Radikal muhabiri İsmail Saymaz yeni kitabında Malatya´da işlenen Zirve Katliamı ile ilgili yeni bilgiler verdi. Bunlardan biri de, Malatya İl Jandarma Komutanlığı´nın Bakan Egemen Bağış ile Protestan Emanuel Bağış arasında kan bağı olup olmadığına dair tahkikat yaptığı iddiası. Malatya Jandarma´nın misyonerlere yönelik hukuk dışı faaliyetlerinden AK Partili Bakan Egemen Bağış bile nasibini almış. Kitapta ayrıca, Trabzon´da işlenen Rahip Santoro cinayeti ile Malatya´da Zirve Katliamı dosyalarında ilk kez ortak bir isim çıktığı, bunun Carl Magnus Stefan Persson olduğu iddia ediliyor. Kitapta yer alan bir başka ilginç iddia da, 27 Nisan 2007 muhtırasından bir gün önce jandarmada gizli bir toplantı yapılmış, katliamı AK Parti ve Gülen Cemaati ile ilişkilendiren raporlar hazırlanmış.
Zirve Katliamında yeni bilgiler
Radikal muhabiri İsmail Saymaz yeni kitabında Malatya´da işlenen Zirve Katliamı ile ilgili yeni bilgiler verdi. Bunlardan biri de, Malatya İl Jandarma Komutanlığı´nın Bakan Egemen Bağış ile Protestan Emanuel Bağış arasında kan bağı olup olmadığına dair tahkikat yaptığı iddiası. Malatya Jandarma´nın misyonerlere yönelik hukuk dışı faaliyetlerinden AK Partili Bakan Egemen Bağış bile nasibini almış. Kitapta ayrıca, Trabzon´da işlenen Rahip Santoro cinayeti ile Malatya´da Zirve Katliamı dosyalarında ilk kez ortak bir isim çıktığı, bunun Carl Magnus Stefan Persson olduğu iddia ediliyor. Kitapta yer alan bir başka ilginç iddia da, 27 Nisan 2007 muhtırasından bir gün önce jandarmada gizli bir toplantı yapılmış, katliamı AK Parti ve Gülen Cemaati ile ilişkilendiren raporlar hazırlanmış.
Radikal muhabiri İsmail Saymaz´ın önceki gün satışa çıkan ve Malatya´daki misyonerlere yönelik Zirve Katliamı davasını inceleyen ´Nefret/Malatya: Bir Milli Mutabakat Cinayeti´ isimli kitabında yer alan bu iddiaya göre, Egemen Bağış ile Protestan Emanuel Bağdaş (ya da Emanuel Bağış) arasında bir kan bağı olup olmadığına dair Genel Bilgi Toplama (GBT) sorgulaması yapıldı.
18 Nisan 2007´de Zirve Yayınevi´nde üç Protestan´ın öldürülmesi üzerine başlatılan soruşturma kapsamında eski Malatya İl Jandarma Komutanı Albay Mehmet Ülger, İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Haydar Yeşil, Malatya ve Mersin jandarmasında görevli bulunan beş astsubay ile İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi´nde akademisyen olarak görev yapan Ruhi Abat tutuklanmıştı. Kitapta yer alan bilgilere göre, Binbaşı Yeşil 20 Mart 2011´deki savcılık sorgusunda, eski Başpapaz İlker Çınar´ın Emanuel Bağış veya Emanuel Bağdaş adından bahsettiğini ve bunun Egemen Bağış ile bir akrabalığının bulunduğunu aktardığını ifade etti. Yeşil, ?Emanuel Bağış´ı da biz İlker Çınar´dan duyduk. Hatta Egemen Bağış´la akraba olduğunu söyledi, biz baktığımızda akrabalık göremedik? dedi.
ZİRVE KATLİAMINDA SADECE JANDARMA DEĞİL POLİS DE SUÇLU
Saymaz´ın kitabında Zirve Katliamı´nda emniyetin de büyük kusuru bulunduğunu gösteren detaylı bilgiler de bulunuyor. Saymaz kitabında özellikle öldürülenlerden Necati Aydın´ın emniyet tarafından sıkı takibe alındığına ilişkin bir evraka yer verdi. Kitapta ayrıca saldırganların cinayetten bir gün önce atış taliminden dönerken yakalandıkları halde serbest bırakıldığının belirlendiği, polis memurlarının talimden dönen saldırganların aracını aramadıkları için, torpido gözündeki iki kurusıkı silahı göremediği aktarılıyor. Bu iki silah ertesi gün cinayet mahallinde bulunmuştu. Kitapta, cinayetten sonra ise Emniyet Genel Müdürlüğü´nün yayınevindeki kitapların ´yasadışı yayın´ olup olmadığına baktığına, şüphelilerden çok kurbanların hesap akışını ve telefon dökümünü merak edip incelediğine de dikkat çekiliyor. Nitekim, savcılık ve emniyet çoğu özel yazışmayı, e-mail içeriği ve e-mail adresini içeren 16 klasörlük bilgi ve evrakı soruşturma dosyasına koydu. Öyle ki, faillere dair 15 klasör hazırlanırken, kurbanlara dair 16 klasör vardı.
POLİS SALDIRGANLARIN ARACINI NİYE ARAMADI?
Saldırganlar Emre Günaydın, Salih Gürler ve Abuzer Yıldırım cinayetten bir gün önce üç kurusıkı silahla Orduzu Mevkii´nde atış talimi yaptı. Üç saldırgan, dönüşte polisçe durduruldu, emniyete götürüldü. Sadece Günaydın´ın belinden çıkarıp verdiği silaha el konulurken, araçta hiçbir arama yapılmadı. Bu nedenle torpidoda bulunan silahlar fark edilmedi. O iki silah ertesi gün cinayet mahallinde bulundu.
ÖLDÜRÜLENLERDEN NECATİ AYDIN POLİS TAKİBİNDEYDİ
Cinayetten sonra Malatya Terörle Mücadele Şubesi´nin ilk işlemlerinden biri, katiller ve kurbanların arşiv tetkikinin aynı anda yapılmasıydı. Bir tek kişi hakkında bilgi geldi: Öldürülen Necati Aydın. Erzurum Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet Demiral´ın, cinayetten sonra Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı, İzmir ve Malatya Emniyet müdürlüklerine gönderdiği yazıdan, Necati Aydın´ın polisçe izlendiği anlaşılıyordu. Malatya Emniyeti kurbanların da parmak izi ve GBT işlemini gerçekleştirdi. Malatya Olay Yeri İnceleme Şube Müdür Vekili Fatih Koç´un 19 Nisan´da TEM´e gönderdiği yazıya göre; Aydın´ın ?31 Ocak 2000 tarihinde ´Histiyanlık Propagandası Yapmak´tan Emniyet Genel Müdürlüğü´nde parmak izleri? alındı. Bu bilgi emniyet arşivinde tutuluyordu. Yasalarda ´hristiyanlık Propagandası´ diye bir suç yokken, Necati Aydın´ın GBT´sine bu kayıt düşülmüştü.
ÖLDÜRÜLENLERLE İLGİLİ ARAŞTIRMA DERİN YAPILIRKEN KATİLLERİNKİ KISA TUTULDU
Öldürülen üç Protestan´ın geçmişe dönük olarak hesaplarının dökümü bankalardan istenirken, beş sanığın sadece altı aylık dökümü ile yetinildi. Aynı şekilde kurbanların telefon kayıtlarının bir yıllık HTS dökümü (arayan ve aranan kaydı) istenirken, dört sanık için altı ay yeterli görüldü. Bilirkişi raporuna göre, Emre Günaydın son altı ay içerisinde 37, Abuzer Yıldırım 34, diğer üç sanık ise 6 ila 14 farklı telefon cihazı kullandığı halde bu konu araştırılmadı. ( Radikal)
SANTORO VE ZİRVE KATLİAMINDA ORTAK İSİM!
Trabzon´daki Santa Maria İtalyan Kilisesi´nde öldürülen rahip Andrea Santoro´nun ´Pontusçu´ olduğu iddiasıyla telefonlarının dinlendiği ortaya çıktı. Santoro cinayeti ve Zirve Yayınevi katliamı ilgili dava dosyalarında ise aynı isime rastlandı: Carl Magnus Stefan Persson. Trabzon´da işlenen Rahip Santoro cinayeti ile Malatya´da Zirve Yayınevi´ne düzenlenen 3 yayınevi çalışanının öldürüldüğü kanlı baskının dosyalarından ilk kez ortak bir isim çıktı. Milliyet´in, Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz´ın kaleme aldığı ?Nefret / Malatya: Bir Milli Mutabakat Cinayeti? kitabından derlediği habere göre, Santoro cinayeti ile Zirve Yayınevi Katliamı arasında ilk kez somut bağlantı kuran belgeler ortaya çıktı. Santoro´nun öldürülmesinden 16 gün önce ?Kuvayı Milliyeciler? imzalı bir notla tehdit edilen Protestan din adamı Carl Magnus Stefan Persson´un isminin, Santoro ile birlikte, Trabzon Emniyeti´nin dosyasında ?Pontusçu? olarak geçtiği, öldürülen Santoro´nun telefonlarının da cinayetin işlendiği dönemde bu gerekçeyle ?dinlemede? olduğu ortaya çıktı. Malatya Jandarma Komutanlığı´nın incelemeye alınan dosyalarında da Persson´un isminin ?Pontusçu? olarak kaydedildiği belirlendi.
SANTORO BELGELERİ
Kitapta, 5 Şubat 2006´da öldürülen Rahip Santoro´nun cep telefonunun, 8 Kasım 2005´ten itibaren Trabzon Emniyeti tarafından dinlemeye alındığı, dinleme süresinin bitimine 3 gün kala cinayetin işlendiğini gösteren belgeler yer aldı. Santoro´nun dinlemeye alınmasına ise Katolik inancıyla ilgisi bulunmamasına rağmen ?Pontusçuluk? gerekçe gösterildi. Santoro hakkındaki evrakta, ?Örgütü? kısmına ?Pontusçuluk? yazılarak, şu ifadeler kullanıldı:
?Doğu Karadeniz´de Pontus adı altında bölücü faaliyetler yürütüldüğü bilinmekte olup Pontus hayalini gerçekleştirmek isteyen şahısların Trabzon başta olmak üzere ülkemizin özellikle dini yönü ve maddi durumu zayıf vatandaşlarımızın bu zaaflarından yararlanarak Pontus faaliyetlerinin içerisine çekmeye çalıştıkları gözlenmektedir. Bu doğrultuda Andrea Silvio Santoro isimli şahsın bu tür faaliyetlerin içerisinde olduğu, yaklaşık 4 yıldır ülkemizde olduğu, 2003 yılı içerisinde Karadeniz´deki Pontusçuluk faaliyetlerini organize etmek, oluşuma eleman kazandırmak, gerekli maddi finansmanı sağlamak ve sorumlu düzeyde faaliyet göstermek amacı ile Trabzon´a geldiği, ilimizde Pontus faaliyeti içerisinde olan şahıslardan, Yunanistan´da eğitim görmüş ve aynı ülkedeki Rum-Pontus Dernekleri ile irtibatlı olan Y.T., yine ilimizde aynı faaliyet içerisinde olan Carl Magnus Stefan Persson ve Kerim Bozkurt isimli şahsın da bu şahısların yanında yer aldığı tespit edilmiştir.?
MALATYA´DA DA VAR
Protestan din adamı İsveç kökenli Carl Magnus Stefan Persson ile Doktor Kerim Bozkurt´un isimlerinin Malatya Zirve Yayınevi Cinayeti Dava Dosyası´nda da ?Pontusçu? olarak geçtiği anlaşıldı. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı´nca Zirve Yayınevi Cinayeti´ne ilişkin yürütülen ´Ergenekon´ soruşturması kapsamında Malatya Jandarma Komutanlığı´nın da Trabzon´da yaşayan Carl Magnus Stefan Persson´a odaklandığı belirlendi. Bu dosyada, Gizli Tanık Deniz Uygar´ın iddiasına göre; jandarmada yapılan ´misyonerlik´ konulu toplantılarda, ?Magnus isimli misyonerin, Santoro Cinayetine zemin hazırlamak için Trabzon´a yerleştiği, Santoro Cinayeti´nin muhafazakârlarca işlendiği, Magnus´un Gülen Cemaati ile ilişkili olduğu? şeklinde gerçek dışı evrak hazırlandı.
CİNAYETTEN 16 GÜN ÖNCE
48 yaşındaki Persson´un, Santoro öldürülmeden 16 gün önce, 20 Ocak 2006´da, park halindeki otomobilinin aracın ön camında bırakılan bir notla tehdit edildiği ortaya çıktı. Notta, ?Eşini ve çocuklarını seviyorsan Trabzon´u terk et. Bizden söylemesi, şu an için uyarı görevimizi yapıyoruz. Eğer uyarı görevimizi dikkate almaz isen, biz gerekeni ülkemiz adına yerine getireceğiz. Bundan hiç kuşkun olmasın! Çünkü otuz kupona alınmadı bu vatan. Biz Atatürk´ün yolunda giden gençler olarak ant içtik. KUVAYI MİLLİYECİLER? ifadeleri yer aldı. Persson, aynı gün Trabzon Başsavcılığı´na başvurdu ancak sonuç alamadı. Bu tehditten 16 gün sonra Santoro, kilisesinde kurşunlanarak öldürüldü.
DİNLEME KARARLARI AYNI TARİHTE
Hrant Dink cinayeti davasının dosyasına gönderilen bir evrak, Santoro ile Dink cinayetinin azmettiricisi Yasin Hayal´in telefonlarının aynı tarihte dinlemeye alındığını ortaya koymuştu. Santoro´nun telefonları ?Pontusçuluk? şüphesiyle dinlemeye alınırken, Hayal´in telefonu, ?Selefi-Vahhabi düşünceyi benimsediği, 24 Ekim 2004´te Mc Donald´s´a el yapımı parça tesirli bombayı atıp altı kişinin yaralanmasına neden olduğu, cezaevinden 13 Eylül 2005´te serbest bırakıldığı, cezaevinde bulunduğu süre içerisinde aşırı radikal fikirleri benimsemekle birlikte birçok irtibat edindiği? gerekçesiyle dinlenildi. Trabzon Emniyeti, telefonlarının aynı tarihte dinlemeye alınmış olmasına rağmen, iki olay arasında herhangi bir bağlantı bulunmadığını bildirdi. ( Milliyet, 10 Ekim 2011)
27 NİSAN MUHTIRASINDAN 1 GÜN ÖNCE JANDARMADA GİZLİ TOPLANTI
Zirve Yayınevi katliamını ´dini grupların marifeti´ olarak gösteren 27 Nisan muhtırasından bir gün önce jandarma gizli toplantı yapmış. Zirve Yayınevi´ni basanlardan biri polisten kaçmak isterken camdan atlayıp bacağını kırmıştı. Radikal muhabiri İsmail Saymaz´ın dün piyasaya çıkan ve Zirve Yayınevi cinayeti ile misyonerlere yönelik saldırıları konu alan ´Nefret/Bir Milli Mutabakat Cinayeti´ adlı kitapta, dikkat çekici bir ayrıntı yer aldı. Kitapta, Genelkurmay´ın meşhur 27 Nisan bildirisinde Malatya olayını, ´dinin siyasete alet edilmesinin eseri´ olarak örnek gösterildiği hatırlatılırken, buna karşın Malatya İl Jandarma Komutanlığı´nın bu olaydan çok önce defalarca ´misyonerlik´ seminerleri düzenlediğinin, bu faaliyetlerinde hukuk dışı yöntemlere başvurduğunun anlaşıldığı belirtildi. Saymaz kitabında, tam da 27 Nisan bildirisinden bir gün önce, bizzat Malatya İl Jandarma Komutanı Albay Mehmet Ülger´in ´gayretleri´ ile gizli bir toplantı yapıldığını, misyonerleri PKK ile ilişkilendiren, cinayetin AK Parti ve Gülen Cemaati tarafından işlendiği izlenimi yaratan üç ayrı rapor hazırlandığının da tespit edildiğini yazdı.
Kalkedon Yayınevi´nin yayımladığı kitap, 18 Nisan 2007´de Zirve Yayınevi´nde Necati Aydın, Uğur Yüksel ve Tilmann Gaske isimli üç Protestan´ın vahşice öldürülmesinin yanı sıra misyonerlerin son 10 yılda nasıl devlet tarafından ´ulusal tehdit´ haline getirildiği ve bu gruba yönelik saldırılar ayrıntılarıyla anlatıldı. Kitapta; Malatya Jandarma Komutanlığı´nın misyonerlik konulu faaliyetlerine de tek tek yer veriliyor.
MALATYA JANDARMA MİSYONER KARŞITI FAALİYETLERİNDE HUKUK DIŞINA ÇIKTI
Saymaz´ın kitabındaki bilgiler, Protestan´lara yönelik şiddet eyleminin yolunu bizzat bölgede Malatya Jandarma Komutanlığı marifetiyle sürdürülen ´misyonerlik karşıtı´ çalışmaların açtığını ortaya koydu. Nitekim İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı´nın geçen martta yaptığı operasyon kapsamında tespit ettiği bilgiler, Malatya İl Jandarma Komutanlığı´nın ´misyonerlik´ konusunda hukuk dışına çıktığını gösteriyor. Elde edilen verilere göre; Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığı´nın talimatıyla 25-26 Mayıs 2006´da Malatya İl Jandarma Komutanlığı´nda, Aşırı Sağ Faaliyetler Masası´nda görevli askerlere ´misyonerlik´ konulu bir seminer verildi. Konuşmacı olarak İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi´nden araştırmacı Ruhi Abat çağrıldı.
Evraklara göre, Malatya İl Jandarma Komutanı Albay Mehmet Ülger ve akademisyen Abat´ın ´gayretleri´ sonucunda Mersinli eski Başpapaz İlker Çınar´la ilişkiye geçildi. O tarihte Mersin Jandarması´nın ´haber elemanı´ olan İlker Çınar, Malatya Jandarması´na ´transfer´ edildi. Daha sonra Aralık 2007´de jandarmada Albay Mehmet Ülger, İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Haydar Yeşil, akademisyen Ruhi Abat ve eski Başpapaz İlker Çınar´ın katıldığı misyonerlik konulu toplantılar yapıldı. İki toplantı sonunda 16 Ocak 2007´de Malatya Jandarması Zirve Yayınevi´nin faaliyetlerini izlemek üzere ´Yaşam-01´ adlı bir takip dosyası açtı ve misyonerler takibe alındı. Jandarmanın haber elemanı Çınar olduğu ileri sürülen ve daha sonra Ergenekon soruşturması kapsamında ifade veren Gizli Tanık Deniz Uygar´ın iddiasına göre, Ülger toplantıda, ?Misyonerlik faaliyetlerinin önlenmesi ve misyonerlere gözdağı vermek için Zirve Yayınevi´yle ilgili bir korkutma yapacağız. Bu, yukarıdan gelen bir talimat? dedi. Malatya Jandarması, Çınar´dan 26 Nisan 2007´de Malatya´ya gelmesini istedi.
Aynı tarihlerde gizli bir toplantı daha yapıldı. Gizli Tanık Deniz Uygar´ın iddiasına bakılırsa bu toplantıda; misyonerleri PKK ile ilişkilendiren, cinayetin AKP ve Gülen Cemaati tarafından işlendiği izlenimi yaratan üç ayrı rapor hazırlandı. Albay Ülger ve Binbaşı Yeşil, savcılık ifadesinde bu suçlamaları reddetti.
MERSİN TAŞUCU´NDAKİ PANSİYONDA TOPLANTI
Jandarma cinayetin nasıl olduğunu araştırmaktansa katliamdan kıl payı kurtulan Gökhan Talas adlı misyonerin telefonunu üç ay süreyle dinledi. Telefonu dinlenen bir diğer isim ise Protestan Cemaati´nin etkin isimlerinden, Behnan Konutgan oldu. Beşinci toplantı ise 9 Haziran 2007´de Mersin Taşucu´nda bir pansiyonda yapıldı. Binbaşı Haydar Yeşil, Ruhi Abat ve İlker Çınar´ın katıldığı buluşmada iddiaya göre, ´Küresel Emperyalizmin Yayılma Politikaları Bağlamında Misyonerlik Faaliyetleri´ adlı rapor hazırlamak üzere bir araya gelindi.
25 Mayıs 2006: Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığı´nın talimatıyla Malatya İl Jandarma Komutanlığı´nda, Aşırı Sağ Faaliyetler Masası´nda görevli askerlere ´misyonerlik´ semineri verildi.
16 Ocak 2007: Malatya Jandarma Komutanlığı, Zirve Yayınevi´nin faaliyetlerini izlemek üzere ´Yaşam-01´ adlı bir takip dosyası açtı ve misyonerler takibe alındı.
18 Nisan 2007: Zirve Yayınevi´nde Necati Aydın, Uğur Yüksel ve Tilmann Gaske isimli üç Protestan vahşice öldürüldü.
26 Nisan 2007: Malatya Jandarması, İlker Çınar´ı Malatya´ya getirdi. Gizli bir toplantı daha yapıldı. İddiaya göre toplantıda cinayeti AKP ve Gülen Cemaati ile ilişkilendirecek üç rapor hazırlandı.
27 Nisan 2007: Genelkurmay Başkanlığı sitesinde meşhur ´27 Nisan bildirisi´ yayımlandı. Bildiride Malatya olayı, ´dinin siyasete alet edilmesi´nin sonuçlarını gösteren bir örnek olarak gösterildi.
9 Haziran 2007: Mersin Taşucu´ndaki bir pansiyonda misyonerlik konulu yeni bir toplantı daha yapıldı. İddiaya göre toplantıya Binbaşı Yeşil, Abat ve Çınar katıldı. ( Radikal, 11 Ekim 2011)
ZİRVE KATLİAMI NEDİR? |
MALATYA ZİRVE KATLİAMINA BİR SORUŞTURMA DA ERGENEKON SAVCILARINDAN
Malatya Zirve Yayınevi´ndeki cinayetlere dair bir soruşturma da gelen ihbar üzerine İstanbul´daki Ergenekon savcılarınca başlatılmıştı. Bu konuya ilişkin Malatya, Siirt, Muğla ve İzmir´in aralarında olduğu 9 ilde, İnönü Üniversitesi yerleşkesi ile bazı illerin jandarma komutanlıklarında 17 Mart´ta, arama yapıldı. Aramalar sonrası, aralarında 6´sı muvazzaf asker 9 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan 9 kişiden 7´si sevk edildikleri Beşiktaş Adliyesinde tutuklanarak, cezaevine gönderildi. Soruşturma kapsamında, 30 Mart´ta, Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, Prof. Dr. Abdurrahman Küçük, Prof. Dr. Salim Cöhce, Prof. Dr. Şahin Filiz, Prof. Dr. Mehmet Aydın, Doç. Dr. Kadir Albayrak´ın ev ve iş yerlerinde aramalar yapıldı. Bu arada, ´Ergenekon´ soruşturmasını yürüten özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz´ün İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine atanması üzerine, 5 Nisan´da soruşturmayı yürütmekle özel yetkili Cumhuriyet Savcıları Cihan Kansız ve Ufuk Ermertcan görevlendirildi. Daha sonraki günlerde, Prof. Dr. Beyaz, Prof. Dr. Filiz, Doç. Dr. Albayrak Prof. Dr. Küçük, Prof. Dr. Cöhce ve Prof. Dr. Aydın´ın konuya ilişkin savcılıkça ifadeleri de alındı. Aynı soruşturma kapsamında gazeteci-yazar Hulki Cevizoğlu ile emekli Orgeneral Hurşit Tolon´un da şüpheli sıfatıyla ifadesine başvuruldu. Soruşturma dosyası, katliamın Malatya´da gerçekleşmesi nedeniyle ´yetkisizlik kararı´ verilerek, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Bu durum, katliamın Ergenekon kapsamından çıkarıldığına dair bir kanaate neden olmuşsa da bunun doğru olmadığı yetkililerce daha sonra açıklandı. Katliamın Ergenekon Terör Örgütü emriyle işlendiğini gösteren çok güçlü delillerin ele geçirilmiş olduğu, tutuklamaların da bu nedenle yapıldığı ve soruşturmanın bundan sonra Malatya´da sürdürüleceği belirtiliyor.
(12 Ekim 2011, 12:00)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Dink dosyasındaki Ergenekon delilleri
Savcılar: Zirve, Ergenekon kapsamında
Ergenekon ve Balyoz, Malatya´da ´zirve´ yapmış
Zirve´yi başlatan papazdan şok itiraflar
Flaş!!! Zirve soruşturmasında 6 ilde arama
Flaş!!! Ergenekon´da ´Zirve´ operasyonu
Tanık: Malatya ve Dink ´Kafes´ işi
Flaş!!! Dink davası tanığından yeni şok ifadeler
Malatya Zirve Katliamı ve Ergenekon bağlantısı manşetlerimiz
Zirve Yayınevi Katliamı ile Kafes davaları birleşebilir