Heron ihaneti giderek büyüyor. İhanette rol alan iki subayın konuşmaları MİT tarafından o gün tespit edilerek Genelkurmay´a bildirildiği halde terfi alıp kritik görevlere geldikleri tespit edildi. ´Heronların düşürülmesini´ isteyen üsteğmenin şu an hava yüzbaşı olduğu, ´Tamam çaresine bakarız´ diyen yarbayın şu an hava albay olduğu ve iki subayın da şu an savaş pilotu olarak savaş uçakları uçurma görevinde oldukları öğrenildi. Skandal üstüne skandal olan bu durum, akıllara ister istemez ´Balyoz´ darbe planını getiriyor ve kamuoyu soruyor: Balyoz Planı´nda ´sıkıyönetim ilan ederek yönetime el koyabilmek için kendi jetimizi tahrik yaparak yunanlılara düşürtelim olmazsa adamımız olan bir pilota ateş açtırarak bir uçağımızı düşürtelim´ deniyordu. Bu çılgın planı uygulamada üsteğmen F.Ç. ve yarbay S.Ç. gibi pilotlar mı görev alacaktı?.. Eğer ´Bu çılgınlıktır, hiç öyle şey olur mu, Allah Allah diyen ordu hiç camiye bomba koyar mı, kendi uçağımızı düşürür mü?´ deniliyorsa Heron ihaneti ne oluyor?.. Her fırsatta ´boru parçası, kağıt parçası´ açıklamalarını yapan Genelkurmay niye hala sessiz? Konuşma tespit edildiği halde niçin bu subaylar böyle kritik görevlere terfi ettirildi?..
İhanetteki iki subay savaş pilotu üçüncüsü Çanakkale komutanı
Heron ihaneti giderek büyüyor. İhanette rol alan iki subayın konuşmaları MİT tarafından o gün tespit edilerek Genelkurmay´a bildirildiği halde terfi alıp kritik görevlere geldikleri tespit edildi. ´Heronların düşürülmesini´ isteyen üsteğmenin şu an hava yüzbaşı olduğu, ´Tamam çaresine bakarız´ diyen yarbayın şu an hava albay olduğu ve iki subayın da şu an savaş pilotu olarak savaş uçakları uçurma görevinde oldukları öğrenildi. Skandal üstüne skandal olan bu durum, akıllara ister istemez ´Balyoz´ darbe planını getiriyor ve kamuoyu soruyor: Balyoz Planı´nda ´sıkıyönetim ilan ederek yönetime el koyabilmek için kendi jetimizi tahrik yaparak yunanlılara düşürtelim olmazsa adamımız olan bir pilota ateş açtırarak bir uçağımızı düşürtelim´ deniyordu. Bu çılgın planı uygulamada üsteğmen F.Ç. ve yarbay S.Ç. gibi pilotlar mı görev alacaktı?.. Eğer ´Bu çılgınlıktır, hiç öyle şey olur mu, Allah Allah diyen ordu hiç camiye bomba koyar mı, kendi uçağımızı düşürür mü?´ deniliyorsa Heron ihaneti ne oluyor?.. Her fırsatta ´boru parçası, kağıt parçası´ açıklamalarını yapan Genelkurmay niye hala sessiz? Konuşma tespit edildiği halde niçin bu subaylar böyle kritik görevlere terfi ettirildi?..
O şok konuşmayı yapan üsteğmen şu an yüzbaşı ve savaş uçağı uçuruyor
MİT tarafından PKK´lı teröristler için bizim adamlar derken ve Çok zayiat veriyoruz. Ya koordinatlarını değiştirin ya da Heron´ları düşürün dediğini tespit ettiği Fırat Ç., sözkonusu dönemde Hava Pilot Üsteğmen rütbesindeydi. Dönemin Hava Kuvvetleri Savcısı çürük çetesi lideri Albay Ahmet Zeki Üçok tarafından ifadesi alınıp serbest bırakılan Fırat Ç., şuan Yüzbaşı rütbesinde ve İzmir Çiğli İkinci Ana Jet Üs Komutanlığı´nda pilot olarak görev yapıyor. Subay arkadaşları tarafından Genelkurmay´a PKK´lı diye şikayet edilen Yüzbaşı Ç., Ege sınırlarımızı koruyan en önemli birlikte, milyon dolarlık jetlerle uçuşlar yapıyor.
Tamam çaresine bakarız diyen Yarbay şu an albay ve o da savaş uçağı uçuruyor
İhanet görüşmesindeki Heronların düşürülmesi isteğine Tamam bir çaresine bakarız karşılığı veren ve sadece ´tanık´ olarak ifadesi alınan ikinci subay ise Selami Selçuk Çakmak idi. Hava Pilot Yarbay rütbesinde olan Selçuk Çakmak da skandal ortaya çıktıktan sonra terfi aldı. Şuan Albay rütbesinde olan Selçuk Çakmak, Eskişehir 1. Hava Kuvvet Komutanlığı´nda bombardıman pilotu olarak görev yapıyor. Ağır PKK´ya yönelik sınır ötesi hava harekatlarına da katılan Eskişehir´deki Komutanlık, Türkiye´nin en önemli ağır hava bombardıman birliği olarak gösteriliyor.
Çanakkale Boğazı´nın savunması kime emanet?
Fırat Ç.´nin Heronları durdurması için yardım istediği bir diğer isim ise MİT tarafından kısa sürede tespit edilmiş ve Tuğamiral Alaattin Sevim olduğu ortaya çıkarılmıştı. Alaattin Sevim, tespitin yapıldığı dönemde Heronlarla ilgili en kritik birim olan Genelkurmay´daki ODC´nin başındaki isimdi. ODC, ABD´li ve Türk subayların birlikte çalıştığı, Heron görüntülerinin analiz edildiği birim olarak biliniyor. Alaattin Sevim, skandalın ortaya çıkmasından sonra buradan alınarak Çanakkale´ye gönderildi. Alaattin Sevim şuanda Türkiye´nin en kritik konumlarından birisi olan Çanakkale Boğazı´nın komutanı. Rütbesi Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral oldu.
Telefondaki sesler kriminal bölümlerce teşhis edildi
İhanet skandalı dosyasının üzerini örttüğü iddia edilen Çürük Çetesi tutuklu sanığı Albay Ahmet Zeki Üçok´un avukatı Celal Ülgen, yaptığı yazılı açıklamada; telefon görüşmesinde ´Fırat´ şeklindeki seslenmeden dolayı bu isimdeki tüm Fırat isimli subayların ifadesine başvurulduğunu, Hava Kuvvetleri´nde görevli havacı pilot üsteğmen Fırat Ç. ile telefondaki ses kaydına yönelik Jandarma ve Emniyet kriminalin iki sesin benzer olduğu şeklinde rapor verdiğini açıkladı.
´O ses amiralin sesine benziyor´
Açıklamada, savcı Üçok´un görevdeyken bir Amiral´in telefonda komutan olarak konuşan kişi olduğu yönünde bir ihbar geldiği ve ses kaydıyla ilgili Jandarma Kriminal´de yapılan karşılaştırmalarda ´Benzer ses olabilir´ raporu verilmesi üzerine dosyalın Genelkurmay Savcılığı´na gönderildiği savunuldu.
MİT yakalayıp Başbuğ´a verdi
2007 yılında MİT´in takibine takılan ihanet konuşmasına ilişkin rapor anında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ´a iletildi. Sözkonusu personelin anında açığa alınması beklenirken, aksine ismi geçen personeller terfi aldı. Soruşturma ise 3 yıldır sürüncemede bekletiliyor. Skandal olayla ilgili yargı sürecinde, Karargah Evleri dosyasına bakan Albay Üçok görevlendirildi. Üçok, Heron dosyasını Karargah Evleri dosyasıyla birleştirmedi ve sadece Üsteğmen Ç.´nin şüpheli sıfatıyla ifadesini alıp serbest bıraktı. Yarbay Ç. ise tanık sıfatıyla dinlendi.
Dosya mahkeme mahkeme dolaştı durdu
Emniyet ve Jandarma Kriminal raporlarıyla skandaldaki sesi tespit edilen, Tuğamiral Alaattin Sevim ile ilgili ise Askeri Savcı Üçok hiçbir işlem yapmadı. Skandal dosyayı üç yıl bekleten Üçok, şuan ?çürük çetesi? yöneticisi olmaktan tutuklu. Üçok´un tutuklanması üzerine görevlendirilen yeni savcı Hakan Özbek, şüphelilerden birinin amiral olması nedeniyle dosyayı Genelkurmay Savcılığı´na gönderdi. Ancak herkesin kaçtığı dosyayı Genelkurmay Savcılığı kabul etmedi. Uyuşmazlığı Milli Savunma Bakanlığı Adalet Komisyonu karara bağladı. Soruşturmayı Genelkurmay Askeri Savcısı´nın yürütmesi kararlaştırıldı.
´Suç işleyen TSK´da barınamaz´ demişti
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, yaptığı açıklamalarda defalarca ?TSK içinde darbeciler barınamaz, barındırmam? dedi. Başbuğ, suça karışanların da TSK´dan temizleneceğini ifade etti. Ancak ?darbecilerin? dışında ?PKK´lılara adamımız? diyenlerin TSK içinde hala açığa alınmamış olması kafa karıştırdı. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül skandalı doğrularken, Genelkurmay konuyla ilgili günlerdir sessizliğini koruyor. ( Star)
TSK sessiz kalınca subayları korumak olayı örtbasla suçlanan savcıya kaldı
PKK´nın ağır kayıp verdiği bir çatışmada bir subay başka bir subayı telefonla aradı ve heronların geri çekilmesini istedi. Bu iddia, Bugün gazetesinde yer aldı. Genelkurmay içinde bu konuşmayı yapan iki rütbeli subay, PKK´yla ilişkili olmakla suçlandı. Habere göre bu konuşma MİT tarafından tespit edildi. Haber 15 Temmuz´da çıktı ancak Genelkurmay sessizliğini koruyor. Açıklama gelmeyince, bu olayı örtbas etmekle suçlanan eski askeri başsavcı Ahmet Zeki Üçok, cezaevinden avukatı aracılığıyla açıklama yaptı. Üçok, sahte çürük raporu soruşturmasında tutuklu isimlerden de biri. Eski askeri başsavcı MİT´in bu konuşmayı tespit ettikten sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı´na gönderdiği bilgisini veriyor. Üçok´un açıklamasına göre, suçlanan subayların ses kaydı, jandarma ve emniyet kriminalde incelendi. Şüpheli bir subay izlendi, sorgulandı. Evinde ve otomobilinde arama yapıldı, gözaltına da alında. Fakat hiçbir şüpheli durum tespit edilmedi. Bu şüpheli, Hava Kuvvetleri´nde görevli bir üsteğmendi. Eski başsavcının açıklamasına göre, bu üsteğmen görüşmenin yapıldığı saatte F-4 jet uçağı ile eğitim uçuşundaydı. Şüpheli üsteğmenin heronları çekmesi için aradığı öne sürülen de yarbay için de inceleme yapıldı. Ancak o yarbayın da haberde yer alan tarihte Napoli´de kurmay subay akademisinde görevli olduğu anlaşıldı. Genelkurmay iddiayla ilgili henüz bir açıklama yapmış değil. Ancak Hürriyet´e konuşan Genelkurmay kaynakları, bu iki subayla ilgili olarak 2007´de soruşturma açıldığını söyledi. Kaynaklar, Konu Genelkurmay askeri savcılığında soruşturma aşamasında dedi. Subayları suçsuz olduğunu söyleyen askeri savcı Zeki Üçok, yüz kızartıcı çete suçundan 1 numaralı sanık olarak yargılanıyor. Üçok, Ergenekon´un İşçi Partisi öncülüğünde TSK´ya sızma projesi olarak bilinen Karargah evleri soruşturmasını örtbas etmekle de suçlandı. Yine Üçok, yardımcısının Konya´da karıştığı adi bir olayda inanılmaz bir evrak sahtekarlığı yaparak başka birisinin resmini evraka yapıştırarak Konya savcılığına gönderdi ve yardımcısını koğuşturmadan kurtardı, ancak çok geçmeden bu olay ortaya çıktı. ( Cnnturk)
TSK´nın ölüm sessizliği
PKK´lı teröristlere kendi adamlarımız diyerek zayiat verdikleri gerekçesiyle Heronlar´ın düşürülmesini isteyen subayların ihanet görüşmesi kamuoyunu sarstı. Skandal olay köşe yazarları tarafından da konu edinildi. Bunlardan bazıları şöyle:
Ahmet Altan (16- Temmuz-Taraf): Bütün gün bir ses çıksın diye bekledik. Ne Başbakanlık bir açıklama yaptı, ne MİT, ne Genelkurmay. Hâlbuki Bugün gazetesinin haberi bütün ülkeyi sarsacak türde büyük bir askerî skandalı ortaya çıkarıyordu. Bir ordu ihanetle suçlanıyor ve ağzını açıp da bir açıklama yapmıyor. Ya da yapamıyor. Bir ordu bunu niye yapar? Niye hem meselenin demokrasi içinde çözülmesine engel olur, hem de düşman ilan ettiği bir gücün başarılarını destekler? Başbakanlık da, Genelkurmay Başkanlığı da açıklama yapmaktan kaçınamaz. Bu ülkenin çocuklarını biz hileli bir savaşta mı ölüme teslim ediyoruz? Ne oluyor? Parlamento da, hükümet de, siyasi partiler de, bu ülkenin Kürt ve Türk vatandaşları da bu olayları sorgulamalı.
Mehmet Kamış (17 Temmuz-Zaman): Bugün Gazetesi´nin haberi tek kelimeyle terörü suçüstü yakaladı. Güneydoğu´da neler olduğunu tam olarak bilemediğimiz sürece terörün siyaseti belirlemesinin önüne asla geçemeyiz. Terörün bitirilmesi, Türkiye´nin demokratikleşmesi için bütün bir Anayasa´yı değiştirmek kadar kritik ve önemli bir konu.
Can Ataklı (19 Temmuz-Vatan): Dursun Çiçek olayının şokunu atlatamadan bir başkası ile karşı karşıya kaldık. Genelkurmay, öyle bir tavır içinde ki, demokrasi ve hukuka gönülden bağlı olanların da ellerini kollarını bağlıyor. Bu açıdan bakınca; en aşağılık iddialara bile mantıklı, akılcı ve tatmin edici hiçbir açıklama getiremeyen, günü basit şovlarla geçiştirmeye çalışan TSK´nın tepe noktasına güvenim neredeyse hiç kalmadı. Kamuoyunun büyük bölümünde de bu hayal kırıklığı yaşanıyor. Bu ülkeye yazık değil mi?
Gülay Göktürk (19 Temmuz- Bugün): Duyuyor musun ey halkım; Bir subay bir subaya PKK´lıları gözlemek için uçan Heron´u düşürün, adamlarım çok zayiat veriyor demiş! Merak etmiyor musun: Kimmiş bu subayın adamlarım dediği? İki ihtimal var: Ya o konuşan subaylar subay kılığına girmiş PKK´lılardı ya da korudukları o birliktekiler PKK´lı kılığına sokulmuş askerlerdi. Her şey şu kahrolası savaşın bitmemesi, savaş rantlarının sürmesi, savaşın sunduğu iktidarın devam etmesi, barışın hiç gelmemesi için mi yapılıyor? Çocuklar bunun için mi kurban ediliyor?
Ekrem Dumanlı (19 Temmuz-Zaman): Bu suskunluk hayra alamet değil! Kafaları karıştıran, mideleri bulandıran bir manzara ile karşı karşıyayız. Mehmetçik teröre karşı büyük bir mücadele verirken aradan bazı çürükler tabii ki çıkar. Asıl tenkit konusu bu tip yanlışların TSK içinde hep örtbas edilmesi. Umarım yeni Genelkurmay başkanı bir feraset ve cesaret ortaya koyar ve TSK´yı yıpratan bu anlamsız uygulamayı sona erdirir. Çünkü bu süreçte TSK yıpranıyor...
Eser Karakaş (19 Temmuz Star): Bugün Gazetesi´nin bu çok önemli haberi sonrasında Genelkurmay´dan şu ana kadar çıt yok. Ancak, kendi tabirleriyle, sözde gazete, sözde gazeteci olarak nitelendirilebilecek bir kesim bu çok önemli olayı kaç gündür ısrarla görmezden geliyor.
Nazlı Ilıcak (19 Temmuz-Sabah): Dağlıca baskınının ne büyük tartışmalara yol açtığını hepimiz hatırlıyoruz. Bizler sorgulayınca Genelkurmay Başkanlığı sert açıklamalar yapmıştı. Şimdi bir soruya daha cevap vermek zorunda: Neden o konuşmanın hasıraltı edilmesine göz yumdu?
Nuh Gönültaş (17 Temmuz-Bugün): Gazetemiz Bugün PKK Ergenekon bağlantısına ilişkin şüpheleri ispat eden en kral haberi yaptı. İhaneti belgeledi! Şehit sayısının neden bu kadar fazla olduğunun gerekçesini ortaya koydu. İhaneti göstermiş, elmanın içindeki kurdu tespit etmiş, topu İlker Paşa´ya paslamıştır. Top artık Paşa´da... ( Bugün)
Askeri savcı tarih ve saati neden hatalı verdi?
22 Temmuz 2010: İhanet soruşturmasını savsaklamakla suçlanan Askeri Hakim Albay Zeki Üçok´un yaptığı yazılı açıklamanın detaylarına dün yer verdim. Üçok, yazılı açıklamada görüşme tarihi için 12 Ekim 2007 14:10 gibi bir zaman dilimi olabilir diyor. Sonra da bu saatte üsteğmenin eğitim uçuşunda, yarbayın da Napoli´de olduğunu tespit ettiğini ve işlem yapmaya gerek görmediğini kaydediyor. Oysa MİT, ihanet konuşmasının 10 Ekim 2007´de saat 22.45´te gerçekleştiğini tespit ediyor. Ankesörlü bir telefondan cep telefonuna doğru gerçekleşen konuşma 95 saniye sürüyor. Dahası, MİT cep telefonunu bizzat takibe alarak, irtibatlarıyla birlikte dosya içeriğinde Genelkurmay´a bildiriyor. Askeri savcı buna rağmen delil yok diye dosyayı sürüncemede bırakıyor. Askeri Savcı Üçok dosyayı savsakladı mı? Bunu Genelkurmay´ın yaptırdığı soruşturmalar ortaya koyacak. Ama Üçok´un, içeriden gönderdiği yazılı açıklamanın saptırma amaçlı olduğu ortada. İyi ama neden? ( Erhan Başyurt / Bugün)
(20 Temmuz 2010), son güncel.: (22 Temmuz 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Üsteğmen: PKK vuruluyor, düşürün Heronu
Heron ihanetiyle ilgili manşetlerimiz
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz
Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması