İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen ıslak imzalı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesiyle ilgili görülen davanın tutuklu sanığı Serdar Öztürk, savunması boyunca Başbakan ve Savcı Zekeriya Öz´ün de aralarında bulunduğu pek çok kişiye hakaret etti. Islak imzalı belge ilk defa fotokopi olarak Avukat Serdar Öztürk´ün bürosunda ele geçirilmişti. Diğer deyişle ıslak imza davasının başlangıç noktası Öztürk´ün bürosu oldu. Belgenin bürosunda ele geçtiğini inkar eden Öztürk, ısrarla polis tarafından yerleştirildiğini iddia ederek polisi komploculukla suçlamıştı. Ancak arama sırasından bürosunda bulunan Öztürk´ün üç avukatının belgenin bürodaki aramada ele geçirildiğine dair tutanaklara imza attıklarının ve aramanın saniye saniye videoya kaydedildiğinin ortaya çıkması üzerine bu iddiası sonuçsuz kalmıştı. Öztürk ayrıca ilk gözaltına alındığında da Cumhurbaşkanı Necdet Sezer tarafından kendisine verilmiş olan şeref madalyasını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´e iade etmek istemişti.
Islak İmza davası: Serdar Öztürk´ten hakaret dolu savunma
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde ıslak imzalı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesiyle ilgili görülen davanın tutuklu sanığı Serdar Öztürk, savunması boyunca Başbakan ve Savcı Zekeriya Öz´ün de aralarında bulunduğu pek çok kişiye hakaret etti. Islak imzalı belge ilk defa fotokopi olarak Avukat Serdar Öztürk´ün bürosunda ele geçirilmişti. Diğer deyişle ıslak imza davasının başlangıç noktası Öztürk´ün bürosu oldu. Belgenin bürosunda ele geçtiğini inkar eden Öztürk, ısrarla polis tarafından yerleştirildiğini iddia ederek polisi komploculukla suçlamıştı. Ancak arama sırasından bürosunda bulunan Öztürk´ün üç avukatının belgenin bürodaki aramada ele geçirildiğine dair tutanaklara imza attıklarının ve aramanın saniye saniye videoya kaydedildiğinin ortaya çıkması üzerine bu iddiası sonuçsuz kalmıştı. Öztürk ayrıca ilk gözaltına alındığında da Cumhurbaşkanı Necdet Sezer tarafından kendisine verilmiş olan şeref madalyasını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´e iade etmek istemişti.
Kurmay Albay Dursun Çiçek´in ıslak imzalı ´Kontrgerilla Belgesi´ davasının bugün görülen 6. duruşmasında sanıklardan Serdar Öztürk savunmasını yaptı. Islak imzalı belge ilk defa fotokopi olarak Avukat Serdar Öztürk´ün bürosunda ele geçirilmişti. Diğer deyişle ıslak imza davasının başlangıç noktası Öztürk´ün bürosu oldu.Serdar Öztürk, Islak İmzalı belgenin orjinalinin kendisinde olduğunu iddia eden biriyle avukatlarının iki kez görüştüğünü iddia etti. Öztürk, Haziran 2009´da belgenin aslının kendisinde olduğunu iddia eden kişiyle avukatlarım iki kez görüştü. Bu belgenin aslının olması mümkün değil. Adamın anlattıkların hepsi doğru biri yanlıştı. Belgeyi vereceğini söylemiş. Avukatlarımı uyardım. Bunun bir tuzak olduğunu söyledim. Belgenin renklendirilerek orijinal gibi bir aslının yapılması çok kolay. Adamın amacının hazırlanan bu belgeyle onları yakalatmak olduğunu belirterek iddiasını askeri savcıya anlatmasını söylemelerini istedim. Yani bu Kızıldereli taktiğini biz yemedik. dedi. Islak imzalı belgeyi kendilerine karalamayı başaramayan merkezin bu defa da haklarında asılsız ihbar mektuplarıyla harekete geçtiğini savunan Öztürk, ihbar mektuplarını hazırlayanlar arasında Savcı Zekeriya Öz´ün de olduğunu savundu.
Başbakan´a, Kur´an-ı Kerim ile hakaret
Kafes eylem planı çıktığında Bülent Arınç´ın, hedefinin Ak Parti olduğu şeklinde açıklamaları olduğunu belirten Öztürk, Bu dava konusu belge çıktığında da başbakanın ne demesi lazım? Evet böyle bir belge çıkmış, konu yargıya intikal etmiş ve sonucunu bekleyeceğiz demesi gerekir. Oysa ´Bakın Ak Parti´ye neler yapmaya çalışıyorlar?´ diye bağırıyor. Kur´an-ı Kerim´de ´Sesinizi yükseltmeyin, zira en çirkin ses eşeğin sesidir´ diyor. Bunu ben demiyorum. Ayrıca bu belgenin aslını bulacağız diyor. Nereden biliyorsun bu belgenin aslı olduğunu be adam? Kur´anda ´Allah´ın iradesi olmadan yarın şunu bunu yapacağım´ demeyin diyor. Başbakan müslüman olduğunu söylüyor. Elhamdülillah biz de müslümanız. Dine sövenden Atatürkçü olmaz, dini sömürenden de dindar olmaz. diye konuştu. Kendisinde çok sayıda mermi bulunduğunun ileri sürüldüğünü belirten Öztürk, Ben bu mermileri ne yapacağım? Çocuklarıma sapan yapıp da bu mermileri sapanla atın diye onlara mı vereceğim? sözleriyle kendisini savundu. Ofisinde ele geçirildiği ileri sürülen belgelerle ilgili olarak da Öztürk, Genelkurmaya ait olan bu belgelerin bana ait olmadığını söyledim. Üzerinde parmak izi yapılmasını talep ettim ama talebim dikkate bile alınmadı. ifadesini kullandı.
Savcı Öz için ´Adam değil´ yakıştırması
Soruşturmanın siyasi olduğuna inandığı için savcılık sorgusunda susma hakkını kullandığını belirten Öztürk, Zekeriya Öz´ü adam yerine koymadığım için ifade vermedim. Karşımda bir Cumhuriyet Savcısı olsa çatır çatır ifade verirdim. diye konuştu. Tutuklu sanık Öztürk, soruşturmayı çuvallattığı için hedef seçildiğini iddia etti.
Adli Tıp raporlarına sahte diyen Öztürk jandarma raporuna ise değinmedi
Eylem planı için sahte raporlar alındı iddiası
Sanık Öztürk, bürosunda ele geçirildiği ileri sürülen eylem planı ile ilgili olarak belgenin gerçek olup olmadığına ilişkin alınan raporların sahte olduğunu iddia etti. Adli Tıp Kurumu´ndan alınan ilk raporda kurum içinde 15 yıllık uzmanlar olmasına rağmen kendileri için rapor hazırlayabilecek başka bir kişinin belirlendiğini iddia eden Öztürk, ikinci raporda da yeni mezun olmuş 11 kişi tarafından sahte rapor hazırlattırıldığını ileri sürdü. Öztürk, eylem planı konulu belgenin Adli Tıp Kurumu´na gönderilerek üzerinde kendisine ait olduğu ileri sürülen imzanın hangi tarihte atıldığının tespit edilmesi yolunda da talepte bulunduklarını belirterek, Bu konuda Jandarma kriminalin yeterli teknolojiye sahip olduğunu biliyorum. Ancak belge üzerinde tahrifat yapılmaması için belge incelettirilmedi. Eğer incelense her şey ortaya çıkacaktı. dedi. Genelkurmay´da keçeli kalemle imza atma kültürünün bulunmadığını belirten Öztürk, bu kültürün emniyette bulunduğunu ileri sürdü.
İhbar mektubunu polisin yazdığını iddia etti
İkinci ihbar mektubunda bir tarihe rastlayamadıklarını belirten Öztürk, Ancak zarf üzerinde bir tarih vardır mutlaka. Lütfen o tarihi kaybetmeyin. dedi. Zarfın gönderildiği postaneden kendilerinin de deneme amacıyla bir zarf gönderdiklerini belirten Öztürk, 2.50 TL tuttu. Ancak ihbar mektubunun gönderildiği zarf üzerinde 1.10 TL yazılıydı. Sahtekarlıklarını yapanlar illa iz bırakıyor. iddialarını da dile getirdi. Soruşturmanın adam gibi yapılması halinde bir tane bile tutuklu bulunmayacağını savunan Öztürk, Teğmenler olmasa yaş ortalaması 50 olan bir örgüt. Geri kalanlar da zaten birbirleriyle kavgalı. Ortaya karışık. Sonuçta bu ihbar mektubu polis tarafından hazırlanarak savcılığa verilmiştir. iddiasında bulundu. Öztürk, belge ile alınan raporların bilimsellikten, akılcılıktan ve gerçeklikten uzak olduğunu savundu.
Herşeyin başı Amerika
Bugünkü savunmasına, Kendimle ilgili savunmaya halen geçemediğimi yazmışlar. diye başlayan tutuklu sanık Serdar Öztürk, Amerika´lılar, Irak merkezli bir devlet kurmak, İsrail´in silahlarını gizlemek ve bölgede petrol kaynaklarını ele geçirmek için bizim çocuklarımızı kullanarak örtülü bir operasyon yapıyor. diye konuştu. Serdar Öztürk, Amerika´nın Ortadoğu´yu vurmak için 11 Eylül´de kendi kendilerini vurduğunu ileri sürdü. Öztürk, 6 Eylül´de ikiz kulelerden bomba imha köpekleri çekilmiş. 11 Eylül´den hemen önce Ladin´in ailesi Amerika´dan ayrılmış. Bu operasyon ile Amerika, Afganistan´a ve oradaki petrol yataklarına kondu. dedi. Maraş katliamını da Amerika´nın yaptığını iddia eden Öztürk, Güneydoğu´da görev yaptığımız dönemde bir gün 6 tane scorsky helikopter gecenin bir vaktinde üzerimizden geçti. Bir bizde vardı bu helikopterlerden, bir de Amerikalılarda vardı. Bizdekinin gece görüş kabiliyeti yoktu. Cudi dağına doğru gitti ve 90 derece dönerek PKK´nın merkez üssü olarak kullandığı Ballıkaya bölgesine havada park alanı oluşturup paraşütlerle yardım ve mühimmat attılar. 1991´den beri PKK´nın kontrolü Amerika´nın elinde. Amerika´nın bütün pisliklerini onların üzerine yıkamazsınız. iddialarını dile getirdi. Öztürk, Bu operasyon ile TSK´nın Kuzey Irak ile uğraşması engelleniyor. iddialarını da dile getirdi. (Cihan)
Sadece ıslak imzalı belgeyi değil diğer 300 belgeyi de bürosuna polis koymuş
Zekeriya Öz´e çok kızgın
´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ davasının tutuklu sanığı avukat Serdar Öztürk, bürosunda bulunduğu iddia edilen dava konusu belge ile Genelkurmay Başkanlığına ait 300 adet gizli belgenin bürosuna polisler tarafından konulduğunu ileri sürdü. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasına devam eden Öztürk, ikinci ´Ergenekon´ davasının tutuksuz sanığı eski Genelkurmay Adli Müşaviri emekli Tümgeneral Erdal Şenel´in avukatı Abdullah Kaya´nın tutuklanmaktan ve cezaevine girmekten korktuğu için savcı Zekeriya Öz tarafından kullanıldığı savundu. Öztürk, müvekkili olan Levent Göktaş´ın, gayrinizami harp kursu hakkında bilgi vermesi için Öz tarafından ek ifadeye çağrıldığını söylediğini belirterek, şöyle devam etti: ´Göktaş ve Mustafa Koç´un avukatı da olan Kaya, Göktaş´a ek ifade vermesini söylemiş. Göktaş, ´Gayrinizami harp kursu hakkında bilgi verirsem savcı beni bırakacakmış´ dedi. ´Savcı, bu kurs hakkındaki bilgileri Genelkurmay Başkanlığına yazı yazarak da öğrenebilir´ dedim. Zekeriya Öz´ün tutuklama tehdidiyle avukat Kaya´yı kullandığını, bu oyuna gelmemesini söyledim. Kaya, Göktaş´ın ifadesinin alınması için savcıya dilekçe veriyor. Biz, Göktaş´ı ikna edemedik. Göktaş ifadeye geldi. Birkaç gün sonra gazetede çıkan haberlerden sonra Göktaş tarumar oldu. Zekeriya Öz, ´Osman´ımı (Birinci Ergenekon davası sanığı Osman Yıldırım) kullandığı gibi Abdullah Kaya´yı da kullanmış.´ Operasyonlarda ele geçirilen bazı askeri belgelerin, savcı Öz tarafından polise incelettirildiğini belirten Öztürk, bunları polisin inceleme yetkisi olmadığını dile getirdi. Öztürk, savcı Öz´ün askeri casusluk yaptığını ileri sürerek, bu suçu işleyen herkesin yargılanması gerektiğini söyledi. Levent Göktaş´ın ofisinde bulunduğu iddia edilen 51 No´lu DVD´yi de ofise yerleştiren kişinin de Terörle Mücadele Şubesinde çalışan bir polis olduğunu ileri süren Öztürk, bu kişinin resmini, görüştüğü Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun´a verdiğini, bu kişi ile konuşarak kimler tarafından kullanıldığını öğrenmeye çalıştığını kaydetti.
Belgeler bir gece önce ofise konulmuş
Ofisinde bulunan bütün CD, DVD ve flash bellekler ile çocuğunun oyun CD´leri ve türkü CD´lerini attığını ifade eden Öztürk, ofisinde bulunduğu iddia edilen ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ ve Genelkurmay Başkalığına ait 300 adet gizli belgenin ise oraya arama yapılmadan bir gece önce polisler tarafından konulduğunu öne sürdü. Emniyet görevlileri tarafından bürosunun aranması sırasında çekilen video kaydını da salondaki ekrandan izlettiren Öztürk, şunları kaydetti: ´Benim odamda yer alan mavi klasörün ilk 5 sayfasında, İrtica ile Mücadele Eylem Planı´na ilişkin belge var. Klasördeki diğer evraklar bana ait. Siyah dolapta Genelkurmay Başkanlığına ait 300 tane gizli belge tomar halinde bulunmuş. Bu dolabımdaki belgeler dosyaların içindedir. Ofiste arama yapan polislerin hiçbirinin elinde eldiven yok, sadece o dolabı arayan polisin elinde eldiven var. Belgeleri büroya koyan ekip ile aramayı yapan ekip denkleşmiş. Nerede ne olduğunu biliyorlar. Tomar halinde 300 tane gizli belge bırakılmış. Bunu bulan polis, görüntülerde de şapka takarak kendini gizlemeye çalışıyor. Bir ofise girebilmek çok kolay. Benim ofisimde gizli kamera yok.´ Öztürk, Adnan Oktar davasıyla ilgili kendisiyle görüşmeye gelen 2 kadının da Yargıtayda tanıdığı olup olmadığını sorduğunu ifade ederek, bu kadınların ofisinde gizli kamera olup olmadığını tespit etmeye çalıştıklarını ileri sürdü. Ofis araması sırasında kendisine ve müvekkillerine ait özel belgelerin polisler tarafından incelendiğini belirten Öztürk, ´Usulde böyle bir şey yok. Yakında, savcı Öz´ü de ´Usule uyulmadığı için bu adamlar beraat etti, sen de Ergenekoncusun´ diye suçlayacaklar´ diye konuştu.
Savcı Öz´ü ihbar mektubunu hazırlamakla suçladı
Kendisinin, ´Kişisel verileri kaydetmekten´ suçlandığını duyunca şaşırdığını anlatan Öztürk, ofisteki çekmecede fişleme yapıldığı iddiasına ilişkin bir belgeyi polisin incelediğinin görüntülerde yer aldığını, ancak polisin bu belgeyi almayarak tekrar yerine koyduğunu söyledi. Tutuklu sanık Serdar Öztürk, ´Polisin tuttuğu bu belge, insanların Alevi, Sünni diye fişlendiği belge. Polis bu belgeyi almıyor, ama ne koyduklarını bildikleri için beni kişisel veriler bulundurmakla suçlamışlar. Bu belge benim tutuklanmama neden olan suça konu belgelerin ofisime konulduğunun bir kanıtıdır. Benden elde edildiği iddia edilen belgeler arasında böyle bir fiş belgesi yok. Ben kimseyi fişlemedim. Benim ortaklarımın hepsi alevi. Böyle bir ayrımcılık yok. Hristiyan, Arap, alevi arkadaşlarım var´ dedi.
´Bunun aslı bende diyen adam yalan söyler´
Tutuklandıktan sonra ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesinin orijinalinin kendisinde olduğunu söyleyen bir kişinin avukatlarıyla görüşmek istediğini belirten Öztürk, şöyle devam etti: ´Bunun aslı bende diyen adam yalan söyler. Avukatıma, ´Gitmeyin, Şişli´de orijinal belge ile sizi yakalayacaklar, bu tuzak´ dedim. ´Samimiyse belgeyi askeri savcılığa versin´, dedim. Avukatlarımı ıslak imzalı belgenin orijinaliyle yakalayamayanlar, bu sefer ihbarcı aracılığıyla Zekeriya Öz´e göndermişler. Bu ihbar mektubunu hazırlayanların içinde Zekeriya Öz de var.´
Parmak izi incelemesi yapılmadı
Aynı zamanda üsteğmen rütbesindeyken malulen emekli olan Serdar Öztürk, Güneydoğu´da görev yaparken yaralandığını, çok kan kaybetmesi üzerine inceleme yapılmadan kendisine hepatit B´li kan verildiğini söyledi. Karaciğerinin bir kısmı ile safra kesesinin alındığını ifade eden Öztürk, gözaltında diş fırçalamak istediğini, macunun kimyasal madde denilerek içeriye alınmadığını, kendisinin de 2 gün yemek yemeden savcılığa çıkarıldığını anlattı. Kendisinde mermi bulunması iddialarına ilişkin de Öztürk, silahı olmadığını, dilekçe ile başvurmasına rağmen savcı Öz´ün parmak izi incelemesini yaptırmadığını kaydetti. Serdar Öztürk, ´Kim suçlu. Kim kaçar parmak izi incelemesinden. Ben mi suçluyum?´ dedi. Savcılıkta susma hakkını kullandığını ifade eden Öztürk, bu soruşturmanın, hak, hukuk ve dinle alakası olmadığını belirtti. Öztürk, ´Öz´ü adam yerine koymadığım, Cumhuriyet savcısı olarak görmediğim için ifade vermedim´ şeklinde konuştu.
Duruşma yarına ertelendi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada savunmasına devam eden tutuklu sanık avukat Serdar Öztürk, kendisinde bulunduğu iddia edilen mermilerde, mermi kutularında ve gizli belgelerde, yapılan inceleme sonucu parmak izine rastlanmadığını söyledi. Yine kendisinde bulunduğu iddia edilen ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesinde ise bu yönde inceleme yapılmadığını ifade eden Öztürk, ´Ya da inceleyip başka bir şey buldular. Korktular, onu temizlemeye çalışıyorlar´ dedi. Davanın ek klasörlerindeki kendisiyle ilgili olan her veriyi tek tek açıklayan Öztürk, Güneydoğu´da görev yaptığını hatırlatarak, terörle mücadeleyle ilgili belge ve bilgilerin klasörlerde yer almasını eleştirdi. Öztürk, hakkında 1996 yılında alınmış koruma kararı olduğunu belirterek, karakol komutanı olarak tehdit edildiklerini, diğer komutanın babasının Ceyhan´da öldürüldüğünü, kendisinin ise bir süre Mersin´e gitmediğini anlattı. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Serdar Öztürk´ün savunmasına ara vererek, duruşmayı yarın saat 09.00´a erteledi. ( Zaman, Sabah)
(08 Temmuz 2010), son güncel.: (09 Temmuz 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Avukat Serdar Öztürk´ün şovları
Serdar Öztürk´le ilgili tüm manşetlerimiz
Islak İmzalı ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
Islak imzanın gerçekliği tartışmalarını içeren manşetlerimiz
7´nci iddianamede (Islak İmza) arama yap
Tüm Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap