Ergenekon Çetesi´nin terör örgütleriyle bağlantısı, bizzat Öcalan tarafından ifade edilen Ergenekon-PKK temasları, PKK içindeki ´genç subaylar´ olgusu, Özel Kuvvetler Komutanlığı´ndaki bir görevli ile Öcalan´ın avukatı arasındaki diyalog bu derin şüphenin sadece bazı örnekleriydi. ´Kürt Gladyosu´ yazısında bu tuhaf ilişkilere dikkat çekerek, devlet içine sızan bu habis yapı sorgulanırken, Kürt sorunu üzerine kafa yoran aydın, siyasetçi ve aktörlerin de bu bağlantının Kürtçü yapılara bakan yönünü sorgulaması gerektiğini ifade etmiştik.
23.08.2008 12:28 Abdulhamit Bilici (Zaman): ´Kürt Gladyosu´ başlıklı yazı, Kürtçülük adına hareket eden bazı yapıların derin bağlantılarına dikkat çekiyordu. Uğur Mumcu´nun keşfetmeye yaklaşmışken, bedelini hayatıyla ödediği bu derin bağlantı Ergenekon iddianamesiyle iyice su yüzüne çıkmıştı. Ergenekon Çetesi´nin terör örgütleriyle bağlantısı, bizzat Öcalan tarafından ifade edilen Ergenekon-PKK temasları, PKK içindeki ´genç subaylar´ olgusu, Özel Kuvvetler Komutanlığı´ndaki bir görevli ile Öcalan´ın avukatı arasındaki diyalog bu derin şüphenin sadece bazı örnekleriydi. ´Kürt Gladyosu´ yazısında bu tuhaf ilişkilere dikkat çekerek, devlet içine sızan bu habis yapı sorgulanırken, Kürt sorunu üzerine kafa yoran aydın, siyasetçi ve aktörlerin de bu bağlantının Kürtçü yapılara bakan yönünü sorgulaması gerektiğini ifade etmiştik.
Devlet gücünü ele geçiren bazı güçlerin anti-demokratik uygulamalarının kıyasıya eleştirildiği bir ortamda, Kürt sorunu adına yapılan konuşma ve tahlillerin artık Diyarbakır Cezaevi´ndeki işkence ile başlayıp 12 Eylül´ün dil yasağıyla bitmemesi gerekir. Eğer bir çözüm bulunacaksa, farklı kökenlerden 30 binden fazla insanımızı kaybetmemize yol açan süreçte Kürtler adına hareket ettiğini iddia edenlerin derin bağlantıları da sorgulanmalı. En önemlisi de bunu bizzat Kürt kimliğiyle yazıp çizen, siyaset yapan isimlerin yapması.
Ancak o zaman, bu hadisenin kardeş kavgası olmadığı anlaşılır ve kardeşi kardeşe kırdıran mekanizma deşifre olur. Ancak o zaman, demokrasi adına umutların tekrar yeşerdiği, kapatma kabusundan kurtulup yeniden reformları, sivil anayasayı ve AB sürecini konuşmaya başladığımız bir dönemde, Güngören, Mersin ve İzmir´deki bombaların neden patladığını anlar; vahşi talimatları verenlerin gerçek kimliklerini öğreniriz.
Bunun için zemin o kadar uygun ki, her gün yeni bir derin bağlantı çıkıyor karşımıza. Mesela, Zaman´ın dünkü manşeti, yeni bir ipucu veriyordu. Haber, PKK´lı bir teröristin cep telefonunda, Beykoz´daki işyerinde bir cephanelik ele geçirilen, JİTEM´in kurucusu emekli Albay Arif Doğan´ın özel numarasının çıktığını söylüyordu. Kim bilir önümüzdeki günlerde hangi bilgiler çıkacak önümüze.
Bu çarpıklığın sorgulanması çağrısına, ilginç tepkiler geldi. Bir kısmı meramımızı anlamamıştı. Kürtlerin acısını görmek istemediğimizi söyleyenler; meseleyi anlamadığımızı düşünenler, hatta tehdit savuranlar çıktı. Doğru anlayanlar da vardı. Zaza olduğunu söyleyen bir okurdan, mesajını yayınlama izni aldım. Bayan R.K.´nin e-postası, hem anlatmak istediğimizi hem de sade insanın konuya bakışını özetliyor:
Yazınızı okudum ve haklı olduğunuzu düşünüyorum. Ama haklı olmadığınız bir konu var. O da Kürtleri temsil ettiği sanılan kişilerin gerçekten onları temsil edip etmediği. Ben kimilerince Kürt, kimilerince Türk uzantısı kabul edilen Zaza kökenli biriyim. Ülkemin her acısı içimi acıtır, her sevinci gurur kaynağımdır. Çanakkale için ağlar; İstiklal Marşı´yla coşarım. Ne kendimi Türklerden ayırır; ne de illa ´Kürt hakları´ diye bağırabilirim... Çünkü Kırşehir´deki Mehmet de, Kars´taki Ahmet de Ergenekonların acısını çekmiştir. Hep ´benim acım´ demek doğru mu? Ben insan hakları derim. Allah´ın her canlıya verdiği o kutsal haklardır önemli olan. Bir şehit anasının figanı, beni de yaralar. Çünkü önce insanım ben. Askere laf edemem, namusumun teminatıdır. Kimdir temsilcisi Kürtlerin? Türklerden farkı nedir bunların? Benim temsilcim olduğunu söyleyenler gerçekten benden haberdar mı? Ben derken bilin ki Türkiye´de, kendini Türk kardeşinden ayırmayan milyonlarca Kürt var, Zaza var, Laz var ve onların derdi ülkeyi alakadar eden tüm dertlerden gayrı değil. Kimilerince ben ve benim gibiler asimile edilmiş insanlarız. Neden insan doğası olan kaynaşmayı, asimilasyon gibi algılıyoruz ki?.. Doğulu olduğum için ben de ters bakışlara maruz kaldım. Ama onca gülün içinde bir dikeni dile dolamak doğru mu? Türkler de Kürtler elini uzatmış; aslında görünmeyen çok eller var ki çoktan el ele dolaşmakta. Birkaçı boş kalmışsa üzülmeyin; el ele tutuşan ellere bakın, çok şey anlatacaklar size. (Abdulhamit Bilici / Zaman)
(23 Ağustos 2008, 12:28)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara