Bu haberi girerken CHP´li Süheyl Batum ile AKP´li Burhan Kuzu´ya Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi´nde yumurtalı saldırıların gerçekleştiği haberi geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ı protesto gösterilerinde polisin aşırı şiddet göstermesi ve dayak sonucu bir bayanın çocuğunu düşürdüğü iddiası birkaç gündür gündem iken üzerine gelen bu olay, kışkırtmaların sürdürülmek istendiğini gösteriyor. Çeşitli yerlerde birden ortaya çıkan ve peşpeşe meydana gelen olayların organize olduğu açık. Kısa süre önce Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç´a da yöneltilen yumurtalı saldırıda öğrencilerin üniversite yönetimi tarafından bilinçli olarak içeriye sokulduğu ortaya çıkmıştı. Öğrenciler üzerinden ortam kışkırtılmaya çalışılıyor. Polisin şiddeti elbette masum gösterilemez, sorumlular cezalandırılsın. Ancak kışkırtmaları ve kışkırtanları da görmek gerek. Öğrencilerin polise sopalarla saldırması, konuşmacılara yumurta fırlatmaları belli çevrelerce masum bir tepki olarak gösterilmeye çalışılıyor, sadece polisin müdahalesi eleştiriliyor. Son günlerde artan öğrenci protestoları aslında neyi amaçlıyor? Polisin protestocu gençlere müdahalesi doğru mu? İşte Cafesiyaset yazarı Serdar Sadık Şimşek´in yazısı.
Gençler üzerinden darbe kışkırtanlar.. O devirler geçti artık
Bu haberi girerken CHP´li Süheyl Batum ile AKP´li Burhan Kuzu´ya Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi´nde yumurtalı saldırıların gerçekleştiği haberi geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ı protesto gösterilerinde polisin aşırı şiddet göstermesi ve dayak sonucu bir bayanın çocuğunu düşürdüğü iddiası birkaç gündür gündem iken üzerine gelen bu olay, kışkırtmaların sürdürülmek istendiğini gösteriyor. Çeşitli yerlerde birden ortaya çıkan ve peşpeşe meydana gelen olayların organize olduğu açık. Kısa süre önce Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç´a da yöneltilen yumurtalı saldırıda öğrencilerin üniversite yönetimi tarafından bilinçli olarak içeriye sokulduğu ortaya çıkmıştı. Öğrenciler üzerinden ortam kışkırtılmaya çalışılıyor. Polisin şiddeti elbette masum gösterilemez, sorumlular cezalandırılsın. Ancak kışkırtmaları ve kışkırtanları da görmek gerek. Öğrencilerin polise sopalarla saldırması, konuşmacılara yumurta fırlatmaları belli çevrelerce masum bir tepki olarak gösterilmeye çalışılıyor, sadece polisin müdahalesi eleştiriliyor. Son günlerde artan öğrenci protestoları aslında neyi amaçlıyor? Polisin protestocu gençlere müdahalesi doğru mu? İşte Cafesiyaset yazarı Serdar Sadık Şimşek´in yazısı.
Kusura bakmayın ama son günlerde artan yumurtalı ve yumruklu saldırılar beni çok rahatsız ediyor. Her şeyin bir sınırı var, tepkilerde bu sınırın hayli aşıldığı meydanda... Bundan bir adım ötesi olağanüstü dönemlerin olduğu bireylerin ses çıkaramadığı bir ülke haline geçiş dönemi olabilir. Protestolarda aşırıya kaçanların niyetinin de, özellikle protestoların geldiği kesimi, sindirmek olduğu hemen anlaşılıyor. Bir İnsanı seversiniz alkışlarsınız, sevmezsiniz yuhalar veya protesto edersiniz; alkışlamak da yuhalamak ve protesto etmek de, kabul edilebilir elbette sınırlar içinde kaldığı müddetçe, bu herkesin demokratik hakkıdır. Zaten demokratik ülkelerde kimse kimseyi veya bir şeyi sevmeye zorlanamaz. Tepkisini yumrukla yada şiddetle dile getirmeye çalışan ve her an patlamaya hazır gençler; bu yüzden haklı tavırları bile olsa tepkilere yol açabiliyor. Genç arkadaşlarımızın anlaması gereken şu doğru bir iş eğer yanlış bir biçimde yapılırsa hiçbir kimseye faydası olamaz! Bizim ülke olarak düşünebilen ve sorgulayabilen gençlere ihtiyacımız var. Başkasına zarar veren ve saldıran gençlere değil.
Bu ülkede özgürlüklerin zorlama ile kaba kuvvet ile elde edilemeyeceğini artık birilerinin bu gençlere anlatması gerekiyor. Bütün bunları şunun için söylüyorum son günlerde yumurta atma modası giderek sıklaşıyor.Ülkenin Başbakanına ve eski Ana muhalefet liderine dahası çok önemli bürokratlarına yumurta atılıyor ve birileri buna demokratik hak diyebiliyor. Son olarak Anayasa mahkemesi başkanı Haşim Kılıç´a yumurta atıldı.Bu yumurtalı saldırının sonrasında ise görevliler duruma müdahale etmek zorunda kaldı. Bir başka yerde ise öğrenciler Başbakan´ı protesto etmek istedi ve yine sert bir şekilde engellendiler. Şimdi protesto en tabii haktır ama zarar vermemek ve hakaret etmemek kaydı ile..Bu ülkenin Başbakanına dahası devlet yetkililerine kimsenin hakaret etmeye ağza alınmayacak sözler sarf etmeye hakkı olamaz. Kendisini sevmeyebilirler yada desteklemeyebilirler ama saldırmayı da bir özgürlük olarak görmeye çalışmak açık ve net konuşuyorum ki bir suçtur ve elbette cezasız kalmamalıdır. Bu ülkede geçmişte üniversitelerde kalemlerini konuşturmak yerine satırlarını konuşturanları biz çok çok iyi biliyoruz!
70 li yıllarda sokaklara dökülen gençler üzerinden cuntacılara zemin hazırlayanlar artık bu amaçlarına ulaşamayacaklar. Bu ülkenin birbirini ötekileştiren birbirine saygısızlık yapan gençlere ihtiyacı yok.Bu ülkenin daha yavaş konuşan ve dinlemesini bilen kendisini aynı zamanda da dinletebilecek gençlere ihtiyacı var. Kim olursa olsun ne olursa olsun bu ülkenin bir yetkilisine saldırmak bir suçtur. Bazı gazeteci ve yazarlarımız bu saldırıları normal karşılayarak gösterilen tepkileri aşırı bulabiliyorlar..Öğrencilerin cezaevlerine atıldığı bir ülke demokratik olabilir mi? Öğrencilere biber gazı ile müdahale edilen bir ülke demokratik olabilir mi? Diye soruyorlar. Bu soruları soranlar kısa bir süre önce bu ülkenin bir üniversitesinde iki karşıt görüşlü grubun kavgası nedeni ile bir üniversite öğrencisi gencin öldürüldüğünden sanırım haberleri yok. Gençlik çok dayanmayan bir kumaştır temennim o ki tepkisini kaba kuvvet kullanarak dile getiren genç arkadaşlarımız rüştünü ispatladıkları anda bu davranışlarının aslında iyi bir davranış olmadığını anlayacaklardır. Unutulmamalıdır ki Ateş, nasıl odunu yer yutarsa, haset de iyilikleri yer yakar ve mahveder. ( Serdar Sadık Şimşek / Cafesiyaset)
Bahçeli: Öğrenci olaylarıyla ülke 68´li yıllara götürülmek isteniyor
09 Aralık 2010: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, öğrenci olaylarıyla Türkiye´nin 68´li yıllardaki gibi bir döneme götürülmeye çalışıldığı uyarısında bulundu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ajanslar, televizyon, gazete ile internet haber sitelerinin Ankara temsilcileriyle geleneksel kahvaltılı sohbet toplantı kapsamında Sheraton Otel´de bir araya geldi. Üniversitelerde tırmanıyor gibi görünen öğrenci olayları demokratik tepki mi başka bir organizasyon mu? şeklindeki bir soruya Bahçeli, bir yasa içinde eylem yapmalarının makul karşılanması gerektiğini ifade etti. Bahçeli, geçmişte acı tecrübelerin yaşandığını hatırlatarak, geçmişte öğrenci-polis çatışmalarının çok daha büyük gerilimlere neden olduğunu vurguladı. Olaylara geçmişteki birikim ışığında yaklaşmalarını isteyen Bahçeli, mümkün olduğunca emniyet güçlerinin daha az şiddetle karşılık vererek olaylara yaklaşımının daha faydalı olacağını söyledi.
Olaylar planlı
Önce İstanbul, sonra Meclis, ardından Siyasal Bilgiler Fakültesi´nde öğrenci olaylarının devam ettirildiğini anlatan Bahçeli, daha başlangıçta tepki ortaya konulduğuna göre bir takım gençliğin 68´deki olaylara benzer olaylar çıkarmaya çalıştığının anlaşıldığını kaydetti. Aileler, üniversiteler ve siyasi iktidara büyük görevler düştüğünü dile getiren Bahçeli, talepleri dışlamak yerine dikkate alınması gerektiğini kaydetti. Başbakan´ın bunlardan birkaç temsilci alarak görüşmesinin birçok şeyin önünü keseceğini anlatan Bahçeli, ülkücü gençliğin önümüzdeki günlerde de provokasyonlara katılmayacakları, gençlik olarak demokratik haklarını yürüyüş ve konferanslarla ifade edeceğine inandığını vurguladı. ( Cihan)
Gel de protestoların samimiyetine inan: Niçin hep siviller protesto ediliyor?
Ahmet Kekeç (Star): Başbakan, Dolmabahçe´de rektörlerle bir araya gelmiş... Bunu protesto etmek için Ankara´dan otobüslerle öğrenci yolluyorlar. Böyle bir toplantı ?protesto nedeni? midir? Bir Başbakan rektörlerle toplantı yapamaz mı? Esnaf odalarını ziyaret edemez mi? Sivil toplum örgütleriyle bir araya gelemez mi? Bürokratlarla aynı masaya oturamaz mı? Hadi diyelim ki öğrenciler demokratik haklarını kullandılar ve mahut toplantıyı protesto ettiler. Etsinler... Peki, niçin sadece ?sivil siyaset erbabı? söz konusu olunca ?protesto hakkı? akla geliyor? Eski YÖK Başkanı Genelkurmay karargâhından çıkmazdı. Kafasına göre kamusal alan tarifleri yapardı. ?Parlamento iktidarına karşı devlet iktidarını korumamız gerektiğini? söylerdi. Asayiş konularına girerdi. Ortada öğrenci filan göremezdik... Elan ?Ergenekon sanığı? bulunan bir general, arada sırada rektörleri toplayıp nutuk atar, ?akıllar fikirler? verirdi. Ortada öğrenci filan göremezdik... Rezalet uygulamalarıyla dillere destan Rektör, ?Amacımız eğitim değil, kamu düzenini sağlamaktır? şeklinde vecizeler yumurtlar, ?Üniversite olarak emir ve görüşlerinize hazırız Paşam? cümlesini ağzından düşürmezdi. Ortada öğrenci filan göremezdik... Tamam, polisi kınayalım, orantısız güç kullandığı için eleştirelim de, oturduğu yerden ?jop demokrasisi? diye atıp tutan bir Allah´ın Kılıçdaroğlucusu da çıksın, anasının karnından ?protesto hakkı?yla doğmuş öğrencilerin hafızasızlığına ve ?zamanlama sorununa? dikkat çeksin... ( Star)
Organize işlere tepkiler giderek artıyor
Öğrenciler Sarıkız Planını Hortlattı. Deşifre olan Sarıkız Darbe Planı´ öğrenci eylemleriyle amacına ulaşıyor... Üniversitelilerin İstanbul´da başlayan protestoları Ankara´ya sıçradı. 2003 yılında hazırlanan, daha sonra deşifre edilen ?darbe planı?nın arkasında ?cuntacı paşalar? vardı... Şimdi, onların çoğu ?Ergenekon?dan yargılanıyor... ?Cuntacılar? deşifre olunca, devreye ?Ergenekon avukatı CHP? ve ?kartel medyası? ile ?avukatlar? girdi... Zaten, ?Sarıkız?ın amacı da buydu... Önce basın ele geçirilecek, sonra öğrenciler sokağa dökülecek ve ?hükümet aleyhinde bir ortam hazırlanacak?tı!.. 2003 yılında hazırlanan, kod adı Sarıkız olan ve ?AKP iktidarını devirmeyi? amaçlayan ?darbe? planı, yeniden sahneye konuldu... Sarıkız´ın ?5 aşamalı planı?ndan biri de ?öğrencileri sokağa dökmek?ti... İstanbul´dan sonra dün de Ankara´da eylem yapan ?öğrenci? kisveli provokatörler, ?Sarıkız´ın piyonları? olduğu ihtimalini güçlendirdi.
Öğrenci değil, Sarıkız´ın çocukları
2003 yılında hazırlanan, daha sonra deşifre edilen ?darbe planı?nın arkasında ?cuntacı paşalar? vardı... Şimdi, onların çoğu ?Ergenekon?dan yargılanıyor... ?Cuntacılar? deşifre olunca, devreye ?Ergenekon avukatı CHP? ve ?kartel medyası? ile ?avukatlar? girdi... Zaten, ?Sarıkız?ın amacı da buydu... Önce basın ele geçirilecek, sonra öğrenciler sokağa dökülecek ve ?hükümet aleyhinde bir ortam hazırlanacak?tı!..
Kaos planlarına dikkat
?Maocu? bir ideolojiye sahip Genç-Sen adlı sendikanın İstanbul ve Ankara´da gerçekleştirdiği, ?CHP ve kartel medyası?nın da büyük destek verdiği eylemlerin, bir ?öğrenci eylemi? değil, ?1960 ve 1980 darbeleri öncesinde uygulanan kaos planının bir parçası? olduğu ifade ediliyor. Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu; ?CHP 12 Eylül arayışında? derken, uzmanlar ve öğretim üyeleri; ?Kaos planlarına dikkat? uyarısında bulundular.
´CHP, 12 Eylül arayışında´
Bu arada, Başbakan Tayyip Erdoğan´ın rektörlerle görüşmesini protesto eden öğrencilere yönelik polis müdahalesi, başta CHP olmak üzere laikçi kesim tarafından hükümete karşı kampanyaya dönüştürülmeye çalışılırken öğrenci protestolarının provoke edilmesinden endişe ediliyor. Memur Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, CHP´nin 12 Eylül öncesindeki gibi öğrenciler üzerinden toplumsal kutuplaşma çabası içinde olduğunu ifade ederek, ?Ancak vatandaşımızın sağduyusu polisten çok daha ilerdedir. Bu projeler ülkemizde bir daha tutmaz? dedi. Solcuların özgürlük anlayışında çifte standart içinde olduğunu kaydeden Gündoğdu, ?Polisin bu olayda aşırıya gittiği açık. Ancak bu eylemi yapan Genç Sen ve arkasındaki mihrakların özgürlük talepleri konusundaki çifte standartlı tutumu da en az polisin kullandığı aşırı şiddet kadar kabul edilemez. Polis copu kendilerine yönelince özgürlük diye bağıran bu kişiler, başörtülülerin, İmam Hatiplilerin özgürlüğü söz konusu olduğunda polise alkış tutmuşlardır. Katılırsınız katılmazsınız; devletten özgürlük talebinde bulunanları ötekileştirmeye kimsenin hakkı yoktur. Şimdi bu kişiler öncelikle kendi özeleştirilerini yapmalı. Medyada, dün polis turnike önünde başörtülülerin boğazını sıkarken ´Başörtülüler polisi tahrik ediyor´ diyenler şimdi polise düşman kesiliyorlar? diye konuştu.
´Kaos planlarına dikkat´
Başbakanlık İnsan Hakları eski Başkanı Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu, geçmişte darbecilerin üniversite öğrencilerini kullanarak kendilerine zemin hazırladığını ifade ederek, ?Hatırlanacağı üzere rahmetli Adnan Menderes hükümetine karşı yapılan darbe de bu şekilde başlamıştı. Yine deşifre olan Sarıkız darbe planında da, kaos ortamı oluşturmak için üniversite öğrencilerinin harekete geçirilmesinden söz edildiği ortaya çıkmıştı. Türkiye şu an dünyanın odağında bir ülke. Üniversite öğrencileri olası provokasyonlara karşı dikkatli olmalı. 1980 öncesinde sağ için vuruşanlar, sol için vuruşanlar cezaevinde bir araya geldi, kullanıldıklarını söylediler, itiraflarını kitaplarda yazdılar. Şiddet kendini ifade biçimi olamaz. İnsanların gönlüne barışçıl yollarla girilmeli? dedi.
´Karanlık komplolara yol açılmak isteniyor´
Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasin Aktay da, öğrenci olaylarının geçmişte darbe ve karanlık komplolar için bir araç olarak kullanıldığına dikkat çekerek, ?Öğrenci olayları siyaseti geliştiren değil, tahrip eden bir noktaya doğru götürülmek isteniyor. Bazı çevreler öğrencileri kullanarak karanlık komploların yolunu açmak istiyor. Polis de, masum öğrenciler de sinirlerine hakim olmalıdır. Özellikle polisin çok dikkatli olması gerekir. Zira istenen şey şiddet var görüntüsü oluşturmak. Bu oyuna gelinmemeli? diye konuştu.
Provokasyona dikkat
Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramazan Çağlayan, üniversite öğrencilerinin 12 Eylül öncesinde de siyasi olaylara alet edildiğine dikkat çekerek, ?Son günlerde özellikle İstanbul ve Ankara´da meydana gelen bu olaylar tesadüf mü değil mi, buna bakılmalı. Önümüzdeki kritik seçimler öncesi daha da artabilir. Arkasında kimler var, katılanların hepsi öğrenci mi, kimler organize ediyor, Emniyet bir provokasyon olup olmadığı konusunu araştırmalı? şeklinde konuştu. ( Yeni Akit)
(08 Aralık 2010), son güncel.: (09 Aralık 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Flaş!!! Yargıtay´ın Haberal skandalına karşı yasa teklifi
Örgüte para lazım: Ergenekoncular 468 bin lira istiyor
Haberal ve onun yargı ile sağlıkta kollanması manşetlerimiz
Böyle olur yükseklerin alçak hukuku: Skandala yargıtay onayı
Haberal´ın dava açtığı iki hakim ´Şemdinli kararını´ hatırlattı
Balyoz hakimlerinden Yargıtay´a isyan: Baskı yapmayın
Ergenekon hakimlerinin Yargıtay tazminatlarıyla yıldırılma çabası
Yargıda kontrgerilla örgütlenmesi
Ergenekon davasını engelleme girişimleri