İnternet andıcı soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan Tümgeneral Hıfzı Çubuklu adliyeye geldi. Hakkında yakalama kararı bulunan ve Balyoz davasında tutuklu olarak yargılanan Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu da Hasdal cezaevinden alınarak adliyeye getirildi. Adliyeye gelen şahıslar arasında Emekli Albay Hulusi Gülbahar´ın da olduğu öğrenildi. İlerleyen saatlerde mahkeme işlemleri tamamlanan Hıfzı Çubuklu, Mehmet Otuzbiroğlu ve Hulusi Gülbahar tutuklandı. Bu sonuçla yakalama kararı bulunan 14 sanıktan 6´sı tutuklanmış oldu.
Andıç: Otuzbiroğlu ve Çubuklu tutuklandı
İnternet andıcı soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan Tümgeneral Hıfzı Çubuklu adliyeye geldi. Hakkında yakalama kararı bulunan ve Balyoz davasında tutuklu olarak yargılanan Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu da Hasdal cezaevinden alınarak adliyeye getirildi. Adliyeye gelen şahıslar arasında Emekli Albay Hulusi Gülbahar´ın da olduğu öğrenildi. İlerleyen saatlerde mahkeme işlemleri tamamlanan Hıfzı Çubuklu, Mehmet Otuzbiroğlu ve Hulusi Gülbahar tutuklandı. Bu sonuçla yakalama kararı bulunan 14 sanıktan 6´sı tutuklanmış oldu.
İnternet andıcı soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan Tümgeneral Hıfzı Çubuklu adliyeye geldi. Hakkında yakalama kararı bulunan ve Balyoz davasında tutuklu olarak yargılanan Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu da Hasdal cezaevinden alınarak adliyeye getirildi. Yakalama kararları yüzlerine okunacak olan bu iki kişinin tutuklanması bekleniyor.
KORAMİRAL OTUZBİROĞLU ADLİYEDE
İnternet andıcı davasında, hakkında yakalama kararı verilen Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, adliyeye getirildi. Balyoz davasından tutuklu yargılanan Otuzbiroğlu´nun yüzüne tutuklama kararının okunması bekleniyor. İnternet andıcı davasında hakkında yakalama emri verilen 14 sanıktan biri olan Koramiral Otuzbiroğlu tutuklu bulunduğu Hasdal Cezaevi´nden Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne getirildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde hakim karşısına çıkması beklenen Otuzbiroğlu´nun tutuklama kararının yüzüne okunması bekleniyor. Dava kapsamında yakalama emri çıkanlardan emekli Orgeneral Hasan Iğsız ile birlikte üç kişi teslim olmuş ve tutuklanmıştı. Yakalama emri bulanan ve aralarında Orgeneral Nusret Taşdeler´in de olduğu 8 sanık ise henüz teslim olmadı. ( Cihan)
EMEKLİ ALBAY GÜLBAHAR ADLİYEDE
Adliyeye gelen şahıslar arasında Emekli Albay Hulusi Gülbahar´ın da olduğu öğrenildi.
YAKALAMA KARARLARI YÜZLERİNE OKUNAN SANIKLARDAN SAVUNMALARI ALINDI
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, yakalama emirlerinin, ilgilisinin yüzüne okunması amacıyla açılan ara celsede, sanıklar Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, Tümgeneral Hıfzı Çubuklu ve Albay Hulusi Gülbahar´ın ilk olarak kimlik tespiti yapıldı. Duruşmada, sanıklara yakalama emrini okuyan mahkeme heyeti başkanı Hasan Hüseyin Özese, ´Var olduğu iddia edilen ´Ergenekon´ silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize etmek, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleriyle hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek ve ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönetmekle suçlanıyorsunuz´ dedi. Başkan Özese, Otuzbiroğlu, Çubuklu ve Gülbahar´dan, yakalama emrine karşı söyleyeceklerini kısa olarak dile getirmelerini istedi.
HIFZI ÇUBUKLU´NUN SAVUNMASI
Yakalama emrine karşı ilk olarak savunmasını yapan Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, suçlamaları kabul etmesinin mümkün olmadığını belirterek, ´Belgelerim var. Nasıl bir kişi olduğumu belgeleriyle size anlatmak zorundayım´ dedi. Adli Müşavirliğin, Genelkurmay karargahına adli konularda danışmanlık yaptığını ve yerindelik incelemesi yapma görevi olmadığını kaydeden Çubuklu, ´Bütün karargah çalışmalarıyla ilgili önümüze gelen her belgeye hukuka uygunluk denetimi yaparız. Hukuka uygunsa paraflarım, değilse kanuna uygun hale getirilmesini ister, yanına bilgi notu yazarım´ diye konuştu.
Çubuklu, 2009´da hazırlanan andıcın da yasaya uygun olup olmadığına baktığını belirterek, ´Benim imzaladığım bir evrak, komuta kademesinin, İkinci Başkan veya Genelkurmay Başkanının onayıyla yürürlüğe girer. Bizdeki işlem sadece hazırlıktır. Parafladığım andıçta hukuka aykırı bir şey yok. Bu andıç, 5651 sayılı yasaya göre hazırlanmış gerçek bir evraktır. Benim parafımdan sonraki işlem, belgeyi hazırlayan başkanlığa aittir. Bu da komuta katının imzasından sonra olur´ dedi. Çubuklu, 2009´da hazırlanan andıcın, iddianamede, geçmişteki suçların üzerini örtmeye yönelik hazırlandığının ileri sürüldüğünü vurgulayarak, ´Bir hukukçu, geçmişte işlenen bir suçun idari işlemle ortadan kaldırılmayacağını bilir. Bu olsa olsa mecliste çıkarılacak bir kanunla mümkün olur´ ifadesini kullandı.
Hıfzı Çubuklu, 4 Haziran 2007 ve 21 Nisan 2008 tarihlerinde, dönemin Milli Savunma Bakanının imzasıyla hazırlandığını belirttiği, ´psikolojik harekat için internet sitesi açma onaylı´ belgeleri de mahkemeye sundu. ´Bakan imzalı bu belgeler, bu sitelerin kurulmasına onay verildiğini gösterir. 2009 tarihli andıç ile bakan onaylı belgeleri karşılaştırın. Bakan onaylı andıçlar suçları örtmek için kılıf olmuyor da biz neyle suçlanıyoruz?´ ifadesini kullanan Çubuklu, bu durumla ilgili şu örneği verdi: ´Şehirlere yerleştirilen MOBESE kameraları sayesinde birçok suçlu yakalanıyor. Diyelim ki MOBESE´yi kullanan iki kişi evleri gözetledi ve şantaj yapmaya başladı. Sonra deniyor ki, ´MOBESE kurulmasına onay veren kimdi?´ Biz de bu şekilde suçlanıyoruz.´
Mahkeme başkanı Özese´nin, ´Suç işleyenler kim?´ diye sorması üzerine Çubuklu, şöyle konuştu: ´Bilemem. Ben iddiayı söylüyorum. 43 site var, 2´si suçlanıyor. 2009´da hazırlanan andıç kılıf hazırlıyorsa, hürmet ettiğimiz bakanımızın da imzaladığı andıçla bu mahkemede ara yönetici olması lazım. Andıç iyi niyetle hazırlanır. Suç işleyen olmuşsa onu bulmak lazım. Bu andıçta suç unsuru olan bir şey olmadığını net söylüyorum. Varsayımla geçmişe bağlamak mümkün değildir. 4 site işletmek amacıyla hazırlanmış bir andıçtır. Bu andıçla bakanlığın amacı aynıdır. Ben önüme gelen her belgeye hukuk bazında bakmışımdır. 2004´te göreve başladım. Görev süremde hiçbir hukuk dışı işe izin vermedim. Vermem de söz konusu değildir. Tüm değerlendirmelerim, hukuka uygun olup olmadığı yönündedir. Andıcın hukuka aykırı hiçbir yönü yoktur. Geçmiş yıllarda işletilmesiyle ilgim yoktur, olamaz da. İnternet andıcı hukuka uygun resmi bir belgedir. Aynı amaçla 2007-2008 yıllarında hazırlanan, bakanın onayını taşıyan belgeler gibidir. Onuru ile görev yapmış hakim subayım. Kaçma, delilleri karartma şüphesi olmadığı, sabit ikametgah sahibi gibi gerekçelere sığınmam. Böyle bir suçu işlemedim. Olmayan suç nedeniyle tutuklanmak istemiyorum. Yakalama kararının kaldırılmasını, serbest bırakılmayı istiyorum. Vicdanınıza göre karar vereceksiniz.´
MEHMET OTUZBİROĞLU´NUN SAVUNMASI
Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu da ´Balyoz Planı´ davası kapsamında tutuklu olduğunu ve Hasdal Cezaevinde bulunduğunu belirterek, suçlamaları kabul etmedi. Olay tarihinde Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanı olduğunu ifade eden Otuzbiroğlu, şunları söyledi: ´Söz konusu andıç bana sadece bilgi olarak, koordine amaçlı olarak gönderildi. Koordine, karargahlar arası bilgi alışverişi anlamına gelir. Bahse konu andıçta MEBS Başkanlığını ilgilendiren herhangi bir bölüm bulunmamaktadır. Andıç geleceğe yönelik tasarlanır. Geçmişe yönelik andıç olmaz. Söz konusu andıçtan bana koordine yaptırmaya getirdikleri zaman haberdar oldum. Bütün tarafların parafı vardı. Bir tek İkinci Başkan´ın parafı yoktu. Kıdemli başkan olduğum için bana son tarafta paraf açılmıştı. Ben de bu andıcı imzaladım. Andıcın hazırlanmasında görev almak koordinenin üzerindeki makamlara aittir. Dolayısıyla andıcın hazırlanmasında sorumlu bir görev almadım.´
Karargahın rutin bir faaliyeti olan andıca attığı paraf ve imzanın örgütsel bir faaliyet olarak düşünülemeyeceğini ve bilgisayarların silinmesi konusunda da bir bilgisi olmadığını anlatan Otuzbiroğlu, ´Sanıklardan Murat Uslukılıç, ´MEBS başkanı bilgisayarları silme işlemini başlattı´ diyor. Silme işleminin başlatıldığı gün hafta sonuna, cumartesi gününe geliyor. Hafta sonu tatil günü olduğu için Genelkurmay Başkanlığına gitmedim. Karargaha girişlerde akıllı kart kullandığımız için o gün orada olup olmadığım da tespit edilebilir. O gün Genelkurmay Başkanlığının kapısından dahi içeri girmedim´ şeklinde konuştu.
Otuzbiroğlu, bilgisayarların silinme işleminin bilgi destek sisteminde yapıldığını ve bilgi destek sisteminin yerini dahi bilmediğini dile getirerek, o tarihte mesaiye gitmediğini, bilgisayar işlemlerine hiçbir zaman dahil olmadığını, Ankara protokolünde bakanların müsteşarlarından önce yer aldığını ve çok stratejik olaylarla ilgilendiğini kaydetti.
´Bilgisayarların silinmesi, rutin bir işlemdir. Rutin işleri, önümdeki subaylar yetki sorumluluklarına göre yaparlar. Yetki sorumlulukları da yönergelerle bellidir. O kadar işin içinde bilgisayarların silinmesiyle uğraşmam söz konusu değil. Bakanlık seviyesindeki birinin önüne bilgisayar silme işi mi gelir? Bana da gelmez, onun için de haberim yok´ ifadesini kullanan Otuzbiroğlu, bilgisayarların silinmesine ilişkin suçlamaları kabul etmediğini, bu suçlamanın hiçbir gerçeğe ve delile dayanmadığını savundu.
Savcılık makamınca tamamen yanlış algılamaktan kaynaklanan bir değerlendirmenin söz konusu olduğunu ve andıcın hazırlanmasında görev almadığını aktaran Otuzbiroğlu, ´Bu görev, karargah başkanına aittir. Koordine olarak paraf atmak, ´hazırlanmasında görev aldım´ anlamına gelmez. İnternet siteleri MEBS Başkanlığının görev alanında değildir. Hatta Genelkurmay Başkanlığının resmi internet sitesi olan ´tsk.net´ bile MEBS Başkanlığınca işletilmemektedir. Bu koordine, Genelkurmay Başkanlığı karargahı yönetimi açısından kaçınılmaz, rutin, usule uygun bir faaliyettir´ dedi.
Duruşmada söz alan Otuzbiroğlu´nun avukatı Metin Arslan da müvekkili hakkında CMK´nın 98/3. maddesi gereğince yakalama emri çıkartıldığını hatırlatarak, ´Bu madde ile düzenlenen yakalama emri, yargılama aşamasında kaçak konumunda olan sanıklar için çıkartılır. Müvekkilim, Balyoz davası kapsamında zaten tutukludur. Bu nedenle kaçması söz konusu değildir. Yakalama emrinin kaldırılmasını talep ediyoruz´ dedi.
Müvekkili Otuzbiroğlu´nun ifadesini o tarihte özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili olan Turan Çolakkadı ve özel yetkili savcı Zekeriya Öz´ün birlikte aldığını kaydeden Arslan, ´Turan bey o zaman müvekkilime, ´Bu adliyede teknik servis gelse bütün bilgisayarları silse benim de haberim olmaz, haklısınız´ demişti´ diye konuştu.
ALBAY HULUSİ GÜLBAHAR´IN SAVUNMASI
Yakalama emriyle aranan sanıklardan Albay Hulusi Gülbahar da Bilgi Destek Dairesine Temmuz 2008´de atandığını ve Ağustos ayında göreve başladığını belirterek, 4 Şubat 2009´da internet sitelerine ilişkin haberlerin gazetelerde yar alması üzerine sitelerin kapatıldığını anlattı. Gülbahar, ´Bu birimde görev yaptığım 5 aylık süre içerisinde ´turkatak´ ve ´özgurgen´ isimli internet siteleri benim sorumluluğumdaydı. Bu sitelerin geçmiş dönemdeki faaliyetlerini bilmem. Arşive kaldırma ya da silme yetkim yok. Görev yaptığım 5 aylık süre içerisinde iddianamede bahsi geçen haberleri ve yorumları asla yaptırmadım. İnternet sitelerini adıma aldım. Bu örgütsel bir faaliyet olsa niye adıma alayım? Adıma aldığım bu sitede niçin hükümet aleyhine, devlet aleyhine yayın yapayım?´ diye konuştu.
Gülbahar´ın avukatı Ramazan Bulut da yargılamanın yapılacağı yerin askeri mahkemeler olduğunu savunarak, yargılamanın Ankara´da, askeri mahkemede yapılması gerektiğini söyledi.
OTUZBİROĞLU, ÇUBUKLU VE GÜLBAHAR TUTUKLANDI
18.10: Savunmaların ardından mahkeme, duruşmaya ara verdi. Aradan sonra mahkeme kararını açıkladı. Mahkeme ´dosyadaki delil durumu, sanıklar Hulusi Gülbahar, Hıfzı Çubuklu ve Mehmet Otuzbiroğlu´na atılı Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütünü yönetme suçlarının vasıf ve mahiyeti, dosya içeriği, sanıklara isnat edilen suçları işlediklerine dair kuvvetli suç şüphe sebeplerinin olması, delilleri gizleme veya değiştirme hususlarında da kuvvetli şüphenin bulunduğunu´ belirtti. Adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten mahkeme, üç sanığın da tutuklanmasına karar verdi. Mahkeme sanıkların, İstanbul 14. ağır Ceza Mahkemesi´ne itiraz haklarının bulunduğunu da belirtti. ( AA, Cihan)
Bu karar ile haklarında yakalama emri çıkarılan 14 sanıktan 6´sı tutuklanmış oldu. Daha önce de emekli Orgeneral Hasan Iğsız ile iki emekli albay tutuklanmıştı. Aralarında Orgeneral Nusret Taşdeler ile korgeneraller İsmail Hakkı Pekin ve Mehmet Eröz´ün de bulunduğu 8 sanık ise henüz teslim olmadı.
YAKALAMA KARARI VERİLEN 14 SANIK
Muvazzaf Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu (Balyoz davasının tutuklu sanığı) (Yakalama kararı gerçekleşti ve tutuklandı)
Muvazzaf Tümgeneral Hıfzı Çubuklu (Genelkurmay Adli Müşaviri) (Yakalama kararı gerçekleşti ve tutuklandı)
Emekli Orgeneral Hasan Iğsız (Eski 1. Ordu Komutanı) (Yakalama kararı gerçekleşti ve tutuklandı)
Albay Cemal Gökçeoğlu (Yakalama kararı gerçekleşti ve tutuklandı)
Emekli Albay Fuat Selvi (Yakalama kararı gerçekleşti ve tutuklandı)
EmekliAlbay Hulusi Gülbahar (Yakalama kararı gerçekleşti ve tutuklandı)
Muvazzaf Tümgeneral Mustafa Bakıcı (Yakalama kararına itiraz etti)
Muvazzaf Tuğamiral Alaettin Sevim (Yakalama kararına itiraz etti, sağlık raporu aldı)
Albay Sedat Özüer (Yakalama kararına itiraz etti)
Muvazzaf Orgeneral Nusret Taşdeler (Ege Ordu Komutanı) (GATA´ya yattı tedavi görüyor)
Muvazzaf Korgeneral İsmail Hakkı Pekin (Genelkurmay İstihbarat Başkanı) (GATA´ya yattı tedavi görüyor)
Muvazzaf Korgeneral Mehmet Eröz
Albay Ziya İlker Göktaş
Sivil Memur Mehmet Bülent Sarıkahya.
VECDİ GÖNÜL DE SİTELERİN FARKINDAYMIŞ |
Çubuklu, eski Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül´e ait iki onay yazısından söz etti ve İnternet siteleri açmak suç olsaydı, hükümet üyesi Gönül´e haber verilir miydi? dedi.
- Nasıl yani?
- 4 Haziran 2007 ve 21 Nisan 2008 tarihlerinde, Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) aleyhindeki menfi propagandayı önlemek ve karşı koymak için tek kaynak alımına Milli Savunma Bakanı onay vermiş.
- Biraz açabilir misiniz?
- Delil klasörleri içinde bulunan belgelerin birinde, bu onay yazılarını buldum. Deniliyor ki, 1998´den itibaren, TSK aleyhine menfi propaganda yapılıyor, bu yüzden internet siteleri kurulmuş ve kurulmakta. Bunlara internet hizmeti sağlamak üzere ihaleye çıkılmasın ve tek kaynaktan alım yapılsın. Böylesi daha güvenli olur. Hem 4 Haziran 2007´de, hem 21 Nisan 2008´de, Vecdi Gönül olur vermiş ve Superonline ile Ortadoğu Anonim Şirketleri´nden ihaleye gerek duymadan alım yapılmış. İnternet sitesi kurmak suç ise, Vecdi Gönül de mi suçlu? O da mı hükümeti yıkmak istiyor?
Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, Vecdi Gönül örneğinden yola çıkarak, 2009 tarihli İnternet Andıcı´yla 4 internet sitesinin kurulmasına onay verenlerin suç işlemediklerini belirtiyor. Daha önce oluşturulan 43 siteden sadece 2´sinde (irtica.org ve turkatak.gen.tr) Terörle Mücadele birimi, 660 haber tespit etmiş. Bu haberler, çeşitli gazetelerden alıntılanmış, genelde hükümete karşı olumsuzluk yansıtıyor. Ama tabii ki sorumlu olanlar, böyle bir içeriği o sitelere yerleştirenler; TSK´nın görev sınırlarını aşanlar.
Görev sınırı deyince, Hıfzı Çubuklu, yanlış uygulamalara, birçok defa, nasıl müdahale ettiğini de bana örnekleriyle anlattı. Meselâ, TSK´nın akreditasyon uygulamasına karşıydım dedi. Askeri radyo istasyonlarını yasal bulmadığını ve kaldırılması uyarısını yaptığını söyledi. Aynı şekilde, Mehmetçik dershanelerinin TSK´nın görevi olmadığı, Başbakan´ın talimatı bulunmadan örtülü ödeneğin kullanılamayacağı, geçici askeri güvenlik bölgesi tesis etmenin vatandaşların haklarını ihlâl ettiği, askeri hastaneleri bünyesinde barındıran Sağlık Komutanlığı´nın, Genelkurmay´a değil, ancak Milli Savunma Bakanlığı´na bağlanabileceği, Çubuklu´nun göreve geldikten sonra seslendirdiği görüşleri. Bunlarla ilgili elinde imzasını taşıyan yazılar var. Demek istiyor ki: Ben yasalara bu kadar saygılıyken nasıl yasa dışı bir eylemin içinde olabilirim?
Çubuklu´ya, 17 Kasım 2009 tarihli Taraf gazetesinde çıkan bir belgeden de söz ettim.
- Komuta katına sunduğunuz bir bilgi notunun varlığı ileri sürülüyordu. O bilgi notunda, bazı fiillerin TCK 312. madde kapsamına girdiği, çok ağır cezaların ortaya çıkabileceği, bu yüzden bir kısım evrakın imhasının gerektiği ifade ediliyordu.
- Bunu hemen yalanladık. Askeri yazım teknikleri ve isimler kullanılarak sahte bir belge hazırlanmıştı. Dikkatinizi çekerim, ihbarcı subayın verdiği bilgilerin hiçbirinde imha işlemi talimatının benden geldiği yazılı değil. ( Nazlı Ilıcak / Sabah)
İLKER BAŞBUĞ CEVAP VERSİN |
Öte yandan zihinleri kurcalayan durumlar da mevcut. 4 Şubat 2009´da, Taraf gazetesinde, 35 site ile ilgili bilgiler kamuoyuna yansıdı. Bunun üzerine Genelkurmay hemen siteleri kapattı. Birkaç gün içinde yeni 4 site kurulması girişimi başlatıldı. Oysa, açığa çıkınca, eski sitelerin hemen kapatılması, muhtevalarının yasa dışı olduğunun bilindiğini ortaya koyuyor. Acaba Genelkurmay Başkanlığı, yeni kurulacak olanlarda da kara propaganda yapılabilir endişesini hiç mi taşımadı? Yoksa zaten amaç kara propaganda mı yapmaktı? Kararı mahkeme verecek. Ben sadece olayları hatırlatmakla yetiniyorum.
12 Haziran 2009´da, Albay Dursun Çiçek imzalı İrtica ile Mücadele Eylem Planı Taraf´ta yayınlandı. Bunun üzerine, kapatılan ama arşivleri muhafaza edilen eski sitelerin içeriği, bir daha geri gelmeyecek şekilde defalarca silindi; evraklar imha edildi. Karargâhta gerçekleştirilen bu işlemler şüphe uyandırıyor.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 4 Şubat 2009´da Taraf´ta, sitelerin içeriği ve bazılarının kara propaganda yaptığı yayınlanınca, hemen konuya el koyup, kusurlu olanları cezalandırmalıydı. Ama sorumluların üzerine gideceğine, önce siteleri kapattırdı; arkasından 4 tane yeni site kurdurttu ve nihayet, 12 Haziran´da, İrtica ile Mücadele Eylem Planı ortaya çıkınca, Karargâh´ta bütün evraklar imha edildi ve bilgisayarlar temizlendi. Bu davranışlar şüphe çekiyor. Fakat bence ilk başta hesap vermesi gereken kişi İlker Başbuğ. Neticede, diğerleri emir-komuta içinde hareket ediyor ve yasalara baktığınızda, Genelkurmay´ın internet sitesi kurması suç değil. Bu yüzden, İnternet Andıcı´na her paraf atan da suçlu değil. 4 yeni site kurulmasıyla hangi amacın güdüldüğü sorusuna, en iyi İlker Başbuğ´un cevap verebileceğini düşünüyorum. ( Nazlı Ilıcak / Sabah)
(17 Ağustos 2011, 14:38), son güncel.: (07 Eylül 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Flaş!!! Andıç´ta 14 yakalama kararı
İnternet andıcı iddianamesinde arama yap
GENELKURMAY´IN PROVOKASYON SİTELERİ YA DA ´İNTERNET ANDICI´ KONULU MANŞETLERİMİZ