12 Eylül 1980 askeri darbesini yapan generaller Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya´nın sanık olduğu davanın 11. duruşması görüldü. Duruşma sonunda alınan ara kararlarda, kovuşturmanın genişletilmesine, eski Bakan Gün Sazak cinayeti belgelerinin istenmesine, 1 Mayıs 1977 katliamı öncesi Intercontinental otelde kaldığı ileri sürülen yabancı ülke ajanlarıyla ilgili bilgilerin istenmesine karar verildi.
22.11.2012 10:05 12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davanın 11. duruşması Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde başladı. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmaya, sanıkların avukatı Bülent Hayri Acar, müdahilliğine karar verilen TBMM Başkanlığı, Başbakanlık, CHP, MHP ve DİSK´in de arasında yer aldığı bazı tüzel kişilerin avukatları ile diğer bazı müdahiller ve avukatları katılıyor. Sanıklar Evren ve Şahinkaya duruşma salonuna gelmedi. Ekrana sanık Kenan Evren ile Şahinkaya´nın görüntüsü duruşma salonundaki 4 LCD ekrana yansıtıldı. İki sanık da dün olduğu gibi yataklarında ve dünkü giysileriyle görüldü.
Dün Evren ve Şahinkaya savunmalarını yapmıştı. Duruşmada, sanıkların yanında birer naip hakim bulunuyor. Hakimler, sesli ve görüntülü sistem üzerinden, Evren ve Şahinkaya´nın yanında bulunan kişileri tutanağa yazdırdı.(Cihan, AA)
EVREN HİÇBİR SORUYA CEVAP VERMİYOR
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada katılanların tutanağa geçirilmesinin ardından müdahil avukatlarından Hasan Ürel söz alarak, Evren´e bir dizi soru yöneltti. Ürel´in ilk sorusu, ´Basında yer alan demecinizde, Abdi İpekçi´nin öldürülmesine üzüldüğünüzü belirttiniz. Üzülmenizin nedeni nedir? Cevap verecek misiniz?´ oldu. Evren, soruyu ´Hayır, cevap yok´ diye yanıtladı. Avukat Ürel, sorulara yanıt verilmemesine saygı duyduğunu belirterek, ´Ancak, sorduğum sorularda lehinize olan bir şey varsa neden cevap vermeyesiniz?´ dedi. Ürel, sanığın kimi sorulara yanıt verip vermemeyi avukatıyla değerlendirmesi için gerekirse süre tanınabileceğini ifade etti.
Bu sırada Evren´in avukatı Bülent Acar ayağa kalkarak, müvekkilinin soruları yanıtlamayacağını belirttiğini kaydederek, müvekkiline soru sorulmadığını, iradesine müdahale edilmeye çalışıldığını savundu.
Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, Acar´dan yerine oturmasını istedi ve ´Biz bunu soru olarak kabul ediyoruz´ dedi.
Ürel, daha sonra Evren´e sorularını sormayı sürdürdü. Ürel´in sorularından bazıları şöyle:
´Yönetime el koyduktan sonra Abdi İpekçi cinayetini soruşturma gereği duydunuz mu?´, ´Darbe ortamının hazırlanmasında Abdi İpekçi cinayetinin katkısı olabilir mi?´, ´Bu cinayetler toplumda yaygın bir güvensizlik duygusu yaratmış mıdır?´, ´Bunlarla demokrasinin askıya alınması için ordunun tek kurtarıcı olduğu fikrinin yerleşmesi amaçlanmış olabilir mi?´, ´İpekçi cinayeti ve katilin kaçırılması basit bir olay olarak görülebilir mi?´, ´Bunun, devlet içinde çete tarafından işlenmiş bir cinayet olduğunu düşünür müsünüz?´, ´1978´de evinin önünde öldürülen Savcı Doğan Öz, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit´e bir rapor vermişti. Raporda, ´Demokrasiyi askıya almak isteyen güçler faaliyettedir, devletin içinde yasadışı unsurlar vardır´ deniliyordu. Böyle bir rapordan haberiniz var mı?´, ´Öz´ün öldürülmesinde Özel Harp Dairesi ve Özel Kuvvetler´in etkisi olabilir mi?´, ´Abdullah Çatlı ve ekibinin, Ermeni terör örgütü ASALA´ya karşı yapılan mücadelede kullanılması türü çabalar için Milli Güvenlik Konseyi´nde bir görüşme oldu mu?´, ´İşkence iddialarıyla ilgili soruşturma emri verdiniz mi? 191 civarında insanın cezaevinde ve Emniyette öldürülmesi konusunda hemen hiç mahkumiyet kararı verilmemesini askeri yetkililerin koruma güdüsüne bağlamak mümkün mü?´
Müdahil MHP´nin avukatı Yücel Bulut´un Evren´e yönelttiği sorulardan bazıları ise şöyle:
´MHP´ye bombalı ve silahlı saldırı düzenlenmiş, 2 partili hayatını kaybetmiştir. Bahçelievler Polis Karakolu´na 50 metre mesafedeki olayla ilgili bazı kişiler tutuklanmıştır. Bu provokasyonlara tepki göstermekten imtina etme gerekçeniz nedir? Bu provokasyonları, sizi iktidara taşıyacak sinsi bir planın yapı taşları olarak mı gördüğünüz için kınama gereği duymadınız?´, ´Askeri müdahale gece 04.00´te başlamış olmasına rağmen MHP Genel Merkezi 3 saat önce aranmaya başlanmıştır. Askeri müdahaleye saatler kala, bir askeri savcının bir partinin genel merkezini basması konusunda emriniz var mı? Usulsüz ve yasa dışı arama faaliyetine ilişkin soruşturma açılmasını talep ettiniz mi, bu konuda size intikal eden bilgi oldu mu?´, ´MHP hakkında soruşturma ve kovuşturma açılması konusunda Milli Güvenlik Konseyi nasıl bir karar alma süreci gerçekleştirmiştir?´, ´Milli Güvenlik Konseyi´nde MHP´ye soruşturma açılmasını istemeyenleri sizin ikna ettiğiniz söylenmektedir. Doğru mu?´, ´Milli Güvenlik Konseyi kararı ile faaliyetleri durdurulmuş siyasi partileri kapatmanızın sebebi nedir?´, ´MHP ve ülkücü kuruluşlar davasında Türkeş´in ceza alması konusunda özellikle ısrarcı olduğunuz ve yargı organlarına tavsiye ve telkinlerde bulunduğunuz doğru mu?´, ´Darbe öncesinde hayatını kaybeden Gün Sazak´ın korumasının çekilmesi konusunda bilginiz var mı? Bu konuda soruşturma yapmamanızın sebebi nedir?´, ´12 Eylül sonrasında yaptığınız açıklamalarda, MHP ve mensuplarını ´sapıklıkla´, ´sapık fikirlere sahip olmakla´ itham ettiniz. Savunmanız esnasında ´12 Eylül ile ilgili hükmü ancak tarih verecektir´ dediğinize göre, 12 Eylül sürecindeki tüm insanlık dışı muameleler dikkate alındığında, tarih, ´sapık´ ve ´sapık fikirlere sahip´ sıfatını kime verecektir? Bu konuda bir kanaatiniz var mı?´
Bugünkü duruşmada müdahil avukatları Kenan Evren´i soru yağmuruna tuttu. Müdahil avukat Fikret Babaoğlu, o dönemde 11 ay işkencehanede kaldığını belirterek, ?Yanımdaki 4 arkadaşım bu işkencehanede öldü? diyerek arkadaşlarının fotoğraflarının yer aldığı gazete sayfasını gösterdi. Babaoğlu, Evren´e yönelik, (Biz ihtilale teşebbüs etmedik, ihtilal yaptık. Bizi yargılayamazsınız) derken, herhalde Balyozcuları kastettiniz. Balyozcular ceza aldı, Yargıtay´da. Sarıkız, Ayışığı, Eldiven darbe planları, hepsi sizi örnek aldı. Ayıp etmediniz mi bu topluma? Vicdanınız sızlıyor mu? ´Tarih beni yargılar diyorsunuz´ işte tarih önünde yargılanıyorsunuz, tarih sizi yargılıyor. Topluma iyi bir miras bıraktığınızı düşünüyormusunuz? Vicdanınız sızlıyor mu? Yalakalık olsun diye önünüzde deve kesilecekti, vicdan gösterip kestirmediniz. Deveye gösterdiğiniz vicdanı işkence görenlere karşı göstermediniz. Niye bu vicdanı işkencecilere karşı da göstermediniz? Aydınları sevmezdiniz. Aziz Nesin´e vatan haini dediniz. Sonra resme başladınız, sanat dünyasına girdiniz. Aydın dünyasına karşı fikriniz değişti mi? Sizi anlatan ´Netekim´ kitabını size göndermemi istermisiniz? Kitapta Nazım Hikmet´in barış şiirlerinin size gönderildiği, sizde bunları uçak yapıp düşmana atmışınız diye olaylar anlatıyor. sorular yöneltti.
Evren, ilk birkaç sorunun ardından yalnızca ´Hayır´ ve ´Cevap yok´ ifadelerini kullanırken, sonraki soruların ardından tamamen sessiz kaldı. Beyaz gömlek üzerine siyah kazak giyen Evren, sorular sırasında pet şişeden su içti. Evren´in masasının yanındaki ilaç kutuları dikkati çekti. Duruşmaya daha sonra ara verildi. (AA)
Av. Aydın Erdoğan, sanık Evren´e açık sözlü insan olup olmadığını sordu. Evren ise hayır anlamında sağa sola kafasını salladı. Bu davranış duruşma salonunda gülüşmelere yol açtı, ardından Evren de güldü. 6 Haziran 2011 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğine detaylı ifade vermişsiniz, hatırlıyor musunuz? sorusuna ise Evren, ´hatırlamıyorum´ anlamında yüz hareketi yaptı. Av. Erdoğan da hafızasının yerinde olduğunu, biraz düşünmesi halinde hatırlayacağını kaydetti.
Netekim sözünü siz seversiniz diyen Erdoğan, Bana pasaport vermediniz, verseydiniz yurt dışına gidip avukat değil hoca olurdum. İyi ki vermemişsiniz yoksa tarihin bu güzelliğini yaşayamazdım. ifadelerini kullandı. Bu sözler salonda gülüşmelere yol açtı.
Avukat Öztürk Türkdoğan, kendisinin İnsan Hakları Derneği Başkanı ve Ahmet Türk´ün müvekkili olduğunu söyledi. Kürtçenin neden yasaklandığını soran Türkdoğan, Evren´den susmasının bu aşamada bir anlamı olmadığını belirterek, bildiklerini söylemesini ve gelecek kuşakların bunları öğrenmesini ifade etti. Dünyada bütün darbecilerin yargılandığını hatırlatan Türkdoğan, mahkemenin de Evren´e hak ettiği cezayı vereceğini vurguladı.
Evren´den Kürt sorununda uyguladığı şiddet ve asimilasyonun nelere mal olduğunu bir kez daha düşünmesini isteyen Türkdoğan, zorunlu din dersini neden koyduğunu sordu. Gözaltında kaybolanları da soran Türkdoğan, halen bu insanların cesetlerine ulaşılamadığını belirterek Berfo ananın sorularını soruyorum ´Cemil Kırbayır nerede? Sana hakkımı helal etmiyorum. İki elim yakanızda?´ Berfo anadan özür dileyecek misiniz? Tarih önünde adınız darbeci olarak kalacak. Bu bir ihtilal değildir. şeklinde konuştu.
Remzi Çayır da mahkeme heyeti üzerinden Evren´e bir soru yöneltti. Evren´in cezaevine gelerek Bunları yatırın gereğini yapın dediğini aktaran Çayır, başka vakitlerde de Evren´in cezaevine geldiğini belirterek, işkencelerden sorumlu olduğunu ifade etti. Bu sözler zapta geçirildi.
Bu arada müdahil avukatları Evren´e gazeteci Abdi İpekçi ile ilgili sorular da yöneltti. Müdahil avukatlarının, ?Siz Abdi İpekçi´nin öldürülmesinden üzüntü duyduğunuzu beyan ettiniz. İpekçi´nin öldürülmesinde karanlık döneme işaret etmesi, diyalogtan yana tavır belirlemesi etken olabilir mi? Darbeye ortam hazırlanması açısında bu cinayet işlenmiş olabilir mi? Abdi İpekçi´nin öldürülmesinden üzüntü duyduğunuzu söylediniz peki yönetimi ele aldığınıza bunu araştırma gereği duydunuz mu? Cinayetinin nedeni nedir diye soruşturuldu mu?? soruları da yanıtsız kaldı.
Duruşmaya öğle arası verildi. Evren, araya kadar olan bölümde, müdahiller ve avukatların sorularının hiçbirini yanıtlamadı.
SALONDAN NOTLAR
Bugünkü duruşmada telekonferans bağlantısında sıkıntılarda yaşandı. Sanıklarla birkaç kez bağlantı kesildi. Kenan Evren, yöneltilen hiçbir soruya yanıt vermezken, bazı sorular karşısında gülümseyerek veya başını salayarak tepki gösterdiği görüldü. (Cihan, Hürriyet)
-Avukat: ´Asmayalımda besleyelim mi?´ dediniz, 32 yıldır sizi besliyoruz-
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde 12 Eylül 1980 askeri darbe döneminde idam edilen Erdoğan Yazgan´ın kız kardeşi Sabire Yazgan Serin, sanık Kenan Evren´e sorular yöneltti. Serin´in Bizim canlarımızı idam ederken, ´Asmayalım da besleyelim mi?´ demiştiniz. Biz 32 yıldır vergilerimizle sizi besliyoruz. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? şeklindeki sorusu karşısında Evren, yine sessizliğini bozmadı.
TBMM kararı olmadan ve rüşvet almış bir hakimin verdiği kararın sizlerce onaylanmasıyla abimlerin idam edilmesi, sizinki gibi faşist bir rejim dışında olabilir miydi? diyen Serin, şöyle devam etti: Kendinizi abimlerin katili olarak hissediyor musunuz? İstanbul´daki evimizin kapısı çalındı. Babama, ´Oğlunuz idam edildi, cesedi alacak mısınız?´ dediler. Sizin de kızlarınız var. Böyle bir ölüm haberi almak ister miydiniz? İzmit´e giden babam, abimin son mektubunu almak istedi. Savcı oyaladı. Akşam üzeri ´Emir geldi, mektupları veremeyeceğiz´ dediler. O emri veren siz miydiniz? Abim yalnız donu üzerinde olduğu halde, cezaevinin battaniyesine sarılı olarak tabuta konuldu. Onlarca polis ve jandarma eşliğinde mezarlığa getirildi. Mezarlıkta bizler, zorla ve hileyle oradan uzaklaştırıldık. Abimin bedeni, o eski battaniyeye sarılı halde çukura atıldı. Abime karşı son görevlerimizi yerine getirmemizin engellenmesinde sizi suçlu bulmam doğru değil mi? Bizim canlarımızı idam ederken, ´Asmayalım da, besleyelim mi?´ demiştiniz. Biz 32 yıldır vergilerimizle sizi besliyoruz. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Yüreksiz olduğunuz için mi bu sorulara yanıt vermiyorsunuz?
-´Çatlı´yla Kırcı´nın idamını durdurmak için pazarlık yapıldı mı?´-
Müdahil avukatlardan Osman Başer ise sanık Evren´e Abdullah Çatlı´yla, Haluk Kırcı´nın idamını durdurmak için pazarlık yapıldı mı? sorusunu yöneltti. İdam kararlarını imzalarken elinizin titremediği ve ´Allah taksiratlarını affetsin dediğiniz´ doğru mu? diye soran Başer, Mamak Askeri Cezaevi´nde, Almanya´da Yahudilere giydirilen giysileri bize giydirdiniz. Bundan rahatsızlık duyuyor musunuz? sorusunu sordu. Ancak Evren, soruların hiçbirine cevap vermedi. Avukat Mehmet Rıfat Bacanlı da Abdullah Öcalan´ı tanıyıp tanımadığını, Apocular adlı örgütün PKK´ya dönüşmesinde etkisinin olup olmadığını sordu.
DURUŞMA SALONUNDA GİZLİ YA DA MİT KAMERASI YOK
Devam eden duruşmada Mahkeme Başkanı, salonda gizli kamera olduğu yönündeki iddialara açıklık getirdi. Mahkeme başkanı, ?Salonda ne gizli ne de MİT kamerası var. Sadece telekonferans yapılması için kurulan kameralar bulunuyor? dedi.
Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Başkanlığı´nın Evren ve Şahinkaya başta olmak üzere birinci ve ikinci derece yakınlarına ait 1.1.1979-24.9.2012 tarihlerindeki mal varlıklarında meydana gelen esaslı değişmelerle ilgili raporunun gönderildiğini açıkladı. Bu raporun bir örneğinin de Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu´na iki klasör halinde gönderildiğini ifade etti.
TALEPLER
Cumhuriyet Savcısı Cemil Tuğtekin de MHP´li Gün Sazak suikastıyla ilgili MİT ve Emniyet´te bilgi veya belgenin bulunup bulunmadığının sorulmasını talep etti. Meclis Darbeleri Araştırmaları Komisyonu´nun hazırlayacağı raporun bir örneğinin mahkemeye gönderilmesini isteyen Tuğtekin, Bayrak Harekat Planı´nı hazırlayan Haydar Saltuk´un başında bulunduğu çalışma grubuyla ilgili da Genelkurmay´dan bilgi ve belge sorulmasını talep etti. Yeni müdahillik taleplerinin ise duruşmanın geldiği aşama göz önüne alınarak reddedilmesi istendi. Mahkeme heyeti ara karar için duruşmaya ara verdi. (Cihan)
KOVUŞTURMA GENİŞLİYOR: GÜN SAZAK ve 1 MAYIS BELGELERİ İSTENECEK
Davanın 11. duruşması tamamlandı. Mahkeme heyeti aldığı ara kararları açıkladı.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Eylül davasında kovuşturmanın genişletilmesine karar verdi.
Mahkeme, MİT´e yazı yazılarak 1 Mayıs 1977 olayları öncesinde İntercontinental Oteli´ne yerleştikleri iddia edilen yabancı ülke ajanlarıyla ilgili ellerinde bulunan belgelerin istenmesine karar verdi.
Mahkeme, MİT Müsteşarlığı ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı´ndan, 27 Mayıs 1980´de öldürülen eski Bakan Gün Sazak´a yönelik eyleme ilişkin herhangi bir bilgi bulunup bulunmadığının sorulmasına karar verdi.
Mahkeme, 12 Eylül darbesi planı olarak bilinen Bayrak Planı Harekatı ile ilgili Genelkurmay´dan ve MİT´ten bilgi istenmesine karar verdi.
DAVA 17 OCAK 2013´E ERTELENDİ
Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanacak raporun incelenmek üzere istenmesi kararını da veren mahkeme, duruşmayı 17 Ocak 2013´e erteledi.
12 EYLÜL´ÜN ´BAYRAK´ KOD ADLI DARBE PLANI BALYOZ DAVASI EK KLASÖRLERİNDE
23.11.2012 16:58 12 Eylül darbesi yargılamasını yapan Ankara 12.Ağır Ceza Mahkemesi´nce, soruşturma aşamasından Genelkurmay Başkanlığı´ndan istenen ancak olumsuz yanıt verilen Bayrak Harekat Direktifi´nin 22´inci kopyası Balyoz belgeleri arasında çıktı. 12 Eylül darbe planı, sarı saman kağıda yazılmış. Yer yer dolmakalem ve kurşun kalem kullanılan belgeler, 2003 yılında yapılan Balyoz darbe planında başucu belgesi olmuş. 12 Eylül darbesini hazırlayan Bayrak harekat direktifi ile Balyoz harekat planı neredeyse kopya çekilmiş denecek kadar benzerlikler gösteriyor. TSK´nın mevcut kanun ve yönetmeliklerine göre kıymetli evrakların belli bir süre sonra imha edilmesi gerekiyor. Buna rağmen 1.Ordu, 1980´deki bir evrakı 2003 yılına kadar geçen 23 sene imha etmedi.
Ankara 12.Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Ocak 2012´de hazırladığı duruşmaya hazırlık tutanağında Genelkurmay´dan darbe öncesi Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının yaptığı toplantıların tutanaklarını gönderilmesini istemişti. Ancak Genelkurmay mahkemeye bu tutanaklar yerine, 4 cilt halinde Sıkıyönetim Koordinasyon Kurulu toplantılarının yazıya dökülmüş bant kayıtlarını gönderdi. Belgeler arasında Bayrak Harekat Planı´nın güncellenmesine ilişkin belgeler de yer aldı. Belgenin aslının olmadığı belirtildi. Bayrak Harekat Direktifi, Balyoz davası belgeleri arasında yer alıyor.
VARLIĞI BALYOZ SANIĞININ NOTLARINDAN
Balyoz darbe planı sanıkları arasında yer alan 1.Ordu Harekat Başkanı Süha Tanyeri için yaptırılmış A5 boyutundaki not defteri sayfasında, Bayrak Harekat Direktifi bilgisi yer aldı. Türkiye´de sadece 22 kopya çoğaltılmış olan 12 Eylül darbe planı ile ilgili imha edilmemiş tek nüsha, 1.Ordu´da ele geçti. Sarı saman kağıda yazılmış, yer yer dolma kalemle ve kurşun kalemle ilavede içeren 30 yıllık orijinal evrak, bu anlamda antika değeri de taşıyor.
İMHA EDİLMEDEN SAKLANDI
Yer yer dolmakalem ve kurşun kalem kullanılan belgeler, 2003 yılında yapılan Balyoz darbe planında başucu belgesi olmuş. 12 Eylül darbesini hazırlayan Bayrak harekat direktifi ile Balyoz harekat planı neredeyse kopya çekilmiş denecek kadar benzerlikler gösteriyor. TSK´nın mevcut kanun ve yönetmeliklerine göre kıymetli evrakların belli bir süre sonra imha edilmesi gerekiyor. Buna rağmen 1.Ordu´nun 1980´deki bir evrakı 2003 yılına kadar geçen 23 sene imha edilmeden muhafaza edildi.
KİMLER TUTUKLANACAK, FİŞLEMELER
12 Eylül darbe planına ilişkin belgelerden, tüm tutuklanacaklar listesi, fişlemeler, kapatılacak dernekler listesi, vakıflar, sivil toplum kuruluşları ve yöneticilerinin isimlerinin de yer aldığı binlerce kişinin adı soyadı doğum tarihi ve doğum yeri bilgileri yer alıyor. Aynı yapı Balyoz darbe planında da sürüyor. Balyoz darbe planında da İstanbul´un Avrupa yakasında 120-135 bin, Anadolu yakasında ise 60-75 bin kişinin militan olarak fişlendiği gözlendi. Bu militanların etkilediği kişi ise 210 bin olarak yer aldı.
Bayrak Harekat Direktifinde Kürtçülük faaliyetlerinde bulunanlar, Ülkücüler, aşırı sağ ve aşırı sol gruplar tek tek belirtilerek, kişilerin isimleri de detaylı biçimde yer almıştı. Aynı şey Balyoz darbe planında da tekrarlanmış. Radikal irtica grupları, sağ ve sol terör örgütleri ile ilgili detaylı bilgiler yer aldı.
DIŞ TEHDİT AYNI
Bayrak Harekat Direktifi´nde dış tehdit algısı Ülkemizdeki etnik grupların muhtemel ayaklanmalarının dış müdahaleleri davet edebileceği, Doğu ve Güneydoğu Anadolu´dan kaynaklanan bölücü iç tehdidin Yunanistan ve Kıbrıs Rumları ile birlikte Türkiye için büyük tehliye olabileceği diye anlatıldı. Balyoz darbe planında da aynı tehdit yer aldı. Ancak bu dış tehdidin asıl maksadı örtme olduğu yorumları yapıldı. Balyoz sanığı Çetin Doğan´a ait olduğu ileri sürülen ses kayıtlarında Yunanistan meselesi tali bir meseledir siz bizim asıl maksadımızı anlamışsınızdır demesi bu algıyı daha güçlendirdi.
BİRİ DİREKTİF DİĞERİ PLAN
Bayrak Harekât Direktifi ile Balyoz Harekât Planı belgeleri üzerinde yapılan incelemede, iki planının da birbirine çok benzediği görüldü. Sadece gözle görülür iki farklılık tespit edildi. Bunlardan ilki, Bayrak Harekat Direktifi isminde Genelkurmay Başkanlığınca hazırlandığını belli eden direktif kelimesi yer alıyor. Balyoz Harekat Planı´nın ise ordu komutanlığı seviyesinde hazırlandığını gösteren plan kelimesi farklılığı oluşturdu. Askeri literatürde Genelkurmay Başkanlığının emri direktif, kuvvet komutanlığının hazırladığı planlar veche ve ordu komutanlıklarının hazırladıkları dokümanlar ise plan olarak isimlendiriliyor.
İki plan arasındaki diğer fark ise, birincisinin sararmış sayfalar üzerine daktilo ile yazılmış olması. Balyoz planı ise Power Point sunuları, CD´ler ve printer çıktıları üzerinde olan günümüz teknolojisi ile hazırlanmış. (Lütfi Kaplan / Star)
MİT, 1 MAYIS BELGELERİNİ MAHKEMEYE GÖNDERDİ
15.01.2013 21:14 MİT, 1977´deki kanlı 1 Mayıs ile Gün Sazak´ın 27 Mayıs 1980´de öldürülmesine ilişkin mahkemenin yazısını yanıtladı. MİT, 12 Eylül davasını gören Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesine, 1977´deki kanlı ?1 Mayıs olayları öncesinde İstanbul Yeşilköy Havaalanı´na indikten sonra Intercontinental Oteli´ne yerleştiği iddia edilen yabancı ülke ajanları hakkında Müsteşarlık kayıtlarında herhangi bir bilgiye rastlanılmadığını? bildirdi. MİT, 1977´deki ?kanlı 1 Mayıs? ile Gün Sazak´ın 27 Mayıs 1980´de öldürülmesine ilişkin mahkemenin yazısını yanıtladı. Sazak cinayetine ilişkin İçişleri Bakanlığı da 2 sayfalık bilgi notunu mahkemeye yolladı.
MİT´İN 1 MAYIS 1977´YE İLİŞKİN YANITI
MİT´in 7 Ocak 2013 tarihli yazısında, ?talep üzerine Müsteşarlık kayıtlarında yapılan araştırma neticesinde, 1 Mayıs 1977 olayları öncesinde İstanbul Yeşilköy Havaalanı´na indikten sonra Intercontinental Oteli´ne yerleştikleri iddia edilen yabancı ülke ajanları hakkında herhangi bir bilgiye rastlanılmadığı? bildirildi. Müsteşarlık, eski Gümrük ve Tekel Bakanı ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak cinayeti konusunda ise 3 sayfalık bilgi notunu mahkemeye gönderdi. Üst yazının buna ilişkin bölümünde, eylem öncesinde teşkilata intikal eden herhangi bir bilgi veya emare bulunmadığı ifade edildi ve mevcut bilgilerin, eylemin gerçekleştirilmesinin ardından derlenenlerden ve yakalananların emniyetteki ifadelerinden ibaret olduğu kaydedildi.
GÜN SAZAK CİNAYETİ
Bilgi notunda Gün Sazak´ın öldürülmesi eylemiyle ilgili olarak yakalanan şahısların ifadelerinin tetkiki neticesi, eylemin yapılması hususunun dönemin Dev-Sol Ankara Sorumlusu ´Selçuk´ kod Mehmet Edip Eranıl tarafından gündeme getirildiği ve Dev-Sol Lideri Dursun Karataş´a iletildiği bildirilerek, şunlar kaydedildi: ?Karataş´ın 25 Ekim 1980 tarihinde yapılan mülakatında ´Öneriyi uygun bulduğu ve detaylı istihbarat yapılması talimatı verdiği´ hususlarının öğrenildiği, eylemden üç ay sonra ilk olarak Zafer Özcan (İstanbul´da MİT mensubu Refik Sönmez´in öldürülmesi eyleminde Dev-Sol mensubu Sadık Çelik ile beraber yer almıştır) isimli örgüt mensubunun yakalandığı, anılanın ifadeleri neticesinde eyleme iştirak eden Dev-Sol Ankara kadrolarının ileri gelenlerinden Levent Babacan´ın da yakalandığı, anılanların verdikleri ifadelerde, söz konusu eylem ile ilgili istihbaratın Dev-Sol´un Ankara yapılanmasının ileri gelenlerinden Cengiz Gül ve ´Gamze´ ad/kod tarafından yapıldığı (tespit edilmiştir.)?
Bilgi notunda, eylemden bir gün önce Eranıl, Gül ve ?Sarı Levent? lakaplı Levent Babacan´ın Çankaya Çay Bahçesi´nde bir araya geldikleri ve eyleme Babacan´ın da katılmasının teklif edildiği aktarılarak, Gül ile çocukluk arkadaşı olan ve ileri seviyede samimiyeti bulunan Babacan´ın teklifi kabul ettiği belirtildi.
Babacan´ın ifadesine göre, 27 Mayıs 1980´de saat 19.00 sularında, Gül, Babacan, Eranıl ve Özcan´ın, Gün Sazak´ın ikameti çevresinde beklemeye başladıkları, Sazak´ın 01.00 sularında Mercedes marka aracıyla geldiği, araçtan inmesinin ardından Gül tarafından vurularak öldürüldüğü, olay yerinden ilk olarak yaya, bilahare ayrı ayrı taksilerle kaçtıkları anlatılan notta, şöyle denildi: ?Eylemde Gül´ün kullandığı silahın ve Babacan´da bulunan silahın anılan tarafından Dev-Sol mensubu Cem Öz´e iletildiği, eylemin Dev-Sol tarafından üstlenildiği bilgisinin basın organlarını telefon ile arayan Z. Özcan tarafından bildirildiği, eylemden üç gün sonra Gül ve Özcan´ın otobüsle İzmit´e gittikleri, Gül´ün İzmit´ten İstanbul´a geçtiği, Gül´ün sorunsuzca İstanbul´a gittiği bilgisini Eranıl´a bildirmek için Özcan´ın Ankara´ya döndüğü, Babacan´ın ise eylemden on beş gün sonra Ankara Sorumlusu Eranıl ile temasa geçmek amacıyla 12 Eylül öncesi CHP milletvekili olan Ahmet Altun´un kardeşi Cemal Kemal Altun ile irtibata geçtiği, ilk olarak Eranıl´ın yardımcısı konumundaki Mehmed Kod Hacı Eliaçık ile telefonda görüştüğü, anılan kanalıyla Eranıl ile bir araya geldikleri, söz konusu görüşmenin ardından Babacan ve Öz´ün İstanbul´a geçtikleri, İstanbul´da Gül ve Özcan ile görüştükleri, 12 Eylül ihtilalinden sonra Gün Sazak cinayeti nedeniyle aranılan Eranıl, Eliaçık, Gül ve Altun´un illegal yollardan yurt dışına kaçtıkları hususları tespit edilmiştir.?
?Söz konusu şahıslar hakkında devam eden istihbari çalışmalar kapsamında Eranıl´ın 2008 itibarıyla Almanya Duisburg´da ikamet ettiği ve ´Ay Cafe´ isimli işyerini işlettiği? bildirilerek, Eranıl´ın Türkiye ´den kaçmasının ardından Almanya ve Fransa istihbarat servisleriyle ilgili bilgi paylaşımında bulunulduğu ifade edildi.
Cemal Kemal Altun´un eski Başbakan Nihat Erim´in öldürülmesi dolayısıyla Mart 1983´te Almanya´da yakalandığı, iade işleminin gündeme geldiği, siyasi iltica talebinin reddedildiği, Batı Berlin´de güvenlik güçlerinin sorgusundayken pencereden atlayarak intihar ettiği aktarılan notta, Gül´ün de ilk olarak Yunanistan´a, bilahare Almanya Frankfurt´a illegal yollardan kaçtığı, bu hususta Alman servisine bilgi verildiği anlatıldı.
Notta, Babacan ve Özcan´ın hüküm giydiği, Babacan´ın 31 Temmuz 1991´de şartla salıverildiği bilgisi de yer aldı.
?Gizli? nitelikli bilgi notunun her bir sayfasının altında, ?İstihbari nitelikte olan bu bilgiler hukuki bir delil olarak kullanılamaz. Dokümante edilerek kullanılmak istendiğinde, metinde bahis konusu edilen hususlar kaynak gösterilmeden ilgili kurum ve kuruluşlardan sorularak belgelenir? ifadeleri de yer aldı.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞININ SAZAK CİNAYETİNE İLİŞKİN NOTU
İçişleri Bakanlığı da Sazak´ın öldürülmesine ilişkin hazırladığı 2 sayfalık bilgi notunu mahkemeye gönderdi. Notta, Sazak´ın 27 Mayıs 1980´de Ankara´da THKP/C Dev-Sol terör örgütü mensuplarınca evinin önünde arabasının bagajından eşyaları indirirken silahlı saldırı sonucu sırtından vurulduğu, hastaneye götürülürken yolda hayatını kaybettiği belirtilerek, eylemin, örgütün illegal yayın organı Devrimci Sol dergisinin 1980 Temmuz 3. sayısında üstlenildiğine dikkat çekildi.
Konuyla ilgili THKP/C Dev-Sol terör örgütüne yönelik operasyonlar neticesinde Sadık Zafer Özcan´ın 2 Mart 1981´de, Ahmet Levent Babacan´ın 7 Mart 1981´de, Cem Öz´ün ise 15 Mart 1981´de yakalandığı anlatılan notta, örgüt mensuplarının ifadelerine göre eylem istihbaratının yapılmasının ve gerçekleştirilmesinin görevlendirilmesini Mehmet Edip Eranıl´ın verdiği, örgütsel buluşmaların ve eylem planının Cemal Kemal Altun´un evinde gerçekleştirildiği, eylem istihbaratını Sadık Zafer Özcan´ın yaptığı, eylemi gerçekleştirenin Cengiz Gül olduğu, Ahmet Levent Babacan´ın gözcülük yaptığı aktarıldı.
Eylem sonrası kullanılan 2 silahın Öz´e teslim edildiği, Gül´ün talimatıyla Özcan tarafından Milliyet ve Tercüman gazetelerinin telefonla aranarak eylemin üstlenildiği, Altun´un eylemden sonra, eyleme katılan şahısların İstanbul´a kaçmalarına yardımcı olduğu şeklinde bilgiler elde edildiği belirtilen notta, eylemin gerçekleşmesinde görev alanlardan Ahmet Levent Babacan´ın müebbet, Cem Öz´ün 5 yıl, Sadık Zafer Özcan´ın 6 yıl hapis cezası aldığı, bunlardan halen cezaevinde olanın bulunmadığına yer verildi.
Notta, Eranıl´ın eylem sonrasında firar ederek, yasadışı yollardan Almanya´ya kaçtığı, en son 3 Kasım 1982´de Köln Başkonsolosluğu´na yapılan saldırıyı planlayanlar ve eyleme katılanlar arasında bulunduğu aktarıldı. Almanya´nın, Eranıl´ın iadesi talebini 2002´de reddettiği, halen Avrupa´da olduğu ve ?örgütsel faaliyetlerine devam ettiği? kaydedilen notta, Cengiz Gül´ün ise eylem sonrası firar ettiği ve bulunamadığı bildirildi.
Notta, Cemal Kemal Altun´un 5 Temmuz 1982´de Almanya´da yakalandığı, Türkiye´ye iadesinin kesinleşmesi üzerine Almanya´ya iltica talebinde bulunduğu, 30 Ağustos 1983´te duruşma için götürüldüğü Berlin İdari Mahkemesi´nin 6. katından atlayarak intihar ettiği bilgilerinin elde edildiği ifade edildi.
BAĞIMSIZLIK DEMOKRASİ SOSYALİZM İÇİN YÜRÜYÜŞ DERGİSİNDEN NOT
Notun son paragrafında ise şöyle denildi: ?Medyada son zamanlarda Gün Sazak suikastı ile ilgili yer alan haberlere yönelik, örgüt yanlısı yayın yapan Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm İçin Yürüyüş isimli 2 Aralık 2012 tarihli 341 sayılı dergide, ´Faşist Gün Sazak´ın Cezalandırılmasını MİT´e Soracaklarmış! Bilmeyenlere Tekrar Açıklıyoruz: Halk Düşmanı Faşist Gün Sazak Devrimci Sol Tarafından Cezalandırılmıştır!? şeklinde yazı yayınlanmıştır.? (AA)
(22 Kasım 2012), son güncel.: (15 Ocak 2013)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
12 Eylül soruşturma ve davasıyla ilgili manşetlerimiz
Flaş!!! 12 Eylül iddianamesine kabul
12 Eylül iddianamesini okumak/indirmek için tıklayın
Flaş!!! 12 Eylül´e soruşturma açıldı.. Dosya no: 2010/605