´Küre Operasyonu´nun ardından açılan ve kamuoyunda ´Sauna Çetesi´ olarak bilinen 18 kişinin yargılandığı dava, sanıklardan Kasım Zengin´in hakkındaki yakalama emrinin infazının ve akıl sağlığı konusunda Adli Tıp Kurumu´ndan rapor alınmasının beklenmesine karar verilerek, ertelendi. 2006 yılında ortaya çıkarılan ve mensupları arasında Özel Harp Dairesi elemanı subayların da bulunduğu çetenin bir amacı da iddialara göre, Türkiye´yi askeri bir darbeye hazırlamaktı.
25.09.2012 12:06 ´Küre Operasyonu´nun ardından açılan ve kamuoyunda ´Sauna Çetesi´ olarak bilinen 18 kişinin yargılandığı ve sanıkları arasında ünlü türkücü İbrahim Tatlıses´in de yeraldığı davaya devam edildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmaya sanıklar Ertuğrul Çakır, Serdar Yük ve Tamer Topsakal ile bazı sanık avukatları katıldı. Duruşmada, hakkında yakalama emri bulunan sanık Kasım Zengin´in adresinde Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı´nın araştırma yaptığı bildirildi. Ancak Zengin´in adresinin boş olduğu ve civarda tanınmadığı belirtilerek, yakalama emrinin geri gönderildiği açıklandı. Zengin´in akıl sağlığının yerinde olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu´ndan da şu ana kadar rapor alınamadığı bildirildi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Özgür, Kasım Zengin hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenmesini ve akıl sağlığıyla ilgili Adli Tıp Kurumu´ndan rapor alınmasını istedi. Mahkeme, Zengin´e ilişkin yakalama emrinin devamını kararlaştırdı. Zengin hakkındaki yakalama emrinin infazıyla akıl sağlığı konusunda rapor alınmasının beklenmesine karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.
DARBE HAZIRLIĞI YAPAN ÇETE
14 Şubat 2006´da Ankara Emniyet Müdürlüğü, ´Küre´ adını verdiği bir operasyon düzenleyip daha sonra kamuoyunda ´Sauna Çetesi´ olarak anılan oluşuma ulaştı. İddialara göre çetenin lideri Kasım Zengin´di ve üyeleri arasında bir Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, özel harekatçı subaylar, emekli askerler de vardı. Operasyon kapsamında mühimmat, ´Kırmızı Kitap´ olarak bilinen ´Siyaset Belgesi´ ve siyasilere şantaj için hazırlanmış kasetler bulunmuştu. Çeteye ´sauna´ ismi verilmişti çünkü çete üyelerinin Ankara´da bir saunayı gasp edip, gizli işlerini burada yürüttüğü öne sürülüyordu.
Aralarında eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Ertuğrul Çakır, Özel Kuvvetler Komutanlığı´ndan ihraç edilen Yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır ile İbrahim Tatlıses´in de bulunduğu 18 kişi hakkında dava açıldı. İddianamede Tatlıses ´örgüte yardım ve kişi hürriyetini yoksun bırakmakla´ suçlandı. Hakkında 13 yıla kadar hapis cezası istendi. Çete lideri Kasım Zengin 2 yıllık tutukluluğun ardından 27 Aralık 2007 tarihinde tahliye edildi, ancak cezaevi kapısında alınarak Hatay´a askere götürüldü. Zengin tedavi amacıyla gönderildiği GATA´dan dönmeyerek kayıplara karıştı.
Emniyet´in Küre Operasyonu ile ortaya çıkardığı Sauna Çetesi´nin, AK Partili iki bakan ve 14 vekili yakın takibe alarak özel istihbarat topladığı ortaya çıkmıştı. Çetenin kodlarını çözen Ankara Emniyeti ile savcılık birbirinden ilginç bağlantı ve delillere ulaştı. Avrupa´nın ikinci büyük garnizonu olarak bilinen Etimesgut´a yönelik krokili, görüntülü ihtilal ve işgal senaryoları, kullandığı arabadan, ilişkide olduğu insanlara kadar çetelesi tutulan vekiller ´Sauna Çetesi´nin suç dosyasına girdi. Çetenin birbirinden ilginç bağlantıları ile bomba ve silah eğitimi aldığı iddiaları konusunda polis önemli delillere ulaştı. Yüzbaşı Bozkır´ın çete üyelerini, Yenikent´te eğitim yaptıkları yere götürdüğü ve burada askerî eğitim verdiği öne sürülüyor. Çete lideri Zengin´in telefonlarını takibe alan polis, Yüzbaşı Bozkır´ın operasyondan iki gün önce Zengin´i uyardığını belirledi. Buna göre Bozkır, Zengin´e, Ankara Organize Şube seni alacak. Birkaç güne kadar operasyon düzenleyecek. Kaybol, İstanbul´a kaç. Bir de kullandığın tüm telefonları ve kartları kır. Ne telefon ne de kartları kullan. demiş. Bozkır´ın uyarısından sonra soruşturmayı yürüten birimler, Zengin´den haber alamadı. Ancak Zengin, eşini arayınca yakayı ele verdi. Zengin´in İstanbul´da olduğu belirlendi. İki gün İstanbul´da iz süren polis, Kasım Zengin´i Kağıthane´de bir kahvehanede yakaladı. Büyük bir gizlilik içinde yürütülen Küre Operasyonu´ndan Özel Harpçi Yüzbaşı Bozkır´ın haberdar olması, soruşturmayı yürüten birimler arasında da hayretle karşılanmıştı.
Çete üyelerinin, Kıbrıs´ta mücadele için 1959´da kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı´nın (TMT) adını kullanması dikkat çeken bir başka husus. Çetenin içinde ulusalcı bir kanat var. Edinilen bilgiye göre çete bu konuda da çok bilinçli hareket etti. Ulusalcı oluşumlarla özellikle ismen ve cismen yakınlık kuruldu.
Ayaş Tüneli´nin daha önce TMT´nin ilk dönemlerinde eğitim yeri olarak kullanıldığı bilgisi ile çetenin burada eğitim yapmayı seçmesi arasında da doğrudan bir bağ var. Çok sayıda kişinin Yüzbaşı Bozkır tarafından Ayaş tünelinde sorgulandığı, infaz edilen kişilerin cesetlerinin ise Düzce Kaynaşlı yoluna atıldığı ileri sürülüyordu.
Özel Kuvvetler Komutanlığı´na ait yüz küsur numaralı eğitim CD´lerinin içinde de eğitimlere dair bilgiler ve görseller var. Polisin ele geçirdiği Marksist-Leninist içerikli bildirilerin ardında yatan sır ise çetenin Ankara´nın Etimesgut ilçesine ait eylem plan ve senaryoları ile ilgili. Çete üyeleri başkenti (kurs yapılanması şeklinde) merkez il ve ilçelere göre ayırmış.
Senaryo ise darbe ve Etimesgut´un işgali üzerine kurulu. Hükümeti yıpratma amaçlı senaryo çerçevesinde, Etimesgut´un stratejik giriş çıkışları, işgal edilmesi halinde halkın ve askerlerin nereye gidebileceği, düşmanın nasıl temizleneceği, komutanların öldürülmesi halinde başarının hangi yönde etkileneceği gibi tüyler ürperten ifadeler yer alıyor: Komutanlar öldürülürse, dindar halk ve hükümet yandaşları (AK Parti) ayaklanır. Çete, devrimden sonra hangi radyoların dinleneceğinin listesini bile hazırlamış. Demografik ve biyografik istihbarat çalışmaları yapılmış.
Senaryo şu temel soru üstüne kurulmuş: Etimesgut işgal edildiğinde düşman nasıl temizlenecek? Yapılan herhangi bir eylemde ne sonuç alınacak? Bu çerçevede Etimesgut askeri tesisleri, hastaneler, havaalanı ile birlikte garnizonun tamamı için çok detaylı kroki, fotoğraf ve senaryolar çalışılmış. Etimesgut dışında Ankara´nın en büyük alışveriş merkezleri Migros (Akköprü), Carrefour (Batıkent), Armada (Söğütözü) alışveriş merkezleri başta olmak üzere önemli ve kalabalık yerlerle ilgili de kroki ve senaryolar mevcut. Çekimler gizli yapılmış. Polise göre en az 1 yıl bölge üzerinde çok ciddi istihbarat çalışması yapılmış. Çetenin yakalanmış ve tutuklanmış üyelerine bakıldığında bu tip çok detaylı çalışmanın bu kadar az sayıda kişi tarafından yapılması imkânsız. O yüzden çete üye sayısının artacağı gündeme geliyor. Çünkü yapılan istihbarat çalışması 11 kişinin boyunu aşıyor.
Polis ve savcılığın soruşturmayla ilgili ilginç tespitleri var. Çetenin görünen hedefi hükümet. Amaçları ise benzer yapılanmaları (şantaj ve tehdit amaçlı çete-hücre) çoğaltmak. Çete üyeleri tehdit ve şantaj ile bakan değiştirtmeyi, milletvekillerini etki altına almayı da düşünmüş. Propagandalarda üst düzey komutanların adını çekinmeden kullanan çete, kendini güçlü gösterme eğilimi içine de girmiş.
-Çiçek ve Babacan çetenin hedefindeydi-
Çete, AK Partili Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile Devlet Bakanı Ali Babacan´ı yakın takibe almıştı. Çete üyeleri iki bakanın özgeçmişinden tutun da kullandıkları araçlar, okudukları okullar; çocuklarının okulları ve ilişkide oldukları insanlara kadar uzanan detaylı istihbaratlar toplamış. Liste bakanlarla da sınırlı değil; 7´si AKP´li, 7´si CHP´li 14 milletvekili hakkında da özel istihbarat toplanmış, kişisel takipler yapılmış. Milletvekilleri listesinde Ankaralı vekillerin ağırlıklı olması ise bir başka dikkat çeken nokta. Çetenin buluşma ve çalışma yeri olan Sauna´yı, aralarında AK partililerin de yer aldığı bazı vekiller de kullanmış. Zehra Tüfekçi isimli kişi tarafından işletilen Sauna´ya çete adeta el koyarak bu yönde çalışma başlatmış. Baskılardan ve rüşvetten bıkan Tüfekçi´nin ihbarıyla da çete ortaya çıkarılmış. ( Aksiyon)
-Hedef hükümet, senaryo darbe-
2006 yılında ortaya çıkarılan ve mensupları arasında Özel Harp Dairesi elemanı subaylarında bulunduğu çetenin bir amacı da iddialara göre Türkiye´yi askeri bir darbeye hazırlamaktı. Aynı yıl içinde yine Ankara´da benzer bir yapılanma olarak Atabeyler çetesi ortaya çıkarılmıştı. Atabeyler Çetesi´nde de Başbakan Erdoğan´ın ve bazı bakanların ev krokileri ele geçirilmişti. Atabeyler davası olaydan 6 yıl sonra, 18 Temmuz 2012 tarihinde sonuçlandı. Sanıklar isnat edilen suikast hazırlığı ve örgüt suçlamasından değil sadece silah bulundurmaktan dolayı hafif hapis cezaları aldılar. Ancak bu skandalın, iddianameyi hazırlayan savcının hatasından kaynaklandığı yine mahkemece dile getirildi ve savcılığa yeni bir soruşturma başlatması için dosya gönderildi. Mahkeme, Atabeyler davasına ilişkin gerekçeli kararında, örgütün varlığını kabul ederken sanıklara neden ceza verilmediğini açıkladı. Savcılığın sanıklara Türk Ceza Kanunu´nun ´silahlı terör örgütü kurmak suçundan´ dava açmadığı belirtildi. Ancak sanıkların örgüt kurma ve kurulan örgüte üye olmak suçlarının kesinleştiği vurgulandı. Dolayısıyla iddianamede bu yönde bir suçlama yer almadığı için, örgüt kurma suçu kesinleşmiş olsa bile mahkeme sanıklara ceza veremediğini belirtmiş oldu. Mahkemenin suç duyurusu yaparak dosyayı yolladığı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da, 1 Eylül 2012 tarihinde Atabeyler çetesi ile ilgili yeni bir soruşturma başlattı.
-Cumhurbaşkanlığı sürecinde peşpeşe yaşanan kışkırtmalar-
Burada söylenmesi gereken asıl söz ise, Sauna çetesinin basit bir menfaat çeteleşmesi olayı olmayıp, kritik bir süreçte peşpeşe yaşanan olaylar zincirindeki halkalardan biri olduğudur. Abdullah Gül´den önceki Cumhurbaşkanı Necdet Sezer´in görev süresinin 15 Mayıs 2007 tarihinde bitmesine 1 yıl kadar varken, Türkiye´de peşpeşe bir takım hareketlenmeler gerçekleşmeye başladı. Cumhurbaşkanlığı makamının kale olduğunu ve AK Parti´ye kaptırılmaması gerektiğini başlangıçta sağda solda dillendirilmekle yetinen çevreler, bir adım daha ileri gittiler ve Mayıs ayının başlamasıyla birlikte toplumsal boyutta ´kışkırtmalar´ sürecini başlattılar. Bizim tespitlerimize göre 1 Mayıs 2006 tarihinde Süleyman Demirel´in, ´Başörtüsüyle okumak isteyen Arabistan´a gitsin´ diyerek birden ortaya çıkmasıyla başlayan 1 yılı aşkın bu süreçte, 29 tanesini tespit edebildiğimiz peşpeşe gerçekleşen bu kışkırtmalardan ikincisi Cumhuriyet gazetesinin bahçesine üç kez gerçekleşen el bombası atılması olayı, üçüncüsü Danıştay saldırısı olayı ve dördüncüsü Atabeyler grubunun suikast girişimi olayıydı. Sauna çetesi, Atabeyler´den bir kaç ay önce Şubat 2006 tarihinde ortaya çıkarıldı. Çeteyle ilgili daha sonra ortaya çıkan ayrıntılar Atabeyler çetesinin bir benzerinin söz konusu olduğunu gösterdi. Dolayısıyla Sauna çetesinin bu listeye 1. sıradan eklenmesi uygun olacaktır. Danıştay saldırısı üzerine gerisinin geleceğini tahmin ederek başladığımız ve kışkırtmalar gerçekleştikçe hemen eklediğimiz ´provokasyonları teşhir canlı yayınımız´daki 29 olayı görmek için tıklayın.
Abdullah Harun / kontrgerilla.com
(25 Eylül 2012, 12:06)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Atabeyler Çetesi ile ilgili manşetlerimiz
Cumhurbaşkanlığı sürecinde kışkırtmalar