Ergenekon ve Balyoz davalarında sona yaklaşılıyor. Hakim ve savcılar konuşamadığı için, avukatlar ve sanık yakınları kamuoyu vicdanında kendilerini aklamaya çalışıyor, delillerin sahte olduğunu, suçsuz yere yargılandıklarını ileri sürüyorlar. Geçtiğimiz günlerde sonuçlanan fuhuş ve casusluk davası buna ilginç bir örnek. Fuhuş ve casusluk suçlarının ispatlanamadığı davada, TSK´nın gizli bilgilerini çalan bir örgüt tespit edildi. Sanıklar bu suçtan ceza aldı. Ama bazı medya işin bu kısmını görmeyerek sanıkların suçsuz yere yargılandığını açıkça iddia edebildi. Sanık ve onları savunan medyanın bu şaşkınlığına Sabah yazarı Nazlı Ilıcak tepki gösteriyor.
08.08.2012 10:34 Nazlı Ilıcak (Sabah): Sütten çıkan ak kaşık değil herkes.. Davalarda sona yaklaşılırken, askeri müdahale iddialarını yalanlama kampanyası da şiddetlendi. Hakim ve savcılar konuşamadığı için, avukatlar ve sanık yakınları kamuoyu vicdanında kendilerini aklamaya çalışıyor. Peşinen söyleyeyim, yargıya intikal etmiş davalarda haksızlığa uğrayanlar mutlaka mevcuttur. Çok büyük çoğunluğun Ergenekon paketi içinde toptancı bir zihniyetle yargılanması da doğru değil. Ama sanki askerler hiçbir şey yapmamış, birileri onlara komplo kurarak Türk Silahlı Kuvvetleri´ni zaafa düşürmek istemiş gibi hikayeler inandırıcı olmuyor. Bu ordu 2 darbe yaptı; 2 defa da hükümeti devirdi; 12 Mart´ta muhtıra yoluyla; 28 Şubat´ta perde arkasından yürüttüğü baskılarla.
* Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan´ın birtakım işler karıştırdığı, o tarihte zaten MİT tarafından tespit edilmişti. Mustafa Balbay´ın 30 Mayıs 2003 tarihli notunda MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun´dan naklen şu bilgi var: Eğer kaynak mektuplarsa, bize de geliyor. İstanbul´dan, Birinci Ordu´dan geliyor. Oraya baksan. Birinci Ordu´da her şey hazır. İhtilale hazırlanıyorlar.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de, 5-7 Mart 2003 tarihli Plan Semineri´nin kurallara uygun olarak oynanmadığını açıkladı. Zaten gerçek isimlerin kullanıldığı o Harp Oyunu´nda, bir Milli Mutabakat Hükümeti kurulmasından da söz ediliyor. Çetin Doğan, jenerik senaryo kılıfı altında Genelkurmay Başkanı´na, ültimatom ver; bu işin sonu b... ktur, deriz bile diyor. Sırf ismi çeşitli listelerde yer aldı diye bazı askerlerin Balyoz´dan yargılanması doğru olmayabilir. Ama kimilerini de sütten çıkan ak kaşık gibi göstermek yanlış.
* Aynı şeyi İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nı hazırlayan Dursun Çiçek için de söyleyebiliriz.Bir süredir meseleye temas etmiyordum. Fakat kamuoyunu yönlendirme çabaları karşısında bazı gerçekleri anlatma lüzumunu hissettim. Bir kere İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ndaki o imzanın Dursun Çiçek´e ait olduğu, TÜBİTAK, Emniyet ile Jandarma Kriminal ve Adli Tıp tarafından belirlendi. Ayrıca, Gölcük Donanma Komutanlığı´nda, parke altında ele geçen bilgisayar hard diskinde (5 nolu), -polis raporuna göre oluşturma tarihi 2 Mart 2008, son erişim tarihi 21 Mart 2009 olan- Proje isimli bir belge var. Proje bir taslak metin; İnternet Andıcı ve İrtica ile Mücadele Eylem Planı, makamdan Proje´ye onay alındıktan sonra hazırlanmış. İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nın 2009 tarihini taşıdığını nereden biliyorsunuz? diye sordu İrem Çiçek Haber Türk´te. Proje´nin tarihi belli: Son kayıt 21 Mart 2009. Elde başka hiçbir delil bulunmasa bile, bu yeterli değil mi?
Askerlere ait internet sitelerinde, kara propaganda haberleri yapılmadı mı? Zaten İrtica ile Mücadele Eylem Planı da, internet siteleri gibi, çeşitli yöntemlerle hem hükümeti, hem de Gülen Cemaati´ni yıpratmayı hedefliyor. Daha önce de, sözde Şemdin Sakık´ın ifadelerine dayanılarak hazırlanan bir başka andıç yok muydu piyasada? Kısacası, Biz böyle şeyler yapmayız. Sütten çıkmış ak kaşığız söylemi hiç, ama hiç inandırıcı değil.
-Fuhuş ve casusluk-
Kimi köşe yazılarında yargılanan askerlerin fuhuş ve casusluktan ceza almaması, suçsuz yere haklarında dava açılmış gibi sunuluyor. Oysa fuhuş ve şantajdan dolayı ceza almamaları, şikayetçi bulunmamasından kaynaklanıyor. Yoksa elde çok sayıda kişinin özel hayatını gösteren görüntüler ve belgeler var. Ayrıca, devletin güvenliğine ilişkin belgeler de gene bu kişilerde ele geçti. Bunların askeri casusluk amacıyla kullanıldığına dair delil bulunamadı. Belgelerin mevcudiyetinden dolayı mahkûmiyet aldılar ama o belgelerle, tehdit, şantaj yaptıklarına ya da bu bilgilerden casusluk amacıyla yararlandıklarına ilişkin kanıt ele geçirilemedi. Muhtemelen mağdurlar, daha büyük bir rezalet çıkmasın diye şikayette de bulunmayınca, o iddialar düştü. Beni üzen nokta, bazı meslektaşlarımızın tavrı. Bak bir şey yokmuş; suçsuz yere yargılanmışlar havasını basmak bence çok ayıp. ( Sabah)
(08 Ağustos 2012, 10:34)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Yavuz hırsız durumu mu?
Balyoz ve diğer davalarda delil tartışması
Kontrgerilla Medyası
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap