Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)'nün mensuplarına yer açmak için örgüt mensubu olmayan askeri öğrencileri yıldırmak ve istifa etmelerini sağlamak için 'şok mangası' uygulamasına tabi tuttuğu belirtilen eski Üsteğmen Ayhan Yeşilkaya'ya 'işkence' suçundan 32 yıl 16 ay, 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan ise 10 yıl hapis cezası verildi. Öte yandan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Maltepe Askeri Lisesi ve Menteş Askeri Kampı'nda, örgüt üyesi olmayan askeri öğrencilere baskı, mobbing, yıldırma, taciz, kötü muamele, iftira, şantaj, tehdit ve işkenceye varan uygulamalar yapan TSK'daki FETÖ'cü 8 üst rütbeli eski asker hakkında dava açtı. İddianameye göre, terör örgütü FETÖ'nün kendilerinden olmayan subay ve subay adaylarını ordudan attırmak için talimatname bile hazırladı. Üçüncü gelişme ise Van'da yaşandı. Fetö mahrem yapılanmasında yer aldığı gerekçesiyle tutuklanan ve askeri öğrencilere eğitim adı altında işkence yaparak Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ayrılmalarına neden olduğu öne sürülen eski Tuşba İlçe Jandarma Komutanı yüzbaşı N.K. hakkında Van'da iddianame düzenlendi.
18.10.2020 16:34 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nden (FETÖ) olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden olan eski üsteğmen Ayhan Yeşilkaya'nın yargılandığı davada hüküm açıklandı.
30 Eylül'de eski Kara Harp Okulu takım komutanı Yeşilkaya, Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen karar duruşmasına, tutuklu bulunduğu Kahramanmaraş'tan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı.
Taraf avukatları ve müştekiler ise duruşma salonunda hazır bulundu.
Mahkeme Başkanı, önceki celsede savcının sunduğu esasa ilişkin mütalaaya karşı savunma yapması için Yeşilkaya'ya söz verdi.
Mütalaada, "silahlı terör örgütüne üyelik" ve "işkence" suçlarından cezalandırılmasının talep edildiğini aktaran Yeşilkaya, söz konusu suçları işlediğine dair dosyada somut delil olmadığını, işkence yaptığına yönelik müşteki beyanlarının ise gerçeği yansıtmadığını iddia etti.
Suçsuz olduğunu savunan Yeşilkaya beraatini istedi.
Sanık avukatının da beyanının alınmasının ardından mahkeme kararını açıkladı.
Buna göre sanık Yeşilkaya, "silahlı terör örgütüne üyelikten" 10 yıl, 8 müştekiye yönelik "işkence" suçundan ise 32 yıl 16 ay hapis cezasına mahkum edildi.
Toplam 42 yıl 16 ay hapis cezası verilen Yeşilkaya'nın hükümle birlikte tutukluluğunun devamı kararlaştırıldı.
İZMİR'DEN 8 SANIKLI YENİ DAVA
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Maltepe Askeri Lisesi ve Menteş Askeri Kampı'nda, örgüt üyesi olmayan askeri öğrencilere baskı, mobbing, yıldırma, taciz, kötü muamele, iftira, şantaj, tehdit ve işkenceye varan uygulamalar yapan TSK'daki FETÖ'cü 8 üst rütbeli eski asker hakkında dava açtı.
30 Eylül'deki gelişmeye göre, iddianamede, terör örgütü FETÖ'nün kendilerinden olmayan subay ve subay adaylarını ordudan attırmak için talimatname bile hazırladığı belirtiliyor.
Terör örgütü FETÖ'nün, örgüt üyesi olmayan subay ve subay adaylarının TSK'dan atılmaları ve ayrılmalarının nasıl sağlanacağının anlatıldığı örgütsel emir ve talimatlar da ele geçirildi. Ankara Kara Harp Okulu Anafartalar Tabur Komutanlığı'nda bir dönem görev yapan, 15 Temmuz darbe girişimine de bizzat katılan FETÖ'cü eski Albay Erdoğan Kurt'tan ele geçirilen belgede, akıl almaz ifadeler dikkat çekti.
İddianamede "Silahlı terör örgütünün ve TSK içerisine sızdırdığı hain mensuplarının, hiçbir insani ve ahlaki değer gözetmeksizin, kendilerinden olmayan, vatanı ve milleti için canını vermeye hazır, dürüst, namuslu, cesur ve başarılı birer Türk Subayı olan ve olmayı hedefleyen şerefli vatan evlatlarına karşı, Türk Silahlı Kuvvetlerinden kendiliklerinden ayrılmalarını veya atılmalarını sağlamak amacıyla gerçekleştirecekleri her türlü hain, sinsi, ahlaksız ve kuralsız eylem ve yöntemlere yer verildiği görülmektedir" değerlendirilmesi yapıldı.
"DEVRİLMEYECEK HİÇBİR AĞAÇ YOKTUR"
TSK'daki örgüt üyesi olmayan subay ve subay adaylarının kendi istekleri veya baskıyla nasıl ordudan ayrılmalarının sağlanacağına ilişkin belgede dikkat çeken sözde talimatlar şöyle: Devrilmeyecek hiçbir ağaç yoktur. Amir, öncelikle emir komuta ettiği personeli küçük büyük ayırt etmeden tam olarak tanıyacak ve hedefteki personele yoğunlaşacaktır. Bu bağlamda, hedef personel, ne kadar disiplinli gözükürse gözüksün, dikkatli bir takip sonucu eksiklikleri, zafiyetleri kolayca tespit edilebilir.
* Eğer amir, kararlı bir tavır sergilerse, ilk darbede hedef personel sarsılacaktır. Diğer bir ifadeyle hedef yumuşatılmış olacaktır. Baskının sürdürülmesiyle birlikte hedef personel daha fazla hata yapacaktır.
İSTENİRSE FITRAT BİLE DEĞİŞİR
İstenirse fıtrat bile değişir. Amirleri, hedef personelin TSK'da yeri olmamasının en temel görev olduğuna inanmalıdırlar. Bu sayede, en sakin ve ılımlı bir amir bile, hedefteki personel karşısında cevval olabilir. Önemli olan fıtrat mazeretine sığınmamaktır.
İTİ İTE KIRDIRMALIDIR
Amirin bir görevi de ast amirleri disiplin tesisi konusunda eğitmektir. Ast amir, müspet bir kişi ise, bazen havuç bazen sopa ile hedef personel hakkında işlem yapmasını sağlamalıdır. Eğer ast amir, menfi bir kişi ise, ona karşı da zor kullanarak, (tabiri caizse) "iti ite kırdırmalıdır.
HEDEF PERSONELİ SIFIRLAYIN
Amir, gerekli durumlarda hedefteki personeli sıfırlamalıdır. Sıfırlamak, hedef personeli kendi isteğiyle bu meslekten ayrılmaya elverişli bir ortam hazırlamak demektir. Örneğin, hedef personele, 'gömleğinin yakası yağlı' diye uygun ortamda ceza vermek bu kişinin onurunu kırarak, sıfırlayacaktır. İzinden dönen hedef personeli, 'tekmil vermedi' diye cezalandırmak gibi. Amir bu kapsamda, hedef personelin emir komuta kabiliyetini elinden alabilmelidir.
HEDEF PERSONELE PASİF GÖREV VERİN
Hedefteki personel ne kadar iyi olursa olsun gereksiz reklam edilmemeli ve parlatılmamalıdır. Bu tür hedefteki personele pasif görevler verilmelidir. Yaptığı hatalar üst amire karşı abartılarak anlatılmalıdır. Diğer taraftan hedefteki personel zaten disiplinsiz ise, bu kişi, üst amir ile karşı karşıya getirilmelidir. Amirlerimiz, tarafından irade gösterilmemesi nedenleri; Kötü olmama anlayışı: Günümüzde birçok amir, 'aman ben kötü olmayayım, huzurum kaçmasın' anlayışı nedeniyle hedef personele karşı duyarsız kalmaktadır. Bir kısım amir 'pisliğe bulaşmayayım, başıma bir şey gelir, önüm tıkanır' anlayışı nedeniyle, hedef personele karşı duyarsız kalmaktadır.
KUL HAKKI VEHMİNE KAPILMAYIN
*Metotsuzluk ve bilgisizlik: Diğer bir kısım amir ise mevzuata hakim olmamak, tecrübelerden faydalanmamak, ortak akla müracaat etmemek nedeniyle fırsatları hezimete dönüştürmektedirler. Duyarsızlık: Malesef, amirlerin bir kısmı ise 'Bana ne kardeşim, nasıl olsa başkası yapar, bu iş bana mı kaldı" anlayışından dolayı taşın altına elini sokmamaktadır Merhamet kisvesi altında sorumluluktan kaçma: Son olarak amirlerimizin bir kısmı ise geçmişte ve haşa yaşananlardan hiç ders almayarak, 'aman ekmeğinden etmeyeyim, çoluğu çocuğu var' anlayışından hareketle hatalı bir 'kul hakkı' vehmi ile koskoca bir "milletin hakkını" yemek durumunda kalabilirler.
ÇAĞDAŞ GRUPLARA TAKILDIN SENİN ÜSTÜN ÇİZİLMİŞ
İddianamede 27 askeri öğrenci mağdur/müşteki olarak yer aldı. İşte o çarpıcı ifadelerden bazı örnekler. Askeri öğrenci M.E.: "…9. Bölüğün Takım Komutanı Üsteğmen R.A. gelerek apoletini burnumun altından geçirerek, 'burnunu apoletime mi siliyorsun?' gibi baskılar yaptı. Takım komutanlarım da benim 'bu taburun en disiplinsiz adamı olduğumu' beyan ederek, bunu unutmayın şeklinde söylemlerde bulundu. Daha sonraları baskılardan dolayı ben ayrılmayı kafama koymuştum. Bu arada O.Ç ile son kez görüştüğümde benim suçum ne, benimle neden uğraşıyorlar, ben okuldan ayrılacağım dediğim de " bana 'Senin için yapacak bir şeyimiz yok senin üstün çizilmiş: Sen çağdaş gruplarla çok takılmışsın ister ayrıl, ister devam et sana kalmış bir şey eğer ayrılırsan bizim evlerimize gel dershane paranı karşılarız, kitap ve para yardımında bulunuruz' şeklinde sözler söyledi. Daha sonraları hak etmediğim disiplin cezaları almaya devam ediyordum yapılan zulme katlanamıyordum…"
"ŞOK MANGASI EĞİTİMİNE TUTULANLAR DEVAM EDEMEDİ"
Askeri öğrenci U.A: "…Şok mangası, Harp Okuluna girdiğimiz ilk yıl intibak eğitimi sırasında bir kısım öğrencilerin yıldırılıp okula girmekten vazgeçmelerini sağlamak amacıyla aşırı derecede eğitime tabi tutulanların adlandırıldığı, bizim isimlendirdiğimiz bir birimdi. Bu uygulama İzmir Menteş Askeri kampına eğitime gittiğimizde Özellikle askeri liselerden gelen öğrencilere bütün öğrencilerin tabi tutulduğu normal eğitimin dışında aşırı şekilde eğitime tabi tutulup zorlanmaları şeklinde yapıldı. Bu eğitime tabi tutulan arkadaşlarımın çoğunluğu ayrılıp Harp Okuluna girmediler…"
İddianame, dikkati çekici detaylar içeriyor.
Soruşturmanın dayanağını Ankara'daki Kara Harp Okulu darbe girişimi davasında çarptırıldığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası onanan eski albay Erdoğan Kurt'un el konulan ve incelenen bilgisayarında oluşturulmuş bir belge oluşturdu.
Erdoğan Kurt'un bilgisayarında rastlanan belgede Kara Harp Okulunda FETÖ'den olmayan hedef personelin nasıl okuldan uzaklaştırılacağı ile ilgili talimatname ve emirlerin bulunduğuna işaret edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Silahlı terör örgütünün ve TSK içerisine sızdırdığı hain mensuplarının, hiçbir insani ve ahlaki değer gözetmeksizin, kendilerinden olmayan, vatanı ve milleti için canını vermeye hazır, dürüst, namuslu, cesur ve başarılı birer Türk subayı olan ve olmayı hedefleyen şerefli vatan evlatlarına karşı, Türk Silahlı Kuvvetlerinden kendiliklerinden ayrılmalarını veya atılmalarını sağlamak amacıyla gerçekleştirecekleri her türlü hain, sinsi, ahlaksız ve kuralsız eylem ve yöntemlere yer verildiği görülmektedir."
İddianamede talimatnamenin içeriğine dair şu ifadeler yer aldı:
"Şekillendirme yönteminde kanunun etkili olarak uygulanması ve sonuç alınabilmesi için amirlerimiz tarafından elverişli bir yönetim iklimi oluşturulmalıdır. Bu hususu açmak gerekirse, 'devrilmeyecek hiçbir ağaç yoktur'. Amir, öncelikle emir komuta ettiği personeli küçük büyük ayırt etmeden tam olarak tanıyacak, hedefteki personele yoğunlaşacaktır.
Hedef personel, ne kadar disiplinli gözükürse gözüksün, dikkatli bir takip sonucu eksiklikleri, zafiyetleri kolayca tespit edilebilir. Eğer amir, kararlı bir tavır sergilerse, ilk darbede hedef personel sarsılacaktır. Diğer bir ifade ile hedef yumuşatılmış olacaktır. Baskının sürdürülmesi ile birlikte hedef personel daha fazla hata yapacaktır.
Amirin bir görevi de ast amirleri disiplin tesisi konusunda eğitmektir. Ast amir, müspet bir kişi ise bazen havuç bazen sopa ile hedef personel hakkında işlem yapmasını sağlamalıdır. Eğer ast amir, menfi bir kişi ise ona karşı da zor kullanarak, (tabiri caizse) iti ite kırdırmalıdır.
Sistemin yürümesi için hiç kimse vazgeçilmez değildir. Amir 'bu kişi benim işime çok yarıyor. Bu kişi olmazsa bu iş çöker' yanılgısına düşmemelidir. TSK'da herkesin ve her işin bir alternatifi vardır. Amir herkesi yedekleyecek tedbir almak zorundadır. Bu düşünceden hareketle amirin hedef personelin TSK'dan ayrılması konusunda isteksiz bulunması son derece hatalı olacaktır.
Hedefteki personel ne kadar iyi olursa olsun gereksiz reklam edilmemeli ve parlatılmamalıdır. Bu tür hedefteki personele pasif görevler verilmelidir. Yaptığı hatalar üst amire karşı abartılarak anlatılmalıdır. Diğer taraftan hedefteki personel zaten disiplinsizse bu kişi, üst amir ile karşı karşıya getirilmelidir."
"Kurbağa yakalayıp kurbağaya ev yaptırıyorlardı"
İddianamede, talimatnamede verilen yöntemlerle TSK'dan uzaklaştırılan müşteki ve mağdurların yaşadıklarına ilişkin ifadeleri de dikkati çekti.
Askeri lise öğrencisi M.B, Maltepe Askeri Lisesinde eğitim programında olmayan eğitimlere tabi tutulduklarını belirterek, "Bizi şok mangasına almayan bir tabur abimiz görevden alındı. Fazla nöbet, usule aykırı spor, gereksiz cezalar, ekşili köfte tenceresi içerisinde kaç adet ekşili köfte olduğunun sayılması gibi... Bu konudan yüzbaşı benim savunmamı almıştır." şeklinde ifade verdi.
Soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan G.Y. ise şunları kaydetti:
"2013 yılında İzmir Menteş'e okulumuzun eğitim programı kapsamında intibak eğitimi almak amacıyla gittik. Burada askeri liseden mezun olan bir kısım öğrencilere farklı muamele yapıldığını gördüm ve duydum. Bu arkadaşlara çanta boşalttırıp geri doldurma, çadır kurup tekrar bozdurma, çöp ve taş toplama, uzun süre kağıda örnek veriyorum bin tane 'Bir daha emirlere itaat edeceğim' şeklinde yazı yazdırma, şınav çektirme gibi şeyler yapıyorlardı. Bu muameleye maruz kalan arkadaşlarımıza 'şokçu' deniliyordu."
Soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan A.E de "Menteş askeri kampında şınav, mekik, sürünme, komando dansı, sürekli selam verme, tekmil verme, parke taşlarını saydırmak, kurbağa yakalayıp kurbağaya ev yaptırma şeklinde iğrenç şeyler yaptırıyorlardı." dedi.
Sağ ayağa spor ayakkabı, sol ayağa bot giydirdiler"
S.I. ise askeri lisede kendisiyle uğraşıldığını belirterek, "Her seferinde başka kıyafeti giymemizi istediler ve en son kıyafetlerden bir kombin yaparak sağ ayağa spor ayakkabı, sol ayağa bot başımıza harici şapka gibi bunları giymemizi istediler ve bunları defalarca tekrarladılar. Her giyinip gittiğimizde bizlere hakaretler ettiler. 'Sizden asker olmaz şunun kıyafetine bak, kendisi gibi, ne zaman adam olacaksınız' şeklinde cümleler kuruyorlardı." ifadelerini kullandı.
Bal tuzağı taktiğiyle şantaj
Baskı ve tehdit nedeniyle askeri okuldan ayrılan müşteki H.K. da ifadesinde "bal tuzağı taktiği"ne dikkati çekti.
Maltepe Askeri Lisesinde 2. sınıfa geçtiğinde Kara Harp Okulu, EDOK Komutanlığı ve Okullar Komutanlığından gelen emirlerin yazılı olduğu bir defter olan "tabur emir defteri sorumlusu" seçildiğini aktaran H.K, şunları anlattı:
"Gelen emirleri arşivliyordum, bazı emirlerin orijinallerinin zamanla kaybolduklarına şahit olup bu konuda şikayet dilekçesi verdim. Kaybolan emirlerden bir tanesi bazı öğrencilerin telefon numaralarının EDOK Komutanlığından bizzat istenmesiydi. Zaman içinde kaybolan emirde istenen telefon numaraları olan arkadaşların yüz yüze tanışmadıkları kızlardan mesaj ve arama aldıklarını fark edince durumun ciddi olabileceğini düşünüp üstlerime bu konuda bilgi verdim."
Aklına askeri lise yıllarında geleceği parlak görülen öğrencilerin seçilerek "bal tuzağına" düşürülmeleri ihtimali geldiğini kaydeden H.K. ifadesini şöyle sürdürdü:
"Bal tuzağı öğrencilik yıllarında gelecek vaat eden öğrencilerin erken yaşlarda bayanlar ve erkeklerle arkadaşlık kurdurulup belirli mevkilere gelmesini sağlayıp özel hayatları şantaj unsuru olarak kullanarak istedikleri doğrultuda yönlendirme planıdır. Kaybolan emri fark edince ve arkadaşlarımın durumlarından şüphelenince sıralı komutanlarıma durum hakkında bilgi verdim, gereğinin yapılacağını söyleyip bu konudan kimseye bahsetmememi istediler."
Harbiyelinin babasına mektubu iddianamede yer aldı
Şok mangası eğitimine katılan bir harbiyelinin babasına yazdığı mektupta ise şunlar yer aldı:
"Baba inan, burası normal bir harp okulu eğitim kampı değil. Sanki düşman esir kampı. 'Askeri eğitim ağır olur' diyeceksin. Ama bu eğitim sadece bir kısım öğrenciye uygulanıyor. Geldiğimiz ilk gün benimle beraber 50 kişiyi şok mangası denilen bir gruba ayırdılar. Bu şok mangasındakilerin benim dışımda hemen hepsi askeri lise kaynaklı. Diğerleri normal eğitime giderken bizi ayırıp işkence eğitimi yaptırıyorlar. Evet, işkence, çünkü normal askeri eğitimle ilgili değil yapılanlar. Bak civardakilere, benim kadar zayıflayan var mı ? Bizi bir takım komutanı alıyor, sabahtan akşama kadar, yat, kalk, komando dansı, şınav, koşu. Hiç durmadan bayılıncaya kadar yaptırılıyor. Domuz pisliğinde süründürme şeklinde yapılan bir eğitim. Başkaca bir şey de yaptırılmıyor akşam oluyor, normal eğitim yapanlar istirahata çekiliyor, bizi bu sefer gündüz istirahat eden başka bir takım komutanı alıyor. O da sabaha kadar benzer şeyleri yaptırıyor. Bazen saat 4'te bazen biraz daha geç saatte bırakılıyoruz. İki saat istirahat sonrası yeniden aynı işkence devam ediyor."
VAN'DAN 1 SANIKLI YENİ DAVA
Şok mangasına dair yeni bir gelişme de Van'da yaşandı. Van'da Fetö mahrem yapılanmasında yer aldığı gerekçesiyle tutuklanan ve askeri öğrencilere eğitim adı altında işkence yaparak Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ayrılmalarına neden olduğu öne sürülen eski Tuşba İlçe Jandarma Komutanı yüzbaşı N.K. hakkında iddianame düzenlendi.
14 Ekim'de basına yansıyan gelişmeye göre, Van 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, FETÖ yapılanması içinde yer aldığı, örgütün şifreli haberleşme programlarını kullandığı ve askeri okullardaki öğrencilere işkence yaptığı ileri sürülen şüphelinin "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "örgütsel faaliyet kapsamında işkence yapmak" suçlarından 33 yıla yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
FETÖ/PDY'nin TSK'deki mahrem yapılanması, mahrem hizmetler, işleyiş hakkında detaylı bilgilerin yer aldığı iddianamede, her birim sorumlusuna ayrı isim verildiği ve kişilerin 15 günde bir kendisine bağlı örgüt mensuplarıyla toplantılar düzenlediği anlatıldı.
Mahrem imamların ankesörlü telefon ve özel hatlarla kurdukları iletişim ve kullanılan hatlara ilişkin bilgilerin de yer aldığı iddianamede, FETÖ/PDY mensuplarının örgütsel faaliyetlerin yürütülmesi amacıyla kullandığı birçok mahrem evin güvenlik güçlerince tespit edildiği vurgulandı.
Kullandıkları telefonlar tespit edildi
Soruşturma öncesinde Van'da mahrem imamlarca arama yapıldığı değerlendirilen ankesörlerin tespit edilmesine yönelik çalışma yürütüldüğü bildirilen iddianamede, mahrem yapıdaki sorumlu "abi"lerin aynı birimde çalışan veya hücre yapılanmasında yer alan örgüt mensuplarını bu hatlardan ardışık olarak kısa zaman diliminde arayıp toplantı, buluşma gibi faaliyetleri organize ettiği bildirildi.
İddianamede, FETÖ/PDY mahrem yapılanmasında görev alan sözde imamların, Van'da tespit edilen 11 sabit hattan 01 Ocak 2013-21 Mayıs 2017 tarihlerinde söz konusu yapılanmada faaliyet gösteren mahrem yapıdaki örgüt mensuplarının kullandığı cep telefonlarını arayarak iletişime geçtiği kaydedildi.
"5 yıllık eğitimimi heba ettiler"
Şüpheli N.S.'nin, FETÖ/PDY'nin mahrem asker yapılanması içinde bulunduğuna ilişkin somut delillerin elde edilmesi üzerine gözaltına alındığı belirtilen iddianamede, örgüt mensuplarının gizli haberleşme programlarını kullandığının tespit edildiğine dikkati çekildi.
İddianamede şüpheli hakkında müşteki sıfatıyla ifade veren M.M.N, 2009'da Kara Harp Okuluna girdiğini, Menteş'teki 49 günlük kampta takım komutanının N.S. olduğunu belirtti.
Şüphelinin mangaya eğitim yaptırdığını anlatan M.M.N, ifadesinde şu bilgileri verdi:
"Bu kampta N.S, M.T. ve A.A. bana baskı uygulayan kişilerdi. Bu kişiler hiçbir şekilde asker mantığıyla uyuşmayan eğitim kastı ile hareket etmeksizin sadece okuldan ayrılmam amacıyla sözlü hakaret ve fiziksel eğitim denilen ancak sürünme, gece dinlenme saatinde kaldırma, yemek saatlerinde kısıntı yapılması gibi uygulamalardı. Bölüklere yemek istirahati verildiğinde N.S, '6 metrelik bir alanı 6 saniyede sürünürseniz yemeğe gidebilirsiniz. Yoksa yemeğe gidemezsiniz' diyerek bizi defalarca süründürmekteydi. Bana zorla ayrılmam için yazı yazdırdılar. Sınavlarda kopya çektiğimi söylediler, 5 yıllık eğitimimi heba ettiler, ordudan gönderildim."
Beraber sınava girdiği TSK mensupları da ihraç edilmiş
Şüpheli hakkında FETÖ/PDY'nin örgütsel faaliyeti kapsamında kendilerinden olmayan kişilere askeri öğrencilikten ayrılmaları için fiziksel ve ruhsal baskı, işkence yaptığına ilişkin şikayetlerin bulunduğuna yer verilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Özellikle müştekilerin beyanını doğrular nitelikte, FETÖ/PDY'nin TSK'yi ele geçirme planı kapsamında, kendilerinden olmayan ve kendilerine tehdit gördükleri, askeri okul öğrencilerin orduyla irtibatlarının koparılması amacıyla bu şekilde işkence ve benzeri hareketlerle okuldan ayrılmaları için sistematik bir şekilde faaliyet yürütüldüğü, şüphelinin de bu faaliyetler kapsamında 'eğitim' adı altında müştekilere işkence yaparak söz konusu organizasyon içerisinde yer aldığı belirlenmiştir. Şüpheli, 2012'de kurmaylık sınavını kazandığını, kendisi ile birlikte kurmaylık sınavını kazanan diğer askeri personellerin de 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası TSK ile irtibatlarının kesildiğini belirtmiştir."
"Yüzlerce öğrencinin ayrılmasına neden olmuşlar"
Şüphelinin, örgütün TSK'yi ele geçirme amacına ilişkin kanuna aykırı organizasyon içinde yer alarak, müştekilerin askeri okuldan ayrılmaları amacıyla TSK'nin eğitim prosedürüne uymaksızın diğer askeri öğrencilerden ayrı bir grup oluşturarak işkenceye maruz bıraktığına işaret edilen iddianamede, TSK ile ilgili yönetmelik ve eğitim prosedürlerinde, komutana bağlı tüm birlik üyelerinin aynı muameleye maruz kalmaları halinde zorlu şartlarda yaptırılan uygulamaların eğitim olarak değerlendirilebileceğine yer verildiği vurgulandı.
FETÖ/PDY ile irtibatı olmayan askeri öğrencilerden ayrı bir grup oluşturularak ağır eğitimlerin verildiği, aynı statüdeki diğer askeri öğrencilerin bu eğitime tabi tutulmadığına yer verilen iddianamede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Bu eğitimlerin verilmemesi dahi müştekilere uygulanan eylemlerin ayrımcılık suretiyle baskı ve yıldırmaya yönelik sözlü ve fiili işkence oluşturduğu, müştekilerin kendilerine uygulanan söz konusu işkenceler sebebiyle TSK'den ayrıldıkları, müştekilere yönelik söz konusu zorlayıcı işkence eylemleriyle sanki kendileri askeri okuldan ayrılmış gibi bir izlenim yaratılmaya çalışıldığı belirlenmiştir. Bu şekilde, terör örgütü özellikle 2008-2014 yıllarında yüzlerce askeri okul öğrencisinin okuldan ayrılmasına sebebiyet vermiştir. Dosyamız kapsamında ise müştekilerin benzer şekilde işkenceye maruz kaldıklarını belirterek şikayetçi oldukları şüpheli N.K'nin silahlı terör örgütüne üye olmak ve işkence suçlarını işlediği anlaşılmıştır."
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(18 Ekim 2020, 16:34)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: