Ergenekon davasında duruşma sonunda tahliye taleplerinin reddedildiği açıklandı. Salon karıştı. Tahliye talebi reddedilen tutuklu sanık Mehmet Haberal fenalaşırken, sanıklar ret kararına tepki gösterdi. Sanık ve izleyicilerin alkışlı ve marşlı protestosu nedeniyle kararlarını açıklamayı durduran mahkeme duruşmaya ara verdi.
27.07.2012 11:10 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 68´i tutuklu 273 sanıklı ´Ergenekon´ davasının 210´uncu duruşması başladı.İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, CHP İzmir Milletvekilli gazeteci Mustafa Balbay, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ile gazeteci Tuncay Özkan´ın da aralarında bulunduğu 47 tutuklu sanık katıldı. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve Sedat Peker´in de aralarında bulunduğu 21 tutuklu sanığın gelmediği duruşmada, başka dava kapsamında tutuklu olan Prof. Dr. Yalçın Küçük de hazır bulundu. CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal ile Hasan Ören´in de aralarında bulunduğu çok sayıda izleyici de duruşma salonunda izleyici olarak yer aldı.
TANIK KÜRŞAT YILMAZ´IN İFADESİ
Sanıklar ile avukatların kimlik yoklamalarının tamamlanmasının ardından, çete davası hükümlüsü Kürşat Yılmaz´ın tanık sıfatıyla dinlenmesine başlandı. Davanın dünkü oturumunda da başka çete davalarından hükümlü bulunan Hadi Özcan ile Alaettin Çakıcı tanık olarak dinlenmişti. Ergenekon soruşturması kapsamında şüpheli sıfatıyla soruşturma savcısı Zekeriya Öz´e ifade verdiğini belirten Kürşat Yılmaz, hakkında takipsizlik kararı verildiğini söyledi. Yılmaz, Veli Küçük´ü tanıyıp tanımadığımı sordular. Sonra da takipsizlik kararı verildi. Ancak ne oldu da bu davaya tanık olarak çağrıldım, bu durumu ise anlamakta güçlük çekiyorum. dedi.
Ergenekon terör örgütünü tanımadığını ve içinde de yer almadığını belirten Yılmaz, devlet içinde başka bir çete olduğu yönünde Savcı Zekeriya Öz´e bilgi verdiğini söyledi. Yılmaz, Bu örgütün içinde valiler, subaylar ve gazetecilerin de bulunduğu çok sayıda insanın olduğunuz anlattım. Fakat hiçbir işlem yapmadılar. Üstüne üstlük bunları söyledim diye haksız yere 67 yıl hapis cezasına çarptırıldım. şeklinde konuştu.
Hrant Dink cinayeti ile ilgili bildiği çok önemli konuları paylaşmak ve tanıklık yapmak için dilekçe verdiğini belirten Yılmaz, ifade için çağırmadıklarını da sözlerine ekledi. Davanın sanıklarından sadece Sedat Peker´i tanıdığını belirten Yılmaz, Ali Avni Balkaner´in bir yakınının cenazesine gittiğimde de Veli Küçük´ü gördüm ama konuşmadım da tanımam da. Veli Paşa´ya saygı duyuyorum. Ancak benim Veli Küçük ile hiçbir irtibatım yok. Veli Küçük´ü basından şerefli bir Türk subayı olarak tanıyorum dedi.
Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk, Geçtiğimiz oturumlarda tanık olarak dinlediğimiz Ali Avni Balkaner, 270 villa yapımı için İhlas Finans´tan 20 milyon dolar kredi aldığını söyledi. Bir süre sonra da sizin kendisini arayarak İhlas´ın alacağını satın aldığını ve ödemeyi kendisine yapmanız gerektiğini söylediğini aktardı. Bu alacaktan bilgi sahibi misiniz? diye sordu. Yılmaz, böyle bir alacaktan da bilgi sahibi olmadığını söyledi.
Yılmaz, ´Ergenekon´ soruşturması sırasında şüpheli olarak ifadesinin alındığını, daha sonra davaya tanık olarak eklenmesine bir anlam vermediğini belirterek, ´Savcı Zekeriya Öz´e de ifade verirken söyledim. ´Ergenekon diye bir örgütün olduğuna inanmıyorum´ dedim. Başka bir örgüt var. Cemaat tarafından yönetiliyor. Bana da teklif ettiler ama ben kabul etmedim diye söyledim´ şeklinde konuştu. Bu davada yargılanan insanların vatanperver olduğunu ve hepsine saygı duyduğunu söyleyen Yılmaz, ´Dün Kurtuluş savaşı bugün ´Ergenekon´. Türk Milleti bir çıkış yolu bulacak ve bir gün bunun hesabı sorulacak´ dedi.
GİZLİ TANIK YILDIZ´IN İFADESİ
Yılmaz´ın ifadesinin tamamlanmasının ardından sesi ve görüntüsü değiştirilerek dinlenilen Gizli Tanık ´Yıldız´ da Kandıra F tipi cezaevinde tutuklu olarak bulunduğu sırada, aynı cezaevinde olan Sedat Şahin ve Mehmet Sarıoğlu´nun başını çektiği bir grupla spor alanlarına ve bahçeye çıktığını kaydetti. Bir süre sonra cezaevine davanın sanıklarından Ergün Poyraz´ın geldiğini ve aynı grupla spor alanlarına ve bahçeye çıktığını belirten gizli tanık ´Yıldız´, şunları söyledi:
´Sedat Şahin ve Mehmet Sarıoğlu, Ergün Poyraz´ı çok merak ediyordu. Kitaplar filan yazıyor diye. Ergün Poyraz ile sohbet ediyorlardı. Cezaevi raconu olarak biz küçükler de dinliyorduk. Bir gün Ergün Poyraz´ı ´Senin ağan kim?´ diye çok sıkıştırdılar, o da ´Tuncer Kılınç Paşa´ dedi. Ergün Poyraz´a yazdığı kitapların bütün evraklarını Tuncer Kılınç Paşa veriyormuş. Sabih Kanadoğlu, Nuh Mete Yüksel hep Ergün Poyraz´ın arkadaşıymış. Hatta Sedat Şahin´e kendisi önce çıkarsa Danıştay´da mı Yargıtay´da mı tanıdıkları vasıtasıyla yardımcı olacağını söylüyordu.´
Gizli tanığa sorular yönelten Ergün Poyraz, tanığın beyanlarının doğru olmadığını savundu.
Duruşmayı izleyenler arasında, CHP milletvekilleri Erdal Aksünger, Ali Özgündüz, Hasan Ören, Ali İhsan Köktürk, Birgül Ayman Güler ve Mahmut Tanal ile eski MHP milletvekili Deniz Bölükbaşı da yer aldı. Bu arada, duruşmaya verilen arada davanın tutuklu sanıklarından emekli Albay Dursun Çiçek´in kızı ve avukatı İrem Çiçek hakkında, müvekkiliyle duruşma salonunda görüşmek konusunda ısrar ettiği için tutanak tutulduğu öğrenildi.
TUTUKLULUKLAR GÖRÜŞÜLECEK
En son tutukluluk incelemesi 28 Haziran 2012 tarihinde yapıldığı için CMK 108 maddesi kapsamında (En fazla 30 günde bir tutukluluk incelemesi yapılır) bugün inceleme yapılması bekleniyor. ( Cihan, İHA, AA)
FLAŞ!!!TAHLİYE TALEPLERİ REDDEDİLDİ, ORTALIK KARIŞTI
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon Davası´nın 68 tutuklu sanığının Denetimli serbestlik uygulanarak serbest bırakılma taleplerini değerlendirdi. Mahkeme heyeti 58 sayfalık kararında 65 sanığın tahliye talebini reddetti. Mahkeme heyeti, davanın tutuklu sanıklarından Bora Ballı, Hayretttin Ertekin ve Muzaffer Şenocak´in ise 3. Yargı Paketi kapsamında tahliyesine karar verdi. Mahkemenin tahliye taleplerinin reddine ilişkin kararında şu gerekçelere yer verildi: Sanığın atılı suçları işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uygulamalarında, tutukluluk için makul suç şüphesinin yeterli görüldüğünün mahkeme içtihatlarında da belirtildiği, bu nedenle atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi bulunduğu, sanık hakkında daha hafif koruma tedbiri olan Adli Kontrol Tedbiri uygulamasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından isnat edilen suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunması nedeniyle tahliye taleplerinin reddine tutukluluğunun devamına oybirliğiyle karar verildi.
Tutukluluk hallerinin devamına karar verilen 65 sanıktan CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile Tuncay Özkan, Erkan Önsel başta olmak üzere sanıklar taşkınlık çıkardı. Taşkınlığa, izleyiciler arasındaki CHP´li milletvekilleri de mahkeme heyetine yönelik iğrenç hakaretleriyle katıldı.
Ergenekon davasını yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kamuoyunda ´3. Yargı Paketi´ olarak bilinen 6352 sayılı kanun kapsamında yapılan tahliye taleplerini değerlendirdi. Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk, tutukluluk hallerine karar verilen sanıklar için okunacak gerekçelerden birbirinin aynı olanların, kararın toplam 58 sayfa olması nedeniyle okunmayacağını söyledi. Çalmuk, ortak gerekçelerin ilk sanık için okunacağını, diğer sanıklar için de aynı gerekçelerin geçerli olduğunu belirterek bir de her sanık için ayrı ayrı uygulanan gerekçelerin ise tek tek okunacağını açıkladı.
Tutuklu sanıklardan Oktay Yıldırım ile başlayan tutukluluk hallerinin devamına ilişkin değerlendirme, her sanık için ayrı ayrı okundu. Buna göre CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal, Hurşit Tolon ve Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 43 sanık için tek tek okundu. Bu sanıkların, suç işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, bu nedenle daha hafif olan adli kontrol uygulamasının uygulanmasına gerek olmadığı belirtilerek sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
Tutuklu sanıklardan CHP milletvekili Mehmet Haberal, tutukluluğunun devamına karar verilmesinin ardından fenalaştı. Haberal´a ilk müdahaleyi tutuklu sanıklardan Fatih Hilmioğlu yaptı. Hilmioğlu Haberal´ın tansiyonunu ve nabzını kontrol ederken yine tutuklu sanıklardan Mustafa Balbay ve Hayrettin Ertekin´in de aralarında bulunduğu bazı sanıklar, yardımcı olmak için orada hazır bekledi. Daha sonra da duruşma salonu önünde bekleyen 112 sağlık ekibi duruşma salonuna alınarak Haberal´a müdahale etti.
Sanıklardan 42´nci sırada Tuncay Özkan´ın tutukluluk halinin devamına karar verildiği açıklandıktan sonra Özkan bu karara Bunlar doğru gerekçe değil, bana suçumu söyleyin, yaptığınız yasaya aykırıdır demesi üzerine salondaki jandarma tarafından salondan çıkartıldı. Tutuklu sanık Mehmet Demirtaş´da tepki göstererek Mağrur olmayın Allah var diye bağırdı. Demirtaş da sinirli hareketleri nedeniyle duruşma salonundan çıkartıldı.
-Balbay izleyicileri kışkırttı, sonra da taşkınlık yapmayın dedi-
Tutuklu sanıklardan 43´üncü sıradaki Durmuş Ali Özoğlu ile ilgili karar okunurken CHP milletvekili gazeteci tutuklu sanık Mustafa Balbay´da seyircilerin bulunduğu bölüme doğru koşarak, Buradan hasret ve hüzünle ayrılmayın. Burada yargılama yok, yargılama işkencesi var. Biz hukuk ve adaleti size emanet ediyoruz. Herkesten rica ediyorum son 10 duruşmanın zabıtlarına bakılsın. Her şeyimizi alabilirler hatta özgürlüğümü bile ama moral gücümüzü asla alamazlar. Ayrıca son çıkan yasa ile birlikte kimler serbest kaldı, kimler içerde...katiller serbest kaldı, bizler içerdeyiz bunu da unutmayın. Dışarı çıkarken taşkınlık yapmayın sakın malzeme vermeyin. ifadesini kullandı.
Tutuklu sanık Doğu Perinçek´de karara tepki göstererek, Burası mahkeme değil ifadesini kullandı. Tutuklu sanık Erkan Önsel ise seyircilere seslenerek, Bu karar göstermiştir ki bizim özgürlüğümüz Türkiye´nin özgürlüğüdür. dedi. Önsel de bağırarak duruma tepki gösterdiği için jandarma kuvvetlerince mahkeme salonundan çıkarıldı.
Salonda yaşanan gerginlik nedeniyle Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk duruşmaya kısa bir ara verdi.
Ara verilmesinin ardından Mustafa Balbay´ı dışarı çıkartmak isteyen jandarma görevlileri ile Balbay arasında zaman zaman tartışmalar yaşandı. Diğer sanıklarda bu tartışmaya müdahil olunca duruşmayı izlemeye gelen seyirciler alkışlarla protesto ettiler. İzleyiciler, Dokunma, milletin vekiline dokunamazsın. diyerek jandarma görevlilerine bağırdılar. Balbay´ın milletvekili olması da görevlilerin müdahale etmesine engel oldu. Yine de etrafını çeviren görevliler Balbay´ı ikna etmeye çalışırken Balbay´da koltuktan koltuğa zıplayarak izleyicilerle konuşmaya ve mesajlar vermeye devam etti. Mahkemenin kararına tepki gösteren bazı tutuklu sanıklar Gençlik Marşını okudu.
-CHP´lilerden çirkin hareketler-
CHP milletvekilleri, bazı avukatlar ve izleyiciler de duruşma salonu binası dışına çıkarak kararı protesto etti. Topluca okunan Gençlik marşının ardından CHP milletvekili Birgül Ayman Güler, karara karşı protestolarını içeren basın açıklaması yaptı. Aranın ardından salona gelen heyet, avukat ve basın mensuplarının haricindeki kişilerin salona sokulmamasını istedi. Salona girmek isteyen Mahmut Tanal´ında aralarında bulunduğu CHP milletvekili heyeti duruşma kapısından bağırmaya başladılar. Vekiller kendilerini sakin olmaya devam eden jandarma görevlilerine hakaret etti. Bağırmaların devam etmesi üzerine mahkeme başkanı Çalmuk, duruşma disiplinini bozanları dışarı çıkarmaya yetkili olduğunu ifade etti. Jandarma görevlilerine kimseyi içeri almaması yönünde talimat veren Çalmuk, görevini yerine getirmeyen personel hakkında işlem yapacağını belirtti. Ancak bu ikaz da CHP´li vekilleri durdurmaya yetmedi. Mahmut Tanal mahkeme heyetine yönelik hakaretlerine devam etti. CHP´li vekillerin içerisinden biri Çalmuk´a Sen üstün müsün? Tarihe geçiyorsun. Lan AKP Milletvekillerinden biri gelse içeri almayacak mısın dedi. Bu arada CHPli vekillerin salona girmesi engellemek için ek jandarma kuvveti geldi.
-3 kişi tahliye edildi-
Diğer yandan yaklaşık 1,5 saat süren karar okunması işlemi sonrasında mahkeme heyeti tutuklu sanıklar Muzaffer Şenocak, Bora Ballı ve Hayrettin Ertekin´in tahliyesine karar verdi. Aralarında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un da bulunduğu 65 sanığın tutukluluk hallerinin ise devamına hükmetti. Duruşma, 30 Temmuz 2012 tarihine ertelendi. ( Cihan, Habertürk)
HABERAL TEPKİSİNİ KAMUOYU DUYURUSUYLA GÖSTERDİ
01.08.2012 12:05 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin 3. Yargı Paketi kapsamında kaçma ve kuvvetli suç şüphesi nedeniyle tahliye talebi reddedilen CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal kamuoyuna açık çağrıda bulunan bir mektup kaleme aldı. 3. Yargı paketi olarak bilinen 6352 sayılı Yasa´nın 97. ve 98. maddeleri ile tutuklama kararlarında kuvvetli suç şüphesinin somut olguya dayandırılması zorunlu hale getirilmiş ve adli kontrol uygulamasındaki üst sınır kaldırılarak Türk hukuk sisteminin çağdaşlaşması yönünde önemli bir adım atıldığını anımsatan Haberal, 3 yıl 4 aydır tutuklu olarak yargılandığım İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davanın son duruşmasında da, 6352 sayılı Yasa ile getirilen bu kanun değişiklikleri tamamıyla göz ardı edilerek, her bir sanığın hukuki ve fiili konumu, dosyadaki deliller ile somut olarak irtibatlandırılmaksızın, önceden olduğu gibi basma kalıp, müşterek ve soyut gerekçeler gösterilmek suretiyle tutukluluk halimin devamına karar verilmiş ve böylece, keyfi muamele ile milli iradenin tecellisi bir kez daha engellenmiştir dedi.
-Delillerde suç unsuru bulunamadı-
Hukuksal hiçbir gerekçe gösterilmeksizin 3 yıl 4 aydan beri tutuklu olarak devam eden yargılama sürecinde, tarafına isnat edilen suçlamaların tamamıyla gerçek dışı iftiralardan ibaret olduğunu, bu durumu da mahkeme huzurunda somut belgelerle kanıtladığını belirten Haberal, duruşmadaki çapraz sorgusu sırasında, tarafına terör örgütü ile ilgili tek bir sorunun dahi sorulmamasının, iddiaların mesnetsiz olduğunun açık bir göstergesi olduğunu savundu. Evinde ve işyerinde yapılan kapsamlı aramalarda en küçük bir delil dahi bulunamadığını ifade eden Haberal, şahsına ait sadece tek bir el bilgisayar bulunduğunu, söz konusu bilgisayar üzerinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü´nce yapılan inceleme sonucunda herhangi bir suç unsuruna rastlanılamadığını vurguladı. Savcılık aşamasında bilgisayarının avukatlara iade edildiğinin altını çizen Haberal, kurucusu olduğu üniversiteye bağlı kuruluşlar ve televizyon kanalında, başkalarına ait odalarda yapılan aramalar neticesinde el konulan ve kendisiyle bir ilgili bulunmayan CD/DVD ve disket üzerinde herhangi bir suç unsurunun bulunamadığına ilişkin bilirkişi raporu bulunduğunu hatırlattı.
-Yargılamayı sürüncemede bırakmaya yönelik suni bir gerekçe-
Haberal, Tüm bu gerçeklere rağmen, mahkemenin tutukluluk haliminin devamına ilişkin kararında, halen dahi bilgisayarımda ve diğer sanıkların bilgisayarlarında elde edildiği ileri sürülen, ancak hiçbir şekilde var olmayan belgelerin, sözde gerekçe gibi gösterilmeye çalışılması maddi gerçeğe aykırı ve inandırıcılıktan yoksundur değerlendirmesinde bulundu. Haberal, merhum Başbakan Bülent Ecevit´in, Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi´ndeki tedavisi süreci ile ilgili tanıklar tarafından ortaya atılan ve somut hiçbir belgeye dayanmayan mesnetsiz iddiaların Rahşan Ecevit tarafından defalarca yalanlandığını, belgelerle çürütüldüğünü ifade ederek, şu ifadeleri kullandı:
Yargılama aşamasında, şahsımla ilgili tüm deliller toplanmış ve tanık ifadeleri tamamlanarak, iddiaların tamamen mesnetsiz oldukları somut biçimde kanıtlanmış olmasına rağmen, mahkemenin halen daha tanıkların tamamının dinlenilmediğini´ ileri sürerek tutukluluk halimin devamına karar vermesi, yargılamayı sürüncemede bırakmaya yönelik suni bir gerekçedir.
-Aziz milletimizin takdirine sunuyorum-
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce verilen kararda bazı sanıkların yurtdışına kaçmaları gerekçe gösterilerek, ilk kez kaçma şüphesi nedeniyle adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağının ileri sürülmesinin ceza ve güvenlik tedbirlerinin şahsiliği ilkesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini savunan Haberal, 2007 genel seçimlerinde tutukluyken milletvekili seçilmesinin ardından tahliye edilen Sabahat Tuncel´in durumunu hatırlattı. Haberal, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin soyut gerekçeler ile adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağından bahisle tutukluluk halimin devamına karar vermesi milli iradenin tutsak alındığını ortaya koymaktadır dedi. Haberal, şu değerlendirmede bulundu:
Bazı sanıkların, tanıkları ve itirafçı sanıkları etkileme çabalarından bahisle, şahsımın da delilleri karartma şüphesi altında olduğumun ileri sürülmesi, hukuki dayanaktan yoksun olmasının yanı sıra, insaf sınırlarını da zorlayan kabul edilemez bir yaklaşımdır. Bütün bu gerçekler çerçevesinde, bugüne kadar devam eden yargılama sürecinde şahsıma isnat edilen suçlamaların tamamıyla gerçek dışı iftiralardan ibaret olduğunu somut belge ve tanık beyanları ile ispatlamış olmama ve son 13 aydır milletvekili sıfatıyla milli iradeyi temsil etmeme rağmen, mahkemenin 6352 sayılı Kanun değişikliğini de tamamıyla göz ardı ederek tutukluluğuma devam kararı vermesinin yasal hiçbir dayanağının olmadığı açıktır. Tüm bu gerçeklere rağmen, bugüne kadar ülkeme hizmet etmekten başka hiçbir amacı olmayan bir bilim insanı ve milletvekili olarak bu haksızlığa, bu zulme ve bu adaletsizliğe niçin maruz bırakıldığımı, aziz milletimizin takdirine saygılarımla sunuyorum. ( Anka)
(27 Temmuz 2012), son güncel.: (01 Ağustos 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
3. Yargı paketi kapsamında yapılan tahliye başvuruları
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Haberal ve onun yargı ile sağlıkta kollanması manşetlerimiz
Ecevit´in ´iş göremez´ raporu ile başbakanlıktan düşürülme planı manşetlerimiz