Telefonlarının izinsiz dinlendiği gerekçesiyle kitabına cemaat bölümünü ekleyerek şok iddialarda bulunan ve iki aydır Türkiye gündemini işgal eden Hanefi Avcı, Milliyet yazarı Belma Akçura´ya şok bir itirafta bulundu. Makamında dinleme arşivi bulunan ve giderek büyüyen bir soruşturmaya konu olan Avcı, ´Binlerce telefon dinlemesine karar verdim. Bir iki istisna dışında mahkeme kararı aldığımızı hatırlamıyorum´ dedi.
Avcı: Mahkeme izni olmadan binlerce dinleme yaptırdım
Telefonlarının izinsiz dinlendiği gerekçesiyle kitabına cemaat bölümünü ekleyerek şok iddialarda bulunan ve iki aydır Türkiye gündemini işgal eden Hanefi Avcı, Milliyet yazarı Belma Akçura´ya şok bir itirafta bulundu. Makamında dinleme arşivi bulunan ve giderek büyüyen bir soruşturmaya konu olan Avcı, ´Binlerce telefon dinlemesine karar verdim. Bir iki istisna dışında mahkeme kararı aldığımızı hatırlamıyorum´ dedi.
Devrimci Karargah Terör Örgütü´ne yardım ve yataklık suçundan tutuklanan Emniyet Müdürü Hanefi Avcı´nın Eskişehir Emniyet Müdürlüğü´ndeki makamında ele geçirilen yasadışı dinlemelerle ilgili soruşturma sürüyor. Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu ve Show TV´nin eski patronu Erol Aksoy dün ´mağdur´ sıfatıyla savcılıkta ifade verdi. Avcı´nın da tutuklanmadan önce Belma Akçura´ya, binlerce yasadışı dinleme yaptığını itiraf ettiği ortaya çıktı.
Mahkeme kararını yasadışı saymıştı
Başkasının adına alınmış kendisinin kullandığı cep telefonlarının mahkeme kararıyla dinlenmesini yasa dışı dinleme olarak niteleyen ve çeşitli şikayet dilekçelerinde bulunan Hanefi Avcı´nın yasa dışı dinleme itirafları oldukça dikkat çekti. Avcı, geçtiğimiz Hafta Silivri Cezaevi´nden Fatih Adliyesi´ne gitmiş ve bazı polis şefleri hakkında ´yasadışı dinleme´ iddiasıyla suç durusunda bulunmuştu.
Dinleme için mahkemeden izin almadım
Belma Akçura´nın Teşkilat´ın Adamları isimli yeni kitabında, Hanefi Avcı´yla yapılmış bir röportaj yayınlandı. Röportajda Avcı, binlerce telefon dinlemesine karar verdiğini ama mahkeme kararı aldığını hatırlamadığını söyledi. İşte Avcı´nın o sözleri: 1988 yılında başlayıp 1995´te fiilen bıraktığım dinleme izleme işlemleri dolayısıyla da binlerce telefon dinlemesine karar verdim. Ama bir iki istisna dışında bu dinlemelere mahkeme kararı aldığımızı da hatırlamıyorum.
Evleri sebepsiz ve izinsiz bastım
Hanefi Avcı aynı şekilde, sayısını hatırlamadığı kadar çok ev ve işyeri araması yaptığını, bunlarda mahkeme kararı ya da savcı talimatı almadığını söyledi. İşte Avcı´nın o itirafı: Hiçbir sebep göstermeden yüzlerce evi arayabildiğimizi, insanları gözaltına alabildiğimizi, istediğimiz iddialarda bulunup işlem yaptığımızı hatırlıyorum. (...) ne kadar ev ve işyeri aradığımı, ne kadar insan gözaltına aldığımızı hatırlamıyorum, bütün ev aramalarımı gece yaptım, hiç mahkeme kararı veya savcı talimatı da aldığımı hatırlamıyorum.
Meslektaşlarımızın suçlarını kapattık
Uyuşturucu operasyonu kapsamında tutuklanan eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Aslan´a verdiği destek nedeniyle hedef seçildiğini iddia eden Avcı, aynı röportajda geçmişte suça karışan meslektaşlarını nasıl koruduğunu da şöyle anlattı: Kendi teşkilat mensuplarımızın suçlarını kapatmaya çalışıyorduk, ama vatandaşın her suçuna en ufak hoşgörüde bulunmuyorduk, vatandaşa kötü muamele eden, darp eden, işkence yapan, görevini kötüye kullanan, rüşvet yiyen meslektaşlarımızı yakalama konusunda ne kadar gayretli idik?
Avcı: Sahte pasaportları ben düzenledim
Hanefi Avcı´nın mahkemedeki ifadesinde evinde çıkan sahte pasaport ve kimlikleri kendisinin düzenlediğini kabul ettiği öğrenildi. Avcı´nın mahkeme ifadesinde, Üzerinde benim resmim olan ancak farklı isme ait nüfus cüzdanı ehliyet ve pasaportu, 1991 yılında yurtdışı görevi ile ilgili olarak ben düzenledim. Hatta bu pasaportla Suriye´ye iki defa girip çıktığıma dair üzerinde kayıt vardır ifadelerine de yer verdi.
Dinleyenleri dinleyin
Telefonlarının dinlenildiğini iddia eden Avcı, bunu öğrendiğinde İstanbul Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ve Başsavcıvekili Turan Çolakkadı ile görüştüğünü kendisine tuzak kurulmaya çalışıldığını söylediği belirtildi. Avcı, Başsavcı Engin, ilgili makamlara şikayette bulunabileceğimi, tuzağı ortaya çıkarma adına da dinleme talebinde bulunulamayacağını söyledi´ dedi.
Devrimci Karargah davası dışında Avcı´ya başka davalar da açılıyor
Enis Berberoğlu: Mesleki değerlerim ´şikayetçi ol´ dedi
Hanefi Avcı´nın ofisinden çıkan yasadışı dinleme arşivinde yer alan isimlerden Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu da dün savcı Kadir Altınışık´a mağdur sıfatıyla ifade verdi. Dinlenen konuşmalarının Susurluk skandalı nedeniyle haber kaynaklarıyla 1995-96 yıllarında yaptığı görüşmeler olduğunu ve görüştüğü kişiler arasında emniyet müdürlerinin de bulunduğunu söyledi. Dinlendiği için Hanefi Avcı´dan şikayetçi olduğunu belirten Berberoğlu şöyle konuştu:
Kayıtlar 13 yıl neden saklandı?
Hepimizin paylaştığı mesleki değerler şikayetçi olmamı gerektiriyor. Çünkü demokrasi, ifade özgürlüğü, insan hakları, kişilik hakları bunların tamamı çiğnenmiş durumda. Bu bir yasal soruşturma neticesinde yapılan dinleme mi bilmiyorum. Eğer öyleyse neden 12-13 senedir suç unsuruna rastlanmamışsa bunlar imha edilmemiş dinleyenler tarafından bunu da bilmiyorum. Yasa dışı dinlemeyse bu ne cüret diye düşünüyorum. Yani hem bu dinlemeyi yapacaksın hem 13 sene saklayacaksın. Ne amaçla saklayacaksın onu da bilmiyorum. Dolayısıyla şikayetçiyim.
Aksoy: Savcıyla benim aramda
Avcı´nın yasadışı dinleme arşivinde kayıtları bulunan ve ´mağdur´ sıfatıyla ifade veren ünlü isimlere ?Bu ses kayıtlarından dolayı şantaja uğradınız mı?? sorusu yöneltildiği öğrenildi. DKÖ´ye yardımdan tutuklanan Avcı´nın, ayrıca 24 kasetle 53 kişiyi yasadışı olarak dinlediği gerekçesiyle ´telekulak´ davası sanığı da olabileceği belirtildi. Avcı´nın arşivinde kayıtları bulunan işadamı Erol Aksoy da dün mağdur sıfatıyla ifade verdi. Aksoy, adliyeden ayrıldığı sırada basın mensuplarının şikayetçi olup olmadığı yönündeki soruları üzerine, ´Savcıyla benim aramda? dedi. Konuşmalarının hangi döneme ait olduğu sorulan Aksoy, ´Savcıyla benim aramda. Buradan çıkıp da sayfalarca konuşan, yazanlar var. Bana kalmaz bu iş´ dedi.
Avcu´dan Avcı´ya işkence davası
Hanefi Avcı´ya bir suç duyurusu da ?işkence? iddiasıyla yapıldı. Araştırmacı Şair Oktay Avcu, geçmişte yapılan işkence ve haksızlıklar sebebiyle Hanefi Avcı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği´ne suç duyurusunda bulundu. Avcu suç duyurusunda, Avcı´ya görevde bulunduğu yıllarda kimleri nasıl öldürdüğünün hesabının sorulmasını istedi. İnsanlara yapılan işkencelerin hesabının sorulmasını isteyen Avcu, Hanefi Avcı´nın çetelerle işbirliğinin hesabını vermesi gerektiğini belirtti. ( Star)
Avcı dinleme hastasıdır beni dinleyip tehdit etti
Devrimci Karargah terör örgütü soruşturması kapsamında tutuklanan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ile ilgili önemli bir iddia da DYP´li eski Bakan Salim Ensarioğlu´ndan geldi. Ensarioğlu, Avcı için, O bir dinleme hastasıdır. 1987´de DYP Diyarbakır il başkanı iken ´konuşma tutanakların 40 kg tutuyor, fazla konuşma´ diyerek beni tehdit etti. dedi. Bir iftira yüzünden 1986 yılında girdiği cezaevinde akla hayale gelmeyen işkenceler gördüğünü söylerken de dönemin İstihbarat Müdürü Hanefi Avcı´yı suçladı: Gözüm bağlı olduğu için işkencecileri göremedim ama Hanefi Avcı o dönemdeki bütün işkenceleri biliyordu. AP, DYP geleneğinin önemli isimlerinden olan Salim Ensarioğlu, yıllarca Diyarbakır milletvekili olarak görev yaptı. Refahyol hükümeti döneminde devlet bakanlığı görevini de üstlenen Ensarioğlu, Hüsamettin Cindoruk ve arkadaşlarına tepki göstererek geçtiğimiz haziran ayında genel başkan yardımcısı olduğu DP´den istifa etmişti. Ensarioğlu, Devrimci Karargah terör örgütü soruşturması kapsamında cezaevine konulan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ile ilgili Zaman´a önemli açıklamalar yaptı. Salim Ensarioğlu, ünlü gazeteci ve siyasetçilerin dinleme kayıtları ofisinde bulunan Hanefi Avcı ile yaşadığı çarpıcı olayları da ilk kez anlattı. Cezaevinden çıktıktan sonra DYP il başkanı olduğunu hatırlatan Ensarioğlu, telefonlarının Hanefi Avcı tarafından dinlendiğini ve Kürt sorununa yönelik konuşma yapmaması için tehdit edildiğini aktardı. Ensarioğlu, Sene 1987. Bir gün partideki çocuklar, ´Hanefi Avcı arıyor, il başkanınız konuşmasın bizde dosyası var´ diyorlar, dedi. Ben de kendisini aradım. Bana dedi ki, ´Senin konuşma tutanakların 40 kg´yı buluyor´. Ben de dedim ki, ´sen ancak savcılara servis yapabilirsin. Bir politikacıyı arayıp tehdit edemezsin. Hanefi Bey, Türkiye´de dinlemeyi en çok yapan insandır. Çünkü onda dinleme hastalığı var. Hanımını dahi dinlemiştir mutlaka. Çünkü o bir dinleme hastası. şeklinde konuştu. Salim Ensarioğlu, Susurluk kazasında hayatını kaybeden dönemin Diyarbakır Çevik Kuvvet Müdürü Hüseyin Kocadağ´ın da Avcı´nın dinleme kayıtlarına dayanarak kendisinin ifadesini aldığını söyledi.
Bütün işkencelerden haberdardı
Hanefi Avcı, 1984-1992 yılları arasında Diyarbakır´da istihbarat şube müdürü olarak görev yapmıştı. Diyarbakır´ın tanınmış ailelerinden olan Salim Ensarioğlu, 1986 yılında bir iftiraya kurban gitti. Subay cinayeti zanlısı olarak ifadesi alınan Ensarioğlu, 36 gün boyunca hücrede tutuldu. Bu süre içerisinde akla gelen gelmeyen işkencelere maruz kalan Salim Ensarioğlu, yargılama dahi yapılmadan 7 ay da cezaevinde kaldı. Daha sonra suçsuz olduğu ortaya çıktı. Ensarioğlu, o günleri şöyle anlatıyor: Eni 40 cm, boyu 70 cm hücrede 36 gün kaldım. Her türlü işkenceyi yaptılar. Aç, susuz bırakıldım, Filistin askısını, elektriği gördüm. Cezaevine geçtiğimde 23 kilo vermiştim. Gözlerim bağlı olduğu için işkence yapanlar arasında Hanefi Avcı var mıydı bilmiyorum. Fakat Hanefi Avcı´nın o tarihlerde Diyarbakır´da yapılan bütün işkencelerin içinde olduğunu, hepsinden bilgisi olduğunu düşünüyorum. ( Zaman)
Dinlemeye feryat edenler şimdi suskun: Bu işin altından cemaat çıksaydı, vay Türkiye´nin haline, vay iktidarın haline..
Avcı´nın telekulak itirafı
Şamil Tayyar (Star): Hanefi Avcı´nın Eskişehir Emniyet Müdürlüğü´ndeki ofisinde ele geçirildiği iddia edilen ses kayıtlarında Ahmet Özal, Mehmet Eymür, Çevik Bir, Tansu Çiller, Mehmet Ali Birand gibi 53 kişinin ismi geçiyor. 1988-1995 tarihleri arasında kaydedildiği sanılan ses kayıtlarındaki bu yelpaze genişliği ilginçtir. Maşallah her cenahtan isme rastlıyoruz. Bu şahısları Hanefi Avcı mı dinledi, dinlediyse niye dinledi, maksadı neydi, kimseye şantaj yaptı mı, soruşturmanın sonunda umarım cevap bulur. Cevap bulunması gereken bir başka soru, Türkiye´nin korku imparatorluğuna döndüğünü söyleyip düne kadar dinlemelere feryat edenlerin bu kayıtlar karşısındaki şaşkınlığı ve suskunluğunun nedenidir. Bir kez daha samimiyet testinde sınıfta kaldılar. Bu işin altından cemaat çıksaydı, vay Türkiye´nin haline, vay iktidarın haline. Yer yerinden oynardı. Çok uzağa gitmeye gerek yok, ?Benim işim iddiayı ortaya koymaktır, belgeleri savcılar bulur? saçmalığına sarmalanmış Avcı´nın kitabı üzerinde koparılan fırtına hala yakıp yıkıyor. Kitap yüzünden operasyon yapılmadığını, aksine operasyonu önlemek için bu kitabın yazıldığını, Avcı´nın kitabındaki belgeler üzerinden ispatlamıştık. Sonunda Avcı´nın kalemşörleri bile pes etmek zorunda kaldı.
1995 yılında bıraktım diyor ama 2008´de Sedefçi´yi dinledi
Avcı´nın ifadeleri üzerinden şimdi dinleme skandalına sorti yapmak istiyorum. Belma Akçura´nın ?Teşkilatın Adamları? kitabının 87. sayfasında Avcı aynen şöyle diyor: ?1988 yılında başlayıp 1995 yılında fiilen bıraktığım dinleme izleme işlemleri dolayısıyla binlerce telefon dinlemesine karar verdim. Ama bir iki istisna dışında bu dinlemeler için mahkeme kararı aldığımızı sanmıyorum.? Hemen hatırlatalım. Milliyet yazarı Belma Akçura, Avcı´nın henüz yayınlanmadan kitap taslağını gönderecek kadar güvendiği biridir. Bu cümleyi açalım ve tekrar edelim ki, Avcı yandaşlarının gözüne kulağına sokalım. Avcı 8 yıl boyunca dinleme ve takip yapmış, bir iki istisna dışında hiçbiri için mahkeme kararı almamış. Kim söylüyor? Hukuk dışı dinlendiğini iddia eden Hanefi Avcı... Üstelik İstihbarat Daire Başkan Yardımcılığı, KOM Başkanlığı, Edirne ve Eskişehir Emniyet Müdürlüğü dönemleri hariç... İstihbarat Daire Başkan Yardımcısıyken MİT´in, KOM başkanıyken Emine Erdoğan´ın, Edirne Emniyet Müdürüyken CHP´li Belediye Başkanı´nın dinlendiği ortaya çıkmıştı.
Avcı MİT´i de dinlemişti
Avcı´nın telefon sürprizi.. Kafanız fazla karışmasın. Bu vesileyle ibretlik bir iki örneği nakletmek isterim. Mehmet Eymür´ün 2 Nisan 1997 günü Hanefi Avcı hakkında açtığı 500 milyon liralık tazminat davasının görüldüğü Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi´nde yargıç, Avcı´dan elindeki delilleri sunmasını istedi. Avcı, mahkemeye 6 telefon numarası vererek, bunlar arasında bazı dönemlerde yoğun telefon görüşmeleri yapıldığını, bu görüşmelere ait telefon kayıtlarının Türk Telekom İdaresi´nden ya da Turkcell şirketinden istenerek incelenmesi halinde Eymür ve yandaşlarının mafyayla ilişkisinin görüleceğini, ayrıca mahkemeye bazı bantlar sunacağını söyledi. Ancak verdiği telefon numaralarından üçü MİT adına kayıtlı resmi telefonlar, diğer üçü yine MİT´e ait ancak operasyonlarda kullanıldığı için gizlilik gerekçesiyle başka şahıslar üzerine kayıtlıydı. Ayrıca Avcı ?elimde bant var? diyordu. Bunun üzerine dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, 2 Eylül 1997 günü MİT´e ait telefonları dinlediği gerekçesiyle Avcı hakkında suç duyurusunda bulundu: ?Davalının hangi tarihlerde kimin, hangi numaralı telefonla ve hangi kişiyle görüştüğünü bildiğini ileri sürmesi ve bunu resmi kayıtlarla doğrulatmak istemesi, kendisinin bu görüşmeleri dinlediğini ve bir kısmını mahkemeye sunacağını belirtmesi, banda kaydettiğini göstermektedir.? Gerçekten, Avcı o telefon hatlarını ve o hatlar üzerinden kimlerin neleri görüştüğünü nerden biliyordu? Eline o dinleme bantları nasıl geçmişti? MİT Müsteşarı Köksal ve Eymür´ün Avcı hakkındaki şikayet dilekçelerinin tam metni, son kitabım Çelik Çekirdek´te yer alıyor. İlgilisi oradan tüm iddialara bakabilir. O nedenle, bu ülkede ?dinleme? hesabı görülecekse sorguya çekilecek ilk sıradaki isimlerden birinin Hanefi Avcı olduğu konusunda zerre kadar şüphem yok. Soruşturmada sonuna kadar gidilmeli, ?bana şantaj yapılmadı? kolaycılığına kaçılmamalı ve gerçek ortaya çıkarılmalıdır. Aksi halde, 53 kişilik listede yer alıp şikayetçi olmayanlar ve olayı ört bas etmek isteyenler, bir daha ?dinleme? iddiasını ağızlarına alamazlar, haber dahi yapamazlar. Hukuksuzluk, şahsa veya gruba göre yoruma tabi tutulmaz. ( Star)
Silivri´den mektup var: Hanefi Avcı iddiaları yalanladı
03 Kasım 2010: Nazlı Ilıcak (Sabah): Hanefi Avcı´ya 29 Ekim 2010 tarihli yazımda bazı sorular sormuştum. Silivri Cezaevi´nden o sorulara cevaplar gönderdi. Bugün, bir kısmını yayınlıyorum.
1) 1988-1995 yıllarında hukuk dışı dinleme yaptığım... (Teşkilâtın Adamları-Belma Akçura) Cevap: Gerek Haliç´te Yaşayan Simonlar isimli kitabımda, gerekse Belma Akçura röportajımda, Hukuk dışı dinleme yaptım demedim. Bu yıllarda binlerce telefon dinlemesine karar verdim. Bir iki istisna dışında mahkeme kararı aldığımızı hatırlamıyorum diye yazdım. Telefon dinlemeleri ile ilgili Türkiye´de ilk yasal düzenleme 1999-2000´li yıllarda çıkarılan 4422 Sayılı yasayla olmuştur. Daha önce bu konuda yasal bir hüküm yoktur. Hangi suçlarda dinleme olacağı, ne kadar süreyle yapılacağı, nasıl kullanılacağı ile ilgili mevzuat olmadığından zabıta amirlerinin kararlarıyla dinleme işlemi yapılıyordu. Yalnız ben değil, o günlerde Ankara, İzmir, Samsun, Diyarbakır vs. gibi illerde de aynı kurallar geçerliydi. Aynı şekilde, ev ve işyeri aramaları konusunda da geçmiş yıllarda yeterli mevzuat olmadığından, zabıta muvaffakatlı arama, acil durum diyerek hâkim kararı alınmadan yapılıyordu. Tüm Türkiye´de uygulama buydu. Ben bu konuları, hukuksuzluk yapılmasın, her konuda hukuki mevzuat olsun tezi için yazdım. Benim görevli olduğum dönemde, şimdiki gibi basına bilgi sızdırılmamıştır; hiçbir şey görev harici kullanılmamıştır. Telefon dinlemeleri gazetelerde yayınlanmamıştır.
2) Mülkiye Başmüfettişi Nuri Yaman´la konuştuklarım. Cevap: Edirne ilini denetlemek için gelen Mülkiye müfettişleri grup sorumlusu olan Nuri Yaman´la bir veya iki defa polis evinde konuştuk. Nuri Yaman´la konuştuğumuz konu, Yeşil´in Güneydoğu´daki infazları, Cem Ersever´in öldürülmesi idi. Nuri Bey´le dinleme, kaset vs. konuşmadım. Ayrıca Nuri Bey´in o tarihlerde siyasi çizgisini, daha önce aday olduğunu vs. biliyordum. Bu konuşmalara diğer müfettişler de (Ekrem ..., Hüseyin ...) şahittir.
3) Ofisimde bulunan malzemelerin kime ait olduğu konusu... Cevap: 31.08.2010´da ayrıldığım Eskişehir Emniyet Müdürlüğü makamında, bana ait şahsi hiçbir eşya kalmamıştır. Tüm özel eşyalarım, birkaç defa kontrol edilerek, memurlarım tarafından listesi çıkarılarak bana verilmiştir. Değersiz de olsa, devlete ait bir şeyi aldı denilmesin diye, tüm eşyaları, masam hariç memurlarım topladı. Bundan sonra, yeni gelecek müdür için makam temizlendi; temizlemeyi ve düzenlemeyi yapan görevlilerin ifadesine göre, o makamda, siyah çanta içerisinde kasetler, arama gününe kadar hiç olmamıştır. Makamda bulunduğu söylenen 24 adet kaset ve 19 adet CD, iftira amaçlı konulmuştur ve oraya ait değildir. Diğer bulunan eşyalardan iki adet HTC telefon, Notebook bilgisayar, MP3, tamamı resmidir; demirbaşa kayıtlıdır. Emniyet Müdürü makamınca kullanılmaktadır. Şahsıma ait hiçbir şey o aramada bulunmamıştır. Ayrıca, yürütülen soruşturma ile eski makamda arama arasında bağ kurulmasının hukuki gerekliliği yoktur. Çünkü, ancak bir delil bulma umudu mevcutsa, o yerde arama yapılır. Boşaltılmış bir makamda ne bulunacağı umudu vardı? Arama, şüpheli ifadeye çağrılmadan yapılır. Ben 24 Eylül´den itibaren ifadeye çağrıldım. Arama 28 Eylül´de yapıldı. Kaset ve CD´lerin 25-26 Eylül Cumartesi- Pazar oraya konulduğu kanaatindeyim. Aramada, 24 kaset siyah çanta içerisinde gardırobun üstünde bulundu deniliyor. Ama o eşyalar hâkim huzurunda açıldığında, sarı büyük zarf içerisinde 24 adet kaset yazıyor. Siyah çanta Eskişehir´de unutulmuş; bilahare Eskişehir savcısı tarafından gönderiliyor. Ne titiz delil toplama değil mi? Parmak izi araştırmasının ise, kaset ve CD´lerin çözümlerinin yapılıp, davacıların dinlenmesinden sonra, -aramadan tam bir ay sonra-, 28.10.2010´da yapılmaya kalkıldığını öğreniyoruz. Ayrıca, makamda arama yapmak için talimatla Ankara´dan özel görevli istenmesi, arama kararının yetkili mahkemeden değil, İstanbul mahkemesinden alınması ve soruşturmayla ilgisi olmayan, ancak bilirkişi incelemesiyle soruşturmayı aylarca uzatacak çok sayıda CD ve fotoğrafın delil olarak toplanması, ceza hukukumuzla bağdaşmayan davranışlardır.
Bantların içeriklerinden, telefon dinlemelerinin bir kısmının askeri birlikler ve askeri hastane santralinden yapıldığı anlaşılıyor. Bunların Emniyet´te bulunması imkânsız. Bu dinlemeleri, cemaatin, ordu içindeki mensupları vasıtasıyla yaptırdığı, emsali olaylardan bilinmektedir. Emsalleri cemaate ait internet siteleri ve basın organlarında yer almıştır. Kaset içerikleri, geçmiş dönemde, Emniyet, Silâhlı Kuvvetler ve diğer birimlerdeki cemaat mensuplarınca, cemaat arşivine taşınmıştır; bugün de, arşivden çıkarılarak -arama yapılacağını nasıl tahmin ettilerse- oraya konulduğu alenen gözükmektedir. Terk edilmiş, boşaltılmış makamda neden aramaya gerek duyulduğunun hukuki gerekçesi de anlaşılamamıştır. Bunun yanı sıra, Mehmet Ali Birand ve Fatih Altaylı gibi kamuoyunca tanınan kişiler haricinde, 15- 16 yıl önceye ait sesler nasıl tesbit edilmiş ve davetiye çıkarılmıştır? Bu durum, kasetin gerçek sahipleri ile kimlikleri tesbit edenler arasında organik bir bağ olduğunu göstermektedir. Yazdığım Haliç´te Yaşayan Simonlar kitabında Şimdiden sonra hayatı bana zindan etmeye çalışacaklar.... Cehennemi bu dünyada yaşatmaya çalışacaklar... diye yazdıktan sonra, yapılabilecek şikâyet vs. karşı tüm tedbirleri almama rağmen, 24 adet kaset ve 19 adet CD´yi açıkta bırakıp, Gelin hakkımda işlem yapın der gibi beklemem düşünülemez. Ayrıca 100 adet kasetin 1-2 cm´lik bir USB bellekte dijitalize edilerek saklanabildiği bir zamanda, 15 yıldır bir çanta kasetle il il gezmem herhalde makûl değildir.
YARIN: Adalet Bakanlığı´na yaptığım şikâyet. Fethullahçı listesinde ismim olması. Ve Ali Uygur´a yapılan işkence ( Sabah)
(13 Ekim 2010), son güncel.: (03 Kasım 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Hanefi Avcı Tekirdağ valisini yasadışı dinlemiş
Duyum değil, işte belgesi: Avcı MİT´i bile dinlemiş
Hanefi Avcı´nın iddiaları manşetlerimiz
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Avcı´nın amacı soruşturmayı engellemek