Ergenekon´un tahliye edilen sanığı Erol Ölmez, Akit gazetesine dehşet ifşaatlarda bulundu: ´Patrikhaneden Ergenekon´a rica: İsmailağa´yı yok edin!.. İsmailağa´ya sızmak için sakal bırakıp cübbe giydim.. Yazıcıoğlu çok şey biliyordu, öldürüldü.. Ergenekon´un iki numaralı adamı ´Çerkez Ali´dir..´
Ergenekon sanığından çarpıcı ifşaatlar
Ergenekon´un tahliye edilen sanığı Erol Ölmez, Akit gazetesine dehşet ifşaatlarda bulundu: ´Patrikhaneden Ergenekon´a rica: İsmailağa´yı yok edin!.. İsmailağa´ya sızmak için sakal bırakıp cübbe giydim.. Yazıcıoğlu çok şey biliyordu, öldürüldü.. Ergenekon´un iki numaralı adamı ´Çerkez Ali´dir..´
Erol Ölmez, Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında 26 Ocak 2008 tarihinde tutuklandı, 19 Ekim 2009 tarihinde tahliye oldu. Silivri´de 20 ay tutuklu kaldı.Erol Ölmez, Fatih Çarşamba´daki İsmailağa cemaatine sızmaya çalışan ekibin arasında yer aldığı gerekçesiyle tutuklanmıştı. Gözaltına alındığında, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yapılan sorgulamasında, Ergenekon Terör Örgütü yapılanması hakkında ciddi bilgiler vermedi. Erol Ölmez, tahliyesinden dört ay sonra Türk basınında ilk kez gazetemize konuştu ve Ergenekon yapılanması hakkında şok edici bilgiler verdi.Erol Ölmez; Muhsin Yazıcıoğlu´nu susturma toplantısında alınan kararları, Ergenekon Terör Örgütü´nün silahlı eğitim yaptığı yerleri, İsmailağa cemaatine sızma girişimlerini, Bayram Ali Öztürk ve Hızır Ali Hoca cinayetlerinin arkasındaki kişileri, Ergenekon´un yakın zamanda gerçekleştirmeyi planladığı eylemleri açıkladı.ABD İstanbul Başkonsolosluğu´na 9 Temmuz 2008 tarihinde gerçekleşen saldırı kapsamında da ifadesi alınan Ölmez, saldırıyı gerçekleştiren kişilerle bağlantısını detaylı bir şekilde anlattı. İşte Erol Ölmez´in sorularımıza verdiği cevaplar:
AKİT:Silahlı eğitim aldınız mı? Cemaatlere sızmakla suçlanıyorsunuz?
Erol Ölmez:6 ay eğitim gördüm. Benim görevim cemaat ve tarikatçılarla beraber olmaktı. Arapça ve Kur´an´ı çok iyi bilmem gerektiği söylendi ve bir eğitmen tarafından Arapça ve Kur´an´ı öğrendim. Cemaat ve tarikatçıların konuşmasını, yaşantısını, hayatını bilmek için cemaat ve tarikatçı gibi yaşamak lazım. Cemaatlere sızacak kişilere Arapça ve Kur´an öğretilir. Namaz kılmak, cemaat üyeleri gibi davranmak, sakal bırakmak ve cübbe giymek dersi verilir. Ben 1 ay sakalımı kesmeyeyim, onlara benzerim. Bu işin özel eğitimini alıyorsunuz. Önce Nakşibendi tarikatına girdim. Sakal da bıraktım, cübbe de giydim. Her şey oldu. İsmailağa cemaatine de girdim, çıktım ama caminin içine değil. Caminin içinde ve dışında kamera var. Ne işim var caminin içinde dışında? Niye kendimi fotoğraf edeyim. Dışı bana yeter. Caminin dışına çıkan insanlar bana yeter, esnaflar yeter...
AKİT:İsmailağa cemaatinin önde gelen isimlerinden Bayram Ali Öztürk ve Hızır Ali Hoca katledildi...
EÖ:Patrikhane, İsmailağa cemaatinden rahatsız... İsmailağa çok önemlidir. İsmailağa içerisinde cinayetler oldu. Bayram Ali Öztürk ve Hızır Ali Hoca... Bunlar niye öldü? Para davasından... Aslında yok... İsmailağa cemaati çok farklıdır. Patrikhane, İsmailağa cemaatinin buradan kaldırılmasını istiyor, Ergenekon´a müracaat ediyor, ´Bunları buradan kaldırın, bunları yok edin´ diyor. Bunun için kaynak, para ve güç veriyor. Ergenekon, bu görevi Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu´nun istihbaratına veriyor, bana veriyor.
AKİT:Patrikhane, İsmailağa cemaati üyelerinin oturduğu yerlerden kalkmasını mı istiyor? Arazileri mi almak istiyor?
EÖ:Tabii ki.. Komple...
YAZICIOĞLU´NU SUSTURMA TOPLANTISI DİKMEN´DE YAPILMIŞ!
AKİT:Muhsin Yazıcıoğlu´nun ´suikast´ sonucu hayatını kaybettiğini iddia ettiniz. Silivri Cumhuriyet Savcısı Nejat Çakır, tanık sıfatıyla ifadenizi aldı. Tanık ifadenizde, Çerkez Ali ve bir milletvekiliyle toplantı yaptığınızı, Muhsin Yazıcıoğlu´nu susturmak için karar aldığınızı açıkladınız. Bu toplantı nerede gerçekleşti?..
EÖ:Toplantı Ankara Dikmen´de oldu. Toplantıya katılan Çerkez Ali çok güçlü bir devlet adamıdır. Kontrgerillanın yapılandırılmasında yer almıştır. Çerkez Ali´nin yaptıkları asla sorgulanmamıştır. Kendisi şu an hâlâ aktiftir. Asker kökenlidir. Hiç kimse hesap soramaz. Özel yetkilere sahiptir. Kimse Çerkez Ali´nin ne amaçta olduğunu ve ne yaptığını bilemez. Çerkez Ali ile yaşadığım, ortak hareket ettiğim yaşananlar ne varsa, her şeyi açıklayacağım... 2007 yılında bir otelin lobisinde toplandık. Çerkez Ali kod adlı kişi ile ben ve şu an milletvekili olan şahısla, Muhsin Yazıcıoğlu´nun susturulması için toplandık. 10 milyon dolar para teklif edildi.
?ELİNDEKİ BİLGİLERİ SAVCI ÖZ´E SUNACAKTI?
AKİT:Otelin ismi neydi?
EÖ:Bu otelin adını vermem. Çerkez Ali, otel kayıtlarını da aldı. Bütün kayıtları da aldık. Muhsin Yazıcıoğlu çok şey biliyordu. Aynı zamanda elindeki bilgi ve belgeleri yavaş yavaş Savcı Zekeriya Öz´e sunacaktı. Yazıcıoğlu hedefteki adamdı. Muhsin Yazıcıoğlu´nun ölümü tesadüflerle dolu değildir. Zaten planlanmıştı, bu bir gerçek. Helikopter düşmese, kafasına sıkacaklardı veya zehirleyeceklerdi.
AKİT:Toplantıda, Muhsin Yazıcıoğlu hakkında ne karar aldınız?
EÖ:Biz bu kararı aldık. 10 milyon doların zaten dörtte biri geldi. Bu para ismini vermek istemediğim milletvekili tarafından geldi. Şu anda milletvekili... Muhsin Yazıcıoğlu, Ergenekon bağlantılarını biliyor, Ergenekon içerisindeki yapılanmayı biliyor. Müthiş bilgilere sahipti. Helikopter düştüğü zaman, Muhsin Yazıcıoğlu´nun günlüğü nerede? 2007´de Muhsin Yazıcıoğlu´nun cep telefonu numarası bende mevcuttu. Kendisine uyarı yaptık ve konuştuk. Ciddiyete almadı. Kendine çok güveniyordu.Muhsin Yazıcıoğlu´nun susturulması, Ergenekon´un silahlı kanadı olan Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu´na teklif edildi. Bu ordu, Ergenekon´un silahlı istihbarat kanadıdır. Ergenekon beyninin silahlı ve aynı zamanda istihbarat kanadıdır. Ergenekon yapılanması hâlâ aktiftir. Ergenekon yapılanmasının şu an içerideki olanların dışında, dışarıdaki olanlar da çok güçlü isimlerdir. Onlar alınmaya başladığı zaman zangır zangır bu ülke sallanmaya başlar. Arkada Amerika ve İsrail´in gücü var bu insanlarda. Ama askerî kanadın tek beyni Çerkez Ali´dir. Eğitim ondan geçer, her şey ondan geçer.
´ERGENEKON, 11 KİŞİLİK KONSEYDEN OLUŞUR´
AKİT:ETÖ´nün olmadığı iddia ediliyor...
EÖ:Ergenekon yapılanması nasıl yok denilir... Ergenekon 11 kişilik konseyden kurulmuştur. Bu konseyde işadamları vardır. Konseyde üç işadamı var. Bu işadamları, gündemde olan, tanınan insanlardır. Bütün paralar bu kişilere aktarılmıştır. Bu kişiler kimdir? Üç işadamından birinin ismini vereceğim. Mesela, az daha batmakta olan, tam iflasın eşiğine gelen, sıkıntıya girdiğinde yetişen Çerkez Ali´den aldığı yüklü parayla hayatına yön veren, Ergenekon´un parasını çalıştıran kişi Mehmet Emin Karamehmet´tir. Bu 11 kişilik konseyin isimleri bilinmiyor. Hiçbir kayıtları yok. Varlık ve yokluk arasındadır. Ergenekon´un postası olarak aralarında bulunan insanım. Kimin ne olduğunu biliyorum. Mehmet Emin Karamehmet bu yapılanmanın içerisindedir. Hasan Kundakçı ve Alaaddin Parmaksız araştırılsın. Mesela Çerkez Ali, konseyin ikinci adamıdır. Askerî kanadın beynidir, ikinci adamdır. Çerkez Ali, Ergenekon´un iki numaralı ismidir. Şu an İstanbul´da yaşıyor. Hangi taşı kaldırırsanız kaldırın, taşın altından asker çıkar. Asker işadamını da kaldırır, Başbakanı da...Ergenekon çok güçlü bir yapılanma... Ergenekon´un bir numarası 10 kişilik konseyi toplar, hepsinden her şeyi alır, aktarır ve gider. Ahtapot düşünün, ahtapotun kolları her yerde var. Misyonerlikte bile vardır. 1997 yılında Ergenekon yapılanması için harekete geçildi, 1998´de konsey kuruldu.
SİLAHLI EĞİTİM DÜZCE VE KUMBURGAZ´DA YAPILMIŞ
AKİT:Ergenekon, silahlı eğitim yapar mıydı?
EÖ:Hendek ve Adapazarı arasında kalan Düzce´de silahlı eğitim verilirdi. Silah, atış, talim verildi. 400 kişiye komutanlık yaptım. Ergenekon silahlı ve istihbarat eğitimini Düzce´de alıyordu. Hem Düzce, hem de şu an Kumburgaz taraflarında bir yer daha vardı. Kumburgaz´daki yer tam askeri alandı. Ağaçlık alandı, askeri eğitim alanı. Girişinde de şöyle yazar: Özel eğitim alanı... Kumburgaz´a giderken sol tarafta kalıyor.
?İLKER BAŞBUĞ´UN YAVERİ DERNEĞİMİZE GELİRDİ?
AKİT:Askerle ilişkiniz nasıldı?
EÖ:Örneğin Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde İlker Başbuğ´un yaveri Kuva-i Milliye Derneği´ne devamlı gelip giderdi, yanımızda otururdu, giderdi. İlker Başbuğ sözünü tutmadı, korktu. Bazen bizi savundu, bazen de hem savunuyormuş gibi gösterdi ama savunmadı. İlker Başbuğ içeridekileri sattı...
´SİLİVRİ´DEKİLER KULLANILMIŞ İNSANLAR´
AKİT:Silivri´de tutuklu bulunan kişiler Ergenekon´un şemasının neresinde?..
EÖ:İçeridekiler (Silivri´de tutuklu bulunanlar) Ergenekon yapılanmasını bırakın, Ergenekon tarafından kullanılmış insanlardır. Ergenekon´un esas beyni dışarıda... Alabiliyorsa ve gücü yetiyorsa, gitsin Hasan Kundakçı´yı sorgulasın? Vatansever Güçbirliği´nde Hasan Kundakçı´nın ne işi vardı? Alaaddin Parmaksız´ın Ergenekon yapılanmasında ne işin vardı? Niye bu insanları almadılar? Bu iki isim, tepedeki yapılanmanın bir altındaki isimler... 11 kişilik konseyin bir altındaki isimler... İçeride olanlar Ergenekon´un en altında... Veli Küçük´ler Ergenekon gücünün içinde yer almayanlar... O kaleye girememiş onlar. O kalenin içindeki insanlar, bunları kullanıyor. Bunlar kullanılmış insanlar. 11 kişilik konseyin içine giremez bunlar... Bunlar ancak, sen komutansın, sana bu görev veriliyor. ´Sen bunu yapacaksın. Şunu şunu yap´ dendiğinde o da yapıyor. Vatan, millet, Sakarya... Yolu da açılıyor.
YARIN: ETÖ İSTANBUL´DA NEREYİ HAVAYA UÇURMAK İSTİYOR? (Kenan Kıran / Yeni Akit)
TAKSİM´DEKİ HEYKELİ UÇURACAKLAR
11 Şubat 2011: Ergenekon davasının sanığı Erol Ölmez, varolduğu iddia olunan Ergenekon Terör Örgütü´nün yakın dönemde bir eylem gerçekleştireceğini, İstanbul Taksim´de bulunan Anıt Heykel´i havaya uçuracağını söyledi. 9 Temmuz 2008 tarihinde, ABD İstanbul Başkonsolosluğu´na saldırıyı gerçekleştirenleri, bizzat kendisinin eğittiği kişiler olduğunu da kaydeden Erol Ölmez, ?Ben saldırıyı sorgulayan savcıya saldırganları tanımadığımı söylemek zorundaydım. Bunlar benim itiraflarım değil, vicdanımın rahatsızlığı? dedi. Bütün gerçekleri söyleyeceğini kaydeden Erol Ölmez, ?Ben yaşadım. O zamanlar beynim güzel yıkanmıştı. Susmayacağım. Bu pisliklerin dökülmesi lazım. Macera peşinde koşan biri değilim. 20 sene kullanıldım? diye konuştu. Erol Ölmez, Kuva-i Milliye Derneği ve Vatansever Güçbirliği´ne parayı getirenin Kaan Soyak olduğunu açıkladı. İşte Erol Ölmez´in sorularımıza verdiği gündemi sarsacak cevaplar...
AKİT: Ergenekon şu an aktif mi?
EÖ: Ülkede kaos yaşatmanın zamanı geldi. Bu kaos olacak. Çerkez Ali, şimdi istesin Türkiye´yi kaosa sürükler. Her yerde bombalar patlar. Örgütlerin bomba atması ve yakması, cinayetlerin hepsi bunlar yaşanması gereken şeyler. Bu böyle gidecek...Varolduğu iddia olunan Ergenekon yakın dönemde bir eylem gerçekleştirecek. İstanbul Taksim´de bulunan Anıt Heykel´i bir patlayıcıyla paramparça yapalım. Ne olacak o zaman? Cumhuriyetçiler ayağa kalkacak. İki kişi yakalanacak, bu kişiler tarikatçı ve cemaatçi çıkacak. Bu sene içinde olacak. Bu eylem Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu tarafından gerçekleştirilecek. Benim daha önce içinde bulunmuş olduğum Çerkez Ali tarafından gündeme geldi. Savcı çağırsın, savcıya da söylerim. Nasıl ve kim tarafından yapılacağını bilirim, ama ne zaman yapılacağı konusunda şunu söyleyebilirim. Bu sene içinde yapılacak. Bekleyin, görün. Yavaş yavaş başlayacak. Taksim´deki eylem bardağı taşıracak.
?DERNEKLERE PARA GETİREN KAAN SOYAK´TIR?
AKİT: Ergenekon´a para yardımı yapan kişi ve kuruluşlar kimler?
EÖ: Kuva-i Milliye Derneği ve Vatansever Güçbirliği´ne parayı getiren Kaan Soyak´tır. Bu kişi Amerika´nın Ortadoğu Masa Şefi´dir. Ermeni asıllıdır. Misyonerlere karşıyız diyoruz, ama 2 milyon İncil dağıtılıyor. Kaynağını önce bizler yeriz. Her şey bizden geçer, dağıtımın parasını biz alırız.
´DİNK VE PAMUK´A BEN SIKACAKTIM´
AKİT: Şahit olduğunuz olaylar var mı?..
EÖ: 2003 yılında Hrant Dink´in Şişli Adliyesi´nde duruşması vardı. Orhan Pamuk da destek için duruşmaya gelmişti. Ben infaz için gittiğimde Orhan Pamuk ve Hrant Dink´e sıkacaktım, tam 10 metre kala telefonda almış olduğum teyitle (Şifre sözcükle-pusulayla) geri döndüm. O telefon 10 saniye gecikseydi, Orhan Pamuk ve Hrant Dink´e ben sıkacaktım. Bunu da zevkle yapacaktım, rahatsızlık duymayacaktım. O günlerde öyle yetişme anım vardı ki, ´Bunlar vatan haini. Öldürmek şereftir´ diyordum. Bu emri bana Çerkez Ali verdi. Beni Bosna´ya gönderen kişi...
´KONSOLOSLUĞASALDIRANLARIBEN EĞİTTİM´
AKİT: Bayram Ali Öztürk ve Hızır Ali Hoca cinayetlerinin arkasında Ergenekon mu var?
EÖ: Nasıl benim gözetimimde yetiştirilmiş olanlar, kalktılar da Amerikan Konsolosluğu´na saldırdılar; bu kişiler tarikatçı oldu, cemaatçi oldu. Amerikan Konsolosluğu saldırısında, hiçbir şey olmamış gibi gittiler, pompalılarla daldılar, polislerle çatıştılar. Amerikan Konsolosluğu´na saldıranlar, Ergenekon´un silahlı kanadı Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu tarafından yetiştirildi. Çerkez Ali tarafından en iyi şekilde yetiştirildiler... Tarikatçı oldular.
?RÜYA ÇINAR´I TANIMADIĞIMI SÖYLEMEK ZORUNDAYDIM?
AKİT: ABD İstanbul Başkonsolosluğu´na 9 Temmuz 2008 tarihinde yapılan saldırıda 3 polis şehit olurken, saldırıyı gerçekleştiren üç kişi de öldürülmüştü. Saldırganlardan Bülent Çınar´ın kardeşinin eşi Rüya Çınar ile 187 defa telefon görüşmeniz olduğu belirlendi. Fakat savcılık ifadesinde Rüya Çınar´ı tanımadığınızı söylediniz...
EÖ: Ben saldırıyı sorgulayan savcıya Rüya Çınar´ı tanımadığımı söylemek zorundaydım. Ben hep telefonda görüştüğümü söyledim ama yüz yüze görüştüm. Hem de defalarca... Rüya Çınar´ın evine kadar biliyorum. Babasının adı Reşat´tır, berberdir. Dükkanı Azeri Camii´nin olduğu yerdedir. Bu saldırıyı gerçekleştirenler, tanıdığım insanlar. Bunlar benim arkadaşım ve dostum. Amerikan Konsolosluğu saldırısının arkasında Ergenekon´un silahlı ve istihbarat kanadı olan Atakurtlar Cumhuriyet Ordusu vardır. Şu an bu yapılanma aktiftir. Bunlar kaos peşinde. Kaos oluşturmak istiyorlar... Bunlar benim itiraflarım değil, vicdanımın rahatsızlığı...
´MAHKEME BAŞKANI YAZDIKLARIMI DEĞERLENDİRMEDİ´
AKİT: Neden şimdi konuşuyorsunuz?
EÖ: Tutuklu bulunduğum sırada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne anlattım. Mahkeme Başkanı´na 83 sayfa dilekçe gönderdim. Gönderiyorum. Savcı Zekeriya Öz, Mahkeme Başkanı´na veriyor. Mahkeme Başkanı, bu yazdıklarımı değerlendiremiyor. Benim yazdıklarımı dosyana koysana... Ülkemin pis bağırsakları dökülsün. Bu bağırsaklar dökülmezse, birçok şehid vereceğiz. Birçok yetimin hakkı yenecek. Daha birçok faili meçhul olacak.Bunlar Ramazan´da Fenerbahçe Orduevi´nde içerler. Bunlar böyle insanlar. Bunlarda Allah korkusu yok. Abdest almayı bilmezler ama bunlar ´Cumhuriyetçiyim´ diye geçinirler. Mustafa Kemal böyle değildi.Benim başörtülü bacım, kardeşimin çocuğu oluyor. Kalkıyor, oğlunu büyütüyor, askere gönderiyor. Askerde şehid düşüyor. Kapalı kardeşim, bacım dediğim insan kalkıp da bir orduevine giremiyor. Bir düğün olduğu zaman askeriyenin içine giremiyor. Başörtülü olduğu için giremiyor. Bu bana göre aşağılıkçadır, terbiyesizliktir. Başörtülü kızlar okuyamaz mı? Doktor ve hemşire olamaz mı?..
´20 SENE KULLANILDIM´
Cezaevinde kimsenin kendisiyle ilgilenmediğini vurgulayan Erol Ölmez, ailesinin dahi yanına gelmediğini ifade ediyor. Ölmez, bu durumu en net haliyle ?Sahipsiz kaldım? diyerek açıklıyor...
AKİT: Kullanıldığınızı hissetiniz mi?..
EÖ: Ben Müslüman adamım, vicdanı olan adamım, milliyetçi adamım. Ben bütün gerçekleri söyleyeceğim. Ben yaşadım. O zamanlar beynim güzel yıkanmıştı. Ama ne zaman cezaevine girdim, o zaman ´Bir gün gelecek, her şeyi açıklayacağım´ dedim. Susmayacağım. Bu pisliklerin dökülmesi lazım. Macera peşinde koşan biri değilim. Ben 20 sene kullanıldım.
AKİT: Cezaevinden çıktıktan sonra neler yaşadınız?
EÖ: Cezaevinde kimse bana bakmadı. Ailem bile gelmedi. Avukat bile göndermedi. Sahipsiz kaldım.
AKİT: Koğuşunuzda kim vardı?
EÖ: İlk koğuşumda Muzaffer Tekin ve Mahmut Öztürk vardı. Ondan sonra Mehmet Zekeriya Öztürk ve Mehmet Fikri Karadağ vardı. Daha sonra Mehmet Zekeriya Öztürk başka koğuşa geçti.
BU İFADELER SADECE İDDİA OLARAK MI KALACAK?
Ergenekon sanığı Erol Ölmez´le gerçekleştirdiğimiz röportaj, kamuoyunda geniş yankı buldu. Haber siteleri ve gazetelerin internet siteleri, röportajı manşetlerine taşıdı. Kamuoyu, Erol Ölmez´in açıklamalarının iddia olarak kalmamasını ve araştırılmasını istiyor...Ölmez´in ifade ettiği; Patrikhanenin İsmailağa Cemaatini ortadan kaldırmak için Ergenekon´a başvurması, Düzce ile İstanbul Kumburgaz´daki askerî alanda verilen silahlı eğitim, Hrant Dink´i eğer uyarılmasa kendisinin öldüreceği, Amerikan Konsolosluğu´na bizzat kendisinin eğittiği kişilerin saldırdığı ve en önemlisi de Muhsin Yazıcıoğlu´nun bir türlü akıl sır erdirilemeyen helikopter kazası sonucu hayatını kaybetmesi mevzuları; kamuoyunca kuru bir iddia olarak kalmaması isteniyor. (Kenan Kıran / Yeni Akit)
(10 Şubat 2011), son güncel.: (11 Şubat 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: