Balyoz davasının Hasdal Cezaevi´nde bulunan muvazzaf sanıklarından 46´sı, ortak bir mektup hazırlayarak basın mensuplarına gönderdi. Delillerin sahte olduğunu iddia eden sanıklar mektupta iddialarını sıralıyor ve hukuksuz şekilde içeride tutulduklarını savunuyor. Ancak iddialar incelendiğinde sanık ve avukatların kamuoyunu yanıltma çabasından vazgeçmedikleri görülüyor. Çarşaf planında yer alan sokak ve cadde isimlerinin sonradan verildiğini dolayısıyla sahte olduğunu iddia eden sanıklar bilmiyorlar mı ki Çetin Doğan´ın kızı ve damadı dahi bu iddianın çürüklüğünün farkına varmış.
05.04.2012 13:49 ÖZEL HABER - Hasdal Cezaevi´nde tutuklu bulunan, aralarında Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu ve Koramiral Kadir Sağdıç´ın da bulunduğu 46 Balyoz sanığı, ortak bir mektup hazırladı. Mektuba isimlerini yazıp imzalarını atan sanıklar, bu mektubu basın mensuplarına gönderdi. Seslerini basın mensupları aracılığı ile duyurmak isteyen sanıklar, mektupta, 14 aydır Hasdal Cezaevi´nde tutuklu bulunduklarını belirtti. Bu durumu ´hukuksuzluk´ ile açıklayan sanıklar, Haksız olarak özgürlüğümüzden mahrum bırakıldık. dedi. Tutukluluklarına gerekçe gösterilen dijital verilerin maddi delil kabul edilemeyeceğini ileri süren sanıklar, savunma haklarının ellerinden alındığını öne sürdü.
Balyoz sanık ve avukatları kamuoyunu yanıltma çabasından vazgeçmiyor. Delillerin sahteliğine dair iddialar bu günlerde zaten bir kez daha ve yoğun şekilde medyada tartışılıyor, her bir sahtelik iddiası tek tek ele alınıp çürütülüyor. Ayrıca savcı esas hakkındaki mütalaasında delilleri zaten tek tek açıklamış. Ama 920 sayfalık mütalaa okuma zahmetine girilmeden, iddialar bir papağan gibi tekrar edilmeye devam ediliyor.
Balyoz seminerlerine ait saatlerce uzunluktaki ses kayıtları, ıslak imzalı belgeler, askeri savcıların Balyoz planlarının gerçekliğine dair şok ses kayıtları, Askeri bilirkişinin hazırladığı ancak sürgün edilmesine yol açan Balyoz´un bir darbe planı olduğuna dair rapor. Bilgiler üzerinde güncellemeler yapıldığına dair ortaya çıkan bilgiler.. Bunlar sanık ve avukatlarınca gözden kaçırılmaya çalışılıyor. Gölcük donanma komutanlığı istihbarat şubenin zeminine gömülü olarak ele geçirilen belgelere dahi itiraz ediyorlar. Pes dedirtecek bahanelerle bu delillerin sahte olduğunu, oraya başkaları tarafından yerleştirildiğini ileri sürerek kamuoyunun kafasını karıştırmaya gayret ediyorlar.
46 sanığın gönderdiği mektupta şu paragraf aynen yer alıyor:
Örneğin sözde cami bombalamak için 2003 yılında yapılan keşif raporlarında adı geçen bazı cadde ve sokak isimlerinin 2006 yılında verildiğini gösteren İstanbul Büyükşehir Belediyesinin resmi yazısından bilginiz var mı?
Bu iddiayı ilk dile getiren 5 Eylül 2011 tarihinde Aydınlık gazetesi oldu (Erişim tarihi 19 Eylül 2011):
http://www.aydinlikgazete.com/index.php?option=com_content&view=article&id=3252:sokak-isimlerinde-tarih-celikisi&catid=35:joomla&Itemid=95
Aydınlık, Gölcük´ten çıkan Balyoz belgelerinde sokak isim çelişkisi var diye iddia etmiş ve Fatih semtindeki Manyasizade ile Darüşşafaka caddelerinin isimlerini dile getirmiş.
O sokak isimleri 2006 yılında belediye kararıyla verilmiş olabilir ama bu resmi düzeyde. Halk arasında o isimler zaten yıllardır vardı. Bu isimler halk arasında kullanılan eski tarihi isimler. Bunun ispatı da çok kolay. Kütüphanelere giderek 2003 ve eski tarihlerde de bu sokak ve cadde isimlerinin resmi yazışmalarda bile kullanıldığı kolaylıkla görülebilir. Aşağıda Cumhuriyet gazetesinden aktardığımız 3 adet haber örneği ile bunu ispatlıyoruz. Tarih ve sayfa nolarını verdiğimiz bu nüshalar kütüphanelerden bulunarak doğruluğu kontrol edilebilir. Bu haberler de gösteriyor ki o isimler sadece halk arasında değil resmi evraklarda da yıllardır kullanılmakta bilinmekte. Belediyenin 2006 yılında bu isimleri resmen vermesi durumu değiştirmiyor.
1)Cumhuriyet, 16 Mayıs 1997, Sayfa 1: ..savcüığa sevk edildi. 3 günlük operasyonlarda 88 kişinin gözaltına ahndığı bildirildi. Alman ZDF televizyonu için Manyasızade Sokak´ta çekim yapmak isterken tartaklanan kameraman. olayı eğlenceli bulduğunu söyledi..
2)Cumhuriyet, 27 Ocak 1985, Sayfa 2: ..ISTANBUL ASLİYE 6. HUKUK HÂKİMLİCİNDEN 1984/286 Davacı Selahattın Akbayrak tarafından davalı Ismaıl Hakkı Se nm aleyhıne açılan hukmen tescıl davasında Manyasızade Cad No 43 Çarşamba Fatıh Istanbul adresınde bulunduğu bıldınlen davalı Ismaıl Hakkı Serım yapılan tebhgatla gel medığınden gıyabında duruşmanın vurutulmesıne karar venldığınden, duruşma gunu olan 13 3 1985 gunu saat 10´da duruşmaya..
3)Cumhuriyet, 14 Mayıs 1979, Sayfa 8: .. O. PAŞA Şükran (Cumhuriyet Meydanı, 17}, Şifa (Kücükköy. G. O. Paşa Cad. 14/C) FATİH Yeni Işık (Carşamba. Manyasizade Cad. 65), Bal (Mıhcılor Cad. 33/60) Dinçer fMillet Cad. 155/ 2), Esin (Haseki, Müiet Cad. 219/1). Duygu (K. M. Paşa, Kocamustafapaşa Cad. 202), Cınar (Kücükmustafapaşa Cad. 82) KADIKÖY Sevgi (3ahariye Cad. 37), Saray (Acıbadem, Sarayîı Şemsıbey Sok. 11/2), Fatoş (Kızıltoprak..
-Çetin Doğan´ın kızı ve damadı dahi bu iddiayı sahiplenmedi-
İlginç bir ayrıntı da, Aydınlık´ın dile getirdiği bu iddianın geçersizliği, 1 nolu sanık Çetin Doğan´ın kızı ve damadı tarafından web sitelerinde, alt taraflarda bir paragrafta itiraf edilmiş olması. (Erişim tarihi 19 Eylül 2011):
http://cdogangercekler.wordpress.com/2011/09/06/cami-bombalama-planlarinin-sahte-oldugunu-nereden-biliyoruz/
Şöyle denilmiş: NOT: Bazı internet haber sitelerinde bu planlara ait keşif raporlarında geçen sokak isimlerinden kimilerinin 2003´de mevcut olmadığı, bu isimlerin 2006-2007 tarihlerinde verildiği yazıldı. Bizim internet üzerinden yapabildiğimiz araştırmaya göre Manyasizade ve Darüşşafaka caddeleri 2003 tarihinde mevcut (2001 basım Ingilizce bir Turizm rehberinde her iki caddenin de adı geçiyor).
Evet, Aydınlık´ın ortaya attığı ve 46 Balyoz sanığının hala ileri sürebildiği bu iddia, Çetin Doğan´ın kendi kızı ve damadı tarafından dahi farkına varılarak kullanılmamış. Ama maksat kafa karıştırmak olunca Aydınlık´ın ortaya attığı bu karanlık iddia ile birileri hala kamuoyunun kafasını karıştırmak istiyor. Çetin Doğan´ın kızı dahi farkına varmış, bu yola tevessül etmemiş. Ama 46 sanık hala bunu ileri sürebiliyor, kafa karıştırmaktan başka ne anlamı olabilir ki bunun.
-Deliller sadece sahte denilenlerle sınırlı değil çok fazlası var-
Balyoz ve diğer davalarda deliller sadece sahte denilen delillerle sınırlı olsaydı itirazların bir anlamı olabilirdi. Ama davada esas olan ve yukarıda sayıldığı gibi çok sayıda başka deliller de var. Ayrıca delillerin sahte olduğunu iddia eden sanıkların bunların sahteliğini yani savcı ve polis tarafından nasıl üretildiğini de ispatlamaları gerekir. Yani hangi savcı ve hangi polis nerede nasıl bu komployu yapmış ispatlamaları gerekir. Öyle farzımuhal değil fikir yürüterek değil, bilfiil ispatlamaları gerekir. İşte dijital verilerle şöyle oynanmış böyle oynanmış diyerek değil. Aksi halde bu mantıkla işin içinden çıkılmaz.
Donanma zemin döşemeleri altında deliller bulunuyor, savcı ve askeri yetkililer nezaretinde deliller tespit ediliyor, ona dahi itiraz ediyorlar. Bir kulp bulmaya kafa karıştırmaya çalışıyorlar. ´Deliller işte orada bulundu´ denilince, ´Olsun n´olmuş yani. Birileri müdahale etmiş dijital verilerle oynamış. Onu bulun bulamazsanız siz yapmışsınız demektir!´ diyerek pes dedirten bir mantık sergiliyorlar.
-Yoldan geçen sabıkalı birisi koymuş, onu bulun!-
Bu mantığın ibret verici örneği Ergenekon sanığı avukat Serdar Öztürk´ün savunmasında da sergilenmişti. Öztürk, bürosunda ele geçen belgeleri kabul etmedi. Polis tarafından aramalar esnasında el çabukluğuyla konulup bulunduğunu iddia etti. Aramalarda çok sayıda başka avukatın da bulunduğu ortaya çıkınca çark etti. Bu kez sokaktan geçen bir sabıkalının bunları koymuş olabileceğini iddia etti ve üstelik de bu kişinin bulunmasını istedi. Pes dedirten bir gerekçe. Yani bu mantığın sonu yok görüldüğü gibi. Hem yoldan geçen birisinin üzerine suçu atıp aradan sıyrılıyor hem de o sabıkalının(!) bulunmasını istiyor!
-Çay söylemek için dışarıya çıkınca polisler koymuş!-
Bir başka ilginç örnek de Ergenekon sanığı Levent Bektaş´tan. Çay söylemek için dışarı çıktığında polislerin bir dvd´yi bürosuna yerleştirdiğini iddia etmeye başladı. Komik yani, komik!.. Madem öyle, söyleme kardeşim o zaman çay, bürodan dışarı çıkma. Telefon et çay getirsinler.. Üstelik sen bir avukatsın. Böyle bir mazeret de yakışmaz sana. Polis memurlarına da leke sürüyorsun. Bu kadar kolay mı lekelemek?.. Komik duruma düşüyorsun sadece..
İşte tüm bu ilginç ve komik durumlar inanılmaz gibi görünse de dava süreçlerinde gerçekten yaşandı ve yaşanıyor. Daha başka örnekler de var ama yer darlığından aktaramıyoruz. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(05 Nisan 2012, 13:49)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Mektubun tamamını okumak için tıklayın
Balyoz sanıklarının mektubununun tamamı
ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARINDA DELİL TARTIŞMALARI
SAVCILIĞIN ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASININ TAMAMINI (920 sh) OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Flaş!!! Balyoz: Savcıdan esas mütalaa
Balyoz planı ve davasıyla ilgili manşetlerimiz
1. Balyoz iddianamesinde ara
2. Balyoz iddianamesinde ara
3. Balyoz iddianamesinde ara
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri