Balyoz darbe planı iddiasıyla ilgili açılan davanın 16. duruşması bugün görülüyor. 161´i tutuklu 196 sanıklı davada duruşmaya tutuklu 159 sanık ile tutuksuz yargılanan 26 kişi katıldı. Duruşmaya, Çetin Doğan´ın iki duruşmadır yaptığı savunması ile devam ediliyor.
Balyoz davasında 16. duruşma
Balyoz darbe planı iddiasıyla ilgili açılan davanın 16. duruşması bugün görülüyor. 161´i tutuklu 196 sanıklı davada duruşmaya tutuklu 159 sanık ile tutuksuz yargılanan 26 kişi katıldı. Duruşmaya, Çetin Doğan´ın iki duruşmadır yaptığı savunması ile devam ediliyor.
´Balyoz Planı´ iddialarıyla ilgili olarak eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın da aralarında bulunduğu 161´i tutuklu 196 sanıklı davanın 16. duruşması başladı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, Halil İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve Çetin Doğan´ın da aralarında bulunduğu tutuklu 159 sanık ile tutuksuz yargılanan 26 kişi katıldı. Müdahil Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği Başkanı Rıdvan Kaya da duruşmada hazır bulundu. Tutuklu sanıklar Cemal Temizöz Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumundan sevk edilmediği, Mehmet Fikri Karadağ ise polikliniğe gönderildiği için duruşmaya katılmadı. Duruşmaya, Çetin Doğan´ın 14. duruşmada başlanan savunmasının alınmasıyla devam ediliyor.
Doğan: Savcılar darbe provası yapıldığına ´kerhen´ iman etmiş
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasına devam eden 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, savcıların iddianamede ´Balyoz Güvenlik Harekat Planı´nın gerçekliğine iman etmiş göründüğünü´ savundu. Doğan, savcıların, iddia edilen darbe planının 05-07 Mart 2003 tarihinde icra edilen plan seminerinde masaya yatırılarak, ´örtülü olarak görüşüldüğünü´ ve bunun bunun bir darbe provası niteliğinde olduğunu ileri sürdüklerini kaydetti. Bu nedenle cezalandırılmalarının talep edildiğini ifade eden Doğan, ´Savcılarımızın seminerde bir darbe provası yapıldığına ´kerhen´ iman etmiş göründükleri çok açık. Bunun somut kanıtı seminere katılan 162 kişiden sadece 48 kişinin suçlanmasıdır. Peki, bu 48 kişinin seçimindeki özel bir kriter kullanılmış mı? Bizim gördüğümüz kadarı ile hayır. Bu seçimi yaparken, iddianamedeki ifadeleriyle de çelişkiye düştüklerinin galiba farkında değiller´ dedi.
´2 jandarma bölge komutanı bizim tanığımız´
Doğan, iddianamede darbe için anlaşma yaptığı belirtilen general rütbesindeki iki jandarma bölge komutanının bu davada sanık olmadıklarını dile getirerek, ´Bizim bu davada tanığımız olacaklar. Bunlar dönemin İstanbul ve Bursa Jandarma Bölge Komutanlarıdır. Burada bulunacaklar. Bu arkadaşlarımızın bizler gibi bir zulüm altında olmadıklarından mutluyum. Aynı şekilde tugay komutanlıklarındaki karargah subaylarından bir bölümü hem seminerin planlamasında aktif görev yaptıkları gibi bir bölümünün de seminer esnasında özel takdimleri bulunmaktadır. Savcılarımızın kişiye özel aflarına mazhar olmuşlardır, böyle bir affa mazhar olmaktansa bu arkadaşların bizler gibi sanık olmayı tercih edeceklerinden kuşku duymuyorum´ şeklinde konuştu.
Savcıların seminerin gerçek yüzünü adeta saklarcasına birçok orijinal belgeyi adli emanete kaldırdığını ve adli emanete alınan klasörlerdeki yüzlerce sayfanın da eksik olduğunu ifade eden Doğan, suça konu olan 1. Ordu Komutanlığınca icra edilen Plan Semineri-2003´ün, Genelkurmay Başkanlığınca yayınlanan tatbikatlar programı kitabı ile Kara Kuvvetleri Komutanlığından alınan tatbikatların icrasına yönelik emirler paralelinde planlandığını, hazırlıkları yapılarak 05-07 Mart tarihlerinde icra edildiğini kaydetti. Bu konuda yapılan önemli yazışmaların tamamının 28 Haziran 2010 tarihli askeri bilirkişi heyeti raporunda yer aldığını dile getiren Doğan, 1.Ordu Plan Semineri 2003´ün planlaması, hazırlık ve icrasını anlattı.
İddianamede Kara Kuvvetleri Komutanlığının emrine aykırı olarak plan seminerinin icra edildiğinin yazılı olduğunu ifade eden Doğan, Kara Kuvvetleri Komutanlığının Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo´da (OYTS) tehlikeli ve suç isnadı olabilecek bir husus görmesi durumunda, bunu Ordu Komutanlığına verdiği emirde belirteceğini anlattı. Doğan, ´OYTS´yi daha önce okumuştum. Bu jenerik senaryoda akla, mantığa aykırı gelen bir husus var mı? Bir darbe kokusu var mı?´ dedi. Doğan, 1. Ordu Komutanlığının 31 Ocak 2003 tarihinde OYTS´yi de ihtiva edecek şekilde çok kapsamlı bir emir yayınladığını ifade ederek, bu emrin özel dağıtım planında dağıtımı yapılan makamlar içerisinde, bilgi için Genelkurmay Başkanlığı, bütün Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ile diğer ordu komutanlıklarının da bulunduğunu kaydetti.
Ordu Komutanlıkları tarafından düzenlenen seminerlere Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanının da katıldığını belirten Doğan, ancak bu seminere, ABD´nin Irak´a müdahalesi yönünde yaptığı ön hazırlıklar ve bu konuda yapılan görüşmeler nedeniyle katılmadıklarını vurguladı. Doğan, ´Seminere katılsalardı darbe hazırlıklarının örtülü provası mı yapılacaktı? Eğer seminere katılsalardı şu an sanık sandalyesinde mi oturacaklardı? Seminere katılıp katılmayacakları konusunda bilgim yoktu. 21 Şubat 2003´te katılmayacakları belli oldu´ dedi. Duruşmaya öğlen arası verildi. Bu arada sanıklar, ceketlerinde takılı olan Atatürk ve Türk bayrağı bulunan rozetlerini aralarında toplayarak, avukat İrem Çiçek aracılığıyla duruşmayı izlemeye gelen Türk Gençlik Birliği (TGB) üyelerine verdiler. ( AA)
Çetin Doğan: Hilmi Özkök bildiklerini anlatsın
Balyoz davasının tutuklu sanığı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Nisan 2010 tarihinde avukatı aracılığıyla gönderdiği ve bir süre kamuoyunun gündeminde kalan dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile ilgili iddiaları tekrarladı. Doğan, Özkök´ün bildiklerini anlatmasını istedi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Balyoz davasına tutuklu sanık eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan savunmasıyla devam ediliyor. Doğan dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün Mayıs 2003´ün son haftasında kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı ile Harp Akademileri´nde oynanan bir harp oyununa katıldığını söyleyen Doğan, tatbikat sonrasında bir konuşma yaptıktan sonra Genelkurmay Başkanı´nın kendisi ile yalnız konuşmak istediğini ve bu konuşmada imalı bir soru sorduğunu söyledi. Sanık Doğan, savunmasının önceki bölümlerinde ise dönemin Özkök´ün kendisine 1. Ordu içinde bazı emekli orgenerallerin ve bazı sivillerin de bulunduğu bir grup tarafından bazı hazırlıkları yapıldığı yolunda bilgiler geldiği ve bunun doğru olup olmadığı şeklinde bir soru sorduğunu iddia etmişti. Çetin Doğan, bu soruya, daima meşru sınırlar içerisinde bulunduğu ve bulunmaya devam edeceğini söylediğini aktarmıştı.
Hilmi Özkök ile yakın arkadaş olduklarını belirten Doğan şöyle devam etti: Özkök ile topçu okulunda birlikteydik. İhtilalden sonra teğmenken birlikte Amerika´ya gittik. Uzun süre arkadaşlığımız olmuştur. Şüphe üzerine bana imalı bir soru sormasıyla arkadaşlığımız son bulmuştur. Ama resmi ilişkimiz kurallarına göre devam etmiştir. Görevinin sona ermesine kadar komutanım olarak ilişkimiz devam etti. dedi. Öte yandan Doğan, bu iddialarını 2010 yılında avukatları aracılığıyla basın ile paylaşmış ve Özkök de Doğan´ın bu açıklamaları için Doğan karnından konuşuyor. cevabını vermişti.
Bugünkü duruşmada sanık Doğan, ayrıca davaya konu olan seminerde yaptığı konuşmanın da montajlandığını iddia etti. Yaptığı konuşmada irtica ile ilgili olarak söylediği sözlerin cımbızlandığını savunan Doğan, Yamalı bohça haline getirilmiş ve saçma bir montajla birbiriyle çelişen bilgiler halinde savcılara sunulmuştur. dedi. Doğan, çeliştiğini ileri sürdüğü bilgiye örnek olarak ise Haydar Baş´ın Milli Mütabakat Hükümetinde görev yapacağı iddiaların varken sözde Balyoz planı gerçekleşmesi durumunda ilk tutuklanacaklar listesinde olmasını gösterdi.
Çetin Doğan, savunmasını Cuma günü bitireceğini belirterek, Müdahiller bana soru yöneltecekse benim değinmediğim hususlarda olsun. Bana bu yaşta tekrar tekrar aynı konuyu açıklatmasınlar. dedi.
Başkan Ömer Diken CMK´dan doğan susma hakkını kullanabileceğini hatırlattığı sanığa, Susmak her zaman ikrardan gelmez. dedi.
Bu arada, CMK 104/1 çerçevesinde her celse sonunda tahliye talebinde bulunabileceklerini belirten avukatlar, tahliyeye yönelik taleplerinin alınmasını istedi. Başkan Diken ise tutuklu sanık sayısının çok olduğunun altını çizerek yargının amacının dosyanın sonuçlanması olduğunu, her celse talep almaları halinde savunmaları bitiremeyeceklerini söyledi. Avukatlar ise buna cevaben Bu kadar insanı tutuklarken bu durumun dikkate alınması gerekirdi. şeklinde karşılık verdi. ( Cihan)
Balyoz konvoyu bu kez yolu tıkamadı
Balyoz davası duruşmasına Hasdal Cezaevi´nden getirilen muvazzaf subay sanıkların bulunduğu cezaevi konvoyu, yargılamanın yapıldığı Silivri Cezaevi yerleşkesindeki adliye binasına getirildi. Konvoyun bir önceki gelişinde trafikte yaşanan sıkışıklığın, alınan bazı tedbirlerle aşıldığı görüldü. Tutuklama kararından sonra 14 Mart 2011 tarihinde görülen 14´üncü duruşmaya muvazzaf subayların getirilişi sırasındaki yoğun güvenlik önlemlerinin normale döndüğü gözlendi. İlk gün resmi ve sivil jandarma araçları ile zırhlı ve motorize ekiplerden oluşan çok sayıda eskort konvoyu, TEM otoyolunda sivil araçların geçmesine izin vermemiş, yavaş ilerledikleri için uzun araç trafiklerinin oluşmasına neden olmuştu. Sanıkları bugün getiren konvoyun, yolun sağ şeridinden ilerlediği, eşlik eden araç sayısının ilk güne göre çok daha az olduğu ve sivil araçların geçişine zorluk çıkarmadığı görüldü. ( Cihan)
(17 Mart 2011, 12:43)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
BALYOZ İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Balyoz Planı manşetlerimiz
FLAŞ Flaş!!! Balyoz´da 163 tutuklama
Flaş!!! Balyoz´da reddi hakim ve tutuklama itirazları reddedildi