Sağlık nedenleriyle İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroşirorji Ana Bilim Dalı´nda yatan, sahip olduğu sanılan istihbarat bilgileri ve gizli kayıtlar nedeniyle de Ergenekon davasının en önemli sanıklarından olan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz´ün video konferans yöntemiyle savunmasının alınmasına başlandı. Birinci Ergenekon davasının 68´nci duruşmasında iddianamede kendisiyle ilgili suçlama bölümlerinin mahkeme başkanı tarafından okunmasından sonra Erzöz 550 sayfalık savunmasını yapmaya başladı. Ergenekon davasına bakan mahkeme heyeti daha önce aldığı bir kararla davanın uzamaması için savunma dilekçelerinin sanıklarca okunmasına sınırlama getirmişti. Ersöz´ün 550 sayfalık savunmasının kaç gün süreceği ve tamamını okuyup okuyamayacağı merak ediliyor. Hatırlanacağı gibi 1 Temmuz 2008 tarihli Ergenekon gözaltı dalgasında aramalara rağmen bulunamamış ve yurtdışına çıktığı anlaşılmıştı. Aylarca yurtdışında izini kaybettiren Ersöz, prostat ameliyatı olmak için sahte kimlikle geldiği Ankara´da polisin takibi sonucu yakalanmıştı.
Levent Ersöz, nihayet savunma yapmaya başladı
Sağlık nedenleriyle İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroşirorji Ana Bilim Dalı´nda yatan, sahip olduğu sanılan istihbarat bilgileri ve gizli kayıtlar nedeniyle de Ergenekon davasının en önemli sanıklarından olan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz´ün video konferans yöntemiyle savunmasının alınmasına başlandı. Birinci Ergenekon davasının 68´nci duruşmasında iddianamede kendisiyle ilgili suçlama bölümlerinin mahkeme başkanı tarafından okunmasından sonra Erzöz 550 sayfalık savunmasını yapmaya başladı. Ergenekon davasına bakan mahkeme heyeti daha önce aldığı bir kararla davanın uzamaması için savunma dilekçelerinin sanıklarca okunmasına sınırlama getirmişti. Ersöz´ün 550 sayfalık savunmasının kaç gün süreceği ve tamamını okuyup okuyamayacağı merak ediliyor. Hatırlanacağı gibi 1 Temmuz 2008 tarihli Ergenekon gözaltı dalgasında aramalara rağmen bulunamamış ve yurtdışına çıktığı anlaşılmıştı. Aylarca yurtdışında izini kaybettiren Ersöz, prostat ameliyatı olmak için sahte kimlikle geldiği Ankara´da polisin takibi sonucu yakalanmıştı.
Silahlı terör örgütü yönetmek´, ´hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek´ ve darbeye teşebbüsle suçlarından hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen Levent Ersöz hasta yatağında doktorları nezaretinde savunmasına başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülmekte olan birleştirilen Ergenekon davasının 68´inci duruşmasında eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, gazeteci Tuncay Özkan ve gazeteci Tuncay Özkan´ın da aralarında bulunduğu 25 tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklardan Emin Şirin ve emekli orgeneral Hurşit Tolon hazır bulundu. Eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Mustafa Balbay ve Durmuş Ali Özoğlu, Mustafa Özbek, İbrahim Özcan, Yaşar Oguz Şahin, Murat Çavdar, Cengiz Köylü, Mustafa Dönmez, Oğuzhan Sağıroğlu ve Muzaffer Öztürk duruşmaya gelmedi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, daha önceki oturumda sanık Levent Ersöz´ün savunmasının, tedavi görmekte olduğu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi´nden video konferans yöntemiyle ifadesinin alınması yolunda karar alındığını hatırlattı. Hastane ile mahkeme salonu arasında video konferans sisteminin kurulduğunu ve teknik altyapının, Ersöz´ün savunmasının alınması için uygun olduğunun anlaşıldığını söyledi. Ersöz ifade verirken avukatı Filiz Esen ve mahkemenin naip hakimi Hüsnü Çalmuk da hastanedeki odasında hazır bulunuyor. Başkan Köksal Şengün, önce Levent Ersöz´ün kimlik tespitini yaptı. İki çocuk babası olduğunu belirten Ersöz, emekli subay olduğunu ve 4 bin 100 TL emekli maaşı aldığını söyledi. Başkan Şengün, daha sonra Ersöz hakkında iddianamede geçen bölümü okudu.
İddianamedeki Ersöz bölümü okundu
Sanık Levent Ersöz ün, Bursa´da istihbarat elemanı olarak kullandığı şüpheli Yüksel Dilsiz´e yaptırdığı illegal işler sebebiyle jandarma istihbarat daire başkanlığına atandığı belirtilen iddianamede Mehmet Şener Eruygur´la önceden tanıştıkları ve Ankara´da Ergenekon silahlı terör örgütünün talimatları doğrultusunda yürütme organını devirmeye yönelik olarak faaliyete geçen Cumhuriyet Çalışma Grubu adı altındaki oluşumu kurdukları, bu oluşumda alınan kararların uygulanması için emrinde görevli Hasan Atilla Uğur, Mustafa Koç, Cihandar Hasanhanoğlu ve diğer görevlilerle birlikte koordineli olarak çalıştıkları anlaşılmıştır. denildi. Şüpheli Ersöz´ün, Jan. Gn. Kom. Mehmet Şener Eruygur çağırıyor diye birçok medya yöneticisi ve gazeteciyi komutanlığa çağırıp Hasan Atilla Uğur´la birlikte görüştükleri, yaptıkları bütün görüşmeleri gizli kameraya kaydedip daha sonra gizli evrak gibi dökümlerini yapıp Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporlarında anlattıkları, yapılan çekimlerin illegal olması sebebiyle resmi kayıtlara aktarılmayıp, Cumhuriyet Çalışma Grubu özel istihbarat adı altında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün arşivine aktardıkları, şüphelinin emekliliği döneminde de örgütsel içerikli gizli toplantılara katıldığı, ayrıca kent otelde yapılan toplantılara sürekli iştirak ettiğinin tespit edildiği belirtildi. Ersöz´ün, sanıklardan Mustafa Ali Balbay ile bir kere görüştüğünü beyan etmiş ise de kendi bilgi sayar notlarında hemen hemen haftada darbe çalışmalarına yönelik toplantılar yaptıkları, toplantılarda haftalık gelişmeleri ve yapılması gereken işleri Mustafa Ali Balbay´a aktardıkları, buna rağmen aralarındaki örgütsel ilişkiyi gizlemek amacıyla görüşmelerini ifadeden kaçındığı, Mustafa Ali Balbay´ın da aracılık yapmak suretiyle şüphelilerden aldığı bilgileri İlhan Selçuk ve örgütün diğer üst düzey sorumlularına ilettiği, yapılan faaliyetlerin Cumhuriyet Çalışma Grubu gizli toplantılarında kararlaştırılıp uygulamaya geçirildiğinin anlaşıldığı ifade edildi. Şüphelinin emekli olduktan sonra da örgütsel irtibatlarını devam ettirerek yapılan örgütsel içerikli gizli toplantılara katıldığı, nitekim emeklilikte de devam eden bu irtibatın İlhan Selçuk´un yakalanmasından sonra şüphelinin kızı tarafından örgütün yöneticilerinden olan şüpheli Mehmet Şener Eruygur´a telefonda ´babamı rahat bırakın kalpten gidecek´ şeklindeki ifadesinden de açıkça anlaşıldığı belirtildi. Şüphelinin 1 Temmuz 2008 tarihinde yapılan eş zamanlı operasyondan bir şekilde haberdar olup bir gün önce yurt dışına kaçtığı, uzun süre yurt dışında kalmasına rağmen ameliyat olmak için Türkiye´ye sahte bir pasaportla Zonguldak´tan deniz yoluyla giriş yaptığı, özel bir hastaneye ameliyat olmaya gittiğinde damadı ile birlikte Mehmet Orhan G. adına tanzim edilmiş sahte kimlikle yakalandığı. Şüphelinin üst aramalarında şifreli çaldırma ve görüşme notları ile çok sayıda sim kartın çıktığı, şüphelinin istihbaratçı olması nedeniyle kendini teknik takipten kurtarabilmek amacıyla şifreli görüşmeler yaptığı, Ergün Poyraz İsmail Yıldız, Hakan Şanlı, Mehmet Şener Eruygur, Hayrullah Mahmut Özgür´le doğrudan irtibatlarının bulunduğu anlatıldı. Yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerine fiilen iştirak ettiği ayrıca yüzlerce kişinin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da işlediği bilgisine yer verildi. Tüm anlatılan suçlamaların ardından Ersöz´ün, Silahlı örgütünün ara yöneticisi olmak, Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi´ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı bir isyana tahrik etmek, Kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetmek ve Sahte evrak kullanmak suçlarından cezalandırılması isteniyor.
550 sayfalık savunmasını okumaya başladı
Tedavi gördüğü hastane odasında yatağında uzanmış şekilde oturarak savunmasına başlayan Levent Ersöz, Yaşadığımız bu haksızlıklar karşısında korkan ve susan herkesi kınıyorum. diyerek savunmasına başladı. Ersöz´ün yazılı savunmasının yaklaşık 550 sayfa olduğu öğrenildi. Öte yandan mahkeme, örgüt yöneticiliği ile suçlanan sanıklar için savunma süresini 2 gün ile sınırlandırmıştı. Diğer suçlarla suçlanan sanıklar için ise bu süre 1 gün olarak belirlenmişti. Ersöz, Bugüne kadar terör ve kanunsuzluklarla mücadele ettiğim için buradayım. Kaleyi içten yıkmak, dıştan yıkmaktan daha kolaydır. Bunu gören düşmanlar, kaleyi içten yıkma düşüncesini uygulamaya koymuşlardır. diye konuştu.
Silivri toplama kampında arkadaşlarla olmayı çok isterdim
Sanık Ersöz, Atatürk devrimlerine inanmış silah arkadaşlarım, basın mensupları ve aydınları selamlıyor, tanımasam da vefat eden Kuddusi Okkır ve Prof.Dr. Türkan Saylan´ı saygıyla anıyorum. Silivri toplama kampında arkadaşlarla olmayı çok isterdim. Ancak sağlığım buna izin vermedi.
Hasta yatağımda ameliyat acılarımla vakur bir asker olarak, ettiğim yemine bağlı kalarak sorulara cevap vereceğim
Hasta yatağımda ameliyat acılarımla vakur bir asker olarak, ettiğim yemine bağlı kalarak sorulara cevap vereceğim. Bağımsız yargının her şeyi ortaya çıkaracağına olan inancımı dile getirerek savunmama başlıyorum. dedi. Şanlı Türk bayrağına el koyarak yemin etmiş ve yeminine ömrü boyunca sadık kalmış bir vatandaş olarak, iddianamede belirtilen suçlamaları kabul etmediğini belirten Ersöz, 1 Temmuz 2008 tarihinden bu yana varlığını dahi bilmediğim örgütün içinde ismim neden yer alıyor ve neden buradayım? Bunun cevabını bulmaya çalışacağım. şeklinde konuştu. 35 yıllık meslek hayatını kısaca anlatan Ersöz, devletine hizmet etmiş, bölücü terör örgütünün kurduğu pusudan iki kez Allah´ın izniyle kurtulmuş ve hakkında koruma kararı çıkarılmış bir kişi olmanın sonucu olarak yargılandığını öne sürdü. Davanın siyasi olduğunu belirten Ersöz, 1 Mart tezkeresinin meclisten geçmemesinin ve 11 Eylül saldırısının ardından ABD´nin Türkiye de dahil ortadoğuda 22 devletin sınırlarının değiştirilmesine karar verdiğini ifade etti. ( Cihan)
Ersöz´den Eruygur´a yalanlama: Gizli kayıt emrini bizzat verdi
Ersöz, savunmasında eski komutanı Şener Eruygur´a ilişkin çarpıcı itiraflarda bulundu. Dava dosyasında yer alan ve gizli çekim olduğu anlaşılan gazeteci ve işadamlarıyla görüşmelerinin dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur´un talimatıyla kaydedildiğini söyledi. Eski komutanının talimat vermedim şeklindeki savunmasını yalanlayan Ersöz, Kayıt yapılması konusunda Jandarma Genel Komutanı bizzat emir vermiştir. Askerlikte hiçbir ast amirlerinin emri ve bilgisi dışında hiçbir görev yapamaz, aksi halde cezalandırılır. Askerlik mesleğinin doğası gereği, astın hizmete ilişkin konularda, emrin mevzuata aykırı olduğunu iddia ederek yerine getirmemek, yazılı emir istemek gibi bir hakkı yoktur. Bunları komutanımı suçlamak için değil, bizim ast olarak yetki, sorumluluk, görev sınırlarımızı ve hareket tarzımızı belirleyen mevzuat açısından durumumuzu ortaya koymak maksadıyla ifade ettiğimi belirtmek istiyorum. dedi. ´Silahlı terör örgütü yönetmek´, ´hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek´ ve ´darbeye teşebbüs´ suçlarından hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen Levent Ersöz, yatağında oturur vaziyette doktor nezaretinde yaptığı savunmasında suçlamaları reddetti. İkinci Ergenekon iddianamesinde üç numaralı sanık olarak yer alan Ersöz´ün, hastanede olması nedeniyle sorgu ve savunması yapılamamıştı. Mahkeme heyetinin 28 Nisan 2009´daki kararı doğrultusunda Ersöz, hastanedeki odasından sesli ve görüntülü bir şekilde internet üzerinden duruşmaya bağlandı. Hastane odasında üye hakimlerden Hüsnü Çalmuk ve avukat Filiz Esen, Levent Ersöz´ün yanında yer aldı. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, tutuklu sanık Levent Ersöz´e iddianamede kendisi hakkında yöneltilen suçlamaları özet şeklinde okudu. Örgüt yöneticiliği ile suçlandığı için iki günlük savunma hakkı bulunan Ersöz, toplamı 350 sayfa olan ancak duruşmada 180 sayfasını okuyacağı savunmasının başında, terör ve kanunsuzluklarla mücadele ettiği için başına bunların geldiğini iddia etti. Silah arkadaşlarıyla Silivri´de hapishanesinde olmayı çok istediğini ancak sağlığının buna elvermediğini öne sürdü. Daha sonra suçlamalara tek tek cevap veren Ersöz, kızı Fulya Ersöz´ün İlhan Selçuk´un yakalanmasından sonra Eruygur´a telefonda söylediği ´Babamı rahat bırakın; kalpten gidecek´ sözlerini şöyle izah etti: Kızım başlangıçta belirttiğim görevin getirdiği olumsuzluklar, boyun ve beldeki kırıklar nedeniyle 7 kez çok ağır ameliyat geçirmesi sonucu psikolojik yönden rahatsız olan, depresif bozukluk nedeniyle tedavi gören ve ilaç kullanan, ifade verdiğim tarih itibarıyla 4 kez intihar girişiminde bulunan, daha sonra da bir kez daha deneyen bir çocuktur.
Ersöz: Habersiz ses kaydı o tarihte TCK´ya göre suç değil
Ersöz, 2002-2003 yıllarında Jandarma İstihbarat Dairesi başkanıyken, Mustafa Balbay, Bedrettin Dalan, Mehmet Emin Karamehmet´in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi ile yaptığı görüşmeleri gizlice kaydetme işini Jandarma Genel Komutanlığı´nın emirleri gereği yaptığını yineledi. Ersöz, şunları kaydetti: Org. Eruygur´a sorgusu sırasında ´Hasan Atilla Uğur´un evinde yasa dışı gizli kayıtlar, belgeler bulundu. Ne diyorsunuz?´ denilince, ne olduğunu bilmediği için ´öyle bir emir vermedim´ demiş. Eruygur´un avukatı da bunu söylemiştir. Kayıt yapılması konusunda Jandarma Genel Komutanı bizzat emir vermiştir. Ersöz, bu kayıtların yapıldığı tarihte ´habersiz kayıt´ın TCK´ya göre suç olmadığını da öne sürdü.
Eminağaoğlu ile yemek yedik
İşçi Partisi´nde aramalarda ele geçtiği iddia edilen bir notta, AKP dosyasını Eminağaoğlu´na iletelim, görüşünü alalım. Limandaki yemeğe yetiştirelim. Yemeğe Eminağaoğlu dışında E.Poyraz ve Levent Ersöz Paşa da gelecek. ifadelerine ilişkin açıklama yapan Ersöz, 2006 yılında M.Şenay isimli bir savcının davetiyle Ömer Faruk Eminağaoğlu, ofis arkadaşı emekli Binbaşı İlhan Özcan´la birlikte yemek yediklerini kabul etti. Ancak Poyraz´ın olmadığı bu yemeğin dostlar arasında olduğunu ve kapatma davasının da konuşulmadığını iddia etti. O yemekte Ankara Adliyesi´nden bir savcı ve polisin de olduğunu ifade eden Ersöz, bunun da suç olmadığını söyledi. Ergün Poyraz´a istihbarat elemanı olduğu için para ödediği iddialarını ise kabul etmedi.
Yıldız, ´HSBC benzeri bir saldırı olursa ülkede kriz çıkar´ dedi
Ersöz, 2003 yılında görüştüğü SESAR´ın Başkanı İsmail Yıldız´ın HSBC ve konsolosluk olayının arkasından benzeri bir olay olursa, ülkede siyasi ve ekonomik krizin ortaya çıkabileceğini ve bu kapsamda oluşabilecek siyasi durum ve hareketlilik konusundaki öngörülerini anlattığını da doğruladı. Yıldız´ın bu kapsamda bazı siyasi parti mensupları ile ilgili bilgi verdiğini belirten Ersöz, Bu konuşmalarda Genç Parti´nin bir alternatif olabileceğini söylemiş ancak ´hükümeti yıkma girişimi var, AKP´yi zayıflatıcı bir faktör olarak kullanılabileceği ve hükümetin düşürülmesinde kullanılabileceği´ gibi konulardan bahsetmemiştir. diye konuştu. ( Zaman)
Levent Ersöz, kaçmadım dedi oysa sahte kimlikle yakalanmıştı
03 Haziran 2010: Ergenekon soruşturması sırasında operasyon yapılacağına dair kendisine yapılan bir ihbar üzerine yurt dışına kaçtığı ileri sürülen sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, bu konuda kimsenin kendisine bilgi vermediğini, yurt dışına kaçmadığını iddia etti. Ersöz, iddianamede yer alan gizli tanıkların ifadelerinin gerçeği yansıtmadığı öne sürdü. İkinci Ergenekon davasının bugün görülen 69. duruşmasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi´nde tedavisi devam eden tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz´ün video konferans yöntemiyle savunmasının alınmasına devam ediliyor. Savunmasının ikinci gününde Ersöz´ü duruşma salonunda Avukat Cavit Subaşı temsil ederken, hastanedeki odasında ise avukatlar Ali Rıza Dizdar ve Zeki Aksoy yanında bulundu. Duruşmaya ayrıca; eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, Gazeteci Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay´ın da aralarında bulunduğu 32 tutuklu sanık katıldı. İddianamede, savunması devam eden sanık Levent Ersöz ile ilgili bölümde adı geçen emekli Orgeneral Hurşit Tolon da duruşmada hazır bulundu. Tutuklu yargılanan eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Durmuş Ali Özoğlu, Mustafa Dönmez ve Fahri Kepek ise duruşmaya gelmedi.
Ersöz gizli tanıkları yalanladı
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahpaşa Hastanesi´nden, video konferans yöntemiyle savunmasına devam edilen tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, iddianamede kendisi hakkında ifade veren gizli tanıkların doğru söylemediğini öne sürdü. belirterek ek klasör 237´de bulunan gizli tanıklar ve onlara bu ifadeleri verdirten kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Gizli tanık Kıskaç´ın kimliğinin Osman Gürbüz´ün Avukatı Erdem Olgun tarafından açıklandığını ifade eden Ersöz, Bu şahıs Osman Gürbüz adlı kişiyle 2006 yılı içinde buluştuğunu ve sarhoş olan Osman Gürbüz´ün 2001 yılında afla cezaevinden çıktıktan sonra benim tarafımdan Silopi - Cizre´ye gönderildiğini, sorgulara katıldığını, 2 HADEP´linin sözde kaybolması olayını yaptığını söylemektedir. Söz edilen tarihte ben Şırnak İl Jandarma Komutanıydım. Şahsı tanımıyorum, ne görüşmüşlüğüm, ne konuşmuşluğum, ne de irtibatım vardır. Şimdi İddianameyi hazırlayanlara sormak istiyorum; Osman Gürbüz´e bunlar sorulmuş mu? Beni tanıyor mu? Tanıyorsa nerede, ne zaman, nasıl tanışmışız? Sözde kaybolma tarihi nedir? Kendisi Şırnak´a ne zaman gelmiştir? Hangi olayın sorgularına katılmıştır? Sorguda kimlerle çalışmıştır? Kişilerin kaybolma olayını yaptığını itiraf ettiğine göre bu durum Silopi Cumhuriyet Savcılığı´na bildirilmiş midir? Bu sorular sorulmadıysa, şimdi ben bunların İddianame´ye niçin sorulmadan konulduğunu soruyorum. Niyet ve maksat nedir? diye konuştu.
Osman Gürbüz´ün 2001 yılında Rahşan Affıyla tahliye edildiğini belirten Ersöz, Kamuoyunda Rahşan Affı olarak bilinen kanun 4616 sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava Ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun´dur. Kabul tarihi 21 Aralık 2000´dir. Osman Gürbüz ise cezaevinden 2 Şubat 2001 tarihinde çıkmıştır. Kaybolduğu öne sürülen 2 kişiyle ilgili olay 25 Ocak 2001´de meydana gelmiştir. Nasıl oluyor da cezaevindeki bir kişi dışarı çıkıp bu işi yapabiliyor? diye sordu. Üçüncü İddianamede, hakkında ifade veren İlkadım kod adlı gizli tanığın gerçek adının S.T olduğunu ileri süren Ersöz, Bu şahıs hakkında o tarihlerde Habur Gümrük Kapısı bölgesinde insan kaçakçılığı, akaryakıt kaçakçılığı yaptığına ilişkin çeşitli duyumlar vardı. Bazı güvenlik güçleri ve istihbarat birimleri tarafından kullanıldığı şeklinde bilgiler gelmekteydi. Bu kişiye zorla ifade verdirildiği ve bundan dolayı pişman olduğu, ancak yapacak bir şeyi olmadığını, ifade vermediği takdirde hayatından endişe duyduğuna dair çevresindeki kişilere konuşma yaptığı ve para aldığına dair bilgiler mevcuttur. dedi. Ersöz, Gizli tanık Selçuk´un anlatımlarının da doğru olmadığını iddia etti.
Ersöz uluslararası hukuk kurallarını hatırlattı
Ersöz ulusal ve uluslararası hukuk kurallarına göre sanığın ve müdafiinin yokluğunda tanık veya muhbirlerin gizlice dinlenmesi, sanıkla yüzleştirilmemeleri ve özellikle soruşturma aşamasında elde edilen gizli beyan ve belgelerle verilen mahkûmiyet kararları savunma hakkını ihlal ettiğini öne sürdü. Bu nedenle bu ifadelerin delil olarak kabul edilmemesini ve bu şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
Kent Otel toplantısı gizli değildi
Kent Otel´de yapılan toplantılara sürekli katıldığının ileri sürüldüğünü söyleyen Ersöz, Kent otelde yemekli bir toplantıya bir kez, emekli olduktan sonra 2006 yılının Mayıs ayında, katıldım. Yanımda arkadaşım İlhan Özcan da vardı ve yemek parasını cebimizden ödedik. Toplantı otelin zemin üstü katındaydı, gizli değildi ve bir örgüt toplantısı hiç değildi. dedi. Toplantıda eski bir içişleri bakanı, 2 emekli üst düzey komutan, bir rektör, birkaç akademisyen, yargı mensupları, gazeteciler ve bu kişilerin birçoğunun koruma polisleri ve personeli olduğunu belirten Ersöz, Şimdi böyle bir ortamda nasıl bir gizli toplantıdan söz edilebilir? Toplantıya bir savcı arkadaşımın daveti üzerine katıldım ve ondan sonra bir daha katılmadım. diye konuştu.
Yurtdışına kaçmadım, dosyamı diğer üç komutan gibi tefrik edin
Hiçbir kişi ya da yerden operasyon yapılacağına ilişkin bilgi almadığını ve yurtdışına kaçmadığını ileri süren Ersöz, İddianameyi hazırlayanlar; ´bir şekilde haber alıp´ ifadesiyle, ellerinde hiçbir delil olmadan zorlama yorumla, adaleti yanıltma gayretlerine bir yenisini eklemektedirler. Kaldı ki, telefonları dinlenen şüpheli bir kişiyim ve telefon görüşmelerimde yurt dışına ne zaman gideceğime kadar her şeyi konuşan biriyim. Niçin yurt dışına çıkışıma müsaade edilmiş? takdirlerinize sunuyorum. eleştirisini yaptı. İddianamenin 296 ncı sayfasında Dönemin Kuvvet Komutanları Aytaç Yalman, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına hakkında görev yaptıkları dönemde Askeri müdahaleye zemin hazırlama yönünde diğer şüpheliler ile birlikte hazırlanan plan ve eylemlere iştirak ettiklerinin iddia edildiğini hatırlatan Ersöz, Ancak, 2004 yılı Ağustos ayında Şener Eruygur´un emekli olmasına müteakip, bu yönde herhangi bir çalışma ve eylemleri tespit edilemediğinden, adı geçenlerin bu döneme ilişkin eylemleri ile ilgili soruşturma evrakı tefrik edilmiştir. İddia makasının üç kuvvet komutanına uyguladığı kriterin ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanunu, Askeri Mahkemelerin Genel Görevleri maddesi gereğince, benim dosyamın da tefrik edilmesini talep ediyorum. şeklinde konuştu. ( Cihan)
Ersöz, savunmasını tamamladı
İlerleyen saatlerde Ersöz´ün 350 sayfalık savunması tamamlandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Ersöz, Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı İlhan Selçuk, Mustafa Balbay ve kendisinin Şener Eruygur´un makam odasında gizli toplantılar yaptıkları yönündeki iddialara değindi. Selçuk ve Balbay´ın, dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur´un makamında yaptıkları hiçbir görüşmede bulunmadığını ifade eden Ersöz, Selçuk´u da karargahta hiç görmediğini, ne yüz yüze ne telefonla ne elektronik ortamlarda teması ve görüşmesi olmadığını söyledi. Ersöz, yine Mustafa Özbek ve Özbek´in eski başkanı olduğu Türk Metal Sendikası ile de hiçbir görüşmeleri olmadığını savundu.
Hilmi Özkök´ün tanık ifadesi
Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök´ün dosyada bulunan tanık ifadesine değinen Ersöz, Özkök ile yaptıkları görüşmeyi anlattı. ´O dönemde kendilerini de yanıltma gayreti içinde olan bazı kuruluşların jandarma aleyhine yaptıkları dezenformasyon vardı ve biz de kendisine bunu izah etmeye çalıştık´ diyen Ersöz, ´Hangi kuruluş, kime, hangi müşterisine yönlendirme yapıyor, TSK generallerini izlemek için kimin nerede karar aldığını, karar almadan dinlemeyi kimlerin yaptığını anlatmaya çalıştık. Özkök´ün, ´Sivil istihbarat birimleri beni dinleyebilir mi, bilgisayarıma girebilir mi?´ şeklindeki sorularına cevap verdik´ diye konuştu.
Yaşar Büyükanıt
Ağustos 2004´te, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı görevinden Bilecik 2. Jandarma Er Eğitim Tugay Komutanlığına atandığını, Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur´un da bu dönemde emekli olduğunu belirten Ersöz, Eruygur´un yerine atanan Orgeneral Fevzi Türkeri´nin çağırması üzerine komutanlığa gittiğini söyledi. Ersöz, komutanın, istihbarat başkanı olduğu dönemle ilgili olarak bazı söylentiler duyduğunu söylediğini ve birtakım sözde plan çalışmaları yapıp yapmadıklarını sorduğunu ifade ederek, emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında da herhangi bir çalışma yapılıp yapılmadığını sorduğunu kaydetti. Ersöz, Türkeri´ne, Büyükanıt´ın soy ağacı konusunda, Eminönü ile Kocaeli Kandıra´da, jandarma istihbaratından olduklarını söyleyen iki kişi tarafından araştırma yapıldığı duyumunun alındığını, konunun araştırılması üzerine, o kişilerin bir daha bölgeye gelmediklerini öğrendiklerini söylediğini dile getirdi. Savunmasında, 27 Nisan 2007´de Genelkurmay Başkanlığı´nın internet sitesinde yayınlanan e-muhtıraya da değinen Ersöz, Büyükanıt´ın bunu kendisinin kaleme aldığını söylediğini hatırlattı. Ersöz, ´Madem 27 Nisan e-muhtırası hukuk dışıydı, Hükümet neden gereğini yapmadı? Sahibi belli olan 27 Nisan e-muhtırasını neden yargılamıyorlar? 27 Nisan´ı, 28 Şubat´ı yargılayamıyorsunuz. Peki 12 Eylül darbesini niçin yargılayamıyorsunuz?´ dedi. Levent Ersöz, yazılı olarak hazırladığı 350 sayfalık savunmasını okumasının ardından, hakkında birçok şey söylendiğini, asker babanın asker doğan çocuğu olarak başı dimdik, mahkemenin karşısında olduğunu dile getirdi.
Tahliyemi talep ediyorum
Bugüne kadar yaşadıklarına dayanmaya çalıştığını, ancak bir insanın üzerine bu kadar gelinmemesi gerektiğini ifade eden Ersöz, sözlerini şöyle tamamladı: ´Rusya´ya kaçtı gibi gösterilmemin gerçekle ilgisi yoktur. Örgütlerin öncelikli hedefi olan kişi olarak yurt içine normal yollardan giremezdim. Askeri hastaneye kendi kimliğimle girip tedavimi yaptıramazdım. Görev yaptığım istihbarat dairesinden tanımış olduğum kişilerin yardımıyla aileme teslim edilen kimlikle hastaneye müracaat ettim. O zaman bana 2 gün müsaade edilseydi, ameliyat olabilseydim, şimdi karşınızda yerimi almış olacaktım. Bu hastalığı maalesef hastanede edindim. 30´un üzerinde ameliyat geçirdim. Hasta yatağımda savunmamı hazırladım. Sonuna kadar Atatürk ilkeleri, Cumhuriyet ilkelerine sahip çıkacağım. Bu sıkıntılara bir son vermenizi, uygun gördüğünüz bir tedbir ile tahliyeme karar vermenizi istiyorum.´ Duruşma yarın saat 09.00´a ertelendi. ( Zaman)
Ersöz´ün avukatı savunma yaptı
04 Haziran 2010: Birleştirilen Ergenekon davasında tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz´ün avukatı Ali Rıza Dizdar, daha önceki duruşmalarda sanıklar ile avukatlarının mahkeme heyeti ve savcılara duydukları güvensizliği dile getirmelerinin aksine, yargının tarafsızlığına güven duyduğunu belirtti. Avukat Dizdar, müvekkilinin tahliyesini istedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülmekte olan Birleştirilen Ergenekon davasının 70´inci duruşmasına tutuklu sanıklardan Mehmet Haberal, Levent Ersöz, Fatih Hilmioğlu, İbrahim Şahin ve Durmuş Ali Özoğlu Katılmadı. Aralarında Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay´ın da bulunduğu 37 tutuklu sanıktan 32´si ile tutuksuz sanık Emin Şirin, duruşmada hazır bulundu. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, duruşmanın taleplerin alınmasıyla devam edeceğini söyledi. Önceki oturumda 350 sayfalık yazılı savunmasını video konferans yoluyla okuyarak savunmasını tamamlayan tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz´ün avukatı Ali Rıza Dizdar, söyleyeceği bazı detaylar olduğunu belirterek söz aldı. Sanıklar ile avukatları tarafından iddianame ve duruşma savcıları ile mahkeme heyetine duyulan büyük güvensizliğin sık sık dile getirildiği Ergenekon davasında Avukat Ali Rıza Dizdar´ın yargılama makamının tarafsız olduğuna inandıklarını söylemesi dikkat çekti. Ancak iddia makamı olan savcılar karşısında müşteki olduklarını belirten Dizdar, Bir meslektaşımız yargıyı etkilemeye çalışmaktan gözaltına alındı. Eski Adalet Bakanımız da gözaltına alındı. Ancak bu mahkemeye kimse tesir edemez. Tanrı ölüm getirirse ölüm ile tesir edebilir sadece. Bu benim şahsi kanaatim. dedi. Dosyaya delil olarak konulan gizli tanık ifadelerini de eleştiren Dizdar, Bu kişilere ancak muhbir denilebilir. Bu da kişilerin yetkili devlet makamlarınca görevlendirilmesiyle mümkün olur. Oysa bu kişiler için bir görevlendirme sözkonusu değildir. iddiasında bulundu. Savunma yaptığı sırada Ersöz´ün sağlık durumunun çok ciddi olduğunu savunan Dizdar, Ancak bir Cumhuriyetçi olarak dimdik ayakta durduğunu göstermek istediğini söyledi. diye konuştu. Ersöz´de ´Majör Depresyon´ hastalığının bulunduğunu söyleyen Dizdar, Bu hastalık nedeniyle ne yapacağı belli olmadığı için savunması sırasında anti depresyon ilaçları veriliyordu. Beynine pis kan gitmesin diye ensesinden kan alınıyordu. Açıkçası ben de dimdik dur dedim. Öleceksen burada öl. Kendisi de aynen böyle yaptı. diye konuştu.
´Adli Tıp Kurumuna güvenmiyorum´
Adli Tıp Kurumu´na güvenmediğini ifade eden Ali Rıza Dizdar, müvekkili Ersöz´ün sağlık durumuyla alakalı evrakları elden takip ederek Şebnem Korur Fincancı başkanlığındaki Adli Tıp Kurumu´ndan rapor aldığını söyledi. Raporda Ersöz´ün anti depresan rahatsızlığı ve buna bağlı olan intihar eğilimi içinde olduğunun belirtildiğini ifade eden Dizdar, Ayağının kesilme riski var. Boynundan kan alınıyor. Prostat rahatsızlığı var. dedi. Müvekkili Levent Ersöz´ün rahatsızlıklarının büyük çoğunluğunu hastaneden kaptığını da söyleyen Avukat Dizdar, uygun görülecek bir tedbir ile tahliye kararı verilmesini talep etti.
Karargah Evleri sanığı Köylü söz aldı
Avukat Dizdar´ın ardından tutuklu sanık Albay Cengiz Köylü, söz aldı. 18 aydır bir iftira yüzünden tutuklu olduğunu öne süren Köylü, Bir sabah iftirayla uyandım. Sadece MİT´in bir raporuyla 18 aydır tutukluyum. İlkokul mezunu bir imamdan direktif aldığım söyleniyor. Nerede bu imam? Adı geçen 44 kişi daha vardı. Hiçbirisinin ifadesi alınmadı. MİT bile sonunda ´elimde somut delil yok. Duyumdu´ diyor. Askeri savcılık da inceleme yaptı. Hava Kuvvetleri Komutanlığı´nın yaptığı inceleme raporunu lütfen inceleyin. Somut hiçbir şey yok. Hiçbir suçum olmadığı ortaya çıkacak. şeklinde konuştu. ( Bugün)
(02 Haziran 2010, 12:21), son güncel.: (04 Haziran 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Şehit istismarcıları Ergenekon iddianamelerinde
Şehit ailelerini tahrikte MHPİP kardeşliği
Şehit istismarcıları Ergenekon iddianamelerinde
İyilik yapın: Dağa çıkın, geri gelmeyin
Tüm Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz