Balyoz darbe planı iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın da aralarında bulunduğu 14 kişinin tahliye gerekçeleri belli oldu. Tahliye kararını veren hakim Alp´in, geçmişte molotof kokteylleri ile yakalandığı ortaya çıkmış ve hakim olduktan sonra DHKP-C´lilere beraat talebiyle adı gündeme gelmişti. HSYK tarafından korsan kararname ile 2009 güz döneminde İstanbul 9. Ağır Ceza mahkemesine atanan hakim Yılmaz Alp, balyoz tahliyelerinin gerekçesini, tutuklama için somut deliller olmadığı ve sanıkların sosyal statüleri olarak açıkladı. Oysa daha önce Oktay Kuban tarafından aynı gerekçeyle tahliye edilen 21 sanık kısa süre sonra 12. Ağır Ceza mahkemesinin 3 kişilik heyeti tarafından oybirliği ile tekrar tutuklanmış ve gerekçe olarak da kamuoyunda ´hukuk manifestosu´ olarak nitelendirilen çok ağır bir açıklama yapılmıştı: ´Hakim yasa ile çerçevesi çizilmiş takdir hakkını sınırsız, sorumsuz ve keyfi kullanamaz. Şüpheliler lehine bir olgu ortaya çıkmadan, denetimden geçen ve kesinleşen kararı bir gün sonra başka bir nöbetçi hakimin kaldırması; yasanın özüne ve hukukun ruhuna uygun düşmez. Takdir hakkının kişilerin güç, nüfuz ve sosyal konumlarına göre kullanılması, Anayasa´nın eşitlik ilkesine aykırıdır.´
Kuban´ın klonu: Bazıları tutuksuzken bunlar niye tutuklu
Balyoz darbe planı iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın da aralarında bulunduğu 14 kişinin tahliye gerekçeleri belli oldu. Tahliye kararını veren hakim Alp´in, geçmişte molotof kokteylleri ile yakalandığı ortaya çıkmış ve hakim olduktan sonra DHKP-C´lilere beraat talebiyle adı gündeme gelmişti. HSYK tarafından korsan kararname ile 2009 güz döneminde İstanbul 9. Ağır Ceza mahkemesine atanan hakim Yılmaz Alp, balyoz tahliyelerinin gerekçesini, tutuklama için somut deliller olmadığı ve sanıkların sosyal statüleri olarak açıkladı. Oysa daha önce Oktay Kuban tarafından aynı gerekçeyle tahliye edilen 21 sanık kısa süre sonra 12. Ağır Ceza mahkemesinin 3 kişilik heyeti tarafından oybirliği ile tekrar tutuklanmış ve gerekçe olarak da kamuoyunda ´hukuk manifestosu´ olarak nitelendirilen çok ağır bir açıklama yapılmıştı: ´Hakim yasa ile çerçevesi çizilmiş takdir hakkını sınırsız, sorumsuz ve keyfi kullanamaz. Şüpheliler lehine bir olgu ortaya çıkmadan, denetimden geçen ve kesinleşen kararı bir gün sonra başka bir nöbetçi hakimin kaldırması; yasanın özüne ve hukukun ruhuna uygun düşmez. Takdir hakkının kişilerin güç, nüfuz ve sosyal konumlarına göre kullanılması, Anayasa´nın eşitlik ilkesine aykırıdır.´
Balyoz darbe planı iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın da aralarında bulunduğu 14 kişinin tahliye gerekçeleri belli oldu. Tahliye kararını veren hakim Yılmaz Alp, gerekçesini, Mevcut deliller doğrultusunda şüphelilerin katıldıkları ya da görevlendirildikleri Balyoz seminer planında, yapılması planlanan eylemlerin icra hareketlerinin gerçekleştirildiğine ilişkin somut olgular bulunmamaktadır. Şüphelilerin soruşturma aşamasındaki davranışları, sosyal statü ve konumlarına göre kaçma olasılıkları bulunmadığı, mağdur ve başkaları üzerinde baskı yapılması hususunda kuvvetli şüphe bulunmamaktadır şeklinde açıkladı. HSYK tarafından korsan kararname ile 2009 güz döneminde İstanbul 9. Ağır Ceza mahkemesine atanan hakim Yılmaz Alp, balyoz tahliyelerinin gerekçesini, tutuklama için somut deliller olmadığı ve sanıkların sosyal statüleri olarak açıkladı. Oysa daha önce Oktay Kuban tarafından aynı gerekçeyle tahliye edilen 21 sanık kısa süre sonra 12. Ağır Ceza mahkemesinin 3 kişilik heyeti tarafından oybirliği ile tekrar tutuklanmış ve gerekçe olarak da kamuoyunda ´hukuk manifestosu´ olarak nitelendirilen bir açıklama yapılmıştı: ´Hakim yasa ile çerçevesi çizilmiş takdir hakkını sınırsız, sorumsuz ve keyfi kullanamaz. Şüpheliler lehine bir olgu ortaya çıkmadan, denetimden geçen ve kesinleşen kararı bir gün sonra başka bir nöbetçi hakimin kaldırması; yasanın özüne ve hukukun ruhuna uygun düşmez. Takdir hakkının kişilerin güç, nüfuz ve sosyal konumlarına göre kullanılması, Anayasa´nın eşitlik ilkesine aykırıdır.´
Alp: Tutuklama için neden yok
Hakim Yılmaz Alp tarafından verilen kararda tutuklamanın bir tedbir olduğu hatırlatılarak CMK´nın 100. maddesinde ´Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebileceği, işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemeyeceği hükme bağlanmıştır denildi. CMK´nın 100/2. maddesinde ise tutuklama nedenlerinin hangi hallerde var sayılacağının düzenlendiği belirtilen kararda, Şüpheliler yönünden, dosyada mevcut deliller kapsamında CMK 100/2. maddesinde belirtilen tutuklama nedenleri mevcut değildir. Şüphelilerin soruşturma aşamasındaki davranışları, sosyal statü ve konumlarına göre kaçma olasılıklarının bulunmadığı, delillerin toplanmış olması itibariyle delillerin yok edilmesi, gizlenmesi ve değiştirilmesi ile tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması hususunda kuvvetli şüphe bulunmamaktadır. Eylem aşaması dikkate alındığında, şüpheliler lehine suç vasfının değişme olasılığı da mevcuttur. Mevcut deliller doğrultusunda şüphelilerin katıldıkları ya da görevlendirildikleri Balyoz seminer planında, yapılması planlanan eylemlerin icra hareketlerinin gerçekleştirildiğine ilişkin somut olgular bulunmamaktadır. Bu durumda şüpheliler hakkında TCK´nın 316. maddesinin uygulanması söz konusu olabilecektir ve suç için anlaşma olarak düzenlenen suç CMK 100/3. maddesinde sayılan tutuklama nedeninin varsayılabileceği suçlardan da değildir. denildi.
Manifesto ile alay: ´Eşitlik yok, bazıları tutuksuzken bunlar niye tutuklu?´
Anayasa´nın 2. maddesinde devletin niteliklerinin belirlendiği ifade edilerek bu maddenin hukuk devletinin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkese eşit olarak uygulanması anlamını taşıdığı kaydedildi. Anayasa´nın 10. maddesinin ise kanun önünde eşitlik ilkesinin anlatıldığı belirtilen kararda, Aynı dosya kapsamındaki soruşturma aşamaları göz önüne alındığında aynı suç isnadıyla soruşturulan bir kısım şüpheliler gözaltı süresi sonunda tutuklanmış, bir kısım şüpheliler ise gözaltına alınmadan sorgu talebiyle nöbetçi hakimliğe dahi sevk edilmeden serbest bırakılmışlardır. ifadelerine yer verildi. İfadesi alınıp serbest bırakılan askerlere atıfta bulunulan kararda, Dosyadaki tüm şüpheliler 5-7 Mar 2003 tarihlerinde yapılan Balyoz Harekat Plan Semineri´ne katılan veya olasılığı en yüksek tehlike senaryosu olarak isimlendirilmiş çalışma sırasında seminere katılmamış olmakla birlikte, görevlendirilmiş kişilerdir. Verilen tutuklama kararlarından sonra devam eden soruşturma kapsamında aynı eylem nedeniyle şüpheli olan birçok kişi bizzat İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nca, bir kısım şüpheliler ise talimat yoluyla ifadeleri alındıktan sonra Cumhuriyet Savcılığı´nca serbest bırakılmıştır. denildi. Şüphelilere yurt dışına çıkış yasağı koyan hakim Alp kararında, Şüphelilerin tutuksuz yargılanmalarının, yargılamanın amacına ulaşmasına engel olmayacağı, tutuklamanın bir tedbir olma niteliği, şüphelilerin tutuklulukta geçirdiği süreler de dikkate alındığında, şüphelilerin avukatlarının tahliye taleplerinin kabulüne, yurtdışı çıkış konularak adli kontrol altına alınmalarına karar verilmiştir. dedi. Savcıların İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine itiraz hakkının bulunduğu hatırlatıldı. ( Cihan)
Hakim Alp geçmişte molotof kokteyliyle yakalanmış
Oktay Kuban´dan sonra Balyoz tutuklularının tamamını tahliye ederek dikkatleri çeken Hâkim Yılmaz Alp´le ilgili yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Daha önce yasa dışı DHKP-C üyeliği suçlamasından yargılanan sanıklara beraat istemesiyle gündeme gelen Alp´in Ankara Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisiyken eylem sırasında polis tarafından yakalandığı ve evinde arama yapıldığı belirtildi. Polisin o dönem tuttuğu tutanakta, 5.2.1991 günü saat 07.40´ta Tıp Fakültesi Caddesi Gazi Sokak´ta benzin ve molotofkokteyli ile yakalanan Alp, sorgusunda ablasının evinde kaldığını itiraf etti. Polisin arama kararı çıkarması üzerine Alp´in evinde sol içerikli kitaplar bulundu. Yılmaz Alp´in evindeki aramada Devrimi Yapan Üç Adam, Karşı Devrim İçinde Karşı Devrim, Türkiye´nin Siyasal Rejimi Anarşizm mi Sosyalizm mi, İşçi Sınıfı Partisi Üzerine, Leninizm İlkeleri isimli kitaplar ele geçirildi.
Toplu tahliyeci Kuban ve Alp, HSYK´nın korsan kararnamesiyle geldi
Ergenekon davasına bakan savcı ve ara karar hakimleri ile Cemal Temizöz dava savcıları 2009 yaz döneminde HSYK tarafından görevlerinden alınmak istenmiş, Ancak kuruldaki Adalet Bakanı ile müsteşarın direnmesiyle başarıya ulaşamamıştı. Çok büyük tartışmaların yaşandığı o günlerde HSYK´daki kontrgerillacı üyeler sonunda görevden almaları içeren korsan kararnamelerini geri çekmiş ancak bazı kritik atamaları yaptırtmayı başarmışlardı. O günlerde önemi pek anlaşılmayan bu atamaların anlamı çok geçmeden ortaya çıktı. Görevlerine yeni atanan bazı hakimler Ergenekon davasında tahliye kararlarına imza attılar, örneğin ıslak imzalı Albay Dursun Çiçek´in saatler içerisinde tahliye edilmesinde olduğu gibi. Bu hakimlerin Ergenekon davalarını askeri mahkemeye gönderme yönünde mahkemelerde oy kullanması, sanıkların tahliye edilmesini istemesi dikkatleri çekti ve bu satırlarda yansıtıldığı gibi hep tartışıldı. Balyoz´da şok edici ilk toplu tahliye kararlarını veren Hakim Oktay Kuban HSYK´nın 2009 güz dönemindeki o tartışmalı kararname krizinde Diyarbakır hakimi iken, İstanbul Adliyesi´ne hakim olarak atandı. Kuban, 25 Ekim´de de HSYK´nın yetkilendirme kararı ile İstanbul 12´nci Ağır Ceza Mahkemesi´nde görevlendirildi. Hakim Yılmaz Alp de, 25 Ekim 2009 tarihli güz kararnamesi ile İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi´ne atandı. Hakim Yılmaz Alp daha görevine başlamadığı için İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi´nin Dursun Çiçek´i tahliye eden heyetinde Kuban geçici olarak görevlendirildi. Tuncay Aslan HSYK´nın 22 Temmuz 2009 yaz kararnamesi ile Bakırköy Adliyesi´nden özel yetkili İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi´ne atandı. Kuban ve Aslan, Çiçek´in tahliyesi yönünde görüş bildirdi.
Yılmaz Alp molotof gözaltısını doğruladı: Hasbelkader oradaydım
26 Haziran 2010: Balyoz darbe planı soruşturması kapsamında aralarında emekli orgeneraller Çetin Doğan ve Şükrü Sarıışık´ın da bulunduğu 26 şüpheliyi tahliye etmesiyle gündeme gelen İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Yılmaz Alp, dün ilginç açıklamalar yaptı. Öğrenciyken gözaltına alınması gazetelere ´molotofçu hâkim, devrimci hâkim Dev-Solcu hâkim, DHKP-C´li hâkim´ şeklinde yansıyan Yılmaz Alp, 1991 yılında gözaltına alındığını doğruladı. Alp, konuyla ilgili Katılmadığım bir olay nedeniyle, bir öğrenci eyleminde hasbelkader orada bulunduğum için gözaltına alındım. 7 günlük gözaltından sonra Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı´na çıkarıldım 12.2.1991 tarihinde Ankara DGM Savcılığı´nca mahkemeye çıkarılmadan serbest bırakıldım. Mahkemeye çıkarılmadım. 26.2.1991´de hakkımda takipsizlik kararı verildi. açıklamasında bulundu. Hakkında düzenlenen gözaltı evraklarının 2007 yılında çıkan bir yönergeye göre imha edilmiş olması gerektiğini söyleyen Alp, bu imhayı gerçekleştirmeyen Emniyet Genel Müdürlüğü mensuplarını şikâyet ettiğini kaydetti. Hâkim Alp, mahkeme başkanı ve bir üyenin müebbet hapis cezası verdiği DHKP-C´li sanıklar hakkında beraat istediğine ilişkin haberlere de Söz konusu dosya Yargıtay´da iki kez ´eksik soruşturma´ gerekçesiyle bozuldu ve vicdani kanaatime göre ´şüpheden sanık yararlanır´ ilkesiyle beraat görüşü bildirdim. dedi. Hakim Yılmaz Alp, dün İstanbul Adliyesi´nde bulunan odasında gazetecilere açıklama yaptı. Balyoz soruşturması tahliyelerinde vicdani kanaatine göre karar verdiğini belirten Alp, herkesin vicdani kanaatinin ise farklı olabileceğine dikkat çekti. Alp, şüphelilerin tahliye edilmesinin, dava sonunda ceza almayacağı anlamına gelmeyeceğini kaydetti. Alp, Tahliye gerekçenizde ´kaçma şüphesi yoktur´ diyorsunuz ama aynı zamanda yurtdışına çıkış yasağı koyuyorsunuz. Çelişki değil mi? şeklindeki soruya ise, Çelişki değil. Kaçma şüphesi yok gerekçem benim şuydu: Birçok kişi Oktay Bey (Kuban) tarafından 1 Nisan´da tahliye edildikten sonra bu şüpheliler üç beş gün içerisinde valizleriyle gelip teslim oldular. Bu, kaçma şüphelerinin olmadığının göstergesiydi. Yurtdışı çıkış yasağı tedbirdir. Sonuçta 312´den, neyden dava açılacağını bilmiyorum. Bu bir tedbir, adli kontrol. Tamamen koşulsuz serbest bırakmayı o anlamda uygun bulmadım. Kendi hukuki kanaatimce. şeklinde cevaplandırdı. ( Zaman)
(21 Haziran 2010, 13:19), son güncel.: (26 Haziran 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Flaş!!! Hakim Kuban´ın tüm kararları oybirliğiyle iptal
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi
Balyoz gözaltılarının güncel listesi
Balyoz Planı manşetlerimiz