Anayasa Mahkemesi´nin kritik konularda verdiği kararlar tartışılmaya devam ediyor. Referandumla ilgili kararda daha önce türban konusunda olduğu gibi yetkisini aşıp aşmayacağı merak edilen kurul üyelerine bir eleştiri de Radikal Gazetesi yazarı Avni Özgürel´den geldi. Özgürel yazısında Anayasa Mahkemesi´nin ilk kez henüz kanunlaşmamış bir tasarıyı iptale hazırlandığını işliyor. İşte Özgürel´in o yazısı.
Türkiye Anayasa Mahkemesi´nin oyuncağı mı?
Anayasa Mahkemesi´nin kritik konularda verdiği kararlar tartışılmaya devam ediyor. Referandumla ilgili kararda daha önce türban konusunda olduğu gibi yetkisini aşıp aşmayacağı merak edilen kurul üyelerine bir eleştiri de Radikal Gazetesi yazarı Avni Özgürel´den geldi. Özgürel yazısında Anayasa Mahkemesi´nin ilk kez henüz kanunlaşmamış bir tasarıyı iptale hazırlandığını işliyor. İşte Özgürel´in o yazısı.
Bir oynadı, kimseden ses çıkmadı; baktı itiraza cesaret eden yok, bir daha oynadı, cılız birkaç homurdanma işitildi sadece; bir daha, bir daha... Derken sonunda bayrak çekip istiklalini ilan etme noktasına geldi zahir!. Anayasa Mahkemesi´den söz ediyorum. Eskiden eğrisine doğrusuna, şekline şemaline fazla bakmaz keyfince, meşrebince ama her şeye rağmen, bundan ötesi ayıp olur, deyip, çıkmış, kabul edilmiş kanunları denetlerdi. Şimdi hukukla, Anayasa´yla ipi kopardı; yetki-metki neymiş anlayışıyla çıkmamış, hukuk dünyasında var olmamış taslakları da denetliyor, iptal edip etmemeyi tartışıyor!. Demem o ki; TBMM Anayasa değişikliği paketini kabul etti, Cumhurbaşkanı metni onayladı ama değişiklik 367´den az oyla kabul edildiği için zorunlu olarak referanduma sunulacak ve ancak halk tarafından kabul edilirse kanun vasfı kazanacak... Yani paket şu anda kanun değil teklif hükmünde!. Hal böyleyken AYM´nin paketin referanduma sunulacak olmasını görmezlikten gelerek, CHP´nin iptal başvurusunu şekli koşullar dışında inceleme yetkisi bulunmadığı halde ´ben yaptım oldu´lar dünyasında şapkadan tavşan çıkarma denemesine kalkışıp kalkışmayacağını tartışıyoruz. Tartışıyoruz ama yürürlükteki anayasaya göre AYM´nin şekli denetimi dahi, 1) Değişiklik teklifinin altında asgari 184 milletvekilinin imzasının olup olmadığına bakmak; 2) TBMM´deki oylamada en az 330 milletvekilinin kabul oyunu alıp almadığını kontrol etmek; 3) TBMM´de yapılan iki aşamalı müzakerenin arasında 48 saat geçip geçmediğini incelemek dışında şekle ilişkin başkaca hususları araştırma yetkisi dahi yok.
İlk kez böyle bir durum yaşanıyor
AYM, resmi internet sitesinde kurumsal kimliğini anlatırken, Atatürk´ün elinden çıkmış hakimiyetin kayıtsız şartsız milletindir, ilkesine dayanan 1924 Anayasası´nın 27 Mayıs 1960´ta ´Türk Silahlı Kuvvetleri´nin iktidarı ele almasından sonra´ hükmünü kaybettiğini hatırlatıp ´1961 Anayasası´yla parlamentonun üstünlüğünün sona erdiği...´ ve ´1961´den sonra AYM´nin egemenliğin kullanılmasında önemli pay sahibi olduğu´ söylemine yaslanıyor. Kuruşunda görev alan heyette Yassıada yargıçlarının mevcudiyetinin ne manaya geldiğinin idraki içinde ve o çerçeve dışına çıkmamaya özen göstererek çalışagelmiş; pek çok kişinin gözünde kendine rejimin bekçisi misyonunu biçmiş bir kuruluş AYM. Ancak yarım asra yaklaşan tarihinde ilk kez kanun niteliğinde olmayan, halk oyuna sunulacak, kabul edildiği takdirde kanun vasfı kazanacak bir metne ´ön denetim´ yapıyor.
AYM de içine düştüğü hukuki çıkmazın farkında
Traji-komik bir durum ama düşünün ki, referandumda farzımuhal ´Hayır´ oyları fazla çıktığı takdirde AYM hukuken var olmayan bir belge hakkında karar vermiş olacak. Yüksek mahkeme şayet şekli bakımdan inceleme diye başvuru dosyasının kapağını açıp, şu an için teklif hükmünde olan anayasa değişiklik paketine esastan yaklaşarak kimi maddelerin iptali yönünde karar verirse, buna karşı ne yapılabileceği meselesi de hukuk ve sistem üzerinden sıçrama önerileri boyutunda gelmeye başladı. AYM raportörü Osman Can´ın kör-topal işleyen sistemi büsbütün kilitleyecek önerisi dışında pratikte ne yapılabileceği sorusunun cevabı ise hülle!. Doç. Mustafa Şentop gibi kimi hukukçuların buldukları çarenin Türkçesi bu. Ak Parti´nin TBMM´ni -şayet tatildeyse- olağanüstü toplantıya çağırıp iptale konu olan maddelerin metinlerini üzerlerinde az-çok değişiklik yaparak yeniden milletvekillerinin oyuna sunması ve paketi değişiklik yapılmış son haliyle referandum sandığına taşıması. Bu mümkün; zira elde AYM´nin 2007´de Cumhurbaşkanı´nın halk oyuyla seçilmesini öngören Anayasa değişikliği kanunu vesilesiyle verdiği karar var. Mahkeme o tarihte verdiği kararda: Anayasa, TBMM´nin Anayasa´yı değiştirme yetkisini kullanmasına halk oyuna sunulan yasalar üzerinde tasarrufta bulunamama biçiminde bir istisna öngörmemektedir diyor. Acı olan husus şu: Yüksek Mahkeme içine düştüğü hukuki açmazın farkında olduğu içindir ki, vereceği kararın kale alınmamasını söyleyen raportörüne parmak sallamaktan öte bir şey yapamıyor. ( Avni Özgürel/Radikal)
Ergun Özbudun: Can formülü hukuka uygun
?Mahkeme Anayasa paketini delerse hükümet ´yok´ hükmünde sayarak tümünü referanduma götürsün? önerisine Ergun Özbudun´dan destek geldi: Bu öneri, hukuk mantığı açısından doğru. Anayasa Mahkemesi´nin 2008´deki türban kararı üzerine kimi hukukçuların ve siyasilerin gündeme getirdiği ?Askıya Alıcı Veto? formülü, TBMM için Anayasa Mahkemesi´nin iptal kararlarını askıya alma hakkı öngörüyor. Formül, yargı vesayetinin kırılması için kalıcı ve anayasal bir çözüm olarak değerlendiriliyor. Demokrat Yargı Eşbaşkanı Osman Can´ın başlattığı ?Hükümet, Anayasa Mahkemesi´nin Anayasa Değişikliği Paketi´nin bazı maddelerini iptal etmesi halinde bu kararı yok hükmünde saymalıdır? şeklindeki önerisinin pratik olarak ne gibi karşılığı olabileceğine dair tartışmalar kamuoyunda yoğun olarak sürüyor. Dün Taraf´ta yer alan, hükümetin Anayasa Mahkemesi´nin olası bir iptal kararını Resmi Gazete´de yayımlamaması önerisine, somut ve kalıcı bir çözüm olarak 2008´de gündeme gelen ?Askıya Alıcı Veto? önerisi de eklendi.
´Bütün iktidar parlamentoya´
Dünyadan başka örneklerle de desteklenen öneri ´check and balans´ sistemine dayanıyor ve TBMM´nin, Anayasa Mahkemesi´nin iptal ve itiraz davalarına ilişkin kararlarını, yürürlüğünü durdurarak, askıya alabilmesine imkan tanıyor. ´Askıya Alıcı Veto´da TBMM, üye tam sayısının en az üçte birinin yazılı teklifi ve beşte üçünün gizli oyu ile Anayasa Mahkemesi´nin iptal ve itiraz davalarına ilişkin kararları ile yürürlüğü durdurma kararlarını askıya alabiliyor.
Avrupa´da örnekleri var
Benzerleri, çeşitli Avrupa ülkelerinde uygulanan ´Askıya Alıcı Veto´, yargı vesayeti ve yüksek mahkemenin anayasal irade hakkını mutlak olarak elinde bulunduran yasama organının yetkisini gasp etmesi tehlikesine anayasal ve kalıcı çözüm getiriyor. Portekiz, Romanya ve Polonya gibi ülkelerde, Avrupa demokrasisi ve çağdaş dünya ile entegrasyonu sağlamak için uygulamaya konulan bu model sayesinde yürürlüğü durdurma, iptal kararlarının geriye yürümesi veya yürüyememesi, kazanılmış haklar, cumhurbaşkanı-yasama çatışması gibi sorunlar neredeyse ortadan kalkıyor.
´Anayasa eksenli kampanya´
Konu hakkında görüşlerini aldığımız Anayasa Profesörü Ergun Özbudun, bu önerinin bazı çağdaş devletlerde uygulamada olduğunu söyledi. Özbudun, Osman Can´ın yok hükmü önerisinin hukuk mantığı açısından doğru olduğunu ancak çözümün daha geniş bir perspektifle, Anayasa ekseninde kurulacak bir seçim süreciyle aşılmasının siyaseten daha doğru olacağını dile getirdi. Özbudun, ´Askıya Alıcı Veto´nun uygulanabilmesi için Anayasa´da yer alması gerektiğini belirterek, ?Hükümet bir seçim kararı alır. Halka, ´Kurucu iktidarın asli unsuru sensin´ der. Bu yönde toplumun çeşitli kesimlerinin de desteği ile bir kampanya başlatır ve sözünü ettiğiniz veto gibi soruna kalıcı çözümler getirebilecek anayasa değişikliklerini gerçekleştirmek vaadiyle seçimi örgütleyebilir. Bu yol bana daha sağlıklı görünüyor? dedi. ( Taraf)
Ergun Özbudun: Can´ın formülü hukuka uygun denemez!
17 Haziran 2010: Ergun Özbudun Taraf´ta yayınlanan habere düzeltme göndererek sözlerinin yanlış yansıtıldığını, ?Can´ın formülü hukuka uygun? başlığıyla manşete taşınan sözlerinin düşüncelerinin tamamını yansıtmadığını söyledi: 15 haziran günü gazeteniz köşe yazarlarından Sayın Melih Altınok´la yaptığım telefon görüşmesine dayanılarak, 16 haziran günlü sayınızda yayınlanan haber, manşeti itibariyle, düşüncelerimin tamamen çarpıtılması mahiyetindedir. Manşet ?Can formülü hukuka uygun: Mahkeme Anayasa paketini delerse hükümet ´yok´ hükmünde sayarak tümünü referanduma götürsün önerisine Ergun Özbudun´dan destek geldi. Bu öneri, hukuk mantığı açısından doğru? ifadelerini taşımaktadır.
Can´ın önerisini hiç desteklemiyorum: YSK da mı bypass edilecek
1- Bu öneriye hiçbir zaman ?destek? vermedim. Gerek daha önce Haber Türk televizyonunda, gerek Milliyet gazetesinde yaptığım açıklamalarda, yokluk önerisinin hukuken tartışılabileceğini, çünkü idare hukukunda fonksiyon gasbı veya yetki gasbının müeyyidesinin yokluk olduğunu, ancak Anayasamıza göre bu kararların yokluğunu tesbit edecek bir mercinin bulunmadığını, ayrıca böyle bir davranışın çok ciddi ve sonucu belirsiz bir siyasal ve anayasal krize yol açacağını, bundan sakınılması gerektiğini söyledim. Sayın Altınok´a ifadelerim de tamamen bu yöndedir. Aynı gerekçelerle, hükümete kararı yayınlamama ve paketin tümünü referanduma sunma yolunda yapılan telkinleri de fevkalâde sakıncalı buluyorum. Nitekim Yüksek Seçim Kurulu Anayasa Mahkemesi´nin iptal kararı doğrultusunda hareket ederse, bu referandum nasıl gerçekleştirilecektir? Yüksek Seçim Kurulu da mı by-pass edilecektir? 2- Sayın Altınok´la görüşmemizin ana konusu olan Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama organının nitelikli çoğunluğuyla askıya alınması önerisine gelince, bu konuda söylediklerim, bu yöntemin bir süre Polonya´da uygulandığı, daha sonra bundan vazgeçildiği, Türkiye´de ise Anayasada böyle bir yöntem yer almadığına göre bunun düşünülmesinin dahi mümkün olmadığından ibarettir. Ayrıca, böyle bir yöntemin gelecekteki bir Anayasa değişikliği veya yeni bir anayasa ile getirilmesini de uygun bulmuyorum.
Çare şimdilik yok: Yeni bir anayasa yapılmalı
3- Sayın Altınok´la görüşmemizde vurguladığım önemli noktalardan biri de, Anayasa Mahkemesi´nin Anayasa değişikliklerini esas yönünden (yani ilk üç maddeye uygunluğu bakımından) incelemesinin, kabul edilemez bir fonksiyon veya yetki gasbı olacağı, buna karşı mutlaka bir demokratik tepkinin gösterilmesi gerektiği, ancak bunun hukuk-dışı zorlamalarla değil, önümüzdeki seçim sürecinde durumun halka bütün açıklığı ile izah edilerek, ondan tümüyle yeni bir Anayasa yapımı için yetki istemek yoluyla gerçekleştirilmesi gerektiğidir. Kurucu iktidarın yegâne sahibi olan halk, iradesini bu yönde belirttiği takdirde, yeni Anayasa´da taşlar elbette Batı demokrasilerinde bulundukları yerlere oturtulacaktır. ( Taraf)
AK Parti tartışmalara katılmaktan çekiniyor: Kapatmaya delil olur
Raportör Osman Can´ın önerisinden memnun olan hükümet, kapatma davasına delil oluşturacağı endişesiyle tartışmaya girmeme kararı aldı. Hükümetin, Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can´ın ?Yüksek Mahkeme´nin Anayasa paketini delmesi halinde bu karar yok hükmünde sayılmalı? önerisinin kamuoyunda tartışılmasından memnuniyet duyduğu, ancak olası bir kapatma davasında ?delil? oluşturacağı kaygısıyla tartışmaya dahil olmama kararı aldığı belirtiliyor. Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can´ın, Demokrat Yargı Eşbaşkanı sıfatıyla Taraf ´a yaptığı değerlendirmede dile getirdiği ?yok hükmü? formülünün hükümet tarafından ciddiyetle değerlendirildiği iddia edildi. AKP´nin hukukçu kökenli kurmaylarının, Can´dan önerisi hakkında bilgi aldıkları, konunun hukuki veçhesi ve olası siyasi sonuçları üzerine Başbakan Erdoğan´ı bilgilendirdikleri de gelen bilgiler arasında. AKP kaynakları, hükümetin Osman Can´ın Yüksek Mahkeme´nin iptal kararlarını fiilen askıya alınması önerisinin kamuoyunca tartışılmasından son derece memnun olduğunu dile getirdiler. Taraf ´a konuşan kaynaklar, ?Osman Can değerli ve birikimli bir hukuk adamı. İhtiyaç duyduğumuzda başka hukuk adamlarına da danıştığımız gibi kendisiyle de önerisi ve süreç hakkında görüşüyoruz? dediler. Ancak Can´ın önerisinin uygulanmasının bir sistem krizi yaratmasından çekindiklerini dile getiren hükümetin bazı üyelerinin, Can´ın önerisini ciddi ve tartışılabilir bulan Başbakan Tayyip Erdoğan´ı, partinin sürece direkt müdahil olmaması, çünkü bu tavrın olası bir kapatma davasında delil oluşturabileceği noktasında uyardıkları belirtiliyor. AKP´nin Yüksek Mahkeme´nin kararına kadar olan süreci, tartışmaları hukuk çevresinde izlemek ve bazı AKP´li milletvekillerinin de dile getirdiği gibi, tartışmanın taraflarının beyanatlarını, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında ele alarak takip etmek şeklinde yöneteceği dile getiriliyor. Özetle AKP önümüzdeki günlerde topa girmeyecek ama tartışmanın hukuki boyutuna dair verdiği lojistik desteğini çeşitli kanallar vasıtasıyla sürdürecek. Bu plan dahilinde genel merkezin özellikle partinin hukukçu kökenli milletvekillerini tartışmalara doğrudan müdahil olmamaları için uyardığı belirtiliyor. ( Taraf)
(16 Haziran 2010, 12:28), son güncel.: (17 Haziran 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
´Anayasa Mahkemesinin vereceği hukuksuz iptal kararı yok hükmündedir´ tartışmasıyla ilgili tüm manşetlerimiz
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi