Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde, ´Ergenekon terör örgütüne üye olmak´ suçlamasıyla yargılandığı dava ile ´Görevi kötüye kullanmak´, ´Evrakta sahtecilik´ ve ´İmar kirliliğine neden olmak´ iddialarıyla Yargıtay´da yargılandığı davanın birleştirilmesine ve tutuklu 9 sanığın tahliyesine ´oybirliğiyle´ karar verdi. Böylece artık 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk´in ifade vermesi ve mahkemeye çıkması gerekmeyecek. Bu skandal kararla birlikte 2´nci Şemdinli olayı gerçekleşmiş oldu. 2005 yılında da Şemdinli´de asker ve sivil sanıkların katıldığı ve iki vatandaşın öldürüldüğü olaya bakan Van sivil mahkemeleri sanıkları ağır hapis cezalarıyla cezalandırmalarına karşın devreye giren HSYK ve Yargıtay dava dosyasını zorla mahkemeden alarak askeri mahkemeye göndermiş, ilk duruşmada da sanıklar 2 vatandaşı öldürmelerine karşı tahliye edilmişlerdi. Şemdinli ve Cihaner davalarının yerel mahkemelerden alınarak sanıkların tahliye edilmesi, Kontrgerilla´nın varlığını kanıtlayan en büyük delillerden biri olarak yerini aldı. Özel Harp Dairesi´ne (ÖHD) bağlı psikolojik harp birimlerinden birinde çalışan Kurmay Albay Dursun Çiçek´in emir komuta zinciriyle hazırladığı ´Islak İmzalı´ Kontrgerilla planı Erzincan ve yöresinde uygulanmaya, masum insanlar klasik kontrgerilla mantığına uygun olarak ´silahlı ve tehlikeli teröristler´ olarak gösterilmeye çalışıldı. Fakat Şemdinli´deki gibi sivil savcılar tarafından deşifre edildiler, aralarındaki bağlantılar ve cephaneleri ortaya çıkarıldı. Ancak özellikle yüksek yargıda örgütlendiği çok net ortaya çıkan bağlantıları eliyle sivil halkın ve yerel mahkemelerin elinden kurtarıldı. Kısa zaman sonra tekrar aramızda dolaşmaya ve yeni kışkırtma planlarını yürütmeye çalışacaklarına şüphe duyulmuyor.
FLAŞ!!! İŞTE KONTRGERİLLA YARGISI: CİHANER KURTARILDI!
Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde, ´Ergenekon terör örgütüne üye olmak´ suçlamasıyla yargılandığı dava ile ´Görevi kötüye kullanmak´, ´Evrakta sahtecilik´ ve ´İmar kirliliğine neden olmak´ iddialarıyla Yargıtay´da yargılandığı davanın birleştirilmesine ve tutuklu 9 sanığın tahliyesine ´oybirliğiyle´ karar verdi. Böylece artık 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk´in ifade vermesi ve mahkemeye çıkması gerekmeyecek. Bu skandal kararla birlikte 2´nci Şemdinli olayı gerçekleşmiş oldu. 2005 yılında da Şemdinli´de asker ve sivil sanıkların katıldığı ve iki vatandaşın öldürüldüğü olaya bakan Van sivil mahkemeleri sanıkları ağır hapis cezalarıyla cezalandırmalarına karşın devreye giren HSYK ve Yargıtay dava dosyasını zorla mahkemeden alarak askeri mahkemeye göndermiş, ilk duruşmada da sanıklar 2 vatandaşı öldürmelerine karşı tahliye edilmişlerdi. Şemdinli ve Cihaner davalarının yerel mahkemelerden alınarak sanıkların tahliye edilmesi, Kontrgerilla´nın varlığını kanıtlayan en büyük delillerden biri olarak yerini aldı. Özel Harp Dairesi´ne (ÖHD) bağlı psikolojik harp birimlerinden birinde çalışan Kurmay Albay Dursun Çiçek´in emir komuta zinciriyle hazırladığı ´Islak İmzalı´ Kontrgerilla planı Erzincan ve yöresinde uygulanmaya, masum insanlar klasik kontrgerilla mantığına uygun olarak ´silahlı ve tehlikeli teröristler´ olarak gösterilmeye çalışıldı. Fakat Şemdinli´deki gibi sivil savcılar tarafından deşifre edildiler, aralarındaki bağlantılar ve cephaneleri ortaya çıkarıldı. Ancak özellikle yüksek yargıda örgütlendiği çok net ortaya çıkan bağlantıları eliyle sivil halkın ve yerel mahkemelerin elinden kurtarıldı. Kısa zaman sonra tekrar aramızda dolaşmaya ve yeni kışkırtma planlarını yürütmeye çalışacaklarına şüphe duyulmuyor.
Sırada ne var?
Yargıtay´ın kararı, savaş uçaklarının arkasına saklanmış ve olabildiğince hukuk kılıfına uydurulmaya çalışılmış skandal bir karar.. Şimdi sırada Anayasa Mahkemesi´nin anayasa değişiklik paketinin bazı maddelerini esasa girerek benzer hukuksuzlukla iptal etmesi kararı var. Sonra AK Parti hakkında kapatma davası..
Kaçın bakalım nereye kadar kaçacaksınız?
Cihaner´in Yargıtay´da yargılanmasına devam edildi. Dava izleyicilerin çok olması nedeniyle Yargıtay Konferans Salonu´nda görüldü. Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, ´İrtica İle Mücadele Eylem Planı´ davası ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, Cihaner´in yargılandığı dava dosyasının CD´ler üzerinden incelendiğini belirtti. Ülker, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, ´Ergenekon terör örgütüne üye olmak´ suçlamasıyla aralarında İlhan Cihaner ve Saldıray Berk´in de bulunduğu sanıkların yargılandığı dava dosyası ile Yargıtay 11. Ceza Dairesindeki dava dosyası arasında ´şahsi ve fiili irtibat´ bulunduğu gerekçesiyle, her iki dava dosyasının Yargıtay 11. Ceza Dairesindeki dava dosyası ile birleştirilmesine oybirliğiyle karar verildiğini açıkladı. Cumhuriyet Savcısı da birleştirme kararının ardından her iki davada tutuklu bulunan tüm sanıkların tahliyesini talep etti. Savcının sözünü bitirmesinin hemen ardından Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker ?gereği düşünüldü? diyerek önceden hazırlandığı izlenimi veren birleştirme kararını okudu. İlhan Cihaner´in avukatlarının verdiği fotokopiler üzerinden inceleme yapıldığını vurgulayan Daire Başkanı Ülker, Erzurum´daki Ergenekon davasının Yargıtay´daki dava ile birleştirilmesine karar verildiğini açıkladı. Birleştirme gerekçesi olarak ?iki dava arasında ´şahsi ve fiili irtibat´ bulunmasını? gösteren Ülker, birleştirme için Erzurum 2. Ağır Ceza´dan ´muvafakiyet´ alınmasına gerek görülmediğini söyledi.Ersan Ülker´in ´birleştirme´ kararını açıklamasının ardından sanık avukatlarının ´tahliye´ talebini bile beklemeyen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, İlhan Cihaner´le birlikte Erzincan Ergenekon davasının tüm tutuklu sanıklarının tahliyesini istedi. Savcının tahliye talebi salonda bulunanlar tarafından uzun süre alkışlandı.Alkışlar sürerken Daire Başkanı Ülker, sanık Cihaner´in görüşünü bile sormadan ?Gereği görüşüldü? diyerek ´tahliye´ kararını açıklamaya geçti. Bu sırada 8. Daire´nin diğer üyeleri Ülker´i uyarınca Ülker, ?Evet, sanıktan soruldu? diyerek Cihaner´e söz verdi. Cihaner´in de tahliye istemesinin ardından duruşmaya kısa bir ara veren Ülker, dönüşte Erzincan Ergenekon sanıklarının tamamının tahliyesine karar verildiğini açıkladı.
Cihaner´e koşulsuz tahliye
17 Şubat 2010´da İrtica ile Mücadele Eylem Planı sanığı olarak tutuklanan Erzincan Başsavcısı Cihaner, Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından hakkındaki iki dava dosyası birleştirilip ?koşulsuz? serbest bırakıldı. İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nı Erzincan´da uygulamaya koyduğu iddiasıyla tutuklanan ve 4 ay 2 gündür cezaevinde bulunan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından hakkındaki dava dosyaları birleştirilerek tahliye edildi. Cihaner, ?Ergenekon´a üye olmak? suçlamasıyla Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nde; ?görevi kötüye kullanmak?, ?evrakta sahtecilik? ve ?imar kirliliği? iddialarıyla da Yargıtayda yargılanıyordu. Cihaner ile birlikte tutuklu bulunan, aralarında MİT mensuplarıyla askerlerin de bulunduğu 10 sanık hakkında da tahliye kararı verildi. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nin dava dosyasını bir türlü göndermemesi nedeniyle kararı, Erzurum´dan gelen, davayla ilgili kısıtlı bilgilerin yer aldığı CD ile avukatların verdiği dosya örneğinin bulunduğu CD´yi inceleyerek veren daire, tahliye kararına, ?tutuklama koşullarının oluşmamasını, sanıkların sabit ikametgah sahibi olmalarını ve delillerin tamamının toplanmış olmasını? gerekçe göstererek, Ergenekon sanıkları için de umut oldu. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay´ın istediği dosyayı göndermemiş ve dava ?dosya mücadelesi?yle de gündeme gelmişti.
Ayakta karşılandı
Cihaner´in yetkisi olmadığı halde İsmailağa ve Fethullah Gülen cemaatlerine yönelik soruşturma yürüttüğü, İmar Kanunu´na aykırılık ve resmi evrakta sahtecilik yaptığı iddialarıyla 26 yıla kadar hapis cezası istemiyle Yargıtay´da yargılandığı davaya devam edildi. Duruşma, izleyicilerin yoğunluğu nedeniyle Yargıtay´daki Konferans Salonu´nda yapıldı. Cihaner ve avukatlarının katıldığı duruşmayı, Cihaner´in ailesi, CHP Afyon milletvekili Halil Ünlütepe, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Konya Milletvekili Atilla Kart, YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, Abdullah Öcalan´ı idama mahkum eden emekli yargıç Turgut Okyay, Prof. Dr. Yalçın Küçük ve Emekli Tümgeneral Osman Özbek de izledi. Yargıtay önünde ise, Cihaner´e destek gösterileri yapıldı. 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker, Cihaner´in salona girerken alkışlanmaması için uyardı. İzleyiciler, bunun üzerine Cihaner salona girerken hep beraber ayağa kalktı.
Ve birleştirme kararı
Avukat Turgut Kazan söz alarak, Cihaner´in Yargıtay´da yargılandığı dava ile Erzurum İkinci Ağır ceza´daki davanın dosyalarının birleştirilmesi istemini yineledi ve müvekkilinin tahliyesini talep etti. Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, birleştirme talebi konusundaki takdirin mahkeme heyetine ait olduğunu söyledi. Cihaner´in avukatı Turgut Kazan ise, aynı dairenin, önceki gün verdiği, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ün Kayıp Trilyon davasından soruşturulamayacağına yönelik kararı anımsattı. Cihaner de ?Birleştirmeyi, yargılanmak için istiyoruz. İki dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat vardır? dedi. Başkan Ülker, Cihaner hakkında, ?İrtica İle Mücadele Eylem Planı?nı uygulamaya koyduğu iddiasıyla açılan dava ile Cihaner´in görev suçundan Yargıtay´da yargılandığı dava arasında şahsi ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle her iki davanın birleştirilmesine oybirliğiyle karar verildiğini açıkladı. Birleştirilmesine karar verilen dosya kapsamında tutuklu bulunan sanıkların tahliyesine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Savcısı´ndan ve avukatlardan görüşleri soruldu. Savcı, adli kontrol şartıyla tüm sanıkların tahliyelerine karar verilmesini talep etti. Daire, görüşleri aldıktan sonra dosyayı yeniden incelemeden, Cihaner´in de aralarında bulunduğu 10 sanığın, adli kontrole bile alınmadan, koşulsuz tahliyesine karar verdi.
Kararlar CMK´ya aykırı
Kararda, şunlar belirtildi: ?Birleştirilen dosya yönünden yapılan inceleme sonucu, sanıklar hakkında CMK hükümleri uyarınca tutuklama nedenleri bulunmadığı halde tutuklama kararı verildiği, isnat edilen suçlamanın tutuklama için tek başına yeterli olmayacağı gözetilmeden sanıklar İlhan Cihaner (Erzincan Başsavcısı), Recep Gençoğlu (Albay, Eski Erzincan, yeni Eskişehir İl Jandarma Alay Komutanı), Nedim Ersan (Binbaşı, Erzincan Jandarma İstihbarat Şube Müdürü), Şinasi Demir (MİT Erzincan Şube Müdürü), Murat Yıldız (Astsubay, Yaylabaşı Karakol Komutanı), Ersin Erkut (Jandarma Üsteğmen), Sabri Barkın İnce (MİT görevlisi), Kıvılcım Üstel (MİT görevlisi) Şenol Bozkurt (Jandarma astsubay), Orhan Esirgen´in (Jandarma astsubay) tutuklanmalarına ve tutukluluk hallerinin devamına karar verildiği anlaşılmakla, delil durumuna göre koşulları oluşmayan tutuklama kararlarının kaldırılmasına ve sanıkların koşulsuz tahliyelerine karar verilmiştir.?
Derhal bırakılsınlar
Daire, sanıklar hakkında adli kontrol kararı uygulanmasına da yer olmadığına, derhal serbest bırakılmaları için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı´na yazı yazılmasına karar verdi. Daire duruşmayı 2 Temmuz´a erteledi. Başsavcılık da Ankara ve Erzurum başsavcılıklarına ?derhal tahliye? yazılarını iletti. Cihaner, duruşmanın ardından ring aracına bindirilerek, Sincan Kapalı Cezaevi´ne götürüldü. ( Milliyet)
Bakanlığı beklemeye gerek yok
Erzincan Ergenekon davasına bakan Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi de Yargıtay 11. Ceza´nın hedefindeydi. Yargıtay, Erzincan Ergenekon dosyasını kendilerine göndermeyen Erzurum 2. Ağır Ceza üyeleri hakkında Adalet Bakanlığı´nın kararı beklenmeksizin Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı´na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
RESMEN YARGI DARBESİ YAŞANIYOR VE BİZ SADECE SEYREDİYORUZ
Abdullah Abdulkadiroğlu (Samanyoluhaber): Türkiye bir yargı darbesi sürecine girdi. Yaşanan çok önemli olaylar bunun açık işareti. Bunlar daha önce yapılmış planların peş peşe uygulamaya konulması. Neydi bu planlar? Birincisi; Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´i Ergenekon davasından kurtarmak ve yargılanmasının Yargıtay´da devam etmesini sağlamak. İkincisi; davaları Yargıtay´a aldıktan sonra hızlı bir şekilde bazı isimlerin tahliyesini sağlamak. Üçüncüsü; bunu bir yol yapıp emsal olarak Ergenekon soruşturmasını Yargıtay´a almak. Dördüncüsü; Ergenekon soruşturmasına bakan hakimleri kendi iradeleriyle karar veremeyecek hale getirmek için tazminat davası kıskacına almak. Beşincisi; hakimleri tazminat davası tehdidiyle sanık avukatlarının tahliye taleplerine karşı çıkmamaya sevk etmek. Özellikle HSYK üzerinden Ergenekon savcı ve hakimlerine operasyon yapılması artık bilindik bir şey. Şimdi başka bir süreç devrede. Bir yandan davayla ilgili hakim ve savcılar verecekleri kararlar konusunda Yargıtay tarafından açıkça tehdit ediliyor. Diğer yandan Yargıtay davayı Özel Yetkili Mahkemelerin elinden almak için düğmeye basıyor. Ve Yargıtay, Ergenekon soruşturması kapsamında sanıklara tutuklama kararı veren Özel Yetkili Mahkemelerin heyetleri hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Bunun adı yüksek yargı darbesi. Erzincan´daki Ergenekon davasının, sanık İlhan Cihaner´in görevi kötüye kullanmaktan yargılandığı ve Yargıtay´da görülen davasıyla birleştirilmesi, bu sürecin alenileştiğinin göstergesi. Davanın Yargıtay´a alınmasıyla Cihaner´in tahliye edilmesi, Ergenekon sanıklarına tahliye sürecinin önünün açılması demek. Ergenekon sanığı Mehmet Haberal´ı tahliye etmedikleri için hakimlerin tazminat ödemeye mahkum edilmesi de bu sürecin alenileştiğinin göstergesi.
Ergenekon davası da Yargıtay´a alınacak
Artık Ergenekon davasının hiçbir garantisi yok. Yüksek yargı gözünü karartıp hukuku ayaklar altına almak pahasına bütün çılgınlıkları yapabilir. Yargıtay; artık Cihaner´in iki numaralı sanık olduğu Erzincan´daki Ergenekon yapılanması davası Yargıtay´da görüleceğinden, İstanbul´daki Ergenekon davasının da bununla bağlantılı olduğu gerekçesiyle birleştirilmesine hükmedebilir. Ve İstanbul´daki Ergenekon davası kapsamında bazı isimlerle ilgili dosyalar bu bağlantı kurularak Yargıtay´a alınabilir. Ve daha da ötesi Yargıtay artık dosyaların gelmesini bile beklemeden CD üzerinden davaya bakıp istediği Ergenekon sanıklarına jet tahliye verebilir. Bütün bunların yolu açıldı. Bunların başında da muhtemelen Albay Dursun Çiçek´in tutuklu bulunduğu ?millete ihanet eylem planı dosyası? gelebilir. Bunların başında Mehmet Haberal´ın dosyasının Yargıtay´a alınarak tahliye edilmesi gelebilir. Hukuken birleştirilemez olmasına rağmen görevi kötüye kullanma davasıyla örgüt davası Yargıtay´da birleştirildi, Ergenekon sanığı İlhan Cihaner ve diğer 9 sanık tahliye edildi. Yargıtay, tahliyeleri İlhan Cihaner ile sınırlı tutmayıp davanın bütün sanıklarını tahliye etti. Fakat Yargıtay 11. Ceza´nın atladığı çok önemli bir ayrıntı oldu. Aslında bu ayrıntıyı Ergenekon sanıklarını kurtarma planı yapanların hepsi atladı. Yargıtay 11. Ceza Mahkemesi ?görevi kötüye kullanma? gibi suçlara bakmakla yetkili bir mahkeme olmasına rağmen ?örgüt? dosyasını bünyesine alarak karar verdi. 11. Ceza´nın verdiği kararı aslında örgüt suçlarına bakan 9. Ceza Mahkemesi verseydi bu belki anlaşılabilirdi. Üstelik kendi görev alanı olmadığı halde bu kararı veren 11. Ceza Mahkemesi, bir de Cihaner ile sınırlı kalmayıp diğer 9 sanığı da tahliye etti. Yani iki görevsizliği birden yaptı. Hadi Cihaner´i anladık diyelim. Yargıtay 11. Ceza Dairesi tamamen ?örgüt? suçundan yargılanan diğer 9 sanığı tahliye edemez. Bırakın tahliyeyi onların davasına bile bakamaz. Çünkü bu; örgüt suçlarına bakan 9. Ceza Mahkemesinin alanına giriyor. Mahkeme yetkisini iki kere aştı, ?ben yaptım oldu? dedi.
İKTİDARI DEVİRMEYE KALKAN ÖRGÜT MAHKEMEDEN KURTARILDI
Yargıtay; Türkiye´de iktidarı devirmek üzere faaliyette bulunmaktan yargılanan çok geniş tabanlı bir örgütü bağımsız mahkemelerin elinden aldı. Üstelik Yargıtay´ın kendi iç işleyişini bile çiğneyerek. Bu kararla artık Ergenekon davasına Yargıtay bakacak. Yargıtay Türkiye´deki mahkemelerin davayı tamamlamalarına fırsat vermeden bir darbe yaptı. Böyle bir yüksek yargının bağımsızlığına kim nasıl güvenebilir? Bundan sonra Türkiye´de hangi hakim ve savcı korkmadan cesaretle kendi iradesiyle karar verebilir? Bunun adı ?yüksek yargı darbesi? değil de ne?
ANAYASA MAHKEMESİ REFERANDUMU DURDURMAZSA YARGITAY´A HALK DARBESİ GELEBİLİR
Peki şimdi ne olur? Yargıtay 11. Ceza Mahkemesi, dava dosyası İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin elinde olmasına rağmen bir karar verdi. Yani Cihaner dosyası şu anda hala İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin elinde. Oysa Cihaner hakkında tutuklama kararını veren Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesiydi. Dolayısıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Erzurum´un kararını bozmuş oldu. Ve yine dolayısıyla; İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Yargıtay 11. Ceza´nın dosyaları birleştirme kararını tanımayıp şimdi bu tahliyeden sonra İlhan Cihaner´i ve diğer sanıkları yeni baştan tutuklayabilir. Hukuki olarak bu mümkün. Çünkü dosyayı elinde bulunduran İstanbul 13. Ağır Ceza, henüz Cihaner ile ilgili bir karar vermiş değil. İşte Türkiye böyle bir dönemde yargı reformunun kaçınılmazlığını tartışıyor. Anayasa Mahkemesi anayasa değişikliği hakkında vereceği kararla Türkiye´deki yüksek yargının bu darbeci tavrına ?devam? ya da ?dur? diyecek. Anayasa Mahkemesi anayasa değişikliğinin özellikle çok kritik olan yüksek yargının yapısıyla ilgili maddelerini iptal ederse, bu ülkede bir yüksek yargı darbesi sürecinin sürmesine izin vermiş olacak. Üstelik yetkisini aşarak şekil incelemesi yapacağını ifade ettiği davaya esas yönünden bakmış olacak ki; bu da yüksek yargı darbesinin pekiştirilmesi demek. Yok eğer buna halkın karar vermesine hükmeder ve önündeki değişiklik paketini referanduma götürürse bu ülkede yargı bağımsızlığının önemine inandığını gösterecek. Ve artık yargı, bağımsızca işleyebilmek için köşe kapmaca oynamak zorunda kalkmayacak. Yapmazsa ne olacak? Türkiye´nin demokrasi mücadelesi hiç bitmeyecek. Birileri korkularının esiri olarak ?yargı kararlarına saygılıyız? demeye devam ederken, herkes bilsin ki; birileri cesurca demokrasi kavgası vermeyi sürdürecek. ( Samanyoluhaber)
Tepkiler gelmeye başladı: Hukukçulara göre Yargıtay suç işledi
Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner dahil tutuklu 10 sanığın tahliyesi kararına hukuki çevrelerden tepkiler gelmeye başladı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından dosyaların aslı olmadan CD üzerinden mevzuata, hukuka aykırı karar vererek hukuka kara bir leke olarak geçecek bir ilki daha gerçekleştirdiği iddia edildi. Erzincan Ergenekon yapılanmasıyla ilgili olarak Erzurum´da tutuklu bulunan sanıkların tahliye kararının hukuka ve mevzuata aykırı olduğu belirtildi. İlhan Cihaner ve tutuklu diğer 9 sanığın Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından şartsız tahliye edilmesine tepkiler dinmek bilmiyor. Erzurum´daki adli yargı çevreleri tutuklu sanıklar hakkında tahliye kararı veren Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin aleni suç işlediğini belirten hukukçular, aynı çevreler 11. Ceza Dairesi´nin kendi görevi olmadığı halde dava dosyasını istemesi, CD üzerinden davaların birleştirilmesi ve buna göre tahliye kararı verilmesinin Türk hukuk tarihinde skandal bir ilk olduğunu ifade etti. Kendisi de ilk derece yargılama yapan Yargıtay´ın, temyiz mahkemesini baskı altına aldığı ve bunun da hukuka aykırı olduğu dile getirildi. Erzurum´daki Özel Yetkili 2 Numaralı Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin yaptıkları işlerle suç işlediğine dikkat çeken aynı adli çevreler,Türk hukuk tarihinde bir ilk gerçekleşti. Dava dosyanın aslı olmadan cd üzerinden böylesine önemli bir tahliye kararı verilmesi mevzuata ve hukuka aykırı. şeklinde tepkilerini ifade ettiler. Trabzon Barosu Başkanı Avukat Mehmet Şentürk, Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin Cihaner´i tahliye yetkisinin bulunduğunu, ancak tüm sanıkları tahliye etmesinin yetkisinde olmadığını vurguladı. Yüksek mahkemenin Cihaner´le ilgili davayı fotokopi üzerinden görmesinin iyi niyetle açıklanamayacağının altını çizen Şentürk, mahkemenin dava dosyasının aslını beklemesi gerektiğinin altını çizdi. Şentürk, fotokopi üzerinden işlem yapılmasının iyi niyetli ve sağlıklı bir düşüncenin ürünü olmadığını dile getirdi. Yargıtay´ın, 2802 Hakim ve Savcılar Kanunu ile CMK 250 uyarınca sadece Başsavcı Cihaner´in dosyasını ayırarak, sadece onun davasının birleştirmesini yapabileceğine işaret eden Şentürk, şöyle dedi: Yüksek mahkemenin tahliyeye yetkisi var. Bunu sadece Cihaner için yapabilir. Diğer sanıkları tahliye edemez. O konudaki kararı Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi verebilir. Yüksek mahkeme bu konuda yetkisini aşmıştır. Dava konularına bakıldığında Başsavcı Cihaner´le ilgili iki davanın birleştirilmesinin de hata olduğunu savunan Şentürk, iki davanın da ayrı ayrı görülmesi gerektiğini belirtti. Şertürk, Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkında suç duyurusunda bulunulmasına kararının da büyük bir hata olduğunu vurguladı.
Tahliye yazıları bekleniyor
Ankara´da bulunan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in, tahliye yazısının, Erzurum H Tipi Özel Güvenlikli Cezaevi´ne öğleden sonra bildirileceği ve buradan Ankara´ya çekilecek faksla Erzurum´a gelmeden serbest bırakılacağı belirtildi. Ergenekon davasından H Tipi Cezaevi´nde tutuklu bulunan Erzincan MİT Şube Müdürü Şinasi Demir ile MİT personeli Kıvılcım Üstel ile Sadri Barkın İnce´nin de bugün tahliye yazılarının Cezaevi infaz kalemine gönderilmesinin ardından serbest bırakılacak. Askeri Ceza ve Tutukevi´nde bulunan Albay Recep Gençoğlu, Binbaşı Nedim Ersan, Üsteğmen Ersin Ergut, Astsubaylar Şenol Bozkurt ve Murat Yıldız´ın da tahliye yazılarının cezaevi idaresine ulaşmasının ardından serbest bırakılması bekleniyor. (Cihan)
Skandal karara çarpıcı yorum: Bu işin artık sınırı kalmadı
Eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, bu kararın, sadece kurtarma kaygısıyla verildiğini söyledi. Eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, bu kararın, sadece kurtarma kaygısıyla verildiğini söyledi. Avcı, fotokopiler üzerinden inceleme yapılıp karar verilemeyeceğini, görev suçu ile terör suçunun birleştirilemeyeceğine dikat çekti. CİHAN´a konuşan Avcı, Yargıtay´ın kararıyla hukukun kendilerini bağlamasına rağmen, bunu yırtarcasına sadece statükonun, mevcut otoriter sistemin müdafaası için açıkça kolları sıvadığını gösterdiğini belirtti. Karar ağır bir skandal, hukukun aldığı en büyük darbelerden birisi. diyen Avcı, hukukun, yüksek yargı ile mücadele ettiğini belirterek, hukuk ile yüksek yargı arasında bir savaş olduğunu savundu. Fotokopiler üzerinden inceleme yapılıp karar verilemeyeceğini vurgulayan Avcı, görev suçu ile terör suçunun birleştirilemeyeceğinin altını çizdi. Terör suçunun CMK´nın 250 ve devamına göre özel soruşturma şekillerine tabi olduğunu hatırlatan Avcı, diğerinin ise görev suçu olduğunu kaydetti. Yargıtay, MİT mensupları ile Erzurum´da yargılanan diğer sanıklar hakkında nasıl tahliye kararı veriyor? diye soran Avcı, Yargıtay´ın bu konuda yetkisi bulunmadığını vurguladı. Tarafgir ve ideolojik bir görüntü çizildiğini dile getiren Avcı, bu işin artık sınırının kalmadığını, gerekirse İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne bile müdahale edip, oradaki sanıklar hakkında bile tahliye kararı vereceklerini söyledi.
Ergenekon ciddi bir başarı elde etti
Ergenekon´un Yargıtay, Danıştay, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile Anayasa Mahkemesi´nde bir organizatör düzenleyici üssü bulunduğunu savunan Avcı, şöyle dedi: Hepsi için ayrı ayrı unsurlar görevlendirmiş olduğu artık açıkça ortaya çıkıyor. Bu, Ergenekon´un, ilk etapta Cihaner ile ilgili ortaya konulan hukuksuz kararla ciddi bir başarı elde ettiği ortaya çıkıyor. Ergenekon neticede Yargıtay´a gelecek. Böyle bir karar vermeye cesaret edebilen Yargıtay, Ergenekon´u da inceleyecek. Buradan artık nasıl bir karar çıkacağı hususunda fazlaca kafa yormaya gerek yok. Durumu belli, Yargıtay pusuya yatmış ´Ergenekon da bize gelsin, bunun da gereğini yapacağız´ diye bir düşünce içerisinde. Gizli tanık ifadeleri ve teknik dinlemeleri hiçe sayan bir içtihat çıkardı. Bu zemin hazırlandı. Bu içtihatlara dayanarak Ergenekon davasını yerle bir edecek. Yüksek yargı tam bir ideolojik cephe halinde hareket ediyor. Hukuk, onlar için artık ayak bağı. Ayak bağı olduğu yerde hukuku aşan bir yorum üreterek, bunu da hukuki bir yorum altında kamuoyuna lanse ederek kendilerine çıkış yolu bulmaya çalışıyorlar. Yargıtay ve HSYK´nın politik bir konsey şeklinde çalıştığını dile getiren Avcı, verilen kararın bunun bir ispatı olduğunu belirtti. Adalet adamlığı değil, dava adamlığının söz konusu olduğunu ifade eden Avcı, yargıyı bıçaklayan, siyasallaştıranın kendileri olduğuna dikkat çekerek tarafsız ve bağımsız bir yargı istenmediğini söyledi. Avcı, Anayasa değişikliğiyle yargının daha da bağımsız ve tarafsız olacağını, ancak buna yargının karşı çıktığını ifade etti.
17.50: Cihaner davasında FLAŞ GELİŞME
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin birleştirme kararı vererek gönderdiği, Başsavcı İlhan Cihaner´in de yargılandığı dava dosyası, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine ulaştı. İstanbul 13. Ağır Ceza´nın 28 Haziran´da yapacağı duruşmada Erzincan dosyası ile kendisinde bulunan ´Islak İmza´ dosyasını birleştirip birleştirmeme kararını vermesi bekleniyordu. Ancak Yargıtay´ın şok darbesi ile dosya adeta CD üzerinden elinden alınan 13. Ağır Ceza´nın nasıl bir karar vereceği, Yargıtay´ın birleştirme kararına uyarak gelen dosyayı Yargıtay´a mı göndereceği yoksa elinde tutarak 28 Haziran´ı mı bekleyeceği merak ediliyor.
Yargıtay, bir kere o parmağı indir
19 Haziran 2010: Bülent Korucu (Zaman): Beklenen gelişme bağıra bağıra gerçekleşti. Yargıtay 11. Ceza Dairesi, İlhan Cihaner ve diğer tutuklu sanıkların tamamını tahliye etti. Tahliyenin hukuktaki karşılığı ´tutuksuz yargılama´dır. Bu saatten sonra yargılama yapılacağına inanan kalmış mıdır? Gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanan ses kayıtları olmasaydı dahi hadisenin cereyan ediş şekli yeterince fikir veriyor. Cihaner, mahkemede sanık olarak değil kahraman gibi ağırlanıyor. Halk tabiri ile enseye tokat oturumlar yaşanıyor. Hakimler arkadaşı, savcı avukatı sanki... Eskiden savcılar sadece aleyhte konuştukları için ´lehte ve aleyhte delilleri toplar´ diye tadil etme ihtiyacı duyuldu. Yargıtay savcısına aksini hatırlatma lüzumu hasıl oldu; zira avukatlardan farklı konuştuğuna ve herhangi bir suç isnadında bulunduğuna şahit olunamadı. Kararı veren Yargıtay değil, önce bunu kayıtlara geçirelim. Burada birinci kademe mahkeme olarak görev yapıyor ve üst mahkeme havası atması gerçekle bağdaşmıyor. Başındaki Yargıtay ibaresinin diğer mahkemenin önündeki Erzurum´dan farkı yok. İlla üstünlük aranacaksa daha ağır cezayı gerektiren suçları yargılayan Erzurum İkinci Ağır Ceza´nın rüçhaniyetinden söz edebiliriz. Birleştirme, hukuken cezası ağır olan suçlamaya bakan mahkemede olabiliyor. Yani 11. Ağır Ceza (bakın Yargıtay demiyorum) birleştirmede yarar görüyorsa elindeki dosyayı Erzurum´a göndermesi beklenirdi. Bu da kanunlara aykırı olurdu, ancak şimdi yapılan bir katliam. Birinci derece hakim ve savcılar özel kanunları mucibince görevleriyle ilgili suçlarda birinci kademe mahkeme sıfatıyla Yargıtay´da yargılanıyor.
Erzurum´un kararları 4 mahkemece doğrulandı
Birleştirme iki ayrı mahkemenin ortak kararıyla mümkün. Yani hem ilk yargılayan hem de diğer mahkemenin mutabakatı şart. 2. Ağır Ceza gönderseydi, 11. Ağır Ceza´nın kabul etmeme hakkı olduğu gibi tersi de mümkün. Hatta ikisi de ´hayır benim alanıma girmiyor´ diyebilir. İki tarafın mutabakatı dışındaki hallerde uyuşmazlık mahkemesi devreye giriyor. Yani şu anda tamamlanmamış bir süreçten bahsediyoruz. Hatırlayın Danıştay davasının birleşmesine ´üst mahkeme´ sıfatıyla Yargıtay karar verdi; ama iki yerel mahkemenin mutabakatı sonrasında hayata geçebildi. Burada iki eşit mahkeme söz konusu olduğuna göre haydi haydi bitmemiş bir süreçten bahsedebiliriz. Şunu da unutmamak lazım, yerel mahkemeler Yargıtay´daki dairelerin emir kulu konumunda bulunmuyorlar. Yetkili dairenin usulüne uygun başvuruyu değerlendirerek verdiği bozma kararlarına bile yerel mahkemelerin direnme yetkisi var. Ve genel kurulun hakemliğinde bu uyuşmazlık çözülüyor. Evlilik gibi iki tarafın onay ve kabulü ile gerçekleşen bir konudan bahsediyoruz. Taraflardan biri onay vermeden akti gerçekleşmiş farz edip, hüküm bina etmek kadar kanunsuz bir işlem, 11. Daire´ninki. Erzurum´daki yargıçlar hakkında Yargıtay duruşmalarında savcılık makamının ileri geri konuşmaları ve yapılan suç duyurusu da hukuksuz. Öncelikle soruşturma yetkisi Adalet Bakanlığı´nın izni ve görevlendirmesi sonucu müfettişler veya muhakkiklerde. Ayrıca hedef küçültüp Erzurum´a yüklenmeleri mantıksız. Zira onun kararları dört ayrı ağır ceza mahkemesinin onayından geçti. Sanık avukatlarının tutukluluk hali başta olmak üzere yaptığı bütün itirazlar farklı ağır cezalarca reddedildi. Yargıtay 4. Ağır Ceza Mahkemesi´nin 9 hakime, ´Mehmet Haberal´ı tahliye etmedikleri gerekçesiyle verdiği para cezası da düşünüldüğünde ortaya çıkan manzara ürkütücü. Yargıtay´daki bazı yargıçların ´uysa da uymasa da´ modunda olduğu anlaşılıyor. ( Zaman)
Asıl Kurtarılan Cihaner Değil
Cevheri Güven (Star): Yargıtay´ın İlhan Cihaner olayında üst üste bu kadar risk alması, ses kayıtlarında anlatılan entrikaların asıl hedefi sanmayın ki Cihaner için. Acelenin gerçek nedeni ne? Ergenekon çerçevesinde süren yargılamalardan hiçbirinde İlhan Cihaner davasında olduğu kadar kartlar açık oynanmadı. CHP Yönetiminin bir komisyon oluşturması, CHP´li milletvekillerinin Erzincan´a giderek Cihaner ve gizli tanıklarla defalarca görüşmeleri, elden ele dolaşan çantaların görüntüleri, bir Yargıtay üyesine ait olduğu iddia edilen ses kaydında; dosyanın kapatılması için ilgili daireye yapılan baskıların anlatılması, bunun için Yargıtay Başkanlığı sözü verilmesi, kritik avukat Turgut Kazan´ın işi gücü bırakıp bizzat devreye girmesi gibi... Ortaya çıkan bu kadar şaibeye rağmen, bütün risklerin alınıp Erzurum´daki dosyanın Yargıtay´dakiyle birleştirilmesinde Cihaner´i aşan durumlar olduğu açık. Cihaner bu davada makam odasından alınıp tutuklanabilen biri. Dosya birleştirme hamlesinde alınan büyük riski anlayabilmek için davada hiçbir biçimde dokunulamayanlara odaklanmak gerekiyor. Bu gücün Cihaner´de olduğunu vehmetmek, davanın asıl ve 1 numaralı sanığının dört yıldızlı olduğunu unutmak anlamına gelir. Caddelerde askeri araçların yürütüldüğünü, savcıların mahkeme kararı olduğu halde kışladan içeriye sokulmadıklarını, yakalama kararlarına rağmen defalarca görev yazılarak oyalamalar yapıldığını hatırlamak gerekiyor. Soruşturmanın diğer ucunun Karargah´ın kalbine; karargahın kalbindeki subay Dursun Çiçek´e uzandığını da unutmamalı. Çiçek´in tutuklanmasının ne kadar zor olduğunu, sadece ıslak imzalı belgenin serüvenini gözden geçirerek hatırlamak yeterli. Olay Cihaner değil, Org. Berk ve Albay Çiçek´ten ibaret... Geçen her gün Ağustos´a kadar kalan kısacık süreyi tüketiyor. Sınır tanımayan acele bu yüzden.
Abdullah Harun
(18 Haziran 2010), son güncel.: (19 Haziran 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ses kaydı: Yargıtay´ın Cihaner planı
Cihaner´i Yargıtay´da kurtarma planı manşetlerimiz
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi
Uçaklar yaramadı, gelsin Yargıtay
Ergenekon soruşturmasını/davasını akamete uğratma girişimleri
İŞTE ADIM ADIM ERZİNCAN´DAKİ ISLAK KOMPLO
Erzincan´da savcı Cihaner ve Jandarma´nın ´ıslak imza´ operasyonları
Islak İmza davası Erzincan´ı destekledi
Erzincan iddianamesinde arama yap
Tüm Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap