İkinci Ergenekon Davası´nda talepler alınıyor. Mahkemede tutuklu sanık Levent Ersöz´ün sağlık durumunun cezaevinde kalmasına engel teşkil etmediğini belirten Adli Tıp raporu okundu. Duruşmada söz alan teğmen Mehmet Ali Çelebi ile albay Cengiz Köylü, balyoz tutuklamalarına tepki gösterdiler ve 3 günlük açlık grevi başlatan balyoz tutuklusu albay Mustafa Önsel´e destek amacıyla greve katılacaklarını açıkladılar. Yine duruşmada söz alan Tuncay Özkan ile Mustafa Balbay seslerini mecliste duyurmak için Haziran seçimlerinde aday olacaklarını, bunun cezaevinden kurtulma amaçlı olmadığını açıkladılar.
Balyozcular tutuklandı, Ergenekon sanıkları sarsıldı
İkinci Ergenekon Davası´nda talepler alınıyor. Mahkemede tutuklu sanık Levent Ersöz´ün sağlık durumunun cezaevinde kalmasına engel teşkil etmediğini belirten Adli Tıp raporu okundu. Duruşmada söz alan teğmen Mehmet Ali Çelebi ile albay Cengiz Köylü, balyoz tutuklamalarına tepki gösterdiler ve 3 günlük açlık grevi başlatan balyoz tutuklusu albay Mustafa Önsel´e destek amacıyla greve katılacaklarını açıkladılar. Yine duruşmada söz alan Tuncay Özkan ile Mustafa Balbay seslerini mecliste duyurmak için Haziran seçimlerinde aday olacaklarını, bunun cezaevinden kurtulma amaçlı olmadığını açıkladılar.
Emekli Orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur´un sanıkları arasında yer aldığı İkinci Ergenekon Davası´nın bugün görülen 103´üncü duruşması taleplerin alınmasıyla devam ediyor. Duruşmada söz alan tutuklu sanık Teğmen Mehmet Ali Çelebi, Balyoz Planı davasında 163 asker hakkında çıkan tutuklama kararına atıfta bulunarak 163 komutanım tutuklandı. Kaçma şüphesi gerekçe gösterilerek, Siz Türk komutanlarının cepheden kaçtığını gördünüz mü? Hizbullahçılarla mı karıştırdınız onları. Türk askeri cepheden kaçmaz. Bu aşamadan sonra sonra sizden tahliye talep etmeyeceğim. Tahliye talep etmek bana vatan hainliği gibi geliyor. Üç günlük açlık grevine başlıyorum dedi. Bunun üzerine izleyiciler bölümünde alkışlayanlar oldu. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ise, izleyicileri alkışlamamaları konusunda uyararak Bu şekilde birşey elde edemezsiniz. Alkışınızı dışarıda yapın dedi. Bir izleyicinin Kapıları kapatın demesi üzerine Başkan Şengün jandarma görevlilerinden o izleyiciyi dışarı çıkarmasını istedi. İzleyici görevliler tarafından salondan dışarı çıkarıldı.
Tuncay Özkan milletvekili adayı olacak
Ardından söz alan tutuklu sanık gazeteci Tuncay Özkan, Dışarda bizi burada mahkum etmek için olağanüstü bir kampanya yürütülüyor. Siyaset yapmak doğal hakkım. Siyaset yapma çabam nedeniyle burada yargılanıyorum. Beni neden tutuyorsunuz? Ana muhalefet partisi lideri de ´Bizi de alacaklar´ diyor. Bu Türkiye´deki hak ve özgürlükler açısından bir sorun değil midir? Benim üzerimden siyaset yapanların siyaset yapma hakkı olacak, ama ben siyaset yapma hakkımı kullanamayacağım. Önümüzdeki seçimlerde siyasi rakibim Recep Tayyip Erdoğan´ın aday olduğu yerde, onun karşısında adaylığımı koyacağım. Başbakan´a bana bin 200 dava açtı, hiçbirini kaybetmedim. Seçilsem de seçilmesem de içerde yatarım. Dokunulmazlığa karşıyım. Neyime dokunmadınız ki, neyime dokunmayacaksınız diye konuştu.
Mustafa Balbay da milletvekili adayı olacak
Tutuklu sanık gazeteci Mustafa Balbay da duruşmada söz alarak, ?Eğer bu saldırı siyasalsa ve bu kazanda kaynayacaksak, ben kaynamaya hazırım. Ben bu ülke için mücadelemi, laik, sosyal, hukuk devleti için olan mücadelemi kalemimi koruyarak siyasal zeminde sürdürmeye karar verdim. Madem ki kader beni buraya itti. Ben bu kaderimi seveceğim diye konuştu. Bugüne kadar hiçbir kamuoyu araştırması yapmadığını ve hiçbir partiyle görüşmediğini belirten Balbay, ?Sadece gazetemden izin aldım. Artık mücadelemi hukuk bilmezse halk bilir diyorum. Halkın gönlünde bir yer etmişsem, siyasette de yerim olduğunu düşünüyorum. Halktan büyük güç yoktur. Hukukun kaynaklarından biri de halktır dedi. Daha önce iki defa milletvekilliği teklifi aldığını söyleyen Balbay, ?Biri DSP´den 95 yılında. Diğerini söylemiyorum. Teklifleri kabul etmedim. Ama artık gün bugündür diyorum dedi. Gazeteci Soner Yalçın´ın tutuklanmasına ilişkin olarak da Balbay şöyle devam etti: ?Soner Yalçın sabaha karşı 3´te tutuklandı. Bir ülkede havanın en karanlık olduğu dönemde ne yapılır? Soner Yalçın´ı yazdıklarından dolayı tutuklayacaksanız, onu Hizbullah üyesi de yapabilirsiniz, PKK´lı da, Hizbullah ile PKK arasında irtibat kuran Ergenekon üyesi de yapabilirsiniz. Ama buna hukuk denmez, Buna Roma Hukuku denir. Buna bohça hukuku, yama hukuku, torba hukuku denir. Cezaevinde hukuk kitapları okumaya başladığını ifade eden Balbay, hukuk birinci sınıfta okutulan ´Hukuka Giriş´ kitabını da okuyorum. Ancak burada hukuka giriş değil, ´hukuka girişme´ var diye konuştu. ?Hep kalemimi korumaya çalıştım diyen Balbay, ?Bu ülkede edebiyattan, gazetecilikten siyasete giren çok kişi var. Namık Kemal, Tevfik Fikret, Yahya Kemal Bayatlı, Fazıl Hüsnü Dağlarca... Bu kişiler yıllarca hapis yattılar. O günler geride kaldı sanıyordum. Ama maalesef kalmamış ifadesini kullandı.
Milletvekilliğini sığınma olarak görmüyoruz
Balbay ve Özkan, dünkü 102´nci duruşmada da söz alarak seçimde milletvekili adayı olacaklarını açıklamışlardı. Tuncay Özkan, ?Siyasetin içinde olacağız. Bütün partilerin tekliflerine açığız? derken, Mustafa Balbay ise ?Bize yapılan siyasi bir saldırı olduğu için siyasi bir karşılık vermemiz gerektiğine inanıyoruz. Bundan sonraki yaşamımı siyasetçi olarak sürdürmem gerektiğine inandım ama kalemimi bırakmayacağım. Milletvekilliği adaylığını bir sığınma, bir dokunulmazlık altına girme olarak görmüyoruz. Mücadelemizi oraya taşıyacağız. Sevenlerimizin bunu böyle algılamasını istiyoruz? diye konuşmuştu.
Albay Cengiz Köylü balyoza destek için açlık grevine başlayacak
Söz alan tutuklu sanık Köylü, bir haftadır uyuyamadığını, kahrolduğunu ifade ederek, ´Allahım ne olur canımı al diyorum. Ne bu zulüm. Bir ülke kendi kahramanlarını, gazilerini, ´ülkem ve bayrağım için canım feda olsun´ diyen subaylarını, komutanlarını, komployla zindana atar mı? Hukuka saygı perdesi altında haksız yere buna müsaade eder mi?´ dedi. Mustafa Balbay´ın, buraya ´zulümhane´ dediğini, kendilerinin de bu ismi benimsediğini anlatan Köylü, çünkü işlemedikleri suçlardan, hiç tanımadıkları insanlarla yargılandıklarını savundu. İftiraya uğradıklarını ileri süren Albay Köylü, şunları söyledi: ´Balyoz davasıyla kıyasladığımda, sayın komutanlarım ve silah arkadaşlarımla burada yargılanmak bana on kat daha ıstırap veriyor. Biz askerler, zulme dayanıklıyız, onun için buraya ´utançhane´ diyoruz. 50 kuruşluk CD´ye satıldık. 50 kuruşluk CD de yer alan hayale gelmeyecek yalanlarla her gün onur ve şerefimize saldırıldı. Kendi ordusuna insafsızca saldıran, yalan yanlış haberler yapan bir basın dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Buna seyirci kalanlara söyleyecek hiçbir şeyim yoktur.´
Köylü: Sahte belgeleri Donanma Komutanlığına koydular
CD´lerde yer alan belgelerin yalan olduğunun ortaya çıktığını, bunun üzerine bazı kesimlerin paniğe kapıldığını ileri süren Köylü, sözlerini şöyle devam etti: ´Ne yapsınlar? Yeni iftira belgeleri üreterek haince aramıza girdiler ve bu sahte belgeleri Donanma Komutanlığına koydular. Yine başaramadılar. Türk milletine yedirmeye çalıştıkları iftira yemeğinin içine bir bozuk yumurta koyarak hazırladıkları iftira yemeğini iyice bozdular. İftiralarını haklı çıkarmaya çalışan iftiracılar, bu çirkin iftiralarını kat kat büyütmüştür.´
Köylü: Şehit Yarbay Ali Tatar´ın yolunu izleyeceğim
Aynı zamanda ordunun başkomutanı olan Cumhurbaşkanı ve Başbakana seslenmek istediğini belirten Köylü, sözlerini şöyle tamamladı: ´Beni tahliye etmeniz artık hiç önemli değil. Çünkü onurlu ve şerefli komutanlarım, silah arkadaşlarım, gazilerim, kahramanlarım parmaklıklar arasındayken benim özgürlüğüm, karanlık zindanım olur. Türk Silahlı Kuvvetlerine bu pusuyu kuranlara lanetler yağdırıyorum. Bu komploya ve haksızlığa göz yumanları ise onursuzluk ve şerefsizlikle suçluyorum. Bugün Hasdal´da sembolik olarak 3 günlük açlık grevine başlayan silah arkadaşım Albay Mustafa Önsel´i yalnız bırakmamak ve onun gibi bu hukuksuzluğu, zalimliği kınamak için ben de 3 günlük açlık grevine başlıyorum. Bu hukuksuzlukla sonuna kadar mücadele edeceğim. Bu haksızlığa ve komployu Türk milletine ve adaletine anlatmazsam şehit Yarbay Ali Tatar´ın onurlu yolunu izleyeceğim.´
Levent Ersöz´ün sağlık durumu
Bu arada, tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz´ün sağlık durumuyla ilgili Adli Tıp Kurumu´nun hazırladığı rapor mahkemeye ulaştı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi´nde yatan Ersöz´ün bütün tetkikleri incelenerek Adli Tıp 3´üncü İhtisas Kurulu Heyeti´nce hazırlanan raporda, sağlık durumunun cezaevinde kalmasına engel teşkil etmediği belirtildi. Adli Tıp Kurumu Başkan Vekili Uzman Doktor Yüksel Aydın Yazıcı başkanlığındaki 8 kişilik heyetin kendilerine gönderilen dosyadaki sağlık raporları ve tetkikler üzerinden hazırladığı raporda, Ersöz´ün, ?Cezaevinde tutuklular için ayrılan bölümde tedavi görmesinin hayati bir tehlike oluşturacak ve tutukluk halinin hastanede tedavi görmesine engel teşkil edecek tıbbi bulgu ve belge tespit edilmediği belirtildi. Raporda ayrıca, Ersöz´ün halihazırda sağlık durumuna ilişkin görüş istenmesi halinde ise Levent Ersöz´ün tüm tıbbi belge ve tetkiklerle muayene edilmek üzere kurula gönderilmesi gerektiği belirtildi.
İkinci ´Ergenekon´ davası dosyasına gönderilen Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporunda, davanın sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz´ün tutukluluk halinin hastanede tedavi görmesine engel teşkil etmediği bildirildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine ulaşan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 19 Ocak 2011 tarihli raporunda, mahkemenin 15 Aralık 2010 tarihli yazısıyla MR ve laboratuvar raporları ile 27 Ekim 2010 tarihli rapor ve diğer tedavi evrakının gönderilerek, ´kişinin hastalığının teşhisi, ayrıca halen tutuklular için ayrılmış bölümde tedavi görmesinin hayati bir tehlike oluşturup oluşturmayacağı, sanığın tutukluluk halinin hastanelerde tedavi görmesine engel teşkil edip etmediği´nin sorulduğu hatırlatıldı. Müzekkere ile gönderilen MR tarihinin 3 Eylül 2010, CPR, sedimantasyon, biyokimya tetkiklerinin sonuçlarının 15 Eylül 2010 ve en son raporun da 27 Ekim 2010 tarihli olduğuna dikkat çekilen raporda, Ersöz´ün halihazırdaki durumu itibariyle değil, tetkikleri ve yatış evrakının ait olduğu dönemlere münhasıran görüş bildirilebileceği kaydedildi. Spinal dar kanal nedeniyle yapılan operasyon sorası nöroşirurji açısından cerrahi komplikasyon olmadığı, diğer enfeksiyon ve tıbbi problemleri açısından takip edildiği, tekrarlayan deri, yumuşak doku enfeksiyonu saptandığı belirtilen raporda, cerrahi ve antibiyotik tedavisi uygulandığı, hastanın kayıtlarından son olarak geniş spektrumlu antibiyotik tedavisinin ardından iyileşme gözlendiğinden tedavisinin kesildiğinin anlaşıldığı aktarıldı. Raporda, ayrıca Adli Tıp Kurumu tarafından 3 Eylül 2010 tarihinde yapılan değerlendirmede, sağ femur MR´ında aktif enfeksiyon bulgusu olmadığı, 27 Ekim 2010 tarihi itibariyle tıbbi belgelere göre hastanın aktif deri yumuşak doku enfeksiyonu olmadığı, ancak daha sonra ateş, akıntı, kızarıklık, şişkinlik gibi belirti ve bulguların ortaya çıkması halinde sağlık yardımının sağlanması gerekeceği kaydedildi. Koroner arter hastalığı tanısı olan, daha önce stent takılmış hastanın medikal tedavi ile takibinin önerildiği, son tetiklerine göre hastane şartlarında yatmasının gerektirir kardiyolojik bulgusu olmadığı belirtilen raporda, psikiyatrik konsültasyonunda depresyon ve anksiyete bilgileri olduğu tespit edilen kişinin tıbbi tedavisinin devamı ile 2-4 haftalık aralarla ayakta poliklinik kontrolleri yapılabileceği ifade edildi. Raporda, daha sonra şu görüşlere yer verildi: ´Dosyada mevcut ve yukarıya kaydedilmiş belgeler ve tarihlerin hitamını havi olmak üzere mahkemenizce sorulduğu üzere ´tutuklular için ayrılmış bölümde tedavi görmesinin hayatı bir tehlike oluşturacak´ ve ´tutuklu halinin hastanede tedavi görmesine engel teşkil edecek´ tıbbi bulgu ve belge tespit edilmediği, kişinin halihazırdaki durumu hakkında görüş istenmesi halinde gönderileceği tarihe kadar olmak üzere tüm tıbbi belge ve tetkikleri ile birlikte muayene edilmek üzere kurulumuza gönderilmesi gerektiği mütalaa olunur.´ ( Hürriyet, DHA, Zaman, AA)
TSK´dan Hasdal´a üst düzey ziyaret
Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları Hasdal Askeri Cezaevi´nde yatan 102 muvazzaf subayı ziyaret etti. Balyoz davası kapsamında tutuklanarak Hasdal Cezaevi´ne konulan 24´ü general ve amiral toplam 102 muvazzaf subayın sürpriz ziyaretçileri vardı. NTV´nin haberine göre Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay ile Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Necdet Özel Hasdal Cezaevi´ne helikopterle gitti. Ziyarette Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu´nun da bulunduğu öğrenildi. Komutanlar tutuklu general-amiral ve subaylarla görüşerek, geçmiş olsun dileğinde bulundu. En üst düzeyde yapılan bu ziyaret, Silahlı Kuvvetler´in tutuklu subaylara moral ve dayanışma mesajı olarak yorumlandı. ( Habertürk)
Ziyarete kim izin verdi?
20 Şubat 2011 - Türkiye tarihinde ilk kez bir Genelkurmay Başkanı´nın cezaevinde bulunan komutanlarını ziyaret etmesi, ?İzni kim verdi? tartışmasını gündeme taşıdı. Adalet Bakanı Ergin askeri cezaevlerinin bakanlığın hiyerarşisi içinde bulunmadığını bildirdi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner´in önceki gün kuvvet komutanlarını da yanına alarak Balyoz soruşturmasından tutuklu askerleri Hasdal Askeri Cezaevi´nde ziyaret etmesi ?izin? tartışmasını gündeme taşıdı. 29 general ve amiralin bulunduğu cezaevinde gerçekleşen 3.5 saatlik görüşmenin ise hangi izinle yapıldığı merak konusu oldu. Bazı askeri hukukçular Adalet Bakanlığı´nın bu konuda yetkili olduğunu ileri sürerken, Bakan Sadullah Ergin, ?Bizden izin almalarına gerek yok. Çünkü askeri cezaevleri Bakanlığımın hiyerarşisi içinde değil? dedi. Ergin şöyle konuştu: ?Sivil için böyle bir ziyaretin yapılması ancak benim iznimle söz konusu olurdu. Ancak Hasdal Askeri Cezaevi bakanlığımın hiyerarşisi içinde bulunmuyor. Genelkurmay´ın sistemi ve Milli Savunma Bakanlığı ilgisi dahilinde yer alıyor. Bunların işleyişleri de mevzuatları da sivil cezaevlerinden farklı çalışıyor. Dolayısıyla bizden bir izin de söz konusu olmadı, zaten buna ihtiyaçları da söz konusu değil.? Askeri Ceza İnfaz Kurumlarına ilişkin yönetmeliğin gizli olması nedeniyle uygulamaya açıklık getirilemezken, askeri hukukçular askeri cezaevlerinde izin mekanizmalarının askeri savcıya bağlı olduğunu bildirdi. ( Habertürk)
(18 Şubat 2011), son güncel.: (20 Şubat 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
İşte cami bombacısı balyozcuların bakış açısı
BALYOZ İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Balyoz Planı manşetlerimiz
Donanma´da zemine gizlenmiş 10 çuval belge manşetlerimiz
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara
CHP´nin Ergenekon sanıklarını milletvekili yapma planı