Odatv davasında Soner Yalçın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, TÜBİTAK´ın hazırladığı rapordaki; ´bilgisayarlarda virüs var´ kısmını gerekçe göstererek tahliye talebinde bulundular. Oysa raporun diğer kısımlarındaki ifadeler sanıkların gerekçesini tamamen çürütüyor. Sanıkların raporun sadece bir kısmını göstererek tahliye talep etmeleri, Bektaşilerin ´namaza yaklaşmayın, sarhoşken´ ayetini çarpıtarak, ´namaza yaklaşmayın deniliyor, onun için namaz kılmıyoruz´ savunmalarını hatırlattı.
31.08.2012 11:20 Odatv davasının tutuklu sanıkları gazeteciler Soner Yalçın , Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan , TÜBİTAK raporunu gerekçe göstererek tahliye talebinde bulundular. Sanıkların avukatı Hüseyin Ersöz ve Duygun Yarsuvat, bu sabah davanın görüldüğü İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi ´ne 10 sayfalık dilekçe sundu. Müvekkillerinin manipülatif dijital dokümanlar gerekçe gösterilerek yaklaşık 20 aydır tutuklu olduğunu hatırlatan avukatlar, TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporun 24 Ağustos´ta dosyaya geldiğini belirtti. ?Raporda yer alan tespitler müvekkillerimizin masumiyetini gözler önüne seren bir mahiyete sahip bulunmaktadır ifadelerini kullanıldığı dilekçede, ?Raporda davanın delilleri arasında yer alan dijital dokümanların hiçbirisinin müvekkiller tarafından oluşturulmadığı, değiştirilmediği ve hiçbir erişim sağlanmadığı yönünde tespitler var. Bu tespit suçlamalara dayanak dijitaller ile müvekkillerimiz arasında herhangi bir illiyet bağının bulunmadığını göstermektedir denildi.
TÜBİTAK raporuna göre, müvekkillerine ait bilgisayarların organize bir şekilde hedef alındığını belirten avukatlar, dilekçede şu ifadelere yer verdi; ?İsnatlara dayanak dokümanların üstveri bilgilerinde normal olmayan kullanıcı davranışları sonucu oluşmuş çelişkiler tespit edilmiştir. Bu durum bilgisayarlara normal olmayan yollarla müdahale edildiğini kanıtlamaktadır. İsnatlara dayanak dijital dokümanların manipülatif bir niteliğe sahip bulunduğu, el konulan bilgisayarların sistemli bir saldırıya maruz kaldığı açıkça tespit edilmiştir. Bu çerçevede bundan sonra yapılması gereken, tüm teknik imkanlar kullanılmak suretiyle, müvekkillerimizin özgürlüğünün 20 ay kısıtlanmasına neden olan faili meçhul kişiler ile soruşturmada ihmali görülen kişilerin tespiti ile cezalandırılmalarının sağlanmasıdır. Dilekçede 3 tutuklu sanığın tahliyesine karar verilmesi istendi. ( DHA)
RAPORU BEKTAŞİ MANTIĞIYLA ÇARPITTILAR
TÜBİTAK, Odatv davasının kritik raporunu mahkemeye gönderdi. 3 uzmanın imzasını taşıyan 339 sayfalık raporda, ´İncelenen bilgisayarlarda virüs tespit edildi. Ancak belgelerin virüsle yerleştirildiğine dair tespitimiz yok´ denildi. Odatv´ye düzenlenen baskında bir bilgisayarda ele geçirilen ve davanın en önemli delilleri arasında yer alan ´Ulusal Medya 2010´ isimli belgede Ergenekon, Balyoz ve Poyrazköy gibi davaların boşa çıkarılması için neler yapılması gerektiği ifade ediliyordu.
O DOSYALAR 2010 TARİHLİ, VİRÜSLER İSE 2011
Raporun sanıkları tarafından görülmeyen kısımlarında ilginç ayrıntılar yer alıyor. TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporda belgelerin 2010 yılında oluşturulduğu, virüslerin ise 2011 tarihli olduğu belirtildi. Raporda sanıkların mahkemeye sunduğu diğer raporlar da eleştirildi. Örneğin, sanık avukatları tarafından mahkemeye sunulan Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) kaynaklı rapordaki yanlışlıklara da dikkat çekilerek, YTÜ´nün ´bulamadık´ dediği belgelerin silinmiş olsa da, hard disklerden çıkarıldığı kaydedildi.
Sanıkların ´polis aramaları esnasında bilgisayarlara delil konuldu´ iddiaları ise bu aramalardaki imaj alma işlemlerinin uluslararası geçerliliğe sahip teknik donanımla, usulüne uygun gerçekleştirildiği tespitiyle çürütüldü. Suçlamalara sebep olan delillerin birer birer ayrıntılı şekilde incelendiği raporda, hiçbir dosyanın zararlı bir yazılım tarafından gönderildiğine veya değiştirildiğine dair bir bulguya rastlanmadığı vurgulandı.
Bilirkişi raporunda, Oda TV´den, Barış Pehlivan´dan ve Müyesser Uğur Yıldız´dan ele geçirilen bilgisayarlarda çok sayıda ´trojan´ türü, ´truva atı´ olarak tabir edilen ve her bilgisayarda bulunabilecek virüslerin bulunduğu, bunların uzaktan dosya gönderme özelliğine sahip olmadığı bilgisi verildi.
Uzaktan dosya gönderme niteliği olan ´Ataturk_Ekrankoruma.scr´ ve ´Duyuru.pdf´ isimli virüslerin ise bilgisayarda hiçbir zaman açılmadığı, dolayısıyla etkin olmadığı kaydedildi. basinbirimi@chp.org.tr, disk@disk.org.tr, info@leman.com.tr adreslerinden barist@odatv.com adresine gelen e-postalar yoluyla bulaşan bu zararlı yazılımların, e-posta sağlayıcısı tarafından engellendiği bilgisi verildi. İddianamede yer alan dosyaların 2010 tarihinde oluşturulduğu verisinin yer aldığı bilirkişi raporunda, bilgisayarlara bulaşan ve etkin olamayan zararlı yazılımların ise 31 Ocak 2011 - 5 Şubat 2011 arasındaki tarihlerde hard disklere girdiği belirtildi.
Raporda sanıklardan sadece birinin (Müyesser Uğur) bilgisayarında, özel hedefli sosyal mühendislik saldırıları ile gönderilen, uzaktan dosya atma özelliği bulunan zararlı yazılımların çalışmış olduğu tespit edildiği, dosyalar üzerinde ilgili bilgisayar kullanıcıları tarafından bir işlem gerçekleştirildiğine dair tatmin edici izlere rastlanmadığı belirtiliyordu. Sanıklardan sadece birinin savunmasını güçlendiren bu bulgu ise, o kritik belgelerin diğer sanıkların bilgisayarlarında bulunmasıyla zaten çürümüş oluyor.
EĞER TAHLİYE GELİRSE HİÇBİR DİJİTAL VERİ DELİL OLAMAZ
Araştırılan bilgisayarda virüslerin varlığının belirlenmesi belgeleri onların getirdiğini göstermez. Çünkü virüs bulunmayan hiçbir bilgisayar yoktur. Onlarca virüsten binlercesine kadar her bilgisayarda mutlaka virüs bulunur. Eğer bunların varlığı tek başına dışarıdan dosya getirmeye dayanak olursa hiçbir dijital veri mahkemelerde delil olarak kabul edilemez. Çünkü dediğimiz gibi her bilgisayarda mutlaka virüsler bulunur. Bu tartışılmaz bir bilgisayar gerçeğidir. Bu rapora aslında gerek yoktu. Sanıkların dikkatleri dağıtmak için ileri sürdükleri bu gerekçe daha baştan sağlam gerekçelerle eleştirilmişti. Ancak hukuksal prosedür gereği bu raporun alınması gerekli olmuştu.
Ayrıca bu TÜBİTAK raporu olmasa bile, olayın başından beri çok önemli bir gerekçe, virüs iddiasını zaten inandırıcı olmaktan çıkarıyordu. ´Ulusal Medya 2010´ belgesinde talimatı verilen örgütsel faaliyetler, Odatv´nin zaten sürekli yapmakta olduğu bir iş idi. O dokümanda geçen, Ergenekon ve benzer davaların hakimlerini itibarsızlaştırma faaliyetleri aslında Odatv´nin sürekli yaptığı iş. Özellikle 2009 yılı ramazan iftarına katılan hakim ve savcılarla ilgili haberi, bunlar arasında en fazla ses getireni oldu. Odatv´nin yayınları incelendiğinde o belgelerdeki talimatların nasıl uygulandığı, Odatv´nin Ergenekon savcı ve hakimlerini karalama amaçlı ´iftarı yemeği´ haberinde çok iyi görüldü. Dolayısıyla odatv´nin zaten sürekli yapmakta olduğu faaliyetlere dair bilgisayarda bulunan bir belgenin virüs yoluyla başkaları tarafından komplo amacıyla yerleştirildiği savunmasının inandırıcılığı olmamıştı.
Ayrıca, belgenin bir değil bir çok sanığın bilgisayarlarında da ele geçirilmiş olduğu tekrar hatırlanmalı. Odatv davasının en önemli delilleri arasında yer alan ´Ulusal Medya 2010´ belgesinin sadece Oda TV´de değil, davanın sanıklarından Müyesser Uğur ve Barış Pehlivan´a ait 3 farklı bilgisayarda, 6 ayrı dosyada bulunduğu tespit edilmişti.
-TÜM DELİLLERE İTİRAZ-
Ergenekon ve Balyoz davalarının tümünde benzer şekilde kamuoyunu yanıltma taktiği yürütülüyor. Sanıklar ve çevrelerine göre, kağıt belgeler, dijital belgeler ve hatta silahlar polis tarafından bulundukları yerlere yerleştirilmiş ve daha sonra bulunup kendi üzerlerine atılmıştı. Aynı gerekçe pes dedirten şekilde Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube zemin karoları altına gizlenmiş çuvallarca belge için dahi ileri sürüldü. Sanıklar kritik delillerin hiçbirisini kabul etmiyorlar. Örneğin bir sanıktan elde edilen cd´lerden bazılarını kabul ederken içerisinde kritik bilgiler olduğunu iddia ettikleri bazılarını ise kabul etmiyorlar. Bu konuda oldukça komik gerekçeler de ileri sürülebiliyor. Örneğin Ergenekon sanığı Levent Bektaş´ın, Aramaya gelen polislere çay söylemek için bürodan çıktığımda onlar tarafından yerleştirilmiş demesi gibi. Diğer bir Ergenekon sanığı Mustafa Dönmez, evinden çıkan silahları arama esnasında polislerin yerleştirdiğini iddia etti. Aramaya katılan askeri yetkililer ise böyle bir şey olmadığını belirttiler. Ergenekon sanığı Dursun Çiçek´in hazırladığı ıslak imzalı belgenin fotokopisi için Kağıt parçası bu, hukuki değeri yok. Aslını bulun yoksa dünyayı başınıza yıkarız denildi. Aslı çıkınca da bu kez ıslak imza sahte denildi. Üzerinde parmak izi var mı bakılsın. Kağıt o dönem genelkurmayda kullanılan kağıtlardan mı bakılsın. Mürekkep de aynı şekilde kontrol edilsin. Herşey uygun olsa bile, imza ıslak imza makinesi ile atılmış olmalı. Ayrıca yazışma formatı resmi bir belgeye uymuyor.. gibi sürekli yeni bahaneler ileri sürüldü. Ergenekon davalarında olduğu gibi Balyoz davasında da sanıklar delillerin sahte olduğunu iddia ediyorlar. Sanıklar ve avukatları, Balyoz´da delil cd´leri sahte. 2003´teki balyoz planına ait olduğu ileri sürülen cd´lerinde sonraki yıllara ait bilgiler var. Bu da o cd´lerin sahteliğini ispatlıyor diyorlar. Oysa ısrarla iddia ettikleri, sonraki yıllarda konulan sokak cadde isimleri Balyoz cd´lerinde nasıl olur? itirazının geçersizliğini, sanıkların Türkiye gerçeklerinden ne kadar kopuk olduklarını bizzat web sitemizde biz ortaya koymuştuk.
Son örnek,Odatv sanıklarının belgelerin virüsle başkaları tarafından yüklendiğini iddia etmeleri oldu. Sanıkların TÜBİTAK raporunun sadece bir kısmını göstererek tahliye talep etmeleri, Bektaşilerin namaza yaklaşmayın, sarhoşken ayetini çarpıtarak, namaza yaklaşmayın deniliyor, onun için namaz kılmıyoruz savunmalarını hatırlatıyor. Dolayısıyla hakimlerin bu taktiklerle yanıltılması mümkün değil. Sadece kamuoyunun kafası karıştırılmaya çalışılıyor. Ancak tersi oluyor. Sanıklar delillere itiraz ettikçe o deliller tartışılıyor, araştırılıyor. Neticede sahte değil sağlam oldukları, aslında iddiaların kasıtlı ve kafa karıştırmaya yönelik olduğu görülüyor. Kamuoyu bu tartışmalar sayesinde davaya müdahil oluyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(31 Ağustos 2012, 11:20)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Odatv´ye TÜBİTAK şoku
´Oda´ya bu rapor olmaz dedim´
Karanlık Oda´nın virüs iddiası çöktü
Belgeleri kaydeden virüs tespit edildi
Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak
Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı
Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Odatv ile ilgili manşetlerimiz
Odatv davası duruşmaları
Kontrgerilla Medyası
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın
Flaş!!! Odatv´ye baskın
ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARINDA DELİL TARTIŞMALARI