Taraf, Star gibi Ergenekon soruşturmasına destek veren yayın organlarında çalışan bazı köşe yazarlarının dahi son gözaltıları eleştirmesine sert yanıt geldi. ´Falanca bu işlerin içinde olamaz, baskı amacıyla gözaltına alınmıştır´ gibi hukukla alakası olmayan, savcılara baskı, talimat ve tehdit içerikli ve ancak ergenekon karşıtı çevrelerin ileri sürebileceği itirazları ileri süren sözde demokrat köşe yazarları ve diğer çevrelere Ergenekon soruşturma savcılarından tokat gibi uyarı geldi. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, son yapılan operasyonlarla ilgili yapılan eleştiriler üzerine, elde edilen bilgi ve belgelerin suç isnadı için yeterli olup olmadığı konusunda değerlendirme sorumluluğunun savcılığa ait olduğunu söyledi. Saygın ve demokrat geçinen bu çevreler Türkan Saylan, Hanefi Avcı, Soner Yalçın ve son gazeteci gözaltılarında da savcıları ileri gitmekle ve acımasız olmakla eleştirmekten çekinmemişlerdi. Bu çevrelerin gözaltılar için önce mahkemelerin sonra da kendilerinin izin vermesini adeta şart koşması şaşırtıyor.
Savcılardan ´gözaltı´ baskılarına tepki
Taraf, Star gibi Ergenekon soruşturmasına destek veren yayın organlarında çalışan bazı köşe yazarlarının dahi son gözaltıları eleştirmesine sert yanıt geldi. ´Falanca bu işlerin içinde olamaz, baskı amacıyla gözaltına alınmıştır´ gibi hukukla alakası olmayan, savcılara baskı, talimat ve tehdit içerikli ve ancak ergenekon karşıtı çevrelerin ileri sürebileceği itirazları ileri süren sözde demokrat köşe yazarları ve diğer çevrelere Ergenekon soruşturma savcılarından tokat gibi uyarı geldi. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, son yapılan operasyonlarla ilgili yapılan eleştiriler üzerine, elde edilen bilgi ve belgelerin suç isnadı için yeterli olup olmadığı konusunda değerlendirme sorumluluğunun savcılığa ait olduğunu söyledi. Saygın ve demokrat geçinen bu çevreler Türkan Saylan, Hanefi Avcı, Soner Yalçın ve son gazeteci gözaltılarında da savcıları ileri gitmekle ve acımasız olmakla eleştirmekten çekinmemişlerdi. Bu çevrelerin gözaltılar için önce mahkemelerin sonra da kendilerinin izin vermesini adeta şart koşması şaşırtıyor.
Kimsenin kendilerine talimat veremeyeceğini belirten Öz, deliller hakkında bilgisi bulunmayan kişilerin operasyonun ilk dakikalarından itibaren soruşturma makamını suçlayan ve tehdit eden değerlendirmeler yapmasının dikkat çekici olduğunu kaydetti. Öz, soruşturmanın süratle sonuçlandırılması için çalışmaların titizlikle yürütüldüğünü ifade etti.
Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya Öz, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık ve Yalçın Küçük´ün de aralarında bulunduğu 11 kişi hakkında gözaltı kararı verilmesi ve şu ana kadar Şener ve Şık´ın tutuklanması üzerine yapılan eleştirilere cevap verdi. Yazılı açıklama yapan Öz, Savcılığımızca yürütülen bir soruşturma ile ilgili olarak, bir kısım basın yayın organlarında soruşturmanın içeriği ile bağdaşmayan ve savcılığımızı hedef alan yayınlar yapılması üzerine açıklama yapma zorunluluğu doğmuştur. dedi.
Yürütülmekte olan soruşturmanın bir kısım basın mensubunun gazetecilik görevleri, yazdıkları, yazacakları yazılar, kitaplar ve ileri sürdükleri görüşleriyle ilgili olmadığını belirten Öz, Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında elde edilen ve soruşturmanın gizliliği nedeniyle bu aşamada açıklanması mümkün bulunmayan bir kısım delillerin değerlendirilmesi sonucu yapılması zorunlu hale gelen hukuksal bir işlemdir. diye vurguladı.
Savcı Öz, Esasen Cumhuriyet Savcılığımızın hukuksal gereklilikler dışında herhangi amaç ve saikle hareket ettiğinin, edeceğinin kabulü ve kamuoyunun bu yönde asılsız değerlendirmelerle yönlendirilmeye çalışılması, büyük bir titizlik ve ciddiyetle yürüttüğümüz soruşturmaya zarar vereceği gibi adı geçen terör örgütünün hedef ve amaçlarına katkı sağlayacağı da açıktır. Bu istikametteki yayınlar tarafımızca özenle izlenmekte, hassasiyetle değerlendirilmektedir. açıklamasını yaptı.
Suçluluğu sabit oluncaya kadar herkesin masum olduğunu ifade eden ´masumiyet karinesinin´ şüphesiz tarafımızca da en az bu değerlendirmeleri yapan kişiler kadar bilinmekte ve öncelikle gözetilmektedir. diyen Öz, Ancak unutulmamalıdır ki, herkes kanun önünde eşittir. Hiçbir kişi veya zümreye ayrıcalık tanınamaz. Kimse suç işleme ayrıcalığına sahip olmadığı gibi mesleği veya makamı nedeniyle ayrıcalıklı muameleye de tabi tutulamaz. dedi.
Öz açıklamasını şöyle bitirdi: Yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerin suç isnadı için yeterli olup olmadığı konusunda değerlendirme sorumluluğu görev ve yetkilerini kanunlardan alan savcılığımıza aittir. Soruşturmanın içeriği ve elde edilen deliller hakkında hiçbir bilgisi bulunmayan, bulunması da esasen mümkün olmayan kişilerin daha operasyonun ilk dakikalarından itibaren soruşturma makamlarını suçlayan ve tehdit eden değerlendirmeler içine girmeleri dikkat çekicidir.
Bu görevi yerine getirirken hiçbir makam ve merci tarafımıza emir ve talimat veremez, yönlendirme de bulunamaz. Sorumluluk sahibi herkes bu yöndeki davranış ve değerlendirmelerden titizlikle kaçınılmalıdır. Soruşturmanın süratle sonuçlandırılması için gerekli olan çalışmalar büyük bir titizlikle yürütülmektedir. ( Zaman)
Ergenekoncudan çok Ergenekoncu olmak!!..
Hikmet Genç (Star): ´Basın hiç bir surette denetime tabi tutulamaz, gazeteci asla suç işleyemez, ne olursa olsun tutuklanamaz, yargılanamaz..´ öyle mi?.. Hukuk devletinde olur mu böyle bir mantık?.. N´apmak istiyorsunuz?.. Derdiniz nedir Allah aşkına?.. Mesleki dayanışma mı?.. Vicdanınızın sesi mi?.., Yoksa basın özgürlüğü adına akîl yazarların çırpınışı mı bu?... Geçin bunları lütfen.. Akıllara ziyan tepkinizi anlamak mümkün değil... ´Cunta, medya ayağı olmadan hayat bulamaz... Ergenekon medyası iş başında!..´ demiyor muydunuz, demiyor muyduk?.. ´Koskoca general, koskoca profesör, koskoca yargı mensubu, koskoca gazeteci..vs, daha ne için tutuklandığını bilmeden içeride tutuluyor teranesi Ergenekon Davası´nı değersizleştirmeye, sulandırmaya çalışan cuntacıların söylemi değil miydi?.. Gözaltına alınan gazeteciler çok iyi gazetecilermiş.. Yıllarca yazmışlar çizmişler!.. Herkes tanırmış!.. Bu yüzden mi suç işleyemezler?... Tutuklu olan diğerleri gibi ´koskoca´ değiller mi? Öyle olmadıkları için cezai ehliyetleri yok mu bunların?!.. Bu kadarı fazla ne demek yahu?!.. Tutuklu olanlar koskoca yazarlar!.. Bunlar da zaten çok iyi niyetli gazeteciler!.. Ee, nerede lan bu Ergenekon´un medya ayağı?... Yoksa bunlar bu ülkede değiller mi?.. Ergenekon mücadelesini Zimbabwe´den mi sürdürüyorlar?..
Pek tabi ki basın özgürlüğüne sonuna kadar evet.. Pek tabi ki, gazeteciye pranga vurmak, halkın vicdanına, sesine pranga vurmaktır.. Ve pek tabi ki gazeteci, yazar her ideolojiyi, her zihniyeti savunabilir.. En marjinal fikirleri rahatlıkla ortaya koyar... Ezber de bozar.. Yazar dediğin aydın kişidir.. Aykırı düşünür lakin makûlu bulur... Amenna.. Ama bir gazetecinin hukuk dışı bir örgüt ile organik bağı olamaz.. Demokrasiye, hukuka karşı mücadele veremez.. Halkın vicdanı olmak yerine halkı susturan darbeci zihniyete çanak tutamaz.. ´Onlar böyledir..´ de demiyorum.. Yargı süreci işler, ak mı kara mı ortaya çıkar.. Lakin konuşmadan yazmadan önce bir kerecik yutkunun, nefes alın yahu... Hepimiz ´Yalçınız, hepimiz Soner´iz, hepimiz Nedim´iz demeden önce biraz düşünün ki, nedamet yaşamayın.. Ergenekon Davası bu ülkede bir milat.. Bu davanın savcıları hiç bir delil, hiç bir somut gerekçe olmaksızın neden gazetecileri gözaltına alsın ki?..
Bravo size, çok büyük bir iş başardınız!... Sabah akşam size ´yandaş, yalaka, satılmışlar..´ diye sövenlere manşet attırdınız; ´İlk kez tek ses... Tüm köşeler birleşti.. Yandaş da isyan etti!... Bu dava bitmez!..´ dedirttiniz.. Ne diyelim, helâl olsun size!... Ha gayret, onca zaman davayı sulandırmaya çalışan ´Ergenekon Medyası´ başaramadı ama bu gidişle siz başaracaksınız!.. ´Kraldan çok kralcılık gibi olmasın ama bir açıklayın hele.. ´Ergenekoncudan çok Ergenekoncu..´ olmanın ne alemi var?... Arz ederim abilerim ablalarım!!... ( Hikmet Genç / Star)
Gül´den tepki: Umarım gazeteciler başka amaç gütmüyordur
Son günlerde bazı gazetecilerin gözaltına alınmasını ve bu gözaltılar için medyada yer alan yorumları Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı´ya değerlendiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, basına demokrasi uyarısında bulundu. Umuyorum ki ülkemizde hiçbir gazeteci, mesleğini başka amaçlar için kullanmaz. diyen Cumhurbaşkanı Gül, Hem demokrasiyi hem basın özgürlüğünü korumanın herkesin vazifesi olduğuna dikkat çekti.
Gül, gelişmelerin kamu vicdanında kabul görmeyeceğini belirtirken bu halin de Türkiye´nin takdir edilen görüntüsünü gölgelendiğinden endişe duyduğunu ifade etti. İşte Ekrem Dumanlı´nın, Cumhurbaşkanı Gül´ün demokrasi ve basın özgürlüğü vurgulu önemli uyarılarına yer veren yazısı:
´Umarım hiçbir gazeteci mesleğini başka amaçlar için kullanmıyordur´ Bazı gazetecilerin gözaltına alınması, değişik tepkilerin oluşmasına sebep oldu. Yurt içinden ve dışından yükselen bazı tepkiler meseleyi daha da karmaşık hale getirdi. İlginç olan da şu: Savcıların hangi bilgi ve belgeler doğrultusunda gözaltı talebinde bulunduğunu, o talebin hâkimler tarafından hangi gerekçeyle kabul edildiğini bilmiyoruz. Kanaatlerine göre konuşan meslektaşlarımız, meslekî dayanışma adına bir şeyler söylüyor ama o sözlerinde de somut bilgi ve belgelerle ne kadar irtibatlı olduğu konusu şüpheli. Siyasetçiler, temsil ettikleri kitle ve yaşadıkları tecrübe üzerinden konuya yaklaşıyor. Tam bu aşamada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ün ne düşündüğü daha bir önem kazanıyor. Bu nedenle Sayın Gül´e ulaşma ihtiyacı hissettim. Kırmadılar, görüşlerini paylaştılar.
Cumhurbaşkanı, devlet adamı olmanın gereğini ortaya koyarak net bir hatırlatma yaptı her şeyden önce ve dedi ki: Yargının, hâkim ve savcıların işlerine karışmam söz konusu olamaz. Bu muhkem kaziyeyi hatırlattıktan sonra Cumhurbaşkanı, bir takım endişelerini paylaştı. Mesela dedi ki: İntibaım şu ki, kamu vicdanında kabul görmeyen gelişmeler oluyor. Bu hal Türkiye´nin geldiği ve herkes tarafından takdir edilen görüntüsünü gölgelemektedir. Bundan kaygılanıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı´nın kaygısını anlamak mümkün. Avrupa Birliği ve Amerika´dan yükselen itiraz ve istifhamların Türkiye imajına zarar verebileceğinden endişe duyuyor.
Aslında yanlış imajın oluşmaması için herkese büyük sorumluluk yüklüyor Cumhurbaşkanı. En başta da soruşturmayı yürüten savcı ve mahkemelerin dikkatli olmasını arzu ediyor. Geçmişte kendisinin de bazı sıkıntılar yaşadığını, bir dönem siyaset yaptığı partinin ve o partiye sıcak bakan kitlelerin de katlandığı problemleri hatırlatıyor. Benzer şeylerin yaşanmamasını; ya da aynı şeyler yaşanıyormuş gibi bir algının ortaya çıkmamasını istiyor ki tecrübeli bir devlet adamının bundan daha tabi bir beklentisi olamaz. Cumhurbaşkanının yargıdan beklediği en kritik konu şöyle de özetlenebilir: İnsanlar ve kurumların onur ve hukuklarının zedelenmesine yol açmayacak bir şekilde davranmak.
Madalyonun bir yüzü yukarıda özetlediğim manzarayı ortaya koyuyor. Yani, bağımsız ve tarafsız yargı, titiz davranmalı ki ülkemizin geldiği nokta üzerine gölge düşmesin.
Madalyonun diğer yüzüne de dikkat çekiyor Sayın Cumhurbaşkanı. Tam bu noktada anlıyorum ki Cumhurbaşkanı acı tecrübeler eşliğinde meselenin bir başka boyutunu daha işaretliyor: Gazetecilerin gazetecilik mesleğini kendi çerçevesinde yapıp yapmaması. Sayın Cumhurbaşkanı hakkında yalan, iftira, karalama gibi pek çok yayınlar yapıldı ve bazı dönemlerde adeta psikolojik harp ilan edildi. Belki de bu acı tecrübelere binaen önemli bir uyarı yaptı Sayın Cumhurbaşkanı: Umuyorum ki ülkemizde hiçbir gazeteci, mesleğini başka amaçlar için kullanmaz.
Yukarıda birebir alıntıladığım bu cümle hayatî önem taşıyor. Çünkü gazeteciliğin sınırları, gerçeği aramaktaki dürüstlüğü bu mesleği yapanların omzuna bir sorumluluk olarak yüklüyor. Maalesef belli dönemlerde bu ülkedeki gazeteciler o sınavı doğru veremedi; belki de hala veremiyor.
Sayın Gül´ün mesleği başka amaçlar için kullanmama uyarısını doğru anlayabilmek için bir sonraki cümleye de çok dikkat etmek gerekiyor: Hem demokrasiyi hem basın özgürlüğünü korumak herkesin vazifesi.
Kelimesi kelimesine iktibas ettiğim demokrasi ve basın özgürlüğü vurgusu tecrübeli bir devlet adamının dikkate alınması gereken bir uyarısıdır. Unutmamak gerekiyor ki bu ülkede hemen her mesele kutuplaşma vesilesi sayılıyor ve herkes madalyonun sadece bir yüzüne bakarak (hatta herkesi oraya bakmaya davet ederek) bir kısım gerçekleri göz ardı ediyor. Keşke herkes fotoğrafın tamamına Sayın Gül kadar cesur bakabilse...
Gözaltıları Eleştirenler İtalya´ya Baksın !
Son gözaltılarla ilgili olarak ?Ergenekon bahanesiyle muhalif gazeteciler susturulmaya çalışılıyor?, ?Dünyada eşi benzeri yok?, ?Bunun adı sivil faşizm? yaygarası koparanlar bkz: ´Gladio davası´... Hürriyet Gazetesi yazarı ve Odatv´nin sahibi Soner Yalçın ve ekibinin tutuklanmasıyla başlayıp, Yalçın Küçük, Ahmet Şık ve Nedim Şener´inde aralarında bulunduğu 11 kişinin gözaltına alınmasıyla devam eden operasyonu akamete uğratmak isteyen kesimler hep bir ağızdan ?Ergenekon bahanesiyle muhalif gazeteciler susturulmaya çalışılıyor?, ?Dünyada eşi benzeri yok?, ?Bunun adı sivil faşizm? yaygarasına başladı. Oysa örneği dahi olmadığı iddia edilen sürecin daha kapsamlısının İtalya Adalet Bakanlığı arşivlerinde bulunan Gladio dava dosyasına bakıldığında, kendi başbakanını dahi öldüren örgüte üye 30 gazeteci bulunduğu, süper Savcı Antonio Di Pietro´nun direktifleri üzerine savcı Felici Casson´un 6 yıllık süreçte ülkenin en büyük gazetesi olan Corriere Della Sera´nın editörleri ve yayıncısını dahi tutuklattığı belirtiliyor.
AYNI SÜREÇ İTALYA´DA YAŞANDI
Türkiye´nin derin devlet ve çetelerle hesaplaştığı sürecin neredeyse aynısının İtalya´da görülen Gladio davasında yaşandığı belirtiliyor. Ergenekon savcılarının teknik ve fiziki takipler sonrası yaptığı baskınları ´cadı avı´ olarak niteleyen kartel medyası, İtalya´da 30 general, dört bakan, bir başbakan, 30 gazeteci, 2 medya patronu ve 58 profesörün örgüt üyesi olduğu için tutuklandığını görmezden geliyor. 1972´de üç İtalyan jandarmasının öldürüldüğü Pateano suikastıyla ilgili dava dosyasını 12 yıl sonra tekrar açan Savcı Felice Casson, İtalya´yı ürkütücü gerçeklerle yüzleştirdi. Suikastta kullanılan patlayıcıların bir bölümünün, ´Gladio´ adlı teşkilata ait gizli bir silah deposundan tedarik edildiğini kanıtlanmasıyla gelişen süreçte jandarma, polis, asker, gizli servisler, iş dünyası, mafya, medya, yargı mensupları ve siyasetçilerin de bu kirli oyunun aktörleri arasında yer aldığı belirlendi. 6 yıldan fazla süren soruşturmada savcı büyük baskılara uğradı, tehditler aldı. Bazı devlet ve hükümet yetkilileri dosyanın üstünü örtmeye çalıştı. Örgütle ilişkisi olduğu tespit edilen medya unsurları yapılan operasyonları durdurmak için soruşturmayı yürüten savcıların özel yaşantısını dahi deşifre etmekten çekinmedi. Kamuoyu desteği ve savcı Casson´un cesareti örgütün medya dahil tüm unsurlarının tasfiye edilmesini sağladı.
30 GAZETECİ 1 BAŞBAKAN 30 GENERAL TUTUKLANDI
Savcı Casson, dönemin Cumhurbaşkanı Francesco Cossiqa, P2 Mason Locası ve Başbakan Giulio Andreotti´nin örgütle ilişkilerini gün yüzüne çıkardı. Aralarında generaller, siyasetçiler, gazeteciler, yüksek yargı mensupları, istihbaratçılar, akademisyenler ve iş adamlarının da bulunduğu devasa bir yapıyı deşifre etti. Soruşturma kapsamında Corriere Della Sera´nın editörleri ve yayıncısının da aralarında olduğu 30 gazeteci, 2 medya patronu ve 58 profesör gözaltına alınırken, 6 yılı aşan dava sonunda 622 Gladio üyesi tutuklandı.
4 BİN 300 TERÖR EYLEMİNİ GERÇEKLEŞTİRDİLER
Soruşturma sonucunda, Gladio´nun 1969- 1980 arasında 4 bin 300 terör eyleminin büyük bölümünü ya bizzat yaptığı ya da yönlendirdiği anlaşıldı.
İŞTE GLADİO´NIN RAKAMLARI
?İtalyan Gladio?su 1953-1958 yılları arasında ABD ve İngiliz gizli servislerinin desteğiyle İtalya Savunma Bakanlığı altında kurulmuş ve sonrasında yüzlerce terör eylemine, faili meçhule imza atmıştı. İtalya´daki Gladio ve Temiz Eller Operasyonu´yla ilgili bazı ilginç rakamlar şöyle:
- ABD ve İngiliz gizli servislerinde eğitilen kişi sayısı: İkisi kadın 622 kişi
- Silah ve mühimmat bulunan depo sayısı: 139 yerde depo ortaya çıktı
- Dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekili sayısı: 463
- Suç duyurusu yapılan kişi sayısı: 7 bin 417
- Yargı önüne çıkarılan iş adamı sayısı: 911
- Yargı önüne çıkarılan kamu görevlisi sayısı: 2 bin 993
KARTEL FAŞİZMİ
Ergenekon soruşturması kapsamında bazı çalışanlarının gözaltına alınmasını hazmedemeyen kartel medyasının; savcılık iddianamesini bilmeden, yargı kararını beklemeden sokaklara dökülüp yazı ve yorumlarla hem yargıyı hem kolluk güçlerini baskı altına alma çabası, ´kartel faşizmi´ olarak yorumlandı.
Hürriyet yazarı ve Odatv´nin sahibi Soner Yalçın´ın bilgisayarında çıkan bilgiler doğrultusunda Milliyet Gazetesi çalışanı Nedim Şener´in de aralarında bulunduğu gazetecilerin gözaltına alınması kartel basınını panikletti. Tutuklamalarla ilgili kartel gazeteleri ´medya özgürlüğü´ yaygarasına başlarken Akit´e konuşan hukukçular, bu tavrı ´yargıyı baskı altına almak isteyen kartel faşizmi´ olarak nitelendirdiler. Benzer tutuklamaların Gladio ile mücadele eden Avrupa ülkelerinde de yaşandığını hatırlatan hukukçular, İtalya´da medya patronlarının hapse girdiğine işaret ettiler.
AVCI: ? İTALYA´DA PATRONLAR TUTUKLANDI?
Emekli Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, kartel basının tavrının utanç verici olduğunu ifade ederek, ?İtalya´da Gladio ile mücadele başladığında yayıncılar, editörler, ünlü gazeteciler, hatta medya patronlarına dokunuldu. Siyasi liderler, başbakanlar, bürokratlar, kamuoyunda ünlenmiş kişiler soruşturuldu ama geride kalan medya asla Türk medyası gibi çığırtkanlık yapmadı. Büyük bir demokrasi olgunluğu içerisinde süreci takip etti. Ülkenin çıkarını düşünerek Gladio´ya karşı verilen mücadeleyi destekledi. Türkiye´de ise birileri ´medya cumhuriyeti´ istiyor. Ortada bir ihbar varsa suç işlenildiği yönünde izlenim edinilmiş ise savcılar olayı takip eder. Odatv´de arama yapıldı, çok önemli dokümanlara ulaşıldı, manipülasyon maksatlı belgeler bulundu. Savcı bunları araştırmasın, görevini ihmal mi etsin? Medya ile Ergenekon arasındaki karanlık bağın deşifresi için çaba sarf etmesin mi?? dedi.
?SAVCILARA ENGEL OLMAK SUÇA YANDAŞLIKTIR?
Savcılardan görevlerini yapmamalarını istemenin suç örgütüne destek, suça yandaşlık olduğunu kaydeden Avcı, ?Diğer yandan bu, yargıya müdahale ve baskı kurma çabasıdır. Dertleri basın özgürlüğü değil, kendilerini demokrasinin üzerinde görüyorlar. Eğer amaç basın özgürlüğü olsaydı 28 Şubat´ta linç edilen gazetecilerin yanında olurlardı. Aslında bunlar panikledi, demek ki yaptıkları bir şeyler var. Ergenekon´un medya ayağının tamamen çözülmesinden, deşifre edilmesinden korkuyorlar. Bu ülkede demokrasi varsa adalet her şeyin üzendedir. Bekleyip göreceğiz. ?
PETEK: ?ETÖ´NÜN MEDYA UZANTISI OLMADIĞI DÜŞÜNÜLEMEZ?
Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek de konunun basın özgürlüğü ile ilintilendirilmesinin yanlış olduğunu kaydederek, ?Elde suçlamalar ve yeterli deliller olmasa bu operasyonu savcılar başlatmazdı. Sonuçlar ortaya çıkmadan ´suçsuzluklarını ilan etmek´ kabul edilemez bir durumdur. Bunun adı sulandırma hareketidir. Savcılar hukuki görevlerini yerine getirmektedir. Onları baskı altına almaya çalışmak kabul edilemez. Yargı süreci tamamlanmadan konuşmak toplum mühendisliği anlamına gelmektedir. Ergenekon´un nasıl siyaset, sivil toplum ve sermaye dünyasından işbirlikçileri varsa medya içinde de olması muhtemeldir, hatta olmaması düşünülemez. İtalya´daki deşifre olan Gladio buna en iyi örnektir. Kimse ileride utanmalarına neden olacak bir tavır içene girmemeli? şeklinde konuştu.
YURTALAN: ?İTALYA´DA GİRİLMEDİK YER KALMAMIŞTI?
Adalet-Der Genel Başkanı Avukat Emre Yurtalan ise Ergenekon ile mücadelenin zannedilenden çok daha zor olduğunu kaydederek şöyle dedi. ?İtalya´nın dört büyük şehrinde Gladio operasyonu kapsamında girilmeyen yer kalmamıştı. Yüzlerce üst düzey bürokrat ve diplomat, siyasetçi ve gazeteci sorguya alınmıştı. Çok derin bağlantılar ortaya çıkarılmıştı. Ama bizim ülkemizde olduğu kadar ses çıkmamıştı. Kimse dokunulmaz değildir. Elbette basın özgürlüğü yıpratılmamalı ve korunmalıdır. Ancak ortada iddialar ya da deliller varsa da araştırılmalıdır. Yargının işine karışmayalım.? (Yeni Akit)
(06 Mart 2011, 20:27)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Kafası karışanlar, kafa karıştıranlar
Gözaltı için önce mahkeme sonra medya onayı
Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın
ODATV İLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Kontrgerilla Medyası
Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak
Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı
Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı
Flaş!!! Odatv´ye baskın