Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 475 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
04.07.2020 13:41 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 475 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
16.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Diyarbakır 8. Ana Jet Üs Komutanlığında F-16 pilotu olarak görev yapan eski pilot yüzbaşı Fatih Şen, esas hakkındaki savunmasını yaptı.
İddianamede ve mütalaada isnat edilen suçlamaları reddeden Şen, darbe girişiminden önce komutanı Ahmet Özdemir'in terörle mücadele harekatı yapılacağını belirterek filoya gelmesini istediğini, emir üzerine 15 Temmuz sabahı filoda hazır olduğunu savundu.
Öğle saatlerinde uçağın hazır edildiğini ve motoru çalıştırdıklarını belirten Şen, bu sırada telsizden, kalkışın ertelendiğinin bildirildiğini, bunun üzerine motoru susturup misafirhaneye döndüğünü öne sürdü.
Kalkışın neden iptal edildiğini bilmediğini kaydeden Şen, bu tip durumların terörle mücadele uçuşu yapan pilotlar için normal olduğunu, uçuşun ertelenmesi veya iptaliyle zaman zaman karşılaştıklarını iddia etti.
Hava meydanlarını gözleyen terör örgütü mensuplarının, uçuşu görüp dağdaki teröriste haber vermemesi için bazen harekattan önce başka bir üsse geçip uçuşa buradan başladıklarını belirten Şen, şöyle devam etti:
"Terörle mücadele harekatı kapsamında Diyarbakır'dan hareket ettikten sonra Akıncı'ya inene kadar önümdeki uçakları takip ettim. Akıncı'ya indik. Bir araç bizi 141. Filo'ya götürdü. Filonun kapısı kapalıydı ve kapıda silahlı askerler vardı. Orada 3-5 dakika bekledik, sonra içeri girdik. Filo içinde ve etrafında çok fazla insan vardı. İndikten sonra kalkışmayı öğrendik. Filo komutanı bize hiçbir şeye karışmamamızı, fırsat bulursak oradan çıkmamızı söyledi. Etrafta silahlı askerler olduğu için çıkamadık. Gazino bölgesinde zaman geçirdik. Amacımız dikkat çekmemek, kendimizi pasifize etmek ve ilk fırsatta bölgeyi terk etmekti."
"Emir bize iletilmedi"
Sabah saatlerinde pistin bombalandığını, bu andan itibaren etraftaki askerlerin dağılmaya başladığını belirten Şen, fırsat bulunca lojman bölgesine geçip misafirhanede beklediklerini öne sürdü.
Misafirhanede jandarmayı arayıp kendilerini almalarını istediklerini öne süren Şen, "Jandarmaya savcıya bilgi vermek istediğimizi ilettik. Jandarma bizim yönlendirmemizle lojmana geldi. Gözaltına alınıp Sincan Batı Adliyesine götürüldük." dedi.
Diyarbakır'dan izinsiz kalktıkları iddiasını kabul etmeyen Şen, "Böyle bir uçuşta izinsiz kalkış yapılması, hele de 6 uçak için söz konusu olamaz. Biz, Uçak Tanıtma İşareti (IFF) ve Taktik Data Link (TDL) sistemi açık şekilde uçtuk. Bu uçuş Hava Kuvvetlerinin sistemine kayıtlıydı. İzinsiz uçuş yapacak olsak, bu sisteme kayıt edilir miydi?" diye konuştu.
15 Temmuz'da ülke genelinde uçuş yasağı emrinin kendilerine iletilmediğini, emirden haberlerinin olmadığını öne süren Şen, şunları söyledi:
"Diyarbakır'dan kalkışımız tamamen yasal. Gerekli izinler alındı, bilgilendirmeler yapıldı. Her şey normal seyrinde ilerledi. İçinde bulunduğumuz durum, dönemin 8. Ana Jet Üs Harekat Komutanı (eski) Tuğgeneral Özkan Edip Akgülay'ın görevini yapmamasından kaynaklı. Kendi sorumsuzluğunu örtbas etmek için bizi suçladı. Akgülay, uçuşumuzu durdurması yönünde emir almasına rağmen bunu bize iletmedi. Ayrıca uçuş yasağından haberdar olmasına rağmen bunu da bize bildirmedi. Üstlerimiz ihmal ve basiretsizliklerini örtmek için bizi kurban olarak seçti."
Diyarbakır'dan hareket ederken uçuşu durdurmaları yönünde telsizden yapıldığı belirtilen uyarıları duymadıklarını iddia eden Şen, "Böyle bir uyarı varsa Diyarbakır üssündeki telsiz kaplama problemleri ve şehirdeki sinyal karıştırıcıların etkisiyle konuşmalar duyulmamış olabilir." dedi.
Ankara üzerinde alçak irtifada, yüksek hızda uçtukları iddiasını kabul etmeyen Şen, uçaktaki mühimmat yükü ve donanım eksikliğinin bu uçuşa müsaade etmeyeceğini savundu.
Şen, gece Akıncı'dan hareket edip mühimmat yüklü F-16 ile İstanbul'a uçtuğu yönündeki iddiayı da kabul etmedi.
Tahliye ve beraat talebinde bulunan Şen'in savunmasının ardından duruşma, yarın devam edilmek üzere tamamlandı.
17.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Esas hakkındaki savunmasını yapan sanık eski üsteğmen Adem Kırcı, davanın sanığı değil tanığı olması gerektiğini savunarak ifadesine başladı.
Olay günü mesainin bitirilmesi üzerine evine gittiğini anlatan Kırcı, devre arkadaşı olan ve darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yakınlarına iki adet bomba atarak 15 kişinin şehit olmasına sebebiyet verdiği belirtilen Müslim Macit'in kendisini arayarak akşam saatlerinde terörle mücadele harekatı olacağını söylediğini, bundan bir süre sonra görevli olduğu 141. Filo'ya gittiğini ifade etti.
Sanık Kırcı, 22.08'de F-16 ile kalkış yaparak lider uçak konumundaki uçağı bir süre takip ettikten sonra "Görev iptal." anonsu ile inişe geçmelerinin istenildiğini dile getirdi. Bunun üzerine yaklaşık 20 dakika boyunca yönergeler doğrultusunda yakıt azaltarak indiğini beyan eden Kırcı, bu zaman zarfı içinde Ankara şehir merkezi üzerinde uçuş yapmadığını savundu.
İnişten sonra 141. Filo'da dinlenmeye başladığını, herhangi anormal bir durum ile karşılaşmadığını öne süren Kırcı, bir süre sonra sanık eski üsteğmen Mustafa Konur'un iptal edilen görevin yeniden verildiğini ve lider uçak olarak uçacağını söylediğini, bu sırada Genelkurmay'a saldırı olduğunu öğrendiğini ifade etti.
Sözde saldırının terörle mücadele harekatına karşı teröristlerce misilleme olarak yapıldığını düşündüğünü bildiren Kırcı, gerekirse saldırıyı bertaraf etmek için dava dosyasına göre 00.54'te ikinci kez kalkış yaptığını aktardı.
Bir süre uçtuktan sonra taktik kanaldan ses limitini geçmeleri talimatı verildiğini ancak buna uymadığını bildiren Kırcı, daha önce yaşamadığı bir durumla karşı karşıya kaldığı için Akıncı Üssü'ne geri döndüğünü söyledi.
İnişten sonra uçağın başına gelen makinistin, "Darbe mi oluyor?" diye sorduğunu, medyada buna ilişkin haberler gördüğünden bahsettiğini aktaran Kırcı, havadayken yaşadıklarının darbe girişimine ilişkin olduğunu böylece anladığını savundu.
Kırcı, üsse giriş çıkışların yasaklanmış olması nedeniyle bu süreçte filodan ayrılarak evine gidemediğini ileri sürdü.
Aleyhindeki bilirkişi raporlarını kabul etmeyen Kırcı, uçağında bomba olmadığını, olaylar sırasında herhangi bir yere bomba atmadığını savundu.
Soruşturma aşamasındaki FETÖ sohbetlerine katıldığı, maaşından himmet verdiği yönündeki ifadelerini kabul etmediğini belirten Kırcı, "Benim FETÖ, metö hiçbir örgütle bağım yoktur." savunmasını yaptı.
Örgütün mahrem imamlarınca ankesörlü telefonlarla arandığına dair tespiti kabul etmeyen, darbe girişiminde bilerek ve isteyerek yer almadığını öne süren Kırcı, aleyhindeki tanık beyanlarını da reddetti.
Eski üsteğmen Kırcı, mevcut delillerle beraat ettirilmesi gerektiğini savundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
18.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, darbe girişimi sırasında İstanbul Sualtı Taarruz Birliği (SAT) Komutanlığında görev yapan eski astsubay Işın Ceylan esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Ceylan, şahsına isnat edilen darbe ve örgüt üyeliği iddialarına ilişkin mütalaada maddi delil bulunmadığını bu iddialara dair hiçbir kritere sahip olmadığını ileri sürdü.
Olay günü senelik izindeyken mesai arkadaşı Mustafa Özer'in arayarak kendisini göreve çağırdığını, görevin ne olduğunu sorduğunda ise Özer'in, "Komutanı koruyacağız" dediğini aktaran Ceylan," Birliğime gittim, oradan bizi Yeşilköy Askeri Havaalanı'nda bekleyen CASA tipi uçağa bindik. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. İniş yaptığımızda Akıncı Üssü'ne geldiğimizi anladım." diye konuştu.
Ceylan, saat 23.00'te Akıncı Üssü'ne indiklerinde tim komutanı eski yüzbaşı Özay Cödel'in kendilerini toplayarak Genelkurmay Başkanı'nın üste olduğunu, buraya terör saldırısı olabileceğini söylediğini aktardı.
Akıncı Üssü'nün güvenliğini sağlamakla görevlendirildiğini ifade eden Ceylan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben Yenikent Nizamiye bölgesinde görev yaptım. Bulunduğum bölgede halk yoktu. Nizamiyede bizden başka dış birlikten gelen personel vardı. Sabaha karşı kamuflajlı ismini sonradan öğrendiğim Özkan Hekin diye birinin nizamiyeden ayrıldığını gördüm. Arkasından 2 el silah sesi geldi. Hekin'in arkasından o gece nizamiyede tanıştığım Halil Burak Balcı gitti. Ben de yanlarına gittiğimde Hekin yerde yatıyordu. Sonra pistlerin bombalamasıyla kumpasa geldiğimi anladım ve tel örgülerden atlayarak üssü terk ettim.
Benim Genelkurmay Başkanının korunması maksadıyla bir terör faaliyeti beklentisine karşı Akıncı Yenikent Nizamiyesi'nde geri planda üssün güvenliğini almam dışında ortaya koyabileceğiniz bilgi belge ve somut delil yoktur. Koruma maksadıyla bana tevcih edilen görevi yaptım. Suçsuzum."
"Özkan Hekim'e nizamiyeden ayılmaması gerektiği şu sebeplerden söylendi. Aldığımız bilgi dışarıda askerleri linç etmek için bazı kişilerin tertiplendiği ve iyi niyetli insanlar olmadığıydı. Bu düşünceyle gitmesini istemedik." ifadelerini kullanan sanık Ceylan, "Arkasından 'dur' denildiği doğrudur. Gözden uzaklaşınca iki el silah sesi duyduk. Ben, Halil Burak Balcı ile arkasından koştuk. Gittiğimizde yönü nizamiyeye doğru yerde yatıyordu." diye konuştu.
Özkan Hekim'in şehit edilmesiyle ilgili eski albay Ali Eraslan'ın emriyle Halil Burak Balcı'yla birlikte kasten öldürmeye yönelik ateş açtıklarına yönelik savcılık mütalaasını reddeden Ceylan, Hekim'i durdurmaya karşı fiili bir müdahalesi olmadığını ileri sürdü.
Hakkında FETÖ üyesi olduğuna dair tanık beyanlarını da kabul etmeye Ceylan, beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
19.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Dairesini bombalamada kullanılan uçağın ikinci pilotu eski yüzbaşı Ertan Koral esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Koral olay tarihinde 143. Filoda görev yaptığını, o gün gündüz uçuşunu tamamladıktan sonra burada dinlendiği sırada filo komutanının "Terörle Mücadele Harekatı (TMH) görevi var, bir yere ayrılma." dediğini aktardı.
Daha önce TMH görevine gitmediğini ileri süren Koral, mesai arkadaşı Ali Karabulut ile TMH görevinin ne oluğunu araştırdıklarını ve neler yapıldığına dair bilgi topladıklarını iddia etti.
Bir müddet sonra filo komutanının odaya geldiğini ve 141. Filo'ya gitmesini emrettiğini ifade eden Koral, savunmasına şöyle devam etti:
"141.Filo da görevle ilgili brifing verildi. İllegal silahlı gruplar olduğu, bunlara harekat yapılacağı söylendi. Pod eğitimim olmadığından arka kokpitte uçmam istendi. Filo kapısında bekleyen minibüslerle uçak başına hareket ettik. Çetin Kaplan ve ben uçağa bindik. Akabinde uçuş hazırlığı yaptım ve lider uçağın arkasındaki uçakta, arka kokpitte uçuşa geçtik. Havacılık tabirinde arka kokpitte uçan pilotun çok bir sorumluluğu yoktur. Tüm sorumluluk ilk kokpitteki pilottadır.
Ankara'nın şehir ışıkları dışında beklemeye başladık. 20 bin fitte bir müddet uçtuktan sonra 'Görev iptal' anonsuyla inişimizi gerçekleştirdik. Yüksek irtifada hiçbir şey yapmadan bekledik. Filoya döndüğümde birçok yabancı personel vardı ve silahlıydılar. Kursiyer gazinosundaki televizyonda darbe olduğu yönünde haberler gördüm. Dinlenme odasına giderek çekyatta arkamı dönerek yattım. Dışarıda olan konuşmaları dinliyordum. Giriş çıkışlar yasaklanmış, darbe girişimi olmuştu. Yeni bir görev verileceğini duyduğumda, uçuşa çıkmayarak rahatsız olduğumu söyledim. Kendimi bir odaya kilitledim. İlerleyen saatlerde bir ses duydum, nizamiyeler açıldı diye. Odadan çıkarken Ali Karabulut'u gördüm. Onunla beraber 143. Filoya gittik. Oradan araçla evime gittim. 19 Temmuz 2016'da polislerle beraber savcılığa gittim ve tutuklandım."
Havadayken kuleden darbeye yönelik ikaz yapılmadığını ve illegal bir durumdan bahsedilmediğini ileri süren Koral, anonsların hava trafik düzenlemesi için yapılan sıradan anonslar olduğunu iddia etti.
Koral, Gölbaşı'ndaki Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Dairesi'ndeki patlamadan haberi olmadığını, radar izlerinin ve telsiz konuşmalarının gerçeği yansıtmadığını savundu.
Herhangi bir terör örgütüyle bir bağı olmadığını ileri süren Koral, "Evimden alınan dijital kayıtlarımda FETÖ'ye dair bir şey bulunmamıştır. Katalog evliliği yapmadım. Dershanelerinde ve okullarında okumadım. Beraatimi istiyorum." şeklinde konuştu.
7 polis şehit olmuştu
15 Temmuz gecesi Gölbaşı'ndaki Polis Özel Harekat Başkanlığıyla aynı kampüste yer alan Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Daire Başkanlığındaki teknisyenler, darbecilere karşı ihtiyaç duyulabileceği düşüncesiyle polis helikopterine yakıt ikmali yapmaya başlamıştı.
Akıncı Üssü'ndeki darbecilerden "vur" talimatını alan "94-0110" kuyruk numaralı F16 uçağın birinci pilotu Mehmet Çetin Kaplan ve ikinci pilot Ertan Koral emri uygulayarak helikopteri bombaladı. Saldırıda 7 polis şehit olurken 5'i yaralandı, ayrıca Havacılık Dairesinde 40 milyon liralık hasar oluştu.
Koral savcılıktaki ifadesinde, "Ben Mehmet Çetin Kaplan ile birlikte D Grubu uçağa binip ikinci sırada havalandık. İlk kalkan ise Mustafa Azimetli'nin bulunduğu uçaktı. Havada yaklaşık iki saat kaldıktan sonra bizim bulunduğumuz uçakta Mehmet Çetin Kaplan bombayı attı. Nereye attığını bilmiyordum. Haberlerden öğrendiğim kadarıyla Emniyet Havacılık Dairesine atıldığını öğrendim." ifadesini kullanmıştı.
Savcının esasa ilişkin mütalaasında Ertan Koral için 8 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istenmişti.
Duruşmaya 22 Haziran pazartesi günü devam edilecek.
22.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığı Personel Plan Şube Müdürü Albay Murat Çınar, esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Darbe girişiminin "proje" olduğunu savunan Çınar, 15 Temmuz darbe girişiminin Rusya'nın sıcak denizlere inme ve İran'ın da bölgesel güç olabilme politikalarının önünü açtığını iddia etti.
Paralel Devlet Yapılanması adı altında 2014'den itibaren TSK'deki bazı subayların tasfiye edildiğini ileri süren Çınar, darbe girişiminin planlayıcıları arasında bulunan o dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk'ün bu tasfiyeleri engellemeye çalıştığını belirtti.
Olay günü Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli bir yarbayın kendisini telefonla arayıp Akıncı Üssü'ne geçmesini istediğini öne süren Çınar, verilen emir üzerine uçuş kıyafetlerini yanına alarak özel aracıyla üsse geçtiğini anlattı.
Çınar, üsse vardığında, kimlik kontrolünün ardından 143. Filo'ya geldiğini söyleyerek içeri girdiğini, o sırada üste karartma uygulandığını ileri sürdü.
Filo'nun gazinosuna girip beklemeye başladığını iddia eden Çınar, çeşitli birliklerden askerler gördüğünü, ilk başta müşterek harekat gerçekleştirileceğini düşündüğünü gecenin ilerleyen saatlerinde darbe girişimi olduğunu anlayınca Akıncı'dan kaçmaya çalıştığını savundu.
Çınar, dışarıdaki silahlı askerler nedeniyle üsten çıkamadığını, bunun üzerine gazinoda beklemeye devam ettiğini, kendisinden uçmasının istendiğini, bunun üzerine 143. Filo'dan çıkıp 141. Filo'ya gittiğini, burada kısa süre oyalanıp uçuş yapmadan geri döndüğünü ileri sürdü.
O gece hiçbir yasa dışı olaya karışmadığını ileri süren Çınar, ilerleyen saatlerde askeri misafirhaneye geçip askeri savcıyı beklediğini, polislerce gözaltına alınıp jandarmaya teslim edildikten sonra çıkarıldıkları mahkemece tutuklandığını söyledi.
Çınar, Ankara'daki birçok kamu kurum ve kuruluşu bombalayan ve yüzlerce kişiyi şehit eden uçakların havalandığı Akıncı Üssü'ndeki kendisine ait kamera görüntülerinin delil sayılamayacağını savundu.
FETÖ üyesi olmadığını iddia eden Çınar, berat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
23.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, esasa ilişkin savunma yapan eski binbaşı Kenan Comart, olay tarihinde İzmir 2. Ana Jet Üs Komutanlığı 125. Eğitim Filo Komutanlığı'nda harekat subayı olarak görev yaptığını söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı gün saat 11.00 civarında İstanbul Hava Harp Okulu'nda albay Murat Karakuş ile görüştüğünü ancak bunun bir darbe planlama toplantısı olmadığını ileri süren Comart, Karakuş'un Terörle Mücadele Harekatı (TMH) olacağından bahsettiğini, kendisine de Yalova Meydan Komutanlığına gitmesini emrettiğini savundu. Karakuş'un kendisine TMH kapsamında generallerin emniyetini alma görevini verdiğini belirten Comart, savunmasına söyle devam etti:
"Albay Murat Karakuş, gizli bir emir olduğunu, komutanların ve generallerin emniyeti için 2 adet Cougar helikopterin Konya'dan Yalova'ya geleceğini söyledi. Yazılı emrin sonradan geleceğini ifade etti. Yalova'ya gittim, bekleyen helikopterin kol komutanı binbaşı Fatih Mehmet Özkan, bana iki numaralı helikopterde uçacağımı söyledi. Kalkış yaptık, ben öndeki helikopteri takip ettim. Verilen talimatlara uydum. Samandıra Meydanı'na indik. Komandolar bindi. Fenerbahçe Orduevi'ne geçtik. Bir süre bekledikten sonra Moda Deniz Kulübü'nün otoparkına indik. Önce Mehmet Fatih Özkan'ın bulunduğu lider helikopter indi. Komandoları bıraktı. Helikopterlerin telsiz sistemleri arızalı olduğu için dışarıyla telsiz temasım olmadı. Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal, helikoptere geldi. Komutanın elleri serbestti, yanında da korumaları vardı. Sabiha Gökçen Havalimanı'na gitmemiz emredildi. Komutanı bıraktık. Helikoptere yakıt ikmali yaptık. Ardından Hava Harp Okulu'na gittik. Sabaha kadar orada bekledik. Akıncı Üssü'ne gitmemiz emredildi. Saat 07.00 civarında Harp Okulunda kalan komutanları alıp Akıncı'ya uçtuk."
Akıncı Üssü'ne indikten sonra ağaçlık alanda beklediği sırada F4 savaş uçaklarının alçak uçuş yaptığını gördüğünü dile getiren Comart, "Atış yapacaklarını anladım. Bulunduğumuz yerden ayrılıp 143. Filo Komutanlığına gittim. Durumun yanlışlığına varır varmaz, jandarma ekiplerin yanına gidip teslim oldum." ifadelerini kullandı.
FETÖ üyesi olduğuna dair tanık beyanlarını reddeden Comart, beraatini istedi.
Tarlada yakalanmıştı
Comart, 16 Temmuz 2016 sabahı, Akıncı Üssü'nden sivil kıyafetleriyle kaçarken cephanelik bölgesine yakın bir tarlada jandarma ekiplerince yakalanmıştı. Comart ile birlikte sanıklar Abdülsamet Kara, Fatih Özcan ve Mehmet Fatih Özkan da tarlada gözaltına alınmıştı.
24.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Esas hakkındaki savunmasını yapan eski astsubay İrfan Altuntaş, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Akıncı Üssü'ndeki delillerin hukuka uygun şekilde toplanmadığını ve karartılmaya çalışıldığını iddia etti.
Altuntaş, hazırlanan iddianamede ve esas hakkındaki mütalaada üssün nizamiyesindeki ölüm ve yaralamalardan sorumlu tutulduğunu ancak kimseye ateş etmediğini öne sürdü.
İddianamede ve mütalaada nizamiyede 8 vatandaşın şehit olduğunun belirtildiğini hatırlatan Altuntaş, bölgede silahlı sivillerin ve başka silahlı unsurların bulunduğunu iddia etti. Altuntaş, vatandaşların nizamiye bölgesinde olmayan ve uzaktan yapılan ateş sonucu şehit olduğunu ve yaralandığını ileri sürdü.
Savunmasında yüzden fazla müştekinin dava dosyasındaki beyanlarını tek tek okuyan Altuntaş, ifadelerde çelişkiler olduğunu iddia etti. Bazı müştekilerin yaralanmasına dair raporlarda eksiklikler bulunduğunu belirten Altuntaş, söz konusu müştekilerin yaralanmasına yönelik suçlamaları kabul etmediğini dile getirdi.
Sanık Altuntaş, mahkeme heyetinden vicdani ve hukuki karar vermesi talebinde bulundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
25.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsündeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu. Esas hakkında savunma yapan eski pilot kurmay yüzbaşı İlhami Aygül, üzerine atılı suçları işlemediğini ifade ederek, "Darbe girişiminde yer almadım, tersine pasif direniş gösterdim." ifadelerini kullandı.
Olay tarihi öncesi 143. Filo'da görev yaptığını anlatan Aygül, 15 Temmuz'da birliğinden ilişiğini kesmesi gerekirken dönemin filo komutanı eski kurmay binbaşı Mustafa Azimetli'nin buna izin vermediğini belirtti. Kendisine "jübile uçuşu" yaptırılacağının söylendiğini savunan Aygül, daha sonra 141. Filo'ya gittiğini dile getirdi.
Sanık Aygül, akşam saatlerinde 141. Filo'nun komutanı olan sanık eski kurmay yarbay Hakan Karakuş'un terörle mücadele harekatı yapılacağını, emrin Hava Kuvvetlerinden verileceğini söylediğini öne sürdü. Bunun üzerine 143. Filo'ya giderek durumu anlattığını bildiren Aygül, amirlerinden, verilen emirlere uyması yönünde talimat aldığını ifade etti.
Olay günü sanık eski pilot üsteğmen Mehmet Yurdakul ile aynı uçakta uçuş yaptıklarını dile getiren Aygül, kendisine verilen uçuş emrinin amirleri tarafından verildiğini, veriliş yöntemi itibarıyla kanunsuz olmadığını savundu.
Aygül, uçaktaki telsizle verilen koordinatı belirleme ve hassas vuruş sağlamaya yarayan "sniper pod" aygıtının arızalı olduğunu, bu nedenle bir süre havadaki uçakları takip ettiğini, pod aygıtının düzelmemesi ve yakıtın azalması üzerine de görevi sonlandırarak iniş yaptıklarını iddia etti.
İnişten sonra filoda silahlı askerleri gördüğünü, neden üsse geldiklerini sormasına rağmen cevap alamadığını anlatan Aygül, tekrar uçuş emri verilmesi halinde uçmama kararı aldığını ileri sürdü. Sanık Aygül, sabah saatlerinde Akıncı'dan ayrıldığına değinerek, müteakiben gözaltına alındığını ve yargılama sürecinin başladığını ifade etti.
Soruşturma aşamasındaki beyanlarını baskı altında verdiğini öne süren Aygül, bu beyanları kabul etmediğini söyledi. 15 Temmuz'dan sonra kule ile yaptıkları telsiz görüşme kayıtlarının hukuka uygun şekilde elde edilmediğini savunan Aygül, delil olarak kullanılmaması ve yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğini kaydetti.
Aygül, darbeci ve terör örgütü üyesi olmadığını, 15 Temmuz'da kanunsuz emir almadığını ve kimseye kanunsuz emir vermediğini ileri sürdü.
Soruşturma aşamasında, telsiz kayıtlarının kendisine ait olduğunu söyleyen Aygül, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında eski üsteğmen Yurdakul ile uçuş yaptıkları sırada kendilerine emniyetin koordinatının verildiğini ve Yurdakul'un bölgeye atış yaptığını itiraf etmiş, "Yurdakul bina (Ankara Emniyet Müdürlüğü) ile yolda ateş edenler arasındaki boşluğa atış yaptı. Yanlış hatırlamıyorsam oraya bir seferde iki bomba attık." beyanında bulunmuştu.
Aygül'ün olay günü Akıncı Üssü'ndeki kulede darbeci F-16 pilotlarını yönlendiren sanık eski kurmay yüzbaşı Mustafa Mete Kaygusuz ile yaptığı telsiz konuşmaları, iddianamede şu şekilde yer alıyor:
Mustafa Mete Kaygusuz: Aslan 4 filo, Aslan 4.
İlhami Aygül: Filo aslan 4.
Kaygusuz: Emniyet binasına atış yaptınız mı?
Aygül: Takip yazdırıcam.
Kaygusuz: Emniyet binasına atış yaptınız mı?
Aygül: İki dakika sonra taarruz olacak.
Kaygusuz: Biraz acele edelim, bir bomba daha, iki.
Aygül: Anlaşılmadı.
Kaygusuz: Bir bomba daha atıyoruz oraya.
Aygül: Aslan 4, çatışma bölgesine iki bomba atacağım.
Aygül: Kurt filo aslan 4.
Kaygusuz: Aslan 4 devam edin.
Aygül: Emniyet çatışma bölgesine iki bomba atıldı.
29.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Esasa ilişkin savunma yapan eski ÖKK personeli eski astsubay Taştan, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini ve FETÖ üyesi olmadığını belirterek savunmasına başladı.
Darbe girişiminden habersiz olduğunu iddia eden Seyyit Hamza Taştan, olay günü davanın sanıklarından eski kurmay albay Fatih Yarımbaş'a elbiselerini vermek için Merkez Orduevi'ne gittiğini, burada terör saldırısı olabileceğinin söylenmesi üzerine Gazi Orduevi'ne geçtiklerini ifade etti.
Gazi Orduevi'nin otoparkında Yarımbaş'ın, dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın emniyetinin sağlanması yönünde emir verdiğini anlatan Taştan, Aksakallı'nın aracını bir süre takip ettiklerini, sonra aracın önünde durduklarını ancak Aksakallı'nın içinde bulunduğu aracın bölgeden ayrıldığını dile getirdi. Bu zaman zarfında kendisinin araçta beklediğini öne süren Seyyit Hamza Taştan, Zekai Aksakallı'nın verdiği ifadede kendisinden bahsetmediğini bildirdi.
Taştan, yaşananların ardından ÖKK'nin Oğulbey'deki yerleşkesine gitmek için yola çıktıklarını, Fatih Yarımbaş'ın yaptığı telefon görüşmelerinden sonra ÖKK'ye giriş çıkışların yasaklanmış olduğunu öğrendiklerini ve Gölbaşı'ndan dönerek Akıncı Üssü'ne gittiklerini belirtti.
Akıncı'ya giriş yapana kadar nereye gittiklerini bilmediğini ileri süren Seyyit Hamza Taştan, sabah saatlerine kadar bir odada bulunduğunu ve uyuduğunu, ihtiyaç giderme dışında da odadan ayrılmadığını öne sürdü.
Darbe girişimini 16 Temmuz sabah saatlerinde öğrendiğini belirten Taştan, "Yaşananların hain bir darbe girişimi olduğunu sabah uyandıktan sonra çevrede konuşanlardan öğrendim. Herhangi bir suça karışmamış olmam nedeniyle kaçmadım, herhangi bir suç işlemedim." diye konuştu.
15 Temmuz günü suç işleme kastıyla hareket etmediğini, üzerinde silah bile bulunmadığını savunan Seyyit Hamza Taştan, "Darbeye ilişkin bir emir almadım, bu konuda bana bir emir verilmedi. Darbe girişiminde bulunmak kastıyla hareket etmedim." ifadesini kullandı.
Yarımbaş'ın, Aksakallı'nın güvenliğinden sorumlu kişilerden biri olduğunu iddia eden Taştan, kendisine verilen emrin şekil itibarıyla kanunlara aykırı olmadığını, daha önce de benzer şekilde aldığı emirlerle göreve gittiğini ifade etti.
Seyyit Hamza Taştan, hazırlanan iddianame, bilirkişi raporları ve mütalaada aleyhe hususları kabul etmediğini de bildirdi.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
30.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Dairesini bombalayan uçağın birinci pilotu eski üsteğmen Mehmet Çetin Kaplan, esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Kaplan, daha önce mahkeme huzurundaki beyanlarını tekrarladığını belirterek, yazılı savunmasını mahkeme heyetine verdi. Telsiz kayıtlarında ve radar görüntülerinde 15 Temmuz gecesi Emniyet Havacılık Dairesi Başkanlığını vurduğu tespit edilen Kaplan, savunmasında o gece yaşadıklarına değinmedi.
Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri süren Kaplan, bilirkişi raporlarının gerçeği yansıtmadığını ve bilirkişilerin yanlış usullerle seçildiğini iddia etti.
Mahkemece delil olarak kabul edilen telsiz konuşmalarının bilimsel yöntemlerle elde edilmediğini iddia eden Kaplan, adli tıp tarafından düzenlenen raporların kanuna uygun olmadığını da savundu.
Kaplan, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndan gelen bilirkişi raporlarının bağımsız olmadığını, emir komuta zinciri dahilinde rapor düzenlendiğini iddia etti.
Darbe girişimi gecesine ait telefon görüşmelerinin ses kayıtlarının üzerinde oynanarak dava dosyasına gönderildiğini öne süren Kaplan, o gece uçuş yapmış olmasının bir yeri bombaladığı anlamına gelmeyeceğini savundu.
FETÖ üyesi olduğuna dair tanık beyanlarını da kabul etmeyen Kaplan, beraat talebinde bulundu.
7 polis şehit olmuştu
15 Temmuz gecesi Gölbaşı'ndaki Polis Özel Harekat Başkanlığıyla aynı kampüste yer alan Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Daire Başkanlığındaki teknisyenler, darbecilere karşı ihtiyaç duyulabileceği düşüncesiyle polis helikopterine yakıt ikmali yapmaya başlamıştı.
Akıncı Üssü'ndeki darbecilerden "vur" talimatını alan "94-0110" kuyruk numaralı F16 uçağın birinci pilotu Mehmet Çetin Kaplan emri uygulayarak helikopteri bombalamıştı. Saldırıda 7 polis şehit olurken 5'i yaralanmış, ayrıca Havacılık Dairesinde 40 milyon liralık hasar oluşmuştu.
01.07.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada darbe girişimi sırasında Ankara Emniyet Müdürlüğünü bombalayan uçağın birinci pilotu eski pilot üsteğmen Mehmet Yurdakul, esasa ilişkin savunma yaptı.
Yurdakul, 15 Temmuz sabahı Eskişehir'de askeri hastanede periyodik sağlık muayenesini yaptırdığı sırada filo komutanı Mustafa Azimetli'nin telefonu üzerine hızlı trenle Ankara'ya gelip filoya geçtiğini, Azimetli akşam saatlerinde Terörle Mücadele Harekatı (TMH) olabileceğini bildirince de evine gittiğini söyledi.
Kardeşinin kına gecesi için hazırlandığı sırada saat 19.48'de eski yüzbaşı İlker Hazinedar'ın aradığını belirten Yurdakul, "Haznedar yüzbaşı aradı, 'TMH var' dedi. TMH görevini aldıktan sonra filoya geçtim. Filodaki toplantıya katılmadım. Gittiğimde İlhami Aygül yüzbaşıyla uçacağım söylendi." diye konuştu.
141. Filo Harekat İcra Odası'na gittiğini, uçuş için gerekli olan hazırlığını tamamladıktan sonra saat 22.50'de uçak başına gittiğini ifade eden Yurdakul, savunmasına şöyle devam etti:
"İlhami Aygül ile aynı uçakta kalkış yaptık. Uçakta mühimmat bulunmuyordu. Kuleden herhangi koordinat ya da hedef verilmedi. Radar ile temas kurdum. Kalkıştan sonra bir bölge verdiler. Biz de o bölgede bekledik. Uçakta 'pod arızası' olduğunu bildirdik. Daha sonra yakıtımız azaldığını belirttik, geri döndük. Bomba atmadım, alçak geçiş yapmadım."
İniş yaptıktan sonra darbe girişimi olduğunu öğrendiğini ileri süren Yurdakul, o andan sonra herhangi bir olaya katılmadan gazino bölgesinde dinlendiğini iddia etti.
"Her uçuşa giden darbeci değildir." şeklinde konuşan Yurdakul, kendisine uçuş emrini sicil amirinin verdiğini, yöntem itibarıyla bu emrin kanunsuz olmadığını savundu.
Gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra savcıya iki kez ifade verdiğini belirten Yurdakul, ifadelerinin baskıyla alındığını iddia etti.
FETÖ üyesi olduğuna dair tanık beyanlarını da reddeden Yurdakul, beraat talebine bulundu.
"İki tane GBU-10 bombayı attım"
Emniyet binasına bombaları bıraktığı radar ve telsiz kayıtlarında belirlenen Yurdakul, ilk savcılık sorgusunda gece uçmadığını iddia etmişti. Bu beyanından kısa bir süre sonra Akıncı Üssündeki güvenlik kamera kayıtları, uçuş çizelgesi ve telsiz görüşmelerinin incelenmesiyle Yurdakul'un o gece Ankara Emniyet Müdürlüğüne bomba atan pilot olduğu belirlenmişti.
Bunun üzerine ikinci kez sorguya alınan Yurdakul, avukatı huzurunda savcıya verdiği beyanda şunları söylemişti:
"Uçakla paten kurup hedefin üzerinde (Ankara Emniyet Müdürlüğü) dolaşmaya başladık. Normalde poda hedefi gösterdikten sonra lazerli işaretleme yapıldığından podun otomatik olarak sonraki girişlerde oraya otomatik olarak kilitlenmesi gerekiyordu ancak ne hikmetse kilitlenmiyordu. İlhami Aygül'e 'Hocam kilitlenmiyor, bir şeyler oldu' dedim. Onun ne dediğini hatırlamıyorum. Filodan telsizle sürekli bize, 'Atış yapıldı mı, ne zaman yapılacak' diye soruyorlardı. Birkaç denemeden sonra hedefe kilitlenebildik. Söz konusu yere aynı anda iki tane GBU-10 bombayı attım."
02.07.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Esasa ilişkin savunma yapması için söz verilen eski üsteğmen Mustafa Özkan, cezaevindeki avukat görüşmelerinde sesli ve görüntülü kayıt alındığını, bu uygulamanın kaldırılmasını istedi.
Avukatıyla mahrem şekilde görüşemediğini öne süren Özkan, mahkemeden savunma için 15 gün ek süre talep etti. Sanık avukatı da esasa ilişkin savunma yapmak için süre talepleri olduğunu yineledi.
Duruşmaya diğer sanıkların talepleriyle devam edildi.
Kovuşturmanın genişletilmesini isteyen sanıklar, yeni delillerin ortaya çıktığını ileri sürerek, bu belgelerin yargılamaya dahil edilmesini istedi.
Bunun üzerine ara kararını açıklayan Mahkeme Başkanı Selfet Giray, sanık Mustafa Özkan vekilinin savunma için yeniden süre talebini yerinde görmediklerini belirtti.
Başkan Giray, sanıklara ve sanık müdafilerine tebliğ edilen "duruşmada beyanı alınacak kişilere ilişkin liste" doğrultusunda uygulama yapılacağını, bu yüzden süre taleplerinin reddine karar verdiklerini bildirdi.
Ayrıca Giray, bu celse bir kısım sanıkların tevsi-i tahkikat (kovuşturmanın genişletilmesi) taleplerini inceleyip daha sonraki celselerde karara bağlayacaklarını ifade etti.
Sanıkların tahliye talepleri de reddedildi.
3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istenmişti
Bugün esasa ilişkin savunma yapmayan Özkan'ın, 15 Temmuz'da Akıncı Üssü'ndeki güvenlik kamera kayıtları, uçuş çizelgesi ve telsiz görüşmelerine göre o gece Ankara Emniyet Müdürlüğüne bomba atan pilotlardan olduğu belirlenmişti.
"Aslan 4-2" koduyla tek başına uçan eski pilot üsteğmen Mustafa Özkan, emniyet binasına ikinci saldırıyı düzenlemiş ve binanın bir kısmı kullanılamaz hale gelmişti.
Savcı, mütalaasında darbe girişimi sırasında 01.08'de emniyeti bombalayan sanık Özkan'ın 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etmişti.
Paralel Yapı-15.07.2016-Ankara 475 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü davası
(04 Temmuz 2020, 13:41)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: