Ergenekon sanığı Mehmet Haberal´ın kendisini gözaltına alan savcılar aleyhinde açtığı davada tazminat talebi reddedildi. Gerekçeli kararda yargılama sürerken tazminat verilemeyeceği vurgulandı. Haberal´ın başvurusunda, iddianamedeki konuların gerçeği yansıtmadığı, isnatların suç içermediği, delillerin telefon dinlemelerinden ibaret olduğu, savcıların, sübjektif değerlendirmeler, zorlama yoluyla çıkartılan yorumlarla farazi ve gerçek dışı suç ve suçlu bulduğu, bilim adamı kimliği bulunan Haberal´ın kamuoyu nezdinde ağır hakarete uğrayıp küçük düşürüldüğü ileri sürülerek, 50 bin TL´nin davalı savcılardan tazmin edilmesi talep ediliyordu. Davalı savcıların cevap dilekçesinde ise, Haberal´ın halen ´terör örgütü kurmak ve yönetmek, yasama ve yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs´ suçlarından yargılandığı, sanık hakkındaki delillerin mahkeme dosyasında mevcut bulunduğu, bunlara ilişkin takdir ve değerlendirme hakkının Haberal´ı yargılamakta olan mahkemede olduğu, kamu adına görev yapan cumhuriyet savcılarına yönelik bu davanın hukuki dayanaktan mahrumiyeti gerekçesiyle reddedilmesi istenmişti.
Mahkeme: Yargılama sürerken savcılara ceza verilemez
Ergenekon sanığı Mehmet Haberal´ın kendisini gözaltına alan savcılar aleyhinde açtığı davada tazminat talebi reddedildi. Gerekçeli kararda yargılama sürerken tazminat verilemeyeceği vurgulandı. Haberal´ın başvurusunda, iddianamedeki konuların gerçeği yansıtmadığı, isnatların suç içermediği, delillerin telefon dinlemelerinden ibaret olduğu, savcıların, sübjektif değerlendirmeler, zorlama yoluyla çıkartılan yorumlarla farazi ve gerçek dışı suç ve suçlu bulduğu, bilim adamı kimliği bulunan Haberal´ın kamuoyu nezdinde ağır hakarete uğrayıp küçük düşürüldüğü ileri sürülerek, 50 bin TL´nin davalı savcılardan tazmin edilmesi talep ediliyordu. Davalı savcıların cevap dilekçesinde ise, Haberal´ın halen ´terör örgütü kurmak ve yönetmek, yasama ve yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs´ suçlarından yargılandığı, sanık hakkındaki delillerin mahkeme dosyasında mevcut bulunduğu, bunlara ilişkin takdir ve değerlendirme hakkının Haberal´ı yargılamakta olan mahkemede olduğu, kamu adına görev yapan cumhuriyet savcılarına yönelik bu davanın hukuki dayanaktan mahrumiyeti gerekçesiyle reddedilmesi istenmişti.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi´nin Mehmet Haberal´ı tahliye etmedikleri gerekçesiyle 9 hakimi tazminata mahkum ettiği karar hakkındaki son değerlendirme bugün yapılacak. Yargıtay Genel Kurulu, hakimlerin mahkum edildiği kararla ilgili son sözü söyleyecek. Bu görüşmenin öncesinde yine Haberal´ın Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara açtığı tazminat davasında verilen ilginç bir karar ortaya çıktı. Haberal´ın avukatları, Ağustos 2009´da Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi´nde savcılara, Şubat 2010´da Yargıtay´da 9 hakime manevi tazminat davası açtı. Haberal´ın avukatları Yargıtay´a sundukları dilekçenin bir benzerini Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi´ne de sundu. Dilekçede, 17 Nisan 2009´da tutuklanan Haberal hakkında 16 Temmuz 2009´da hazırlanan iddianamedeki konuların gerçeği yansıtmadığı iddia edildi.
Haberal´ın suçlamaları, savcıların savunması
İddianamede yer alan isnatların hiçbirinin suç içermediği, delillerin de telefon dinlemelerinden ibaret olduğu ileri sürüldü. Savcıların, sübjektif değerlendirmeler, zorlama yoluyla çıkartılan yorumlarla farazi ve gerçek dışı suç ve suçlu bulunduğu iddia edildi. Bu iddiaların haksız ve hukuka aykırı olup bilim adamı kimliği bulunan Haberal´ın kamuoyu nezdinde ağır hakarete uğrayıp küçük düşürüldüğü ileri sürülerek, 50 bin TL´nin davalı savcılardan tazmin edilmesi talep edildi. Davalı savcıların cevap dilekçesinde ise, Haberal´ın halen ´terör örgütü kurmak ve yönetmek, yasama ve yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs´ suçlarından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılandığı hatırlatıldı. Sanık hakkında bütün delillerin de mahkeme dosyasında mevcut bulunduğu, bunlara ilişkin takdir ve değerlendirme hakkının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde olduğu ifade edilen dilekçede, kamu adına görev yapan cumhuriyet savcılarına yönelik bu davanın hukuki dayanaktan mahrumiyeti gerekçesiyle reddedilmesi istendi.
Tazminata gerek yok
Mahkeme, savcı Ercan Şafak hakkında ayrıca açılan 50 bin TL talepli manevi tazminat davasını diğer savcıların dosyasıyla birleştirip tek bir karar verdi. Gerekçeli kararda, davacı Haberal hakkında hazırlanan iddianamenin oluşturduğu ve henüz mahkemede açık bir dava bulunduğu ve bunun devam ettiği hatırlatıldı. Ceza Muhakemesi Kanunu´nda tazminat istemine ilişkin düzenlemelerin de ceza davası devam ettiği için uygulanabilir olmadığı belirtilen kararda, bu nedenle CMK´ya göre karar verilemeyeceği kaydedildi. Davalı savcılar için Medeni Kanun´un 25´inci maddesi kapsamında kişilik haklarının korunması talebi açısından davanın değerlendirildiği ifade edildi. Kararın sonuç kısmında, Toplanan ve tartışılan tüm delillerden, kişisel kusura dayanıldığı, davalıların kamusal görevleri gereği bu aşamada kişisel kusurun tartışılamayacağı, bu nedenle manevi tazminat şartlarının oluşmadığı hukuki kanaatine ulaşılmıştır. denildi. Yargılama giderleri davacı Haberal üzerine bırakılırken, 657 TL harcın da davacıya iadesine karar verildi. 25 Şubat 2010´da verilen bu karara ilişkin temyiz yolunun da açık olduğu bildirildi. ( Zaman)
Yargıtay, üyelerine dokundurtmazken, kürsü hakimlerini şamar oğlanı yaptı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2000, 2003, 2007 ve 2010 yıllarında ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda ilginç kararlar verdi. Yargıtay başkan ve üyeleri aleyhine mali sorumluluk (tazminat) davası açılabilmesi için üyelerin Yüce Divan´da ceza davasında mahkum olması şartını getirdi. Bu koşul yerine getirilmeden Hukuk Genel Kurulu´nda tazminat davası açılamayacağını kaydetti. Ancak Yargıtay, kendilerinin de bir dönem görev yaptığı yerel mahkeme hakimlerini verdikleri kararlar nedeniyle tazminat cezasına çarptırmaya hazırlanıyor. Kasdi-kanunsuz kararlar veren Yargıtay üyesi olursa mali sorumluluktan neredeyse muaf olacak, hakimler ise verdikleri kararlardan dolayı tazminat baskısı altında karar verecek. Bu durum kanun önünde eşitlik ilkesine de aykırı.
Böyle olur yükseklerin alçak hukuku: Oybirliğiyle ret!
Hukuk Genel Kurulu, 9 hakimle ilgili karara yapılan itirazı bugün karara bağlayacak. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu´nun, daha önce verdiği kararlarda Yargıtay üyelerinden tazminat talep edilebilmesi için Yüce Divan şartını getirerek, adeta Yargıtay üyelerini ´görünmez bir dokunulmazlık´ kapsamına aldı. Hukuk Genel Kurulu, M.S.B. adlı kişinin 15. Hukuk Dairesi´nin iki üyesi ve tetkik hakimleri aleyhine açtığı davada verdi. Daire kararıyla zarara uğradığını belirten M.S.B., ilgili kanunun ´hakimlerin sorumluluğunu´ içeren 573 ve devam maddelerine göre kendisine tazminat ödenmesini talep etti. Genel Kurul, üyeleri aleyhine açılan tazminat davasını oybirliğiyle reddetti. Genel Kurul ret gerekçesinde şu görüşleri savundu: (...) Yargıtay üyeleri ceza davalarında sadece Yüce Divan´da yargılanabildiğine göre görevleri nedeniyle tazminat davasına konu olmaları için Yüce Divan´da ceza davasından mahkûm olmaları şartı gerekir. Genel Kurul, Yargıtay üyeleri aleyhindeki davayı reddederken, tetkik hakimleriyle ilgili dosyayı 15. Hukuk Dairesi´ne gönderdi.
İşlerine hangisi gelirse o: 80 yıl önceki içtihadı esas aldılar
Bu arada Yargıtay 4. Hukuk Dairesi´nin kararının tartışmalı noktaları gündeme gelmeye devam ediyor. Daire, tutukluluk kararı veren 9 hakimi, avukatların lehte olan delillerini esas alarak, ´Haberal´ın yaşam hakkını tehlikeye düşürdünüz, eşitlik ilkesine aykırı davrandınız, açık ve kesin olan kanun hükmüne aykırı davranarak ağır kusur oluşturdunuz´ iddialarıyla bin 500´er lira tazminata çarptırdı. Daire kararı verirken de 25.03.1931 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı´nı esas aldı. Söz konusu birleştirme kararında, eski Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu´nda hakimlerin sorumluluğu hakkında hiçbir hüküm mevcut olmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu´nun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtiliyor. 2005 yılında yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu´nun 141 ve devamı maddelerinde ise hakimlerin kararlarından dolayı kişilerin haksız olarak uğradıkları maddi ve manevi her türlü zararı devletten isteyebileceği ve devletin tazminat sorumluluğu bulunduğu hükmü getirilmişti. CMK´daki düzenlemeyle Yargıtay´ın 1931 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı´nın gerekçesinin de ortadan kalktığı belirtiliyor. Ancak Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 1964 tarihli Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu´nun 573. maddesindeki hakimlerin hukuki sorumluluğunu esas aldı. ( Zaman)
(05 Kasım 2010, 10:37)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon hakim ve savcılarının Yargıtay tazminatlarıyla yıldırılma çabası
Haberal ve onun yargı ile sağlıkta kollanması manşetlerimiz
Yargıda kontrgerilla örgütlenmesi
Ergenekon davasını engelleme girişimleri