Ergenekon davasında ifade veren gizli tanık Tepe, Dursun Çiçek´in aralarında bulunduğu bazı subayların iktidar hakkında takma isimler kullanarak kitaplar bastırmak istediklerini, bu kişilerin iktidarı zor durumda bırakmayı amaçladığını ileri sürdü: ´Benden 8 adet kitap basmamı söyleyen kişiler şu an sanık sandalyesinde oturan topluma mal olmuş kişilerdi. O zamanlar bu kişilerin bir örgüt içinde olabileceklerini hiç düşünmemiştim. Topluma mal olmuş bu akademisyen ve subaylarla görüşmelerim oldu. Bu kişiler iktidar partisinden kurtulmak için bir darbe ortamı oluşturmaya çalışıyorlardı.´
07.09.2012 11:58 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 65´i tutuklu 274 sanıklı ´Ergenekon´ davasının 226. duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, CHP İzmir Milletvekili gazeteci Mustafa Balbay, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ile gazeteci Tuncay Özkan´ın da aralarında bulunduğu 47 tutuklu sanık katıldı. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Sedat Peker, emekli Albay Dursun Çiçek ve Yarbay Mustafa Dönmez´in de aralarında bulunduğu 18 tutuklu sanığın gelmediği duruşmada, bu davadan tutuksuz yargılanan ´Odatv´ davasının tutuklu sanığı Yalçın Küçük de hazır bulundu.
Duruşmada, Mahkeme Heyeti Başkanı Hüseyin Özese, tanık İhsan Balabanlı ile gizli tanık ´Tepe´nin hazır olduğunu ve beyanlarının alınacağını söyledi.
GİZLİ TANIK TEPE´NİN İFADESİ
Sesi ve görüntüsü değiştirilerek ifadesi alınan gizli tanık ´Tepe´, sanıkları birebir tanımadığını, ancak dolaylı yollardan tanışıklığı olduğunu belirterek, ´Sanıkların bu işlere bulaşmış olmalarını hayretle karşılıyorum´ dedi. Hiçbir baskı ve yönlendirmeye maruz kalmadan tanıklık ettiğini ve Cağaloğlu´da yayıncılık yaptığı sırada bu kişileri tanıdığını aktaran ´Tepe´, ´Onların bu tür ilişkilere girdiklerini bilmiyordum. Onlarla iyi ki ilişki kurmamışım. Yoksa onlar gibi burada, sanık sandalyesinde oturabilirdim´ diye konuştu.
Mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese tarafından emniyet ve savcılıkta verdiği ifadeler okunan gizli tanık, Cağaloğlu´da yayıncı olduğunu dava sanıklarından Erol Manisalı´yı tanığını, akademik çevrelere belki kitaplarını yayınlarım düşüncesiyle Manisalı´nın düzenlediği ev toplantılarına katıldığını da söyledi. Yayıncı bir arkadaşı vasıtasıyla Deniz Kuvvetlerine gittiği ve 8 kitabın müstear isimle bastırmak istediklerini yönünde soruşturma kapsamında verdiği ifadeyi doğruladı. Bu kitapların Kıbrıs, terör ve strateji konularında olduğunu da söyleyen gizli tanık, Dursun Çiçek´in de doktora tezini kitap olarak bastırmak için kendisiyle 2008 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yemekhanesinde görüştüğünü öne sürdü.
Mahkeme Başkanı Özese tanığa, Erol Manisalı´nın toplantılarında ne konuştuğunu ve neler önerdiğini sordu. Tanık, Ülke elden gidiyor. Tek kalan ordu, diyordu. Askerin göreve gelmesi isteniyordu cevabını verdi. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel ise 10 yıldır Cağaloğlu´da yayıncılık yaptığını söyleyen tanığa Toplumsal Dönüşüm yayınevini ve Durmuş Ali Özoğlu ve Hatice Bahtiyar´ı tanıyıp tanımadığını sordu. Tanık, İsmini duydum, onlar sektörde aykırı yayın evi olarak tanınır. Siyasi ağırlıklı kitaplar basarlar dedi.
Dava sanıklarından Ergün Poyraz´ı tanır mısınız sorusuna ise gizli tanık, Kitabını bastırmak için birkaç kişiyle 2004-2005 yılları arısında gelmişti. Basmadık, başkası da basmayınca arkadaşlarıyla bir yayınevi kurdular dedi. Dava sanıklarından Sevgi Eren Erol´u tanır mısınız sorusuna da Buna cevap vermek istemiyorum şeklinde cevap vermesi de dikkat çekti. Dursun Çiçek´in tanığa bir sorusunu ise Mahkeme Başkanı Özese sanığın kimliğini ortaya çıkarabileceği gerekçesiyle reddetti. Bu sırada bir izleyicinin ´Hop hop´ dediği duyuldu. Başkan Özese, bu sözler üzerine jandarma görevlilerinden izleyicinin dışarı atılmasını ve tutanak tutularak işlem yapılmasını istedi. İzleyici salondan jandarmalar eşliğinde dışarı çıktı.
Başkan Özese tarafından, İstanbul Emniyet Müdürlüğü´nde 26 Kasım 2009 tarihinde verdiği tanıklık beyanı okunan ´Tepe´, Kıbrıs, terör ve strateji konularında kitaplar yayınlayan yayıncı Adem Sarıgöl ile birlikte 2009 yılında Ankara´ya gittiklerini, orada Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´na uğradıklarını, bir subayın gelip kendilerini kayıtsız bir şekilde içeri aldığını anlatarak, Sarıgöl´ün kendisinden ayrılarak 5-6 deniz subayıyla birlikte kitap basımıyla ilgili konuşmalar yaptığını ve subayların kendisine de ´matbaan var mı, kaç kitap yayınlıyorsunuz?´ gibi sorular sorduğunu öne sürdü.
´Tepe´, aradan 1 ay geçtikten sonra Ankara´da kendilerini karşılayan ´Celal´ isimli yüzbaşının kendisini telefonla aradığını ve onunla Ulus Parkı´nda buluştuklarını dile getirerek, ´Yanında Ankara´dan gelen bir albay vardı. Benimle konuşarak beni tanımaya çalışıyorlardı. Bana, ´Bazı subay arkadaşlarımızın kitapları var, 8 tane. Bunları müstear isim kullanarak sana bastırtacağız. Bu kitaplar biraz ortalığı karıştıracak kitaplar, gerçek isimlerle yayımlanmamalılar. Kaybedeceğin çok şey olabilir, dikkat et. Gerekirse parasal kaynak da sağlarız´ dediler´ ifadelerini kullandı.
Gizli tanık ´Tepe´, görüştüğü bu kişilerin yayınevi kurma çabalarının da olduğunu ve daha sonra yayıncı Sarıgöl ile birlikte tekrar Ankara´ya gittiklerini anlatarak, Deniz Kuvvetleri´nde kendilerini içeri alan yüzbaşıyla birlikte yine kayıtsız içeriye girerek, yemekhaneye gittiklerini, Ulus Parkı´nda görüştüğü albayla konuştuğunu ve albayın kitabın basım maliyetini sorduğunu kaydetti.
´Tepe´, 2009 yılının nisan ayında telefonuna bir albaydan mesaj geldiğini ve bu numarayı telefonla aradığını belirterek, ´Aradığım kişi, Dursun Çiçek olduğunu söyledi. Kitaplardan bahsetti. Doktora yaptığını, bir kitap basmak istediğini söyledi. Onunla Ankara´da Deniz Kuvvetleri´nde görüşerek yayın ve basım işleriyle ilgili konuştuk. Bana, kitapların basımı konusunda maddi destek sağlayacağını söyledi´ diye konuştu.
Tepe, 2008 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´nda Dursun Çiçek ile görüştüğünü ifade etti. Tepe, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´nın yemekhanesinde Dursun Çiçek´in doktora tezini bastırmak için kendisinden istekte bulunduğunu öne sürdü ve Çiçek´in görüşme öncesinde kendisine telefondan mesaj attığını iddia etti. Tepe görüşme sırasında Çiçek´in güncel konularda da kendisinden kitaplar bastırmasını istediğini anlattı. Gizli tanık ifadesine şöyle devam etti: Ben İstanbul´da basın yayın sektöründe çalışan biriyim. Başka bir yayıncı arkadaşımın aracılığıyla belirli zamanlarda bazı subaylarla akademisyenlerle görüştüm. Bu subaylar Kıbrıs, Strateji, Terör ve ülke sorunlarıyla ilgili benden 8 adet kitap basmamı istediler. Ama kendi kimliklerini açıklamama şartı koydular. Ben de bu durum karşısında geri durdum. Daha sonraları Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Dursun Çiçek ile görüştüm. O zamanlar Dursun Çiçek kamuoyuna yansımamıştı. Kendisini o an tanımıyordum. Tezinin basımı için benimle görüştü. Güncel kitaplar bastırmak istediğini de söyledi.
Ergenekon olayının basına yansıdıktan sonra kendi vicdanın sesiyle konuşmak istediğini dile getiren Tepe, bazı subayların isimlerini saklı tutarak iktidar hakkında kendisinden asılsız bilgilerle 8 adet kitap bastırmak istediklerini öne sürdü. Söz konusu kişilerin asılsız bilgilerle iktidarı zor durumda bırakmayı amaçladığını anlatan gizli tanık sözlerini şöyle tamamladı: Benden 8 adet kitap basmamı söyleyen kişiler şu an sanık sandalyesinde oturan topluma mal olmuş kişilerdi. O zamanlar bu kişilerin bir örgüt içinde olabileceklerini hiç düşünmemiştim. Topluma mal olmuş bu akademisyen ve subaylarla görüşmelerim oldu. Bu kişiler iktidar partisinden kurtulmak için bir darbe ortamı oluşturmaya çalışıyorlardı. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Bu kişileri medyada Ergenekon olayının içinde yer aldıklarını görünce ülkemi seven bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bildiklerimi açıklama gereği duydum. ( Cihan, AA, DHA)
TANIK İHSAN BALABANLI´NIN İFADESİ
-Sanıklar diğer bir sanığın tanıklığını talep etti-
Ergenekon Davası´nın öğleden sonraki oturumunda Balyoz Davasının tutuklu sanıklarından emekli Tümgeneral İhsan Balabanlı, bazı sanık avukatlarının talebi üzerine ?İnternet Andıcı? iddialarına ilişkin tanık olarak dinlendi. Balanlı ifadesinde, 2006 ve 2008 Ağustos tarihleri arasında Genelkurmay Harekat Başkanlığı´na bağlı Bilgi Destek Başkanlığı´nı yürüttüğünü ifade etti. Göreve geldiğimde geçmişten bu yana işletilen internet sitelerinin kuruluşunun 1997-98 yıllarındaki MGK direktiflerine dayandığını biliyorum. diyen Balabanlı, Siteler içerik olarak terör, irtica, Türkçe´nin etkin kullanılması, uyuşturucu bağımlığının önlenmesi, 1915 olayları gibi konuları barındırıyordu. dedi.
Tüm sitelerin 2008 Ocak ayına kadar Albay Dursun Çiçek´in başkanlığını yaptığı 2. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü tarafından idare edildiğini söyleyen Balabanlı, 2008 yılı ocak ayındaki değişiklikten sonra bu sitelerin dağılımına karar verilmesi için komuta katına arz edildi. ifadelerine yer verdi.
1. Bilgi Destek Şubesine PKK, Albay Fuat Selvi´nin başında bulunduğu 2. Bilgi Destek Şubesi´ne ise irtica konulu sitelerin işletiminin verildiğini söyleyen Balabanlı, İnternet andıçlarının bulunduğu belgeler açık kaynak bilgileridir. dedi. Balabanlı, İnternet sitelerinin kara propaganda yaptığı iddiaları doğru değildir. şeklinde konuştu.
Mahkeme heyetinin, Bu sitelerin içerik ve işletiminden Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesinin haberi olur mu? sorusuna cevap veren Balabanlı, sitelerin içeriğinin ve işletiminin Genelkurmay Başkanı tarafından bilindiğini belirtti. ( Cihan)
-Çiçek´in şahidi Balyoz tutuklusu general-
Son YAŞ kararlarıyla emekli edilen ve dün Hasdal Askeri Cezaevi´nden Silivri Cezaevi´ne nakledilen Balabanlı´ya emekli Albay Dursun Çiçek soru sordu. Çiçek sözlerine, Komutanım Silivri ´ye hoş geldiniz. İnşallah en kısa zamanda çalınan özgürlüklerinize kavuşursunuz diyerek başladı. Çiçek, yazdığı iddia olunan İrticayla Mücadele Eylem Planı belgesini Balabanlı´ya mübaşir aracılığıyla ulaştırarak incelemesini istedi. Ardından da Çiçek, Böyle bir plan yazımı için emir verdiniz mi? diye sordu. Balabanlı, Bunu daha önce gazetede gördüm. Böyle bir plan yazımı için emir vermiş değilim yanıtını verdi.
İrticayla Mücadele Eylem Planı konusunda uzmanlığım olduğuna dair bilgi ve görgünüz var mı? şeklindeki soruya ise Hayır yok cevabını veren Balabanlıya Çiçek, Kurmay bir albayın böyle bir plan hazırlaması mümkün müdür? diye sordu. Balabanlı, Hayır cevabını verdi. Ardından Çiçek´in, Böyle bir harekat planı olur mu? şeklindeki sorusuna ise Hayır olmaz cevabını verdi. Çiçek´in sorusu üzerine Balabanlı, Dursun Çiçek´e 2 yıl tam sicil verdim. Şubedeki diğer subaylarımız gibi çalışkandı. Onun herhangi bir yanlışını görmedim şeklinde konuştu.
Balabanlı´nın ifadesinin alınmasının ardından, Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, gizli ve açık tanıkların dinlenmesine devam edileceğini belirterek duruşmayı 10 Eylül Pazartesi gününe erteledi. ( DHA)
(07 Eylül 2012, 11:58)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: