Ergenekon davasına 236. duruşma ile devam ediliyor. Duruşmada, sanıklardan Adil Serdar Saçan´ın talebi üzerine çağrılan İstanbul eski Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu tanık olarak ifade veriyor.
28.09.2012 11:29 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 65´i tutuklu 274 sanıklı ´Ergenekon´ davasının 236´ncı duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin´in de aralarında bulunduğu 36 tutuklu sanık katıldı. Duruşmaya, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Sedat Peker ile 16 celse men edilen gazeteci Tuncay Özkan ve CHP İzmir Milletvekilli gazeteci Mustafa Balbay´ın da aralarında bulunduğu 29 tutuklu sanık gelmedi. Duruşmada tutuksuz sanıklar eski polis müdürü Adil Serdar Saçan ve gazeteci Güler Kömürcü Öztürk de hazır bulundu.
TANIK AHMET İHTİYAROĞLU´NUN İFADESİ
Mahkeme heyetine başkanlık yapan hakim Hüsnü Çalmuk, sanıklardan Adil Serdar Saçan´ın talebi üzerine çağrılan İstanbul eski Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu´nun hazır olduğunu belirtti. Duruşma, İhtiyaroğlu´nun dinlenilmesiyle devam etti. İhtiyaroğlu, mahkeme heyetine başkanlık yapan hakim Hüsnü Çalmuk´un, bu dava kapsamında hakkında açılan bir dava olup olmadığı şeklindeki sorusu üzerine, ´Ergenekon´ kapsamında savcılık tarafından hakkında inceleme başlatıldığını, ancak takipsizlik kararı verildiğini söyledi.
Ahmet İhtiyaroğlu, 1982´de polis kolejine girdiğini, 1990´da mezun olduğunu, 1998´de de İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü´nü kuran ekip içinde yer aldığını anlattı. Bu birimde 2003´e kadar çeşitli rütbelerde çalıştığını belirten İhtiyaroğlu, alanının Sedat Peker, çalışma grubunun da Sedat Peker olduğunu söyledi. Organize şubede görev yaptığı dönemde kendilerine sayısız ihbarlar geldiğini belirten İhtiyaroğlu, ´Veli Küçük ile Sedat Peker arasındaki ilişki biliniyor ama ispatlanamıyordu´ dedi.
Hakim Çalmuk´un ´Nasıl bir bağ, sevgi bağı mı?´ sorusu üzerine ´Örgütsel bir bağ´ diyen İhtiyaroğlu, ´2000 yılının sonun da birileri düğmeye bastı. Sedat Peker hakkında iddialar anlatılmaya başlandı. Peker´in Veli Küçük tarafından korunduğu yönünde çok çalışma yaptık. Peker, ilişkilerinin dostluktan olduğunu söylerdi. Ama yer altındaki, üçüncü şahısların telefon konuşmalarına yansıyanlara göre Peker´in korunduğu şeklindedir. Peker´in işlediği eylemlerin Veli Küçük tarafından korunduğu iddiası vardı. Ama bunu delillendiremiyorduk. Hatta o dönemde Peker´in kardeşi Atilla´nın kümesini bile kazdık. Onun kanatlı hayvan merakı vardı. Peker´in silahları olduğuna inanıyorduk. Silahlarını aradık´ diye konuştu.
İhtiyaroğlu, 5 yıla yakın örgütlü suçlar alanında çalıştığını belirterek, ´Modern polisliği biz getirdik. Bu şekildeki fezlekeleri, ilk biz kullandık´ dedi.
Ahmet İhtiyaroğlu, sorgu ve tahkikatta iyi olduğunun söylendiğini ifade ederek, ´Hafızam çok iyidir. Allah vergisi bir sorgulama yeteneğim var´ diye konuştu. İhtiyaroğu, 2001 yılında Tuncay Güney´in çenç oto kapsamında gözaltına alınmasının ardından gelişen süreci şöyle anlattı:
´2001 yılında il dışında görevdeyken o dönemin şube müdürü Adil abi (Adil Serdar Saçan) beni arayarak merkeze çağırdı. Tuncay Güney Asayiş Şube´de, gözaltındaymış, Veli Küçük´ün adından söz etmiş. ´Siz beni gözaltına alamazsınız, o araba Veli Küçük´e gidecekti´ diyordu. Ergenekon´dan söz etmiş, ´Ergenekon´un lideri Veli Küçük, beni buradan alır. O araba Veli Küçük´e gidecekti´ şeklinde konuşuyormuş. O dönemde İstihbarat Şube´de bu konularla ilgili çalışıyormuş. İstihbaratın adamları asayişin nezaretinde Güney ile yatmışlar. Operasyon yanabilir mantığıyla Güney´i nezarette susturmuşlar. İstihbarattan Hakan Ünsal Yalçın, 1 yıldır Güney´i takip ettiklerini söyledi. Güney pasif gaydı. Onun ilişki görüntüleri dahi yapılan aramalarda ele geçirilmişti. İstihbaratın operasyon yetkisi yoktur. Bu nedenle dosya organize şubeye verildi. Saçan, Güney´in sorgusuna benim girmemi istedi. Güney´e, kafasında bir kurgu varsa, dağıtması, rahatlaması için önce hayat hikayesini anlattırdım. Güney ´Ergenekon´dan söz etti. Soyadı Ergenekon olan bir albayın kurduğunu, kendi soyadını verdiğini, Veli Küçük´ün de buna bağlı olduğunu söyledi. Konteynerlarla Irak´a silah getirdiğini, Barzani´ye, Talabani´ye ve PKK´ya verdiğini, silahların ´Ergenekon´a ait olduğunu söyledi. Susurluk kazasını Veli Küçük´ün yaptırdığını, Sabancı cinayetini anlattı. Güney, her şeyi ve kendisini de anlatıyordu. Bu, suçlu psikolojisine aykırıydı. Sabancı cinayetiyle ilgili anlattıkları dikkatimi çekti. Doğru söylemediği anlaşıldı. Abdullah Çatlı´dan söz etmişti. Ben Haluk Kırcı´nın sorgusunu yaptım. Kırcı´ya açık bir şekilde ´Çatlı yaşıyor mu´ diye sordum. ´Öldü ağabey´ dedi. Cesedini gören kimse yok deyince, ´Ben gördüm´ dedi. Çatlı´nın kafası arabanın tavanına çarpmış.´
İfadesinde istihbarat şubenin çalışma şeklini de anlatan İhtiyaroğlu, ´İstihbarat, telefon konuşmalarında duyduğu şeyleri olmuş kabul eder. Suç olmuş mu, olmamış mı bakmaz. Soruşturma yapma yetkileri yoktur´ dedi.
Duruşmaya öğle arası verildi. ( AA)
(28 Eylül 2012, 11:29)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: