Devrimci Karargah soruşturması kapsamında tutuklanan Hanefi Avcı´dan ele geçirilen ses kayıtlarıyla ilgili olarak Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, mağdur sıfatıyla ifade verdi ve Avcı´dan şikayetçi oldu. Hanefi Avcı´yı hayatında hiç görmediğini, telefon görüşmesi yapmadığını ve bir yerde karşılaşmadığını belirten Özkök, ´Herkes beni 28 Şubatçı biliyor. Meğer ben de 28 Şubat´ın mağduruymuşum. Çünkü yapılan dinlemeler 28 Şubat dönemine ait dinlemeler´ dedi.
Ertuğrul Özkök de Avcı´dan şikayetçi oldu
Devrimci Karargah soruşturması kapsamında tutuklanan Hanefi Avcı´dan ele geçirilen ses kayıtlarıyla ilgili olarak Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, mağdur sıfatıyla ifade verdi ve Avcı´dan şikayetçi oldu. Hanefi Avcı´yı hayatında hiç görmediğini, telefon görüşmesi yapmadığını ve bir yerde karşılaşmadığını belirten Özkök, ´Herkes beni 28 Şubatçı biliyor. Meğer ben de 28 Şubat´ın mağduruymuşum. Çünkü yapılan dinlemeler 28 şubat dönemine ait dinlemeler´ dedi.
Devrimci Karargah soruşturması kapsamında tutuklanan ve Ergenekon sanıklarının da bulunduğu Silivri Cezaevi´nde tutuklu bulunan Hanefi Avcı´nın Eskişehir´deki ofisinde ele geçirilen ses kayıtlarıyla ilgili olarak Ertuğrul Özkök de ifade vermek üzere bugün Beşiktaş´ta bulunan İstanbul Adliyesi´ne geldi. Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık´ın yanında yaklaşık bir saat kalarak mağdur sıfatıyla ifade veren Ertuğrul Özkök, adliye çıkışında basın mensuplarının sorularını cevapladı. Kendisine 4 ya da 5 dinleme tapesi gösterildiğini ve tapeleri inceleyip dinlediğini belirten Özkök, Şikayetçi olup olmadığımı sordular. Bunları kimin kaydettiğini ve sakladığını bilmiyorum. Tüm hayatım boyunca illegal dinlemeler ile mücadele ettim. Dolayısıyla bunları kim yaptığıysa kim sakladıysa bulunmasını rica ediyorum. Çünkü illegal telefon dinlemelerinin hangi koşulda olursa olsun insan haklarına karşı yapılmış saldırılardan bir tanesi olduğuna inanıyorum. Çünkü telefon insanın özel hayatı, bir anlamda psikiyatrı. Yani o telefonlarda insan bazen içini döküyor. Bazen annesi-babası ile ilgili konuşabiliyor. Dolayısıyla bunun sadece beni ilgilendirdiğini düşünmüyorum. Zaten gördüğüm konuşmalarda suç unsuru da yok. Ama herkese şunu söylemek istiyorum. Ben telefon dinleme mağduruyum. Bundan 12 yıl önce telefonum dinlendi. Radyodan, oradan, buradan. DYP´den kamuya dinlettirildi ve şunu söyleyeyim Allah, en kızdığım insanlara, en öfkelendiğim insanlara dahi kendi sesini telefonda dinlemeyi nasip etmesin. diye konuştu.
Meğerse ben de 28 Şubat mağduruymuşum
Bir insanın telefonla yaptığı en sıradan, en normal konuşmanın bile, kendisi dinlediği zaman insana bir böğürtü gibi geldiğini belirten Özkök, Bu psikolojiyi ben herkese anlatmak istiyorum. çünkü ben bunun mağduruyum. Hürriyet´in genel yayın yönetmenliğini yaptığım için orada artık anladım ki devletin her kademesi beni dinlemiş. Yani MİT´i de, Genelkurmay´ı da, İstihbaratı da dinlemiş. Dinlesinler, legal dinleme varsa benim itirazım yok. Çünkü dinlemeler gerektiğinde toplumdaki en büyük terör örgütlerinin ortaya çıkarılmasında çok yararlı işler de yapıyor. Ben kanunsuz dinlemelerden, özel hayatla ilgili kayıtların tutulmasından şikayetçiyim. Yani yukarıda biraz baktım tapeleri falan görürken aklımdan şöyle bir şey geçti. Herkes beni 28 Şubatçı biliyor meğer ben de 28 Şubatın mağduruymuşum. çünkü yapılan dinlemeler 28 Şubat dönemine ait dinlemeler. Yani bir suç unsuru yok benim telefon dinlemelerim arasında. dedi.
Şikayetçi oldu
Ses kayıtlarıyla ilgili şikayetçi olup olmadığı sorulan Özkök, şikayetçi olduğunu söyledi. Ancak Özkök, kendisine gösterilen ses kayıtlarında kimlerle görüştüğünü söyleyemeyeceğini söyledi. Daha önce de ses kayıtlarının basına yansıdığı, ancak 14 sene öncesine ilişkin bu kayıtlarla ilgili farklı bir uygulama yapılmasını nasıl değerlendirdiği sorulan Özkök, bu sorunun muhatabının kendisi olmadığını söyledi. Özkök, Bunu yapanlara sormak lazım. Bakın 14 yıl önce yapılmış bir telefon konuşması, birileri tarafından kim bilmiyorum ama 14 yıl boyunca saklanıyor. Bir insan ruh hastası değilse, sapık değilse niçin saklar bunu. Bir şekilde kullanmak için saklar değil mi? Yani zamanı gelince kullanmak için. O yüzden bugün kendisini güçlü gören insanlara da seslenmek istiyorum. Bakın 14 yıl boyunca saklanıyor. Ben Hürriyet´in genel yayın yönetmenliğinden ayrıldığım zaman rahatım dedim, kravatımı attım. Ama bırakmıyormuş yakamızı. 14 yıl sonra sizin telefon konuşmalarınız önünüze geliyor. Suç unsuru yok ama dediğim gibi o telefon konuşmasını dinlemek isterseniz bir deneme yapın, kaydedin arkadaşınızın sesini. Oturun ondan sonra dinleyin bakın nasıl geliyor kulağınıza o ses. O yüzden bu hepimizin sorunu. bugün bu soruşturmayı yürüten savcıların da devletin başında bulunan insanların da, 14 yıl sonra onların başına da gelebilir. Çünkü herkes herkesi dinliyor anladığım kadarıyla bu devlette. Onu anladım ben. Herkes herkesi dinliyor ve bazen bizler yüzünden gereksiz insanlar da dinleniyor. Onların hayatları da kayıyor yani. Dolayısıyla yani ben önemli insan değilim, ben bundan yırttım diye kimse bakmasın. Çünkü sizin konuştuğunuz herkese gidiyor, içeride. şeklinde konuştu.
Herkes herkesi dinliyor, telefonda konuşamıyorum
Hanefi Avcı´yı hayatında hiç görmediğini, telefonda hiç konuşmadığını, bir yerde de karşılaşmadığını belirten Özkök, Avcı´nın kitabı çıktığı zaman bir arkadaşımı aradım. Bu şeyleri iyi bilen bir arkadaşımı. Nasıl bir insandır dedim Avcı, iyi midir? Kötü bir insan mıdır? Nasıldır? yani hakkaten Avcı´nın kim olduğunu bilmiyorum. dedi. Hürriyet gazetesinin santralinin dinlenip dinlenmediği sorulan Özkök, Kesinlikle. 1997-98 yılında bizimle ilgili o telefon kayıtlarının da aynı kaynaktan servis yapıldığını düşünüyorum. Zamanında Hürriyet´in kendi içinden dinlendiği diye bir şeyler söylendi ama biz ulaşamadık. Şimdi anlaşılıyor ki aynı kaynak o zaman da işine gelen kısımları almış ve dönemin siyasi iktidarına servis yapmış. dedi. Ancak Özkök, Hürriyet gazetesi dinlenmiş yani? şeklindeki soruya Ben bunu size söyleyecek durumda değilim. Savcıya da bunu söyledim. O yıl dinlendi, bu yıl dinlenmiyor diye bir şey yok. Yani Türkiye´nin çok ciddi bir sorunu. Artık yabancı arkadaşlarım dahi benimle konuşmaya cesaret edemiyor. Benim telefonlarım dinleniyor, yabancı arkadaşlarımla bir şarap meselesini dahi konuşamıyorum niye? İstemiyorlar insanlar yarın bugün onların da seslerinin orada burada çıkmasını, emin olun konuşamıyorum yani. Bu benim sorunum değil. Bu bütün toplumun ele alması gerekir. Bugün çok kritik görev yapan insanlar, anladım bugün herkes herkesi dinliyor. ifadesini kullandı. Aynı soruşturma kapsamında dün ifadesine başvurulan Enis Berberoğlu´nun adliye çıkışında dinlemelerde farklı yöntemler kullanıldığını söylediği hatırlatılan Özkök, Ben uzman değilim. Ancak bazı kayıtlarda sesimi dahi tanıyamadım. Senin sesin diyorlar ama ben tanıyamadım. Konuşmaların bir bölümünü hatırlamıyorum bile. İçinde bazı tanıdık şeyler var onları dinledim. İşle ilgili yaptığım konuşmalar var onları dahi hatırlamıyorum. O kadar uzun süre geçti ki samimi olarak hatırlamıyorum. Ama olabilir, bana ait olabilir. diye konuştu. ( Cihan)
Avcı kasetleri saklıyordu
BDP Muş Milletvekili ve eski Mülkiye Başmüfettişi Nuri Yaman: Avcı çok bilgi sahibiydi ve olayları dün gibi hatırlıyordu. Anlattığı olayların belgelerini ve ses kayıtlarını arşivlediğini bana söyledi. BDP Muş Milletvekili ve eski Mülkiye Başmüfettişi Nuri Yaman, Devrimci Karargâh soruşturması kapsamında tutuklanan Polis Müdürü Hanefi Avcı´nın dört yıl önce kendisine ses kayıtları ve belgeleri arşivlediğini itiraf ettiğini söyledi. Yaman, Avcı´yı dikkatli olması yönünde uyarmış. Devlette kişisel arşiv tutulmayacağı ve başının belaya girebileceği uyarısında bulunan Yaman´a, Avcı´nın verdiği cevap ise ilginç: ?Tüm belgeler güvenli bir yerde. Bir örneği de çok güvendiğim bir arkadaşta.? Nuri Yaman´ın, Hanefi Avcı´nın arşivinden haberdar olduğu bilgisine tesadüfen ulaştım. Hanefi Avcı´nın tutuklanması, ev ve ofisinde ses kayıtlarının bulunması haberinin gazetelerde yer alması üzerine Yaman, tanıdığı bir arkadaşını arayıp, Avcı´yı dört yıl önce uyardığını söylemiş. Yaman´ın görüştüğü kişi benim de yakından tanıdığım bir isim. Yaman´ın görüştüğü bu isim bana arşiv bilgisini verdi. Olayın doğru olup olmadığını öğrenmek için dün Nuri Yaman´ı aradım. Yaman, olayı doğruladığı gibi konuyla ilgili ayrıntılara da girdi. Yaman, Hanefi Avcı´nın kişisel arşiv tuttuğu bilgisinden dört yıl önce haberdar olmuş. Mülkiye Başmüfettişi olarak görev yaptığı 2006 yılında, inceleme yapmak üzere Edirne´ye gitmiş. Soruşturma ve inceleme kapsamında Edirne Polis Evi´nde üç buçuk ay kalmış. Avcı´nın arşivinden de bu dönemde haberdar olmuş. Arşiv bilgisini bizzat kendisine aktaran isim de Hanefi Avcı.
İki bekar baş başa konuştuk
Yaman, Edirne´de kaldığı dönemde, polis evinde sık sık Avcı´yla biraraya gelmiş. Avcı´nın eşi o sıralarda Edirne´de olmadığı için de ?iki bekar olarak saatlerce oturup? konuşmuşlar... Avcı´nın Diyarbakır´da görev yaptığı dönemde yaşadıkları, yaptıkları, JİTEM, Abdulkadir Aygan, Cem Ersever, İstanbul İstihbarat Şube´de ve KOM Başkanlığı döneminde yaşadıkları ayrıntılı bir şekilde bu görüşmelerde konuşulmuş. Yaman, merak ettiği tüm soruları, tek tek Avcı´ya sorup, cevaplarını öğrenmeye çalışmış. Arşiv bilgisi de bu görüşmelerden birinde Avcı tarafından itiraf edilmiş. ?Avcı çok bilgi sahibiydi. Olayları dün gibi hatırlıyordu. Anlattığı olayların belgelerinin ve bazı ses kayıtlarının kendisinde olduğunu ve bunları arşivlediğini bana söyledi? diyen Yaman, Avcı´yı konuyla ilgili uyarmış. Devlette kişisel arşivcilik olmayacağı uyarısında bulunan Yaman, 2003 yılında Bursa Emniyet Müdürlüğü´nde yapmış olduğu bir soruşturmayı da görüşmede gündeme getirmiş. ?Bursa´daki dinleme olayıyla ilgili soruşturmada ele geçirdiğimiz ses kayıtlarını Avcı´ya hatırlattım. Bursa Emniyet Müdürü, geçmişte benzer bir arşiv tuttuğu için soruşturma geçirmişti. Avcı´ya kişisel arşiv tutmasının kendisini zor durumda bırakacağını söyledim? diyen Yaman, Avcı´ya başka örnekler de aktarmış.
Kayıtları yedeklemiş
Yaman ?Emniyetçilerin arşive meraklı olduklarını, ancak bunların bir şekilde ortaya çıkacağını? söyleyip, Avcı´yı dikkatli olması yönünde tekrar uyarmış. Avcı´dan ?Anlattığım tüm konularla ilgili arşiv bende. Başıma bir şey gelmemesi için bu arşivleri tutuyorum. İleride de bunların kitabını yazacağım? cevabını almış. Yaman, Avcı´nın bu itirafı üzerine kendisini bir kez daha uyarma ihtiyacı hissetmiş: ?Avcı´yı tekrar dostça uyardım. Bu arşivin ortaya çıkması halinde kendi aleyhine kullanılabileceğini söyledim. ´Bu olay Bumerang gibi sana dönebilir, arşivini çok sağlıklı, güvenli yerde sakla, dikkatli ol´ dedim.? Yaman, bu uyarıları üzerine Avcı´nın kendisine şu cevabı verdiğini söyledi: ?Sayın müfettişim ben bunların örneğini bir tek yerde tutmuyorum. Çok sağlam, güvendiğim bir yerde tutuyorum. Bir örneği de çok güvendiğim bir arkadaşta.? ( Mehmet Baransu / Taraf)
Eski MİT görevlisi Ataç da ifade verdi
14 Ekim 2010: Eski MİT görevlisi Yavuz Ataç, ´Devrimci Karargah Örgütü´ soruşturması kapsamında ifade vermek üzere geldiği Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´nden ayrıldı. Ataç, yaklaşık 20 dakika kaldığı adliyeden ayrılışı sırasında basın mensuplarının yönelttiği soruları cevapsız bıraktı. ( Star)
(13 Ekim 2010), son güncel.: (14 Ekim 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Hanefi Avcı´nın yasadışı dinlemeleri manşetlerimiz
Hanefi Avcı Tekirdağ valisini yasadışı dinlemiş
Duyum değil, işte belgesi: Avcı MİT´i bile dinlemiş
Hanefi Avcı´nın iddiaları manşetlerimiz
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Avcı´nın amacı soruşturmayı engellemek