İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´in Balyoz soruşturmasıyla ilgili polis ve jandarmaya skandal bir talimat verdiği ortaya çıktı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Merkez Komutanlığı´na yazı gönderen Engin´in ´Balyoz soruşturmasını yürüten özel yetkili Cumhuriyet Savcıları´nın talimatlarını yerine getirmeyin´ yönünde talimatta bulunduğu belirlendi. Oysa bu talimat yasalara aykırı. Çünkü bir soruşturma hem savcılarca yürütülür hem de savcının emrindeki polis, arama, yakalama ve diğer operasyonları mahkeme kararlarına dayanarak yapmakta. Başsavcı talimatıyla, hakimlerin kararları üzerine de sınırlama koyuyor. Anayasa´nın ilgili maddesi çok açık, ´Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez´ diyor. Bu şekilde soruşturmayı yürüten savcılara baskı uygulanmasının ´yargıdaki ergenekoncuların baskı uyguladığı´ tartışmalarını tekrar alevlendireceği belirtiliyor. İstanbul Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´in Adalet bakanlığı müfettişlerince Ergenekon soruşturması kapsamında dinlendiği ortaya çıkmış, başsavcıvekili Olcay seçkin de 2009 yaz mevsimindeki HSYK´nın çok çarpıcı korsan kararnamesiyle görevine atanmıştı. Başsavcı Engin´in bu genelgesine hukukçulardan da tepki geldi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Engin tarafından gönderilen yazıyı değerlendiren eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, talimatın yasaya aykırı olduğunu belirterek ´Soruşturmaları savcılar yürütür. Savcılar Cumhuriyet Başsavcısı´ndan veya Başsavcı Vekili´nden izin almak zorunda değildir´ diye konuştu. Avcı, ´CMK´da asıl olan savcıdır. Başsavcı veya vekili, savcının gözaltına alma kararlarına müdahale edemez. Bu yazı Ergenekon ve Balyoz soruşturmasını yürüten savcıların yetkisine müdahale anlamı taşıyor. Prosedür açısından doğru değil. Emniyet´teki adli kolluk görevini yerine getiren polisin savcılardan gelen emirleri yerine getirmesi gerekir. Başsavcılığa sormak gibi görevleri yoktur´ dedi. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara baskı, Temizöz soruşturmasını yürüten savcılara baskı, Erzincan´daki Ergenekon soruşturma savcılarına baskı, Şemdinli savcısına baskı ve şimdi Balyoz soruşturma savcılarına baskı... Şemdinli davasında yeni savcının ağır hapis cezaları almış sanıklara tahliye istemesi, Erzincan´da yeni savcının Cihaner´e tahliye istemesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın´ın yargılandığı davada yeni savcının bir gecede 25 bin sayfalık soruşturma dosyasını okuyarak sanığa tahliye istemesi... Giderek çoğalan bu örnekler, İtalyan Ergenekonu ´Gladio´ soruşturmasını yürüten Savcı Felice Casson´un ´En büyük engellemeyi yargı mensuplarından gördüm´ açıklamasının Türkiye için de geçerli olduğunu gösteriyor.
Savcılara şok baskı: Bizim onayımız olmadan operasyon yok
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´in Balyoz soruşturmasıyla ilgili polis ve jandarmaya skandal bir talimat verdiği ortaya çıktı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Merkez Komutanlığı´na yazı gönderen Engin´in ´Balyoz soruşturmasını yürüten özel yetkili Cumhuriyet Savcıları´nın talimatlarını yerine getirmeyin´ yönünde talimatta bulunduğu belirlendi. Oysa bu talimat yasalara aykırı. Çünkü bir soruşturma hem savcılarca yürütülür hem de savcının emrindeki polis, arama, yakalama ve diğer operasyonları mahkeme kararlarına dayanarak yapmakta. Başsavcı talimatıyla, hakimlerin kararları üzerine de sınırlama koyuyor. Anayasa´nın ilgili maddesi çok açık, ´Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez´ diyor. Bu şekilde soruşturmayı yürüten savcılara baskı uygulanmasının ´yargıdaki ergenekoncuların baskı uyguladığı´ tartışmalarını tekrar alevlendireceği belirtiliyor. İstanbul Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´in Adalet bakanlığı müfettişlerince Ergenekon soruşturması kapsamında dinlendiği ortaya çıkmış, başsavcıvekili Olcay seçkin de 2009 yaz mevsimindeki HSYK´nın çok çarpıcı korsan kararnamesiyle görevine atanmıştı. Başsavcı Engin´in bu genelgesine hukukçulardan da tepki geldi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Engin tarafından gönderilen yazıyı değerlendiren eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, talimatın yasaya aykırı olduğunu belirterek ´Soruşturmaları savcılar yürütür. Savcılar Cumhuriyet Başsavcısı´ndan veya Başsavcı Vekili´nden izin almak zorunda değildir´ diye konuştu. Avcı, ´CMK´da asıl olan savcıdır. Başsavcı veya vekili, savcının gözaltına alma kararlarına müdahale edemez. Bu yazı Ergenekon ve Balyoz soruşturmasını yürüten savcıların yetkisine müdahale anlamı taşıyor. Prosedür açısından doğru değil. Emniyet´teki adli kolluk görevini yerine getiren polisin savcılardan gelen emirleri yerine getirmesi gerekir. Başsavcılığa sormak gibi görevleri yoktur´ dedi. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara baskı, Temizöz soruşturmasını yürüten savcılara baskı, Erzincan´daki Ergenekon soruşturma savcılarına baskı, Şemdinli savcısına baskı ve şimdi Balyoz soruşturma savcılarına baskı... Şemdinli davasında yeni savcının ağır hapis cezaları almış sanıklara tahliye istemesi, Erzincan´da yeni savcının Cihaner´e tahliye istemesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın´ın yargılandığı davada yeni savcının bir gecede 25 bin sayfalık soruşturma dosyasını okuyarak sanığa tahliye istemesi... Giderek çoğalan bu örnekler, İtalyan Ergenekonu ´Gladio´ soruşturmasını yürüten Savcı Felice Casson´un ´En büyük engellemeyi yargı mensuplarından gördüm´ açıklamasının Türkiye için de geçerli olduğunu gösteriyor.
En büyük operasyon
Savcıların yetkilerinin elinden fiilen alındığı süreç Taraf Gazetesi´nin 20 Ocak´ta Balyoz Planı´nı gündeme taşımasıyla başladı. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, 22 Ocak´ta UYAP üzerinden özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar´ı soruşturma savcısı, özel yetkili Cumhuriyet Savcıları Mehmet Berk ve Ali Haydar´ı da yardımcı olarak görevlendirdi. Balyoz´la ilgili olarak 5 bin sayfalık ıslak imzalı belgeler, CD ve DVD´leri inceleyen savcılar, 22 Şubat´ta düğmeye bastı. Aralarında eski Kuvvet komutanları Özden Örnek, İbrahim Fırtına ile emekli orgeneraller Çetin Doğan ve Ergin Saygun´un da olduğu bulunduğu 27´si muvazzaf 49 subay ve astsubayı gözaltına alındı.
Başdöndüren trafik
Operasyonla birlikte Ankara´da art arda çarpıcı temas ve toplantılar gerçekleştirildi. Başbakan Erdoğan´ın yurt dışında olduğu pazartesi günü Başbakan Vekili olan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek´in Genelkurmay´a giderek görüşmede bulunduğu ortaya çıktı. Görüşmenin ardından Çiçek, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman´ı aradığını açıkladı. Salı günü Genelkurmay´dan yapılan açıklamada ise Balyoz soruşturmasına atıfta bulunularak ?Tüm orgeneraller ve oramiraller ciddi durumu değerlendirmek üzere toplandı? denildi. Perşembe günü Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Çankaya Köşkü´nde sürpriz bir zirve yaptı.
İki komutan salıverildi
Ankara´da Balyoz odaklı görüşmeler tam gaz sürerken, İstanbul´daki yargılamalarda ise mahkemeye sevk edilen aralarında muvazzaf generallerin de olduğu çok sayıda asker tutuklandı. Ancak Balyoz´la ilgili örgüt yöneticisi oldukları iddia edilen Örnek ve Fırtına ise Başsavcı Vekili tarafından sorgulandıktan sonra ?kaçmayacakları? gerekçesiyle mahkemeye sevk edilmeden serbest bırakıldı. Cuma günü Cumhuriyet Savcıları operasyonun ikinci aşamasına geçti. Balyoz´un Çarşaf ve Sakal planları için görevlendirilen askerler gözaltına alındı. Aynı günün gecesinde ise Balyoz planının mimarı Çetin Doğan tutuklandı. Balyoz darbe iddialarına ilişkin görüşme ve yargılama trafiği sürerken, önceki gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Engin´in, İstanbul Emniyeti ve Merkez Komutanlıkları´na bir yazı göndererek HSYK tarafından Erzurum savcıları gibi görevden alınacakları iddia edilen Balyoz savcılarını devre dışı bıraktığı ortaya çıktı. Emniyet ve Merkez Komutanlığı´na gönderilen 2010/2781 sayılı yazıyla polis ve askerin Başsavcı ve Başsavcı Vekili´nin ´UYGUN GÖRÜLDÜ? şerhi ve imzası olmayan ?arama, yakalama ve gözaltı talimatlarını yerine getirmemeleri? istendi. Doğrudan Balyoz soruşturmasına yönelik yasadışı talimatta şöyle denildi: ?Soruşturma ile görevlendirilen Cumhuriyet Savcıları tarafından, kolluğa ve Merkez Komutanlığı´na yazılan tüm davetiye, celp/çağrı (CMK.216/6) arama, yakalama ve gözaltına alınma gibi tüm müzekkere ve yazılarda CMK´nın 250. Maddesi ile yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcı Vekilleri´nden birinin UYGUN GÖRÜLDÜ şerhi ve imzası bulunmadan talimatların yerine getirilmeden Cumhuriyet Başsavcı Vekillerine iadesi ve yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcı Vekilleri tarafından yukarıda belirtildiği şekilde UYGUN GÖRÜŞ şerhi alındıktan sonra gereğinin ifası...?
Savcıların onay kısıtlaması
Engin´in yazısında Çolakkadı´nın 22 Ocak´taki görevlendirme yazısında belirttiği rutin talimata ilginç bir atıf yapıldı. Çolakkadı´nın ?Soruşturma evresinde ortaya çıkan önemli olaylarla ilgili olarak veya yakalama arama gibi önemli soruşturma işlemlerinin öncesinde Cumhuriyet Başsavcısına veya Cumhuriyet Başsavcı Vekiline bilgi verilmesine? ilişkin yazısında ´bilgi verilmesi? talimatı, Engin´in yasadışı yazısında ?Başsavcısı ve Vekili´nin onayının alınması? zorunluluğuna dönüştürüldü.
İfadeye çağırmak için izin alacaklar
Skandal talimatla bundan böyle özel yetkili savcılara, soruşturma kapsamında ifadeye çağıracağı çok sayıda general ve subay için Başsavcı ve Başsavcı Vekili´nden izin alması şartı getirilmiş oldu. Kuvvet Komutanları´nın serbest bırakılmasının ?üstler serbest astlar tutuklu? değerlendirmesiyle tartışma zemini oluşturacağı kaydedilirken, bu durumun tutuklular için yapılacak itirazlarda gerekçe olarak kullanılacağına işaret edildi. Başsavcının bu talimatını uygulayan kolluğun da suç işlemiş olacağı belirtildi.
İşte anayasada hakim ve savcıların teminatı
138. Madde: ?Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.? 139. Madde: ?Hakimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz.?
Savcılara müdahale yapılmış
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Engin tarafından gönderilen yazıyı değerlendiren eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, talimatın yasaya aykırı olduğunu belirterek ?Soruşturmaları savcılar yürütür. Savcılar Cumhuriyet Başsavcısı´ndan veya Başsavcı Vekili´nden izin almak zorunda değildir? diye konuştu. Avcı, ?CMK´da asıl olan savcıdır. Başsavcı veya vekili, savcının gözaltına alma kararlarına müdahale edemez. Bu yazı Ergenekon ve Balyoz soruşturmasını yürüten savcıların yetkisine müdahale anlamı taşıyor. Prosedür açısından doğru değil. Emniyet´teki adli kolluk görevini yerine getiren polisin savcılardan gelen emirleri yerine getirmesi gerekir. Başsavcılığa sormak gibi görevleri yoktur? dedi. ( Bugün)
Eski Başsavcı Petek: Başsavcılar savcıların soruşturmasını denetleyemez
Özel yetkili Cumhuriyet savcılarının Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu´nun (CMUK) 250. Maddesi gereğince yetkilerini direk HSYK´dan aldığını söyleyen Emekli Savcı Reşat Petek de, İstanbul Cumhuriyet Bassavcısı Engin´in emniyet ve merkez Komutanlığı´na gönderdiği yazının soruşturmaya direk müdahale anlamına geldiğini belirtti. Petek, gönderilen yazının kamuoyunda başsavcının Balyoz darbe planı soruşturmasına müdahale ettiği şeklinde yorumlanabileceğine dikkat çekti. Yazının özel olarak ´Balyoz Darbe Planı´ iddialarına ilişkin olduğuna dikkat çeken Reşat Petek, bunun da ayrıca sakıncalı olduğunu kaydetti. Petek, sadece bir soruşturmaya yönelik gönderilen yazının soruşturmanın seyrini şaibeli hale getirebileceğini aktardı. Savcıların soruşturmayla ilgili işlemlerinin birçoğunun mahkeme kararı ile gerçekleştiğini belirten Petek, gönderilen talimatın mahkeme kararlarının başsavcı tarafından denetlenmesi anlamına geleceğini bunun da kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Başsavcıların savcıların görev alanlarını belirledikten sonra soruşturmanın içeriğine müdahale edemeyeceğini de ifade eden Petek, CMK 160 ve 161. Maddeleri cum. Savcılarının nasıl soruşturma yapacağını gösterir. Adil kolluk birimlerine talimat verme yetkisine sahiptir. Başsavcı soruşturma tamamlandıktan sonra verilecek kararı denetleyebilir. Ancak onun öncesinde devam eden soruşturmaya yönelik bir denetleme yapamaz. dedi. Kolluk kuvvetlerinin Cumhuriyet savcısından ve başsavcılıktan gelen talimatları uygulamak zorunda olduğunu aktaran Petek, yaşanan durumun kolluk kuvvetlerinin Cumhuriyet savcılığı ve savcılık makamı arasında kalmasına sebep olacağını sözlerine ekledi. ( Cihan)
İşte yürütülen soruşturmalar müdahale örnekleri
Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara baskı, Temizöz soruşturmasını yürüten savcılara baskı, Erzincan´daki Ergenekon soruşturma savcılarına baskı, Şemdinli savcısına baskı ve şimdi Balyoz soruşturma savcılarına baskı. Şemdinli davasında yeni savcının ağır hapis cezaları almış sanıklara tahliye istemesi, Erzincan´da yeni savcının Cihaner´e tahliye istemesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın´ın yargılandığı davada yeni savcının bir gecede 25 bin sayfalık soruşturma dosyasını okuyarak sanığa tahliye istemesi.. Giderek çoğalan bu örnekler İtalyan Ergenekonu ´Gladio´ soruşturmasını yürüten Savcı Felice Casson´un ´En büyük engellemeyi yargı mensuplarından gördüm´ açıklamasının Türkiye için de geçerli olduğunu gösteriyor.
Anayasanın açık hükmü genelgeyle aşılmak isteniyor
Erhan Başyurt (Bugün): Başsavcı da bunu yaparsa... Türkiye´nin en büyük sorununun yargı bağımsızlığı olduğunu 25 Şubat tarihli yazımda örnekleriyle dile getirmeye çalışmıştım.Yargının da yargıya müdahalesi olabileceğini, Erzincan sürecinde HSYK kararıyla görmüştük. Balyoz soruşturmasında bunun yeni bir boyutuna şahit oluyoruz. Başsavcı Aykut Cengiz Engin, soruşturmayı yürüten savcıların önüne engel koyuyor. Bunu GİZLİ ve İVEDİ damgalı genelge ile yapmaya çalışıyor. Balyoz darbe soruşturmasını yürüten savcıların, tüm davetiye, celp/çağrı, arama, yakalama ve gözaltına alınma gibi tüm müzekkere ve yazılarda Cumhuriyet Başsavcı vekillerinin UYGUN GÖRÜLDÜ şerhi ve imzasını almalarını şart koşuyor. Oysa Anayasa Hakimler ve savcılar adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yaparlar. Bu görevler, meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütülür diyor. Dikkat edilirse, başsavcı vekili onayı diye bir hüküm yok. Başsavcı, genelge ile ya da bu emir ile Anayasa ile çelişiyor. Üstelik bu yazı, İstanbul Merkez Komutanlığı ve İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü´ne gönderiliyor. Yani, Başsavcı vekilinin onayı ve imzası yoksa arama, yakalama ve gözaltı işlemlerini yapmayın diyor. Oysa arama ancak mahkeme kararı ile gerçekleştirilebiliyor.
Balyoz´a balyoz vurulması birilerini fena ürküttü
Başsavcı talimatıyla, hakimlerin kararları üzerine de sınırlama koyuyor. Anayasa´nın ilgili maddesi çok açık, Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez diyor. O halde bu genelgeyi yayınlamak da buna uymak da Anayasa´ya aykırı olur. Peki, Başsavcı böyle bir belgeyi neden hazırladı? Buna neden ihtiyaç duydu? Birincisi, Başsavcı kendi düşünceleri sebebiyle böyle uygunsuz bir emri yayınlamış olabilir. İkincisi, üzerinde kurulan dış baskılar nedeniyle böyle bir belgenin altına imza atmış olabilir. Balyoz soruşturması başladığında Ankara´da şaşırtan bir trafik yaşandığı biliniyor. Başbakan Vekili Cemil Çiçek, sivil plakalı bir araçla Genelkurmay Başkanlığı´na gitmiş, ardından da Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman´ı ziyaret etmişti. Kendisi bu temaslarını Gün ağarınca mezarlıktan geçen çok olur sözleriyle değerlendiriyor. Zor zamanda devreye girdiğini ima ediyor... Başsavcının talimat yayınlamasında neyin etkili olduğunu tabii ancak kendisi açıklarsa bileceğiz. Peki, genelgedeki Başsavcı vekili ısrarının nedeni ne olabilir? Bunu da anlamlandırmak kolay değil. Elimizdeki tek bilgi, Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı´nın iki Kuvvet komutanının ifadesini aldığı ve mahkemeye sevk etmeye gerek görmeden serbest bıraktığıdır. Kuvvet komutanları ve devlette üst düzey görev yapmış isimlerin ifadelerin Başsavcı ya da Başsavcı Vekili seviyesinde alınması talimatını da bakan olduğu dönemde yine Cemil Çiçek´in verdiği biliniyor. Bazıları daha eşit anlamındaki bu genelge de Anayasa ile çelişiyor. Sonuç olarak, camilerin bombalanması ve Türk savaş uçağının düşürülmesi planlanan Balyoz Darbe Planı´yla ilgili soruşturmanın kontrol altına alınmaya çalışıldığı ortada. Bunun Başsavcı eliyle hataya geçirilmiş olması büyük talihsizlik. Ama sorunun kökten çözümü ancak kapsamlı bir yargı reformu ile mümkün. ( Erhan Başyurt, Bugün)
Hürriyet´in Başsavcı sevinci Hakim üzüntüsü
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Engin Cengiz´in Emniyet güçlerine ve askere göndermiş olduğu ´gizli´ ibareli skandal belgesi medyadaki Kontrgerilla uzantılarını da sevindirdi. Balyoz savcılarına skandal müdahaleyi Balyoz Savcılarına ´27 Şubat´ Ayarı şeklinde gören bu uzantıların savcıları bir suçlu ilan etmediği kaldı. Ergenekon ve benzer soruşturmalara açık tavır almaktan çekinmeyen bu medya organlarından Hürriyet´in dünkü manşeti de çok manidardı, ´Balyozcu Hakim Rekor Kırdı.´ Balyoz soruşturması kapsamında gözaltına alınanları sorgulayan İstanbul 10. Ağır Ceza Hakimi Ali Efendi Peksal, 34 şüpheliden 33´ünü tutukladığı için Hürriyet tarafından eleştiriliyor, tutuklama düşkünü olmakla suçlanıyor.
Başsavcı, ´izin talimatı´nı geri aldı
08 Nisan 2010: İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´in, Balyoz soruşturmasını yürüten savcılara müdahale ettiği gerekçesiyle tepkiye sebep olan talimatını geri aldığı ortaya çıktı. Başsavcı Engin, 27 Şubat´ta İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Merkez Komutanlığı´na gönderdiği talimatta başsavcı vekillerinin izni olmadan işlem yapılmamasını istemişti. Engin, tüm davetiye, celp, arama, yakalama ve gözaltı işlemlerinin öncelikle başsavcı vekilleri Turan Çolakkadı ve Olcay Seçkin´in Uygun görüldü şerhinden sonra işleme konulması talimatını vermişti. Engin´in aradan bir ay geçtikten sonra 27 Mart´ta yine İstanbul Emniyet Müdürlüğü´ne yazdığı yeni bir yazı ile bu talimatı iptal ettiği öğrenildi. ( Zaman)
(01 Mart 2010, 13:51), son güncel.: (08 Nisan 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi
Kontrgerilla Medyası
Camiler bombalanacak ardından tanklar sıkıyönetim için harekete geçecekti!!! İşte Balyoz Darbe Planı
Balyoz Planı manşetlerimiz