Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, saldırıda hayatını kaybeden Mustafa Özbilgin´in mezarı başında anılmasında yaptığı konuşmada, ´Rüya görmüyoruz geçmişteki gibi´ dedi. Kullukçu´nun sözü, Danıştay Daire başkanlarından Salih Er´in 17 Mayıs 2009´da Danıştay´da yaptığı konuşmayı hatırlattı. Er, ´Bir düş gördüm´ diyerek başladığı ve ABD Başkanı Obama´yı da kattığı konuşmasında Başbakan´a, cumhuriyet savcılarına ve emniyet mensuplarına yönelik inanılmaz ifadeler kullanmıştı. Danıştay saldırısının Ergenekon´la bağlantıları çıkmasına karşın Er, saldırıyı müslümanların yaptığında ısrar etmiş, azmettirici olmakla suçlanan Ergenekon sanıklarını ´devlete hizmet etmiş kişiler´ olarak tanımlamıştı.
18.05.2012 09:56 Danıştay´a yapılan silahlı saldırıda hayatını kaybeden 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin, mezarı başında anıldı. Anma törenine Özbilgin´in eşi Sema ve oğulları Gökhan ve Serkan Özbilgin´in yanı sıra Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu ile Danıştay mensupları katıldı. Özbilgin´in Karşıyaka Mezarlığı´ndaki mezarı başında Kur´an-ı Kerim okunmasının ardından Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu kısa bir konuşma yaptı. Çok yakından tanıdığı ve sevdiği bir arkadaşını kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadığını söyledi. Bu sene bir değişikliğe giderek kurumda tören düzenlemek yerine mezarı başında Özbilgin´i anmak istediklerini ifade etti.
-Artık rüya görmüyoruz-
Karakullukçu, Burada görevimizi yerine getirmeyi daha iyi eyledik. Rüya da görmüyoruz geçmişteki gibi. Rüya görmeye de ihtiyacımız yok artık. Gerçekleri yaşıyoruz. Hepimiz üzerimize düşen görevleri yerine getirmek zorundayız. Biz yargı olarak tarafsız, bağımsız ve de kararlı şekilde yolumuza devam ediyoruz, edeceğiz. dedi.Saldırının yargılama aşamasının devam ettiğini, Danıştay olarak davaya müdahil olduklarını hatırlattı. Şunları kaydetti: Bu hepimizin davası. Birimize yapılan bu saldırıyı nefretle bir kez daha kınıyoruz. Ama bu saldırı bir şahsa karşı yapılmamıştır. Bu saldırı laik Cumhuriyet´in temellerine yapılmıştır. Sorumluların da takipçisi olacağız.´
Gazetecilerin, Daha önceki yıllarda hem kurumda tören düzenleniyordu hem de burada anma yapılıyordu. Değişikliğin nedeni nedir?´ sorusu üzerine Karakullukçu, Herhangi bir nedeni yok. karşılığını verdi. Sizin kararınızla mı oldu bu değişiklik?´ sorusunu ise, Kurulumuzun kararıyla oldu. Bundan sonra da böyle yapmayı planlıyoruz. Bunda herhangi bir kasıt aranmasın. diye cevapladı.
-Oyak kameralarına gerekirse soruşturma açarız-
Saldırıda kameraların karartıldığı ve o dönemki Danıştay yönetiminin de ihmali olduğu iddiaları var. Bu konuda bir soruşturma başlatacak mısınız?´ sorusuna Karakullukçu, Gerekirse başlatırız. Hukuktan hiç kimsenin kaçması mümkün değil ama şu an için gerek görülmüyor. Yapmamız gerekeni yaparız. cevabını verdi.
Mustafa Özbilgin´in oğlu Gökhan Özbilgin de gazetecilerin, Daha önceki yıllarda Danıştay´da da bir tören düzenleniyordu. Bu sene yapılmamasını nasıl karşılıyorsunuz?´ sorusu üzerine, Öyle takdir etmişler. Nasıl takdir etmişlerse bize gereğini yapmak düşüyor sadece. Bu töreni her zaman Danıştay düzenliyordu biz de uyuyorduk. dedi. Özbilgin´in eşi Sema Özbilgin ise 6 yıl sonra ilk kez konuştu. Özbilgin, Bu olayın önünde arkasında kim varsa hepsini Allah´a havale ediyorum. Çok çirkin bir olay, konuşmak bile çok zor. dedi.
Danıştay 5. Dairesi Başkanı Salih Er, 17 Mayıs 2009´da, Danıştay binasında yapılan anma programında, Bir düş gördüm.diyerek başladığı konuşmasında Başbakan´a, cumhuriyet savcılarına ve emniyet mensuplarına yönelik temennilerini anlatmıştı. ( Zaman)
İŞTE SALİH ER´İN DÜŞÜ
Salih Er, konuşmasında Danıştay saldırısında azmettirici olmakla suçlanan Ergenekon sanıklarını ´devlete hizmet etmiş kişiler´ olarak tanımlamıştı. Danıştay üyesi Salih Er, somut deliller sebebiyle Yargıtay tarafından Ergenekon davasıyla birleştirilmesine rağmen saldırının müslümanların işi olduğunda ısrar etmişti. Skandal konuşma, Danıştay saldırısında bir üyelerini kurban veren Danıştay camiasından bazılarının ya şaşkınlıkla ya da yüksek olasılıkla kasten söylediği sözler olarak yorumlanmıştı. Çünkü Er, Ergenekon davasına konu olan ve sanıklar İlhan Selçuk ile Engin Aydın tarafından organize edilen Kent Otel toplantılarına katılan yargı mensupları arasında da bulunuyordu. Er´in hukuk tarihine kara bir leke olarak geçen konuşması şu şekildeydi:
Dün bir düş gördüm. Ülkemin savcıları, insan onuruna sahip çıkıyorlar, soruşturmaların gizliliği konusunda büyük duyarlılık gösteriyorlardı. Sabahın erken saatlerinde evlerinin arandığı, devlete yıllarca hizmet etmiş kişilerin gözaltına alınma sürecinde örselenmiş ruhların bırakıldığı dönemleri kınıyorlardı. Hukukun üstünlüğüne inanan bir Türkiye gördüm. Dün bir düş gördüm. Ülkemin Başbakanı Danıştay´a sahip çıkıyor, türban kararından sonra ´Bunlar bu gidişle evin içine de karışacaklar´, ´Efendi bu senin işin değil, Diyanet´in işi´, ´Yasamada, yürütmede bazı adımları atarız ama yargıdaki adımı bizim atmamız mümkün değil. Açık konuşuyorum, Danıştay´da bir çok engelle karşı karşıyayız´ diyenleri hukukun üstünlüğünü tanımaya çağırıyordu. Ülkemin Başbakanı, yargı kararlarına saygı duymayı herkesin içine sindirmesi gerektiğini söylüyor, Can Dündar´ın dediği gibi ´saldırganlığa zemin hazırlamamak için Başbakan nasıl konuşmalı´nın dersini veriyordu. Ülkemin savcıları, insan onuruna sahip çıkıyorlar, soruşturmaların gizliliği konusunda büyük duyarlılık gösteriyorlardı. Sabahın erken saatlerinde evlerinin arandığı, anlatımların yandaş basına aktarıldığı, devlete yıllarca hizmet etmiş kişilerin göz altına alınma sürecinde örselenmiş ruhların bırakıldığı, ceplerinde kalbi kırık ömürler ve tansiyon hapıyla dolaşmaların yaratıldığı dönemleri kınıyorlardı. Geleceğin Türkiyesi soruşturmasının savcısı, insan onurunu güvence altına alan bütün kuralların, insan hakları kapsamında olduğunun dersini veriyordu. Namusun yalnızca kadınlarda bulunması gereken bir değer olmadığı, kadınlarımızın, genç kızlarımızın töre cinayetlerine kurban gitmediği, Güldünya´nın, Şemse´nin, nicelerinin adının soğuk mezar taşlarına yazılmadığı, pervasız esintili sabahlarda çocukların örselenmediği, ırk, renk, etnik köken, uyruk, din, cinsiyet ya da cinsel yönelim ayrımının olmadığı, etnik ve kimlik baskının yapılmadığı, yaşı bir gecede büyütülüp idam edilen gençlerin bulunmadığı, ´asmayalım da besleyelim mi´ diyenlerin devlet büyüğü muamelesi görmediği, borsanın, doların, silah, ilaç sanayinin emperyal güçlerin egemen olmadığı, özelleştirme adı altında rant transferlerinin yapılmadığı, Cumhuriyet´in özellikle son yıllarda elden çıkarılan kazanımlarının gerçek sahiplerine, halka döndürüldüğü, korku tünelinden özgürlüğün aydınlığa çıkan, sorunlarını demokratik parlamenter rejim içinde çözün, hukukun üstünlüğüne inanan bir Türkiye gördüm. Bu düş Obama´nın düşü değil, bizim düşümüz. Ulaşmak uzun soluklu olsa da bu düşün gerçekleşeceğine ben inanıyorum. Biliyorum ki, sizler de inanıyorsunuz. Bu inancımızı bir kez daha paylaşmak üzere Anıtkabir´e, Mustafa Kemal´e gidelim. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(18 Mayıs 2012, 09:56)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Danıştay üyesi Salih Er´in skandal konuşmasıyla ilgili manşetlerimiz
DANIŞTAY VE ERGENEKON DAVALARINI BİRLEŞTİRİLMESİ MANŞETLERİMİZ
Danıştay soruşturması sil baştan
Biri emretmiş biri planlamış biri vurmuş biri karartmış biri de örtmüş
Meyhaneden dinci örgüt üyeliğine
O gün çok konuşan hatta tekbir getirtenler(!) şimdi suskun
Birden niçin susuyor?
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara