Türkiye´nin en karanlık yılı olarak bilinen 1993´te şüpheli şekilde hayatını kaybeden siyasetçi, asker ve gazetecilerin aileleri Meclis´e tarihi bir çağrıda bulundu. Uğur Mumcu, Adnan Kahveci, Eşref Bitlis ve Turgut Özal´ın yakınları, faili meçhul ve şüpheli ölümlerde zamanaşımı süresinin kaldırılmasını istedi.
18.01.2013 10:56 Türkiye´nin faili meçhuller ve şüpheli ölümlerle en karanlık yılının 1993´ün üzerinden yirmi yıl geçti. Çok sayıdaki faili meçhul olay ve şüpheli ölüm dosyası bu yıl kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya. 1993´te meydana gelen olaylarla ilgili yargılama açısından 20 yıllık zamanaşımı süresi doluyor. Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Adnan Kahveci, Turgut Özal, Bahtiyar Aydın ve Cem Ersever infaz edilen veya şüpheli şekilde hayatını kaybedenlerden bazıları. 19 yıl sonra başlatılan soruşturma kapsamında Turgut Özal´ın mezarının açılması zamanaşımı tartışmasını gündeme getirmişti. Zira 24 Ocak´ta Mumcu´nun, gelecek ay Eşref Bitlis ve Adnan Kahveci´nin, 17 Nisan´da ise Turgut Özal´ın şüpheli ölümleriyle ilgili zamanaşımı süresi doluyor. 1993´te faili meçhule ve şüpheli ölüme kurban gidenlerin yakınları Meclis´ten konuyla ilgili zamanaşımı süresi dolmadan yasal düzenleme bekliyor.
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın oğlu Ahmet Özal, yıllardır 1993 yılına dikkat çektiğini dile getirerek faili meçhuller ve şüpheli ölümler için zamanaşımının kaldırılması gerektiğini anlatıyor. Özal, “1993 çözülmezse bugünkü PKK müzakereleri de ciddi sonuç vermez.” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile konuyla ilgili geçtiğimiz haftalarda görüşen Ahmet Özal, başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere Meclis´te grubu olan parti liderlerinden de zamanaşımı ile ilgili randevu istedi. Özal, konuyla ilgili kendisine olumlu dönüş geldiğini belirtti.
Yasada yapılacak bir düzenlemenin Türkiye´deki faili meçhullerin ortaya çıkarılması için önemli bir adım olacağını söyleyen Uğur Mumcu´nun ağabeyi Ceyhan Mumcu da, “Anayasa´nın 38. maddesinde düzenleme yapılmalı ve zamanaşımı süresi failin bulunmasından itibaren başlamalı. Bu düzenleme ile katillere de fırsat verilmeyecektir.” diye konuştu.
Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis´in oğlu Tarık Bitlis ise Meclis´ten beklentisinin konuyla ilgili samimi ve somut bir adım atması olduğunu kaydetti. Zamanaşımının karanlığın üstünü örtmek anlamına geldiğine dikkat çeken Bitlis, “Zamanaşımı kaçan kurtulur zihniyetidir. Suç işleyen kişi kaçınca kurtuluyor.” diye konuştu. Eski bakanlardan Adnan Kahveci´nin oğlu Cihan Kahveci ise gerekli adımların atılması için kendilerine düşen bir şey olması durumunda ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
Hukukçular ise zamanaşımı süresi dolduktan sonra faili meçhuller ve şüpheli ölümlerle ilgili gelişme olsa dahi geri dönüşü olmadığını söyledi. İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Şen, faili bulunmadığı takdirde zamanaşımının kesilmediğini söyledi. Şen, “Suçun işlendiği tarihten itibaren 20 yıl dolmuşsa yapacak bir şey kalmıyor. Çünkü bu ölümler 2005´ten önce gerçekleştiği için eski kanuna tabidir. Bu yüzden 20 yıldan sonra rafa kalkar. Daha sonra o şahsı yakalasanız dahi bir şey yapılamıyor. Örgüt ayrı bir suçtur. Zamanaşımından sonra örgüt bulunsa dahi örgütle ilgili ayrı yargılama yapılır ama o ölümle ilgili yargılama yapamazsınız. Örgütten yargılarsınız. Mesela zamanaşımı süresi dolduktan sonra Turgut Özal ile ilgili bir örgüt tespit edildi. Özal´dan dolayı ceza veremezsiniz ancak örgütten yargılanır. 20 yıl dolana kadar şüpheli listesi oluşturulup o kişilerin yakalanması lazım ki zamanaşımı kesilsin.” ifadelerini kullanıyor.
Emekli Başsavcı Reşat Petek ise faili arama kararı olan bir dosya zamanaşımı süresi dolduğunda dosya için düşme kararı verileceğini belirtti. Petek, “Mesela Özal´ın ölümü, 17 Nisan´da süre doluyor. Bu süre uzatma süresini de kapsadığı için artık savcılık bu dosya için takipsizlik kararı verir.” diye konuşuyor. Eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı da “Zamanaşımı dolduktan sonra geri dönüşü yok. Toplam uzama süresiyle birlikte hesaplandığı için sonradan delil ortaya çıksa dahi bir şey yapılamıyor.” diyor. (Hüseyin Keleş / Zaman)
20 yıllık zaman aşımına yaklaşan dosyalar
Aşağıda listelenen olaylara ait soruşturma dosyaları 20 yıllık zaman aşımını tamamladıklarında kapatılmak zorunda kalacaklar. İlk sırada yer alan Uğur Mumcu soruşturma dosyası 6 gün sonra kapanıyor. Sonra kısa aralıklarla çok sayıda diğer dosyalar da birer birer kapanmak zorunda kalacak. Eğer o dosyalara en az bir kişinin ´şüpheli´ sıfatıyla ifadesi konulursa ya da bir arama kararı çıkartılırsa o taktirde savcılığın iddianame düzenleyerek dava açması söz konusu olabilir. Aksi halde dosyalar yasalar gereği kapatılmak zorunda.
24 Ocak 1993: Uğur Mumcu cinayeti
05 Şubat 1993: Devlet Bakanı Adnan Kahveci´nin trafik kazasında ölümü
17 Şubat 1993: Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in uçak kazasında ölümü
17 Nisan 1993: Cumhurbaşkanı Özal´ın kalp krizinden vefatı
24 Mayıs 1993: Bingöl´de 33 asker katliamı
02 Temmuz 1993: Sivas katliamında 37 kişinin ölmesi
05 Temmuz 1993: Başbağlar katliamında 33 kişinin ölmesi
22 Ekim 1993: Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti
04 Kasım 1993: JİTEM kurucusu Binbaşı Cem Ersever cinayeti
MUMCU´YU DA LAÇİNER´İ DE ÖLDÜRMEYİN!
15.01.2013 23:20 Abdurrahman Dilipak (Yeni Akit): Biliyorsunuz, daha birkaç gün önce Yeni Akit´e 3 bomba attılar.. Ardından Laçiner iki gazetenin adını vererek, başına bir iş gelirse bu gazetelerin sorumlu olacağını söyledi.. Evet birileri iş üzerinde yine.
Bu arada daha çarpıcı bir iddia atıldı ortaya.. Mumcu suikastı davası 10 gün içinde yeniden açılmazsa, 20 yıllık zamanaşımı süresi dolacağından dava düşecek.. Sadece Mumcu suikastı davası değil, Adnan Kahveci suikastının zamanaşımına uğraması için sadece 22 gün kaldı.. Eşref Bitlis suikastı için 34 gün, Özal suikastı için 58 gün.. Yani iki ay içinde 4 faili belli davanın düşmesi sözkonusu. Bana kalırsa bu 4 davanın maktülleri, iki ay içinde eğer dava açılmazsa, bir hukuk cinayeti ile bir kez daha öldürülecekler.. Mumcu ailesi ya da CHP, eğer gerçekten Mumcu´nun manevi mirasına sahip çıkmak istiyorlarsa konuyu gündem dışı Meclis´e getirtebilirler..
Mumcu suikastı aydınlanırsa ben de, benim gibi düşünenler de aklanacak.. Mumcu davasının takipçisi olmak, aynı zamanda benim onur mücadelemdir, bu anlamda.. Biliyorsunuz, bu cinayeti işleyenler, kanlı bıçaklarını, bizim kapımızın önüne bırakıp kaçmak istemişlerdi.. Böylece ikinci bir cinayet daha işlemenin ötesinde, bir de karşı taraftan cinayet işleyerek, düşünce farklılıklarından yola çıkarak toplumsal bir cinayetle suikast planlarını taçlandırmak istiyorlardı..
Aynı zamanda, kamu vicdanına yönelik bir suikast gerçekleşecek.. Onun için Meclis´e, hükümete, iktidar ve muhalefete, insan hakları, hukuk ve basın örgütlerine, barolara büyük görevler düşüyor.. Belki, farklı gibi gözüken bu davaların hepsi, tek bir iddianame kapsamında değerlendirilebilir. Tek bir dava ile bu süre kesilebilir. Basın bu konudaki uyarılarını sürdürüyor. En son bu haber rotahaber´in manşetindeydi!
Bana kalırsa zaten, bu cinayetlerin faillerinin hepsi aynı örgüt. Cem Ersever´i de ekleyin buna. Cem Ersever´i öldürenin öldürülmesini de ekleyin.. Bu işin ucu, İncetahtacı´ya, Muhsin Yazıcıoğlu´na kadar uzanır.. Bahtiyar Aydın, Sıvas-Başbağlar ve daha bir sürü olay.. Belki 1993 yılı cinayetleri tek bir dosyada birleştirilebilir..
Belki bu suikasta kurban gidenlerin aileleri bir araya gelerek ortak bir girişim grubu oluşturabilir.. Eğer bu cinayetlerin üstü örtülecek olursa, yargı sanık durumuna düşer. Hepimiz bu durumdan sorumlu oluruz.. Adalet Bakanlığı´nın bu noktada harekete geçmesi gerek. Nasıl Sıvas ve Başbağlar yeniden ele alınıyorsa, bu cinayetler konusunda da bir irade ortaya konabilir.. Tekrar söylüyorum, aslında o dönem cinayetleri, aynı merkezin işi.. Bunlar aynı senaryonun bir parçası.. Evet! Bir kişiye yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma karşı yöneltilmiş bir tehdittir..
Yeni Akit ve Laçiner´e yönelik saldırı ve tehditlerin kaynağına ulaşabilmek için 20 yıl öncesine gitmek gerekebilir.. Eğer bu davalar düşerse, tehditler artacak ve birileri işlediği cinayetin yanına kâr kaldığını görünce yeni hedeflere yönelecektir.. Yargı eğer görevini yapmazsa, “haksızlıklar karşısında susanlar” arasına katılacaktır. Adalet mülkün temelidir.. Zalimlerin yargının elinden kaçmasına izin vermeyin, sonra gün gelir o bela sizi de bulur, o ateş sizi de yakar. Ne denmiştir: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste..
CHP, Mumcu cinayetinden yola çıkarak, gerçeğe ulaşırsa, belki o zaman avukatlığını üstlendiği çevrelerin gerçek yüzünü görür de vazgeçer tutumundan. Kılıçdaroğlu, kardeşinin inşaat bekçiliği üzerinden siyasi rant sağlayamaz.. Hatırlatayım, bazı basın mensupları, bu işi bir dürüstlük nişanesi gibi görürken, iş bitirici çevreler, beceriksizlik olarak gördü, dürüst insanlar, aile ve dost çevresi açısından vefasızlık olarak, esnaf, vatandaş ise iş bilmezlik, vasıfsızlık, tembellik olarak! Kendi kardeşine sahip çıkmayan biri nasıl memleket evlatlarının derdine derman olacak ki! Kelin ilacı olsa önce kendi başına çalar zira! Hem zaten, Kılıçdaroğlu´nun cemaziyel evvelini de bilmiyor değiliz.. Bu işlerle CHP imaj tazeleyemez, eğer gerçekten ciddi bir iş yapmak istiyorlarsa Mumcu´ya sahip çıksınlar.. Eğer bu iş zamanaşımına uğratılırsa, bile bile ve göz göre göre, birileri, bu katillere yardım ve yataklık etmiş, katillerle işbirliği yapmış ve onları korumuş, cinayetin üzerini örtmüş olacaktır! Selâm ve dua ile.. (Abdurrahman Dilipak / Yeni Akit)
(18 Ocak 2013, 10:56)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Zaman aşımı fırtınası yaşanacak mı?
Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili manşetlerimiz
Orgeneral Eşref Bitlis´in şüpheli ölümü manşetlerimiz
Turgut Özal´ın şüpheli ölümü manşetlerimiz
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti manşetlerimiz
Albay: Bitlis´in ekibi öldürülecek
Fotoğraftaki 10 subaydan 7´si öldü
Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu
PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz
Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap