Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında eski alay komutanları Muhsin Kutsi Barış ve Muhammet Tanju Poshor'un da bulunduğu 512 sanıklı davaya devam edildi.
11.01.2021 13:04 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında eski alay komutanları Muhsin Kutsi Barış ve Muhammet Tanju Poshor'un da bulunduğu 512 sanıklı davaya devam edildi.
21.12.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsünde görülen duruşmada, tutuklu sanıklar Ecir Dede ve İsmail Kutluay Mıhçı, esasa ilişkin savunma yaptı.
Darbe girişiminden önce geçici görevle yurt dışında bulunduğunu söyleyen Ecir Dede, atamasının ardından 13 Temmuz 2016'da Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Lojistik Destek Komutanlığı görevini devraldığını söyledi.
Darbe girişiminden 2 gün önce alay komutanı Barış'ın kendisini çağırıp personel ve envanterin durumunu sorduğunu belirten Dede, alaya yeni atandığı için bilgi veremediğini, gerekli bilgileri toplayıp ertesi gün sunmak üzere makamdan ayrıldığını ifade etti.
Personel ve araç durumuna ilişkin 14 Temmuz'da bilgi defterinden hazırlanan dosya üzerinden Barış'a arzda bulunduğunu öne süren Dede, alay komutanının makama çağırdığı mühimmat ve mal sorumlusu başçavuş Levent Karakılıç'tan da bilgi alıp, birliklerin mühimmat taleplerinin karşılanması emrini verdiğini iddia etti. Ecir Dede, "Aslında bunlar benim bilmem gereken, fakat kışlaya yeni atandığım için bilemediğim konulardı. Bu faaliyet, darbe hazırlığı şeklinde algılanamaz." iddiasında bulundu.
"Koruma tatbikatını görüştük"
Barış'ın makamında 15 Temmuz sabah saatlerinde birlik komutanlarının da katıldığı bir toplantı yapıldığını dile getiren Dede, toplantıda akşam düzenlenecek koruma tatbikatına ilişkin görüşme yaptıklarını, hangi personelin hangi araçlara bineceği gibi hususların konuşulduğunu ancak intikal planına dair hiçbir konunun gündeme gelmediğini öne sürdü.
Dede, toplantı öncesi ve sonrasında darbeye ilişkin bir söylem olmadığını, birlikte buna dair bir hazırlık görmediğini savunarak, şu iddialarda bulundu:
"Alay komutanının makamındaki toplantıda birlik komutanlarının izin ve vekalet durumlarını görüştük. Burada alay komutanı akşam bir tatbikat yapılacağını söyledi. Her celp ve atama döneminde bu tür tatbikatlar yapılır. Alay komutanı benim de aralarında bulunduğum bir grubu tatbikatın detayları için makamında tuttu. Diğerleri öğlene doğru toplantıdan ayrıldı. Toplantıda tatbikatın detaylarını konuştuk. Şüphelenmemi gerektiren hiçbir husus olmadı. Konuşmaların tamamı alarm ve koruma tatbikatına yönelikti."
Dede, personelin bir kısmını toplantıdan çıkarıp darbe faaliyetini konuştukları yönündeki suçlamayı kabul etmediğini, dışarıya çıkan personelin koruma görevi bulunmayan kişiler olduğunu öne sürdü.
"Araçlar bilgim dışında hareket etti"
Akşam evine gitmek üzere birliğinden ayrıldığını, sosyal tesislerde karşılaştığı Fedakar Akça ile sohbet ederken tatbikatın başladığı haberini aldığını öne süren Dede, görevinin başına dönüp Araç Sevk Amirliği'nde sorumluluğundaki araçları takip ettiğini, fakat bazı araçların bilgisi dışında kışla dışına çıktığını anlattı.
Dede, ne olduğunu öğrenmek için Barış'ın yanına gittiğini öne sürerek, savunmasını şöyle sürdürdü:
"TRT'ye gidileceği o esnada bilinen bir durum değildi. Araçların çıkışını gördüğüm ana kadar faaliyetlerimin tamamı tatbikata yöneliktir. Araçlar kışla dışına çıkınca alay komutanıyla görüşmek için karargaha gittim. Taş Kapı bölgesinde komutanla karşılaştım. Komutana araçlar nereye gitti diye soruduğumda, 'Genelkurmay'a İŞİD saldırısı var. Bizim personel hazır olduğu için onları gönderdim.' dedi. Barış, nizamiye nöbetçilerini dolaşarak bunları anlatmamı, dışarıya görüntü verilmemesini ve dışarıdan gelenlerin, alay personeli olmayanların birliğe alınmaması emrini verdi, teyakkuzda olmamızı istedi. Ben de nizamiyeleri dolaşarak bu emirleri ilettim."
"15 Temmuz'un faili değil mağduruyum"
İlerleyen saatlerde neler olduğunu anlamaya çalıştığını savunan Dede, televizyondan Başbakan Binali Yıldırım'ın, "ordu içindeki küçük bir grubun kalkışması" şeklindeki açıklamalarını duyduğunu belirtti.
Dede, gece sağlık problemi yüzünden bayıldığını, darbe girişimine katılmadığını, suçsuz olduğunu savundu.
"15 Temmuz'un faili değil mağduruyum. Tatbikat görevi denilerek iradem dışında sürece dahil edildim. Üstlerimin verdiği hizmete yönelik emirleri yerine getirdim. Askerlik mesleğinde refleks haline gelmiş fiilleri yaptım. Darbeye yönelik hiçbir söylem, ifade ve faaliyetim olmadı." diyen Dede, beraatini istedi.
İsmail Kutluay Mıhçı da tatbikat gerekçesiyle kışlaya çağrıldıklarını, üstlerinin emirlerini yerine getirdiğini, darbe girişimiyle bir ilgisinin bulunmadığını savundu. Hakkında bir delil bulunmadığını, iftiraya uğradığını savunan Mıhçı, "Üzerime atılı suçlamaları kanıtlayan kati ve somut hiçbir delil yok." dedi ve beraatini istedi.
Davaya yarın devam edilecek.
22.12.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsünde görülen duruşmada, sanıkların tutukluluk incelemesi yapıldı.
Tutukluluğa karşı beyanı dinlenen sanıklardan Halit Çiftçi, tutukluluğunu gerektirecek bir durum olmadığını öne sürüp tahliye istedi.
Murat Dayı da hakkında somut bir delil bulunmadığını, suçsuz olduğunu savundu.
Ümit Yağmur, tahliye edilenlerden farklı bir eyleminin bulunmadığını ileri sürerek, "Darbeye karşı çıkan da köşk birliği, içeride yatan da köşk birliği, tahliye istiyoruz." dedi.
Diğer sanıklar da tahliye talebinde bulundular.
Beyanların ardından ara karar açıklayan mahkeme, sanık İsmail Kutluay Mıhçı'nın tahliyesine hükmetti.
Diğer sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren heyet, yarın devam etmek üzere duruşmayı tamamladı.
23.12.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsünde görülen duruşmada, tutuklu sanıklar eski binbaşı Hüseyin Turan ile eski üsteğmen Hakan İnanç Bıçaksız esasa ilişkin savunma yaptı.
Turan, tatbikat için alaya çağrıldıklarını, Genelkurmay Karargahı'nda terör saldırısı ihbarı üzerine emniyeti sağlamak için harekete geçtiklerini ve eski tabur komutanı Fedakar Akça'yı takip ederek araçlarla alaydan çıkıp saat 23.50 sularında Genelkurmay Başkanlığına MSB nizamiyesinden girdiklerini ifade etti.
Emrindeki askerleri Genelkurmay etrafında toplanan sivil vatandaşların yoğun olarak bulunduğu yerlere silahlı ve tam teçhizatlı olarak yerleştirdiği iddiasını kabul etmeyen sanık Turan, kimseye emir vermediğini, askerleri tabur komutanı Fedakar Akça'nın yerleştirdiğini, kendisinin Akça'nın yanında bulunduğunu savundu.
Genelkurmay önündeki kalabalığa rağmen darbe girişimini anlayamadıklarını öne süren Turan, "Biz alay komutanının emriyle, terör olaylarının olduğu günlerde terör saldırısı ihbarıyla Genelkurmaya gittik. Algımız bu yöndeydi. Bu nedenle darbe girişimi olduğunu anlayamadık." iddiasında bulundu.
İlerleyen saatlerde darbeyi öğrendiğini ve tabur komutanına içinde bulundukları durumu sorduğunu aktaran Hüseyin Turan, "Komutan, 'Bizi kandırdılar. Alay komutanı bizi kandırdı. Toplanın gidiyoruz' dedi. O andan sonra toparlanma işlemi başladı. Saat 03.00'ten sonra hiçbir iş yapmadık ve toplanıp bekledik." dedi.
Saat 04.30'da araçlarla kışladan çıkmak istediklerini fakat çıkamadıklarını öne süren Turan, Genelkurmayda görevli Cengiz Aydın'ın talimatıyla birkaç manga askerin silahsız olarak kışla etrafına dağıtıldığını, hiçbir olaya karışmadan beklediklerini, daha sonra da Genelkurmay Karargahı'ndan ayrıldıklarını savundu.
Sanık Turan, "Mennan Yeşilbaş, nöbeti değiştirilerek nizamiyede görevlendirildi. Onun yerine ben Genelkurmaya gidecek ekibe dahil edildim. Son ana kadar tatbikata katılacaklar arasında ismim yoktu. İsmim buraya sonradan dahil edildi." diye konuştu.
"Listeler alarm tatbikatına yönelikti"
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda darbeye yönelik görevlendirme listeleri hazırladığı iddia edilen eski üsteğmen Hakan İnanç Bıçaksız ise hazırladığı listelerin alarm tatbikatına ilişkin olduğunu öne sürdü ve suç kastıyla hareket etmediğini savundu.
Listeleri tamamladıktan sonra alaydan ayrılmak üzere hazırlanırken tatbikatın başladığı mesajını gördüğünü iddia eden Bıçaksız, alarm eğitim tatbikatı hazırlıklarına yardımcı olmak amacıyla çıkmaktan vazgeçip kışlada kaldığını iddia etti.
Tatbikatın başlamasıyla WhatsApp grubundan "Başladı arkadaşlar. Herkes haber vermesi gerekenlere haber verip ivedi gelsin." mesajı attığını bildiren sanık Bıçaksız, bir süre sonra birlik dışındaki personelin kışlaya gelmeye başladığını, bu kişilere imza karşılığı zimmetle mühimmat dağıtıldığını anlattı.
Komutanın emriyle kışlaya gelmeyen bir kişinin yerine eğitime katıldığını öne süren Bıçaksız, Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğuna yönelik ihbar üzerine emniyeti sağlamak için araçlarla saat 23.37'de Genelkurmay Karargahı'na geçtiklerini savundu.
Burada personeli manga manga sıraya geçirdiklerini dile getiren Hakan İnanç Bıçaksız, "Genelkurmaydaki hareketlilikten IŞİD saldırısı olduğuna kanaat getirdik ve sorumluluk bölgelerimize gittik." şeklinde konuştu.
İlerleyen saatlerde halkın Genelkurmay önünde toplanmaya başladığını ifade eden Bıçaksız, darbe girişimini vatandaşlardan öğrendiklerini, ardından ateş edilmemesi yönünde talimat verdikleri personeli geri plana çekip beklediklerini savundu.
Emri yerine getirmekten başka bir fiilinin bulunmadığını ifade eden sanık Bıçaksız, beraatını istedi.
Savunmaların ardından mahkeme heyeti, yarın devam edilmek üzere duruşmayı tamamladı.
24.12.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada olay gecesi Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Muhafız Komando Taburu'ndan Genelkurmay Başkanlığına baskına giden askerlere komuta eden eski binbaşı Fedakar Akça esas hakkındaki savunmasını tamamladı.
Askerlerin emirleri sorgulayamayacağını, olay gecesi aldığı emirlere göre hareket ettiğini ve kanuna uygun emirler verdiğini savunan Akça, "O gece yaptıklarım TSK'nın mayası olan sadakat, itimat ve itaat ile açıklanabilir." dedi.
Akça, 15 Temmuz'da "alarm tatbikatı" yapılacağının söylendiğini, birliğine akşam saatlerinde bu sebeple gittiğini öne sürdü.
Tatbikatın başlayacağının iletilmesinin ardından personelini topladığını, tekmil aldığını ve bir an önce tatbikatı bitirmek için hazırlandıklarını söyleyen Akça, bu esnada dönemin Cumhurbaşkanlığı Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın gelerek, "Genelkurmay'a İŞİD saldırısı var. Sizin göreviniz emniyeti almak." dediğini, kendisinin de bunları tatbikatın bir parçası olarak değerlendirdiğini kaydetti.
Daha sonra araçlara binerek, Genelkurmay Karargahı'na doğru yola çıktıklarını, "tatbikat" kapsamında kendisine söylendiği şekilde komutasındaki askerleri karargahın güney tarafında mevzilendirdiğini belirten Akça, gecenin ilerleyen saatlerinde vatandaşların karargah önünde toplanmaya başladığını, bu sıralarda kendisine "karargahta bazı sıkıntılar çıktığı, yaralananlar olduğunun" söylendiğini aktardı.
Akça, ilerleyen saatlerde toplananların arttığını, bazı vatandaşların karargahtan içeri girdiğini, personeline kimseye ateş edilmemesi yönünde talimat verdiğini söyledi.
Olayların büyüdüğünü görmesinin ardından personelini toplayarak kendi birliklerine gitmek istediklerini bildiren Akça, ancak hava aydınlanana kadar buna izin verilmeyeceğinin söylendiğini, kendisinin de personelinden "mevzideymiş gibi" davranmalarını istediğini anlattı.
Kendisiyle benzer eylemlerde bulunan bazı kişilerin "tanık" konumunda bulunduğu iddia eden Akça, 15 Temmuz akşamı evlerinde misafir ağırladıklarını ileri sürdü ve bunun, darbe hazırlıklarından haberi olmadığını gösterdiğini savundu.
"Pars" kodu
Savcının esas hakkındaki görüşünde, olay gecesi "WhatsApp" grubundan "Pars gerçek" kodunun darbe girişiminin başladığını duyurmak ve darbecileri çağırmak amacıyla atıldığını belirttiğine işaret eden Akça, savcının görüşünün doğru olmadığını, bunun Muhafız Komando Tabur Komutanlığının "tatbikat çağrı kodu" olduğunu söyledi.
Davaya yarın devam edilecek.
İddianamede, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayının darbe teşebbüsünde aktif ve kilit bir rol oynadığı belirtilerek, Fedakar Akça komutasındaki Muhafız Komando Taburu'ndan 108 askerin de darbe faaliyetleri kapsamında Genelkurmay Karargahı'na gittiği kaydediliyor.
25.12.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsünde görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Ali Köse, Kürşat Özdemir ve Aziz Yılmaz, esasa ilişkin savunma yaptı.
Ali Köse, hain darbe girişiminin içinde bulunmadığını, kandırılarak girişime alet edildiğini savundu.
Alarm tatbikatı yapılacağının söylendiğini öne süren Köse, 15 Temmuz günü saat 21.00 sularında sanık Mennan Yeşilbaş'ın tatbikatın başladığını bildirmesi üzerine nöbeti devredip toplanma alanına geçtiğini, buradan da "Genelkurmay'a saldırı var." denilerek kışlaya götürüldüklerini iddia etti.
Hiçbir kanunsuz eyleminin olmadığını savunan Köse, beraatini istedi.
Eski uzman çavuş Kürşat Özdemir de milliyetçi bir aileden geldiğini, hayatının hiçbir döneminde cemaat veya tarikatla ilgisinin bulunmadığını öne sürdü.
Darbeye yardım suçlamasını kabul etmeyen Özdemir, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına tatbikat gerekçesiyle çağrıldıklarını, Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğu söylenerek götürüldüklerini, ilerleyen saatlerde Genelkurmay'ın önünde toplanan vatandaşlardan darbe girişimini öğrendiklerini ve o andan sonra mevzi gerisine çekilip silahları bıraktıklarını iddia etti.
Sanık Aziz Yılmaz da şoför kadrosunda görev yaptığını, tatbikat olduğunun söylenmesi üzerine alayda kalıp mesaiye devam ettiğini savundu.
Tatbikatta görevlerinin bulunmadığını belirten Yılmaz, erlerden birinin kullanamadığı araçta şoför olarak görevlendirildiğini ve Genelkurmay Başkanlığına gittiğini öne sürdü.
Genelkurmay Başkanlığında silah seslerini duyunca tatbikat olmadığını anlayıp sığınacak yer aradığını iddia eden Yılmaz, şoför erleri de alıp güvenli bir yere götürdüğünü, hiçbir olaya karışmadığını, erlere sahip çıktığını savundu.
Sığındıkları koridordan bir yere ayrılmadıklarını iddia eden Yılmaz, beraatini istedi.
Beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına hükmederek duruşmayı 4 Ocak 2021'e bıraktı.
06.01.2021 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsünde görülen duruşmada, bazı tutuksuz sanıklar esasa ilişkin savunma yaptı.
Sanıklardan eski uzman çavuş Oktay Hıdıroğlu, alay komutanının terör saldırısı olduğunu söylemesi üzerine gruplara ayrıldıklarını ve farklı yerlere götürüldüklerini anlattı.
Kendisinin Milli Savunma Bakanlığı Lojmanlarına giden grupta yer aldığını ifade eden Hıdıroğlu, burada sabaha kadar beklediklerini, hiçbir şekilde darbeye destek vermediklerini öne sürdü.
Eski uzman çavuş Mehmet Sait Uçar da savcının esasa ilişkin mütalaasını kabul etmediğini belirterek, "IŞİD saldırısı olacak denilerek otobüslerle Milli Savunma Bakanlığı Lojmanlarına götürüldük. Burada hiçbir olaya karışmadık, darbeye destek vermedik. Sabaha karşı tekrar alaya döndük. Emirleri yerine getirdik. Mesleğimi geri istiyor, beraatımı talep ediyorum." dedi.
Eski uzman Çavuş Cem Güneş, suçsuz olduğunu savundu ve beraat talebinde bulundu.
Eski uzman çavuş Çağrı Taşpınar, hakkında "darbeye yardım" suçundan ceza talep eden savcının mütalaasına katılmadığını söyledi.
Darbe girişimine destek vermediğini ve kimseye yardım etmediğini öne süren Taşpınar, "Ben ve benim gibi uzmanlar darbeye karşı durduk. Kanuni emirleri yerine getirdik. FETÖ ile hiçbir bağlantım yoktur. Beraatimi talep ediyorum." diye konuştu.
Uzman çavuş Nurhak Can da "tatbikat" denilerek kandırıldıklarını ve Genelkurmay Başkanlığına götürüldüklerini savundu.
Darbeye kesinlikle destek olmadığını öne süren Can, halkın Genelkurmay kışlasına girmesi üzerine üstlerinin emirlerini dinlemediğini, yanındaki erlerden kimseye ateş etmemelerini istediğini, hatta, halka ateş eden helikoptere ateş açtığını dile getirdi.
Eski uzman çavuşlar Hasan Sezer, Yalçın Zor, Bünyamin Dağlıalioğlu, Bülent Balta ve Murat Dursun da suçsuz olduklarını savunup beraat istediler.
Davaya yarın devam edilecek.
07.01.2021 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsünde görülen duruşmada, tutuksuz olarak yargılanan eski uzman çavuşlar Gökhan Gözalıcı, Yunus Can Erdişi, Osman Demirturan, Hakan Gürbüz, İlker Sel, Ali Osman Akdan, Halil Altındağ, Haydar Özkaya, Adem Akbulut, Emre Cengiz, Hüseyin Gürcü ve Samet Sarı, esasa ilişkin savunma yaptı.
Suçsuz olduklarını öne süren sanıklar, tatbikat gerekçesiyle Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na çağrıldıklarını, burada telefonlarının toplandığını, gruplar halinde Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı lojmanlarına götürüldüklerini anlattı.
Darbe girişimine destek olmadıklarını ve herhangi bir suça da karışmadıklarını öne süren sanıklar, beraat talebinde bulundu.
Davaya yarın devam edilecek.
08.01.2021 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsünde görülen duruşmada, tutuksuz yargılanan sanık eski uzman çavuşlar Erdi Diken, Haluk Karataş, Yetiş Çelebi, Benal Yılmaz, Erdal Durmaz, Oktay Tekinel, Cuma Dağ, Yasin Kabakçı, Mustafa Akman ve Mustafa Demirel esasa ilişkin savunma yaptı.
Mahkeme huzurunda verdikleri ilk ifadeleri tekrar eden sanıklar, 15 Temmuz'da suç işleme kastıyla hareket etmediklerini savundu ve yargılama sonunda haklarında beraat kararı verilmesini talep etti.
Davanın görülmesine gelecek hafta devam edilecek.
Paralel Yapı-15.07.2016-Ankara 512 sanık (ilk 534) Darbe/Cumhurb. Muhafız Alayı davası
(11 Ocak 2021, 13:04)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: