Ergenekon Silahlı Terör Örgütü´ne üye olmak, bilgi belge saklamak suçlarından mahkemeye çıkartılan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner Erzurum 2. Ağır Ceza tarafından tutuklandı. Bu karar çok kritik. İlk kez bir başsavcı makamından alınarak terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutuklanıyor. Bu karar yargıda kontrgerillanın varlığına somut bir delil teşkil ediyor. Başsavcı Cihaner henüz yargılanıp hüküm giymiş değil, o zamana kadar da masum sayılır. Ancak suçluluğunu gösteren bulgular ve deliller mahkeme kararında etkili oldu. Suçlamalar korkunç: Hukuku uygulamakla yükümlü olan bir başsavcı, Albay Dursun Çiçek´e ait ´Islak İmzalı Kontrgerilla Belgesi´ni Erzincan´da uygulamak ve masum insanları silahlı teröristler olarak göstermeye çalışmakla suçlanıyor. Bu suçlamaların ardından gelen tutuklamayla birlikte bugüne kadar başsavcı da dahil, 7´si asker 11 kişi tutuklanmış oldu.
FLAŞ!!! Başsavcı İlhan Cihaner tutuklandı
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü´ne üye olmak, bilgi belge saklamak suçlarından mahkemeye çıkartılan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner Erzurum 2. Ağır Ceza tarafından tutuklandı. Bu karar çok kritik. İlk kez bir başsavcı makamından alınarak terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutuklanıyor. Bu karar yargıda kontrgerillanın varlığına somut bir delil teşkil ediyor. Başsavcı Cihaner henüz yargılanıp hüküm giymiş değil, o zamana kadar da masum sayılır. Ancak suçluluğunu gösteren bulgular ve deliller mahkeme kararında etkili oldu. Suçlamalar korkunç: Hukuku uygulamakla yükümlü olan bir başsavcı, Albay Dursun Çiçek´e ait ´Islak İmzalı Kontrgerilla Belgesi´ni Erzincan´da uygulamak ve masum insanları silahlı teröristler olarak göstermeye çalışmakla suçlanıyor. Bu suçlamaların ardından gelen tutuklamayla birlikte bugüne kadar başsavcı da dahil, 7´si asker 11 kişi tutuklanmış oldu.
Erzincan´da dün gözaltına alınan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Erzurum´da çıkarıldığı 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nce tutuklandı. Başsavcı Cihaner´in Erzurum Adliyesi´nden çıkarılarak H Tipi Cezaevi´ne götürüleceği öğrenildi. Başsavcı´nın avukatı Hamit Sekman, kararı sürpriz olarak değerlendirerek, Bize göre bu uygulanan, hukuka uygun olmayan, hukuka aykırı bir karardır diye konuştu. Başsavcı, İrtica ile Mücadele Planını Erzincan´da uygulamakla suçlanıyor. Erzincan´da İsmailağa cemaatine yaptığı operasyonların ardından soruşturması elinden alınan ve hakkında 26 yıl hapis istemiyle dava açılan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, dün makam odası ve evinde yapılan aramanın ardından gözaltına alınmıştı. Operasyonun, Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal´ın yürüttüğü Ergenekon soruşturması kapsamında yürütüldüğü öne sürülürken, Cihaner´in, altında Albay Dursun Çiçek´in ıslak imzası bulunduğu öne sürülen İrtica ile Mücadele Eylem Planını Erzincan´da uygulamakla suçlandığı belirtildi. Erzincan´daki Ergenekon soruşturmasını yürüten Özel Yetkili Savcı Osman Şanal, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in evinde ve makamında dün arama yapmıştı. Cihaner, dün makam odası ve evindeki arama sonrası gözaltına alınmıştı. Dün gece 11.00 sıralarında Erzurum´a getirilen Başsavcı Cihaner´in soruşturmayı yürüten özel yetkili savcı Osman Şanal tarafından yapılan sorgusu saat 06.00 sıralarında sona erdi. Sorgusunun ardından tutuklama talebiyle 2. Ağır Ceza Mahkemesi´ne sevkedilen Başsavcı Cihaner´in buradaki duruşması da yaklaşık 4 saat sürdü. Duruşma sonunda Cihaner, Ergenekon örgütü üyesi olmak, evrakta sahtecilik ve görevi kötüye kullanma iddiasıyla tutuklanarak Erzurum H tipi Cezavi´ne gönderildi. Başsavcı Cihaner´in Erzurum Adliyesi´nden çıkarılışı sırasında kargaşa yaşandı. Erzurum Emniyet Müdürlüğü özel timleri bina çevresinde geniş güvenlik tedbiri aldı. Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ekiplerince, Cihaner yoğun güvenlik önlemleri altında adliyeden çıkarılarak H tipi cezaevine götürüldü. Cihaner´in avukatı Hamit Sekman, kararı üzüntü verici olarak değerlendirdiklerini, kararla ilgili bir üst mahkemeye müracaat edeceklerini söyledi.
Cihaner´e Dursun Çiçek ile irtibatı soruldu
Erzurum Özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal tarafından göz altına alındıktan sonra tutuklanarak ceza evine gönderilen Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´e duruşmada Dursun Çiçek´le buluşup buluşmadıkları soruldu. Erzurum 2 Numaralı Ağır Ceza Mahkemesi´nde sabah saatlerinde hâkim karşısına çıkan İlhan Cihaner´e, Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek´i tanıyıp tanımadığı soruldu. Cihaner´e ayrıca İsmailağa Cemaati´ne yönelik başlatılan soruşturmayı neden Erzurum Cumhuriyet Savcılığı´na bildirilmediği ve gizli tanıklarla buluşup onları yönlendirdiği iddiaları soru olarak yöneltildi. Başsavcı Cihaner´in ise Deniz Kurmay Albay Çiçek´i tanımadığı, kendisiyle görüşmediğini öne sürdüğü belirtildi. Mahkeme´de Cihaner´e ayrıca iddia edilen Ergenekon terör örgütüne yönelik çok sayıda soru yöneltildiği ve bunların çoğunu bilmediğini söylediği öne sürüldü. ( Cihan)
Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya heyecanlandı: Habur, Erzurum ve Erzincan inceleniyor
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman ´Yalçınkaya, Habur, Erzincan ve Erzurum´daki adli tahkikatlar incelemeye alındı.´ dedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ´Yargının siyasi güçlerin etkisi altında bulunup bulunmadığının, bireyi kamu gücünden koruyan hukuk kurallarının uygulanıp uygulanmadığının tespiti için Habur, Erzincan ve Erzurum adli yargı çevrelerinde yargıyı yıpratan, yargıya olan güveni sarsan adli tahkikatların incelemeye alındığını´ bildirdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan yazılı açıklamada, demokrasi ve hukuk devletinin korunmasının; kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti ve temel insan hak ve özgürlüklerinin güvencesi olan yargı bağımsızlığına bağlı olduğunun altı çizilerek, şunlar kaydedildi: ´Yargının siyasi güçlerin etkisi altında bulunup bulunmadığının, bireyi kamu gücünden koruyan hukuk kurallarının uygulanıp uygulanmadığının tespiti, dolayısıyla demokrasi ve hukuk devletinin korunup yerine getirilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Habur, Erzincan ve Erzurum adli yargı çevrelerinde yargıyı yıpratan, yargıya olan güveni sarsan adli tahkikatlar incelemeye alınmıştır. Yüce Atatürk´ün gerçekleştirdiği laik, demokratik ve hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin kazanımlarını ve kuruluş felsefesini, Cumhuriyet savcılarının hiçbir etki altında kalmadan, suç ayrımı yapılmadan ve suçlunun siyasi görüşleri gözetilmeden etkin bir biçimde korumaya devam edeceği, kamu düzeni ve güvenliğini sağlayacağı Türk halkına saygı ile duyurulur.´ ( AA)
Adalet Bakanlığı´ndan uyarı: Başsavcının soruşturulması yasaya uygundur
Adalet Bakanlığı, İlhan Cihaner´in gözaltına alınması sonrası başlatılan tartışmalara ilişkin bir açıklama yaptı. Adalet Bakanlığı, ´soruşturma ve yargılamaların mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı çerçevesinde sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için, tüm kişi, kurum ve kuruluşlara düşen görevin, yargıyı gereksiz tartışmaların dışında tutmak olduğunu´ bildirdi. Adalet Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, ´yazılı ve görsel basında Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan bir soruşturma ile ilgili olarak kamuoyunu yanıltıcı ve bilgi kirliliğine neden olabilecek boyutta yayınlar yapıldığı´ belirtildi. Tartışılan konuların hakim kararlarına dayanan yargısal faaliyetlere ilişkin olduğu dikkate alınarak, bu görevlerini yerine getirmekte olan yargı mensuplarının haksız eleştiriye maruz bırakılmaması için bazı hususların kamuoyunun bilgisine sunulmasında fayda görüldüğü kaydedilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: ´Anayasanın 138. maddesinde ´Mahkemelerin bağımsızlığı´ başlığı altında ´Hakimler bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez...´ hükmü yer almaktadır. Ayrıca, bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hakim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunmak TCK´nun 288. maddesinde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu olarak düzenlenmiştir. Bu hükümler karşısında, yargısal denetime tabi olan işlemlerle ilgili olarak tüm kişi, kurum ve kuruluşların özenli davranması gerekmektedir.´
Hakimler ve savcıların ifa ettikleri görevlerinin özelliği göz önüne alınarak, özel soruşturma ve yargılama usulüne tabi tutuldukları hatırlatılan açıklamada, ´Bu bağlamda, 2802 sayılı Kanun´a göre hakim ve savcıların görevden doğan veya görev sırasında işledikleri suçların Bakanlık izni ile soruşturulduğu´ kaydedildi. Hakim ve savcıların kişisel suçlarının soruşturulmasının ise Bakanlık iznine gerek duyulmaksızın en yakın ağır ceza mahkemesi cumhuriyet başsavcısınca doğrudan yapıldığına dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ´CMK´nun 251/1. maddesinde ise 250. maddede sayılan suçların görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olması ayrımı yapılmaksızın özel yetkili Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturulması hükme bağlanmıştır. Yapılan bir kısım açıklamalarda CMK´nun 250/3. maddesindeki, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay´da yargılanması öngörülen kişilere ilişkin istisnadan bahsedilerek, bu hükmün ihlal edildiği belirtilmektedir. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılarının mülahazaları bilinmemekle birlikte CMK´nun 250/3. maddesindeki düzenleme kovuşturma evresine ilişkin olup, yargılama merciini göstermektedir. Soruşturma evresi ise CMK 251. maddesinde düzenlenmiş ve soruşturulacak kişiler bakımından bir istisna getirilmemiştir. Nitekim benzer olaylarda Yargıtayın verdiği kararlar da bu doğrultudadır.´ Soruşturma sürecindeki işlemlerin hukuka aykırılık iddialarının itiraz ve temyiz müessesesi ile yargısal denetime tabi olduğu belirtilen açıklamada, ´Sürecin işleyişine ilişkin suç isnatlarının bulunması durumunda da ayrıca yetkili mercilerce gereğine tevessül olunacağı kuşkusuzdur. Soruşturma ve yargılamaların mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı çerçevesinde sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için, tüm kişi, kurum ve kuruluşlara düşen görev yargıyı gereksiz tartışmaların dışında tutmaktır´ ifadesine yer verildi. (AA)
İtalyan Savcı Casson: Bizdeki Ergenekon´u soruştururken en büyük engellemeyi yargı mensuplarından gördüm
1990 yılı sonunda İtalyan Gladio örgütüne yönelik başlatılan soruşturma boyunca İtalya´da yaşanan gelişmeler, şaşırtıcı bir şekilde Ergenekon süreciyle benzerlik gösteriyor. Türkiye´deki davayı uzaktan da olsa takip eden İtalyan Savcı Felice Casson, on yıl süren Gladio araştırması sırasında en büyük engellemeyi yargı mensuplarından gördüğünü vurguluyor. 26 yaşında olduğundan ´tecrübesiz´ diye davayı elinden almak için büyük gayret sarf edildiğini belirtirken, şu tespitte bulunuyor: Başka bir mahkemeye tayinimi çıkarıp davayı engellemek istediler. Operasyonlar üst düzey yetkililere uzanınca, ´devlete hizmet etmiş kişilere bu nasıl yapılır?´ diye kıyamet koptu. Fakat sonunda generaller ve üst düzey görevliler suçlu bulunarak mahkum oldu. Dava boyunca İtalyan kamuoyunun adeta ikiye bölündüğünü belirten Felice Casson, ordunun olayın dışında kaldığını ve müdahil olmadığının altını çiziyor: Çünkü problem ordunun geneliyle değil, jandarma ve gizli servisin generalleri ile ilgiliydi.
HSYK´daki Kontrgerillacılar soruşturmayı baltalamayı deneyecek
Erzincan´da gözaltı işlemleri sürerken, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) haftalık olağan toplantısını yapıyordu. İlhan Cihaner´le ilgili haberi öğrenir öğrenmez HSYK konuyu bugün olağanüstü gündemle görüşme kararı aldı. Yapılacak bu görüşmede HSYK´nın Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal ve arama kararını veren hakimi görevden alacağı iddia edildi. HSYK´nın böylece hem İlhan Cihaner´i kurtarmayı hem de ifade vermek için Erzurum Savcılığına gitmek istemeyen 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk´i rahatlatmayı istediği ileri sürüldü. Ancak kurulun Adalet Bakanı olmadan karar alması mümkün değil. Ergenekon savcı ve hakimlerini görevden almak için ısrarla direnen kuruldaki Kontrgerillacı üyeler Adalet Bakanını aşamayınca direnmekten vazgeçmek zorunda kalmışlardı.
Yargıdaki tüm Kontrgerillacılar hareketli: HSYK´ya baskı yapıyorlar
Yine Ergenekon sanıkları ile irtibatları basına yansıyan bazı Yargıtay üyelerinin de HSYK´na devreye girmesi ve Savcı Şanal´ı görevden alması için baskı yaptığı ileri sürüldü. CHP Grubu adına Erzincan´a giderek soruşturmayı izleyen CHP´li Ahmet Ersin´in de dün girişimde bulunduğu öğrenildi. HSYK Başkan vekili Kadir Özbek´in İlhan Cihaner ile ileri derecede samimiyeti olduğu da iddia edildi. Bilindiği gibi HSYK üyesi Ali Suat Ertosun un bazı ergenekon sanıkları ile fotoğrafları ve ilişkileri ortaya çıkmış, Ertosun da bunu doğrulamıştı.
Cihaner sık sık HSYK ile görüşüyordu
Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan bir haberde, Erzincan Başsavcısı Cihaner HSYK´na bir yazı yazarak, soruşturmanın gizliliğini ihlal edecek şekilde bilgileri iletmiş ve Savcı Şanal´ın görevden alınması gerektiğini belirtmiş, aksi halde kurumlararası çatışma çıkacağı tehdidinde bulunmuştu. Cihaner in göreve geldiğinden itibaren HSYK ile koordineli olarak hareket ettiği sık sık Ankara´ya gelerek kurulla görüştüğü iddia edilmişti.
HSYK, Adalet Bakanı olmadan toplantı yapamaz, yaparsa korsan olur
HSYK üyelerinin Başsavcı Cihaner´in gözaltına alınmasından sonra toplanması kamuoyunun dikkatini çekti. HSYK´nın Adalet Bakanı olmadan, bakandan izinsiz toplanmasının yanlış olduğuna vurgu yapan eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, HSYK´nın Başkanı Adalet Bakanı´dır. HSYK adına açıklama yetkisi de başkana aittir. HSYK´yı bakan toplantıya çağırmamışsa, bakanın gündemini tayin etmediği toplantıya çağırmadığı bir toplantı bir defa HSYK toplantısı olarak adlandırılamaz. Kurul üyelerinin bir araya gelerek görüş beyan etmesidir. HSYK Kanunu´na da muhalefet teşkil eder. Her kurulun bir başkanı olur. HSYK adına açıklama yetkisi de Adalet Bakanı´na aittir. HSYK´nın bakandan izinsiz ve habersiz böyle bir toplantı düzenleyip kamuoyuna açıklama yapma yetkisi yoktur. Buna rağmen 2009 Yaz Kararnamesi´nde yaptıkları gibi kamuoyuna bir açıklama yaparlarsa yargılama sürecine hukuk dışı müdahale etmiş olurlar. Sanıyorum bunun bilincinde olarak hareket edeceklerdir. Yoksa yargısal faaliyetlere doğrudan müdahale olur. ifadelerini kullandı. ( Cihan)
HSYK Adalet Bakanı olmadan karar alamaz
Bülent Korucu, (Zaman): Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in gözaltına alınması üzerine Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu´nun yüksek yargıdan gelen üyelerinin bugün toplanacağı bildiriliyor. Toplantı ve sonrasında yapılacağı ileri sürülen açıklamanın ´Adil Yargılamayı alenen etkileme´ suçu kapsamında olmaması için azami özen gösterilmesi gerekiyor. Malum demokrasilerde mutlak günahsız hiçbir kişi ve zümre yok. Hâkim ve savcılar da bütün beşer gibi suç işleyebilir ve yargılanabilir. Hâkim ve savcıların hazırlık soruşturmalarıyla ilgili yetki Adalet Bakanlığı müfettişlerinde. Ağır ceza mahkemelerinin yetki alanına giren suçlarda suçüstü hallerinde özel yetkili savcılar soruşturmayı yürütebiliyor. Hâkim ve Savcılar kanunu, 94. Madde bu yetkiyi açık biçimde verdiği gibi 88. Madde de Yakalanamaz, üzerleri ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez şeklindeki sınırlamalara ´ağır cezanın görevine giren suçüstü halleri dışında´ şeklinde istisna getiriyor. Yani ilk soruşturmayla ilgili yetki tartışması yok. Bu açık hükümlere rağmen HSYK´nın birilerinin beklediği türden açıklama yapması zor. Ayrıca müfettişler soruşturunca karşı çıkanlar, yetkili savcılar soruşturunca da aynı tavrı takınıyor ve HSYK´yı konumlandırmaya çalışıyor. HSYK bu tuzağa düşmeyecektir. Yargının dokunamadığı yargı olabilir mi?Soruşturmayı yürüten özel yetkili savcı Osman Şanal hakkında İlhan Cihaner´in HSYK´ya yaptığı şikayetler de kurulun elini kolunu bağlıyor. Zira Şanal´la ilgili söyleyecekleri her şey ihsası reye girecek ve verecekleri son kararı sakatlayacaktır. Adli yargılamaların tek temyiz makamı olan Yargıtay, birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve savcıların aynı zamanda ikinci soruşturma (kovuşturma) mercii. Yani usul ve esasa ait eksikler varsa kovuşturma aşamasında Yargıtay´ın ilgili ceza dairesi tarafından tespit edilir. Son olarak şunu kayıtlara geçirmek lazım: Kararı veren Erzurum ikinci Ağır ceza mahkemesi ve yetkili savcının elindeki delilleri hiç kimse bilmiyor. HSYK da dosyaya vakıf değil. Bugün yapılacak açıklamalar daha sonra mahcubiyete sebep olabilir. Bu arada HSYK´nın savcı ve mahkeme heyetini görevden alacağı iddiaları da gerçeği yansıtmıyor. Zira bu işlemin prosedürü belli. Adalet Bakanlığı´nın görevlendirmesi üzerine müfettişlerin yapacağı soruşturma gerekiyor. Soruşturma sonunda idari cezayı gerektiren bulgular elde edilirse HSYK´ya sevkediliyor. Bakan ve müsteşarın katılmadığı toplantıda rutin işlemleri bile yapamayan bir kurulun resen görevden alma kararı vermesi imkânsız. ( Bülent Korucu, Zaman)
Yarsav´dan ayrılanların kurduğu Demokrat Yargı derneği: Acilen hukuk reformu
Demokrat Yargı Derneği, Erzurum ve Erzincan´da yaşanan son gelişmeler ışığında bir açıklama yayınladı. Demokrat Yargı Derneği Yönetim Kurulu imzasıyla yayınlanan bildiride şu görüşlere yer verildi: Türkiye de yargıç ve savcılar üzerinde yürütülen soruşturmaların bugün geldiği aşama yargının kendi içi dünyasını sarsacak bir hal almış durumda. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in çalışma odası ve evinin aranması ve ardından gözaltına alınması, bir çok kesimi haklı olarak kaygıya sürüklemektedir. Bu kaygı kuskusuz ki yargı mensupları suç işleyemez biçiminde asla kabul edilemeyecek bir yaklaşımdan değil, maalesef Türkiye´deki hukuk ve yargı geleneğinin, bizzat kendi mensupları bakımından dahi öngörülebilir bir gelecek üretememesinden kaynaklanmaktadır. Bu huzursuzluk ve kaygının sebebi, toplumun ve kamuoyu denetiminin daima dışında kalmayı esas alan Türk yargı geleneğinin ve bu geleneği süreklileştiren hiyerarşik ve demokrasiden uzak yapısının bizzat kendisidir. Şemdinli olayını soruşturan Savcı Ferhat Sarıkaya´nın meslekten atılması, bu yapının yıkıcılığını tüm açıklığıyla gözler önüne sermektedir. Bu gelenek, yargının her tür iktidar odaklarıyla ilişkisini görünmez ve denetlenemez bir süreç olarak bugüne kadar sürdürmesine ve toplumun da devam ede gelen soruşturmaları şaşkınlık ve huzursuzluk içinde takip etmesine yol açmıştır. Bundan en fazla zarar görenlerin kürsü yargıçları ve savcıların olması ise şaşırtıcı olmamalıdır. Hukuk ve yargı topluma öngörülebilir bir gelecek sunan, toplumun huzursuzluk ve kaygılarını en aza indiren temel araçlardır. Oysa Türkiye de yargı ve hukuk asli işlevinin tam tersine bir belirsizliğin kaynağı olarak kendi geleneğini sürdürmekte, toplumun bilgilenme hakkı elinden alınmaktadır. Bugün bu geleneğin yargının kendi mensupları açısından dahi travma yaratacak hale gelmesi hepimiz açısından öğretici olmalıdır. Türkiye bu geleneğe son vermeli ve belirsizlik duygusu önlenmelidir. Demokrat Yargı Derneği, yargı sisteminin çağdaş standartlara göre yeniden yapılandırılmasının ortak aklın gereği olduğuna yönelik inancını toplum ile paylaşmayı görev bilmektedir. Saygılarımızla, 16.02.2010 Demokrat Yargı Yönetim Kurulu
Abdullah Harun
(17 Şubat 2010, 10:21)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Erzincan´da savcı İlhan Cihaner ve Jandarma´nın ´ıslak imza´ operasyonları
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi
Ergenekon soruşturmasını/davasını akamete uğratma girişimleri
HSYK üzerinden Ergenekon davasını akamete uğratma çabaları