Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin açılan davada aldığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) Muhabere ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı eski Korgeneral Metin İyidil'in de arasında bulunduğu 3 sanığın yeniden yargılanmasına başlandı.
22.11.2020 13:26 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin açılan davada aldığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) Muhabere ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı eski Korgeneral Metin İyidil'in de arasında bulunduğu 3 sanığın yeniden yargılanmasına başlandı.
22.10.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 2'nci Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık İyidil, tutuksuz sanık Barutcu, sanık avukatları ile müdahil Cumhurbaşkanlığının avukatı katıldı. Tutuklu sanık Koçyiğit ile video konferans sistemiyle bulunduğu cezaevinden bağlantı kuruldu.
Mahkeme, sanık İyidil'e Yargıtay İlamına karşı savunma yapıp yapmayacağını sordu.
Savunmasına, "Suçsuz, masum, mazlum ve acı çeken ancak başı dik olarak heyetinize arz ediyorum" diyerek başlayan sanık İyidil, "Türkiye genelinde yanlış bilmiyorsam 276 dava var. Benim hakkımda darbeyi destekleyici, ima edici, kolaylaştırıcı, övücü anlamında ifade veren hiçbir sanık ve tanık ifadesi yoktur. Benim hiçbir ihmalim yoktur" dedi.
Hakkındaki suçlamaları tek tek sıralayan İyidil, darbe girişimden önceden haberi olduğu iddialarının gerçek dışı olduğunu belirtti. 15 Temmuz gecesi dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'ın, saat 23.08'de televizyonda kısıtlı bilgilerle konuşma yaptığını, TRT'deki darbe bildirisinden bir saat önce, kendisine bağlı birlik komutanına, "O emre uyma, o emir sahte" dediğini anlatan İyidil, "Sayın Cumhurbaşkanımızın televizyona çıkıp, konuşma yapmasından 75 dakika öncedir. Ben, Ankara Etimesgut'taki Zırhlı Tümen Komutanına 'O emre uyma. O emir sahte' diyorum. Savcılık ifademe bakın. Tanık ifadelerine bakın" diye konuştu.
Tankların sokağa çıktığını kendisini arayan bir arkadaşından öğrendiğini iddia eden İyidil, "Ben de hemen üstüm olan EDOK komutanını aradım, bana 'televizyonda var' dedi. Televizyonu açtığımda olanları gördüm. Saat, 22.47'de evden çıktım. Sonra telefonla çok sayıda kişiyi arayarak, bilgi sahibi olmaya çalıştım. Saat 23.07 sıralarında eski Genel Kurmay Başkanı Necdet Özel'i aradım. Bildiklerimi anlattım. Bana, 'Dikkat edin, birliklerinize sahip çıkın' dedi. Bana bağlı birliklerin komutanlarını arayıp, kışladan ayrılmamalarını ve benden başka kimseden emir almamalarını söyledim. Daha sonra Kara Kuvvetleri ve Genel Kurmayı arayarak bilgi verdim" dedi.
İyidil, sivil yöneticileri arayarak darbe girişimine karşı birlikte hareket etmediği gerekçesiyle de suçlandığını belirterek, "Üstlerimi aramam kadar normal bir şey yok. Yıllarca aynı mataradan su içtiğimiz, yıllarımızı birlikte geçirdiğimiz insanlar bize ateş etti. Üst düzey komutanların çoğu, emir subayları ya da emir astsubayları tarafından derdest edildi. Böylesine güvenilmez bir ortamda hangi sivili arayıp da 'gelin zırhlı birlikler okulunu kurtaralım' diyeceğim. 4'üncü Kolordu Komutanı ile Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı'nı aradım. Amacım Bakana bilgi vermesini sağlamaktı. Ancak ulaşamadım. Bunlar dışında da siyasilerle ilişkisi bulunan eniştemi arayıp ona bildiklerimi anlattım" diye konuştu.
Darbecilerin FETÖ'cü eski Tümgeneral Osman Ünlü'yü 4'üncü Kolordu Komutanlığı'na atadıklarını anlatan sanık İyidil, savunmasına şöyle devam etti: "Yayınladıkları bir emirle benim yetkilerimi alıp, başka birini atamışlar. Ancak ben Zırhlı Birlikler ile MEBS Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı'ndaki güvendiğim komutanları aradım. Komando Okulu'nda Harbiyeli öğrencilerin olduğunu hatırlayınca orayı aradım. Buradaki komutan Harbiyelileri çıkarttığını söyleyince bir sürü küfredip, öğrencilerin tekrar okula getirilmesini istedim. Harbiyelilerin bir kısmını geri döndürmeyi başardık. Zırhlı Birlikler'deki darbeci Ahmet Bircan Kırker'in derdest edilmesi emrini verdim. Albay Cenk Yüce'ye tankların kesinlikle dışarı çıkarılmaması emrini de verdim. Konuşmalarımda dışarıda tank olmadığını öğrendim. Albay Yüce'ye, 'Ahmet Bircan Kırker'in etrafını 4 tankla çevirin, gerekirse imha edin, bunu yaparsan kahraman olursun' dedim. Sonra beni içeri almasını istedim, ancak şartlar uygun olmadığı için alamayacağını söyledi."
Dosyanın tarafsız bir şekilde incelenip hukuki bir karar verilmesini beklediğini ifade eden İyidil, sözlerini şöyle tamamladı: "Darbe gecesi emrimdeki birliklerden darbe girişimine katılan yoktur. Benim emrimim ardından Zırhlı Birlikler'den bir tane mermi dışarı çıkmamıştır. Sabah saatlerinde de adli makamlarla birlikte bu hainlerin tutuklanmasını sağladım. Harbiye Okulu öğrencilerinin geri dönmesini sağladım. MEBS Okulu'ndaki zırhlı araçların çıkışını önledim. Darbeye karşı net ve kesin emirler verdim. Benim emrini yok sayan, cuntanın verdiği emri uygulamaya çalışan Osman Ünlü ile sabaha kadar mücadele ettim ve oradan da darbeye destek verilmesini engelledim. Ben utanç duyulacak, dayanılması çok zor olan bir suçlamaya karşı kendimi 5 yıldır savunmaya çalışıyorum. Bölge Adliye Mahkemesi'nin verdiği beraat ve tahliye kararına rağmen, hukuka aykırı bir şekilde tutuklandım ve karşınıza getirildim. Ben o gece devletime sahip çıktım, sizden de bana sahip çıkmanızı istiyorum. Adil bir karar vererek, Bölge Adliye Mahkemesi 20'nci Ceza Dairesi'nin verdiği beraat kararında direnmenizi istiyorum. Ellerim kelepçeli geldiğim buradan eşim ve çocuklarımla birlikte ayrılmak istiyorum."
İyidil, duruşmadaki beyanında, lehine olan birçok konuya Yargıtayın bozma ilamında yer verilmediğini ileri sürerek, Türkiye genelinde darbe girişimine ilişkin açılan hiçbir davada kendisi aleyhine tanık veya sanık beyanı bulunmadığını ifade etti.
Darbe girişimini evindeyken öğrendiğini, ardından korgeneral Faruk Şengün ile konuştuğunu anlatan Metin İyidil, "23.03'te konuştuk. O da o saatlerde Genelkurmayın önünden geçiyormuş. Oranın problemli olduğunu görünce bir kafeye oturmuş, internete bakıyormuş. Onunla buluşmaya karar verdik." diye konuştu.
Bazı komutanlara ve Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarına bilgi vermek için ulaşmaya çalıştığını, ancak başarılı olamadığını dile getiren İyidil, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Necdet Özel'e telefon açtığını, Özel'in kendisine "Oğlum iyi ki dışarıdasınız. Birliklerinize sahip olun." dediğini aktardı.
Siyasilerle ilişkisi bulunan eniştesini de aradığını ve öğrendiklerini anlattığını ifade eden Metin İyidil, gece boyu birliklerindeki kişilerle telefon görüşmeleri yaparak, darbe girişimine karışmalarını engellemeye çalıştığını belirtti.
Zırhlı Birlikler'i arayıp, albay Cenk Yüce'ye tankların dışarı çıkmasını engellemesi, gerekirse ateş etmesi yönünde emir verdiğini iddia eden İyidil, Yüce'ye, "Bunu yapabilirsen kahraman olursun" dediğini aktardı.
Yüce'den kendisini darbecilerle mücadele etmesi için içeri almasını istediğini kaydeden Metin İyidil, ancak şartlar uygun olmadığı için içeri alınamayacağının söylendiğini bildirdi.
"Ne planlamasına, ne icrasına katıldım"
Darbecilerin TRT'de bildiri okutmasından ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın canlı yayına bağlanmasından daha önce emrindeki komutana "Darbecilerin emrine uyma. O emir sahte" dediğini anlatan İyidil, "Bu darbe başarılı olsaydı ben yine içerideydim. Bu kadar emir verdim." dedi.
Metin İyidil, şöyle konuştu:
"Bu hain girişimin ne planlamasına, ne icrasına katıldım. Hiçbir ihmali hareketim yok. 83 milyonun tamamı gibi bu darbe girişimini televizyondan öğrendim ve 23.08'den itibaren emir vermeye başlayarak birliklerimin darbe girişimi dışında kalmasını sağladım. Bir tanesi Harbiyelileri dışarı çıkartmıştır, onları geri döndürdüm. Bir de Zırhlı Birlikler Okulu bir hainin komutasına geçmiştir, oradan da tank çıkarttırmadım. Sabahleyin bu hainlerin adli makamlara verilmesini sağladım ve bütün faaliyetlerimi de dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'a anlattım. Zamanında, net ve kesin emirler verdim."
İyidil, "utanç duyulacak bir suçlamaya karşı kendisini aklamaya çalıştığını" söyleyerek, "Bütün gece başka ne yapsaydım? Ben devletime sahip çıktım. Sizden de bana sahip çıkmanızı, istinaf mahkemesinin hakkımda verdiği beraat kararında direnmenizi istiyorum." dedi.
Sanık avukatı Abdullah Kaya ise müvekkilinin darbe girişimi gecesi hiçbir ihmali davranışı bulunmadığını, aksine darbenin engellenmesine yönelik icrai faaliyetleri olduğunu kaydederek, "Mahkemenin, 'Bu adam, yaptığı bunca şeye rağmen asgari 15 yıl hapse layık mı?' diye sormasını istiyoruz" diye konuştu.
Diğer sanıkların savunmaları
Sanık Hamza Koçyiğit de verdiği emirler ve aldırdığı tedbirler sayesinde darbecilerin emirlerini uygulatmadığını, bu nedenle darbeye teşebbüs etmek suretiyle anayasayı ihlal ya da buna yardım suçlarını işlemediğini kaydetti.
Sanık avukatı Hıfzı Çubuklu ise müvekkilinin darbe girişimini öğrenmesinin ardından kendisine düşen görevi kendi birliğinde yaptığını belirterek, Yargıtayın, müvekkilinin darbeye yardım ettiğine ilişkin mütalaasına katılmadıklarını ve beraatını istediklerini bildirdi.
Sanıklardan Abdullah Barutcu da hakkında daha önce verilen beraat kararının doğru olduğunu söyleyerek, Yargıtayın kararına karşı direnilmesini istedi.
Kendisine bağlı okullarda öğrenim gören öğrencilerin reşit ve asker kişi olmadıklarını, silah kullanma yetkilerinin bulunmadığını anlatan Barutcu, darbe girişimi gecesi telefonlarının sürekli açık olmasına rağmen kendisine hiçbir yerden okullarla ilgili bir bilgi veya emir verilmediğini anlattı.
Abdullah Barutcu, "Olay günü darbecilere karşı tedbir aldığım açıktır. Görevim, imkan ve yetkilerim, bulunduğum mahal dikkate alındığında görevi ihmal etmediğim ortadadır." şeklinde konuştu.
Müdahil Cumhurbaşkanlığının avukatı Serhat Pak da Yargıtayın kararına Metin İyidil ve Hamza Koçyiğit açısından direnilmesini, Abdullah Barutcu açısından ise uyulmasını talep etti.
Duruşmada, daha sonra darbe girişimi sırasında Antalya'daki 3. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanı olan Mustafa Kaya "tanık" olarak dinlendi.
Olay gecesi saat 22.50 sularında evindeyken nöbetçi amirin kendisini arayarak, bir mesaj geldiğini söylediğini bildiren Kaya, şöyle konuştu:
"Nöbetçi amiri, sıkıyönetim ilan edildiği yönünde bir şeyler olduğunu söyledi. Ben de 23.00 sıralarında EDOK Kurmay Başkanı olan Hamza Koçyiğit'i cep telefonundan aradım. 'Komutanım böyle bir emir geldiğini söylüyorlar' dedim. Bana 'Gereğini yapın. Ne gerekiyorsa yapın. Neyse o' dedi. Koçyiğit, darbenin yanında ya da karşısında başka bir şey söylemedi."
Mahkeme heyeti İyidil ve Koçyiğit'in tutukluluğunun devamına karar verdi. Sağlık sorunlarına ilişkin beyanları dikkate alarak, cezaevlerinde tutulmalarının hayati tehlike oluşturup oluşturmadığı konusunda sanıkların sağlık kuruluşuna sevk edilmesini ve rapor alınmasını kararlaştıran mahkeme, Yargıtayın bozma ilamına ilişkin değerlendirmenin gelecek celse yapılmasını da karar altına aldı.
Mahkeme davayı erteledi.
19.11.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davaya tutuklu sanık Metin İyidil, tutuksuz sanık dönemin EDOK Okullar Komutanı eski Korgeneral Abdullah Barutçu ve taraf avukatları katıldı. Diğer tutuklu sanık dönemin EDOK Kurmay Başkanı eski Tümgeneral Hamza Koçyiğit ile tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile bağlantı kuruldu.
TBMM'nin avukatı ile cumhuriyet savcısı, Yargıtayın bozma ilamına uyulmasını istedi. Mahkeme heyeti, Yargıtayın bozma ilamına uyulmasını kararlaştırdıktan sonra tanıkların dinlenmesine geçti.
Darbe girişimi sırasında Antalya'da 3. Eğitim Tugay Komutanlığında görev yapan Mehmet Ateş, olay gecesi saat 22.00 sıralarında kendisini arayan Tugay Komutanı Mustafa Kaya'nın askerlerin hareketliliğine ilişkin görüntüleri izleyip izlemediğini sorduğunu, birlikleri uyarmasını ve tedbirleri artırmasını istediğini anlattı. Bir saat kadar sonra Kaya'nın makamına gittiğini bildiren Ateş, şu beyanı verdi:
"Genelkurmay Başkanlığından geldiğini söylediği yazıyı bana uzattı. Sözde darbe emriydi. Silahlı kuvvetlerin yönetime el koyduğu belirtiliyordu. 'Komutanım böyle bir şey olamaz.' dedim. Ne olduğunu anlamak için Eğitim Kolordu Komutanımız Korgeneral Faruk Şengün'ü aramasını söyledim. Telefonunun kapalı olduğu bilgisi geldi. Bunun üzerine 'EDOK Komutanını arayalım.' dedim. Onun telefonunun da kapalı olduğu bilgisi geldi. En son 'EDOK Kurmay Başkanı Hamza Koçyiğit'i arayalım.' dedim. Cep telefonundan arayarak, görüşmeye başladı. 'Genelkurmaydan böyle bir emir geldi. Ne yapacağız?' şeklinde ifadeler kullandı. Karşı taraftan ne söylendiğini duyamadım. Telefonu kapattıktan sonra komutanımıza 'Hamza Paşa size ne söyledi?' diye sordum. Mustafa Kaya'nın yüzü asılmıştı. Hamza Koçyiğit'in 'Gelen emri uygulayın.' şeklinde bir ifade kullandığını söyledi."
Kaya'nın daha sonra telefonda konuştuğu Antalya Valisi Münir Karaloğlu'na, "Sayın Valim, biz buradayız. Garnizondaki diğer birlik komutanlarıyla da görüştüm. Herhangi bir yere gitmiyoruz." dediğini anlatan Ateş, Kaya'nın, daha sonra da Korgeneral Faruk Şengün'ü aradığını ve "Komutanım bize Genelkurmaydan şöyle bir yazı geldi. Ne yapacağız?" dediğini belirtti.
Ateş, görüşmeden sonra Şengün'ün ne söylediğini Kaya'ya sorduğunu, onun da "Benden emir almadan herhangi bir faaliyette bulunmayın." dediğini söylediğini bildirdi. Kaya ve Şengün'ün bir süre sonra yeniden konuştuklarını anlatan Ateş, Şengün'ün konuşmada "Kanunlara uyun, anayasaya bağlıyız. Emirlere aykırı harekette bulunmayın." dediğini kaydetti.
Sanık Hamza Koçyiğit'in avukatı Hıfzı Çubuklu, tanığın daha önce başka yerde verdiği beyanlardan bazı kısımları okuyarak, beyanlarının çelişkili olduğunu savundu. Çubuklu, HTS kayıtlarına göre tanığın müvekkiliyle görüşmediğini ileri sürdü.
Ahmet Zeki Üçok'un tanık beyanı
Duruşmada daha sonra Ahmet Zeki Üçok, savunma tanığı olarak dinlendi. Üçok, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Başsavcısı olarak 2005-2009 arasında FETÖ'nün TSK'daki yapılanmasına ilişkin soruşturma yürüttüğünü, bundan rahatsız olan örgütün hakkında açtığı asılsız soruşturmalarla Eylül 2009'da tutuklandığını ve TSK'dan ihraç edildiğini anlattı.
Silahlı kuvvetler mensuplarının aynı yerde çalıştıklarını, aynı yerdeki lojmanlarda kaldıklarını, aynı ordu evlerini kullandıklarını, bu sebeple birbirlerini tanıdığını ifade eden Üçok, "hapishanede oluşturdukları ortak akılla TSK'da Fetullahçı olduğunu tespit ettikleri kişilerin listesini yaptıklarını ve bunu ilgili yerlere gönderdiklerini" aktardı. Üçok, darbe girişimi sonrasında iki kişiyle ilgili yanlış değerlendirmede bulunduğu kanaatine vardığını, bunlardan birinin de Metin İyidil olduğunu ifade etti.
Cumhuriyet savcısı, sanıkların tutukluluklarının devamını ve esas hakkındaki görüşünü hazırlaması için dosyanın kendilerine gönderilmesini istedi.
Sanık Hamza Koçyiğit ise tahliyesini talep etti. Darbe girişimi gecesi kendisini arayan iki komutana darbe emirlerini kabul etmediğini söylediğini savunan Koçyiğit, "Bu halde nasıl Mustafa Kaya'ya 'Darbe emrinin gereğini yap.' diye beyanda bulunayım?" ifadesini kullandı.
Metin İyidil de kendisi lehine birçok beyan bulunduğunu, hiçbir yasa dışı eylemde bulunmadığını, gece boyunca verdiği emirlerle birliklerini darbe faaliyetleri dışında tuttuğunu savunarak, tahliyesini istedi.
Sanık Barutcu ise bu celse bir beyanı olmadığını bildirdi.
Mahkeme, İyidil ve Koçyiğit'in tutukluluklarının devamını kararlaştırdı. Hazır etmeleri durumunda savunma tanıklarının gelecek celse dinlenmesine de karar veren mahkeme, davayı 8 Aralık'a erteledi.
Davanın geçmişi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının dava açtığı 6 sanıktan İyidil ve Koçyiğit ile eski Harekat Eğitim ve Öğretim Daire Başkanı tuğgeneral Lütfi İhsan Yanıkoğlu, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs"ten ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmıştı.
Sanıklardan Barutcu ile dönemin Muharebe Geliştirme Başkanı eski tuğgeneral Mehmet Topçu ve gözlem subayı Ersal Duman'ın ise beraatlerine hükmedilmişti.
İstinafa başvurulmasının ardından Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi, İyidil'in ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını kaldırmış ve beraatına hükmetmişti. Daire, diğer sanıklara ilişkin hükümleri hukuka uygun bulmuştu.
Bu kararın ardından tahliye edilen İyidil, itiraz üzerine tekrar tutuklanmıştı.
Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise Metin İyidil hakkındaki beraat kararını bozmuştu.
Daire, istinaf mahkemesinin duruşma açmadan karar vermesini ve İyidil'in eylemlerine ilişkin eksik inceleme yapılmasını bozma gerekçesi yapmıştı. Kararda, İyidil'in eylemlerinin mevcut dosya durumuna göre, "darbeye yardım" suçunu oluşturduğu ancak eksik incelemeler tamamlandıktan sonra "asli fail" olup olmadığına karar verilmesi gerektiği belirtilmişti.
Daire, ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan Koçyiğit ile beraatına hükmedilen Barutcu hakkındaki kararları da bozarken, eski tuğgeneral Yanıkoğlu'na verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile Topçu ve Duman hakkındaki beraat kararlarını ise onamıştı.
Müebbetlik Darbeciye Beraat!
Edok'taki Darbecilere 3 müebbet
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-13 Haziran (2017) 'Ankara 6 sanık (ilk 7) Darbe/EDOK Komutanları' davası (bitti)
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(22 Kasım 2020, 13:26)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: