Balyoz davasında açıklama yapan Mahkeme Başkanı, ´Baro bizi tehdit ediyor. Bizi de denetliyor aynı zamanda. Bir meslek kuruluşu, mahkemeyi subjektif ara kararıyla suçluyor ve denetliyor. Mahkeme tehdit etmez. Sadece duruşmanın inzibatına yönelik tedbirlere uyulmadığı taktirde gerekli makamları uyarır. Bu konuya ilişkin, ´hakkında yasal işlem uygulanabilir´ der. Anayasa´nın 138. maddesi gereğince, kurumların mahkeme kararlarına uymasının zorunlu olduğunu belirten Diken, ´Baro, denetim hak ve yetkisini kendisinde görerek, yazının gereğini yerine getirmiyor.´ diye konuştu.
03.05.2012 12:53 Balyoz davasına 92. duruşma ile devam ediyor. Orgeneral Bilgin Balanlı, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski 1. Ordu Komutanları emekli Orgeneraller Çetin Doğan ve Ergin Saygun ile Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Abdullah Can Erenoğlu´nun da aralarında bulunduğu 250´si tutuklu 365 sanıklı Balyoz Planı davasının İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda yapılan duruşmasına, emekli orgeneraller Çetin Doğan ve Halil İbrahim Fırtına, emekli Oramiral Özden Örnek ile MHP´den milletvekili seçilen emekli Korgeneral Engin Alan´ın da aralarında bulunduğu 162 tutuklu sanık ile tutuksuz yargılanan 8 sanık katıldı.Emekli Orgeneral Ergin Saygun´un da aralarında bulunduğu 88 tutuklu sanık ile başka suçtan tutuklu emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ise duruşmaya gelmedi.
-Sanık avukatlarının çoğu duruşmaya katılmadı-
´Delillerin değerlendirilmeden, savcının esas hakkındaki görüşünü açıkladığını ve tanık dinleme taleplerinin kabul edilmediğini´ belirterek mahkemeyi protesto eden sanık avukatlarının çoğu duruşmaya katılmazken, 14 tutuklu sanığın avukatı Haluk Pekşen ile tutuklu sanıklardan eski HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman´ın avukatının da aralarında bulunduğu 7 sanık avukatı duruşmada hazır bulundu.
-İstanbul Baro Başkanlığı´nın cevap yazısı okundu-
Duruşmada, ´protesto amacıyla duruşmalara girmeyen sanık avukatları yerine yeni avukat tayin edilmesi ve edilmemesi durumunda baro hakkında yasal işleme başvurulacağı´ ifadelerinin yer aldığı mahkeme yazısına karşılık, İstanbul Baro Başkanlığı´nın, uyarılı bu yazıya yönelik dün gönderdiği yazı, üye hakim Ali Efendi Peksak tarafından okundu.Baro Başkanlığı´nın yazısında, ´mahkemenin subjektif yorumlardan ziyade hukuka aykırı işlem yapılması mümkün değildir´ ifadesinin yer aldığı belirtilerek, ayrıca ´Ceza Muhakemeleri Kanunu´nun (CMK) ilgili maddelerine göre zorunlu avukatlığın kişinin başka bir avukatı seçmesiyle sona ereceği ve bu durumda avukatın baro tarafından tayin edilemeyeceğinin´ de aktarıldığı kaydedildi.Baronun yazısında, ´özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki bir davayla ilgili, avukat atanması konusunda başvuruda bulunulan Yargıtay Ceza Genel Kurulu´nun baronun düşüncesine paralel bir karar verdiği ve bu kararla Yargıtay´ın baronun otomatik atama değil, denetleme görevini içtihada bağladığı´ belirtildiği ifade edilerek, bu yazıya göre, ´avukat tutma hususunun sanıkları ilgilendiren bir husus olduğu ve hukukçulardan alınan hukuki görüşlerin de baronun kararını desteklediği´ görüşlerinin yer aldığı vurgulandı.
-Baro avukat atamamakta ısrarlı-
Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları´nın 20. maddesine göre, avukatların görevleri gereği duruşmadan ayrılabileceklerinin belirtildiği yazıda, ´Sonuçta mahkemeler, avukatların savunma hakkını kısıtlayamayacağı gibi, mesleki haklarına da saygı göstermelidir. Karşılıklı saygı esastır. Sanıkların kendi müdafileri mevcutken, avukatların istifalarının ve azillerinin söz konusu olmaması durumunda, baro başkanlığımızca müdafi tayin edilmesi kanunen ve hukuken mümkün değildir. Mahkeme tarafından tarafımıza ´yasal işlem yapılacağı´ ihtarı yapılmışsa da baro başkanlığımız mahkemenin subjektifliğine değil, hukuka bağlıdır. Mahkemenin böyle bir görevi yoktur´ denildi.Söz konusu yazıda, şu ifadelere de yer verildi:
-Baro, mahkemeyi 3 yıl hapis cezası ile tehdit etti-
´Mahkeme, her ne kadar sanıklara avukat tayin edilmemesi durumunda başkanlığımız hakkında yasal işlem yapılacağını belirtmiş ise de başkanlığımız işlemlerini yasal çerçevede yapmaktadır. Mahkemenin bu yazısı, başkanlığımızı ´yasa dışı işlem yapmaya zorlama´ anlamına gelmektedir. Yasa dışı işlem yapmaya zorlamak da Türk Ceza Kanunu´nun (TCK) 107. maddesine göre 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası gerektiren bir suçtur.´
Üye hakim Ali Efendi Peksak tarafından, duruşmalar arasında mahkemeye gelen tahliye, tanık dinlenilmesi ve bilirkişi incelemesi yaptırılması talepli dilekçeler ile mazeret ve avukatlıktan istifa dilekçeleri de okundu.
-Mahkeme Başkanı: Baro tehdit ediyor, kurumlar mahkeme kararına uyma zorunda-
Yazılar ve dilekçelerin okunmasının ardından konuşan mahkeme heyeti başkanı Ömer Diken, ´Baro bizi tehdit ediyor. Bizi de denetliyor aynı zamanda. Bir meslek kuruluşu, mahkemeyi subjektif ara kararıyla suçluyor ve denetliyor. Mahkeme tehdit etmez. Sadece duruşmanın inzibatına yönelik tedbirlere uyulmadığı taktirde gerekli makamları uyarır. Bu konuya ilişkin, ´hakkında yasal işlem uygulanabilir´ der´ ifadelerini kullandı.Anayasa´nın 138. maddesi gereğince, mahkemenin gönderdiği yazılara göre hareket edilmesi konusunda uyarıda bulunabileceğini ve kurumların mahkeme kararlarına uymasının zorunlu olduğunu belirten Diken, ´Baro, denetim hak ve yetkisini kendisinde görerek, yazının gereğini yerine getirmiyor. Mahkemeye karşı böyle yazılması da hoş olmayan bir davranış. Mahkeme o maddeleri de hukuku da biliyor. Denetimi her kurumun, kendi mekanizmalarına bırakması gerekir´ diye konuştu.
-Sanıklar savcılık mütalaasına karşı görüşlerini açıklıyor-
Bu sırada sanık sıralarından gelen itirazlara yönelik de başkan Diken, ´Söz vermeden konuşmayın´ uyarısında bulundu. Duruşmada, hazır bulunan avukatlara savcılık mütalaasına karşı beyanda bulunup bulunmayacakları soruldu. Bazı avukatlar, müvekkilleriyle beraber beyanda bulunacaklarını belirtirken, bazı avukatlar da mütalaaya henüz ulaşamadıklarından daha sonraki duruşmada beyanda bulunmak için süre istedi. Duruşma, tutuklu sanıklardan eski HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman´ın, mütalaaya karşı beyanlarıyla devam ediyor. (AA)
-Havelsan müdürü Yarman: Balyoz´un hiçbir listesinde yokum-
Duruşmada tutuklu sanık eski HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman, savunmasına devam etti. Mütalaada herkese aynı darbe suçlaması bulunduğunu belirten Yarman, Balyoz Harekât Planı´nda darbenin 4 aşamasından bahsedildiği ileri sürülüyor. Ben hiçbir aşamasında yokum. Balyoz Harekât Planı´nın eklerinde darbede görevlendirme yapacak ve görevlendirilecek personel listeleri yer alıyor. Eğer bu listelere itibar ediliyorsa, ben bu listelerin hiçbirinde yokum. Plan seminerinde de adım hiçbir yerde geçmiyor. Ben bu darbenin neresindeyim? Hep soruyorum, çoluğuma çocuğuma anlatamıyorum. Hayatım boyunca darbelere de darbecilere de karşı oldum. Bir sivil olarak ben sıkıyönetimde ne yapacağım? Yahu ben çavuş bile değilim. Bunlar, hep sahte dijital dosyalardan yorumla çıkarılmış? Bunlar bir ispat değil. Bununla beni 20 yıl hapse mi atacaksınız? ifadelerini kullandı.
-Sanık avukatları duruşmaya katılmayıp salon dışında basın açıklaması yaptılar-
Bu arada Balyoz davasına katılmayıp duruşma salonu önünde basın açıklaması yapan sanık avukatları, mahkemeyi suçladı. Avukatlar, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nin sanık avukatlarını davadan el çektirmek için gayret ettiğini öne sürdü.Balyoz davasına katılmayan sanık avukatları, davanın görüldüğü duruşma salonu önünde basın açıklaması yaptı. Grup adına basın açıklaması yapan Avukat Salim Şen mahkemenin 19 Nisan tarihinde görülen duruşmada aldığı ara kararlara değinerek, Kararlar ile savunma makamı üzerinde baskı ve yaptırımlar doruk noktasına ulaşmıştır. Mahkeme yargılamanın başından itibaren verdiği hukuka aykırı kararlarına bir yenisini daha ekleyerek 108 avukat hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. dedi.
Açıklamada, yargılamanın en başından itibaren sadece savunma sırasında sarf ettikleri sözler nedeniyle 17 avukat hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ifade edildi. Açıklamayı yapan avukat Şen, Mahkeme, son kararıyla yargılamada asli suje olan avukatları davadan el çektirme gayretine devam etmektedir. iddiasında bulundu. Balyoz davasını yürüten İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´ni eleştiren Şen, Savunma hakkının tesisi yönünde ortaya koyduğumuz kararlı duruşa karşılık ´davayı uzatıyorlar´ çarpıtması da gerçeklerin ortaya çıkmasının engellenmesi amacıyla kullanılmaktadır. dedi. ( Cihan)
EMİN HAKAN ÖZBEK´İN SAVUNMASI
-PKK ile irtibatlı tuğamiral-
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Balyoz davasının bugünkü duruşmasına çarpıcı ifadeler damga vurdu. Balyoz davasında, savcılık tarafından verilen mütalaaya karşı savunmasını yapan tutuksuz sanık emekli Albay Emin Hakan Özbek, darbeci olmadığını, aksine darbeci zihniyetin Türk Silahli Kuvvetleri (TSK)´dan temizlenmesini istediğini söyledi.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Balyoz davasının duruşmasında tutuksuz sanık emekli Albay Emin Hakan Özbek de esas hakkındaki savunmasını sunmak için söz istedi. Sanık Özbek, davaya konu olan ses kayıtlarında suç unsuru bulunması halinde yargılanmasının doğal olduğunu belirtti. Türkiye´de 1960´dan bu yana askeri darbelerin yaşandığını belirten Özbek, Milleti küçümseyen, seçilmişleri beğenmeyen bu zihniyete karşıyım. dedi.
Davaya konu olan seminerde, şayet darbe planlandıysa bunun hukuksuzluk olduğunu vurgulayan Özbek, Darbe iddiasının soruşturulması doğaldır. Benim seminerle ilgim yok. Millet iradesiyle iktidar olan hükümete, tüm kamu kuruluşlarınca destek vermek gerekir. Aksi durum ülkenin faydasına değildir. Askeri vesayet altında hükümetin görev yapması düşünülemez. İster AK Parti hükümeti ister başka hükümet, seçilmişlere saygı göstermek gerekir. şeklinde konuştu.
Emekli olmadan önce İnsansız Hava Araçları (İHA) ile ilgili soruşturmayı yürüttüğünü kaydeden Özbek, bu soruşturmada silahlı kuvvetler mensuplarından bir kişi ile PKK´lıların irtibatına ilişkin bilgiler elde ettiğini aktardı. Bu kapsamda o dönem deniz kurmay albay olan daha sonra tuğamiralliğe terfi eden bu kişinin ismini Genelkurmay´a bildirdiğini ve soruşturma yapılması için mücadele verdiği belirten Özbek, O telefon görüşmeleri basına yansıdı. Şimdi o kişi ile aynı davada yargılanıyorum. Bu bile benim masum olduğumu gösterir. Ben darbeci zihniyetin TSK´dan temizlenmesini istiyorum. ifadelerini kullandı.
Kamuoyunda ´Karargah evleri´ soruşturması olarak bilinen dosya ile ilgili de görev aldığını belirten Özbek, bu tahkikatta elindeki tüm belgeleri eksiksiz özel yetkili savcılarla paylaştığını aktardı. Emekli Albay Hakan Büyük´te çıkan belgelerde kendi isminin geçtiği ´Plan´ isimli belgeden haberdar olmadığını kaydeden Özbek, suçsuz olduğunu söyleyip beraatını talep etti. Sanık Özbek, duruşmada ilk savunmasını yaptıktan sonra dışarı çıkarken kendisine küfür edildiğini, evine de tehdit telefonları geldiğini sözlerine ekledi.
PKK İLE İRTİBATLI TUĞAMİRAL
Özbek´in savunmasını tamamlaması ardından söz alan Erdem Caner Bener, Özbek´in bahsettiği PKK ile irtibatlı tuğamiralin isminin açıklanmasını istedi. Özbek mahkemeye sunduğu savunmasında bu ismi verdiğini kaydetti. Bunun üzerine Başkan Diken, Caner Bener´e Siz değilsiniz. Bu kişi Ali Semih Çetin. cevabını verdi. ( Cihan)
Duruşmada mahkeme heyetine 13 sayfalık dilekçe sunan tutuklu sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan da sanıklar ve avukatları tarafından mahkemeye sunulan bütün bilirkişi raporlarının deliller listesine eklenmesini talep etti. Mahkeme heyeti başkanı Ömer Diken, bu celse mahkemeye sunulan ve bazı talepleri içeren dilekçeleri okuduktan sonra duruşmayı yarına bıraktı.
TSK´DAN BARO BAŞKANI KOCASAKAL´A SERT YANIT
03.05.2012 15:42 TSK, geçtiğimiz günlerde artık silahsız kuvvetler var diye açıklama yapan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal´ın sözleri sonrası bir açıklama yaptı. TSK ve mensupları tahrik etmeye çalışmak talihsizliktir denilen açıklamada Tarihe mal olmuş kişiler seviyesizce alay konusu yapılıyor denildi. TSK´dan yapılan yazılı açıklamada, TSK tahriklere kapılmadan anayasa ve demokrasiye bağlı hizmet edecek ifadeleri kullanıldı.
İşte TSK´nın internet sitesinde yapılan 4 maddelik açıklama;
1. Son zamanlarda, yasal mevzuatla belirlenmiş olan vazifesini, tamamen görevine odaklı, devletine ve Yüce Milletine hizmet aşkı ile en iyi şekilde yapma gayreti içinde olan Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan, maksatlı olduğu değerlendirilen, haber, iddia ve yorumlara sıkça rastlanmaktadır.
2. Tahrik amaçlı olan ve yapıcı eleştiri sınırlarını aşan bu tür iddia ve yorumların, Türk Silahlı Kuvvetlerinin fedakâr ve kahraman mensuplarının moral motivasyonunu ve görevini en iyi biçimde yapma azim ve gayretini zaafa uğratmayı hedeflediği üzüntü ve endişe ile izlenmektedir.
3. Bazı yazar, konuşmacı ve meslek kuruluşu temsilcilerinin; basın ve ifade özgürlüğünü istismar ederek, başta Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tarihe mâl olmuş asker kişilerin de şerefle taşıdıkları askeri unvanlarını bile seviyesizce alay konusu yapmaları, astlık-üstlük münasebetlerini ve dünyanın en disiplinli ordusu olarak gösterilen ordumuzda disiplin anlayışını zedelemeye yönelik söz ve yazılarla Türk Silahlı Kuvvetlerini ve onun değerli mensuplarını tahrik etmeye çalışmaları, talihsizliktir.
4. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman ve fedakâr mensupları; en kıdemsiz erinden en yüksek rütbeli general/amiraline kadar, hiçbir tahriğe kapılmadan, çelikleşmiş bir birlik ve bütünlük içinde, Anayasamızın temel niteliklerine ve parlamenter demokratik sisteme sıkı sıkıya bağlı olarak, ülkemize ve Yüce Milletimize hizmet etmeye devam edecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
KOCASAKAL: SİLAHSIZ KUVVETLER VAR
İstanbul Barosu Başkanı Avukat Ümit Kocasakal, geçtiğimiz günlerde Eskişehir´de Türk Silahlı Kuvvetleri´ne yönelik ağır sözler sarf etmişti. Yıllarca hep yanlış yaptıklarını belirten Kocasakal, ?Biz zannettik ki Cumhuriyet barolarda korunur. Biz zannettik ki günde 5 vakit laiklikten söz ederek laiklik korunur. Biz zannettik ki ordumuz var. O güçlü ordu bizi korur. Artık TSK vesaire yerine Türk silahsız kuvvetleri var. Siz Türk silahsız kuvvetlerisiniz. Bu yüzden durmadan çalışacağız.? dedi.
-´Hükümete anayasa yapma yetkisi verilmedi´-
30 Nisan 2012 tarihinde Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Zübeyde Hanım Kültür Merkezi´nde Anadolu Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü tarafından ´yargı bağımsızlığı ve yeni anayasa´ konulu konferans düzenlendi. Eskişehir Baro Başkanı Avukat Rıza Öztekin´in başkanlığını yaptığı konferansa, Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ve İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal konuşmacı olarak katıldı. Yeni anayasa hazırlıklarına karşı çıkan Kanadoğlu, mevcut 1980 anayasasının bugünkü TBMM, yürütme ve yargının meşruiyeti olduğunu ve herkesin bu anayasaya sadık kalma zorunluluğu bulunduğunu ileri sürdü. Halkın bu hükümete yeni anayasa yapma yetkisi vermediğini iddia eden Kanadoğlu, şöyle dedi: ?Milletvekilleri Anayasa´nın 81. maddesine göre yemin ederek göreve başlarlar. O andın metninde doğrudan doğruya anayasaya sadakatten ayrılmayacağına diye yemin vardır. Bu anayasaya yemin ederek göreve başlayan ve seçimi kazandığı için temsil kabiliyeti olduğunu söyleyen iktidar, kavramları birbirine karıştırmaktadır. Bu seçimin tek sebebi, bu hükümete yürütme yetkisi verilmiştir. Yeni bir anayasa yapma yetkisi vermemiştir.?
-Muhalefet partileri kendilerini aldatıyor-
Yeni anayasa çalışmaları için TBMM´de kurulan uzlaşma komisyonuna muhalefet partilerinin katılmasına sert çıkan Sabih Kanadoğlu, ?Kurulan uzlaşma komisyonunda muhalefet partilerinin ne işi vardı? Anayasada dayanağı olmayan uzlaşma komisyonuna iştirak ediyorsunuz. Kendinizi aldatıyorsunuz, oy birliği sağlanamazsa bu iş burada kalır. Onun için varız diyorsunuz. dedi.
-Darbeleri yapanların yargılanmasını eleştirdi-
İstanbul Barosu Başkanı Avukat Ümit Kocasakal ise 1980 ve 28 Şubat darbelerini yapanların yargılamalarını eleştirdi ve bu yargılamaları ´darbe ticareti´ olarak değerlendirdi. ´Şimdi herkes anti darbeci oldu.´ diyen Kocasakal, bugün darbeye karşı çıkanların geçmişte darbecilerle birlikte olduğunu vurguladı. Ümit Kocasakal, Yıllar sonra darbelere karşı çıkmak olmaz. Yürek, 12 Eylül´e 13 Eylül´e, 28 Şubat´a 1 Mart´ta karşı çıkabilmektir. Aradan 15 sene geçtikten sonra böyle efelenmeleri kimseye yutturamazsınız.? diye konuştu.
-Zannettik ki cumhuriyet barolarda korunur-
Ana muhalefet partisi CHP´nin halkçılık okunu yitirdiği için bugünlere geldiğini ileri süren Kocasakal, kendileri hakkında da özeleştiride bulundu. Kocasakal, ?Biz 90 senedir yattık. Adamlar 30 Ekim 1923´ten beri çalışıyorlar. Biz zannettik ki Cumhuriyet barolarda korunur. Biz zannettik ki günde 5 vakit laiklikten söz ederek laiklik korunur.? şeklinde konuştu.
-Ordumuz var zannettik-
Türk Silahlı Kuvvetleri´ni eleştiren Kocasakal, şöyle devam etti: ?Biz zannettik ki ordumuz var. O güçlü ordu bizi korur. Ben TSK´nın kurumsal kimliğini hep savundum. Biz NATO´ya girdiğimizden beri ´ne kadar milli ordumuz kaldı´, bunu hiç düşünmek istemedik. Geldiğimiz bu noktanın hayırlı bir yönü oldu. Artık TSK vesaire yerine Türk silahsız kuvvetleri var. Siz Türk silahsız kuvvetlerisiniz. Bu yüzden durmadan çalışacağız.?
(03 Mayıs 2012, 12:53)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Sanıklar, avukatları ve İstanbul Barosu ortak yapımı ´Balyoz davasını kilitleme´ planı
Özkök ve Yalman´ın tanıklığına ret
Balyoz´da tanıklara cebir mektubu
Balyoz boykotuna tepki istifası
Balyoz davasında çirkin hareketler
Balyoz başkaldırısına sanık tepkisi
Baro´yu endişelendiren tasarı
Bir darbe hazırlığı da Baro´dan
Baro mahkemeyi eleştirdi, çekti gitti
ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARINDA DELİL TARTIŞMALARI
Flaş!!! Balyoz: Savcıdan esas mütalaa
SAVCILIĞIN ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASININ TAMAMINI (920 sh) OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
BALYOZ PLANI VE DAVASI MANŞETLERİMİZ
1. Balyoz iddianamesinde ara
2. Balyoz iddianamesinde ara
3. Balyoz iddianamesinde ara
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri