendi gelip katılanlar da var. Buna örgüt dendi. Askeri casusluk diye damgayı yiyip oturduk. Cezaevinde de casus albay damgasını yedim. İddianameyi doğru düzgün hala okumadım. Ancak buraya gelince yavaş yavaş okudum. Bu benim savunmam değil. Ben burada silahlı kuvvetleri savunmak durumdayım. Şu yaşanan silahlı kuvvete hakaret. 400 tane casusun olduğu bir Silahlı Kuvvetler bir ülkede var olamaz. Allah göstermesin bir savaş çıkarsa bu millet ordusunun ne işe yaradığını orada anlayacak. Kurulan komplo o kadar komik ki bu savunmayı neden yapıyorum anlamıyorum. İddianamenin doğruluğuna ne yazan ne de bu komployu kuranlar inandı. İddianame, Narin, Safiye ve Filiz´in cinsel konuşmalarıyla başlıyor. Ahmet Gencer Kıvrakdal´ın kız ve erkek arkadaşlarıyla buluşup konuşmalarına geçiliyor. Örgütsel ifadelere dayandırılmış ama içeriğine bakarsanız sıradan konuşmalar. Daha sonra intikam planı anlatılıyor. Daha sonra teknik takipler başlıyor. Daha sonra bu kadar yeter denip çete yapılanması anlatılmaya başlamış. Hemen ardından TSK´nın yapılanması diye devasa bir isim listesi çıkıyor. Bu listelerin karşısında da fişleme diye tabir edilen bir liste var. Listeye baktığınızda, KOM şubesinde gizli yapılanmada görevlendirilen kişi, kendi fantezisini kopyala yapıştırla aktarmış. Porno izlemeyi seviyor. Kopyala yapıştırla bütün listeye dağıtılmış. Devre arkadaşlarım kim varsa dahil edilmiş listeye. Tek telefonla listeye dahil edilenler var. Listenin tamamı hep aleyhte hususlar. Hepsi sapık, hepsi cinsel arayış içerisinde, olumlu hiçbir ifade yok. Bu listeler hata dolu. İddiaların hiçbiri kişilerle alakalı değil. Ailesi düzgün olan bir kişi, iddianameye bakarsanız ailesinin tamamı sapık. Bu liste bittikten sonra eskortlar çıkıyor. Akabinde mağdurlar ve cezaevi listesi çıkıyor, iddianame bu. Casuslukla örgütle bağlantısı olmayan ifadelerin bir araya geldiği bir iddianame. Hep değerlendirmeler var. Bu iddianameden sadece ders kitabı olur. Bu iddianameyle yer yerinden oynatıldı. Sadece olan Narin, Safiye ve bunların aşk ilişkileri ve bir de bir güç tarafından ortaya konulan ulaşamadığımız bir hard disk. Eğer cinsel ifadeleri çıkarırsanız, geriye kimin koyduğu belli olmayan askeri belgeler ve isim listesi kalıyor. Ben psikolojik harp uzmanıyım. İddianamenin gelişme bölümü yok. Kendimden şüphe etmeye başladım. Sözde ben MİT´i fişlemişim. Bunlar deli saçmasıdır. Gerçekten bu davanın sonu nereye varacak merak ediyorum. Alabildiğine bol sayfa var, içinden çıkılamaz hale getirmişler. En az on tekrar var. 2 bin sayfa anca bu şekilde çıkar. Sayfa bolluğunda dava çıkılamaz hale getirildi.
Narin Korkmaz´ın maddi durumunun iyi olmadığını, böyle bir çete reisi olamayacağını, sadece askerlere meraklı olduğunu anlatan Başbuğ´un bazı sözleri, duruşma salonunda gülüşmelere neden oldu. Başbuğ, böyle bir casusluk örgütünün olup-olamayacağının polise değil, MİT´e sorulmasını da önerdi, Olamaz yanıtı geleceğini savundu. Başbuğ, Askere her şey denebilir ama ´Casus´ demek yakışmaz. Cumhuriyet tarihinde bunun örneği bir tanedir. İsmini burada vermek istemem. Bu iş, bu kadroyla olur mu bu sizin takdiriniz? dedi. Duruşmada, sanık avukatları, Özkaynak´tan ele geçen flash belleğe tutuklanmasının ardından zaman zaman yeni bilgiler ilave edildiğini de ileri sürdü. Ayrıca, bir sanık hakkında 49-50 kez telefon dinlemesi yapılması için izin alınmasının da anayasaya aykırı olduğu dile getirildi.
Başbuğ´un avukatının konuşmasının ardından mahkeme başkanı, yarın tutuklu sanık Hakan Oğuzhan´ın savunmasına geçileceğini belirterek oturuma ara verdi.
Casusluk iddianamesi kabul edildi
Balyoz, Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
(06 Mayıs 2013, 11:44)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
İzmir Casusluk iddianamesinde arama yap
İşte casusluk çetesinin şeması
Casuslar TSK´da cirit atıyor
Casusluk: 6. dalga, 50 gözaltı
Casusluk: 5. dalga, 54 gözaltı
Casusluk: 4. dalga, 30 gözaltı
Casusluk: 2. dalga, 51 gözaltı
Casusluk operasyonu: 26 gözaltı
Fuhuş ve casusluk soruşturmasıyla ilgili manşetlerimiz