90´lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetler ve Susurluk kazasıyla ilgili soruşturmayı yürüten Savcı Mustafa Bilgili, Kürt işadamlarının ölüm listesinin peşine düştü. O dönemde etkin siyasette olan Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Mehmet Ağar gibi siyasilerle ilgili bilgiler, Ergenekon Mahkemesindeki ve Gölcük´te yapılan aramalarda elde edilen birçok belge, siyasetçiler, mafya ve emniyet ilişkisine dair belgeler ve basına yansıyan iddialar da soruşturma dosyasına eklendi.
13.03.2013 11:02 90´lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetler ve Susurluk kazasıyla ilgili soruşturmayı yürüten Ankara TMK. 10. maddesiyle yetkili savcı Mustafa Bilgili´nin Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi´nde faili meçhul cinayetler ile ilgili araştırma yapması için görevlendirilen özel ekiple Emniyet´te üç kez toplantı yaptığı ortaya çıktı. Polis ekiplerinin 90´lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili hazırladığı raporlarla ilgili bilgi alan savcı Bilgili, ekibin hazırladığı bu raporu yetersiz bularak genişletilmesini istedi. 2011 yılında Ankara´da bürosunun önünden alınarak infaz edilen Avukat Yusuf Ekinci´nin ailesinin başvurusu üzerine yeniden açılan soruşturmada, savcı Bilgili, tüm cinayetlerin ortak noktalarının tespit edilmesini, o dönemde medyada yer alan haberlerin derlenmesini, Kürt iş adamlarına yönelik ölüm listesinin bulunup bulunmadığı konuları öncelikli olmak üzere, dönemin tüm detaylarının araştırılmasını istedi.
Çiller, Yılmaz, Ağar dosyada
28 Şubat´la ilgili evraklardaki 90´lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili bilgiler, fişleme tutanaklarındaki iddialar, o dönemde etkin siyasette olan Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Mehmet Ağar gibi siyasilerle ilgili bilgiler de faili meçhullerle ilgili soruşturma dosyasında dâhil edildi. Ergenekon Mahkemesi ve Gölcük´te yapılan aramalarda elde edilen birçok belge de İstanbul´dan Ankara´ya gönderildi. Soruşturma dosyasına eklenen deliller arasında siyasetçiler, mafya ve emniyet ilişkisine dair belgeler ve basına yansıyan iddialar da eklendi. Son.tv isimli internet sitesinde yazan eski MİT´çi Mehmet Eymür´ün köşe yazıları, Mesut Yılmaz ile ilgili iddiaları da dosyaya konuldu. Eymür´ün son.tv´de ?ibret belgesi? başlıklı yazısında ?uyuşturucu kaçakçısı ve mafya? olarak tanımladığı Yavuz Yaşar Yamak´ın Mesut Yılmaz ile ilişkisini anlattığı ?En önde şeref misafirleri için ayrılmış bölümde tanıdık, meşhur bir sima var. Çetelerle müthiş bir mücadeleye girdiğini söyleyen, ancak yeraltı dünyası ile ilişkileri, usulsüz inşaat ve banka ihaleleri ile dosyası kabarık olan Mesut Yılmaz...? iddialarının araştırılacağı öğrenildi. Bu iddialarla ilgili söz konusu sitede yayınlanan videonun da savcılık tarafından talep edileceği belirtildi.
Somut delil değil, somut olay
Savcılık, geçen yıl kasım ayında soruşturma kapsamında tutuklanan özel harekâtçılar İbrahim Şahin, Ahmet Demirel, Ayhan Akça, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Ayhan Özkan´ın nöbetçi mahkeme tarafından ?somut delil yok? denilerek serbest kalmasının ardından soruşturmayı derinleştirildi. Emniyetle yapılan çalışmalarda, o dönem yaşananlar ve gelişmeler bir bir incelendi. Savcılık, ?Kumarhaneler Kralı? olarak bilinen Ömer Lütfi Topal cinayetinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü´nce gözaltına alınan, daha sonra İbrahim Şahin, Mehmet Ağar ve Sedat Bucak´ın müdahalesi sonucu eski Özel Harekâtçılar Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy ve Oğuz Yorulmaz´ın Ankara´ya getirildikten sonra serbest bırakılmasını ?somut olay? olarak değerlendirdi. Cinayet gerekçesiyle gözaltına alınan şahısların serbest bırakılmasının ?somut delil? olarak görülmese de ?somut olay? olduğu savcılık tespitlerine yansıtıldı.
MİT´in zabıtları savcılıkta
Öte yandan, daha önce faili meçhullerle ilgili 1 ve 2. MİT raporunun dışında savcılıklara belge göndermeyen MİT, ilk kez Susurluk döneminde MİT tarafından derlenen bilgileri, o dönemde bizzat MİT´e yapılan sorgulamalar ve alınan ifadeleri, Tarık Ümit´in beyanları ve istihbarat notlarını, çalışma alanlarını içeren birçok belgeyi savcılığa gönderdi. Bu belgeler arasında Ömer Lütfi Topal cinayetine ilişkin birçok bilgi olduğu öğrenildi. Dosyaya yeni giren belgeler ışığında soruşturmanın mart sonunda hızlandırılacağı, sene sonuna kadar da tamamlanacağı öğrenildi.
?Haraç alınan işadamlarından hesap soracağız? demişti
Tansu Çiller, 4 Kasım 1993 tarihinde Başbakan iken yaptığı açıklamada, ?PKK´nın haraç aldığı işadamları ve sanatçıların isimlerini biliyoruz, onlardan hesap soracağız? demişti. İddialara göre, Çiller´in bu açıklamasından sonra Kürt işadamlarına yönelik suikastlar başlamıştı. Eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın, 1990´lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerden Milli Güvenlik Kurulu ve devletin bilgisinin olduğunu söylemişti. Çarkın, bu kapsamda öldürülenler arasında 4 kişinin ismini vermişti: Yusuf Ekinci, Namık Erdoğan, Faik Candan ve Mecit Baskın.
Çiller suçlamaları reddetti
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu´nun 7 Kasım 2012 tarihinde 28 Şubat müdahalesiyle ilgili olarak İstanbul´daki yalısında dinlediği eski Başbakan Tansu Çiller´in, 1993 yılında Kürt işadamlarının listesini açıklaması konusunda, ?Bu süreç benimle alakalı değildi. 1993 öncesi vardı, sonra da devam etti. Benim o listeyi okumamın sebebi, bunlara ´Arkanızda devlet olarak ben varım. Kimse size baskı yapamaz. Baskı, tehditle haraç toplayamaz´ mesajı vermekti. Hedef göstermek için değil, devletin arkalarında olduğunu hissettirmek, ´korkmayın´ demek için o listeyi açıkladım. Çünkü bize gelen bilgilere göre PKK bunlardan haraç toplamaktaydı? dediği öğrenildi. Çiller´in, ?Haraç alınan dediğiniz insanlar tek tek öldürüldü. Siz hesap sormak için ne yaptınız?? sorusuna ise, ?Ben anayım. Beni nasıl bununla itham edip, bağlantılı olarak düşünebilirsiniz?? dediği belirtilmişti. (Taraf)
BAŞBAKAN ÇİLLER: ELİMİZDE LİSTE VAR, 60 İSİM BULUNUYOR
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller başbakanlık koltuğuna oturduktan birkaç ay sonra gazetecilere şu meşhur açıklamayı yapmıştı. Tarih 4 Kasım 1993: Elimizde PKK´ya yardım eden Kürt işadamlarının listesi var. Listede 60 kadar isim bulunuyor. Devlet PKK´yla olduğu gibi, PKK´ya mali destek sağlayanlarla da her biçimde mücadele edecektir.
Çiller´in bu açıklamayı yapmasından iki ay sonra Kürt işadamı, avukat, bürokrat ve siyasetçileri hedef alan cinayetler dizisi başladı. 14 Ocak 1994´te Behçet Cantürk ile başlayıp 25 Şubat´ta avukat Yusuf Ziya Ekinci ile devam eden cinayet dizisinde Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan, avukat Medet Serhat, DEP´li avukat Faik Candan, Fevzi Arslan, Şahin Arslan ve Ankara´nın Altındağ ilçesinin Yüksekovalı Nüfus Müdürü Mecit Baskın karanlık cinayetlere kurban gittiler. Cinayetlerin yanı sıra Aralık 1994´te Özgür Ülke gazetesinin İstanbul´daki binaları bombalandı, saldırılar sırasında gazeteden Ersin Yıldız hayatını kaybetti.
O dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Kocaeli Jandarma Alay Komutanı ise şimdi Ergenekon davasının tutuklu sanığı olan Tuğgeneral Veli Küçük idi. Peşpeşe öldürülen Kürt iş adamları şunlardı:
Behçet Cantürk: Şoförü Recep Kuzu´yla birlikte cesedi 15 Ocak 1994´te Sapanca yakınlarında bulundu. Cantürk´ün, öldürülecek 67 Kürt işadamı listesinin ilk sırasında yer aldığı belirtildi.
Fevzi Aslan & Şahin Aslan: 28 Mart 1994´te Şehremini´de bir kafeden polis olduklarını söyleyen 4 kişi tarafından alındılar. Ertesi gün cesetleri Hendek´te bulundu.
Savaş Buldan & Hacı Karay: 3 Haziran 1994´te Yeşilköy Çınar Oteli´nden çıkarken ´polis´ yazan yelekli silahlı kişilerce alıkonulduktan iki gün sonra Melen Çayı kenarında öldürülmüş halde bulundular.
Medet Serhat: Behçet Cantürk´ün avukatlığını da yaptı. 12 Kasım 1994´te Bostancı´daki evinin yakınlarında otomobili kurşunlanarak öldürülmüştü.
AYHAN ÇARKIN ŞOK BİLGİLER VERDİ
Susurluk dönemindeki Kürt işadamlarının öldürülmesi ve diğer bazı faili meçhul cinayetlerle ilgili somut deliller, eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın´ın itirafları üzerine ortaya çıktı. Susurluk döneminde özel Harekat ekibinde yer alıp sık sık operasyonlara katılan ve adı sık sık basına da yansıyan polis Ayhan Çarkın, Ergenekon soruşturması sürecinde somut gelişmeler yaşanması üzerine uzun süredir çektiği vicdan azabından kurtulabilmek amacıyla kendi isteğiyle önce TV´de sonra savcılıkta itiraflarda bulundu. Şok iddialarda bulunan Çarkın, somut kişi ve yer isimleri verdi. Çarkın´ın itiraflarında o olaylara katılmayanların bilemeyeceği ayrıntıların yer alması ve bilgilerin olay yeri inceleme raporlarıyla örtüşmesi üzerine çok sayıda özel harekat polisi gözaltına alındı.
´Cantürk´ü Sakarya vurdu, altın çakmağını Eken´e verdik´
Çarkın´ın verdiği somut bilgilerden birisi Kürt işadamı Behçet Cantürk´ün 1994´te öldürülmesiyle ilgiliydi. Çarkın şunları söylüyordu: ?Behçet Cantürk´ü alan ekibin içinde ben de vardım. Cantürk´ün üzerinde Lady marka toplu silahların küçüğü olan bir silah çıkmıştı. Hatta arabasında Dupont marka altın bir çakmak vardı. Bu çakmağı Oğuz Yorulmaz, Korkut Eken´e verdi. Behçet Cantürk´ü vuran Ahmet Sakarya´dır.?
´Eymür ve Avcı bu işlerin tam ortasında´
Konuyla ilgili detayları 16 yıl önce kumarhaneler kralı Ömer Lütfi Topal cinayetinden gözaltında alındığında da anlattığını ve ifadesinin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube´de kameraya kaydedildiğini belirten Çarkın, ifadesinde şu iddialarda da bulundu:
?Mehmet Eymür´ün ifadelerini cezaevinde okudum. Eymür, kendini kurtarmak amaçlı kıyıdan, köşeden konuşmaktadır. Bu olay ilk başladığında Mehmet Eymür, İbrahim Şahin, Emin Aslan, Abdullah Çatlı, Özer Çiller, Korkut Eken, Mehmet Ağar, Duran Fırat, Özel Harp Dairesi´nden (ÖHD) gelen ve MİT´te çalışan subaylar, Hanefi Avcı ve özel harekât polisleri hep birlikte hareket ediyorlardı. Ancak daha sonra aralarında, benim tahminime göre rant paylaşımı kaynaklı sorunlardan, ayrışma meydana geldi. Bu ayrışmadan sonra da tamamen menfaat kaynaklı cinayetler işlendi. Bu işin tam ortasında Mehmet Eymür ve Hanefi Avcı vardır. Özellikle Hanefi Avcı bu işlerin genel koordinatörüdür.?
ŞOK İDDİA: YARGISIZ İNFAZLARIN KARARI MGK´DA ALINMIŞ!
Çarkın, uyuşturucu ticareti yoluyla veya başka şekilde terör örgütü PKK´ya yardım ettikleri iddia edilen kişilerin, dönemin Başbakanı Tansu Çiller tarafından açıklanan ?ölüm listesi?ne göre infaz edildiklerini iddia etti. Çarkın, bu listede yer alan ve uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı belirtilen Savaş Buldan ve Behçet Cantürk gibi isimlerin ekipler tarafından alınarak öldürüldüğünü ileri sürdü. Çarkın, isimlerinin ölüm listesinden silinmesini isteyen Kürt işadamlarının Mehmet Ağar ve İbrahim Şahin´e çantalar dolusu paralar verdiğini de söyledi.
Çarkın, ifadelerinde şok bir iddiaya da yer verdi. İlerleyen süreçte öne çıkacak bu ayrıntıya göre, Kürt işadamlarının isimlerinin de yer aldığı ölüm listesi, diğer bir deyişle yargısız infazlar, diğer deyişle de cinayetler, Milli Güvenlik Kurulu´nda yani devletin en üst seviyesinde alınan bir kararla gerçekleştirilmişti. PKK tehlikesini önleyebilmek için devlet yargısız şekilde infaz kararları almıştı.
Çarkın´ın dile getirdiği iddia, ilerleyen günlerde ortaya çıkan belge ve bilgilerle giderek güçlendi. Cinayetleri işleyen derin yapının içinde istihbaratçılar, askerler ve emniyet içerisindeki şahısların bulunduğunu söyleyen Çarkın, infazların Milli Güvenlik Kurulu (MGK) emriyle yapılmış olabileceğini şu sözlerle iddia etti: ?Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken ve Veli Küçük, bu yapı içerisinde önemli roller üstlenmişti. MGK kararları doğrultusunda terörle etkin mücadele edilmesi yönünde birtakım uygulamalar yapıldığını duyuyordum. Hatta yakın ilişkim olan Abdullah Çatlı, MGK kararı doğrultusunda kendisine görev verildiğini söylerdi bana.?
Bu ifadeler üzerine savcılık, Milli Güvenlik Kurulu´ndan bilgi istedi. Çarkın´ın MGK iddiasını doğrulayan bir bilgi soruşturmada şüpheli olarak yer alan eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar´dan çıktı. Savcılıkça sürdürülen soruşturmadaki suç olaylarını ?1000 operasyon? olarak değerlendiren Ağar´ın ?bunların kararlarının da MGK´dan alındığını? kamuoyuna defalarca açıkladığı da biliniyor.
ESKİ İÇİŞLERİ BAKANI ÖLÜM LİSTESİNİ DOĞRULADI
İddialar üzerine basına açıklama yapan dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, ölüm listesinin varlığını ve MGK bağlantısını şu sözlerle doğruladı: ?Bakanlığım döneminde, PKK´ya yardım eden bazı işadamları ve devlete sızan PKK´lıları gösteren bir liste, istihbarat birimlerinden bize gelmişti. Bu listeyi MGK´ya sunmuş olabilirim. Hafızamı zorluyorum, vermiş olma ihtimali yüksek çıkıyor. Ancak çok zaman geçtiği için kesin konuşamıyorum. Listedeki isimleri ise hatırlamıyorum. Dönemin Özel Kalem Müdürü Ertuğrul Öztürk´ü arayıp sordum. ´Gizlilik dereceli belgeleri o dönemde yok ediyorduk´ yanıtı verdi. Bu nedenle listenin bir nüshası elimde yok.?
LİDERLER ZİRVESİNDE ÖLÜM LİSTESİ TARTIŞMASI
Tartışmalar üzerine, ölüm listesinin ve MGK bağlantısının 1996 yılında gerçekleşen liderler zirvesinde de tartışıldığı ortaya çıktı. Susurluk kazasının ardından 22 Aralık 1996 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel´in çağrısı üzerine Çankaya Köşkü´nde, dönemin Meclis´te bulunan siyasî aktörleri Başbakan Necmettin Erbakan, Başbakan Yardımcısı DYP lideri Tansu Çiller, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, CHP lideri Deniz Baykal, DSP lideri Bülent Ecevit ve BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu´nun katıldığı bir liderler zirvesi düzenlendi. Ankara Cumhuriyet savcılığının dosyasında bulunan tutanaklarda Mesut Yılmaz´ın sözleri özellikle dikkat çekiyor: ?Bir iddia var. MGK´da PKK´nın lojistik desteğinin kesilmesi konusunda bir karar alınmış. Karara dayalı olarak da devlet içinde birtakım odaklar yargısız infazlara girişmiştir. Çiller´in dediği gibi münferit olay söz konusu değildir. İki sene içerisinde 50 tane bireysel olay söz konusudur. Bu yargısız yetki kullanıldıysa kimin izniyle kullanılmıştır??
Bu tutanakların delil olarak kullanılabileceği belirtilirken, savcının çevresine şu değerlendirmeyi yaptığı öğrenildi: ?Susurluk´ta ortaya çıkan çete ve karıştıkları olaylarla ilgili dönemin cumhurbaşkanı, başbakanı ve muhalefet her şeyden haberdarmış.?
ERGENEKON İDDİANAMESİ: VELİ KÜÇÜK SUSURLUK´UN TAM MERKEZİNDE
Kürt işadamlarına yönelik seri cinayetler döneminde Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Kocaeli Jandarma Alay Komutanı ise şimdi Ergenekon davasının tutuklu sanığı olan Tuğgeneral Veli Küçük idi. Birinci Ergenekon davasının iddianamesinde savcılık, Ergenekon´un Susurluk´un devamı olduğunu iddia ederek şu ifadelere yer veriyor: ?Susurluk´ta meydana gelen bir trafik kazasıyla ülkemizdeki Ergenekon adlı kanlı örgütün kapıları kısmen de olsa aralanmıştır. Fakat örgütün o dönemdeki etkinliği ve gücü nedeniyle yeterince derinleştirilememiş, sadece buz dağının görünen yüzü aydınlatılmış ve örgüt amaçlan doğrultusunda karanlık eylemlerine devam etmiştir. Veli Küçük´ün adı birçok yerde geçmesine rağmen hakkında herhangi bir işlem yapılamamıştır. Küçük görevde olduğu dönemlerde birçok çıkar amaçlı suç örgütü ile ilişkiler kurmuş ve bu ilişkilerini emekli olduktan sonra da devam ettirmiştir. Küçük´ün Susurluk olayının tam merkezinde olduğu fakat örgütün o dönemdeki gücü ve etkinliği nedeniyle hakkında herhangi bir işlem yapılamadığı kanaatine varılmıştır. Bu ilişkiler kendisine sorulduğunda ise yeterli ve açıklayıcı beyanlarda bulunamamıştır.?
GİZLİ TANIK: HEPSİ BİZİM TEŞKİLATIN İŞİYDİ
İkinci Ergenekon davasının ek delil klasörlerinde yer alan bir gizli tanık ifadesi de, ölüm üçgeni cinayetleriyle ilgili önemli gerçekleri gün yüzüne çıkardı. Gizli tanık, ifadesinde Tolga Atalay´ın Peker tarafından öldürülmeden önce kendisini telefonla arayarak, ?Sedat Peker, Veli Küçük´le beraber hareket edip, bizi kullanarak çok işler yaptı. Sapanca Kavşağı´na atılan cesetlerin tamamı bizim teşkilatın işiydi? dediğini iddia ediyordu.
Sapanca Savcılığı da soruşturma yürütüyor
1993-1996 arasında işlenen çok sayıda faili meçhul cinayet nedeniyle ´ölüm üçgeni´ olarak da anılan Sapanca´da Kürt işadamlarının öldürülmesiyle ilgili Sapanca Cumhuriyet savcılığı tarafından 2012´de bir soruşturma başlatıldı. Kürt işadamları, Adapazarı-Hendek-Sapanca üçgeni olarak adlandırılan bölgede öldürülmüştü. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(13 Mart 2013, 11:02)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Eski Bakan ölüm listesini doğruladı
Çarkın: Cinayetleri MGK biliyordu
Çarkın´ın itirafları: MGK üyelerine sorgu hazırlığı
Demirel ve 34 kişiye suç duyurusu: Susurluk infazları
Liderlerin MGK´da cinayet atışması
Yeşil´den Köşk ve MGK´ya telefonlar
Behçet Cantürk dosyası açıldı
Ayhan Çarkın´ın Susurluk cinayetlerine dair itirafları ve yürütülen soruşturma manşetlerimiz
Susurluk skandalı ve cinayetlerine dair çeşitli devlet kurumlarınca hazırlanan raporlar
Ölüm Üçgeni dosyası yeniden açıldı
İddianamede Sapanca Üçgeni
Mehmet Ağar´ın Susurluk´tan yargılandığı dava manşetlerimiz
Mehmet Eymür gözaltına alındı
Eymür serbest bırakıldı
Eymür´ün ifadesi dışarı sızdı
Eymür yeni soruşturmaları başlatacak
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Özel Harp Dairesi sayfamız
Susurluk dosyası Ergenekon davasında
Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap