Birinci Ergenekon davasına 223. duruşma ile devam ediliyor. Duruşmada tanık Sinan Berberoğlu, sanıklar ve avukatlar tarafından kendisine yöneltilen soruları yanıtlıyor.
24.04.2012 11:50 Birinci ´Ergenekon´ davasının 223. duruşması başladı.İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin´in de aralarında bulunduğu 21 tutuklu sanık katıldı. Duruşmaya tutuklu sanıklardan Sedat Peker, Ergün Poyraz, Hayrettin Ertekin ve Mehmet Fikri Karadağ ile duruşmadan men cezası verilen İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Semih Tufan Gülaltay, Bedirhan Şinal, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu ve Özkan Kurt gelmedi.
TANIK SİNAN BERBEROĞLU´NUN İFADESİ
Duruşmada, Danıştay saldırısının ardından gözaltına alınıp serbest bırakılan, başka bir davada da organize suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla tutuklu olan Sinan Berberoğlu´nun tanık olarak dinlenilmesine devam edildi.Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese´nin sorularını cevaplayan Berberoğlu, Danıştay saldırısından 20-25 gün kadar önce kendisini telefonla arayan Osman Yıldırım´ın Bostancı´da yanına geldiğini belirterek, ´Bir toplantıya katılacağını ve cep telefonlarının bende kalmasını istedi. Telefonlarını açık bırakacaktı. Ben de kabul etmedim. Kapalı olsa belki kabul ederdim. Osman ya Ümraniye´ye ya da Ataşehir´e gidecekti´ dedi.Yıldırım katılacağı toplantının içeriğinden bahsetmediğini söyleyen Berberoğlu, Yıldırım´ın 2-3 tane telefonu olduğunu dile getirdi.
Berberoğlu, duruşmadaki tutuklu sanıklar tarafından sözlü olarak taciz edildiğini söyleyince Başkan Özese, kendisini rahatsız eden kişilerin kim olduğunu sordu. Berberoğlu da bu kişileri, arkasında kaldıkları için göremediğini söylemesi üzerine Başkan Özese, tutuklu sanıkların oturduğu ilk beş sırayı boşalttırdı.
-Ataşehir toplantısı-
Yıldırım ile 15 Mayıs 2006´da yaptıkları telefon görüşmesi sorulan Berberoğlu, ´O gün beni para için çok sıkıştırdı. Ataşehir´de ev tutacağını söyledi. 4 bin lira istedi. Karabük´e, oradan da Ankara´ya gideceğimi söyledim. Bana Ankara´ya gideceğinden söz etmedi´ diye konuştu.
Ergenekon ana davasında tanık sıfatıyla ifade veren Sinan Berberoğlu, mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese´nin sorularını cevaplarken dava konusu Ataşehir toplantılarını yine gündeme getirdi. Sanık Osman Yıldırım´ın, Ataşehir veya Bostancı´da bir toplantıya katılmak için cep telefonlarını kendisine emanet etmek istediğini belirten Berberoğlu, telefonları açık bıraktığı için kabul etmediğini söyledi.
Başkan Özese´nin soruları üzerine Berberoğlu, tutuklu sanıklardan Osman Yıldırım ile 2004-2005 yılında Bayrampaşa Cezaevi´nde tutuklu bulundukları zaman tanıştıktan sonra çok sık görüşmediğini ve aralarında fazla bir samimiyetinin de olmadığını anlattı. Danıştay saldırısından 15-20 gün önce kendisini telefonla arayan Osman Yıldırım ile Bostancı´da buluştuklarını belirten Berberoğlu, Bir toplantıya katılacağını belirterek cep telefonlarının bende kalmasını, çalarsa da cevap vermemi istedi. Telefonlar kapalı olsa belki kabul ederdim ama bu durumda kabul etmedim. Toplantı için ya Ümraniye´ye ya da Ataşehir´e gidecekti. Katılacağı toplantının içeriğinden de bahsetmedi. ifadesini kullandı. Berberoğlu, sanık Yıldırım´ın 2-3 tane telefonu olduğunu söyledi.
Mahkeme Başkanı Özese, 16 Mayıs 2006 tarihinde Alparslan Arslan´ın telefonundan aranmışsınız. Ne konuştunuz, size plaka soruldu mu? diye sordu. Alparslan´ı tanımadığını söyleyen Tanık Berberoğlu, O telefon Osman´ın telefonudur. Çünkü tanımadığım numaraları açmıyorum. Bana plaka da sorulmadı. dedi. Mahkeme Başkanı Özese´nin, Mustafa Birden´in aracının plakasını biliyor musun? şeklindeki sorusunu ise tanık Berberoğlu Bilmiyorum. Nereden bileyim diye cevapladı.
Berberoğlu, telefonun sık sık Bostancı´dan sinyal verdiğinin hatırlatılması üzerine, 10 yıldır Bostancı´da oturduğunu belirtti. Özese, Bostancı Kasaplar Çarşısı baz istasyonundan Ergenekon ana davası ile İkinci Ergenekon davasının bazı sanıklarının telefonlarının zaman zaman sinyal verdiğini hatırlattı. Bunun üzerine tanık Berberoğlu ise tesadüf olduğunu belirterek Herkes oraya alışverişe gelir. Üstelik benim evim de orada. Bazen alışverişe giderim. cevabını verdi. ( Cihan)
TANIK SERHAT İNCE´NİN İFADESİ
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Ergenekon ana davasında Serhat İnce tanık sıfatıyla ifade verdi. İnce, tutuklu sanık Sedat Peker´in adamı olduğu öne sürülen sanık Boğaç Kaan Murathan ile Temmuz 2003 tarihinde Bodrum´da tanıştığını söyledi. Murathan ile bir kavga nedeniyle jandarma karakoluna düştüklerini, gözaltındayken bir süre sonra rahat bir pozisyona geldiklerini belirten İnce, Boğaç´ın Veli Küçük ile görüştüğünü tahmin ediyorum. ´Veli Dayı´ ile görüşüldü´ diye birbirlerine anlattıklarını duydum diye konuştu.
-Adil Serdar Saçan ile Sedat Peker bağlantısı-
Serhat İnce, İkinci Ergenekon Davası´nda tutuksuz olarak yargılanan dönemin İstanbul eski Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan ile Sedat Peker arasında menfaat birlikteliğinin bulunduğunu iddia etti. İnce, Saçan´ın Şube müdürü olduğu dönemde gözaltına alınanlara yaptığı muamele herkes tarafından biliniyor. Sedat Peker´in en hızlı, en cafcaflı dönemi Adil Serdar Saçan´ın dönemiydi. Gözaltındayken Sedat Peker´e işkence yapıldığı iddialarının danışıklı dövüş olduğunu düşünüyorum. Şarkıcı Küçük Onur´un çıktığı bir yerde Adil Serdar Saçan´ın Sedat Peker´in adamıyla görmüştüm diye iddialarda bulundu. Peker ile Saçan´ın ilişkilerini ise bir polis memuru üzerinden yürüttüğünü ileri süren tanık İnce, Alemde herkes Adil Serdar Saçan´ın Sedat Peker´e yol verdiğini bilir dedi.
Sedat Peker´in lakabının ´Boksör´ ve ´Caz Sedat´ olduğunu belirten Serhat İnce, Sedat Peker, hem hayırsever, hem kabadayı, hem Polat Alemdar. İş adamı, tarihçi. Sedat Peker´in 7-8 tane sıfatı bulunuyordu.Sedat Peker´in sosyopat bir tip olduğunu söyleyebiliriz ifadelerini kullandı.
Boğaç Kaan Murathan´ı da tanıdığını söyleyen Serhat İnce, Yüz Sedat Peker bir Boğaç Kaan etmez. Onun gibi bir adamın Sedat Peker´e neden ağabey dediğini anlamıyorum. Boğaç, gerçek bir kabadayı diye konuştu.
Danıştay dosyası sanığı Alparslan Arslan´ı birkaç kez gördüğünü söyleyen tanık Serhat İnce, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi´nde öğrenci olduğu 1998-1999 tarihlerinde Alparslan Arslan´ın Süleymaniye´deki Ülkücü öğrencilerin gittiği bir kafede gördüğünü söyledi. Mahkeme Başkanı Özese´nin Alparslan Arslan´a ilişkin soruları üzerine Kendi halinde biriydi. Çok konuşmazdı, öyle liderlik vasfı yoktu dedi. Sedat Peker´in o dönem üniversiteli ülkücü gençlere burs verdiğini iddia eden Serhat İnce, O dönemde İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü´nde öğrencisiydim. Burslardan ben de faydalandım dedi.
Serhat İnce, İkinci Ergenekon Davası´nda tutuksuz olarak yargılanan İstanbul eski Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz´e ilişkin şu iddialarda bulundu: Temiz Tophane´de nargile içerken, Veli Küçük ile telefonla görüştü. Hal hatır şeklinde konuşmaları oldu. Levent saygılı konuşuyordu. Ya ´paşam´ ya da ´komutanım´ diye hitap ediyordu.
Deniz Ticaret Odası´nda da bir süre çalıştığını anlatan Serhat İnce, Eğer Ergenekon örgütü varsa finansı konusunda mutlaka Deniz Ticaret Odası´nın payı vardır. Çünkü ben orada çalıştım ve biliyorum. Eğer Ergenekon Örgütü araştırılacaksa Deniz Ticaret Odası mercek altına alınmalıdır. Oradakilerin Sedat Peker ile yakınlıkları vardı. Ergenekon Davası´nda yargılanan bütün emekli generaller ve paşaların komutanları Deniz Ticaret Odası´nda istihdam ediliyor. Bir örgüt varsa oranın da organik ya da finansal bağı vardır. iddiasında bulundu.
´CEZAEVİ KOMUTANI ERUYGUR´A HAZIROL´DA TEKMİL VERDİ´
24.05.2012 13:49 Ergenekon davasında ´tanık´ sıfatıyla verdiği ifadelerle gündeme gelen Serhat İnce, Ergenekon soruşturma sürecini değerlendirdi. Serhat İnce, Ergenekon soruşturması, muhaliflerin sesini kesme girişimi iddiasının yanlış bir anlayış olduğunu söyledi. Sanıkların cezaevinde kötü şartlar altında bulunduğu açıklamalarına da katılmayan İnce, tutuklandıktan sonra Metris Cezaevi´ne getirilen emekli Orgeneral Şener Eruygur ´a, cezaevi müdürünün, hazır ol vaziyetinde tekmil verdiğini gördüğünü belirtiyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen 1. Ergenekon davasında geçtiğimiz ay Serhat İnce isimli ´tanık´ ifade verdi. Tutuklu sanık organize suç örgütü lideri Sedat Peker´i yakından tanıyan tanık İnce, Ergenekon soruşturma sürecini değerlendirdi. Ergenekon soruşturmasını yapan savcıların ´tanık´ olarak ifadelerini almakla kalmadığını ve anlattıklarını tek tek araştırdıklarını anlatan İnce, Ergenekon´a bakan mahkeme, gerçeğin peşinde. Ergenekon savcısı ifade verirken bana, ´Mahkemede de bunları aynen anlat´ demedi. Anlattıklarını inceleyeceğiz.´ dedi. ´Anlattıklarımı tam üç sene araştırdı. Ben anlattım yazıp koymadı. Tek tek belgelerini araştırdı. Yazışmalar yaptı. Benim doğru söyleyip söylemediğimi inceledi. Hepsinin belgesini, evrakını buldu. diyor. Bu sebeple Ergenekon soruşturmalarını muhaliflere yönelik operasyon olarak görmediğini belirten İnce, Bakın Ergenekon soruşturmasını yapanlar haklı ile haksızı ayırıyorlar. Dinliyorlar, araştırıyorlar. ´Muhalifler içeriye atılıyor´ diye bir şey yok. Şu an dışarıda Ergenekon sanıklarından daha muhalif insanlar var. Hükümet aleyhine öyle laflar ediliyor ki bunların yanında Ergenekon sanıklarının açıklamaları hafif kalır. Eğer muhalifler içeriye atılsaydı bu insanları da alırlardı. Ergenekon´da gerçekten darbe teşebbüsü vardı. Beş koldan mevcut hükümeti devirmek için girişimler vardı. Bunlar tespit edildi, gün yüzüne çıkartıldı. Şimdi bunların yargılanması yapılıyor. şeklinde konuştu.
Ergenekon sanıklarının cezaevindeki hayat şartlarının kötü olduğuna dair iddiaları da hatırlattığımız İnce, bu konuya kendisinin cezaevinde gördüklerini anlatarak cevap veriyor: Hurşit Tolon ve Şener Eruygur tutuklandığı zaman ben Metris Cezaevi´ndeydim. Tutuklandıkları gün cezaevinde bir hareketlilik oluştu. Tabii bizim paşaların tutuklandığından haberimiz yoktu. Şener Eruygur gelmiş meğer. Metris Cezaevi bölük ve tabur komutanı ´hazır ol´a geçmiş, Şener Eruygur´a tekmil veriyor. Şaşırdım. Şener Eruygur önde, birinci müdür, ikinci müdür ve cezaevi tabur komutanı arkasında. Eruygur Paşa koğuş beğeniyordu. Tabii o anda ben Eruygur´u tanımıyordum. Herhalde ´Adalet Bakanlığı´ndan müfettiş falan geldi´ diye düşündüm. Daha sonra Eruygur´un tutuklandıklarını öğrendim. Fakat tutuklu muamelesi görmediler. Koğuşlarında dizüstü bilgisayara kadar her şey vardı.
(24 Nisan 2012), son güncel.: (24 Mayıs 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Ergenekon´un finans kaynakları manşetlerimiz