Ergenekon örgütü üyesi suçlamasıyla Odatv davasında tutuklu olarak yargılanan Nedim Şener´in Dink cinayeti aydınlatılsın diye yoğun gayret sarf ettiği, genel geçer bir doğru olarak kabul görüyor. Oysa kitaplarını okuduğunuzda, Hanefi Avcı ile birlikte, Emniyet´teki iç çekişmenin bir tarafı olarak pozisyon aldığını fark ediyorsunuz. Nedim Şener ile Hanefi Avcı, Odatv davasının sanıkları.. Her taşın altında Fethullah cemaatini arayan bu ikili, Ergenekon soruşturmasını baltalamak ve o örgüte giden izleri karartmaya çalışmakla suçlanıyorlar. Nazlı Ilıcak, yazılarında Dink cinayetinden somut örnekler vererek bu iddiaları güçlendiriyor.
12 Ocak 2012 13:58 Ergenekon-Odatv davası tutuklusu gazeteci Nedim Şener´in Dink cinayetini aydınlatmak için çalıştığı bilinir. Sabah yazarı Nazlı Ilıcak ise bunun böyle olmadığını somut örneklerle dile getiriyor. Nedim Şener´in diğer Odatv tutuklusu eski emniyet müdürü Hanefi Avcı´yla organize yardımlaşarak çarpıtma yaptığını savunan Ilıcak, Şener-Avcı ikilisinin bu çarpıtmayla, Dink cinayetindeki gerçek sorumluları ortaya çıkarmayı değil, üzerlerine ´cemaatçi´ yaftası yapıştırılan bazı polis müdürlerini kusurlu göstererek tasfiye etmeye çalıştıklarını iddia ediyor. Ilıcak, Dink cinayeti ve odatv sanıklarının cemaat çarpıtmasıyla bir taşla iki kuş vurma çabalarını bugünkü yazısında ve 21 Eylül 2011´deki yazısında oldukça somut örneklerle dile getirmiş. Ilıcak´ın 21 Eylül´de dile getirdiği iddialara bugüne kadar suçlanan ilgili taraflardan herhangi bir cevap gelmediğini de hatırlatalım.
HERKES ŞENER´İN DİNK CİNAYETİNİ AYDINLATMAYA ÇALIŞTIĞINI SANIYOR
Hrant Dink davasında yavaş da olsa bazı ilerlemeler ortaya çıktı. Dink avukatlarının ısrarlı takibi sonucunda, davanın sonuna yaklaşıldığı bir sırada, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı´nın verileri mahkemeye ulaştı; cinayetin işlendiği bölgede, 5 kişinin o saatlerde, sanıklardan Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu ile konuştuğu gene avukatlar tarafından belirlendi. Mustafa Öztürk, eski Trabzon Alperen Ocakları Başkanı; Hacısalihoğlu da Erhan Tuncel´in ev arkadaşıydı. Birilerinin gerçeklerin üzerini örtme amacını taşıdığı ortada. Ama davanın dikkatli takipçileri ve başarılı avukatlar sayesinde, geç de olsa adım atılabiliyor.
Tam bu noktada, birçok kişinin iman ettiği bir gerçeğin, aslında tam da öyle, inanıldığı gibi olmadığını söylemek zorundayım. Nedim Şener´in Dink cinayeti aydınlatılsın diye yoğun gayret sarf ettiği, genel geçer bir doğru olarak kabul görüyor. Oysa kitaplarını okuduğunuzda, Hanefi Avcı ile birlikte, Emniyet´teki iç çekişmenin bir tarafı olarak pozisyon aldığını fark ediyorsunuz. Bir örnekle açayım. Dink´in öldürüleceğine dair ihbarın, İstanbul İstihbarat Şubesi tarafından hakkıyla değerlendirilmediği, buna yönelik hiçbir ciddi çalışma yapılmadığı, hatta yapılmış gibi, cinayetten sonra sahte evrak düzenlediği, Dink´in avukatlarının gayretiyle ortaya çıktı. İşi savsaklayan kişi, İstanbul İstihbarat Müdürü Ahmet İlhan Güler´di. İstanbul İstihbaratı´nın, Trabzon´dan gelen 17 Şubat 2006 tarihli ihbar yazısı üzerine tahkikat yaptığını söylemesine rağmen, Müfettiş incelemesinde, raporun, sahte olarak cinayetten sonra, geçmiş tarihli olarak tanzim edildiği anlaşıldı. Tahkikat raporunun altında imzası bulunan personelin, o tarihte Anadolu yakasına hiç geçmedikleri ve başka bir tahkikat için görevli oldukları belirlendi. İstanbul İstihbarat, Osman Hayal´in telefonlarıyla ilgili bir çalışma da yapmamıştı. Ama cinayet sonrası yaptığına dair bazı bilgisayar çıktıları gösterdi. Buna mukabil, İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, merkezdeki Bilgi İşlem çalışmalarına dayanarak, Hayal´in telefonlarının, İstanbul tarafından izlendiğine dair bilgilerin log kayıtlarında görülmediğini belirtti. İstanbul İstihbarat ise, log kayıtları değiştirilmiş iddiasını ortaya attı.
İşte, Nedim Şener, gerçeği aydınlatmaktan ziyade, bu tartışma içinde, Hanefi Avcı´nın yanında, Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer´in karşısında yer aldı. Avcı ve Şener´e göre, İstihbarat Daire Başkanlığı C şubesinin (onun başı olan Ali Fuat Yılmazer´in) sorumluluğunun üzeri örtülürken, İstanbul İstihbaratı ve şube müdürü Ahmet İlhan Güler suçlu gösterilmişti. Maksat, Güler´in ayağını kaydırarak, Yılmazer´in İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olmasını sağlamaktı. Zira, Yılmazer, cemaatin, Emniyet´teki imamıydı.Nedim Şener, Hanefi Avcı´ya dayanarak, aynen böyle yazıyordu. Oysa Ali Fuat Yılmazer´in olayda, hiçbir sorumluluğu bulunmadığı İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişlerinin kapsamlı bir raporuyla tespit edilmişti. Şener, Başbakanlık müfettişlerinin raporunu doğru kabul ederken, daha sonra, bu raporun devamı olarak hazırlanan Mülkiye Başmüfettişleri´ninkine itibar etmiyordu. Oysa ihbar mektubunun Ankara´ya geldiği tarihte, (17 Şubat 2006), zaten Ali Fuat Yılmazer, görev gereği İran´daydı. Yardımcısı, aynı ihbarın İstanbul´a da ulaştığını öğrenince, belgeyi arşive kaldırmıştı.
Nedim Şener, (Kırmızı Cuma kitabında) İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek´in müfettişleri kandırdığını, İstanbul İstihbarat´ını suçlamak amacıyla log kayıtlarının silindiğini de ileri sürmüştü. Sonra ne oldu? Yıldız Teknik Üniversitesi Enformatik Bölüm Başkanı, Yardımcı Doçent Abdullah Bal ve Elektronik Mühendisi, Adli Bilim uzmanı Komiser Şahin Buyrukbilen, İstihbarat Daire Başkanlığı´nda, veri tabanını barındıran disk sisteminde yaptıkları incelemede, log kayıtlarının değiştirildiğine dair kesin bir bilgiye ulaşılmadığını açıkladılar.
Nedim Şener´in maksadı, Hrant Dink cinayetini aydınlatmak mı, yoksa Emniyet´teki bir tarafı ´cemaatçi´ olarak suçlamak mı sorusu, bu bilgiler ışığında sorulabilir. Herkesin cevabı farklıdır. Benimkini, çok yakında, Doğan Kitap´tan çıkacak Her Taşın Altında The Cemaat mi? kitabında bulabileceksiniz.
AVCI VE ŞENER´İN DİNK YALANLARI
Kamuoyunda yer etmiş genel geçer kanaatler vardır. Ama siz biraz derinlemesine incelerseniz, farklı sonuçlara varabilirsiniz. Meselâ, gazeteci Nedim Şener, Hrant Dink davasında ihmali görülen devlet memurlarının ortaya çıkarılması için gayret sarf etti mi? Yoksa yanıltıcı bilgilerle, gerçekleri mi gölgeledi? Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları kitabına bakarsanız, gayret sarf etti diyebilirsiniz. Ama, Hanefi Avcı çizgisinde yer alarak, Ali Fuat Yılmazer´i, Cemaatçi ve kusurlu ilan etmesini göz önünde bulundurursak, hakikati eğip büktüğünü de söyleyebiliriz.
Yazdığım bir kitap dolayısıyla konuyu inceleyince gördüm ki, Şener, Hrant Dink cinayetinde ihmali görülmeyen dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şubesi Müdürü Ali Fuat Yılmazer´i ısrarla kusurlu ilan ediyor. Kitabında, sadece Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişleri Mehmet Akın, Ayşegül Genç ve Yasemin Tuğçe İnan´ın düzenlediği 10/10/2008 tarihli rapora atıfta bulunuyor. Buna mukabil, o rapordan yola çıkarak inceleme yapan İçişleri Bakanlığı Maliye Başmüfettişleri Mehmet Canoğlu ve Mustafa Üçkaya´nın 9/11/2009 tarihli idari soruşturma açılmasına gerek görmeyen raporuna hiç değinmiyor. Oysa, Maliye Başmüfettişleri, Başbakanlık Müfettişlerinin iddialarını inceleyerek şu sonuca varmışlardı: Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şubesi, Trabzon´dan gelen ihbar yazısını arşive kaydetmiş; tasdik ederek ilgili büroya havale etmiş; ilgili büro da evrakın üzerine not düşerek paraflamış, evrakın, gereğini yerine getirecek birime ulaşıp ulaşmadığını kontrol etmiş. Sonuç olarak, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı görevlilerinin Trabzon Emniyet Şube Müdürlüğü´nden gelen yazı ile ilgili görevlerini yerine getirdikleri anlaşılmıştır.
Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, Hrant Dink suikastında, Trabzon ve İstanbul Emniyet yetkililerini kusurlu bulurken, Ankara´da bir ihmal görmemiştir. Nedim Şener, muhtemelen, Hanefi Avcı´dan beslenerek Ali Fuat Yılmazer´e karşı tavır alıyordu. Araştırmacı bir gazetecinin, aleyhteki raporu görüp, lehteki raporu görmezden gelmesini başka türlü izah etmemiz mümkün değil. Nitekim 31/8/2010´da, Posta gazetesinde, Şener´e ait şu satırlara rastlıyoruz: Cemaat´in İstanbul polisindeki lideri kim diye Avcı´ya sordum. Bana, Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer ve İstihbarat Şube Müdürü Erol´un ismini verdi.
Nedim Şener, tıpkı Hanefi Avcı gibi, Hrant Dink cinayetinden sonra, ihmal yüzünden görevden alınan Ahmet İlhan Güler yerine, Ali Fuat Yılmazer´in getirilmesini, arkadaki Cemaat gücüne bağlıyor ve Güler´in görevden alınmasını, ihmalin neticesi değil, bir tertip gibi gösteriyordu. 31/8/2010 tarihli Posta´daki yazısında, Avcı´nın kitabından alıntıladığı şu görüşlere yer verdi: İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, sahip olduğu güce rağmen, Ali Fuat Yılmazer´in İstanbul´a atanmasını engelleyemedi. Belli amaçları olanlar, diledikleri gibi faaliyette bulunmak isteyenler, bu konuda kendilerine mani olacak bir engeli de ortadan kaldırmış oldular.
İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler´in Dink suikastında ihmali olduğu bilinmesine rağmen, Şener, niçin Hanefi Avcı ile aynı zaviyeden olayı değerlendirdi, Güler´in görevden alınmasını ihmale bağlamak yerine, Cemaat´in oyunu gibi gösterdi?
Amacım, Şener´i suçlamak değil, sadece Ali Fuat Yılmazer hakkındaki bu peşin hükmünün sebebini öğrenmek. Önyargılı olmasaydı, Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları kitabında, sadece Başbakanlık Müfettişlerinin 10/10/2008 tarihli raporlarındaki iddialara dayanmaz, bu iddiaları inceleyerek, soruşturmaya gerek görmeyen Maliye Başmüfettişlerinin 9/11/2009 tarihli raporunu da gerektiği gibi değerlendirirdi.
İnsan bu durumda ister istemez soruyor: Amaç, Dink cinayetindeki gerçek sorumluları mı ortaya çıkarmak, yoksa üzerlerine cemaatçi yaftası yapıştırılan birilerini kusurlu göstererek tasfiye etmeye mi çalışmak? Cevabım, her ikisi de. BİR TAŞLA İKİ KUŞ VURMAK! (Nazlı Ilıcak / Sabah)
(12 Ocak 2012, 13:58)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Hrant Dink cinayeti ve davasıyla ilgili manşetlerimiz
TİB kayıtlarında 5 Dink şüphelisi
Nedim Şener´le ilgili manşetlerimiz
CHP´den mizansen haber siparişi
Dündar´dan sakladı Oda´da çıktı
Nedim Şener´in yalanı ortaya çıktı
Avcı ve Şener´in Dink yalanları
Hanefi Avcı´nın cemaat iddiaları manşetlerimiz
Avcı´nın amacı soruşturmayı engellemek
Ergenekon´un karşı hamlesi Avcı´dan
İşte Hanefi Avcı´nın Ergenekon planı
Avcı ve Şener´in de sanıkları olduğu Odatv, soruşturma ve davasıyla ilgili manşetlerimiz
ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Odatv ile ilgili manşetlerimiz
Kontrgerilla Medyası
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak
Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı
Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı