Kahramanmaraş'ta, eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter düşmesi olayıyla ilgili görülen davada dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen'e 'görevi kötüye kullanma' suçundan 2 yıl hapis cezası verildi. Böylece olayla ilgili ilk ceza 12 yıl sonra verilmiş oldu. Helikopterin düşmesinin ardından yürütülen soruşturmaya FETÖ'nün müdahalede bulunmasına yönelik bir başka dava ise üç ayrı davanın 5 Ocak 2021 tarihinde birleştirilmesiyle 20 sanıklı olarak görülmeye devam edilecek. Helikopterin kasıtlı olarak düşürüldüğü, diğer deyişle suikast şüphesini konu alan ana soruşturma ise halen sürüyor.
02.02.2021 11:02 Kahramanmaraş'ta, eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter düşmesi olayıyla ilgili görülen davada dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen'e görevi kötüye kullanma' suçundan 2 yıl hapis cezası verildi.
15.01.2021 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, Yazıcıoğlu'nun oğlu Furkan Yazıcıoğlu, kızı Firuze Yazıcıoğlu, ablası Maviş Ocak, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu ile yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu.
FETÖ üyeliği suçundan hükümlü olan sanık Özmen, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi üzerinden duruşmaya bağlandı.
Sanığın daha önce mahkemeye sunduğu dilekçede belirttiği, yeni tanıkların dinlenmesinin de içinde bulunduğu talepleri davanın geldiği aşama nedeniyle reddedildi.
Savunması istenen Özmen, suçsuz olduğunu iddia ederek, özel avukat eşliğinde savunmasını hazırlamak için ek süre talebi bulunduğunu ifade etti.
Hakimin, ek süre isteğini kabul etmemesi üzerine sanık Özmen reddi hakim talebinde bulundu.
"Ortada örgütlü yapı tarafından gerçekleştirilen cinayet vardır"
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz da örgütsel bir yapının oluşturduğu bilgi kirliliği nedeniyle arama kurtarma çalışmalarının sekteye uğradığını ve bu nedenle helikopterden yaralı kurtulanların yaşamını yitirdiğini söyledi.
Helikopterin, 2 askeri jetin yakınından uçması sonucu düşürüldüğü kanaatinde olduklarını vurgulayan Yavuz, şöyle konuştu:
"Sanığın eyleminin sonuçları çok vahimdir. Bu eylemden Ali Orhan D, Orhan Ö, Mevlüt B, Mehmet K, Tamer Bülent D, Ramazan A, İsmail D. ile Ali K. de sorumludur. Belki de bu eylemde en zayıf halka sanıktır. Ortada örgütlü yapı tarafından gerçekleştirilen cinayet vardır. Bir şahsın FETÖ'ye hizmet etmesi için üye olması gerekmez, bir kısım görevliler bu olay sırasında FETÖ tarafından kullanılmıştır."
Davayla ilgili 12 yıllık zaman aşımının dolmak üzere olduğunu ifade eden Yavuz, sanığın en üst sınırdan cezalandırılıp, hakkında indirim uygulanmamasını ve kararla birlikte tutuklanmasını istedi.
Mahkeme savcısı da bir önceki duruşmada verdiği, olay sonrası "Yazıcıoğlu'nun bacağı kırık, ambulansla hastaneye götürülüyor" şeklindeki bilgi notunu hazırlayarak, arama kurtarma çalışmalarının sekteye uğratılmasına ve kişilerin mağduriyetine neden olduğu gerekçesiyle sanığın üst sınırdan cezalandırılarak 2 yıla kadar hapsini istediği mütalaasını yineledi.
Reddi hakim talebini geri çeviren hakim, bu karara 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazda bulunabileceğini sanığa belirterek, duruşmayı 25 Ocak'a erteledi.
Bu arada, Dursun Özmen, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca, Büyük Birlik Partisinin (BBP) kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmaya FETÖ'nün talimatıyla müdahale ettikleri iddiasıyla haklarında 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılan 17 sanık arasında da yer alıyor.
25.01.2021 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kahramanmaraş 1'inci Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, oğlu Furkan Yazıcıoğlu, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu, ablası Mavuş Ocak ile avukatlar ve partililer katıldı. Özmen ise mahkeme salonuna FETÖ'den hükümlü olduğu cezaevinden SEGBİS sistemiyle bağlandı.
Duruşmada, 5 Mart 2009'da Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesinde düşen ve içerisinde bulunan BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Erhan Üstündağ, Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya, İsmail Güneş ve helikopter pilotu Mustafa Kaya İstektepe'nin hayatını kaybetmesiyle ilgili görevi 'kötüye kullanmak' suçundan yargılanan dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen, son kez hâkim karşısına çıktı.
Hakim, sanık Dursun Özmen'e savunma yapması için söz hakkı verdi.
Savunmasında mahkeme heyetine "Vicdanınıza göre karar verin" diyen sanık Özmen, günah keçisi yapıldığını, suçsuz olduğunu ve duruşma sonunda beraat edeceğine inandığını söyledi. Masum olduğuna vicdanen inandığını ifade eden Özmen, helikopterin düşmesinin ardından helikopter ve içerisindeki kişilerle ilgili bilgilerin yer aldığı 1 nolu bilgi notunu hazırlatıp şube müdürü İsmail Duman'ın talimatıyla İstihbarat Daire Başkanlığı'na ve çevre illere gönderdiğini belirtti. Bu notun ardından Kayseri Valisi Mevlüt Bilici'nin açıklama yaptığını ancak valinin açıklamalarıyla kendisinin gönderdiği bilgi notunun çok farklı olduğunu söyledi. Vali Mevlüt Bilici'nin açıklaması esnasında gönderdiği bilgi notundan başka bilgi notu göndermediğini kaydeden Özmen, ilk bilgi notunda da Yazıcıoğlu'nun sağ olduğu gibi yanıltıcı bilgilerin bulunmadığını öne sürdü.
Kendisi tarafından hazırlatıldığı öne sürülen asılsız bilgi notuyla ilgili dinlenen tanıkların da yalan söylediğini belirten Dursun Özmen, "Ben bir günah keçisi seçildim ama benim üzerimden failler ya da tetikçilere ulaşılacaksa bana ceza verin. Masum olduğuma vicdanen inanıyorum. Benim arama kurtarmayı sekteye uğratmam, yanlış yönlendirmem yoktur. Bu durumlar tanık beyanları, bilirkişiler tarafından ortaya çıkarılmıştır. Herhangi bir suç işlemedim. Kastım da yoktur, beraatımı talep ederim. Aksi kanaatteyseniz lehime olan tüm hükümlerin uygulanmasını ve hükmün geriye bırakılmasını talep ederim ve vicdanınıza göre karar vermenizi bekliyorum" dedi.
Mahkeme, sanık Dursun Özmen'e "görevi kötüye kullanma" suçundan üst sınırdan 2 yıl hapis cezası verdi. Sanığın kişiliği, suç işleyiş şekli, olayla ilgili pişmanlığının bulunmayışı, cezaların caydırıcılığı ve adalete güven ilkesi gibi hususları göz önünde bulundurarak cezada indirim yapılmasına yer olmadığına hükmeden mahkeme, verilen hapis cezasının sanığın yargılama sürecinde pişmanlık göstermemesi, kişilik özellikleri, tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak ertelenmemesini de kararlaştırdı.
Bu ceza; 12 yıldır devam eden Yazıcıoğlu davalarında verilen ilk hapis cezası oldu.
DİĞER DAVA VE SORUŞTURMALAR
Helikopterin düşmesinin ardından yürütülen soruşturmaya FETÖ'nün müdahalede bulunmasına yönelik bir başka dava ise üç ayrı davanın 5 Ocak 2021 tarihinde birleştirilmesiyle 20 sanıklı olarak görülmeye devam edilecek.
Ana soruşturma devam ediyor
Helikopterin kasıtlı olarak düşürüldüğü, diğer deyişle suikast şüphesini konu alan ana soruşturma ise halen sürüyor.
25 Aralık 2020'de Kahramanmaraş Başsavcılığından yapılan açıklamada konuyla ilgili bilgiler verildi. Soruşturmanın özellikle 15 Temmuz 2016 sonrasında elde edilen tüm deliller ışığında yürütüldüğüne dikkati çekilen açıklamada, şu değerlendirmeler yer aldı:
"Gelinen aşamada, olayın nasıl meydana geldiği, olayın oluşumunda harici kişilerin kastı, kusuru ya da ihmali bulunup bulunmadığı gibi hususlarda tüm soru işaretlerinin giderilmesine yönelik yeni bir rapor hazırlanması için konusunda uzman isimlerden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti teşekkül ettirilmiştir. Yine arama kurtarma çalışmalarındaki ihmal ve gecikme iddialarıyla ilgili dönemin Jandarma Bölge Komutanı ve yardımcısı, Sivil Havacılık Genel Müdürü ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yürütülen soruşturma tamamlanmış, Kahramanmaraş 5. Asliye Ceza Mahkemesine hitaben iddianame düzenlenmiştir. Arama kurtarma çalışmalarında ihmal ve gecikme iddialarına ilişkin olarak ise arama kurtarma çalışmalarını yöneten üst düzey kamu görevlileri hakkında Yargıtay 5. Ceza Dairesinde görevi ihmal suçundan yargılama devam etmektedir."
YAZICIOĞLU AİLE AVUKATI: DOSYANIN HER YERİNDEN FETÖ FIŞKIRIYOR
Dava sonunda Yazıcıoğlu ailesinin avukatlarından Kemal Yavuz bir açıklama yaptı. Kararın, Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin ölümüyle ilgili verilmiş ilk karar olduğuna dikkat çeken Yavuz, "Bugün itibariyle Muhsin Yazıcıoğlu suikastıyla ilgili yürütülen soruşturmalarda Kayseri Valiliği'ne sahte ihbar notunu sonradan gönderen Dursun Özmen hakkında görevi kötüye kullanma suçundan dava açılmıştı biliyorsunuz. Yaklaşık 6 yıldır süren yargılama bugün sona erdi. Görevi kötüye kullanmadan sanık Dursun Özmen 2 yıl ceza almış durumda, cezasında erteleme, tecil, paraya çevirme gibi hususlar yok 2 yılla sınırlı kalmış durumda. Ancak şunu ifade etmek isterim; elbette bu karar bizi sevindirmedi. İlk karar olması sebebiyle tabii ki önemsiyoruz, Yargının geç de olsa 12 yıllık zaman aşımı dolmak üzereyken işlemiş olması kısmen de olsa bunu iyi karşılıyoruz ama asla yeterli değil. Birincisi zaman aşımı dolmak üzereyken oldu, daha bir de bunun istinaftan geçme süresi var biliyorsunuz, o bakımdan belki zaman aşımı dolmadan istinaf süresi de tamamlanmayacak ama her şeye rağmen verilmiş bir karar var" diye konuştu.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun örgütlü bir yapı tarafından suikasta uğratıldığını belirten Kemal Yavuz, şöyle devam etti:
"Bunun da ana soruşturma dosyasında dava açmak için yeterli delilleri mevcuttur. Askeri uçakların oluşturduğu türbülansla helikopterinin düşürüldüğü, pilotun da yüksek düzeyde karbonmonoksite maruz bırakıldığı anlaşılmış durumdadır. Biz, eylemin, ana soruşturma dosyasındaki davanın açılması, Dursun Özmen'in, 29'unda yargılanacak olan asker kişilerin, sivil bürokratların ve yine 22 Mart'ta yargılanacak olanların esas itibariyle ve yine ana dosyada soruşturması devam eden şüphelilerin tamamı ile ilgili bir davanın birlikte açılması, yürütülmesi, örgütlü bir suikast davasının olmasını beklemiştik ama bu olmadı. Olan şey, Dursun Özmen'e 2 yıl ceza vermekten ibaret. Tabii ki bununla yetinecek değiliz, diğer yargılamalar devam ediyor. Ama bir gün gelecek, ana dosyadaki dava örgütlü suikasttan açılacak. Türkiye kamuoyuna şunu ifade etek isterim ki dosyanın her yerinden FETÖ fışkırıyor. GSP cihazlarının sökülmesi, sahte bilgi notu göndererek arama kurtarmayı akamete uğratmaktan tutun da tüm alanlarda FETÖ unsurlarının varlığını görüyoruz. Yine askeri jetlerin pilotunun irtibatları sebebiyle FETÖ'nün hava kuvvetleri imanıyla açık ve net bir irtibatının olmasının da ortaya çıktığı gözetilerek örgütlü yapının her noktada varlığı sabit olmasına rağmen bugüne kadar maalesef henüz toplu, bizi tatmin eden, örgütlü bir suç soruşturması ve bu soruşturmaya bağlı açılmış bir suikast davası maalesef yoktur. Bu, bizim yüreğimizi yaralamaktadır."
Son zamanlarda yargının etkin çalışmalar yürüttüğünü de ifade eden Avukat Kemal Yavuz, "Kısa zamanda da bunun sonuçlarını alacağını ve bu davaların açılacağını ümit ediyor ve bekliyoruz. Bu davalar açıldıktan sonra gerçek suçluların, böyle suikasttan sonraki olayları yani suçu örtbas etme, delilleri karartma gayretinde olanların değil de asıl faillerin yargılandığı yargılamayı inşallah Türkiye kamuoyu görecektir. Ancak o zaman Muhsin Yazıcıoğlu'nu sevenlerin yüreğine su serpilmiş olacaktır. Aksi takdirde bu şekilde en dış halkadaki kişilerin ilgisiz davalarla, davaları bölüp parçalayarak yapılacak yargılamalarla bizim hukuken tatmin olmamız, adalet hissiyatımızın yerine gelmesi mümkün değildir. Bizim yüce Türk adaletinden beklediğimiz budur" dedi.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun ablası Mavuş Ocak da karardan memnun olmadığını belirterek, "Karardan hiç de memnun olmadık. 12 yıldır gelip gittiğimizin bir noktası bile değil. 12 yıl, dile kolay biz maddi ve manevi her şeyle yıkıldık. Acımızla, üzüntümüzle hasta olduk, psikolojimiz bozuldu. Kardeşimin mezarı akşama kadar ziyaretçi akınına uğruyor. Bu işi yapanların mezar taşı olmaz inşallah" diye konuştu.
NEDİM ŞENER: Yazıcıoğlu dosyasında gerçeğe bir adım daha
Hürriyet yazarı Nedim Şener köşe yazısında Muhsin Yazıcıoğlu suikast şüphesi ile soruşturmanın Fetö tarafından karartılmasına dair çarpıcı bilgiler aktarıyor. Şener'in 1 Ocak 2021 tarihli yazısı şu şekilde:
"Bugün 1 Ocak 2021, herkese sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir sene diliyorum.
Yıl yeni ama sorunlar eski, dolayısıyla bu sene de bunları ve yenilerini konuşacağız. 2020’deki son yazımın başlığı ‘Muhsin Yazıcıoğlu’na yargı suikastı’ idi.
11 yıldır süren ve halen devam eden soruşturma ve dava dosyalarındaki karmaşa, bir arpa boyu yol alınamamasına yol açıyor.
Yaşadıklarıma rağmen okuduklarım beni hâlâ şaşırtabiliyor, tıpkı 2007’da katledilen Hrant Dink cinayetini araştırmanın başlangıcında gibi hissediyorum kendimi.
2021’in ilk yazısında da Yazıcıoğlu dosyasına devam edeceğim. Çünkü 25 Mart 2009 günü kendisini taşıyan helikopterin düşmesi, iddialara göre düşürülmesi sonucu yanındaki beş kişiyle hayatını kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu dosyasında 11 yıl sonra yeni bir boyuta geçildi. Üst düzey bazı kamu görevlilerinin sanık olduğu Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ndeki yargılamada savcılık 221 sayfalık ana, 81 sayfalık ek mütalaasını verdi. Öte yandan Kahramanmaraş Savcılığı da 10 Aralık 2020 tarihli 96 sayfalık yeni bir iddianame hazırladı.
İTİRAFÇI FETÖ’CÜ HER ŞEYİ ANLATTI
Her iki kurumun çalışmaları, Yazıcıoğlu’nun ölümü öncesi gelişmelerde, ölümü ve ölümü sonrası soruşturmaların karartılmasında Fetullahçı Terör Örgütü’nün istihbarat ve yargıdaki uzantılarının rollerini ortaya koyuyor.
Bu konudaki en önemli gelişme, FETÖ’nün Elazığ il avukatlar sorumlusu Abdullah Önder’in 8 Mayıs 2018’de Kahramanmaraş Savcılığı’na verdiği 6 sayfalık ifade oldu.
1995 yılında Çukurova Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra çeşitli okullarda öğretmenlik yapan Önder, 2004 yılında Elazığ’da FETÖ yapılanmasına girdi.
FETÖ’nün Elazığ il imamı Mehmet Durakoğlu’na bağlı çalışan Önder, 2014 yılından 2 Mayıs 2017 tarihine kadar örgütün Elazığ avukatlar sorumlusu olduğunu anlattı. 15 Temmuz sonrası eşi FETÖ üyeliğinden tutuklanınca örgütten ayrılan Önder, 37 gün hapis yattıktan sonra tahliye edildi. Kahramanmaraş’taki Yazıcıoğlu soruşturmasında ikinci takipsizlik kararı 10 Nisan 2018’de kaldırıldıktan sonra, yeniden açılan dosya kapsamında 8 Mayıs 2018 günü itirafçı oldu.
Önder, 2014 yılında özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasından sonra Malatya’dan Kahramanmaraş’a gönderilen Yazıcıoğlu dosyasından gizlilik kararının kalktığını, FETÖ’cü avukat Mustafa Atalar’ın, düşen helikopterden elektronik cihazları söken FETÖ’cü askerler Davut Uçum ile Aydın Özsıcak’ın savunmasını üstlendiğinin ortaya çıktığını, bunun da örgütte büyük bir paniğe yol açtığını anlattı. Bilindiği gibi Uçum ve Özsıcak, 15 Temmuz darbesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik Marmaris’teki saldırıyı gerçekleştiren ekip içinde de yer alıyordu.
İTİRAFLARI, HTS VE BYLOCK İLE ÖRTÜŞTÜ
Abdullah Önder, FETÖ’cü bir avukatın FETÖ’cü askerlerin savunmasının almasının örgütü zor durumda bıraktığını, konunun İzmir’de yaşayan örgütün üst düzey yöneticilerinden Barbaros Kocakurt üzerinden Pensilvanya’daki örgüt elebaşına ulaştırıldığını anlattı. Konuyla ilgili şubat ayında yazdığım yazılarda Önder’in anlattıklarının HTS kayıtlarıyla örtüştüğünü aktarmıştım.
Önder, ifadesinde FETÖ’nün hukuk yapılanmasından birçok isme yer verdi. Bunlar arasında FETÖ’cü avukat Mustafa Atalar, Elazığ il imamı Mehmet Durakoğlu, FETÖ’cü avukat Ahmet Atilla Kavuran, büyük bölgeci Sezai Çetin, Gaziantep bölgesi avukat dernekleri imamı Turan Canpolat, Malatya dar bölge sorumlusu Halil Kayış’ın yanında birçok FETÖ üyesi bulunuyor. Abdullah Önder’in ismini verdiği FETÖ’cü avukatlardan birisi Gaziantep avukatlar sorumlusu Kamil Bakum’du. Önder’in, “Konuşursa Yazıcıoğlu suikastı çözülür” dediği 6 kişiden birisiydi.
DOSYA NASIL KAPATILDI?
Abdullah Önder, ifadesinde Yazıcıoğlu dosyasının üstünün kapatılmasında Bakum’un rolünü şu sözlerle anlatmıştı: “Bu görüşme sonrası Mehmet Durakoğlu Elazığ’a döndüğünde kendisine neler konuşulduğunu sordum. Mehmet Kocatürk ile beraber Kamil Bakum ile de görüştüğünü, ayrıca Gaziantep ilinde örgütün ‘hâkim ve savcı sorumlusu’ ile de görüştüğünü söyledi. O dönem Muhsin Yazıcıoğlu dosyasına bakan soruşturma savcısı olan ve halen Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı olan Habip Korkmaz’ın yabancı biri olmadığını, bizim abilerimizden biri olduğunu, kendisine örgütün ‘Gaziantep hâkim-savcı bölge sorumlusunun’ ilettiğini söyledi.”
Önder bu kişilerle birlikte örgütün kripto haberleşme sistemi ByLock’u kullandıklarını da itiraf etti. Yargıtay 5. Dairesi Savcılığı tarafından hazırlanan mütalaalarda ve eklerinde yer alan bilgilere göre Abdullah Önder’in adını verdiği tüm FETÖ’cülerin ByLock kullandığı tespiti yapıldı.
Benim kafamı karıştıran şey ise Kahramanmaraş Savcılığı’nın hazırladığı 10 Aralık 2020 tarihli son iddianamede bu kişilerden sadece avukat Mustafa Atalar’ın isminin sanık olarak yer alması oldu. Buna karşın iddianamenin sonunda alışılmışın dışında bir “not” dikkatimi çekti.
Notta, “Abdullah Önder’in ifadesinde adı geçenlerle ilgili şüpheli oldukları soruşturma ve kovuşturma dosyalarında değerlendirilmek üzere gerekli işlem kısıtlama kararının kalkmasıyla yapılacaktır” deniliyor.
Oysa bu kişilerle ilgili tüm iddialar Abdullah Önder’in ifadesinde anlattığı Yazıcıoğlu dosyasına müdahale ile ilgili. FETÖ’cü avukat Atalar bu dosyada sanıkken diğerleri neden değil anlamış değilim. Ya da diğerleri bu dosyada sanık değilken Atalar neden sanık?
SAVCILIK, SUİKAST SORUŞTURMASINI İŞARET EDİYOR
‘MUHSİN Yazıcıoğlu’na yargı suikastı’’ yazımla ilgili Kahramanmaraş Başsavcısı İlker Yazıcı, yazılı bir mesaj yolladı. Mesajı noktasına dokunmadan aynen yayınlıyorum: “2014/7651 soruşturma numaralı dosya üzerinden 13/05/2014 tarihinde o tarihte dosya savcısı olan Habib Korkmaz tarafından ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17/06/2014 tarih ve 2014/641 değişik iş sayılı kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırıldığı, verilen EK KYOK kararının kaldırılmasına dair kararı veren mahkeme başkanı Ahmet Maden hakkında Bylock kullanıcısı olduğundan bahisle Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesinde Örgüt Üyeliğinden kovuşturma bulunmaktadır.
Dursun Özmen ile irtibatı bulunan Tamer Bülent Demirel ile Abdullah Önder’in ifadesinde geçen Elazığ imamı Mehmet Durakoğlu ve diğerleri suikast iddiası bulunan ana soruşturma dosyasında şüpheli konumunda bulunmaktadırlar. Ayrıca Abdullah Önder’in ifadesinde adı geçenler hakkında soruşturma ve kovuşturma dosyalarına konulmak üzere dağıtımı yapılmıştır. İddianamede yer alan şüphelilerin gizli tanık ve tanık ifadelerini alan dönemin Adana Özel Yetkili Cumhuriyet başsavcılığında görevli Cumhuriyet savcısı ile Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet başsavcılığının görevli Cumhuriyet savcıları hakkında 23/12/2019 tarihinde Hakimler ve Savcılar Kuruluna bildirimde bulunulmuştur.
Devam olunan asıl dosyada (suikast v.s. iddialarıyla ilgili) soruşturma devam etmekte olup bununla ilgili yeniden geniş kapsamlı bilirkişi raporu aldırılması için yapılan çalışma ve eksik kalan ifade ve soruşturma işlemleri devam etmektedir.”
Bildiğim kadarıyla suikast iddiası, helikopterin olay sırasında yakınında uçan iki F4 bir F16’nın yarattığı basınç ve etki sonucu düşürülmesiyle ile ilgili. Basın açıklamasında bu konuyla ilgili yeni bir uzman bilirkişi görevlendirileceği belirtildi.
FETÖ’nün hukuk yapılanmasının dava dosyasına müdahale etmesi ile suikast soruşturması arasındaki bağlantıyı kurmak zor. Dolayısıyla, “Diğerleri yokken Mustafa Atalar tek başına neden sanık yapıldı?” sorusu hâlâ yanıtsız. Başsavcılık, dosya hakkında karar veren hâkim ve savcılarla ilgili de ayrıntı vermiş. Onlara da tek tek değinmek gerekecek. Zaten yazıma ‘Yazıcıoğlu’na yargı suikastı’ başlığını atmamın nedeni de biraz bu.
Tüm çabamız, bir daha böyle ihmal/kasıtlar yaşanmasın ve artık Yazıcıoğlu dosyasında adalet sağlansın diye."
NEDİM ŞENER: Bir mahrem imamdan daha Yazıcıoğlu itirafı
Hürriyet yazarı Nedim Şener diğer bir köşe yazısında ise Fetö mahrem imamlarından Kamil Bakum'un Yazıcıoğlu suikastı davasının üstünün örtülmesi konusunda yaptığı itirafları konu alıyor. Şener'in 13 Ocak 2021 tarihli yazısı şu şekilde:
"25 Mart 2009’da düşen helikopterde 6 kişi ile birlikte hayatını kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu dosyasının üstünün kapatılmasında FETÖ parmağı her geçen gün belirginleşiyor. 2004’te FETÖ’ye katılan, 2014 ile 2 Mayıs 2017 arasında örgütün “Elazığ avukatlar imamı” olan, 8 Mayıs 2018’de itirafçı olarak ifade veren Abdullah Önder’den sonra, geçen hafta FETÖ’nün gaybubet evinde yakalanan ve örgütte üst düzey mahrem imam olarak görev yapan Kamil Bakum da Yazıcıoğlu suikastı davasının üstünün örtülmesi konusunda aynı itiraflarda bulundu.
Aralarında Gaziantep, Kahramanmaraş, Hatay, Mersin, Osmaniye, Batman, Siirt, Diyarbakır, Şırnak, Elazığ gibi şehirlerin bulunduğu ve FETÖ’nün “Gaziantep büyük bölge” diye adlandırdığı 19 ilden sorumlu mahrem imam olan Kamil Bakum, 150 sayfalık ifadesinde örgütün hukuk yapılanmasını anlatarak 300’den fazla ismi tek tek verdi. Savcılıkta da etkin pişmanlıktan yararlanarak ifadesini tekrar eden Bakum, mahkemede de FETÖ’nün iç yüzünü anlattı.
FETÖ Elazığ avukatlar imamı Abdullah Önder, 8 Mayıs 2018’de verdiği ifadede Malatya’dan Kahramanmaraş’a gelen Yazıcıoğlu dosyasında 17 Nisan 2014’te gizlilik kararının kalkmasıyla, FETÖ mensubu Mustafa Atalar’ın, helikopterden cihazları söken FETÖ’cü askerler Davut Uçum ile Aydın Özsıcak’ın avukatlığını yaptığının ortaya çıktığını söyledi.
Bunun ortaya çıkmasıyla paniğe kapılan FETÖ örgütünün hukuk yapılanmasından birçok isimle bir araya gelerek toplantılar yaptıklarını anlatan Önder, şu isimleri vermişti: Elazığ il imamı Mehmet Durakoğlu, FETÖ’cü avukat Ahmet Atilla Kavuran, büyük bölge imamı Sezai Çetin, Gaziantep bölgesi avukat dernekleri imamı Turan Canpolat, Malatya dar bölge sorumlusu Halil Kayış.
Abdullah Önder’in ismini verdiği FETÖ’cülerden birisi de Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden 19 kentin bağlı olduğu “Gaziantep büyük bölge imamı” Kamil Bakum’du.
Abdullah Önder, ifadesinde Yazıcıoğlu dosyasının üstünün kapatılmasında Bakum’un rolünü şu sözlerle anlatmıştı: “Bu görüşme sonrası Mehmet Durakoğlu Elazığ’a döndüğünde kendisine neler konuşulduğunu sordum. Mehmet Kocatürk ile beraber Kamil Bakum ile de görüştüğünü, ayrıca Gaziantep ilinde örgütün ‘hâkim ve savcı sorumlusu’ ile de görüştüğünü söyledi. O dönem Muhsin Yazıcıoğlu dosyasına bakan soruşturma savcısı olan ve halen Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı olan Habip Korkmaz’ın yabancı biri olmadığını, bizim abilerimizden biri olduğunu, kendisine örgütün ‘Gaziantep hâkim-savcı bölge sorumlusunun’ ilettiğini söyledi.”
Önder, Bakum hakkında, “Konuşursa Yazıcıoğlu suikastı çözülür” demişti.
1) GAYBUBET EVİNDE YAKALANDI 150 SAYFA İFADE VERDİ
FETÖ mahrem imamı Kamil Bakum geçen hafta İstanbul’daki gaybubet evinde yakalandı ve Gaziantep’e götürüldü. Emniyet’te 150 sayfalık ifade veren Bakum, savcılık ve mahkemede FETÖ’nün hukuk yapılanmasını anlatırken, Yazıcıoğlu suikastı ile ilgili bildiklerini ve isimlerini şöyle sıraladı:
“Elazığ avukatlar imamı Abdullah Önder’e bağlı avukat Mustafa Atalar’ın helikopterin düşmesi sonrasında birtakım askerler tarafından malzemelerin sökülerek alınması nedeniyle, bu askerlerin avukatlığını üstlenmesinden dolayı örgüt lideri Fetullah Gülen ve örgüt içerisinde sıkıntı yaşandı. Bu sıkıntıların giderilmesi için bu hususta toplantılar ve görüşmeler düzenlendi. Ben, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün sözde Gaziantep bölge avukatlar imamı iken Abdullah Önder’in ifadesinde belirtildiği gibi benim bildiğim ve dahil olduğum konular açısından genel olarak beyan doğrudur.
FETÖ’CÜ AVUKAT, ÖRGÜTÜN TALEBİYDİ
Ben 2014 yılı Nisan ayı sonlarına doğru Muhsin Yazıcıoğlu soruşturmasındaki gizlilik kararı kalkıp duyulması üzerine Elazığ il imamı Mehmet Durakoğlu bana dosyadaki helikopterin cihazlarının söken askerlerin avukatlığını Elazığ Avukatlar il imamı Kaan kod adlı Abdullah Önder’e bağlı olarak faaliyet yürüten Mustafa Atalar isimli avukatın yaptığının duyulması üzerine, Elazığ ilinde bulunan Ülkücülerin tepkili olduğunu söyledi. Ayrıca Mustafa Atalar’a bu askerlerin avukatlığını yapması için Turan Canpolat’ın talimat verdiğini söyledi.
Ben de Mehmet Durakoğlu’na ‘Bu konulardan haberim yok. Benim bilgim dışında yapılan bir iştir’ dedim ve bu konudan dolayı rahatsızlık duydum. Daha sonra bu konuyu görüşmek üzere yakın zamanda hemen Malatya iline, o zaman terör örgütünün Malatya dernekler imamı olan Turan Canpolat’ın yanına gittim. Turan Canpolat’a Muhsin Yazıcıoğlu soruşturmasında adı geçen askerlerin örgütün Elazığ’daki avukatlarından Mustafa Atalar’a neden verildiğini, bana niye bilgi verilmediğini sordum.
Turan Canpolat da bana hitaben bu askerlere bir avukat görevlendirilmesi talimatının üst düzey bir askeri mahrem tarafından kendisine verildiğini söyledi. Bu askeri mahrem imam Turan Canpolat’a özellikle soruşturma dosyasını tanınmayan, çok ismen ön plana çıkmamış, FETÖ örgütü içerisinden bir avukata verilmesini istediğini söylemiş. Bu talimatı veren üst düzey askeri mahrem imam ile görüşmek istediğimi Turan’a söyledim. Turan Canpolat’ın bürosu diye hatırladığım ofise geldi.
2014 yılının Nisan ayının son haftası Elazığ ilinde örgüte ait Güzide Koleji’nde bu konuyu görüşmek üzere bir toplantı yaptık. Malatya’dan Turan Canpolat ile Halil Kayış’ı alarak Elazığ iline gittik. Toplantıya ben, Turan Canpolat, Mehmet Durakoğlu, Halil Kayış katıldı.”
2) ‘ORTAYA ÇIKINCA PENSİLVANYA KARIŞTI’
İTİRAFÇI Kamil Bakum, FETÖ’cü askerlerin savunmasının FETÖ üyesi bir avukat tarafından üstlenildiğinin ortaya çıkmasının, örgütte karışıklık yarattığını ve Türkiye’deki toplantılardan sonra ABD’ye, örgüt elebaşı Gülen’in yanına gittiklerini şöyle anlattı: “Bu toplantıdan yaklaşık 15 gün sonra ben, Turan Canpolat ve Mustafa Atalar ile birlikte Fetullah Gülen’i ziyaret etmek amaçlı ABD’ye gitme kararı aldık. 15 Mayıs’ta ben tek başıma Avusturya-Almanya üzerinden ABD ülkesine gittim. Türkiye’den direkt ABD New York şehrine aynı güne denk gelecek şekilde hareket eden Turan Canpolat ve Mustafa Atalar ile buluştuk. Daha sonra karayolu ile Pensilvanya’ya, Fetullah Gülen’in kalmış olduğu malikâneye gittik. Gittiğimizde bizi kapıda görevliler karşıladı, isimlerimiz daha önceden bildirildiği için konaklayacağımız yere geçtik. Orada bizzat Fetullah Gülen tarafından verilen sohbetlere katıldık. Yaklaşık burada 4 gün kaldık. Bu süreç içerisinde normal ibadetlerimizi yaptık, sohbetlere katıldık, herhangi bir özel görüşme olmadı. Diğer arkadaşların özel olarak görüşüp görüşmediğini bilmiyorum. Bu konu ile ilgili arkadaşlar bana bir şey söylemedi. ABD’ye gelmeden önce gelişen Mustafa Atalar’ın helikopter kazasında adı geçen şüpheli askerlerin avukatlığını alması konusu gündeme gelmedi.
‘KOCAKURT, GÜLEN’E DEFALARCA ANLATTI’
Ben bu konu ile ilgili ABD’de herhangi bir görüşme yapmadım. Diğer arkadaşların konuyu görüşüp görüşmediklerini bilmiyorum. Ben dönüşte Almanya’da iken Türkiye avukatlar imamı Yıldırım kod isimli Muhammet Emir Yavuz beni örgütün kullanmış olduğu haberleşme programı KAKO-TALK üzerinden sesli aradı. Elazığ il imamı Mehmet Durakoğlu’nun o dönem FETÖ Türkiye imamı olan Barboros Kocakurt’a ulaştığını, yukarıda sizlere anlattığım Muhsin Yazıcıoğlu’nun soruşturması ile ilgili ortaya çıkan sorunları anlattığını, Barbaros Kocakurt’un da telefonla Amerika’da bulunan Fetullah Gülen ile görüşerek konuyu detaylıca izah ettiğini, bundan dolayı Fetullah Gülen’in kaldığı ABD Pensilvanya’da sıkıntı olduğunu, ortalığın karıştığını bana söyledi.”
3) ‘GÜLEN TALİMAT VERDİ, DOSYA KAPANDI, TEREYAĞINDAN KIL ÇEKER GİBİ HALLETTİK’
Kamil Bakum, ABD’den dönüşü sonrası yaşananları ve FETÖ elebaşı dahil örgüt yöneticilerinin dosyanın kapatılması konusundaki rollerini şöyle anlattı: “Yıldırım kod Muhammet Emir Yavuz’a konuyu bildiğimi, herhangi bir sıkıntı olmadığını söylememe rağmen yine de ‘Sen bu konu ile ilgili araştırma yap, bana da bilgi ver’ dedi. Ben de bu görüşme sonrasında Türkiye’ye geldikten hemen bir gün sonra Malatya’ya uğrayarak Halil Kayış ile birlikte Turan Canpolat’ı yanıma alarak, Elazığ’a giderek Mehmet Durakoğlu ile görüştük. Mehmet Durakoğlu bana hitaben İzmir’de bulunan, örgütün Türkiye imamı olan Barbaros Kocakurt ile görüştüğünü, Barbaros Kocakurt’un da daha sonra konuyu örgüt lideri Fetullah Gülen’e ilettiğini, Fetullah Gülen’in de örgüt içinde faaliyet gösteren bir avukatın helikopter kazasında adı geçen şüpheli askerlerin dosyasını takip etmesinin örgütü çok büyük sıkıntıya sokacağını söylediğini, bu duruma çok kızdığını, konunun hemen kapatılması talimatını Barbaros’a söylediğini, Barbaros’un da bu konuyu kendisine ilettiğini söyledi.
‘SAVCILIKLA GÖRÜŞÜLDÜ’
Yaklaşık birkaç gün sonra Mehmet Durakoğlu Gaziantep iline gündüz erken saatlerde gelmiş, Mehmet Kocatürk ve Güneydoğu hâkim-savcı bölge imamı Fevzi kod adlı Feyzullah Gülbent ile birlikte üçü görüşmüşler. Daha sonra benimle irtibat kurdular ve adresini şu an net hatırlayamadığım bir ofiste buluştuk. Burada üçümüz birlikte görüştük. Mehmet Durakoğlu bana Muhsin Yazıcıoğlu dosyasının kapatılması konusunun savcılıkla görüşüldüğünü ve dosyanın kapatıldığını söyledi. Ve ‘Bu işi tereyağından kıl çeker gibi hallettik dedi. Bu konunun detayını Mehmet Durakoğlu, Mehmet Kocatürk ve Fevzi kod Feyzullah Gülbent bilmektedir. Daha sonra dosya kapatıldı, bu konu bir daha görüşülmedi.”"
Mahrem imam FETÖ'nün Yazıcıoğlu soruşturmasına müdahalesini anlattı
İstanbul'da saklandığı hücre evinde yakalandıktan sonra Gaziantep'te tutuklanan FETÖ'nün sözde "Gaziantep bölge avukatlar imamı" Kamil B, etkin pişmanlık kapsamında verdiği ifadede, helikopterin düşmesi sonucu Büyük Birlik Partisi kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından yürütülen soruşturmalara örgütün nasıl müdahale ettiğini anlattı.
13 Ocak'ta basına yansıyan bilgilere göre, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, İstanbul'da saklandığı hücre evinde yakalanarak, Gaziantep'e getirilen ve çıkarıldığı hakimlikçe tutuklanan Kamil B, etkin pişmanlık hükümleri kapsamında verdiği ifadede, örgüt hakkında detaylı bilgiler verdi.
Örgütle 1991 yılında tanıştığını ifade eden Kamil B, üniversite örgüt evinde kaldığını ve 1994 yılında örgütün yurdunda müdür yardımcısı görevinde bulunduğunu kaydetti.
Öğrencileri mülakat yaparak yurda kabul ettiğini belirten Kamil B, Ankara'da, yurttan ve yaklaşık 15 öğrenci evinden sorumlu olduğu sırada firari sanık Mehmet K'nin de o dönem "büyük bölge Yenimahalle sorumlu imamı" olduğunu, daha sonra onun vasıtasıyla 2005 yılında "Muş il imamı" olarak faaliyet yürüttüğünü kaydetti.
Mehmet K'nin "Gaziantep bölge imamı" olmasıyla, kendisini terfi ettirdiğini ve "Gaziantep bölge avukatlar imamı" olduğunu ifade eden Kamil B, "Göreve başladıktan sonra bu yapı içerisinde kendimi Cemal olarak tanıttım." dedi.
Kendisine Gaziantep, Adana, Mersin, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman, Elazığ, Malatya, Bingöl, Muş, Bitlis, Batman, Siirt, Diyarbakır, Şırnak, Kilis, Mardin ve Şanlıurfa illerinin bağlı olduğunu ve bu illerin sorumlularıyla belirli aralıklarla toplantı yaptığını aktaran Kamil B, bu toplantılardaki bilgileri aylık olarak Ankara'da yapılan toplantıda avukatlar yapılanmasının sözde Türkiye imamı "Yıldırım" kod adlı Muhammet Emir Y'ye aktardığını söyledi.
Yazıcıoğlu soruşturmasına örgüt müdahalesiyle ilgili itiraflarda bulundu
Kamil B, helikopterin düşmesi sonucu BBP kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin hayatını kaybettiği olayın ardından yürütülen soruşturmalarda FETÖ'nün müdahalesiyle ilgili Elazığ avukat imamı Abdullah Ö'nün verdiği ve kendisinin de adının geçtiği ifadesiyle ilgili ise şunları kaydetti:
"Öncesinde benim bilgim olmadan, sonrasında bilgi sahibi olduğum, Muhsin Yazıcıoğlu soruşturması kapsamında örgüt içerisinde faaliyet yürüten Elazığ avukatlar imamı Abdullah Ö'ye bağlı avukat Mustafa A'nın helikopterin düşmesi sonrasında bir takım askerler tarafından malzemelerin sökülerek alınması nedeniyle bu askerlerin avukatlığını üstlenmesinden dolayı örgüt elebaşı Fetullah Gülen ve örgüt içerisinde sıkıntı yaşandı. Bu sıkıntıların giderilmesi için bu hususta toplantılar ve görüşmeler düzenlendi. Bu toplantılara, Elazığ avukatlar imamı 'Kaan' kod adlı Abdullah Ö, Malatya ili örgütün dernekler sorumlusu Turan C, Malatya dar bölge imamı Orçun kod Halil K, Elazığ il imamı Mehmet D, avukat Mustafa A, güneydoğu büyük bölge imamı Mehmet K, örgütün Türkiye imamı Barbaros K, örgütün Türkiye avukatlar imamı Yıldırım kod adlı Muhammet Emir Y, örgütün güneydoğu savcı ve hakimler imamı Fevzi kod Feyzullah G. ve ismini bilmediğim askeri mahrem imam ile görüşmemiz oldu."
"Talimat üst düzey bir askeri mahrem tarafından verildi"
Helikopterden cihazların sökülmesine ilişkin şüpheli askerlerin avukatlığını, örgüte bağlı avukat Mustafa A'nın yapması talimatını Turan C'nin verdiğini daha sonra öğrendiğini aktaran Kamil B, şöyle konuştu:
"Bu konuyu görüşmek üzere hemen Malatya'ya o zaman FETÖ'nün Malatya dernekler imamı olan Turan C'nin yanına gittim. Turan C'ye Yazıcıoğlu soruşturmasında adı geçen askerlerin örgütün Elazığ'daki avukatlarından Mustafa A'ya neden verildiğini, bana niye bilgi verilmediğini sordum. Çünkü ben bölgenin avukatlarından sorumlu imamıyım. Böyle önemli bir soruşturma dosyası hakkında neden bilgi verilmediğine tepki gösterdim. Turan C. de bana hitaben 'Bu askerlere bir avukat görevlendirilmesi talimatının üst düzey bir askeri mahrem tarafından kendisine verildiğini' söyledi. Bu askeri mahrem imam, Turan C'ye özellikle soruşturma dosyasını tanınmayan, çok ismen ön plana çıkmamış, örgüt içerisinden bir avukata verilmesini istediğini söylemiş. Turan C. de bu askeri mahrem imama 'Bizde böyle çok tanınmadık ön plana çıkmamış bir avukatın olmadığını, genelde örgüt avukatlarının tanındığını ve bilindiğini' söylemiş. Ancak askeri mahrem imam bu durumun sıkıntı oluşturmadığını, Turan C'nin uygun gördüğü örgüt içerisinden bir avukatın yapabileceğini söylemiş. Turan da bunun üzerine Mustafa A'ya bu görevi vermiş."
"Askerlerin örgüt içerisinde olduklarını anladım"
Turan C'ye askeri mahrem imamın talimatıyla bu davanın örgüt mensuplarına verdirmesi nedeniyle ve süreci kendisine aktarmamaları nedeniyle kızdığını ifade eden Kamil B, şöyle devam etti:
"Bu talimatı veren üst düzey askeri mahrem imam ile görüşmek istediğimi Turan'a söyledim. Turan da bu askeri mahrem imam ile irtibat kurdu, bu şahıs bir müddet sonra bizim bulunmuş olduğumuz muhtemelen Turan'ın bürosu diye hatırladığım ofise geldi. Bu şahsı ilk defa orada gördüm. örgüt yapısını bildiğimden dolayı askeri mahrem imamın devreye girerek soruşturmada adı geçen askerlere bizim örgütteki avukatlardan birini istemesinden dolayı adı geçen askerlerin FETÖ/PDY içerisinde faaliyet gösteren kimseler olduğunu anladım. Yine de böyle bir soruşturmada adı geçen askerlerin bizim avukatlarımız tarafından savunmasının doğru olmadığını, askeri mahrem imama söyledim. Kendisi de bana kendileri açısından bir sıkıntı teşkil etmeyeceğini, avukatın örgüt içerisinde faaliyet gösteriyor olmasının kendilerince bir mahsur oluşturmadığını söyledi. Benim bu askeri imam ile görüşmem 10-15 dakika sürmüştür. Daha sonra askeri mahrem imam bulunduğumuz yerden ayrıldı. Turan bana bu konunun çok büyütülmemesi gerektiğini, her şeyin şeffaf olduğunu, normal avukat müvekkil ilişkisi olduğunu, Mustafa'nın bunun para karşılığı yapan bir avukat olarak değerlendirilmesi gerektiğini, arkadaşlara anlatmamızı onların bu işi büyütmemesini sağlamamızı söyledi."
Avukat-müvekkil ilişkisi olduğu yalanıyla tepkileri azaltmayı hedeflemişler
Kamil B, 2014 yılının nisan ayının son haftası Elazığ'da bu konuyu görüşmek üzere toplantı yaptıklarını belirterek, "Toplantıya ben, Turan C, Mehmet D, Halil K. katıldı. Toplantıya girmeden önce dinleme ve izlemeye karşı tedbir amaçlı cep telefonlarımızı kapatarak dışarıda bıraktık. Bu toplantıdan önce Mehmet D. çok kızgın ve tepkiliydi. Biz toplantıda işin tamamen avukat müvekkil ilişkisi olduğunu, bunun para karşılığı yapıldığını, her şeyin şeffaf olduğu yönünde açıklama yaparak tepkili çevrelerin tepkisini almak gerekir şeklinde karar aldık. Bu toplantıda ben Turan C. ile birlikte Turan'ın ofisinde askeri mahrem imamla yapmış olduğumuz görüşmeyi de toplantıda diğer arkadaşlara anlattım. Bu özel görüşme yaklaşık yarım saat 40 dakika kadar sürmüştür. Daha sonra Halil ve Turan'ı Malatya'ya bıraktıktan sonra Gaziantep'e döndüm." bilgisini paylaştı.
Bu toplantıdan sonra ABD'ye FETÖ elebaşını ziyarete gittiklerini ifade eden Kamil B, Yazıcıoğlu konusuyla ilgili bir görüşmesinin olmadığını dile getirdi.
FETÖ elebaşı konunun kapatılmasını istemiş
Türkiye'ye geldikten sonra ise çeşitli görüşmeler yaptığını ifade eden Kamil B, şöyle devam etti:
"Türkiye'ye geldikten hemen bir gün sonra Malatya'ya uğrayarak Halil K. ile birlikte Turan C'yi yanıma alıp Elazığ'a giderek Mehmet D. ile görüştük. Mehmet D. bana hitaben 'İzmir'de bulunan örgütün Türkiye imamı Barbaros K. ile görüştüğünü, onun da daha sonra konuyu örgüt elebaşına ilettiğini, Fetullah Gülen'in de örgüt içinde faaliyet gösteren bir avukatın helikopter kazasında adı geçen şüpheli askerlerin dosyasını takip etmesinin örgütü çok büyük sıkıntıya sokacağını, bu duruma çok kızdığını, konunun hemen kapatılması talimatını Barbaros'a söylediğini, Barbaros'un da bu konuyu kendisine ilettiğini' söyledi. Mehmet D. de bana bu konuyu güneydoğu bölge imamı Mehmet K. ile görüşeceğini söyledi. Ben öğrendiğim bu durumu Yıldırım kod Muhammet Emir Y'ye kakao-talk programı üzerinden aktardım."
"Bana 'Bu işi tereyağından kıl çeker gibi hallettik' dedi"
Kamil B, daha sonra kendisinin talimatıyla Mustafa A'nın askerlerin avukatlığını bıraktığını söyledi.
Yaklaşık birkaç gün sonra Mehmet D'nin Gaziantep'e geldiğini, bölge imamı Mehmet K, hakim-savcı bölge imamı Fevzi kod adlı Feyzullah G. ile toplantı yaptıklarını anlatan Kamil B, "Mehmet D. bana Muhsin Yazıcıoğlu dosyasının kapatılması konusunun savcılıkla görüşüldüğünü ve dosyanın kapatıldığını söyledi. 'Bu işi tereyağından kıl çeker gibi hallettik' dedi. Bu konunun detayını Mehmet D, Mehmet K. ve Feyzullah G. bilmektedir. Daha sonra dosya kapatıldı, bu konu bir daha görüşülmedi. Daha sonra Mehmet D, Mustafa A'nın genç olduğunu, saf olduğunu, güvenilemeyeceğini, böyle bir davanın buna verilmemesi gerektiğini ve bunun ABD'ye götürülmemesi gerektiği, FETÖ elebaşı ile görüştürülmemesi gerektiğini söyledi. Mehmet K'nin de bana hitaben 'Mehmet D. doğru söylüyor, Mustafa A. madem böyle birisi neden ABD'ye götürdünüz' diye sitem etti. Ben de kendisine 'Madem Mustafa A. güvenilir değil Elazığ'daki örgüte ait kurumların avukatlık vb. gibi işlerini takip ettiriyorsunuz' diye söyledim. Sonra normal konulardan konuştuk. Mehmet D. aynı gün tekrar yanımızdan ayrılarak gitti." şeklinde bilgi verdi.
İlerleyen süreçte 2020 yılının ilk aylarında Abdullah Ö'nün ifadesinin basına yansıması üzerine ABD'de bulunan Yıldırım kod adlı Muhammet Emir Y. ile mesajlaştığını ve kendisine Abdullah Ö'nün kim olduğunu sorduğunu belirten Kamil B, kendisinin de 2014'lü yıllarda Elazığ avukatlar imamı olduğunu söylediğini ifade etti.
Kamil B, örgütün dağılması için bildiklerini ve Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte beş kişinin hayatını kaybettiği olayla ilgili soruşturma kapsamında bildiklerini anlattığını belirterek, "Bu örgüt kesinlikle başka ülkeler tarafından ülkemizin güven ve huzur ortamını bozmak için kullanılan taşeron bir örgüttür." ifadelerini kullandı.
Olayla ilgili süreç
Ümraniye'de 30 Aralık'ta aynı binadaki 2 hücre evine düzenlenen operasyonda ByLock kullanıcısı örgütün sözde avukatlardan sorumlu mahrem imamı Kamil B. ve öğretmenler sorumlusu Eşref Ü. ile örgüt üyeliğinden aranan kadın gözaltına alınmıştı.
Bu arada, 25 Mart 2009'da düşen helikopterden GPS cihazlarının sökülmesiyle ilgili yargılanan eski yarbay Davut Uçum ile eski astsubay Aydın Özsıcak, FETÖ'nün darbe girişiminde Cumhurbaşkanına suikast girişiminde yer almış ve yargılandıkları davada da mahkum olmuştu.
Paralel yapı-03 Ekim (2016) 'Kahramanmaraş 20 sanık (ilk 9) Muhsin Yazıcıoğlu'nun öldüğü helikopter kazası' davası
Paralel yapı-Muhsin Yazıcıoğlu'nun şüpheli ölümü
(02 Şubat 2021, 11:02)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: