İzmir'in Urla belediye Başkanı Burak Oğuz'un FETÖ ilişkisi nedeniyle tutuklanmasına CHP'den gelen tepkilerin aksine bir başka CHP'liden destek geldi. Bir televizyon programına konuk olan CHP'nin eski Konak İlçe Başkanı Aytekin Tunus, FETÖ ilişkisi nedeniyle tutuklanan eski Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz'un kendi döneminde Konak ilçe üyesi olduktan sonra, milletvekili aday adayı olduğu süreçte, Oğuz hakkında kendisine gelen cemaat üyesi uyarılarını dikkate alıp genel merkeze bildirdiğini ve aday olmasını engellediğini anlattı. Tunus, "Günlerdir 'FETÖ'nün siyasi ayağı' diyerek suni gündem oluşturmaya çalışanlar için bir fırsat; eğer dertleri bağcıyı dövmek değil de üzüm yemekse, FETÖ ilişkisi nedeniyle yargılanan bir CHP'li siyasetçiye kimin referans olduğunu açıklamalıdırlar. Bu sorunun cevabı FETÖ'nün CHP'deki siyasi ayağının deşifre olmasına vesile olacaktır" ifadelerini kullandı.
08.02.2020 15:59 Bir televizyon programına konuk olan CHP'nin eski Konak İlçe Başkanı Aytekin Tunus, FETÖ ilişkisi nedeniyle tutuklanan eski Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz'un kendi döneminde Konak ilçe üyesi olduktan sonra, milletvekili aday adayı olduğu süreçte, Oğuz hakkında kendisine gelen cemaat üyesi uyarılarını dikkate alıp genel merkeze bildirdiğini ve aday olmasını engellediğini anlattı.
24 Ocak'taki gelişmeye göre, TV 35 ekranlarında yayınlanan 8. Gün programına konuk olan CHP'nin eski Konak İlçe Başkanı Aytekin Tunus, CHP'den aday olup Urla Belediye Başkanı seçilen ancak yakın zamanda FETÖ ile ilişkisi nedeniyle tutuklanan Burak Oğuz ile ilgili genel merkeze kadar giderek uyarıda bulunması nedeniyle hakkında karalama yazısı yazılıp, açık delillere karşın mağdur olduğu davadan ceza aldığını söyledi.
FETÖ ile ilişkisi nedeniyle tutuklu olan Burak Oğuz'un 2011'de kendi döneminde Konak ilçe üyesi olduğunu belirten CHP Konak eski İlçe Başkanı Aytekin Tunus, o dönem milletvekili aday adayı olan Burak Oğuz hakkında kendisine gelen 'cemaat mensubu' uyarılarını dikkate aldığını, Oğuz ile defalarca konuşup kamuoyunu ve kendilerini tatmin edecek bir açıklama yapmasını istediğini ancak Oğuz'un bundan kaçtığını dile getirerek, bu nedenle Burak Oğuz'un adaylığının sakıncalı olabileceğini genel merkez yetkililerine bildirdiğini ve Oğuz'un o dönem aday yapılmadığını söyledi.
Burak Oğuz'un aday olmamasının ardından kendisinden intikam alacağını söylediğini anlatan Aytekin Tunus, ardından asılında mağduru olduğu basit bir davayla ilgili sürecin nasıl çetrefilli ve beş somut delil ve mahkemenin bilirkişi raporlarına karşın kendisine ceza verilen bir sürece dönüştüğünü ifade etti.
"Umarım her şey açığa çıkar"
Tunus, o dönemi ve mahkeme sürecinin tüm ayrıntılarını tek tek dile getirerek, "Oğuz'un intikam söylemleri bana geldi. Ben ciddiye almadım. Ön kesme neymiş gibi söylemleri olmuş. Ben partide sevilen sayılan işini yapan bir insanım bana ne yapabilir? Hiçbir delilimizi kabul etmiyorlar, üç tane heyet değişti, tanıklarımızı dinlemeyi kabul eden heyetin hiçbiri diğerinde yok. Hemen savunma. Birer hafta arayla celse verdiler. Bana verilen cezalarla ilgili kim olursa olsun bir hukukçu bir delil koysun hayatımı, her şeyimi feda edeceğim, bağışlayacağım. İlahi adalete inanıyorum. Yine de adalete inanıyorum. Ahlaklı, onurlu hukukçular olduğunu düşünüyorum. Ama benim üzerimden adeta tank geçti. Çok sıkıntılı dönemlerim oldu. Ama şu bilinmeli, Atatürk'ün devrimleri ışığında her türlü bedeli her zaman ödemeye hazırız. Hiç tırsmayız. Umarım kimsenin başına gelmez. Umarım her şey bir gün açığa çıkar" diye konuştu.
"Oğuz'a 'Tatmin edecek açıklama yap' dedim"
Oğuz'un cemaat mensubu olabileceğinin söylendiğini tekrarlayan Tunus, "Çağırdım bugün. Sen geldin, çalışkan da bir arkadaşsın, katkı da koyuyorsun ama söylentiler var. O zaman ekonomik gücü de iyi olduğunu bir arkadaş, yerel basınında da yazılar yazıyor falan, sen bizi ve kamuoyunu tatmin edecek açıklamalarda bulun. Bizim CHP ilkelerini kabul ediyorsan yapacak bir şey yok. Ama ben genel başkanı temsil ediyorum, bizi tatmin etmen lazım dedim. Ik mık etti, gitti. Bir süre sonra on gün sonra tekrar iletişimimiz oldu. Ben rahatsız oldum. Burak bey, şahsınızla ilgili derdim yok, hep nezaketle birbirimize davrandık. Ama bu işin açığa kavuşturulması lazım. Lütfen bu konuda neden imtina ediyorsunuz dedim. Bir şey söylemedi. Söylemeyince ben çok net şekilde karşı durdum. Aday adaylığı döneminde de, o zamanki yönetici arkadaşlarımın hepsi şahit" dedi.
"Yargıyı yönlendirici bir tavır takınmaktan yana değiliz"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ da bu açıklamalara ilişkin bir değerlendirmede bulundu. "Masumiyet karinesine saygı duyduğumuz ve olay yargıya intikal ettiği için bu meseleye siyaseten yorum yapmamaya özen gösterdik" diyen Dağ, "Ancak söz konusu ithamların delillendirilmesi, CHP'nin baştan itibaren inkarcı ve manipülatif tavır sergilemesi, kamuoyunu aydınlatmak adına bazı soruları sormamızı zorunlu kılmaktadır. Biz de bu zorunluluk dolayısıyla geçtiğimiz hafta CHP'ye, tutuklanan Urla Belediye Başkanı'na kimin referans olduğuna dair bir soru yönelttik. Hemen ardından CHP'li bir siyasetçi 'Burak Oğuz 2011 yılında Milletvekili Adayı olmak istedi, FETÖ ile ilişkileri nedeniyle engel olduk' şeklinde bir açıklama yaptı" dedi.
Adaylık süreci FETÖ ile ilişkili olması nedeniyle engellenen bir kişinin daha sonra nasıl olup da Belediye Başkan adayı yapıldığı sorusuna vurgu yapan Hamza Dağ, "2011 ve 2014'te bu şahsın adaylıkları reddedilirken, neden CHP tarafından 2019'da belediye başkan adayı yapılmıştır? Hukuki süreci devam eden bir meselede yargıyı yönlendirici bir tavır takınmaktan yana değiliz. Fakat bu şahsın siyaseten aday yapılmaması için yeterli FETÖ ilişkileri de bilinmektedir. Burada, CHP içerisinde yerleşmiş bir oluşum, daha önce adaylığı reddedilen bir kişiye 2019'da referans olarak Belediye Başkanı olmasını sağladığı çok açıktır. CHP'li yöneticiler, çarpıtma ve kaçamak söylemler yerine, Urla Belediye Başkanı'na kimin referans olduğu sorusuna şeffaf bir şekilde cevap vermelidirler. Bu konuda CHP'li siyasetçiler ya FETÖ ile ilgili kendi ezberlerini tekrarlamak suretiyle bu olayı tartışmaktan kaçıyor ya da sessizliğe bürünüp olayı görmezlikten geliyor. Günlerdir 'FETÖ'nün siyasi ayağı' diyerek suni gündem oluşturmaya çalışanlar için bir fırsat; eğer dertleri bağcıyı dövmek değil de üzüm yemekse, FETÖ ilişkisi nedeniyle yargılanan bir CHP'li siyasetçiye kimin referans olduğunu açıklamalıdırlar. Bu sorunun cevabı FETÖ'nün CHP'deki siyasi ayağının deşifre olmasına vesile olacaktır" ifadelerini kullandı.
İŞTE SİYASİ AYAK, İŞTE CHP-FETÖ BAĞLANTILARI
CHP'li Tunus'un iddialarını güçlendiren somut gelişmeler var. Siyasi ayağın bizzat CHP ve lideri Kılıçdaroğlu olduğunu ispatlayan açık bulgular var. Fetö ile mücadele sürecinde montajlanmış ses kayıtlarını meclis kürsüsünden dinleten Kılıçdaroğlu, kayıtların montaj olduğu ortaya çıkmasına karşın özür dilememişti. 15 Temmuz akşamı darbeci askerlerle görüşerek Atatürk Havalimanından ayrılan Kılıçdaroğlu, darbeden bir süre önce iddia ettiği darbe olursa tankların üzerine ilk ben çıkarım" açıklamasının aksine davranmış, Bakırköy'de bir otel odasına kapanarak gelişmeleri izlemeye başlamıştı. Darbe girişimine o saatlerde hiç bir tepki göstermeyen Kılıçdaroğlu otel odasında TV ve telefonlaşmalardan darbe seyrini takip etmeye çalışmıştı.
İKİ AYRI AÇIKLAMA: DARBE BAŞARILI OLURSA .., OLMAZSA ..
İddialara göre iki ayrı açıklama hazırlanıyordu. Darbe başarılı olduğu taktirde "Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye'yi diktatörlerden kurtardı. Onlar darbeci değil gerçek kahramanlardır" şeklinde bir açıklama, darbe başarılı olmadığı taktirde ise "Demokrasiye bağlıyız. Bu hain darbe girişimini kınıyoruz" şeklinde bir başka açıklama yapılması planlanıyordu.
Bu iddiayı güçlendiren bulgu, Kılıçdaroğlu'nun açıklamasını geç saatlerde yapmasıydı. Saat 22.00 gibi haberlerde yer almaya başlayan Darbe girişime ait bilgiler sonrası tüm TV'lerde dakika dakika alt yazılarla gelişmeler duyurulmaktaydı. Türkiye'de direniş ilk anlarda başlamıştı. Polisin darbeci askerlerle çatışmaya girdiği, ölü ve yaralıların olduğu bilgileri ilk anlarda haber olarak duyurulmuştu. 1. Ordu komutanı ilk saatlerde açıklama yaparak darbecileri teslim olmaya çağırmış, diğer üst düzey komutanlar da medyaya bağlanarak demokrasiye bağlılıklarını ve darbenin mağlup edileceğini açıklamışlardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir taraftan kendisini öldürmeye gelen suikastçilerden izini kaybettirmeye çalışırken diğer taraftan 3g cep telefonu ile CNN'ne canlı yayın bağlantısı kurmayı başarmış, halkı darbeye direnmeye çağırmıştı. Gece geç saatler olmasına karşın tüm camilerde selalar okunmaya başlanmış, halkın her yerde meydanlarda toplanmaya başlamıştı. İşte bu gelişmeler sonrası CHP lideri Kılıçdaroğlu'dan açıklama gelmiş hükümete desteğini bildirmişti. MHP ve diğer siyasilerden ilk anlarda açıklamalar gelmesine karşın Kılıçdaroğlu'nun açıklama yapmamasını "CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'dan hala bir açıklama gelmedi" şeklinde aktarmış, saatler sonra açıklama yapmasını ise o gece dakika dakika tüm gelişmeleri verdiğimiz "ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe, Türkiye 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.." başlıklı canlı yayınında şu sözlerle duyurmuştuk:
"01:11 Kılıçdaroğlu nihayet konuştu: Demokrasimize sahip çıkıyoruz!.. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu darbe girişimiyle ilgili açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu: "Bu ülke darbelerden çok çekmiştir. Aynı sıkıntıların yeniden yaşanmasını istemiyoruz. Cumhuriyet'e ve demokrasimize sahip çıkıyor; inancımızı eksiksiz bir şekilde koruyoruz. Herkes çok iyi bilmeli ki Cumhuriyet Halk Partisi, Parlamenter demokrasimizin vazgeçilmezi olan yurttaşlarımızın özgür iradesine bağlıdır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir taraftan suikastçilerden kaçarak İstanbul'a ulaşmaya çalışırken diğer taraftan cep telefonu ile halka ulaşmayı başarabiliyordu. Ama CHP lideri havaalanını kuşatan tankların üzerine çıkamıyor, aksine darbecilerle görüşerek havaalanından ayrılıyordu. Bir kaç kilometre mesafede girdiği otel odasından nedense bir açıklama yapamıyordu. CHP liderinin darbe girişimi karşısındaki bu açık kararsızlığı ve sessizliği darbeye destek değilse başka nasıl yorumlanabilir? O gece Kılıçdaroğlu'nun durumunu en iyi anlatan husus yaptığımız canlı yayındır. Dakika dakika yaşanan gelişmelerin saatleri çeşitli kaynaklardan da doğrulanabilir.
CHP'nin Fetö'nün siyasi ayağı olduğunu gösteren başka bulgular da var:
-CHP'li milletvekilleri Eren Erdem ve Enis Berberoğlu'ya verilen hapis cezaları. Eren Erdem'in CHP'li yetkilileri kendisine sahip çıkmamakla suçlaması, suç konusu belgeleri CHP'li yetkililerden aldığını iddia etmesi, hapis cezası alması durumunda 'yanarsam yakarım' iması.
-Kılıçdaroğlu'nun 17 Aralık öncesi FETÖ'nün hakim olduğu Emniyet İstihbarat polisleri için 'vatansever' ifadesini kullanması.
-CHP milletvekili Birgül Ayman'ın '30 Mart seçimlerinde CHP Cemaat'le işbirliği yaptı' açıklaması, bu açıklama sonrası disiplin kuruluna sevk edilmesi ve istifa etmesi.
-Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanlarından Doç. Dr. Fatih Gürsul'un Fetö silahlı terör örgütüne üye olmak suçunun sabit görülerek 10 yıl hapis cezası alması.
-CHP İzmir/Urla Belediye Başkanı İbrahim Burak Oğuz hakkında 'Fetö silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan dava açılması.
-Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik hakkında 'Fetö silahlı terör örgütüne yardım' suçundan dava açılması.
CHP-Fetö ilişkisi bunlarla sınırlı değil. Daha fazlası için şuraya bakılabilir. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
Paralel yapı-30 Ocak (2020) 'İstanbul 1 sanık CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik' davası
Paralel yapı-16 Aralık (2019) 'İzmir 1 sanık CHP Urla Bel.Bşk. İbrahim Burak Oğuz' davası
CHP'ye iki şok: Başkan tutuklandı
Paralel yapı-CHP bağlantısı
Darbe kötüye gidince ortaya çıktı: Sosyal Medyada Binler Sordu: Asıl Sen Neredeydin?
(08 Şubat 2020, 15:59)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: