Faili meçhul cinayetler soruşturmasında tutuklu 7 şüpheli serbest bırakıldı. Tahliye edilen özel harekatçılara yurtdışı çıkış yasağı konulmadı. Kaçma şüphesi var. Soruşturma kapsamında daha önce gözaltı kararı alınan ve sorgulanması gereken şüphelilerden bazıları aylardır kayıp.. Soruşturmayı vicdan azabına dayanamayıp başlatan Ayhan Çarkın hala tutuklu. Soruşturma sürecinin geldiği son nokta, ölüm listelerinin MGK´ya sunulduğunun yetkililerin açıklamalarıyla kesinleşmesiydi. Tam bu noktada yaşanan gariplikler, dosya kapatılıyor mu sorusunu sorduruyor.
15.12.2011 14:45 Faili meçhul cinayetleri soruşturmasında önceki gün şok tahliyeler yaşandı. Eski özel harekatçı polisler Seyfettin Lap, Ayhan Akça, Ayhan Özkan, Uğur Şahin, Enver Ulu, Ahmet Demirel ve İbrahim Şahin hakkında, avukatlarının başvurusu üzerine Nöbetçi Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye kararı verildi. Tutuklulardan İbrahim Şahin, Ergenekon davasında da tutuklu olduğu için serbest kalmadı ancak diğerleri serbest bırakıldı. Mahkeme serbest bırakılanlar hakkında yurtdışına çıkış yasağı koymadı, adli kontrol hükümlerini de uygulamadı.
Serbest bırakılma olayı ve soruşturma sürecindeki diğer bazı gelişmelerin zamanlaması rahatsız edici nitelikte. Süreçteki ilk gariplik, vicdanen rahatsızlık duyarak yıllar sonra yaptığı itiraflarla soruşturmanın başlamasına neden olan eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın´ın hala tutukluyken diğerlerinin serbest bırakılmış olması. Bu duruma şaşıran Sabah Yazarı Mahmut Övür şunları dile getiriyor:
Önceki gün Ankara´nın başlattığı Faili Meçhul Cinayetler soruşturmasında sürpriz tahliyeler olması herkesi şaşırttı. Nasıl şaşırtmasın ki, süreci vicdan azabına dayanamayıp başlatan Ayhan Çarkın içeride diğerleri dışarıda. Bu sürecin nasıl işleyeceğini göreceğiz ama bana kalırsa soruşturmanın Ankara´da başlatılmış olması bu noktaya geleceğinin işaretiydi. Çünkü Ankara bu tür işleri sonuca ulaştırmak istemiyor. Ankara bildiğimiz Ankara. Devreye İstanbul girmezse Türkiye´nin 90´larla yüzleşmesi hayal.Birkaç gün önce Ayhan Çarkın´ın büyük oğlu Tolgahan Çarkın´la bir araya geldik. Aslında daha önce de buluşmuştuk ama bu kez babasından haber getirmişti Tolgahan Çarkın... Ayhan Çarkın oğluyla gönderdiği mesajda şöyle diyordu:İçeride moral olarak çok iyiyim. Çok önemli gelişmeler bekliyorum. Eğer tutuklu olanlar bildiklerini biraz anlatsa eminim bu karanlık dönem çok daha çabuk aydınlanacak. Belki korkuyorlar ama bana göre geçmişte yapılanları anlatmak itirafçılık değil. Gerçeği söylemektir. Bu nedenle ben de itirafçı değilim. Vicdanımın sesini dilediğim için bu açıklamaları yaptım.Ayhan Çarkın´ın son tahliyeleri nasıl karşıladığı bilinmiyor ama bir şaşkınlık yaşadığı kesin. Oğlunun deyimiyle şöyle de yorumluyor olabilir: Acaba istediklerini aldılar da öyle mi bıraktılar? Yoksa bu iş burada bitti mi? İzleyip göreceğiz.
Dosyanın kapatılacağı endişesini doğuran tuhaflıklar, Övür´ün dile getirdiği, Çarkın´ın tutuklu kalıp diğerlerinin serbest bırakılmasıyla sınırlı değil. Tahliye edilen özel harekatçılara yurtdışı çıkış yasağı konulmadı. Bu garip durum, şüphelilerin kayıplara karışmasına neden olabileceği kuşkusuna yol açıyor. Bu kuşkuyu besleyen önemli bir ayrıntı, soruşturma kapsamında daha önce gözaltı kararı alınan ve sorgulanması gereken şüphelilerden bazılarının aylardır kayıp olması. Örneğin Sultangazi Emniyet Müdürü Yusuf Yüksel, Özel harekatçı polisler Ziya Bandırmalıoğlu, Alper Tekdemir ve Lokman Külünk. Bu şahıslar hala aranma kararı bulunan şüpheliler. Belki İbrahim Şahin başka davalarda da tutuklu yargılandığı için o kaçamayabilir ancak serbest bırakılan diğer 6 şüpheli için bu şüphenin varlığı bir gerçek.
Zamanlama açısından kafaları karıştıran diğer bir gelişme de birkaç gün önce dönemin İçişleri Bakanlarından Mehmet Ağar´ın ´Kusurumuz olmuştur, suçumuz olmamıştır´ açıklamasını yaparak, sadece verilen görevleri yaptıklarını ima etmesi oldu. Bu açıklamadan dört gün sonra tahliyeler geldi.
Tüm bu gelişmeleri anlamlı kılan gerçek belki de şu.. Soruşturma sürecinde son olarak, PKK´ya yardım eden Kürt işadamlarına yönelik ölüm listelerinin varlığının devlet yetkilileri tarafından doğrulandığı ortaya çıktı. Dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe ölüm listesinin varlığını doğrulayarak MGK´ya sunulduğunu açıkladı. Bu şok açıklama, infazların MGK kararıyla yapıldığı şeklindeki iddiaları doğrular nitelikte.
Şu halde, eğer infazlar MGK kararıyla yapıldıysa o zaman Mehmet Ağar´ın Kusurumuz olmuştur, suçumuz olmamıştır açıklamasının zamanlaması anlamlı. Tahliyeler anlamlı.. ´Soruşturma örtbas mı ediliyor?´ sorusu da haklı bir soru.(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
TAHLİYELERE İTİRAZ |
Hakim Hakan Oruç başkanlığındaki mahkeme heyeti, şüpheliler İbrahim Şahin, Enver Ulu, Ayhan Akça, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Uğur Şahin ve Ahmet Demirel´in tahliyesine karar vermişti. Soruşturma kapsamında Ayhan Çarkın ile Ercan Ersoy tutuklu bulunuyor. Nöbetçi mahkemenin, CMK´nın 108´inci maddesine göre tutukluluk gerekçeleri ortadan kalktığı için tahliye kararı vermişti. Ceza Muhakemesi Kanunu´nun 108´inci maddesi tutukluluğu inceliyor. Her ay dosya mahkeme heyeti tarafından gözden geçirilip tekrar karar veriliyor. ( Cihan)
SAVCI DELİLLERLE İTİRAZ ETTİ |
İddiaları tek tek çürüttü
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi hakimliği önceki gün tutuklu bulunan özel harekatçılar İbrahim şahin, Enver Ulu, Ayhan Akça, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Uğur Şahin ve Ahmet Demirel´i tutuklandığı tarihte suç şüphesi olsa da tutuklandıkları tarihten sonra bu şüpheyi doğuracak Şüpheli Ayhan Çarkın´ın beyanları dışında somut delil elde edilemediği gerekçesiyle serbest bıraktı. Faili Meçhul soruşturmasını yürüten savcı Hakan Yüksel, tahliyelere itiraz ederek mahkemenin soyut iddiasına sert bir dille cevap verdi.
Dokuz sayfalık itiraz dilekçesi hazırlayan savcılık şu ayrıntılarla soyut iddiaları çürüttü: Benzer suçlamalar nedeniyle İstanbul 6 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi´nin 12 şubat 2001 de İbrahim Şahin, Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz gibi 14 kişinin yargılandığı ve yargılama sonucunda alınan cezaların Yargıtay 8. Ceza dairesi tarafından onandığını belirtti. Savcılık mahkeme tarafından kesinleşmiş bir cezanın olduğu bu yüzden iddialara soyut denilemeyeceğini belirtti. Savcı itirazında en üst mahkeme olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´nin avukat Yusuf Ekinci´nin öldürülmesiyle ilgili verdiği kararı örnek gösterdi. Savcı itiraz başvurusunda İbrahim Şahin´in Ergenekon soruşturması kapsamında mahkeme kararıyla yapılan dinleme kayıtlarında geçen ve hakkında ?Ermeni Kürttür ve benim düşmanımdır B.C ile akrabadır bana da bu adamı öldürdün diye ceza verdiler yazıklar olsun? şeklindeki sözlere atıf yaptı.
Avcı, Çarkın´ı doğruluyor
Savcı eski Emniyet müdürü ve tutuklu bulunan Hanife Avcı´nın verdiği ifadelerinde Ayhan Çarkın´ı doğruladığını belirtti. Avcı´nın ifadelerinde MİT, Jandarma ve Emniyet içerisinde bir yapılanmadan söz ettiğini bu yapılanmanın içinde Mehmet Eymür, Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Abdullah Çatlı gibi kişilerin bulunduğunu belirterek bu yasa dışı oluşumun Behçet Cantürk ve Savaş Buldan´ın öldürülmesi işine karıştıklarını söylediğine vurgu yaptı. Savcı Hakan Yüksel, Eymür´ün faili meçhul cinayetleri itiraf ettiği ifadesine de yer verdi. Faili meçhul cinayetleri işlediği iddia edilen Oğuz Yorulmaz´ın annesi Nuray Yorulmazın Beyanında şüpheli Ayhan Çarkın´a benzer anlatımlarda bulunduğu belirtildi. Savcı tüm deliler ışığında şüphelilerin her birinin ayrı ayrı TC Anayasasının 2. maddesinde belirtilen ve değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen niteliklerin hukuk devleti niteliğine aykırı bir şekilde kamu gücünü kullandığını aktardı. Bu yetkilere de dayanarak oluşturdukları silahlı teşekkül faaliyetleri çerçevesinde kasten tasarlayarak birden fazla adam öldürme eylemine aynı irade birliği ve kasıt altında doğrudan katıldıkları ve tutuklandıkları tarihten itibaren şüpheliler hakkında somut delilerin bulunduğu belirtildi. Savcı kararın tekrar gözden geçirilerek tahliye edilen şüpheliler hakkında yakalama kararı çıkartılmasını istedi. ( Star)
SAVCI 10 SAYFALIK İTİRAZ DİLEKÇESİ VERDİ |
Taraf gazetesinden Arzu Yıldız´ın haberine göre; itiraz dilekçesinde AİHM´in Yusuf Ekinci cinayeti ile ilgili olarak Türkiye hakkında verdiği mahkûmiyet kararına da değinen Savcı Yüksel, soruşturma kapsamında ifade veren, Sedat Peker´in, Ali Fevzi Bir´in, özel harekât polisi Oğuz Yorulmaz´ın annesi Nurhan Yorulmaz´ın ve işadamlarının beyanlarının Ayhan Çarkın´ın beyanlarıyla örtüştüğüne dikkat çekti. Hanefi Avcı´nın Susurluk Araştırma Komisyonu´na verdiği ifade ile Ömer Lütfü Topal cinayetinin ardından Çankaya Köşkü´nde yapılan liderler zirvesi tutanakları da delil olarak gösterildi. Söz konusu hukuk dışı yapılanmanın terörle mücadele etmediği, şahsî çıkar ve meselelerine uygun yasa dışı bir yapılanma içerisinde olduğu da ANAP´lı Metin Vural ve Kürt işadamlarını ölümlerinin aynı silahla yapıldığı belirtilerek, ispatlandırıldı.
İstanbul 6 nolu DGM kararı emsal
Savcılığın itiraz dilekçesinde İbrahim Şahin, Mehmet Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz, Enver Ulu, Mustafa Altınok, Abdulgani Kızılkaya, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça, Ali Fevzi Bir, Yaşar Öz, Haluk Kırcı ve Sami Hoştan hakkında, Anayasa´nın 6. maddesine göre ?cürüm işlemek amacıyla silahlı teşekkül oluşturmak? suçundan 12 Şubat 2001´de cezalandırıldığı ve kararın, Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından da onandığı hatırlatıldı.
Eymür´ün ifadesi
Savcı, dilekçesinde Mehmet Eymür´ün ifadesinin tamamına da yer verdi. Mahkemenin serbest bıraktığı şahısların yakalanmasını ve tutukluluk hallerinin devam etmesini talep etti. Alınan bilgiye göre, tahliye durumuna yapılan itirazın bugün Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi´nce yeniden görüşülmesi bekleniyor. Mahkeme heyetinin yapacağı görüşmeye tahliye kararını veren Hakan Oruç katılmayacak. Karar dört üye ve mahkeme başkan tarafından verilecek.
Aileler de harekete geçti
Bu arada sanıkların tahliye edilmesine faili meçhullerde yakınları yitirenler ve soruşturmanın müdahilleri, avukatları aracılığıyla itiraz ettiler. Soruşturma da ayrı ayrı hareket eden aileler bundan sonra bir platform oluşturarak birlikte hareket edecek ve tahliyeler konusunda bir basın açıklaması yapacak.
Akça: Devlet gel derse gelir, git derse gideriz
Ankara Nöbetçi 11.Ağır Ceza Mahkemesi´nce serbest bırakılan Özel Harekâtçı Ayhan Akça´ya Taraf ulaştı. Taraf ´ın, ?Serbest bırakılmayı bekliyor muydunuz?? sorusuna Akça, ?Biz devlet ne derse kanun ne hükmederse uyarız. Gel derlerse geliriz git derlerse gideriz. Yıllarca da bu şekilde hareket ettik? dedi.Akça, bu konularda daha önce sessiz kaldıklarını hatırlattı ve bundan sonra da aynı şekilde hareket edeceklerini belirtti. Umreye gitmek üzereyken havaalanında gözaltına alınan ve 11 ağustosta tutuklanan Ayhan Akça, ?Yurt dışı çıkış yasağı yok. Kısmet olursa Umre´ye gitmek istiyorum? diye konuştu. ( Taraf)
NAZLI ILICAK: SORUŞTURMANIN KAPATILDIĞINA İNANMIYORUM
21 Aralık 2011 - Nazlı Ilıcak (Sabah): Geçtiğimiz haftalarda Ayhan Çarkın´ın iddiası üzerine tutuklanan Özel Harekâtçı polisler, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Bu durum, kararı veren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi hâkimi Hakan Oruç´un işi ciddiye almadığını göstermez. Onun, iddialar soyut şeklindeki cümlesinden yola çıkarak, Hadiselerin üzeri kapatılmak isteniyor diyenler var ama bu doğru değil. Gazetelerde çıkan bazı haberler, gerçeği yansıtmadığından böyle bir endişe doğmuş olabilir. Meselâ Taraf gazetesi (15 Aralık 2011), Tutuklama kararı veren 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Şatır´ın 9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı yapılarak uzaklaştırıldığını, 11. Ağır Ceza´nın başkanlığına getirilen Dündar Örsdemir´in bulunmamasından istifade ederek Hakan Oruç´un tahliye kararı verdiğini ileri sürdü. Oysa henüz dava açılmadığı için, her ay bir nöbetçi hâkim, tutukluluğa itirazları değerlendiriyor ve karara bağlıyor. Zaten mahkeme başkanları nöbetçi hâkimlik yapamıyor. Ankara´da 2 adet Özel Yetkili Mahkeme var. Biri 11. Ağır Ceza, diğeri 12. Ağır Ceza. Bu mahkemelerin üyeleri, her ay sırayla nöbetçi oluyor. Bu defa, sıra Hakan Oruç´taydı. Dolayısıyla, Hasan Şatır´ın uzaklaştırılması ve Dündar Örsdemir´in bulunmamasından faydalanarak tahliye kararı verildiği iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Zaten, söz konusu sanıkları tutuklayan Hasan Şatır değildi. Tutuklama kararı, hâkim Selahattin Türkeli, hâkime Kadriye Çatal ve hâkim Mustafa Karatay tarafından verilmişti. Bu şekilde 9 kişi tutuklanmıştı.
Ayhan Çarkın ve Erhan Ersoy haricinde, diğerleri tahliye oldu. Bunun sebebi, Ayhan Çarkın´ın, iddialarını delillendirememesiydi. Çarkın, 1994´te işlenen, avukat Faik Candan ve avukat Yusuf Ekinci ile Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın ve Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Namık Erdoğan cinayetleri için birçok kişiyi suçlamıştı. Ama gösterdiği yerde yapılan kazılar sonucunda, öldürülenlerin kemiklerine rastlanamadı. Tahliyeler sadece bu iddialarla sınırlı. Bütün faili meçhul cinayetleri kapsamıyor. Şimdi Çarkın, Tarık Ümit´in öldürülüp gömüldüğü yeri göstereceğini söyledi. Bakalım, sonuç ne olacak?
Çarkın, Tarık Ümit´in gömüldüğü yeri göstereceğini açıkladı. Tarık Ümit, Emniyet tarafından kullanılırken, Mehmet Eymür onu, MİT´te istihdam etmişti. Hatta Eymür, hedefteki Kürt işadamları listesini Tarık Ümit´ten duyduğunu, bu yüzden Ümit´in Özel Harekâtçılar tarafından kaçırılıp, Çatlı tarafından sorgulandığını söylemişti. Eğer Çarkın, cesedin gömüldüğü yeri gösterebilirse, o zaman yeni tutuklamalar gündeme gelebilir. ( Nazlı Ilıcak / Sabah)
SAVCININ TAHLİYELERE İTİRAZI REDDEDİLDİ |
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği, CMK´nın 108. maddesi uyarınca yaptığı inceleme sonucunda şüpheliler İbrahim Şahin, Enver Ulu, Ayhan Akça, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Uğur Şahin ve Ahmet Demirel´in tahliyelerine karar vermişti. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, 9 sayfalık bir gerekçe hazırlayarak, mahkemenin kararına itirazda bulunmuştu. Mahkeme heyetinin, itirazı karara bağlamak için Ayhan Çarkın´a yaptırılan yer gösterme işleminin sonucunu beklediği bildirildi. ( AA)
(15 Aralık 2011), son güncel.: (23 Aralık 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ayhan Çarkın´ın Susurluk cinayetlerine dair itirafları ve yürütülen soruşturma manşetlerimiz
Susurluk skandalı ve cinayetlerine dair çeşitli devlet kurumlarınca hazırlanan raporlar