Balyoz davasına bakan Mahkeme Başkanı Ömer Diken, bazı sanıklar tarafından gönderilen savunma ya da talep içerikli belgelerin savunma sınırlarını aştığını ve hakaret unsuru içerdiğini söyledi. Hiç kimsenin mahkemeye hakaret etmeye hakkı olmadığını belirten Diken, ´hakaret içerikli dilekçelerle ilgili olarak gerekli takibatı başlatacağız´ dedi. Duruşmada, Ergenekon davasında tanık sıfatıyla ifadesi alınan eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün beyanları okundu. Duruşmada daha sonra sanıkların son sözlerine geçildi. İlk söz sanık Ergin Saygun´a verildi.
16.08.2012 11:23 Balyoz davasına bugün 98. duruşma ile devam ediliyor. Mahkeme heyetinin avukatlar duruşmaya katılmasa dahi sanıklardan son savunmaların alması ardından da karar aşamasına geçmesi bekleniyor. 6 Ağustos´ta görülen son duruşmada Mahkeme heyeti, sanıklara son savunmalarını yapmaları için son kez süre vermişti. Mahkeme heyeti başkanı Ömer Diken, savcılığın daha önceki celselerde esasa karşı verdiği mütalaaya karşın kimi sanık ve sanık avukatlarının beyanlarının alındığını belirterek, çoğu sanık avukatlarının da Nisan 2012´den bu yana bu haklarını kullanmadıklarını ancak Ceza Muhakemeleri Kanunu´nun (CMK) 188/1. maddesine göre beyanda bulunmalarının gerektiğini ifade etmişti. Mahkemenin bir ara karar verdiğini ve bu ara kararın, yargılamanın tıkanmasını aşma amaçlı olduğunu kaydeden Diken, bir dahaki duruşmayı yakın bir zamana verdiğini ve mahkemenin kısa periyodik aralarda yapılacağını sözlerine eklemiş, duruşmanın 16, 17, 23, 24, 27 ve 28 Ağustos 2012 tarihlerine ertelendiğini açıklamıştı.
-Duruşma başladı-
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Ergenekon davasının 98. duruşmasında dava konusu Balyoz plan seminerini yapan eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına ile MHP Milletvekili Engin Alan´ın da aralarında bulunduğu 203 tutuklu sanık ile 17 tutuksuz sanık duruşmada hazır bulundu. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Emekli Oramiral Özden Örnek´in de aralarında bulunduğu 46 tutuklu sanık ile babasının vefatı nedeniyle 2 gün cenaze işlemleri için izin verilen tutuklu sanık Ahmet Dikmen ise duruşmaya katılmadı. KCK davasının tutuksuz sanığı olan gazeteci Müyesser Yıldız da izleyici olarak katıldığı duruşmada, meslektaşları ile yaptığı sohbet sırasında KCK davasından tahliye olmasının ardından özgür hayata intibak sağlamaya, gece ile gündüz farkını hissetmeye çalıştığını ve bu konularda da zorlandığını söyledi.
-Çok sayıda MHP milletvekili balyoz davasına katıldı-
Çok sayıda sanık yakını ve izleyicinin katıldığı duruşmaya, CHP Milletvekili İlhan Cihaner ile MHP Milletvekilleri Bülent Belen, Ruhsar Demirel, İsmet Büyükataman, Özcan Yeniçeri, Mesut Dedeoğlu ve MHP İstanbul İl Başkanı Abdurrahman Başkan da duruşmaya izleyici olarak katıldı. Cihaner ile MHP milletvekilleri ayrı yerlerde oturmayı tercih ederken MHP milletvekillerinin, duruşma başlamadan önce MHP milletvekili olan tutuklu sanık Engin Alan ile uzun uzun sohbet ettikleri gözlendi.
-Avukatlar duruşmaya katılmadı-
Dosyada bulunan delillerin değerlendirilmeden, bazı tanıklar dinlenmeden Cumhuriyet Savcıları Savaş Kırbaş ve Hüseyin Kaplan´ın 920 sayfalık mütalaayı mahkemeye sunmasını protesto eden sanık avukatları duruşmaya katılmadı. Duruşmaya emekli Orgeneral Ergin Saygun´un avukatı Sedat Küçükyılmaz´ın da aralarında bulunduğu 9 avukat katıldı.
-Örnek ve Çiçek´in yazılı son savunmaları mahkemeye ulaştı-
Duruşma başladıktan sonra katılan sanıklar ile avukatların kimlik yoklamasını yapan Mahkeme Başkanı Ömer Diken, mahkemeye ulaşan evrakları okumaya başladı. Bazı sanıkların kovuşturmanın genişletilmesine ilişkin talepleri olduğunu belirten Diken, Dursun Çiçek ve Özden Örnek´in de aralarında bulunduğu bazı tutuklu ve tutuksuz sanıkların esas hakkındaki son savunmalarının da mahkemeye ulaştığını söyledi. Çiçek´in ve Örnek´in cezaevi yönetimi aracılığıyla savunmalarını gönderdiklerini belirten Diken, Örnek´in yazılı savunmasının 155 sayfa ve 17 klasörden oluştuğunu açıkladı.
-Reddihakim talepleri reddedildi-
Bazı sanıklar ve avukatlar tarafından, Mahkeme Başkanı Ömer Diken ile üye hakimler Murat Üründü, Ali Efendi Peksak, Aytekin Özanlı´nın tarafsızlıklarını yitirdikleri iddiasıyla haklarında celse arasında reddihakim talebinde bulunulduğunu da belirten Diken, tarafsızlığın yitirilmesine ilişkin yasada belirtilen şartların yerinde bulunmadığı gerekçesiyle bu taleplerin reddedildiğini söyledi.
-Hakaret içeren dilekçeler gerginliğe neden oldu-
Mahkeme Başkanı Ömer Diken, bazı sanıklar tarafından gönderilen savunma ya da talep içerikli belgelerin savunma sınırlarını aştığını ve hakaret unsuru içerdiğini söyledi. Hiç kimsenin mahkemeye hakaret etmeye hakkı olmadığını belirten Diken, Mahkemenin dürüstlüğü konusunda da kimse mahkemeyi suçlayamaz. Mahkemenin, savunmanın istediğini yapma, istemediğini yapmama gibi bir uygulaması dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Bu hakaret içerikli dilekçelerle ilgili olarak gerekli takibatı başlatacağız. dedi. Bu sırada sanıklar ile Başkan Diken arasında sözlü tartışma yaşandığı, ancak oluşan gerginliğin kısa sürede yatıştığı görüldü.
-Artık hastalık durumlarında da izin verilebilecek-
Başkan Diken, tutuklu sanıklardan Ahmet Dikmen´e babasının vefat etmesi nedeniyle 2 gün izin verdiklerini ve bu nedenle duruşmaya katılmadığını söyledi. Diken, ayrıca tutuklu sanık Engin Baykal´a da annesinin vefat etmesi nedeniyle bir gün izin verildiğini belirterek istediği zaman cenaze için gidebileceğini söyledi. Sanıkların izin günü sayısını sorması üzerine Diken, şehiriçi bir gün ve şehirdışı da yol hariç iki gün izin verdiklerini söyledi. Bu sırada tutuklu sanıklardan Dursun Çiçek´in, oturduğu yerden bağırarak Öldükten sonra mı izin veriyorsunuz? diye sorduğu duyuldu. Başkan Diken de yasada değişiklik yapıldığını belirterek, Artık hastalığın doktor raporu ile tespit edilmesi durumunda da hastalık izni verilebilecek. açıklamasını yaptı.
-Özkök´ün Ergenekon ifadesi okunuyor-
Başkan Diken, en son gelen evrakın Ergenekon davasında dinlenen eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün ifadesini içeren iki güne ait iki ayrı duruşma tutanağı olduğunu söyledi. Ergenekon davasını yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından gönderilen iki tutanağın Balyoz davası ile bir ilgisi bulunmadığını belirten Diken, ancak isteyen sanık ya da avukatlara dijital ortamda kopyasının verilebileceğini söyledi. Bunun üzerine bazı tutuklu sanıkların avukatı olan İlkay Sezer, Mahkemeniz Özkök´ün tanık olarak dinlenmesine ilişkin taleplerimizi reddetti. Bu nedenle ifadesinin okunmasına gerek yok. dedi. Başkan Diken ise talep üzerine gelen bir evrak olmadığını, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin, irtibatlı görerek gönderdiği bir evrak olduğunu söyledi. Duruşma, Özkök´ün Ergenekon davasında verdiği ifadenin okunması ile devam ediyor. ( Cihan)
Özkök, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde tanık olarak dinlenildiği duruşmada, Balyoz Planı davasıyla ilgili Bu seminer icra edilmiş, fakat en tehlikeli senaryo amacını biraz aşkın şekilde oynanmış. Siyasi kişiler ve siyasi olaylar, gerçekmiş gibi oynanmış. Ben de Kara Kuvvetleri Komutanı´na incelettim demişti.
-Son sözlere geçildi-, ilk söz Ergin Saygun´un-
Duruşmada daha sonra sanıkların esas hakkındaki son sözlerine geçildi. İlk söz sanık Çetin Doğan´a verildi. Doğan, son savunma anlamında değil ama delilleri değerlendirme anlamında konuşacağını söylemesi üzerine Diken, Sizin ne yapmak istediğiniz değil, mahkemenin ne söylediği önemli. Sanıklara son savunma hakkı veriyoruz. Bundan sonra son sözünüz sorulacak. O da birkaç cümle olur. Bunun dışında konuşma hakkı tanınmayacaktır dedi.
ERGİN SAYGUN´UN SON SAVUNMASI
Aranın ardından sağlık sorunları nedeniyle öncelik verilen sanık Ergin Saygun son savunmasına başladı. Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Ergin Saygun, yarın 1999 Marmara Depremi´nin yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, depremde hayatını kaybeden vatandaşlara ve donanma mensuplarına tekrar Allah´tan rahmet, ailelerine de başsağlığı dilediğini söyledi. Saygun, Söylenecek bir şeyler var ise söylenmeli, yoksa zaman bitiyor. Bitince de tam bitiyor. Kimin ne kadar zamanı kaldığını sadece Allah bilir ama benim gibi yıllardır sağlığı ile uğraşanlar bazı şeyleri anlayabiliyor ve hissedebiliyor. Sağlık durumum sonraki duruşmaların ne kadarına katılmama müsaade eder bilmiyorum, onun için bu celsede bazı şeyleri anlatıp belki de son sözlerimi söylemek istiyorum dedi.
Sağlık durumuna ve bu konuda alınan raporlara değinen Saygun, cezaevi yönetiminin hapishane ortamında bu sağlık durumunun gerektirdiği şartların yerine getirilmesinin mümkün olmadığını bildirdiğini, buna rağmen hapishanede tutulmaya devam edildiğini söyledi. Bu şekilde en temel hakkı olan yaşam hakkının gasp edildiğini savunan Saygun, cezaevi şartlarında rahatsızlıklarını nasıl kontrol altında tutmaya çalıştığını anlattı.
Saygun,Tecavüzcülerin, bilmem kaç yüz ton uyuşturucu ile yakalananların, polis dövenlerin tutuksuz yargılandığı ülkemizde, TSK mensuplarının kanunlara aykırı gerekçelerle 18 aydır tutuklu yargılanmaları fevkalade hazin bir durumdur. Yine Yassıada´yı hatırlıyorum ister istemez. Sizi buraya getiren irade, burada kalmanızı istiyor. Rövanş alma iddiaları yine ağırlık kazanıyor. Rapor çok da dinleyen yok. diye konuştu.
Günde 32 adet ilaç aldığını, bunların bazılarının dozlarını kendisinin ayarladığını belirten Saygun, yanlış bir ayarlama yapması durumunda bundan kimin sorumlu olacağını bilmediğini kaydetti. Saygun, şöyle devam etti: Mahkemenizin vermiş olduğunuz tutuklama kararı ile GATA´da devam etmekte olan tedavim, yarım kalmıştır. Aceleniz neydi? Neden beni hastane odamda telefonla arayıp ´bugün savcılığa gelmeniz gerekiyor´ dediler? ´Bütün bu rahatsızlıklarım bilinirken, tutuklanmam neden gerekli görüldü´ diye salim kafa ile düşündüğümde, bunun da Balyoz kurgusunun bir parçası olduğunu görüyorum. Bu dava için bir icra planı, bizim tabirimizle cereyan tarzı planı yapılmış, kimler bilirkişi olacak, kimler tanık olarak dinlenecek, hangi bulgular delil olacak, yargılama ne zaman bitecek ve bunun gibi, hepsi önceden tespit edilmiş. Bu plan sadakatle uygulandı, planı bozabilecek taleplerimizin hiçbiri kabul edilmedi.
Benim tutuklanmam, bu plandaki zamanlamaya uymanız için şarttı. Sorgum yapıldı ve önceden hazırlanmış olan esasa ilişkin mütalaa okundu. İnsan hayatına hiç önem vermediğinizi bir kere daha ispat ettiniz. Ne yapmak istediğinizi bilmiyorum. Bunları neden yaptığınızı da. Ancak yaptığınızın TCK 81. ve 82. maddelerinde tarif edilen ´Kasten adam öldürmek´ suçu kapsamına girdiğini düşünüyorum. Ama beni öldüremeyeceksiniz. Son nefesime kadar, tam bir kurgu olan bu davaların 404 muvazzaf personeli çeşitli davalarda yargılanmakta olan Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı kurulmuş, öç alma amaçlı bir linç komplosu, bir kıyım olduğunu, bize isnat edilen suçlamaların hepsinin yalan olduğunu ispat edene kadar mücadele edeceğim.
Nevi şahsına münhasır bir dava ve yargılama süreci yaşandığını söyleyen Saygun, öncelikle yargıda bazı sorunlar yaşandığını savunarak, Gerçekten de yargılanmamızın değişik safhalarında karşımıza çıkan yargı içindeki ve özellikle de özel yetkili mahkemeler arasındaki bölünmüşlük, kutuplaşma, aynı mahkeme mensupları arasındaki dargınlık ve hatta savcıların bağlı oldukları başsavcının telefonlarının dinlenmesi için mahkeme kararı aldırması, mahkemelerin bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma konularında ve neticede adaletin tecelli edeceği yolunda büyük endişelerime yol açmaktadır. dedi.
Özel Yetkili Mahkemeler´in lağvedildiğini belirten Saygun, özel yetkili mahkemelere ilişkin siyasilerin eleştirilerine değindi. Saygun şunları söyledi: Peki yetkilerinizi nasıl aştınız? Bu kadar ciddi ve sonunda kapatılmanızla sonuçlanan eleştirileri hak etmek için neler yaptınız? Yetki alanlarınızı nasıl genişlettiniz? Ama daha da önemlisi, bu mahkemeler haklarındaki hukuka aykırılık tartışmalarına, görev ve yetkileri ile ilgili tereddütlere ve lağvedilmiş olmalarına rağmen, yargılama yapmaya devam edecekler ve bizi yargılamak görevleri bitince dağılacaklar, hukuken mevcut yanlışlıklar da ancak bizim davalarımız bittikten sonra düzeltilecektir. Konu bizatihi mahkemenizle ilgili olmamasına rağmen adil yargılanma açısından akla çeşitli sorular getirmektedir. Bu nasıl bir hukuk anlayışıdır? Nasıl bir hukuk uygulamasıdır? Nasıl bir hukuk faciasıdır? Lağvedilmiş mahkemelerle yargılama yapılması dünyanın neresinde görülmüştür?
Basında 2003 yılında yer alan bir haberde, bir yapılanmadan söz edilerek organizasyonun çalışmaları belli bir noktaya geldiğinde, iki ayrı düğmeye aynı anda basılacağı ve bazı kişilerin doğrudan yargıya gideceklerinin yazıldığını ifade eden Saygun, İki ayrı düğmenin Ergenekon ve Balyoz olduğu açıktır şeklinde konuştu.
Esas suç unsuru oldukları belirtilen 11, 16 ve 17 nolu CD´lerin sahte olduğunun savunma ve bilirkişiler tarafından defalarca ispat edildiğini savunan Saygun, Lütfen anlayınız. Hala CD´lerin gerçek olduğunda direnerek, bunlarla yargılamada ısrar etmek artık bir anlam ifade etmemektedir. Şimdi yapılacak iş bunları kimin hazırladığının bulunmasıdır. Bu konuyu açıklığa kavuşturacağına inandığımız bazı tanıkların dinlenmesi taleplerimiz mahkemenizce kabul görmemiştir şeklinde konuştu. Saygun, ABD´de faaliyet gösteren Cyber Dilligence adlı adli bilişim suçları şirketinin raporunda Türkiye´de istedikleri kişi hakkında, istedikleri suç isnadında bulunabilen, bu suçla ilgili her türlü delili yaratabilen ve bunu da yargıya kabul ettirebilen bir yapı olduğu anlatılmaktadır ifadelerinin yer aldığını vurguladı. Saygun Balyoz denen plandaki sahtekarlıkları da yaptığı muhtemel olan bu yapının ne olduğu ve kimlerden meydana geldiğinin bulunması gerekmektedir. Sahte CD´leri kim üretti? Artık sorulması ve cevabı bulunması gereken soru budur diye konuştu. Saygun 2003 tarihli belgelerde 2007 yazılımlarının kullanıldığının yetkili bilirkişi tarafından huzurda onaylanması çok önemlidir, çünkü bu CD´lerin sahte olduğunu ortaya bir defa daha koyacak ve davanın tamamen çökmesi ile sonuçlanacaktır. Mahkemenizin talebimize direnmesinin ardında bu sebebin bulunduğu açıktır. Aynı sahtekarlığa başka davalar ile ilgili belgelerde de rastlandığı haberleri dikkat çekicidir. Demek ki ortada çok geniş kapsamlı bir sahtekarlık söz konusudur dedi.
Saygun, şöyle devam etti: Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök´ün tanık olarak dinlenmesi talebimizde ne kadar haklı olduğumuzu adı geçen komutanın Ergenekon davasında söyledikleri göstermiştir. Kilit şahidin ise zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman olduğu kendiliğinden ortaya çıkmıştır ama kendilerinin dinlenmesi mümkün olmamıştır. Sayın Hilmi Özkök´ün, Sayın Yalman´a yapılmasını emrettiği incelemenin neticesi nedir? İncelemeden bir sonuç çıkmadığına göre ortada bir şey yok demektir.
Saygun şöyle devam etti: Duruşmalar bitiyor, henüz Balyoz denen planı, yani davanın esas delilini görmek bir Allahın kuluna nasip olmamıştır. Eğer beni darbecilikle suçluyorsanız, bana Balyoz dediğiniz planı göstermeye mecbursunuz. Deliller nerede? Delil gösteremiyorsanız bu yazdıklarınız iftira olmaktan öteye geçemez dedi. Saygun, iddia makamının kendisinin ifadesi alınmadan esas hakkındaki mütalaasını açıkladığını ifade ederek Esas hakkındaki mütaalada bana verilen mesajı açık ve nettir. Sen ne dersen de söylediklerinin bizim için bir kıymeti harbiyesi yoktur.
Saygun, Esas hakkındaki mütalaada enteresan bir kısım var. ´Genç Subaylar Rahatsız´ ve benzeri bir takım yazıları herhangi bir delil göstermeden bizim yayımlattığımız yazıyor. Genç Subaylar Rahatsız haberindeki rahatsızlık duyulan subaylardan biri de benim. Yani size göre kendi kendimi bir gazeteciye şikayet ediyorum. Pes! Bu dava burada bulunan 365 vatan evladı için tam bir yıkım olmuştur. Bu dava nedeni ile TSK´nın 20 yıllık geleceği yok edilmiş, kariyerler sona ermiş, bizler itibarsızlaştırılmış, eşlerinden, babalarından ayrı aileler perişan olmuştur dedi.
Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur sözünü anımsatan Saygun, Ortada delil yoktur, delil diye gösterilenlerin hepsinin sahte olduğu ispat edilmiştir. Ayrıca, ortada balyoz diye bir plan da yoktur. Olan bulgularda da imzalı tek sayfa yoktur. Türkiye´de her cezaya bir suç bulunur söylemi ispatlanmıştır diye konuştu.
Saygun, 3. Kolordu Komutanı olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri´nin müesses emir ve komuta yapısının dışında, eğer varsa, başka bir oluşuma dahil olmak gibi bir düşüncemiz veya bu istikamette bir gayretimiz asla olmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti hükümetini görev yapamaz hale getirmek gibi bir düşüncem de yoktur. Tek isteğim devletimin ve milletimin selamet ve saadetidir. Üzerime atılı suç doğru değildir.
Saygun savunmasını şu sözlerle tamamladı: Bu dünyadan darbeci damgası ile gitmek istemiyorum. Bizler bu lekeyi hak etmiyoruz. Sabır diyorum kendi kendime. Sabretmek baş eğmek değil, mücadeleye devam azmini ortaya koymaktır diye öğretmişlerdi. Küfür sürer ama zulüm asla diyen hadisi şerifi hatırlıyorum. Sabretme gücüm artıyor. Ama öfkem de artıyor. İsteklerimiz hakkımız olan şeylerdir. Bunlara mani olmayın. Eskiden arkanızda hak kuvvetin fevkindedir. yazardı. Onun için yüce rabbim benim karşıma kul hakkı ile gelmeyin demektedir. Onun için musalla taşında helallik alınır. Şimdi kuvvet sizde olabilir ama hak hala bizdedir. Bizden esirgediğiniz işte budur. Umarım ne yaptığınızın farkındasınızdır. Allah herkese akıl fikir versin.
Duruşma sanıkların mütalaaya karşı savunmalarının alınmasıyla devam ediyor. ( Cnnturk, Cihan, Vatan)
ÇETİN DOĞAN´IN SON SAVUNMASI
Emekli Orgeneral Ergin Saygun´dan sonra tutuksuz yargılanan 3 sanık daha esas hakkında savunma yaptı.Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, şu ana kadar esas hakkında savunmaları alınan sanıkların avukatlarının da duruşmada bulunduğunu belirterek, tutuklu sanıklardan emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın ise avukatının salonda olmadığını söyledi. Diken, Doğan´a ´Müdafisiz olarak son savunmanızı yapacaksınız´ dedi.
Doğan da Diken´in, 94. celsede Cumhuriyet Savcılığı´nın ileri sürdüğü delilleri 50 sayfalık not halinde okuduğunu belirterek, hazırlanan delil listesinde, savcıların delilleri dikkate alındığı için birçok yanlışlık ve eksiklik olduğunu, mahkemenin ise sanıklar ve müdafileri tarafından dosyaya sunulan delilleri okumadığını öne sürdü.
´Özde değil, sözde delil sayılanlar hakkında diyeceklerimi belirteceğim´ diyen Doğan, delillerin hukuki denetiminin yapılmadığını, yok hükmünde olanların dosyadan çıkarılmadığını iddia etti. Doğan, delillerin tamamının 11, 16 ve 17 No´lu CD içeriklerine dayandığını anımsatarak, ´CD´lerin hangi bilgisayarda üretildiği tespit edilmemiştir. CD içeriğindeki suç unsuru taşıyan dijitallerin izlerine, sanıkların kişisel bilgisayarlarında ve 2002-2003 yılında sanıkların iş yeri olan 1. Ordu Komutanlığı´ndaki bilgisayarlarda rastlanılmamıştır´ dedi. Bilgisayar saatini geri ve ileri alarak, kullanıcı adı ve oluşturma tarihini değiştirerek sahte bir dijital verinin bilgisayarda üretilmesi için, bilgisayar uzmanı olmanın gerekmediğini belirten Doğan, ´Dijital verilerin Türk Silahlı Kuvvetleri´ne ait bilgisayarlarda üretildiği iddiasının hiçbir geçerli kanıtı bulunmamaktadır. CD içeriklerinden suç isnadında bulunmak hukuka uygun değildir. Bunların çıkarılması hukukun gereğidir´ diye konuştu.
Dosyadaki yok hükmündeki ses kayıtlarının çıkarılmadığını ifade eden Doğan, dava konusu seminere ait ses kayıtlarının da hukuka uygun olarak kaydedilmediğini öne sürdü. Doğan, kendisi ile tutuklu sanıklardan emekli Oramiral Özden Örnek ve emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına arasında geçen konuşmaya ilişkin bir ses kaydının olduğunu belirterek, ´Halil İbrahim Fırtına ve Özden Örnek ile hiçbir zaman baş başa görüşmemiz olmamıştır. Görüşmelerimiz resmi toplantılarda, YAŞ toplantılarında olmuştur. Ses kaydındaki bu konuşmalar da kes yapıştır ve kopyalama ile oluşturulmuştur´ dedi.
Doğan, Başkan Diken tarafından dosyada bulunan 30 adet bilirkişi raporundan da sınırlı sayıda söz edildiğini iddia ederek, mahkemenin raporların arasındaki çelişkileri gidermek için bir adım atmadığını öne sürdü.
Mahkeme heyeti duruşmaya ara vererek, Çetin Doğan´ın son savunmasına yarın devam etmesini istedi. Doğan´ın 80 sayfadan oluşan esas hakkındaki savunmasını, 15´inci sayfaya kadar okuduğu öğrenildi.
-MHP milletvekili Yeniçeri´ye suç duyurusu-
Mahkeme heyeti başkanı Ömer Diken, duruşmanın öğleden önceki bölümünde izleyici sıralarında edebe uygun olmayan bir konuşma (Bu mahkemeden bir b.k olmaz) duyduğunu ancak kimin konuştuğunu görmediğini söyledi. Bu konuda tutanak hazırlandığını belirten Diken, tutanakta saat 12.05 sıralarında izleyici bölümünde, mahkemeye yönelik hakaret içerikli ifade kullanan kişinin, MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri olduğunun tespit edildiğini bildirdi. Başkan Diken, Yeniçeri hakkında gereğinin ifası için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı´na yazı gönderilmesinin kararlaştırıldığını ifade etti.
Tutuklu Yusuf Ziya Toker´in avukatı Yahya Koç´un reddi hakim talebinde bulunduğunu belirten başkan Diken, Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaplan´dan görüşünü sordu. Kaplan´ın kısa bir süre cevap vermemesi üzerine sanıklar savcının uyuduğunu söyleyerek gülmeye başladı. Bunun üzerine toparlanan savcı Kaplan, talebin davayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle reddini talep etti. Mahkeme heyeti de talebin reddine karar verdi. ( AA)
(16 Ağustos 2012, 11:23)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Boykota Yargıtay Balyoz´u
Flaş!!! Balyoz mahkemesi değişebilir
Sanıklar, avukatları ve İstanbul Barosu ortak yapımı ´Balyoz davasını kilitleme´ planı
Flaş!!! Balyoz: Savcıdan esas mütalaa
Savcılığın Esas mütalaasını (920 sh) okumak için tıklayın
BALYOZ PLANI VE DAVASI MANŞETLERİMİZ
1. Balyoz iddianamesinde ara
2. Balyoz iddianamesinde ara
3. Balyoz iddianamesinde ara
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri