Yüzlerce dava işgalci baro yüzünden bozulabilir!.. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyelerinin haklarında açılan ceza davası sebebi ile kanunen düştüğü, bu nedenle hiç bir karar alamayacakları savunuluyor. Akit yazarı Avukat Ali İhsan Karahasanoğlu, aksi halde ilerleyen süreçte çok sayıda davanın Yargıtay´ca bozulabileceğini, hukukta bir kaos durumunun ortaya çıkmak üzere olduğunu belirtiyor.
14.02.2013 12:51 Ali Karahasanoğlu (Yeni Akit): Yüzlerce dava işgalci barocular yüzünden bozulabilir!.. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyelerinin büyük çoğunluğunun, haklarında açılan ceza davası sebebi ile, artık baro yönetim kurulu toplantılarına katılmamaları gerekiyor. Ancak öyle gizemli bir hukukun geçerli olduğu ülkede yaşıyoruz ki, bunu kim sağlayacak, belli değil. İl Seçim Kurulu, ?Sen, sen, sen. Artık yönetim kurulu toplantılarına katılmayacaksınız? mı diyecek? Bu karar verilene kadar, toplantılara katılmalarına engel olunmayacak mı? Yoksa kararı Adalet Bakanlığı mı alacak? Evet; işin doğrusuna bakarsak, kimsenin bir karar almasına gerek kalmadan, söz konusu yönetim kurulu üyelerinin, kendiliğinden kanunun emrini yerine getirmeleri gerekir.
İşte hukuk dediğimiz olgu, ?müeyyideler? ile donatılmış bir müessese.. Yönetim kurulu üyeleri, kendileri toplantılara katılmamalı.. Ama ya katılırlarsa? Veya katılmak isterlerse? İşte bunu da düzenlemeli hukuk.. Görünen ise, bu konuda çok açık bir düzenleme yok. Ceza davasına muhatap olanların, baro yönetim kurulu toplantısına katılmaları, çok net şekilde kanuna aykırı da.. Katılmamalarının nasıl sağlanacağı belirsiz.
Ama bu belirsizlik, yarın çok vahim karışıklıklara sebep olabilir. Nasıl? Diyelim Baro Yönetim Kurulu üyeleri, görevlerinin sürdüğü konusunda ısrarcı oldular ve toplantılara katılmaya devam ettiler.. Toplantılarda alınan kararlar, geçerli olur mu? Olmaz. Ne gibi. Aldıkları ?genel kurul? kararı gibi.. Evet, seçimli genel kurul kararı almadıkları için, şov niyeti ile yapacakları toplantının zaten hukuki bir sonucu olmayacak.. Toplanacaklar.. Bağırıp çağıracaklar. Sonra dağılacaklar. Bunun ne hukuki sonucu olacak ki?
Ya, diğer kararlar? Avukatlık Kanunu 95. madde, Yönetim Kurulu´nun görevlerini düzenlemiş. Onlardan birisi de, stajyer ve avukatların baroya kabul ve levhaya yazılmaları hakkında karar verme.. Son bir hafta içinde böyle bir karar alındı mı bilmiyorum ama. Her ay 50 civarında avukata ruhsat veren İstanbul Barosu´nda, önümüzdeki günlerde mutlaka birileri avukatlığa kabul edilecektir.. Diyelim toplantıya artık katılmaması gereken sanık konumundaki yönetim kurulu üyeleri, kanundaki engele rağmen toplantıya katılıp, herhangi bir avukatın baroya kabulüne karar verdiler.. O avukatın girdiği davalarda taraf olan kişiler, davayı kaybettiklerinde, Yargıtay´a temyiz sebebi olarak, ?Duruşmalara giren avukat, aslında avukat değildir. Çünkü onu avukatlığa kabul eden yönetim kurulu, yetkili yönetim kurulu değildir. Bu konuda İdare mahkemesinde dava açılmıştır. Karar bozulmalıdır? deseler.. Ne diyecek Yargıtay? Ne diyebilir ki? Mecburen kararı bozacak. Veya herhangi bir ceza davasında, bir sanığın savunmasını yapan avukatın ruhsatı, aynı sebeple iptal edildiğinde, karar kesinleşmiş bile olsa, sanık temyiz edecek: ?Beni duruşmada savunan avukat, aslında avukat değilmiş. Karar bozulsun.? Yargıtay mecburen bozacak kararı.. Davanın esası ile uzaktan yakından ilgisiz bir konu.. Sırf sanık konumundaki yönetim kurulu üyelerinin keyfi ısrarı sebebi ile, bozma sebebi olacak. Hatta avukat olduğunu sanan onlarca kişi, sonradan ruhsatları iptal edileceği için, gerçekte avukatlık yapamamış olacaklar. Avukatlıklarının sonraki bir tarihten başlaması zorunlu olacak. Aldıkları vekalet ücretlerini, iade etmeleri gerekecek. Ve daha yüzlerce ihtilaf..
Kimsenin, böylesi karışıklığa sebep vermeye hakkı yoktur.. Baro Başkanı Ümit Kocasakal, yol yakın iken, hatadan dönmeli ve artık Yönetim Kurulu toplantılarına katılmayacaklarını açıklamalıdır. Haklarında açılan ceza davası bitene kadar, son seçimde ikinci sırada yer alan yönetim kurulu üyeliğine aday olanlar yetkili üye olarak toplantılara katılmalı, ceza davası bittiğinde de, neticesine göre hareket edilmelidir. Beraat ederlerse, tekrar görevlerine geri dönerler. Mahkum olurlarsa, zaten avukatlık hayatları da sona erebilir.. Ümit Bey´in, hem öğretim üyeliği yapıp, hem de mesai saatlerinde üniversite dışında vakit geçirmesi konusuna daha girmedik..Umarım, girmemize gerek kalmadan, Ümit Bey gerekli kararı alır. (Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit)
DARBECİ BARO´NUN TARİHİ ´ŞANLI´ MI, ´KANLI´ MI?!
20.02.2013 15:40 Ali Karahasanoğlu (Yeni Akit): İstanbul Barosu´nun düşmüş başkanı Ümit Kocasakal, geçtiğimiz hafta, ?135 yıllık baro tarihimizi ´şanlı´ kılan özgün kimliğimiz, teslimiyeti reddeden azim ve kararlığımızdır? diyordu.. O gün hemen cevap vermiştim.. İstanbul Barosu´nun ilk başkanlarından birisinin Rus, birisinin Ermeni azınlıktan olduğunu hatırlatıp, ?Bu baronun tarihinin neyi ile övünüyorsunuz ki? demiştim..
Baronun tarihinde daha ne utanılacak olaylar var, bugünkü manşetimizden okuyacaksınız. Meğerse İstanbul Barosu, 1960 darbesi sonrasında Adnan Menderes yargılanırken, ?Baromuz üyelerinin Menderes´i savunması yasaktır? diye karar almış! Daha iki gün önce yazmıştım. Bunlar işlerine gelince, ?Profesyonel avukatız. Katili de savunuruz; tacizciyi de, soyguncuyu savunuruz. Savunduğumuz kişinin suçu ile özdeşleştirilmemiz yanlıştır? derler. Ama gördünüz işte.. Ortada cinayet de yok, soygun da yok, taciz de yok... Tam aksine darbecilerin gadrine uğramış meşru hükümetin başbakanı var.. Uyduruktan bir ?Anayasal düzeni değiştirme suçu?ndan yargılanıyor.. Yargılayanlar da darbeci generaller.. Darbe ile kurulmuş özel mahkemede yargılıyorlar.. Böylesi şartlar altında, sanık sandalyesine oturtulan Başbakan Menderes´e avukatlığı çok görüyorlar.. Kendileri yapmasınlar.. Ama üyelerine bile avukatlık yapmayı yasaklıyorlar.. Ve bu ?şanlı tarih? oluyor. Bence ?şanlı tarih? değil.. ?Kanlı tarih?i var, İstanbul Barosu´nun.. Öyle ya.. ?Üyelerimiz Menderes ve arkadaşlarının avukatı olmasınlar. Diğer barolara üye olan avukatlara da aynı tavsiyeyi yaparız? talimatı sonrasında, Menderes idam edildiğine göre.. ?Baro tarihi?ne, ?kan karıştı? demektir..
Tespitimizi destekleyen diğer örnekleri de verelim.. Kimse bunların tekil olaylar olduğunu sanmasın.. 1960´da, İstanbul Barosu darbecilerden yana idi. Asli görevi ?savunma?yı rafa kaldıracak kadar gözü dönmüş, darbecileri destekliyordu..
Peki, 2012´de aynı baro kimden yana? Bu sefer de, darbe suçundan yargılananların yanında. Tezata bakın. 1960´ta meşru hükümet üyelerine karşı darbecilerin adeta avukatlığını yapıyorlar.. 2012´de ise, yine meşru hükümete karşı darbeci generallerden yana oluyorlar.. ?İkisinde de ´darbeci generaller´den yanalar. Tezat nerde?? demeyin.. Birisinde meşru hükümetin üyeleri sanık sandalyesinde.. O zaman ?Biz savunmayacağız? diyorlar. Sonuncusunda, darbeye teşebbüs edenler sanık sandalyesinde.. Bunda ise, ?Darbeciler başarılı olsaydı, baronun canına okuyacaktı, bireysel olarak avukatlar savunmalarını yapabilirler, biz yönetim olarak taraf olmayız? diyeceklerine.. Baro yönetimi olarak, sanıkların yanına gidip, destek veriyorlar.. Yani iki yargılamada da darbecilerin yanındalar.
1980 darbesinde kimden yanalar? Onda da darbecilerden. Nasıl? Şöyle.. Sacit Kayasu, Kenan Evren ve arkadaşları için iddianame hazırlıyor.. Dönemin HSYK´sı devreye girip, Kayasu´yu savcılıktan ihraç ediyor.. Kayasu, ?Bari avukatlık yapıp, ekmeğimi kazanayım? diyor. İstanbul Barosu´na başvuruyor. İstanbul Barosu ne karar veriyor? ?Kenan Evren´i darbe ile suçlayarak iddianame hazırlayan kişi, bize üye olamaz? diyor. 12 Eylül darbecilerine desteğini, karınca kararınca böyle gösteriyor..
Bir başka örnek. 2010 referandumunda, hepimiz bağırıyoruz, ?Darbecilerin yargılanmasını isteyenler, referandumda evet oyu kullansın.? İstanbul Barosu yönetim kurulu kararını ilan ediyor: ?Evren ve arkadaşları hakkında zamanaşımı gerçekleşmiştir. Artık yargılanamazlar.? Desteklerini böyle veriyorlar. Neyse ki, ezici çoğunlukla referandumda evet çıkıyor. Ve bugün, İstanbul Barosu´na rağmen, 12 Eylül darbecileri yargılanıyorlar..
Ya 28 Şubat´ta ne yaptılar? Meşru hükümete veryansın etmelerini bir kenara bırakın. 28 Şubat´ın en önemli darbe delili ?başörtü yasağı?nın iptali için AİHM´de açılan davada, ?haklar-özgürlükler yanında? yer almaları gerekirken... Gittiler yasağın yanında durup, ?28 Şubatçıların koydukları üniversitelerdeki başörtü yasağı doğrudur? diyerek darbeciliklerini tescillediler.. Daha ne örneği vereyim.. Bunlar yetmez mi? (Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit)
ADALET BAKANLIĞI´NDAN BARO´YA ŞOK
13.04.2013 14:12 Ali Karahasanoğlu (Yeni Akit): Aylar önce hatırlattık. ?Baro yönetim kurulundaki düşkün üyelerin imzaladığı ruhsatlar, yarın tartışma konusu olacak... Baro Yönetim Kurulu üyeleri hakkındaki iddianame kabul edildiği tarihten sonra verilen bütün avukatlık ruhsatları, iptal olacak. Bu da geri dönülemez zararlara sebebiyet verecek? dedik. İstanbul Barosu´nun çok bilmiş doçenti hiç tınlamadı bile.. ?Biz takır takır ruhsatları düzenleriz, iptal olursa olsun? mantığı ile devam etti, kanunsuz işlemlere..
Ve dün Radikal´den öğreniyoruz ki, Adalet Bakanlığı da, baro yönetimin düştüğünü tespit ederek, iddianamenin kabulü tarihinden sonraki ruhsatnameleri onaylamamış. Ama Bakanlık, belki de devlet ciddiyeti açısından, durumu kamuoyuna açıklamamış. Ya İstanbul Barosu? Ya Barolar Birliği? Onlar niye saklıyorlar, gerçeği.. İstanbul Barosu, her fırsatta, küçücük konuları afişe edip, ?Bakın neler oluyor? diye, kendi lehine kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.. ?Kocası dava açtı, karısı davaya bakacak? diyerek, yüzlerce örneği olan ?karı-koca/savcı-hakim? olabilirliğini, sanki bugüne kadar hiç karşılaşmadığımız bir olaymış gibi takdim ediyor.. Ediyor ama, Cumhuriyet tarihinde hiç karşılaşmadığımız ?onlarca avukatın ruhsatının onaylanmadığı? gerçeğini, devlet sırrı gibi saklıyor..
Çünkü otoritesi kırılacak. Çünkü ?düşmüş oldukları?nın, Adalet Bakanlığı tarafından da kabul edildiği gerçeğini, kamuoyu ile paylaşmış olacak. Çünkü düşkünlüklerinin; çok geniş çevreler tarafından kabul edildiği gerçeğini, artık inkar edemeyecek.. Onun için, gizliyorlar.. Ama sonunda ortaya çıkıyor işte..
Dahası var.. Bu yeni ruhsat alan avukat arkadaşlarımızdan birisi, dava kazandığında.. Davayı kaybeden taraf itiraz edecek.. ?Karşı tarafın adına davaya giren avukat, aslında usulsüz bir ruhsatname ile avukatlık yapmaktadır. Aslında avukat değildir. Çünkü ruhsatnamesini imzalayan kişiler, yetkili baro yönetim kurulu üyeleri değildir. Davanın bozulmasını istiyorum? diyecek..
Yargıtay ne yapsın? Mecbur bozacak kararı.. Alın size, ihtilaf içinde ihtilaf.. Davacı ile davalı arasındaki ihtilaf gitti.. Davacı veya davalının avukatının, gerçekten avukat olup olmadığı tartışması ile, aylar/yıllar geçecek.. Baro´nun düşkün üyeleri diyecekler ki, ?Avukatlık Kanunu´nda, ruhsatların Adalet Bakanlığı´na gönderileceği, onlar onay vermese de ruhsatların düzenleneceği öngörülmüş. Adalet Bakanlığı´nın yapabileceği tek şey, iptal davası açmak. Bu da ruhsatların geçersizliği anlamına gelmez. Mahkeme ileride o yönde karar verirse, iptal kararından sonrası için ruhsatlar geçersiz olur!?
Bakın yavrularım.. Hemen hemen tamamınız, benden yeni avukatlarsınız. Kiminiz cezacı, kiminiz banka hukukçusu. Bir konuya kendinizi hasretmişsiniz, diğer konulardan uzak kalmışsınız. Ben size anlatayım.. Not edin bir kenara.. Yarın dediklerim çıktığında, ?Ali ağabey bize bunları hatırlatmıştı? dersiniz. Başlıyorum, İdare Hukuku dersine.. Birinci husus şu: Avukatlık Kanunu´nda prosedürü uzun uzun anlatılan, ?Barolar Birliği, Adalet Bakanlığı´na yollar. Adalet Bakanlığı iki ay içinde cevap verir..? hikayeleri ile, bu işin hiç ilgisi yok. O prosedür, avukatlığa kabul edilen kişinin kendisinin özelliklerindeki, yeterlilik tartışması ile ilgilidir.. Bizim tartıştığımız konu, şu isimli avukat stajyerinin... Bu isimdeki avukat stajyerinin, avukatlık levhasına yazılmasında hukuka aykırılık olması ile ilgili değil. Ya nedir ihtilaf? İhtilaf şu: Avukatlığa kabul edilmesi gereken stajyerlerin, kimin imzası ile ruhsatlarının düzenleneceği. Benim iddiam şu: Ümit Kocasakal ve diğer düşmüş yönetim kurulu üyelerinin imzası olan ruhsatnameler, ruhsatname değil, bir kağıt parçasıdır. O imzalar, artık avukatlık ruhsatnamesi düzenleyemez.. Yetkisiz kişinin, örneğin bakkal Ahmet amcanın imzaladığı ruhsatname nasıl geçersiz ise, Kocasakal ve ekibinin imzaladığı ruhsatlar da geçersizdir.. Olaya bu pencereden bakın.. Varacağınız sonuç, benimkinden farklı olmayacaktır.. (Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit)
(14 Şubat 2013), son güncel.: (13 Nisan 2013)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Darbeci Baro´ya baskın davası
Baro mahkemeyi eleştirdi, çekti gitti
Darbeci Baro ifadeye direniyor
Kocasakal: Direneceğiz
Darbeci Baro kazanıyor
Darbeci Baro ifadeye çağrıldı
Sanıklar, avukatları ve İstanbul Barosu ortak yapımı ´Balyoz davasını kilitleme´ planı
815 yıl Baro için yatacaklar
Baro´yu endişelendiren tasarı
İstanbul Barosu ile ilgili manşetlerimiz
Yargıda Kontrgerilla örgütlenmesi
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve diğer tüm iddianamelerde arama yap